Ülkemize özgü bir durum olmasa da bizim toplumda sanırım daha fazla yaşanmakta, evlenen çocuğuyla sağlıklı ayrışmayı tamamlayamamak. Çocuğunun evliliğini kendi uzantısı gibi görmek, ondan evlenmeden önceki tavırları beklemek, çocuğundan beklediğini onun eşinin de yapmasını istemek.
Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün 1200 ayrılmış kişi üzerinde yaptığı “boşanma nedenleri” araştırmasında ,boşanan kadın ve erkekler, evlilik ilişkilerine eşlerinin ailesinin müdahalesinin olduğunu söylüyor. Çiftler bu müdahalenin de en çok ekonomik nedenler (yüzde 50) ve evin düzeni (yüzde 40) konusunda olduğunu söylüyor.
Aslında bunlar, sağlıklı “hoşça kal” yapamayan ebeveyn-çocuk ilişkilerinde görülür. Ebeveyn-çocuk arasında bağlı olmaktan öte bağımlı bir ilişki oluşmuştur. Bu ilişki şekli çocuğun aidiyet ihtiyacını giderirken anne-babanın ise duygusal tatmini ve yaşamsal ihtiyaçlarını giderir. Ama genelde bu şartlı ve daha çok çocuğa sorumluluk yükleyen bir sistemdir.
Evlilik terapilerine başvuran çiftlerin büyük çoğunluğu bu konuda sınır konulmaması, kök ailelerin evliliğe müdahale etmesi ve kararları etkilemeye çalışmasından rahatsızdırlar.
Ben bu konuda ailenin sorun çıkardığını ele almaktan öte, eşlerin bu konudaki tavrının daha önemli olduğunu düşünüyorum. Müdahale eden aile yoktur, buna izin veren eş/eşler vardır.
Toplumun eleştirmeyeceğini düşünse, fırsat verilse, danışılsa; kanımca büyük çoğunluktaki anne-baba çocuğunun evliliğine müdahil olacaktır.
Toplumsal yapımıza baktığımızda bu konuda, ağırlıkla kayınvalidelerin sorunun merkezinde olduğunu görürüz. Genelde damat da gelin de eşinin babasıyla kronik sorunlar yaşamaz.
Peki, neden anneler?
• “Ben doğurdum” ile “benim kocam” savaşı
• İki kadının ( gelin ile kaynana) erkeğin gözünde değerli olma yarışı
• Annenin eşinden yeterince beslenememesi
• Annenin kendi gelinlik sürecini gelinine yaşatmaya çalışması
• “Oğlumun evi ”düşüncesi
• Esas ailenin hangisi olduğu belirsizliği
• Annenin kendini otorite görmesi
• Çevrenin anneden beklentisi ( sözün geçiyorsa değerlisin)
Vb. gibi nedenler annenin ( kayınvalidenin) çocuğunun evliliğine çok fazla müdahil olmasına neden olmaktadır.
Aslında bunlar küçük küçük dolduruşlardır, kendi isteğine uygun hale getirme çabalarıdır. Muhtemelen siz bunları iyi niyetli olarak görürsünüz. Onlar da belki art niyetli yapmıyor olabilir ama sonuçta siz olumsuz etkilemekte ve ilişkiye zarar vermektesiniz
Toplumsal değişime bağlı olarak, geniş aileden çekirdek aileye dönüşüm ile roller hem değişti hem netleşti. Ortalama çoğu kadın artık kendi evliliğinde başka bir kadının izni dışında söz sahibi olmasını istememektedir. Peki, doğru mu? Evet doğru.
Kişinin Esas aile hangisi, eşi ve çocukları mı anne-baba ve kardeşleri mi? Cevap: Eşi ve çocuklarıdır. Bu cevaba anne-baba kızabilir. Peki bu soruyu anne-babaya sorsak : Esas aileniz kim diye: anne-babaları mı derler yoksa eşi ve çocukları mı derler ? evet % 99 eşim ve çocuklarım derler. O halde sizin de esas ailenizin eş ve çocuğunuz olduğunu kabul etme zamanınız geldi. Ama bu diğerlerinden vazgeçmek değildir. Kaldı ki eş ile anne/baba birbirinin alternatifi değildir. Seçenek olarak sunulamaz.
Bu tanımlamadan sonra müdahale konusunu ele alalım
Çoğu eş ailesinin müdahale etmediğini söylerken eşi buna itiraz eder. Bu farklılık neden kaynaklanır ? bu farklılık geniş aileden çekirdek aileye geçişle şekil değiştirmiştir. Eskiden eşin ailesi alınacak koltuğun rengine, evin düzenine vs. karışırken şimdi uzaktan kumanda ile telkin ile bunu yapıyor ?
Yeni dönem ailelerin müdahale şekilleri neler ?
• Kendini ezdirmemelisin
• Neden onlara iki kez gidiyorsun da bize bir kez geliyorsun?
• Eşin sanırım annesinin sözünden çıkmıyor.
• Eşin niye bizi aramıyor.
• Eşin niye şu arabayı aldı ne gerek var?
• Eşin neden şunu giyiyor, sanki seni takmıyor
• Asla taviz verme, yoksa ipi boynuna takar.
• Neden kararları en çok o veriyor.
• Neden sizde X konusu şöyle oluyor ?
• Oraya tatile gideceğinize neden bize gelmiyorsunuz.
• Siz orda keyif yaparken biz burada sürünüyoruz.
• Elin kızı, anneden daha kıymetli olur mu? Seni ben doğurdum..
• Evlendikten sonra çok değiştin, eşin seni yönetiyor.
• Eşini neden gelirken getirtemiyorsun. Seni yok sayıyor. Değer vermiyor.
• Komşunun gelini/damadı annesine şöyle yaptı.
v.b gibi telkinler, eleştiriler ve yakınmalar ile aklınıza virüs bulaştırdığını fark edebildiniz imi?
Ve genelde gereken söylemler ve müdahaleler yapıldıktan sonra da adına “ SENİN İYİLİĞİN İÇİN” denilerek final yapılır.
Oysa her birey bu tip sözde iyi fark edişlerle çeşitli savunmalar ve isyanlara başlar. Normal giden evliliğini kurcalamaya başlar. İşte bu psikolojik hareket, genelde siz izin verdiniz sürece devam eder.
Ne yapmalı?
• Bu tip yorum ve eleştirilere karşı net olarak “evliliğimi konuşmak ve sizin ameliyat etmenizi istemiyorum” demelisiniz.
• Beklentilerin karşılanması için “bunu eşimle konuşup ortak karar vermeliyiz” demelisiniz.
• Onları sürekli memnun etmek zorunda olmadığınızı fark ve kabul etmelisiniz.
• Eşiniz ve aileniz arasında köprü olmaktan vaz geçmelisiniz.
• Ailenizin eşinize söylemenizi istediklerini “ ben söylemem, siz arayın söyleyin “ diyerek yüz yüze iletişimi sağlamalısınız.
• Evliliğinizin mutluluk ve huzurunu korumak adına gerekirse ailenizin sizin üzerinizdeki “yalnızlaştırma” “dışlama” tepkisiyle baş etmeli ve bunun için evliliğinize daha çok sarılmalısınız.
• Siz neden şöyle yapmıyorsunuz ? sorularına “bizim evliğimiz böyle” demeli ve evliliğinizin farklı ve özerk olduğunu fark ettirmelisiniz.
• Evliliğinizle ve eşinizle mutlu olduğunuzu vurgulayarak, onların istediği olmasını sizin de istemediğinizi vurgulamalısınız.

Sonuç olarak, evliliği dış etkenlere karşı korumak, iki tarafın sorumluluğundadır. Eşler iyi anlaşıp dayanışma sağladığı sürece her türlü dış etkenle baş edebilir. Evlilik her iki aileden oluşmuş, bağımsız bir aile ve sistemdir. İki aile ile de ilişkisini sürdürebilir ama bunlar evliliğe zarar vermeden olmalıdır..

Serhat YABANCI
Evlilik Ve ilişki Terapisti