Suudi Arabistanda kadın olmak

okypete

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Mart 2008
84.872
40.715
Kadınların en kötü koşullar içinde yaşadığı ülkelerin başında gelen Suudi Arabistan’da “ulema” denilen din bilginlerinin fetvaları uygulanmak zorunda. 10 bin din polisi ise kadınlara şeriat kurallarını uygulatıyor

Mutlak monarşi ile yönetilen ve şeriatın hüküm sürdüğü Suudi Arabistan Krallığı, dünyada kadınların en kötü koşullar içinde yaşadığı ülkelerin başında geliyor.

Köktendinci İslami akımlardan Vahabi mezhebi, ülkenin yönetimini 19. yüzyıldan bu yana elinde tutan Suud ailesi yüzünden resmi mezhep haline gelmiş durumda. Suudi ya da yabancı olsun, ülkede yaşayan her kadın, “ulema” denilen din bilginlerinin fetvalarına uygun davranmak zorunda.

Suudi Arabistan’da devlet tarafından oluşturulan din polisleri (muttava), kadınları hayatın her alanında gölge gibi takip edip şeriata uygun davranıp davranmadıklarını denetliyor.

Esas adı “İyiliği Teşvik ve Kötülükten Men Komitesi” olan bu örgütte, yaklaşık 10 bin görevli yer alıyor. 500 merkeziyle ülkeyi bir ağ gibi saran din polisi, kurallara uymayanlara hapis cezasının yanında, dayak, kötü muamele, tecavüz, kırbaç ve recm (taşlayarak öldürme) vb. çağdışı cezalar da veriyor.

Şeriat baskısı altında adeta bir köle gibi yaşamak zorunda kalan kadınların sosyal hayata katılımı yok denecek kadar az... Suudi Arabistan, 2001 yılında Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ni (CEDAW) imzalamış olsa da kadınlar bu ülkede hâlâ en temel haklarından yoksun bir halde yaşıyor.

Baskı tüm kadınlara

Geçen yıl şubat ayında Ürdün asıllı Amerikalı iş kadını Yara, yanında bir erkek iş arkadaşıyla birlikte Starbucks’ta oturduğu için tutuklanıp hapse atıldı... Kadın Amerikalıydı ama olay, elbette Amerika’da ya da Avrupa’da olmadı... Böyle bir olay, ancak Riyad’daki Starbucks’ta olabilirdi...

The Times gazetesine yansıyan habere göre, Yara ve arkadaşının, Starbucks’a gitme nedeni, ofislerindeki elektrik kesildiği için en yakındaki kafede oturup oradaki kablosuz interneti kullanmaktı.

Kafede, kadınlarla erkeklerin birlikte oturmalarına izin verilen tek yer, aileler için ayrılan perdeli bölümdü. Yara ve arkadaşı da o bölümdeydi. Orada ne yaptıklarını gelip soran din polisine de elektrik kesintisi nedeniyle kafeye geldiklerini anlattılar ama işe yaramadı. Yara’nın cep telefonuna el koyup zorla arabaya bindirdiler ve en yakındaki hapishaneye götürdüler.

Ayaklarından bağlayıp suçlu olduğunu kabul eden bir ifadeyi zorla imzalamasını istediler. Bir banyoya sokup elbiselerini çıkardılar ve pislik içindeki suya batırıp tekrar giydirdiler. Hâkim önüne çıktığında duyduğu ilk söz şu oldu: “Günah işledin ve cehennemde yanacaksın!”

Sonunda, Yara’nın işadamı olan eşi, politik bağlantılarını kullanarak eşinin serbest bırakılmasını sağladı. Fakat Suudi hapishaneleri, Yara kadar şanslı olmayan kadınlarla dolu...


ERKEKLER 4 EŞ SAHİBİ OLABİLİYOR

• Suudi erkekler, dört eş sahibi olabiliyor ve bu eşlerin Müslüman, Yahudi ya da Hıristiyan olması konusunda bir sınırlama yok. Fakat Müslüman kadınlar, yalnızca Müslüman erkeklerle evlenebiliyor. Bir kadının, Suudi Arabistan dışında diğer Müslüman ülkelerden bir erkekle evlenebilmesi için de devletin izin vermesi gerekiyor.

• Boşanma ya da dul kalma durumunda, bir kadın erkek çocuğunun velayetini en fazla yedi yaşına kadar, kız çocuğunun velayetini de dokuz yaşına kadar elinde tutabiliyor. Bu yaşlardan sonra çocuklarının velayetini ya babalarına ya da babalarının ailesine vermek zorunda. Ayrıca kadın boşandığı eşinden yalnızca üç ay için nafaka parası alabiliyor.
‘TEK BAŞINA TAKSİYE BİNMEK AHLAKSIZLIK’


• Kadınlar, yasal olarak araba ya da bisiklet kullanamıyor.

• Din polisi korkusundan kendi mahallelerinde bile tek başlarına dolaşamayan kadınların Suudi Arabistan sınırları dışına çıkmak için kocalarından ya da babalarından izin almaları gerekiyor.

• Eğer bir kadın çocuklarıyla birlikte ülke dışına seyahate gitmek isterse çocukların babasından yazılı izin almak zorunda.

• Uçağa binmelerine izin var ama havaalanına kadar bir şoförün bırakması şart koşuluyor.

• Bir kadının yanında kendisine eşlik eden erkek bir akrabası olmadan taksiye binmesi ahlaksızlık olarak görülüyor.

• Riyad, bir kadının otobüse binebildiği tek kent. Burada da otobüslerde kadın ve erkeklerin bölümleri ayrı. Kadınlar otobüse ayrı bir kapıdan binip arkada kendilerine ayrılan yerde seyahat ediyor.

• Evlerin çoğunda kadın ve erkekler için ayrı girişler var.

• Kadınların bir restorana tek başına girmesine izin yok. Din adamları, kadınların aile restoranlarında yemek yemesinin haram olduğu inancında. Uluslararası zincirlere ait restoranlarda da kadınlar ve erkekler ayrı bölümlerde oturuyor.

• 2008 öncesinde kadınların yanlarında kendilerine eşlik eden bir kadın yakını olmadan otellere girmesi yasaktı. 2008’de çıkan bir Kraliyet Emri’ne göre, kadınların otellere resmi kimlik kartları ile girmelerine izin verildi. Ancak otel görevlilerinin, kadının otelde kalış süresini en yakın polis karakoluna bildirmesi şartı getirildi.

• Kadınlar, bir erkeğin izni olmadan tedavi için hastaneye gidemiyor. Ancak kadın doktorun olmadığı durumlarda, bir kadın erkek doktora muayene olabiliyor. Fakat bir kadın doktorun erkek hastayı muayene etmesi yasak.

• Dünyada olimpiyat oyunlarına kadın sporcu göndermeyen tek ülke Suudi Arabistan.


SADECE GÖZLER AÇIKTA

• Hicaba uygun olarak siyah çarşaf giymek zorundalar. Bu da yetmiyor; peçe takıp yalnızca gözlerini açıkta bırakacak şekilde örtmeleri gerekiyor. Eğer peçe ile gözleri açıkta bırakan kısım geniş olursa, bu aralığın transparan bir kumaş ile gölgelenmesi gerekiyor. Ayrıca erkeklerin dikkatini çekmemek için renkli çarşaf giymeleri de yasak.

• 2008’de Suudi Arabistan’ın önde gelen din adamı Şeyh Habadan, “İki göz erkekleri baştan çıkarıyor” diyerek peçenin yalnızca tek bir gözü açıkta bırakması gerektiğini söyledi, kadınlara göz makyajı yapmamaları çağrısında bulundu.

Eğitmen erkekse dersi ancak videodan izleyebiliyorlar

• Mahkemelerde iki kadının tanıklığı bir erkeğinkine eşdeğer görülüyor.

• Kadınlar ancak erkek tanıkların bulunmadığı, kişisel davalarda tanıklık yapabiliyor. Çoğu zaman tecavüz olaylarında bile kadınların tanıklığı geçerli olmuyor.

• Kadınların oy kullanma hakkı yok.

• Kadınlar, kocalarının izni olmadan çocukları adına ayrı banka hesabı açamıyor. Yanlarında kendilerine eşlik eden bir erkek yakınları olmadan bankaya girmeleri ve erkeklerle aynı ortamda bulunmaları da yasak. Bu yüzden, Suudi Arabistan’da kadın müşterilerin işlemlerini yalnızca kadın görevlilerin yapabildiği kadınlara özel banka şubeleri açılıyor.

• Suudi kadınların çoğu, fotoğraf çektirmenin ulema tarafından günah ilan edilmesinden dolayı, kimlik kartına bile sahip değil. Kimlik kartına sahip olmayan kadınlar, hiçbir resmi işlemi yaptıramıyor.

Eğitim ve çalışma hayatı

• Kadınlar üniversiteye gidebiliyor, ancak erkeklerden ayrı eğitim almaları şart. Eğitmen erkekse, dersi ancak video/ audio sistemi aracılığıyla izleyebiliyorlar.

• Üniversitelerdeki öğrencilerin yüzde 70’i kadın olsa da, çalışma yaşamında kadınların oranı ancak yüzde 5; ki bu da dünyadaki en düşük oran. Bu dengesizliğin başlıca nedeni, şeriat yasalarına göre bir kadının görevinin, evde kalıp kocasına ve çocuklarına bakmak olarak görülmesi.

• Kadınların çalışması yasak olmasa da, bir kadının işe girebilmesi için sağlanması gereken kurallar var: 1. Kadının yaşamak için paraya ihtiyacı olmalı. 2. İşyeri sadece kadınların görev yaptığı bir ortamda olmalı; kadınlarla erkeklerin teması olmamalı. 3. Çalışan kadın evdeki görevlerini ihmal etmemeli 4. İş, kadının yanında erkek bir akrabası olmadan seyahat etmesine neden olmamalı. 5. Kadının çalışması için kocasının onay vermesi gerekli.

• İşyeri açma izni sınırlı alanlarda veriliyor. Bunlar da genellikle, güzellik salonu, mobilya galerisi ya da konfeksiyon mağazası oluyor.

• Kadınların yargıç olmasına izin yok. Yüksek devlet görevlerine de atanamıyorlar.

• Bir erkek yurtdışında eğitim alabilirken kadının eğitim için yurtdışına gitmesi ancak eşinin ya da erkek bir akrabasının eşliğiyle söz konusu olabiliyor.

• Ülkede 14 Şubat 2009’da ilk kez bir kadının bakan yardımcısı olarak atanması, olumlu bir adım olsa da üst düzey görevler erkeklerin tekelinde.
 
KABıL - Afganistan'da tepkiler üzerine yeniden görüşülmek üzere meclise geri gönderilen tartışmalı aile yasası, 20 Ağustos'ta yapılacak devlet başkanlığı seçimi öncesi sessiz sedasız yürürlüğe girdi.

Yasada, kadına yönelik ayrımcı maddeler dikkat çekiyor. Devlet başkanı Hamid Karzai'nin radikal grupların oylarını almak için bu manevrayı yaptığı söyleniyor.

Afganistan’da Şii azınlığa yönelik aile yasasının dikkat çeken bazı maddeleri şunlar:

Kadın, eşinin cinsel isteklerine cevap vermeyi reddederse kocasına ona yemek vermeme dahil her türlü maddi imkanını kısıtlama hakkı tanınıyor.

Kadınlar kocalarının izni olmadan çalışamıyor.

Tecavüzcü, tecavüz ettiği kadına “kan parası” öderse kanuni kovuşturmadan kurtuluyor.

Hem içte hem de dıştaki tepkiler üzerine meclise geri gönderilen yasa uzun süredir tartışılıyordu. ılk hali kadar kısıtlayıcı olmasa da, yine ağır hükümlerle sessiz sedasız yürürlüğe girdi.

New York merkezli ınsan Hakları ızleme Örgütü, hem yasayı hem de devlet başkanı Karzai'yi eleştiriyor.

ınsan Hakları ızleme Örgütü Asya Direktörü Brad Adams, "Karzai, 20 Ağustos’taki seçimde köktendincilerin desteğini almak için Afgan kadınını satarak inanılmaz bir anlaşma yapmıştır. Bunun gibi barbarca yasalar, Taliban rejiminin devrilmesinden sonra geçmişte kalmalıydı. Ama, Karzai onay vererek onları diriltmiştir" dedi.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Afganistan’ın kadın milletvekillerinden 31 yaşındaki Malalay Joya, yaşadıkları sıkıntıları ıngiliz The Times Gazetesi için kaleme aldı. Joya, savaş ağalarını ve Hamid Karzai hükümetini hedef alan açıklamalarından sonra ölüm tehditleri aldığını açıkladı.
Çocukluğunda Sovyet işgali sonucu savaşın yıkıcılığıyla tanışan Joya, daha sonra Taliban rejiminin baskıcı yönetiminde büyüdü. 11 Eylül’den sonra ABD’nin Afganistan’a girmesiyle ülkede yeniden umutlar yeşerdi. Ancak Joya yine hayalkırıklığına uğradıklarını şöyle anlattı:

Karzai de Taliban gibi
Şimdi ülkemdeki kadınların sözde benim gibi seçme ve seçilme hakları var. Gerçekte tüm bunlar birer yalandan ibaret. Çünkü Afganistan’da kadın öldürmek, kuş öldürmek gibi bir şey. Kadınlar tutsak hayatı yaşıyor. Bizden nefret edenler tarafından yönetiliyoruz. Onlara göre kadınlar ya evlerinde oturacak ya da mezarlarında yatacak. Karzai hükümeti yüzünden sürekli şiddet, cinayet, adam kaçırma ve tecavüz olayları yaşanıyor. Şimdi de yabancı güçlerin ve hükümet destekli savaş ağalarının işgali altındayız. Bunlar da en az Taliban kadar kötü. Hepsi uluslararası mahkemede yargılanmalılar.”
Ölüm tehditleri artıyor

Devlet Başkanı ile de görüşen Joya, savaş ağalarını destekleyen Karzai’nin “timsah gözyaşları” döktüğünü söyledi. Joya, bu tür cesur çıkışları yüzünden sürekli ölüm tehditleri alıyor. Joya, son olarak bir bombalı saldırıdan kıl payı kurtulmuştu.

‘Meclis hayvanat bahçesi’

“Sesimi Yükseltmek” adlı bir kitap yazan Malalay Joya, “konuşmaya cesaret eden bir Afgan kadınının sıradışı hikayesini” anlatmıştı.
Ülkesinde verdiği insan hakları mücadelesiyle dünya kamuoyunda yakından tanınan Joya, 2005 yılında meclise girdi.
2007’de bir Amerikan kanalına verdiği röportajda “parlamentonun hayvanat bahçesine döndüğünü” söyleyen Joya, meclis sandalyesinden olmuştu. Mücadeleyi sürdürdüğünü söyleyen milletvekili, “Ölümden korkmuyorum” dedi.
 
AFGANıSTAN’DA KADIN OLMAK

Bombalamalar, intihar saldırıları ve çatışmalarla sık-sık dünya medyasının manşetlerine taşınan Afganistan bu kez bir başka konuyla, kadın haklarını kısıtlayan bir yasayla gündemde. Afgan parlamentosunun geçtiğimiz ay sonunda kabul ettiği yasa, azınlıktaki Şii Hazara kadınlarının kocalarının sıkı denetimi altında olmasını, onların izni olmadan sokağa çıkmamasını öngörüyor. Batı basını bu yasayı her ne kadar “evlilik içi tecavüzü meşru kılan” bir yasa olarak duyursa da Afganistan’da söz konusu yasa bu yönünden çok kadınların hareket özgürlüğünü kısıtlayan yönüyle gündemde. Zira “evlilik içi tecavüz” Afganlar için yabancı bir kavram. Afgan kadınları, kocalarının istediği zaman kendileri ile birlikte olmalarını onların doğal bir hakkı olarak görüyor. Esas itirazları da yeni yasanın kadınların hareket özgürlüğünü kısıtlaması ve onları Taliban dönemindeki gibi eve kapatmasına yönelik.

Nitekim çoğunluğu Kâbil Üniversitesi kız öğrencilerinden oluşan 200 kadar kadının15 Nisan günü Afgan başkentinde düzenlediği protesto gösterisinde “ Taliban kanunlarını istemiyoruz, eşitlik istiyoruz “ yazılı pankartlar dikkati çekiyordu. Aslında tartışmalı yasa, sadece azınlıktaki Şii Hazara kadınlarını ilgilendiriyor, diğer etnik gruplara mensup kadınlara herhangi bir kısıtlama getirmiyor. Bununla birlikte Afgan kadınları böyle bir girişime karşı sessiz kaldıkları takdirde bunu kadın haklarını kısıtlayan daha kapsamlı düzenlemelerinizleyeceğinden endişe duyuyorlar.

Afgan kadınlarının en büyük korkusu, Taliban sonrası dönemde bin bir zorlukla elde ettikleri kısıtlı özgürlükleri topyekun kaybetmek. Zira Afgan kadınları bugünlerde şiddete maruz kalmak, kendi rızaları dışında evlenmek, burka giymeye zorlanmak ve kabileler arasındaki sorunları çözmek için kendilerinin hediye olarak sunulması gibi daha büyük ve köklü sorunlarla karşı karşıya.

Afgan Devlet Başkanı Hamit Karzai geçtiğimiz ay kadın haklarıyla ilgili bir etkinlikte yaptığı konuşmada, ülkenin dini liderlerinden kadına karşı şiddeti kınamalarını ve kadınları alınıp satılan bir mal gibi gören köhnemiş gelenekleri reddetmelerini istedi. Ancak tutucu Afgan din adamları kadına karşı şiddeti açıkça kınamaya nedense yanaşmıyor, din adamlarının eleştirilerine maruz kalan kentli kadınlar tehdit ediliyor, kaçırılıyor, işkence görüyor, hatta öldürülüyor. Bundan bir süre önce bir Afgan özel televizyon kanalında sunucu olarak çalışan bir kadın, başını yeterince örtmediği için bir molla tarafından eleştirildikten kısa bir süre sonra Kabil’deki evinde ölü bulundu.

Afganistan’ın en popüler özel televizyon kanalı TV Tolo’nun bayan spikerleri başlarını Hint kadınları gibi ince eşarplarla örtmelerine ve haberlere besmele ile başlamalarına karşın mollaların hışmına uğramaktan kurtulamıyorlar. Afganistan Yüksek Mahkemesi eski başkanı Molla Fazıl Ahmet Şinvari’ye göre, TV Tolo’nun kadınları, vücut hatlarını ortaya koyan daracık elbiseleri ve rujlu dudaklarıyla onları seyreden erkekleri baştan çıkarıyor, dolayısıyla günaha giriyorlar.

Afganistan’da kentli kadınlar mollaların baskılarına maruz kalırken kırsal kesimdekiler de geleneklerin baskısı altında eziliyor. Karzai’nin “ kadınların zorla evlendirilmesi ve para karşılığında alınıp satılması ıslam’a terstir “ dediği 8 Marttaki konuşmasından bir gün önce ülkenin batısında bir kadın, 35 yaşındaki Bibican yaşadığı çileli hayata dayanamayarak üzerine benzin döküp intihar etti. Akrabaları, dul olan ve geçimini komşularının kirli çamaşırlarını yıkayarak sağlayan Bibican’ı evlendirmek için bir süreden beri ona yoğun baskı yapıyorlardı. Talihsiz kadının akrabalarından Dad Muhammed büyük bir pişkinlikle “Bibican oyunbozanlık edip kendini yakmasaydı, akrabalar olarak iyi başlık alacaktık” diyor.

2007 yazında sıcak bir Temmuz günü Kâbil yakınlarındaki Bagram kasabasında bulunan Amerikan hava üssünde görevli Amerikalı Binbaşı Ted Miller’in daveti üzerine Afgan polislerinin eğitildiği bir kursa gitmiştim, amacım polislerin nasıl bir eğitime tâbi tutulduklarını ve neler öğrendiklerini görmekti. Kursiyerlerin çoğu 20’li yaşlardaki gençlerdi. Binbaşı kadın haklarından söz edince, dudaklarda tebessümler yayılmaya başladı. Miller, ‘kadınlarla erkekler eşittir, onlara saygı göstermelisiniz, deyince sınıf kahkahaya boğuldu.Amerikalı binbaşı kursiyerlerin gülmesine bir anlam verememişti, ancak Afgan halkını yakından tanıyan herkes bilir ki, Afganistan’da bir erkeğin kadına saygı göstermesi ve ona eşitiymiş gibi davranması, - bir Afgan’ın gözünde- gülünç bir durumdur. Bu durum, Taliban’ın bıraktığı bir da miras değildir, aksine yüzyıllardan beri devam edegelen bir olgudur.

Ekim 2001de Taliban’ın devrilmesinden sonra Afganistan, kadınların özgürlüğe kavuştuğu ülke olarak lanse edilmişti. Karzai yönetiminin ilk yıllarında kadınlara karşı Taliban döneminde konulan tüm yasaklar kaldırıldı, yeni Afgan anayasasında kadın-erkek eşitliği kabul edildi. Orduda, polis teşkilatında, bakanlıklarda birçok kadın önemli görevlere getirildi. Karzai’nin kabinesinde Kadın ışleri Bakanlığı var, başında da bakan olarak bir kadın yer alıyor. Aynı şekilde Bamiyan ilinin valisi de bir kadın. 249 üyeli Afgan parlamentosunda 68 kadın milletvekili bulunuyor. Ve 5 milyonu aşkın kız okula gidiyor

Açık sözlü Afgan kadın gazeteci Cemile Mücahit, “ dünya, Taliban’dan sonra biz Afgan kadınlarının özgürlüğe kavuştuğunu sandı, bu büyük bir yanılgı” diyor ve ekliyor : “ işin aslını sorarsanız, şu an Taliban dönemindekinden daha büyük baskılarla karşı karşıyayız. Bugün Afganistan’daki kırsal bölgelerde birçok kadın kaçırılıyor, tecavüze uğruyor, meselâ yakında Helmand ilinde genç bir kız polislerin tecavüzüne uğradı, kızın ailesi sesini çıkarmaktan korkuyor, çünkü şikayet ederse başlarına daha kötü şeylerin geleceğini biliyor, ayrıca kimi kime şikayet edeceksiniz, polisi polise mi ? “

Bayan Mücahit sözlerini şöyle sürdürüyor : “Yabancılar, Afgan kadınları ile ilgili olarak şöyle bir yanılgı içindeler : sadece Taliban’ın kadınlara karşı olduğunu sanıyorlar. Oysa, diğerleri yani mücahit komutanları, aşiret reisleri, yerel ağalar, hanlar ve mollalar en az Taliban kadar bize karşı, hepsi bizi eve kapatmak istiyorlar ve bunu büyük ölçüde başarıyorlar da. “

Bugün Afgan hükümetinde üst pozisyonlarda görev yapmasına karşın hiçbir yetkisi olmayan birçok kadın bulunuyor. Modern Afgan kadınının resmi yüzü olarak tanıtılan, Afgan kadınları ile ilgili her broşürde hatta Karzai’nin resmi web sitesinde bile resmi bulunan Tuğgeneral Khatool, yetkisiz bir general olmaktan yakınıyor. Afgan savunma bakanlığındaki makamında gerçekleştirdiğimiz bir görüşmede, Bayan Khatool general olmasına karşın kendisinin bir tabanca bile taşımasına izin verilmediğini söylüyor. “Omzumdaki yıldız sembolik bir değer dışında hiçbir anlam taşımıyor, bunu kapıdaki asker de biliyor “ diyor acı bir gülümsemeyle.


Liberal görüşleriyle tanınan ve iki kez Taliban suikastından kıl payı kurtulmayı başaran Afgan din âlimi Mevlevi Mustafa Barakzai, Afgan toplumunda kadının böyle aşağılanmasını ıslam dinine bağlamanın çok yanlış olduğunu söylüyor. “Zira ıslam’ın Peygamberi sürekli olarak müslüman erkeklere, kadınlara karşı nazik ve âdil davranmalarını öğütlemiştir. Afgan cihadı sırasında gerçek ıslam’ın ruhuna ve Afgan halkının yapısına uymayan değerler Afgan toplumuna ithal ve empoze edildi. Taliban ve onun temsil ettiği değerler, bunun açık bir örneğidir” diyor Mevlevi Barakzai.



Esedullah OĞUZ
 
08/06/2009 09:52
Suudi Arabistan'da kadına sinema bile yasak
Suudi Arabistan'da 30 yıldır yasak olan sinema başkent Riyad'a geldi. Başkentliler, önceki akşam Suudi yapımı "Menahi" filmini izlemek üzere resmi bir kültür merkezinde bir araya geldi. Erkeklerin ve 10 yaşının altındaki kız çocuklarının izleyebildiği filmi kadınların görmesine izin verilmedi




Kadınların filmin gösterildiği kültür merkezine gelmelerini engellemek için yollara kontrol noktaları kuruldu. Ülkede atılan her reforma muhalefet çerçevesinde bir grup erkek de, insanları filmi izlememeleri için ikna etmeye çalıştı.
Milyarder Prens El Velid Bin Talal’ın sahibi olduğu şirketin çektiği filmi izleyebilenler ise patlamış mısır yeme ve filmin oyuncularıyla fotoğraf çektirme şansına sahip oldu.
Sinema ve konserler gibi kültürel faaliyetlerin, karşı cinsleri bir araya getirdiği ve ıslami değerleri ihlal ettiği için yasak olduğu ülkede, aynı film geçen yıl Cidde ve Taif kentlerindeki kültür merkezlerinde gösterilmişti.(aa)
 
Suudi Arabistan'da hukuk reformu: Kadınlar da avukatlık yapabilecek

Suudi Arabistan'da kadınların avukatlık yapabileceği açıklandı.



Suudi Arabistan Adalet Bakanı Muhammed El Eisa, Riyad'da noterler toplantısında yaptığı konuşmada, ülkede yeni hukuki düzenlemelerin yapılacağını söyledi.

Adalet Bakanının açıklamasına göre, kadınların haklarını savunacak kadın avukatların bundan sonra görev yapabileceğni belirterek, buna yönelik hukuki düzenlemelerin yapıldığını kaydetti.

Kadın avukatlar sadece kadınların haklarını savunabilecek, erkeklere avukatlık yapamayacak.

Bakan El Eisa ayrıca, ülkede yeni duruşma salonlarının açılacağını, ticaret mahkemelerinin de kurulacağını, adalet sistemine birçok yeniliğin getirileceğini haber verdi.

aa


13 Kasım 2009, Cuma
 
Suudi Arabistan`da kadın gazeteciye 60 kırbaç cezası

Suudi Arabistan`da cinsel konuların konuşulduğu bir televizyon programının hazırlanmasına katıldığı gerekçesiyle kadın bir gazeteciye 60 kırbaç cezası verildi



Yargıtay Yüksek Mahkemesi, 19 yaşındaki bir kadını, 2006 yılında 7 adam tarafından saldırıya ve tecavüze uğradığında,bu kadını bir adamla birlikte olmak suçundan 200 kırbaç ceza vermiş ve ayrıca 6 ay hapse mahkum etmiştir. Böyle bir ceza Suudi Arabistan’ın uluslararası eleştiriye maruz kalmasına sebep oluştur.
Dünya kamuoyunun baskısı üzerine Kral Abdullah tecavüze uğrayan mağduru Aralıkta affetmiştir.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Kadınların en kötü koşullar içinde yaşadığı ülkelerin başında gelen Suudi Arabistan’da “ulema” denilen din bilginlerinin fetvaları uygulanmak zorunda. 10 bin din polisi ise kadınlara şeriat kurallarını uygulatıyor

Mutlak monarşi ile yönetilen ve şeriatın hüküm sürdüğü Suudi Arabistan Krallığı, dünyada kadınların en kötü koşullar içinde yaşadığı ülkelerin başında geliyor.

Köktendinci İslami akımlardan Vahabi mezhebi, ülkenin yönetimini 19. yüzyıldan bu yana elinde tutan Suud ailesi yüzünden resmi mezhep haline gelmiş durumda. Suudi ya da yabancı olsun, ülkede yaşayan her kadın, “ulema” denilen din bilginlerinin fetvalarına uygun davranmak zorunda.

Suudi Arabistan’da devlet tarafından oluşturulan din polisleri (muttava), kadınları hayatın her alanında gölge gibi takip edip şeriata uygun davranıp davranmadıklarını denetliyor.

Esas adı “İyiliği Teşvik ve Kötülükten Men Komitesi” olan bu örgütte, yaklaşık 10 bin görevli yer alıyor. 500 merkeziyle ülkeyi bir ağ gibi saran din polisi, kurallara uymayanlara hapis cezasının yanında, dayak, kötü muamele, tecavüz, kırbaç ve recm (taşlayarak öldürme) vb. çağdışı cezalar da veriyor.

Şeriat baskısı altında adeta bir köle gibi yaşamak zorunda kalan kadınların sosyal hayata katılımı yok denecek kadar az... Suudi Arabistan, 2001 yılında Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ni (CEDAW) imzalamış olsa da kadınlar bu ülkede hâlâ en temel haklarından yoksun bir halde yaşıyor.

Baskı tüm kadınlara

Geçen yıl şubat ayında Ürdün asıllı Amerikalı iş kadını Yara, yanında bir erkek iş arkadaşıyla birlikte Starbucks’ta oturduğu için tutuklanıp hapse atıldı... Kadın Amerikalıydı ama olay, elbette Amerika’da ya da Avrupa’da olmadı... Böyle bir olay, ancak Riyad’daki Starbucks’ta olabilirdi...

The Times gazetesine yansıyan habere göre, Yara ve arkadaşının, Starbucks’a gitme nedeni, ofislerindeki elektrik kesildiği için en yakındaki kafede oturup oradaki kablosuz interneti kullanmaktı.

Kafede, kadınlarla erkeklerin birlikte oturmalarına izin verilen tek yer, aileler için ayrılan perdeli bölümdü. Yara ve arkadaşı da o bölümdeydi. Orada ne yaptıklarını gelip soran din polisine de elektrik kesintisi nedeniyle kafeye geldiklerini anlattılar ama işe yaramadı. Yara’nın cep telefonuna el koyup zorla arabaya bindirdiler ve en yakındaki hapishaneye götürdüler.

Ayaklarından bağlayıp suçlu olduğunu kabul eden bir ifadeyi zorla imzalamasını istediler. Bir banyoya sokup elbiselerini çıkardılar ve pislik içindeki suya batırıp tekrar giydirdiler. Hâkim önüne çıktığında duyduğu ilk söz şu oldu: “Günah işledin ve cehennemde yanacaksın!”

Sonunda, Yara’nın işadamı olan eşi, politik bağlantılarını kullanarak eşinin serbest bırakılmasını sağladı. Fakat Suudi hapishaneleri, Yara kadar şanslı olmayan kadınlarla dolu...


ERKEKLER 4 EŞ SAHİBİ OLABİLİYOR

• Suudi erkekler, dört eş sahibi olabiliyor ve bu eşlerin Müslüman, Yahudi ya da Hıristiyan olması konusunda bir sınırlama yok. Fakat Müslüman kadınlar, yalnızca Müslüman erkeklerle evlenebiliyor. Bir kadının, Suudi Arabistan dışında diğer Müslüman ülkelerden bir erkekle evlenebilmesi için de devletin izin vermesi gerekiyor.

• Boşanma ya da dul kalma durumunda, bir kadın erkek çocuğunun velayetini en fazla yedi yaşına kadar, kız çocuğunun velayetini de dokuz yaşına kadar elinde tutabiliyor. Bu yaşlardan sonra çocuklarının velayetini ya babalarına ya da babalarının ailesine vermek zorunda. Ayrıca kadın boşandığı eşinden yalnızca üç ay için nafaka parası alabiliyor.
‘TEK BAŞINA TAKSİYE BİNMEK AHLAKSIZLIK’


• Kadınlar, yasal olarak araba ya da bisiklet kullanamıyor.

• Din polisi korkusundan kendi mahallelerinde bile tek başlarına dolaşamayan kadınların Suudi Arabistan sınırları dışına çıkmak için kocalarından ya da babalarından izin almaları gerekiyor.

• Eğer bir kadın çocuklarıyla birlikte ülke dışına seyahate gitmek isterse çocukların babasından yazılı izin almak zorunda.

• Uçağa binmelerine izin var ama havaalanına kadar bir şoförün bırakması şart koşuluyor.

• Bir kadının yanında kendisine eşlik eden erkek bir akrabası olmadan taksiye binmesi ahlaksızlık olarak görülüyor.

• Riyad, bir kadının otobüse binebildiği tek kent. Burada da otobüslerde kadın ve erkeklerin bölümleri ayrı. Kadınlar otobüse ayrı bir kapıdan binip arkada kendilerine ayrılan yerde seyahat ediyor.

• Evlerin çoğunda kadın ve erkekler için ayrı girişler var.

• Kadınların bir restorana tek başına girmesine izin yok. Din adamları, kadınların aile restoranlarında yemek yemesinin haram olduğu inancında. Uluslararası zincirlere ait restoranlarda da kadınlar ve erkekler ayrı bölümlerde oturuyor.

• 2008 öncesinde kadınların yanlarında kendilerine eşlik eden bir kadın yakını olmadan otellere girmesi yasaktı. 2008’de çıkan bir Kraliyet Emri’ne göre, kadınların otellere resmi kimlik kartları ile girmelerine izin verildi. Ancak otel görevlilerinin, kadının otelde kalış süresini en yakın polis karakoluna bildirmesi şartı getirildi.

• Kadınlar, bir erkeğin izni olmadan tedavi için hastaneye gidemiyor. Ancak kadın doktorun olmadığı durumlarda, bir kadın erkek doktora muayene olabiliyor. Fakat bir kadın doktorun erkek hastayı muayene etmesi yasak.

• Dünyada olimpiyat oyunlarına kadın sporcu göndermeyen tek ülke Suudi Arabistan.


SADECE GÖZLER AÇIKTA

• Hicaba uygun olarak siyah çarşaf giymek zorundalar. Bu da yetmiyor; peçe takıp yalnızca gözlerini açıkta bırakacak şekilde örtmeleri gerekiyor. Eğer peçe ile gözleri açıkta bırakan kısım geniş olursa, bu aralığın transparan bir kumaş ile gölgelenmesi gerekiyor. Ayrıca erkeklerin dikkatini çekmemek için renkli çarşaf giymeleri de yasak.

• 2008’de Suudi Arabistan’ın önde gelen din adamı Şeyh Habadan, “İki göz erkekleri baştan çıkarıyor” diyerek peçenin yalnızca tek bir gözü açıkta bırakması gerektiğini söyledi, kadınlara göz makyajı yapmamaları çağrısında bulundu.

Eğitmen erkekse dersi ancak videodan izleyebiliyorlar

• Mahkemelerde iki kadının tanıklığı bir erkeğinkine eşdeğer görülüyor.

• Kadınlar ancak erkek tanıkların bulunmadığı, kişisel davalarda tanıklık yapabiliyor. Çoğu zaman tecavüz olaylarında bile kadınların tanıklığı geçerli olmuyor.

• Kadınların oy kullanma hakkı yok.

• Kadınlar, kocalarının izni olmadan çocukları adına ayrı banka hesabı açamıyor. Yanlarında kendilerine eşlik eden bir erkek yakınları olmadan bankaya girmeleri ve erkeklerle aynı ortamda bulunmaları da yasak. Bu yüzden, Suudi Arabistan’da kadın müşterilerin işlemlerini yalnızca kadın görevlilerin yapabildiği kadınlara özel banka şubeleri açılıyor.

• Suudi kadınların çoğu, fotoğraf çektirmenin ulema tarafından günah ilan edilmesinden dolayı, kimlik kartına bile sahip değil. Kimlik kartına sahip olmayan kadınlar, hiçbir resmi işlemi yaptıramıyor.

Eğitim ve çalışma hayatı

• Kadınlar üniversiteye gidebiliyor, ancak erkeklerden ayrı eğitim almaları şart. Eğitmen erkekse, dersi ancak video/ audio sistemi aracılığıyla izleyebiliyorlar.

• Üniversitelerdeki öğrencilerin yüzde 70’i kadın olsa da, çalışma yaşamında kadınların oranı ancak yüzde 5; ki bu da dünyadaki en düşük oran. Bu dengesizliğin başlıca nedeni, şeriat yasalarına göre bir kadının görevinin, evde kalıp kocasına ve çocuklarına bakmak olarak görülmesi.

• Kadınların çalışması yasak olmasa da, bir kadının işe girebilmesi için sağlanması gereken kurallar var: 1. Kadının yaşamak için paraya ihtiyacı olmalı. 2. İşyeri sadece kadınların görev yaptığı bir ortamda olmalı; kadınlarla erkeklerin teması olmamalı. 3. Çalışan kadın evdeki görevlerini ihmal etmemeli 4. İş, kadının yanında erkek bir akrabası olmadan seyahat etmesine neden olmamalı. 5. Kadının çalışması için kocasının onay vermesi gerekli.

• İşyeri açma izni sınırlı alanlarda veriliyor. Bunlar da genellikle, güzellik salonu, mobilya galerisi ya da konfeksiyon mağazası oluyor.

• Kadınların yargıç olmasına izin yok. Yüksek devlet görevlerine de atanamıyorlar.

• Bir erkek yurtdışında eğitim alabilirken kadının eğitim için yurtdışına gitmesi ancak eşinin ya da erkek bir akrabasının eşliğiyle söz konusu olabiliyor.

• Ülkede 14 Şubat 2009’da ilk kez bir kadının bakan yardımcısı olarak atanması, olumlu bir adım olsa da üst düzey görevler erkeklerin tekelinde.

Aferdesiniz ama yuuhhhh kadinlar resmen kolee erkeklerin kralligi hakimm yazikk yaaa.. gerci onlarda kendi kulturune alismislar bizim hayatimizda onlara garip geliyordur....
 
X