- 12 Temmuz 2006
- 799
- 11
Ben Annemin Babamın Beşiğini Tıngır Mıngır Sallar İken...
Hep "bir varmış...bir yokmuş" diye başlar masallar...Her masalın bir kafdağı bulunur...Prensleri...Prensesleri...
Devleri...Cüceleri..Kırmızı başlıkları...Başlık babaanne tarafından kırmızı iple örülen şapka demekmiş...
Prenslerin beyaz atları...Prenseslerin üvey anaları...güzellik budalasıymış...Canlarına kasteder asıl kızın...Ve illa ki
çirkin kızını prense kakalamak isterler...sihirli öpücüklerle uyandırılır prensesler...Kurbağadan prensler olur prensesin
dudaklarından...Kızkardeşler kıskançlıktan çatlar prensin peşine düşerler ama camdan ayakkabı uymaz hiçbirinin ayağına...
Acaba külkedisinin iş yapmaktan topukları çatlamış mıdır?...Ter kokuyor mudur?...Gerçekten çok temiz titiz midir?...
Yoksa mıymıy iş yaptığından mıdır işlerinin bu kadar yoğun olması?...Eee ne de olsa bir zamanlar elini soğuk sudan sıcak
suya değdirmezmiş... O alışkın değildir iş yapmaya?...Gerçekten de yedi cüceler yedi tane miymiş?...Ya prensesin matematiği
zayıfsa?...Hiç bahsedilmez masallarda...
Horozlar gerçekten konuşuyor mudur?..."Kuk ku rik kuuu...Bizim pasaklı kız geldiii" diyor mudur?...Yoksa biz mi öyle
anlamışızdır hep...Prenslerin sihirli kılıçları hiç mi tutukluk yapmaz?...Beyaz atları hep uysal mıdır?...Kraliçe elmayı
zehre yeterince bulamamış mıdır da hep prensesi öldürmez?...Öldürmeyen Allah öldürmezmiş...Niye elma zehrini prensese
bulaştırmaz da sadece boğazına takılır kalır?...Yoksa zehre su mu katmışlardır?...Kraliçe bunu bir duyarsa...Var yaa...
Neden babaannesi kurdun midesinde hazımsızlık yapmıyordur?...Sürekli karnı nereden geldiği bilinmeyen meçhul avcı
yüzünden kesilen kurt, strese girip antidepresanlar ve uyku hapları mı almıştır?...Ve her seferinde uyuyakalmıştır...Neden
kırmızı başlıklı kız kurdun dişlerini kafayı takmıştır?...Yoksa büyüyünce diş hekimi mi olacaktır?...ÖSS o zamanlarda da
var mıdır?..
Hiç bilmeyiz...Hatta es geçeriz...Düşünmeyiz bile...Masal masal mas imiş deriz...Mutlu sonları isteriz...Sonunu biliriz
her masalın...Kıssadan hisse...İyilik eden iyilik...Mi?...Orasına da hiç şüphe ile bakmayız...Masal bu ister inan ister
inanma...İnanırız...Dört çalgıcıdan hangisiyiz?...Hangimiz fareli köyün kavalcısıyız?...Fareleri yeterince umursar mıyız?...
Valla şöyle afillisinden bir uçan halımız olsa benzin masrafından yırtar mıyız?...Acaba o zaman halılar karaborsada kaça
patlar?...Borsa yükselişe geçer mi?...Prenses bu işe ne der?...Beyaz atlar kimin ekmek arası sucuğuna düşer bilinmez...
Biz hangi masaldayız?...
Hangi kahramanız?...
Yoksa kötü kalpli kraliçenin fan klübüne mi üyeyiz?...
Hangi bir varmış bir yokmuş hayatlardayız?...
Masal bu oku da inanma...
Bir varmıışş...Bir yokmuşşş...Allahın kulu çokmuş...Evvel zaman içinde...Kalbur saman içinde...Ben anamın babamın beşiğini
tıngııır mıngııır sallar ikenn....
Hep "bir varmış...bir yokmuş" diye başlar masallar...Her masalın bir kafdağı bulunur...Prensleri...Prensesleri...
Devleri...Cüceleri..Kırmızı başlıkları...Başlık babaanne tarafından kırmızı iple örülen şapka demekmiş...
Prenslerin beyaz atları...Prenseslerin üvey anaları...güzellik budalasıymış...Canlarına kasteder asıl kızın...Ve illa ki
çirkin kızını prense kakalamak isterler...sihirli öpücüklerle uyandırılır prensesler...Kurbağadan prensler olur prensesin
dudaklarından...Kızkardeşler kıskançlıktan çatlar prensin peşine düşerler ama camdan ayakkabı uymaz hiçbirinin ayağına...
Acaba külkedisinin iş yapmaktan topukları çatlamış mıdır?...Ter kokuyor mudur?...Gerçekten çok temiz titiz midir?...
Yoksa mıymıy iş yaptığından mıdır işlerinin bu kadar yoğun olması?...Eee ne de olsa bir zamanlar elini soğuk sudan sıcak
suya değdirmezmiş... O alışkın değildir iş yapmaya?...Gerçekten de yedi cüceler yedi tane miymiş?...Ya prensesin matematiği
zayıfsa?...Hiç bahsedilmez masallarda...
Horozlar gerçekten konuşuyor mudur?..."Kuk ku rik kuuu...Bizim pasaklı kız geldiii" diyor mudur?...Yoksa biz mi öyle
anlamışızdır hep...Prenslerin sihirli kılıçları hiç mi tutukluk yapmaz?...Beyaz atları hep uysal mıdır?...Kraliçe elmayı
zehre yeterince bulamamış mıdır da hep prensesi öldürmez?...Öldürmeyen Allah öldürmezmiş...Niye elma zehrini prensese
bulaştırmaz da sadece boğazına takılır kalır?...Yoksa zehre su mu katmışlardır?...Kraliçe bunu bir duyarsa...Var yaa...
Neden babaannesi kurdun midesinde hazımsızlık yapmıyordur?...Sürekli karnı nereden geldiği bilinmeyen meçhul avcı
yüzünden kesilen kurt, strese girip antidepresanlar ve uyku hapları mı almıştır?...Ve her seferinde uyuyakalmıştır...Neden
kırmızı başlıklı kız kurdun dişlerini kafayı takmıştır?...Yoksa büyüyünce diş hekimi mi olacaktır?...ÖSS o zamanlarda da
var mıdır?..
Hiç bilmeyiz...Hatta es geçeriz...Düşünmeyiz bile...Masal masal mas imiş deriz...Mutlu sonları isteriz...Sonunu biliriz
her masalın...Kıssadan hisse...İyilik eden iyilik...Mi?...Orasına da hiç şüphe ile bakmayız...Masal bu ister inan ister
inanma...İnanırız...Dört çalgıcıdan hangisiyiz?...Hangimiz fareli köyün kavalcısıyız?...Fareleri yeterince umursar mıyız?...
Valla şöyle afillisinden bir uçan halımız olsa benzin masrafından yırtar mıyız?...Acaba o zaman halılar karaborsada kaça
patlar?...Borsa yükselişe geçer mi?...Prenses bu işe ne der?...Beyaz atlar kimin ekmek arası sucuğuna düşer bilinmez...
Biz hangi masaldayız?...
Hangi kahramanız?...
Yoksa kötü kalpli kraliçenin fan klübüne mi üyeyiz?...
Hangi bir varmış bir yokmuş hayatlardayız?...
Masal bu oku da inanma...
Bir varmıışş...Bir yokmuşşş...Allahın kulu çokmuş...Evvel zaman içinde...Kalbur saman içinde...Ben anamın babamın beşiğini
tıngııır mıngııır sallar ikenn....
