Uzm. Dr. Ayça Kaya'dan diyet önerileri ve Diyet Yemek/menü Tarifleri

S_A

E.Z
Kayıtlı Üye
5 Ekim 2010
3.240
273
32
Merhaba Hanımlar :)

Bugün Ayça Kayanın web sitesinde birbirinden önemli ve çok iyi önerilere rastladım. Bunlardan Diyet ile ilgili olanları sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım sizlerde bu önerilere uyabilirsiniz. Çok mantıklı bulduğum Önerileri teker teker başlık açmaktansa bir başlıkta toplamak istiyorum. İşe önce Diyette Doğru bilinen yanlışları paylaşarak başlamak istiyorum. Bu başlık paylaşım açısından zengin tutulacaktır. Önerileri sizinle paylaşacağım.



Diyette Doğru bilinen yanlışlar:

• Makarna, pilav, ekmek gibi karbonhidratlar diyetten tamamen çıkarılmalıdır : Yanlış. İnsan vücudu ana enerji kaynağı olarak karbonhidratları kullanır. Zayıflayayım diyerek ekmeği, pilavı kesmek ve bu besinleri hiç tüketmemek vücuda doğru enerjiyi vermemek anlamına gelir. Bu durumda Vücutta enerji elde edebilmek için kas ve karaciğerdeki glikojen depoları kullanılır yani sudan kilo verirsiniz, şişmanlığınızın nedeni olan yağ dokusu olduğu gibi yerinde kalır. Normal beslenmeye geçtiğinizde iki kat daha fazla kilo alırsınız.
• Protein ağırlıklı yemek çok sağlıklı kilo kaybı sağlar : Yanlış. Protein ağırlıklı beslenmede, vücut proteinleri sindirmek için çok fazla enerji harcar ve zayıflama olabilir. Ancak proteinlerle birlikte çok fazla yağ da vücuda gireceği için, kan yağlarında yükselme ve korener kalp hastalıkları ortaya çıkabilir, Gut hastalığı gelişebilir. Ayrıca, proteinler vücuttan atılmak için kemikten kalsiyum çeker ve bu da kemik erimesine neden olur. Bu durumda zayıflasanız bile geri kalan hayatınızı hasta bir insan olarak geçirirsiniz.
• Meyva yemekten 2 saat sonra yenir, yoksa bütün yenilenler yağa dönüşür : Yanlış. Eğer doymuyorsanız ikinci tabak yemek yerine, 1 tane meyva yemek daha az enerji alımına yani daha az yemeye neden olur. O nedenle doymuyorsanız, ikinci tabak yemek yerine 1-2 tane meyva yemek daha iyi bir yaklaşımdır.
• Maydanoz suyu zayıflatır : Yanlış. Maydanozun idrar söktürücü etkisi vardır. İdrar kaybı nedeniyle insan kendini hafiflemiş hisseder, yoksa kilo kaybına ve yağ dokusu azalmasına hiç bir faydası yoktur.

• Sauna gibi sıcak ortamlarda terlemek zayıflatır : Yanlış. Sauna gibi sıcak ortamlarda terleyerek kaybedilen yağ değil sudur. Bu gibi sıcak ortamlar, organizmanın toksinlerden arınmasını, kasların gevşemesini, kırgınlığın atılmasını sağlar ancak zayıflatmaz. Kilo kaybetme açısından bakacak olursak, soğuk sıcaktan daha etkilidir.
• Sabahları aç karnına limonlu su içmek zayıflatır : Yanlış. Limonun bağırsakları çalıştırıcı özelliği vardır, ancak soğuk yada ılık suyun veya limonlu suyun zayıflatıcı hiçbir etkisi yoktur.
• Kan şekerim düştü, tatlı yemeliyim : Yanlış. Kan şekeriniz düşüp, eliniz ayağınız titriyorsa, asla tatlı yemeyin, peynir ekmek daha iyi bir seçimdir. Tatlı yiyebilecekler sadece insülin kullanan şeker hastalarıdır.
 
Son düzenleme:
Diyet Ürünleri Zayıflatırmı?


Şişmanlığın günümüzde çok sık görülmesinin nedenlerinden biri de yeme alışkanlıklarımızın değişmesidir. En yüksek enerji içeren yiyeceklerden biri olan yağ, yiyeceklerin lezzetini artırmak için bol miktarda kullanılmaya başlandı. Pizzaların, hamburgerlerin, poğaçaların içine, salataların üzerine bol bol dökülerek yenilen yağlar ve soslar kendi yağ hücrelerimizde birikerek bizleri şişmanlattı. Yine şeker kamışından veya şeker pancarından elde edilen şekerin de, günlük hayatımızda çok kolay ulaşılabilir olması ve şeker içeren yiyeceklerin daha çok tercih edilmesi, şişmanlığın daha da çok yaygınlaşmasına ve halk sağlığını etkileyen ciddi bir sorun olmasına neden oldu. Herhangi mucize bir yiyecek veya içecek yiyerek ya da içerek zayıflama fikri, uzun yıllardan beri insanlığın en önemli rüyalarından biri oldu. Henüz şimdiye kadar böyle mucizevi bir ürün keşfedilemedi ama bilim adamları uzun yıllar süren uğraşları sonucu bir çok yiyeceğin daha az enerji içeren formlarını geliştirdi. Bu enerjisi azaltılan hazır yiyeceklere hafif anlamına gelen ‘light’ adı konuldu. Market raflarında yerleri gittikçe daha da genişlemeye başladı. Önceleri sadece diyet büsküviler bulabilirken, günümüzde dondurmalardan mayonezlere, mayonezlerden peynirlere, peynirlerden çukulatalara kadar geniş bir yelpazede her çeşit ürünün daha az enerji içeren formlarını bulabilir olduk. Kilo problemi olan çoğumuz bu yiyecekleri tercih ettiğimizde hiç kilo almayacağımızı ve hatta bu yiyeceklere bağlı olarak zayıflayabileceğimizi düşünürüz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, diyet ürünler insanı zayıflatmaz. Bunlar aynı yiyeceğin enerjsinin %30 ila 50 oranında düşürülmüş formatıdır. Yani bir yiyeceğin light olması bu yiyeceği sonsuz sınırsız tüketebileceğimiz anlamına gelmez. Bu ürünler genelde yağı ve şekeri azaltılmış ürünlerdir, sıfır kalorili değildir. Örneğin normal bisküvinin 2 tanesi diyet bisküvinin 4 tanesine denk gelir bu da ortalama 1 ince dilim ekmeğin karşılığıdır. Acıktığımızda doymak için 4 paket diyet bisküvi yediğimizde aslında 8 dilim ekmek yemiş oluruz. Lıght çukulatalar, reçeller de aynı şekilde kalorisi dikkate alınarak yenmeli abartıya kaçılmamalıdır. Kişinin sağlıklı beslenmesine hizmet edecek ürünün doğru miktarda kontrollü seçimi önemlidir. En çok karışan kavramlardan biri de diyabetik ve diyetetiktir. Diyabetik ibaresi bulunan ürünlerde şeker yerine tatlandırıcı kullanılmıştır. Bu ürünlerin yağ içeriği yüksek olabilmektedir. Dolayısı ile bu ürünler tercih edildiğinde kan şekeri çok yükselmez ancak çok yenirse içindeki yağdan dolayı kilo alımına neden olabilir. Diyetetik ürünlerde ise yağ ve şeker miktarı azaltılmıştır. Kan şekerini yükseltebilir, kalorisi diyabetik ürünlere göre daha düşüktür. Dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de, alış veriş sırasında ürün ambalaj bilgilerinin doğru olarak okunabilmesidir. Örneğin bir paket diyet bisküvi yiyeceksek, üzerinde 100 gramındaki enerji değeri yazıyorsa ve paket 300gram ise miktarı üçle çarpmak gerekir. Diyet ürünler günümüzde hayatımızın ayrılmaz parçalarından biridir. Kilo vermek isteyenler için kalori sınırlandırlması yapılmasında iyi bir alternatiftir. Porsiyon büyüklüğü, miktarı ve seçimi doğru yapıldığında sonuca ulaşmanıza yardım edebilir.


=> Bayanlar Bu yazıdakilerin her bir satırı çok çok önemli. Ben kırmızıyla başlıktaki sorunun cevabını işaretledim. Bu yazının önemli yerlerinide işaretlemek istesem işaretlemediğim bir yer kalmaz. bu yüzden.. Neolur hiçbirimiz ''Light'' adı konulan gıdaların bizi aldatmasına izin vermeyelim..
 

Bir çoğumuz zaman zaman yaşadığımız kabızlık probleminde, el yordamı ile, kayısı, armut gibi meyveleri daha fazla tüketmeye çalışarak bu problemimizi çözmeye çalışırız. Aslında farketmeden bu tür meyveleri seçerek diyetsel lifimizi artırmaya çalışırız.

Diyetsel lif (posa); bitkilerin hücre duvarlarında bulunan, insan vücudu tarafından sindirilemeyen bölümdür. Lifli besinlerin ortak özelliği vücuda alındıklarında mide bağırsak kanalında su tutarak şişmeleridir. Liften zengin bir gıdayı yediğimizde, bu gıda bağırsağımız içinde şişerek kitle etkisi oluşturur ve bağırsaklarımız bu gıdayı vücudumuzdan uzaklaştırabilmek için daha fazla çalışır. Eğer liften fakir bir beslenme şeklimiz varsa, bağırsaklarımızın içindeki artıkların hacim oluşturma yeteneği daha az olur ve bağırsaklarımız daha yavaş çalışır.

Gıdalarla aldığımız lifin bir bölümü çözünmez liftir. Bu tür lif daha çok tahıllarda ve kurubaklagillerde bulunur. Dışkı hacmini artırır ve kansere bile neden olabilecek zararlı maddelerin bağırsaklardan atılmasını sağlar.

Gıdalarımızda bulunan diğer lif türü ise çözünebilir liftir. Elma, incir, kayısı, erik, gibi meyvelerde bulunur. Bu tür meyveleri yediğimizde, bunlar mide içinde mide suyu ile birleşir ve jöle oluşturur. Gıdanın mideden geçişini yavaşlatır. Kendimizi daha uzun süre tok hissetmemizi sağlar. Ayrıca mide boşalma zamanını uzattığı için kan şekerimizin hızlı yükselmesini önler. Zayıflamak isteyenlerin diyetlerinde lifli gıdalara ağırlık vermesi iyi olur.

Liflerin ayrıca bağırsaktan kolesterol emilimini azaltarak, kan kolesterolünü düşürme üzerine olumlu etkileri vardır. Düzenli olarak günlük tüketilen her 1-2 gram suda çözünen lifin, kötü kolesterol (LDL)’yi %1 azalttığı bildirilmiştir. Lifden zengin beslenmenin kalp hastalıkları ve kalp krizi riskinde ciddi azalma yaptığı bilinmektedir.

Sağlıklı bir erişkinin günde 20-35 gram lif alması gereklidir. Bu miktar 3 porsiyon sebze, 3 porsiyon meyve ve 5- 6 porsiyon tahıl yenilerek sağlanabilir.

Çok fazla lif alınması şişkinlik, gaz veya ishale neden olabilir. Bununla birlikte bağırsaklardan mineral emilimini azaltarak kalsiyum, demir, çinko eksikliğine neden olabilmektedir.

İşte en zengin lif kaynakları:

1) Tahıllar ve kurubaklagiller: Kepekli ekmek, çavdar, yulaf, bulgur, kabuklu pirinç, kurufasulye, nohut, mercimek,barbunya
2) Meyveler: Elma, armut, çilek, incir, kayısı, portakal, mandalina, erik ve kuru meyveler
3) Sebzeler: Brokoli, lahana, havuç, mısır, bezelye, patates, kabak, bamya
4) Çerezler: Fındık, fıstık, badem, leblebi.


Ve işte gene karşımızda meyveler sebzeler.. Şunu bugün iyice anladım.. Sebzesiz Meyvesiz Diyet yok..
 
Diyet ve Sağlıklı beslenme önerilerini okudukça keşke bütün bu kurallara uyan bir sağlıklı beslenme (diyet değil ) Listesi olsa. Amacı sağlıklı beslenmek olsa..

Bütün bu tür önerileri okuyarak kendi listenizi hazırlayabilirsiniz.. Diyetisyenler ve beslenme uzmanları verdikleri önerilerin yarı sıra ne önermişlerse günlük ihtiyacımızıda söylüyorlar bence onlar çok önemli :)

Bu arada ben diyetisyen değilim sadece bir türlü zayıflayamayan 176 boyunda 80 kiloluk biriyim :KK30::KK1:

Kendimi sağlığıma ve sağlıklı beslenmeye adamak istiyorum amacım 65 kilo olmak. O kiloya kadar diyet yapacağım ve sonrasında birdaha asla almamak için elimden gleeni yapacağım.. eğer ben zayıfladıktan sonra tekrar kilo alırsam bu mutlaka bebek için olmalı :KK1::KK1:
 
Bir insan zayıflamaya karar verdiğinde ilk düşündüğü bir diyet listesi bulmak ve tıbbi yararı kanıtlanmamış çaylardan-ilaçlardan medet ummak oluyor ne yazık ki.. Ayrıca bu tür gıda takviyelerinin bir çoğunun insan vücudu üzerinde uzun süreli etkinliği ve güvenirliği ile ilgili yeterli klinik araştırmalar da yapılmadığından sağlık üzerine son derece zararlı etkileri olabiliyor. Ayrıca bu tür uygulamalar ömür boyu sürekli olarak da yapılamayacağı için soruna kısa vadeli ve geçici bir yaklaşım oluyor.

Bir insanın eğer 10 kg’dan fazla kilo fazlalığı varsa bunu kendi başına çözmesi çok kolay olmayabilir ve bu konuda tıbbi yardım alırsa, hastalık ilerlemeden kalıcı olarak çözülmüş olur. Zayıflama tedavisinin belki de en zayıf noktası hastanın tekrar geri kilo almasıdır.
Bunun nedeninin de insanların bunu sadece estetik bir problem olarak algılaması ve bir an önce kilo vermek uğruna akla hayale sığmayacak mucize düşük kalorili diyetler yapması veya bilimsel olmayan ürünler kullanmalarıdır. Bunu yapan insanlar kısa vadede kilo verseler bile uzun vadede tekrar kilo alabilirler. Bir sonraki kilo verme girişimi de vücut sistemlerinin dengesini kaybetmesi nedeni ile daha da zor olabilir.

Fazla kiloluluk sorunu olan bir insanın bunun sadece fazla yemekten kaynaklanmadığını bilmesi gerekir.

Zayıflama ve ideal kiloda kalabilme işi 3 boyutludur.


Bunun birinci boyutu şişmanlığa neden olabilecek metabolik hastalıklar ve şişmanlığın neden olduğu hastalıklar açısından, kişinin bir dahiliye uzmanı tarafından detaylı olarak muayene edilerek kan testlerinin yapılmasıdır. Eşlik eden hastalıkların mevcudiyetine ve kilo fazlalığı derecesine göre doktor kontrolünde gerekli tıbbi zayıflama tedavisine başlanmalıdır.





Zayıflama tedavisinin ikinci boyutu ise hastaya ömür boyu sürecek doğru yeme davranışının tekrar kazandırılmasıdır. Bu tabii ki, haftada bir değişen insan hayatına uymayan diyet listeleri ve çorba tarifleri ile olmaz. Hastayı besinler konusunda birebir eğiterek kendi kendine çıkış yolları bulmasını sağlamak gerekir.



Üçüncü boyutu ise tabii ki aktivitedir. Ancak burada kişiyi aktiviteye yönlendirirken, hayatı boyunca yapamayacağı çok ağır egzersizler yapmaya sevk etmek yerine, hareketi kişinin yaşam tarzı haline getirmek gerekir.



Hızlı kilo vermek için yapılan birçok mucize rejim, insan vücudunda kalıcı hasar bırakabilir. Kemik erimesi, kalpte ritim problemleri, safra kesesi taşları, saç dökülmesi, tırnak kırılması, halsizlik, yorgunluk gibi. Eğer rejim yaparken halsizlik-yorgunluk hissediyorsak, şaçlarımız dökülüyor, tırnaklarımız kırılıyorsa, bayılma hisleri gelip kalp çarpıntısı hissediyorsak, yanlış yapıyoruz demektir.


Tüm hastalarıma her zaman şunu söylüyorum, bu vücut bize bu dünyada bir kere veriliyor. Bir daha verilme şansı var mı? Yok. O halde ona çok iyi bakmamaız gerekir. Dış görünüşümüzü zayıflayatayım derken, iç organlarımızı zayıflatmamamız ve bozmamamız gerekir. Şişmanlık ciddi ve komplikasyonları olan bir hastalıktır. Kalıcı tedaviyi mucize formullerin peşinde değil tıpta aramamız gerekir.


3 Boyutta önerilen her adım her şey diyetisyenden ve doktorlardan geçiyor. Herkes diyetisyene gitmeyebiliyor veya gitmek istemiyor. Bence uzman doktordan gelen önerilerde çok önemli. Doktor ve diyetisyen olmayanlarda zayıflayabiliyor hemde geri almamak üzere.. :21:Burada paylaştığım her öneri Doktorlar tarafından veriliyor. Şimdiye kadar paylaştıklarım Ayça Kayadan :KK34:
 

Kilo problemi olan bir çoğumuz, zaman zaman fazla kilolarımızdan kurtulmak için mucize formüllerin peşine düşmüşüzdür. Maydonozu, lahanayı veya çeşitli ot kombinasyonlarını kaynatarak sularını içtiğimizde, birden bütün yağlarımızın eriyeceğini düşünmüşüzdür. Belki de çoğu zaman, zayıf arkadaşlarımız baklava börek yerken ve hiç kilo almazken, kendimizin haşlanmış ıspanak yememize rağmen nasıl olur da bu kadar kilo sorunu yaşadığımıza bir anlam verememişizdir. Bu konuda belki de metabolizmamızın hiç çalışmadığını düşünerek kaderimize küsmüşüzdür.

Peki yok mudur gerçekten bu şişamanlık denilen hastalığın kalıcı bir çözümü? Tabii ki var. Ama doğru zamanda doğru yolu izlemek çok önemlidir. Her şeyden önce vücutta şişmanlığa neden olabilecek bazı gizli metabolik hastalıkların açığa çıkarılması çok önemlidir. Böyle bir durum varsa ve tedavisiz kalırsa istediğiniz kadar az beslenin bir müddet sonra tekrar kilo alımı kaçınılmaz olur. Daha sonra da kalıcı kilo kaybı için hayat boyu gidecek beslenme sistemi kişiye benimsetilmelidir. Bu beslenme sistemi içinde bazı akıllı besinleri bilerek seçmek şişmanlık dediğimiz hastalıkla başetmede altın standartlardan biridir. İşte akıllı besinlerin genel özellikleri.

Düşük Şeker İçeren Besinler: İnsan vücudu ana yakıt kaynağı olarak glikozu kullanır. Glikozun kaynağı ise yiyeceklerle aldığımız karbonhidratlardır. Karbonhidratları kabaca basit karbonhidratlar ve kompleks karbonhidratlar olarak ikiye ayırırız. Basit karbonhidratlar, şeker yükü fazla olan yiyeceklerdir. Kan şekerimizi hızlı yükseltir ve bizi daha çok acıktırır, daha çok yememize neden olur. Kompleks karbonhidratların içindeki şeker ise kana daha yavaş geçer ve bizi daha uzun süre tok tutar.

Başlıca basit karbonhidrat ihtiva eden ve glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler: Şeker, bal, reçel, tatlılar, muz, incir, üzüm, tatlı kavun, tatlı karpuz, patates, havuç, beyaz pirinç, beyaz un ve beyaz makarnadır. Peki bu yiyecekleri hiç tüketmeyecek miyiz? Tabii ki yiyeceğiz ama şeker oranını düşürerek yiyeceğiz yani nasıl yiyeceğimizi beleceğiz. Örneğin muzu yoğurtla, patatesi etle ve yoğutla karıştırarak yemek vücut için biyoyararlanımı daha iyi kılar ve bizi daha geç acıktırır. Ayrıca yemeğe limon katmak da glisemik indeksi düşürür.

Kompleks karbonhidratlar ve düşük glisemik indeksli yiyecekler: Bu yiyecekler kalıcı kilo vermede en sık başvuracağımız akıllı besinlerdir. Elma, armut, kivi, greyfurt, kiraz, çilek, kurubaklagiller, bulgur, esmer pirinç ve kepekli makarnadır.


Yüksek lif içerikli besinleri bilmek ve bu tür besinleri öğünlerimizde sık kullanmak da kalıcı kilo kaybında en büyük yardımcımız olur. Bu yiyecekler sindirim sistemimizde daha uzun süre kalır. Çiğneme hızımız bile bu tür besinlerde daha yavaştır. Bizi daha tok tutar. Lif oranı yüksek besinlerin aynı zamanda şeker oranı da düşüktür. Örneğin kabak, lahana, brokoli, ıspanak, kurubaklagiller, kepekli unlar da çok iyi seçimlerdir. Kabızlık sorunu olanlara da birebir çok iyi çözümdür.

Yağ oranı yüksek besinler ise kilo ile savaşta en uzak kalınması gerekli gruptur. Yağ oranı yüksek kızartmalar, milföy gibi hamurlar, baklavalar, soslar belki de uzun vadede en uzak kalınması gruptur.

Şişmanlığın tedavisi için ne yazık ki mucize bir formül bulunmamaktadır. Doğru besinlerle, hayat boyu gidecek seçimler yapmak kalıcı tedavinin en önemli bileşenidir. Ünlü Fransız atasözünün söylediği gibi ‘’ bir kruvasan ağızda 30 saniye kalır, midede 30 dakika kalır, kalçada ise 30 yıl. ‘’
 

Havuçlu Kabaklı Salata


4 ADET HAVUÇ
2 ADET KABAK
2 DİŞ SARIMSAK
1 ÇAY BARDAĞI DÖVÜLMÜŞ CEVİZ
4 YEMEK KAŞIĞI SÜZME YOĞURT
1 TATLI KAŞIĞI KIRMIZI PUL BİBER
YARIM DEMET DEREOTU
YARIM ÇAY KAŞIĞI TUZ




Havuç ve kabağı rendeleyin.Tencerede hafif ateşte pişirin.Ayrı bir kapta yoğurda sarımsak ekleyip karıştırın.Pişirdiğiniz havuç ve kabağa dövülmüş ceviz ve sarımsaklı yoğurdu ekleyin.En son üzerine tuzu ve kırmızı pul biberi ekleyip, üzerine biraz dereotu
serpiştirin.
 
Mantarlı Sebze Salatası


YARIM KG BROKOLİ
YARIM KG MANTAR
1 BARDAK BEZELYE
YARIM KARNABAHAR
YARIM BARDAK YEŞİL ZEYTİN
2 DAL DEREOTU
1 YEMEK KAŞIĞI SİRKE
YARIM LİMON SUYU
1 TATLI KAŞIĞI KIRMIZI PUL BİBER
1 YEMEK KAŞIĞI ZEYTİNYAĞI


Karnıbaharı, brokoliyi, mantarı ve bezelyeyi ayrı olarak haşlayın.Hepsini haşladıktan sonra, ince şekilde doğrayın.Yeşil zeytinleride ikiye bölüp doğrayın.Hepsini zeytinyağı ve limon suyu ile karıştırın.Üzerine kırmızı pul biber dökün


--

Meyveleri ayrı ayrı haşlamak zahmetli olabilir fakat sadece böyle herbirinin vitamin değerlerini korumuş oluruz.

Ben çiğ beslenmeyede önem veriyorum. Ve çiğ beslenmek demek besinlerin vitamind değerlerinin kaybolmaması demek. haşlanması gereken sebzeleri veya meyveleri en fazla 5 dakika (çok sıcak ama kaynamayan) suda bekletiyorum hem diri kalıyor hemde besliyor.
 
Tok Tutucu salata Tarifi

1 haşlanmış tavuk göğsü

2 demet maydonoz

1 demet yeşil soğan

Karabiber

Limon

Nar ekşisi

Zeytinyağı



Haşlanmış tavuk göğsünü ince ince parçalayın üzerine bol karabiber ve kırmızı biber ekleyin üzerine kıyılmış maydonozları ve yeşil soğanları koyun.içerisine limon, nar ekşisi ve zeytinyağını ekleyip servis yapabilirsiniz.
 
Kimse bu bilgiler için sana teşekkür etmemiş malesef ama ben sana çok çok çok teşekkür ediyorum :KK16: Çok güzel bilgiler paylaşıyorsun.Hepsini okudum.Okumaya da devam edicem. Süpersin :KK9:

Sağlıklı beslenmeyi öğrenmeliyiz hepimiz :KK31: Biraz fazlam var vermeyi ve sağlıklı beslenmeye devam etmeyi düşünüyorum :nazar:

Sevgiler :KK71:
 
Kimse bu bilgiler için sana teşekkür etmemiş malesef ama ben sana çok çok çok teşekkür ediyorum :KK16: Çok güzel bilgiler paylaşıyorsun.Hepsini okudum.Okumaya da devam edicem. Süpersin :KK9:

Sağlıklı beslenmeyi öğrenmeliyiz hepimiz :KK31: Biraz fazlam var vermeyi ve sağlıklı beslenmeye devam etmeyi düşünüyorum :nazar:

Sevgiler :KK71:

Bu mesajının yüzümde nekadar büyük bir gülümseme yarattığını sana anlatamam. Ben sana bu güzel yorumun için Teşekkür ederim. :KK16:
 
Vücut Yakıtımız Karbonhidratlar

Nasıl ki bir arabanın yakıtı benzinse insan vücudunun da temel yakıtı karbonhidratlardır. Karbonhidratların en önemli işlevi vücudumuza enerji sağlamaktır. Özellikle beynimizin çalışması için en önemli kaynak, karbonhidratlardan gelen glikozdur. Çocukken annelerimiz sınavdan önce kafamız daha çok çalışsın, daha başarılı olalım diye akide şekeri yedirirdi ya, işte bunun nedeni budur.

1 gram karbonhidrat ortalama 4 kilokalorilik enerji oluşturur. Aynı zamanda karbonhidratlar vücut sıvı-elektrolit dengesinin sağlanmasında önemlidir. Karbonhidratların diğer bir özelliği de sindirim sırasında posa oluşturarak kalınbağırsaklarımızın çalışmasını düzenlerler.

Günlük beslenme içeriğimizin %55-60 oranını karbonhidratlardan almak gerekir. Bazen insanlar kilo vermek için karbonhidratları çok kısıtlayıp protein ağırlıklı beslenirler. Çünkü protein ağırlıklı beslenmede istirahat enerji harcaması artar ve kişiler daha çabuk ve daha çok kilo verirler. Ancak bu tür diyetlerde vücutta ketozis dediğimiz bir durum oluşur. Yani vücut kullanmak için yeterli glikoz bulamadığında kendi kas dokularından harcar. Dış görünüşü zayıflasa bile vücut yağlanması artar, iç organlarda harabiyet ve kas kayıpları oluşur. Aynı zamanda üremi, sıvı-elektrolit dengesizliği, kalp ritim bozuklukları, halsizlik, unutkanlık, konsantrasyon azalması gibi klinik şikayetler ortaya çıkar. Eğer karbonhidrat fazla alınırsa kullanılmadığı için yedek enerji olarak depolanır ve şişmanlatır.

Karbonhidratlar genelde bitkisel yiyeceklerde bulunur. Bitkiler çeşitlerine göre karbonhidrat içerirler. Mesela kuru bitkiler (nohut, mercimek, kurufasulye) %60-80 oranında karbonhidrat içerirken yaş meyve-sebzelerde ise bu oran%10-20 civarındadır. Buğday, pirinç, mısır, patates gibi tahılların da nişasta oranı yüksektir.

Karbonhidratların sindirimi ağzımızda başlar ince bağırsaklarımızda devam eder. Bitkilerin duvarındaki selüloz ve benzeri maddeler kalınbağırsağımızda hacim oluşturarak kabızlıktan, kanserden bizleri korur. Bu maddeler bitkilerin kabuk kısmında bulunur ve bitkisel lif adını alır.

Hangi tür karbonhidratı tüketirsek tüketelim bu karbonhidrat vücudumuzda sindirim sonrası glikoza yani şekere dönüşür. Şeker ihtiyaç varsa hemen kullanılır, fazlası karaciğerde ve kaslarda glikojen olarak depo edilir. Çok fazla tüketilirse de, yağa çevrilerek yağ dokumuza depo edilir. Karaciğerdeki ve kasdaki glikojen sadece yedek depodur. Ani ihtiyaç halinde kullanılır. Özellikle sporcularda kaslardaki glikojen deposu önemlidir ve bu nedenle beslenmelerine özen göstermeleri gerekir.

Vücudumuz için bu kadar yararı olan karbonhidratlardan bir çoğumuz çok çekiniyoruz ve doğru karbonhidrat tüketmeyi bilmiyoruz. Yaptığımız en büyük yanlış ise kilo vermek istediğimizde beslenmemizden ekmeği çıkarmak oluyor. Bugün ekmek en temel ve en yararlı besin maddesidir. Yağ içermediği için pilava, makarnaya göre daha düşük kalorilidir. Günlük tüketmemiz gereken ekmek miktarını doğru ayarlarsak zorlanmadan da kilo verebiliriz.

Doğru karbonhidrat tüketimi için her gün taze olarak meyve, sebze yemeliyiz. Bulguru kurubaklagilleri ve ekmeği baş tacı yapmalıyız.



Bayanlar Ekmeği kesmeyin makarnayı kesmeyin kurubaklagilleri kesmeyin!!! Şunu unutmayın aslında yağ tuz şeker ekmek dahil vücudumuzun hepsine ihtiyacı var.önemli olan çok kaçırmamakmış. :KK34:..

Tülin Şahinin ''siz hala diyetmi yapıyorsunuz kitabını okudum bayanlar. Ve oda birzamanlar 76 kiloya kadar çıkmış.. şu an 50-55 kilo civarı. Oda kitabta yazdığına göre diyetinin bir haftasında hayatından şekeri tamamen çıkarmış ve hiçbir faydasını görmemiş. Bizde böyleyiz vücudun hepsine ihtiyacı varken onu kesemeyiz.
 
merhaba:KK3:
paylaşımlar için teşekkürler, ama sana küçük bir tavsiye...
tek bir kişinin yazdıklarına bağlı kalma...
ben de tüm aldığım ilaçlara rağmen 6 kg verdim, tamam 4 ay oldu ama önemli olan o değil...
sağlıklı yaşamayı öğrenmek
ben ayça kaya, taylan kümeli, ender saraç, dilara koçak, berrin yiğit, gürkan kubilay gibi dr ve dyt.ler gibi, bir de diyet üzerine kitap, makale, site vs okuyorum, kkdaki popüler diyetleri takip ediyorum
yani tek bir kaynağa bağlı kalmak doğru değil bence..
yanlış anlama, çok güzel bir iş yapıyorsun demek istediğim tek bir yere odaklanmamak, tülin şahinin kitabını okumuşsun o da 76dan 53e inmiş onu biliyorum ama işte dr ve dytlerin de bilgilerinden faydalanmak lazım
paylaşım için tekrar teşekkürler, en azından insanlara yardımcı olmaya çalışmışsın
bol kilo vermeler
sevgiler:KK16:
 
merhaba:KK3:
paylaşımlar için teşekkürler, ama sana küçük bir tavsiye...
tek bir kişinin yazdıklarına bağlı kalma...
ben de tüm aldığım ilaçlara rağmen 6 kg verdim, tamam 4 ay oldu ama önemli olan o değil...
sağlıklı yaşamayı öğrenmek
ben ayça kaya, taylan kümeli, ender saraç, dilara koçak, berrin yiğit, gürkan kubilay gibi dr ve dyt.ler gibi, bir de diyet üzerine kitap, makale, site vs okuyorum, kkdaki popüler diyetleri takip ediyorum
yani tek bir kaynağa bağlı kalmak doğru değil bence..
yanlış anlama, çok güzel bir iş yapıyorsun demek istediğim tek bir yere odaklanmamak, tülin şahinin kitabını okumuşsun o da 76dan 53e inmiş onu biliyorum ama işte dr ve dytlerin de bilgilerinden faydalanmak lazım
paylaşım için tekrar teşekkürler, en azından insanlara yardımcı olmaya çalışmışsın
bol kilo vermeler
sevgiler:KK16:


haklısın canım herkesin önerilerini burda paylaşmalıyım. ama bu ne yazıkki bu başlığı açtıktan sonra aklıma geldi ve topiğin başlığını ne yazıkki değiştiremiyorum :KK43:
 
İştah kontrolü için öneriler

Birçoğumuz belirli dönemlerde iştahla ilgili problemler yaşamışızdır. Kilo problemi olanlar iştahlarının çok açık olmasından yakınırken, birçok anne de çocuğunun iştahının çok kapalı olduğundan ve bir türlü yemek yediremediğinden yakınır.

İştah bir yiyeceğin zevkle, istenerek ve arzulanarak yenmesi durumudur. Bir insanın hangi yiyeceklere karşı istek duyacağı öğrenilmiş bir davranıştır aslında. Milletler arasından tutun da coğrafi bölgelere kadar farklılıklar gösterir. Şöyle ki, bir Amerikalı için en güzel yemek soslu kocaman bir biftek ve kızarmış patates iken bir Japon için tütsülenmiş balık ve haşlanmış pirinç en iştah açan yiyeceklerdir. Mesela ülkemizde Güneydoğuda et ve bulgur ağırlıklı bir beslenme tercih edilirken, Ege Bölgesinde yaşayanlar içinse en tercih edilen yiyecekler sebze ve balıktır.

İştah beynimizdeki hipotalamus denilen bölgeden kontrol edilir. Burada açlık ve tokluk merkezleri vardır. Enerjimiz düştüğünde açlık merkezimiz devreye girer, iştahımız açılır, yemek hayali kurarız ve yeriz. Yemek yiyip doyunca beyindeki tokluk merkezi devreye girer ve yemeyi sonlandırırız. Dolayısı ile iştahımız kapanır.

Bazen duygu durumumuzun da bu merkezler üzerine etkisi vardır. Bazı insanlar üzülünce iştahlarının açıldığından ve çok yediklerinden yakınırlar. Bazıları ise üzüntüyle iştahlarının kesildiğinden ve yemek yiyemediklerinden yakınırlar. Aslında bütün canlıların ve insanın üzüntüye, sıkıntıya verdiği ilk tepki iştahının kesilmesidir. Önceleri sıkıntı ile yemek yemek ihtiyacı azalır. Ancak kişi kazara yiyip mutlu olduğunu fark edince sıkıntı karşısında yemeye başlar ve kilo alımı kaçınılmaz olur.

Bazı yiyeceklerin de iştah üzerine etkileri vardır. Özellikle şeker oranı yüksek yiyecekler vücutta insülin hormonunu arttırdıkları için iştahı açar. Şekerlemeler, tatlılar, muz, incir, tatlı karpuz, beyaz un, pirinç gibi yiyecekler buna en iyi örneklerdir. Bununla birlikte çok baharatlı yiyecekler, turşular, tuzlu yiyecekler ve alkol de iştah açan yiyeceklerin başında gelir.

Eğer çok iştahlıysanız ve bununla baş etmek istiyorsanız işte size bazı öneriler:

Yiyecekleri uzun süre çiğneyin. Mide ile beyin arasında tokluk sinyali 20 dakikada oluşuyor. O nedenle yavaş yemek, daha az yemeyi ve daha uzun süre tok kalmayı sağlıyor.

İştahınız açılıyor ve yemek hayali kuruyorsanız işe su içerek başlayın. Su içmek midede dolgunluk yapacağı için yiyeceğe karşı ilgiyi azaltır.

Tuzlu, baharatlı, şekerli yiyeceklerden uzak durun. Yiyeceklerin görüntüsü ve kokusu da iştahı açabiliyor. O nedenle bu tür yiyecekleri görmezseniz canınız da istemez.

Üzüldüğünüzde, sıkıldığınızda soluğu mutfakta alıyorsanız hemen durun diyoruz. Mutfak yerine dışarıya çıkın, yürüyüş yapın. Egzersiz sonrası vücut ısısı artar, metabolizma hızlanır ve yiyeceğe karşı olan ilgi azalır. Eğer bunu yapamıyorsanız hemen bir roman alın ve ilginizi başka bir yöne kaydırın.

Yağı hiç tüketmemek de iştahı artırır ve özellikle karbonhidratlı gıdalara karşı eğilim yapar. O nedenle yeteri kadar yağ almak da önemlidir. Tam tahıl ürünleri, bulgur, esmer pirinç, kepekli makarna, yumurta, et ve balık iştah kapatan ve tok tutan besinler olarak sayılabilir.


--

duygu gurumunun iştahın açılması veya kapanmasında çok büyük rolü var.
Ben moralim bozuk olduğu zamanlarda çok yemek yerim özellikle şekerli gıdalar.
kardeşimde maalesef benden çok daha kilolu (yaşı 16 kilosu 93) ve onda birşeyi farkettim sadece yapacak birşeyi yoksa canı sıkılıyorsa yemek yiyor
 
İştah kontrolü için öneriler

Birçoğumuz belirli dönemlerde iştahla ilgili problemler yaşamışızdır. Kilo problemi olanlar iştahlarının çok açık olmasından yakınırken, birçok anne de çocuğunun iştahının çok kapalı olduğundan ve bir türlü yemek yediremediğinden yakınır.

İştah bir yiyeceğin zevkle, istenerek ve arzulanarak yenmesi durumudur. Bir insanın hangi yiyeceklere karşı istek duyacağı öğrenilmiş bir davranıştır aslında. Milletler arasından tutun da coğrafi bölgelere kadar farklılıklar gösterir. Şöyle ki, bir Amerikalı için en güzel yemek soslu kocaman bir biftek ve kızarmış patates iken bir Japon için tütsülenmiş balık ve haşlanmış pirinç en iştah açan yiyeceklerdir. Mesela ülkemizde Güneydoğuda et ve bulgur ağırlıklı bir beslenme tercih edilirken, Ege Bölgesinde yaşayanlar içinse en tercih edilen yiyecekler sebze ve balıktır.

İştah beynimizdeki hipotalamus denilen bölgeden kontrol edilir. Burada açlık ve tokluk merkezleri vardır. Enerjimiz düştüğünde açlık merkezimiz devreye girer, iştahımız açılır, yemek hayali kurarız ve yeriz. Yemek yiyip doyunca beyindeki tokluk merkezi devreye girer ve yemeyi sonlandırırız. Dolayısı ile iştahımız kapanır.

Bazen duygu durumumuzun da bu merkezler üzerine etkisi vardır. Bazı insanlar üzülünce iştahlarının açıldığından ve çok yediklerinden yakınırlar. Bazıları ise üzüntüyle iştahlarının kesildiğinden ve yemek yiyemediklerinden yakınırlar. Aslında bütün canlıların ve insanın üzüntüye, sıkıntıya verdiği ilk tepki iştahının kesilmesidir. Önceleri sıkıntı ile yemek yemek ihtiyacı azalır. Ancak kişi kazara yiyip mutlu olduğunu fark edince sıkıntı karşısında yemeye başlar ve kilo alımı kaçınılmaz olur.

Bazı yiyeceklerin de iştah üzerine etkileri vardır. Özellikle şeker oranı yüksek yiyecekler vücutta insülin hormonunu arttırdıkları için iştahı açar. Şekerlemeler, tatlılar, muz, incir, tatlı karpuz, beyaz un, pirinç gibi yiyecekler buna en iyi örneklerdir. Bununla birlikte çok baharatlı yiyecekler, turşular, tuzlu yiyecekler ve alkol de iştah açan yiyeceklerin başında gelir.

Eğer çok iştahlıysanız ve bununla baş etmek istiyorsanız işte size bazı öneriler:

Yiyecekleri uzun süre çiğneyin. Mide ile beyin arasında tokluk sinyali 20 dakikada oluşuyor. O nedenle yavaş yemek, daha az yemeyi ve daha uzun süre tok kalmayı sağlıyor.

İştahınız açılıyor ve yemek hayali kuruyorsanız işe su içerek başlayın. Su içmek midede dolgunluk yapacağı için yiyeceğe karşı ilgiyi azaltır.

Tuzlu, baharatlı, şekerli yiyeceklerden uzak durun. Yiyeceklerin görüntüsü ve kokusu da iştahı açabiliyor. O nedenle bu tür yiyecekleri görmezseniz canınız da istemez.

Üzüldüğünüzde, sıkıldığınızda soluğu mutfakta alıyorsanız hemen durun diyoruz. Mutfak yerine dışarıya çıkın, yürüyüş yapın. Egzersiz sonrası vücut ısısı artar, metabolizma hızlanır ve yiyeceğe karşı olan ilgi azalır. Eğer bunu yapamıyorsanız hemen bir roman alın ve ilginizi başka bir yöne kaydırın.

Yağı hiç tüketmemek de iştahı artırır ve özellikle karbonhidratlı gıdalara karşı eğilim yapar. O nedenle yeteri kadar yağ almak da önemlidir. Tam tahıl ürünleri, bulgur, esmer pirinç, kepekli makarna, yumurta, et ve balık iştah kapatan ve tok tutan besinler olarak sayılabilir.


--

duygu gurumunun iştahın açılması veya kapanmasında çok büyük rolü var.
Ben moralim bozuk olduğu zamanlarda çok yemek yerim özellikle şekerli gıdalar.
kardeşimde maalesef benden çok daha kilolu (yaşı 16 kilosu 93) ve onda birşeyi farkettim sadece yapacak birşeyi yoksa canı sıkılıyorsa yemek yiyor

Ellerine sağlık arkadaşım,banada ayça kayanın tavsiyeleri çok mantıklı gelmişti geçen sene 3 ayda 12 kilo verdim harşeyi yiyerek azar azar.şimdi yine başladım 1 ayda yaklaşık 3 kilo verdim 73 kiloyum.dr ayça kaya ile 1 ayda 8 kilo verme formunda arkadaşlarda birbirimize motive ederek,yediklerimizi paylaşarak,zayıflıyoruz.sende göz at bence:)
 
Ellerine sağlık arkadaşım,banada ayça kayanın tavsiyeleri çok mantıklı gelmişti geçen sene 3 ayda 12 kilo verdim harşeyi yiyerek azar azar.şimdi yine başladım 1 ayda yaklaşık 3 kilo verdim 73 kiloyum.dr ayça kaya ile 1 ayda 8 kilo verme formunda arkadaşlarda birbirimize motive ederek,yediklerimizi paylaşarak,zayıflıyoruz.sende göz at bence:)

kilolarını yavaş yavaş vermen çok iyi olmuş canım. keşke benimde çok vaktim olsada azar azar versem ama yok maalesef bu yüzden sağlıklı beslenmye yöneldim. evet o başlığıda gördüm ama ben günlüğüme ve diyet grubuna yazıyorum :KK1::KK1:
 
Zayıflamanın ve Zayıf kalmanın altı altın kuralı :)

Kilo kontrolü ile ilgili sorun yaşıyorsanız bazı püf noktaları bilerek uygulamanız bu konuda size yardımcı olacaktır.

1) Yağlı yiyeceklerin enerjisi yüksektir. İlk dikkat edilecek nokta yüksek yağlı yiyeceklerden kaçınmaktır. Birçoğumuz kızartma yemediğimiz zaman veya ekmeğimizin üzerine yağ sürüp yemediğimiz zaman az yağlı yediğimizi düşünürüz. Bir de gizli yağı yüksek yiyecekler vardır, bu tür yiyecekleri fark etmeden yediğimizde de çok fazla kalori alırız. Örneğin kremalı çorbalar, kıymadan yapılan kebaplar, pastane simitleri, kremalı hazır dondurmaları sık tüketirsek kilo kontrolünde sorun yaşayabiliriz. Bir yiyecek çok yumuşaksa, ısırdığımızda ağzımızda dağılıyorsa, elimize aldığımızda elimizde yağ bırakıyorsa çok yağlı bir yiyeceği tüketiyor olabiliriz. Evde yemek yaparken, 1 kg sebze yemeğine 2 yemek kaşığı yağ koyarsak, etli yemekleri yaparken ekstra yağ eklemezsek daha sağlıklı ve hafif yemekler yapmış oluruz.

2) Porsiyon büyüklüğünü doğru ayarlamayabilmek çok önemlidir. Evde yemek yerken büyük servis tabakları yerine pasta tabağı kullanmak hem gözümüzü doyurur hem de daha az yemek tüketmemizi sağlar. Dışarda servis edilen yemeklerin porsiyonu çok büyüktür ve ev yemeğine göre daha yağlıdır. Dolayısı ile mümkün olduğu kadar evde yemeyi tercih etmek daha iyi olur. Haftada 2’den fazla dışarda yemesek iyi olur. Bununla birlikte dışarda yemek durumunda kaldığımızda yarım porsiyon ısmarlayabiliriz veya arkadaşımızla birlikte isek 1 porsiyonu bölüşebiliriz. Yiyemediğimiz yemeği de paket yaptırabileceğimizi unutmamamız gerekir.

3) Özellikle karbonhidratlara karşı uyanık olmak gerekir. Bazılarımız hiç ekmek yemeyerek zayıflamaya çalışır. Bu yanlıştır. Ekmek en temel besin maddelerinden biridir ve günlük beslenmede muhakkak olmalıdır. Pilav, makarna, kuskus, kurubaklagiller, börekler, pastalar, tatlılar, unlu çorbalar da ekmek kalitesinde besinlerdir. Bu besinleri ekmekle birlikte tüketmemek gerekir. İçecek olarak ayran, taze sıkılmış meyve suları ve light ürünleri tercih etmek daha iyi olur. Alkol içeren içeceklerin, gazlı içeceklerin enerji değerinin yüksek olduğu bilinmelidir.

4) Acıktığımızda vücudumuza cevap vermemiz gerekir. Acıkmak tıpkı uykumuzun gelmesi, tuvalet ihtiyacımızın gelmesi gibi fizyolojik bir ihtiyaçtır. Açlığımızı ertelersek bir sonraki öğünde iki kat daha fazla tüketiriz. O nedenle acıkınca muhakkak birşeyler yemelidir. Bunun illaki donanıımlı bir öğün olmasına gerek yoktur. Örneğin 1 bardak ayran, 1 tane meyva da vücuda cevap vermek anlamına gelir.

5) Günlük hayatımızda mutlaka hareketimizi artırmamız gerekir. Hareket etmeden az yiyerek zayıfladığımızda yağ dokusu kaybımız daha az olur daha çok kas ve su kaybederiz. Bu da dolaylı olarak metabolizma hızımızı yavaşlatır ve tekrar kilo alımı daha çabuk olur. Hareket hayatımzın bir parçası olsun. Her yere yürüyerek gitmeye çalışalım, asansörleri hayatımızdan çıkaralım. Mümkünse haftada en az 3 gün en az 40 dakika tempolu yürüyelim.


6) En önemli kural sabırlı olmaktır. Kiloları bir günde almadığımıza göre bir günde veremeyiz. Ayda 2,5 kg-4 kg arasındaki kilo kaybı sağlıklıdır. 10 kg vermek için 4 ay gibi bir süreyi hedeflemek daha doğru olur.



ya herşeyi anlıyorum sağlıklı beslenmenin ama şu yavaş zayıflamayı galiba kimse anlamıyor yaaa ayda 4 kilo çok az yaa. bu ne tezatlıktır. bu öneride ayça kayanın ama onun 1 ayda 8 kilo listesi de var.. :KK1::KK1:
 
Bugün çıktım pazara sıvadım kolları aldım roka,maydonoz,marul falan filan :KK9: :KK9: Yapçam salatayı yicem :KK9: Spor da yapçam göbeği eritmeliyim :KK8: Bence de ayda 4 kilo az :KK50: 5-6 olmalı. :KK4: Hepimize bol meyveli sebzeli kilo vermeleeer :KK39:
 
Canım emeğine sağlık çok güzel bi topik olmuş yazdıklarının hepsini okuyamadım daha ama çok güzel şeyler eklemişsin benim doğru bildiğim çoğu şey meğer nekadarda yanlışmış.... Ama olsun senin gibi azimli ve paylaşımı seven arkadaşlar sayesinde yanlışlarımızı düzeltmeyi öğrenicez dimi??? Tekrar teşekkürler...
 
X