Çocuğunuzun çizdiği resim size ne anlatıyor?

BenDenizYildizi

Guru
Kayıtlı Üye
26 Eylül 2006
3.385
20
Ailesi tarafından çok eleştirilen çocuk büyük kulak, azarlanan çocuk büyük ve dişleri görünen bir ağız, suça eğilimi olan çocuk ise boğumlu ve ayrıntılı parmaklar çiziyor. Kısacası çocuğunuzun ruh hali çizdiği resimde gizli.


Çocuklarınızın resimleri çok şey anlatıyor. Çocuğun anne, baba veya kardeşlerini çizme tarzı onun bu kişiler ile arasındaki iletişimi gösteriyor. Bir organın normalden küçük veya büyük çizilmesi ya da hiç çizilmemesi, çocuğun aile bireylerine bakış tarzından, anne babanın ona olan yaklaşım şekline kadar pekçok probleme ışık tutuyor. Klinik psikolog Funda Akkapulu Kaya, ailenin çocuğun resimlerini takip ederek, özellikle tekrarlayan belli başlı resimlerin dikkate alınıp bir psikoloğa danışılması gerektiğini söylüyor.


Çizdiği resim ele veriyor


Ağız: Kızgınlığını küfür ve kötü söz ile ifade etme eğiliminde olan çocuk, açık içi siyah boyanmış ağız çizerken, insanlarla konuşmaktan çekinen çocuk çizgi şeklinde bir ağız yapar. Çocuk oval, dişleri görünen bir ağız çiziyorsa, bu ailede çocuğu azarlayıp aşağılayan biri olduğunu gösterir.


Burun: Büyük çizilmesi çocuğun cinsel konularda konuşacağı bir yetişkin bulamadığını gösterir.


Kulak: Kısa saçlı veya saçsız bir kafada kulak çizilmemesi, çocuğun sosyal ilişkilerde problem yaşadığını, büyük kulak çizmesi ise eleştirildiğini gösterir.


Çene: Geniş, köşeli bir çene çocuğun karar vermede sorun yaşadığını gösterir.


Boyun: Boyunsuz çizilmiş bir aile bireyi öfkesini kontrol edemiyor demektir. İnce ve uzun bir boyun ise çocuğun kendini sürekli denetlediğine ve arzularını bastırdığına işaret eder.


Çekingen çocuk, kolları bitişik çiziyor


Saçlar: Bastırılarak boyanan saç, güçlü olma arzusunu gösterir. Çocuğun kendi saçını bastırarak boyaması kendini ezik hissettiğinin, ebeveyninin saçını bastırarak boyaması ise ebeveynin otoriter olduğunun göstergesidir.


Omuz: Köşeli: Omuzlar ve sert vücut hatları saldırganlığa işaret eder. Bu hatlarda çizilen bir ebeveyn çocuğa karşı sert davranıyor demektir. Yumuşak hatlar ise tam tersini ifade eder.


Kollar: Kolların vücuda bitişik çizilmesi içedönüklüğü gösterir. Çocuk annesini iki kolu açık olarak çiziyorsa, onunla daha çok fiziksel temas yaşamak istediğini anlatır. Kolsuz çizilmiş bir ebeveynin çocukla ilgilenmediği ve sinirli olduğu anlaşılır.


Parmak: Parmak sayısı az çiziliyorsa çocuğun hedefsiz ve hırssız, çok çiziliyorsa da çok hırslı olduğu anlaşılır. Çocuk parmakları boğumlu ve ince ayrıntılarıyla birlikte çiziyorsa dikkat edilmelidir, çünkü bu durum çocuğun suça eğilimi olduğunu gösterir.


Bacaklar: Bacak ve ayağın olmayışı resmi çizilen kişinin kendi ayakları üzerinde duramayan bir insan olduğunu gösterir. Ters yöne bakan ayaklar kararsızlığa, çocukluk ile büyümek arasındaki çatışmaya işaret eder. Sağa dönük ayak kişinin geçmişe, sola dönük ayak ise hedef belirlemeye yönelik olduğunu gösterir.


Ayrıca göbek deliğinin veya düğmeli kıyafetler çizilmesi çocuğun anneye aşırı düşkün olduğunu ifade eder. Abartılı kıyafet çizmek ise, çocuğun beğenilme isteğini gösterir.




Kıyaslanan çocuk büyük baş çiziyor


Kendini zekaca yaşıtlarından geri gören ve çoğunlukla ebeveynleri tarafından eleştirilen ve başkalarıyla kıyaslanan çocuklar, çizdikleri resimlerde baş kısmını büyük çizerler. Bu duygusal ve sosyal tutarsızlığın da belirtisidir. Çocuğun yaptığı resimde gözlerin küçük, nokta şeklinde çizilmesi, çocuğun kişiyi depresif, içedönük ve iletişim kurulamayan biri olarak gördüğünü ortaya çıkarıyor.


Kaynak:yenişafak
 
ÇOCUK RESMİNİN ÖZELLİKLERİ



1- DÜZLEME : resmi yapılan eşyaya göre düzenlemektir. Nesneye bir çeşit plan görüşünü verir. Her şey düzlenir. Masanın 4 ayağı da düz bir şekilde gösterilir. Kendi bildiklerini, düşündüklerini anlatırlar.
go1.jpg

2- TAMAMLAMA : Doğanın merkezden bakılıyormuş gibi gösterilmesidir. Bunun çocuğun ruhsal yaşamı ve dolayısıyla dünya görüşüyle büyük ilgisi vardır. Tamamlama isteği çocuğun yaratıcılığını beraberinde getirir. Bildiğini tamamlar. Şeffaf ev, profil yüz , gözler önden…


3- BOY HİYERARŞİSİ : Çocuk için önemli bireyler kendi dünyasının kahramanlarıdır. Bunlar büyük ve kompozisyonun en belli başlı dikkati çeken yerlerinde bulunurlar. Önemsiz bireyler küçük gösterilir. Bu duruma minyatürlerde ve ilkel kavimlerin resimlerinde de rastlanır.

4- SAYDAMLIK : Çocuk tüm konuyu gösterme endişesi içinde resimlerini bir şeffaflık içinde gösterir. Bir aile konusu verildiğinde çocuk, aileyi oda içinde gösterirken evin dışını da resimler.


Çocuğun diğer özelliklerine gelince; çocuk için güç bir şey yoktur. Bu nedenle bazen resim sanatının en güç sorunlarını kolaylıkla çözer. Bu bağlamda çocuğun gelişim basamaklarına bakacak olursak :

1- KARALAMA DEVRİ ( 2-3 YAŞ )

Bu devrede çocuğun çizdiği şeyler, devinim gereksinmesinin sonucudur. Bunlar hiçbir anlam taşımayan karışık çizgilerdir. Karalama devresi kendi bünyesi yapılan içinde yine beş ayrı devreye ayrılır.

a- Omuz ve kol hareketleriyle yapılan karalamalar, ( Bu devirde devinimler büyüktür)
b- Bilek devinimleriyle yapılan karalamalar ( çizgiler küçülmüştür, yalnız karakter ayrıdır)
c- Çizgiler parçalanır. Küçük küçük izler haline gelir.
d- Noktalar görülmeye başlar.
e- Eğikler görülmeye başlar, eğikler içinde yuvarlak biçimlere rastlanır. Çocuğun dil gelişmesi yine bu devrede başlar. İsteklerini tek sözcükle anlatmaya başlamıştır. Yani karalama devri emekleme ve dillenmeyle birlikte başlar.

2- İSTEME DÖNEMİ

Bu devrede çocuk yaptığı resimlere sevdiği şeylerin adlarını verir. Ancak yaptığı çalışmalarla söylediği şeylerin ilgisi yoktur. Çünkü nesnenin çocuk tarafından gözlemlenen bir çok kısımları ayrı ayrı yerlerdedir. Çocuk bunları yerlerine koyabilmek için büyük çaba ve irade sarf eder. Örneğin bir insan resminde baş için yuvarlakça bir biçim, gövde yada ayaklar için soyut bir çizgi, gözler ve ağız için yuvarlığın içinde birkaç nokta görülür. Çocuk eğer bu devrede bol çalışma olanaklara sahip olursa bu parça biçimleri yan yana getirilebilir.

3- TANIMA DÖNEMİ

Bu devrede çocuk, yapmak istediği şeyin ana parçalarının bazılarını bilir ve parçaların yönlerini tayin edebilir. ( Baş yukarıda, ayaklar aşağıda ) Tanıma devresinde çocuğun insanı anlatımı baş için yine baştan çıkan aşağı doğru iki çizgidir. Daha sonra gözleri kavrar. Tanıma devresinin gelişme devresinde gövde görülmeye başlar. Gövde paralel iki dik çizgiye yatay bir çizgi ile sağlanır. Tanıma devresinin yaşı 3 sonu ve 4 yaştır.

4- YÜZEY DÖNEMİ

Çocuk düşüncelerini basit ve şematik olarak anlatır. Bu devrede çizgiler yüzey durumuna gelmiştir. Yani daha önce kol ve bacaklar çizgi halinde görüldüğü halde bu devrede kolun ve bacağın kalınlıkları vardır. Bu devrede yaş 5 yaşın içindedir.

Bu devrede gelişme çağında ayrıntılara yer verilir. Örneğin boyun gösterilir. 3. gelişme çağında kolların ve bacakların duruşu şematik durumdan kurtulmaya başlar ve daha iyi olur. 4. gelişme devresinde eklemlere devinim verilir. Bu devrenin resimlerinde yaptığı biçimleri koşturur, yürütür ve oturtabilir. Bu devre 8-10 yaşlarında başlar. 5.devre üç boyutu tanıma devresidir. Çocukta perspektif düşüncesi gelişir. Eşyanın uzaktaki ve yakındaki durumlarında olan değişiklikleri fark eder ve 13 Yaşında gerçekleştirebilir. Bu devre 11,12,13 yaşlarını kapsar. 15. yaşta bilinçli yaratıcılık başlar.Artistik ifade devredir.

Çocuklar çevresinden etkilenip bazı şeyleri ezberleyerek sahte resimlerde ( perspektifsel ) gerçekleştirebilir. Bunlara aldanmamak gerekir.

Öğrenciler anlatım yönünden 4 kategoriye ayrılırlar:

GÖRÜCÜ TİP : Eşyayı ve doğayı, bütün olarak görür. Çalışırken doğada ayrı ayrı karakterdeki elemanları bir bütün olarak düşünür. ( ev, ağaç vs. )
Onları kullanmış olduğu renk bütünü içine sokar. Örneğin bir insan figürü çalışmasında görücü tip, figürün tüm organlarını bağlayarak bir bütün halinde gösterir.

go2.jpg

YAPICI-İNŞACI TİP : Ayrı şeyleri parça parça görüp sonradan birleştirir. 1. tip çocukları resme yöneltmek çok kolaydır. Bunda oldukça başarılı olurlar. 2, gruptaki çocukları ise resme yöneltmek zordur. Bu öğrenciler üç boyutlu çalışmalarda başarı gösterirler ve bunlarda iki boyutlu çalışmalardan daha başarılı olurlar
go3.jpg

KARIŞIK TİP : Hem görücü, hem de yağıcıdır ve her ikisinde de başarılı olurlar. Türkiye’de bunlar çoğunluktadır. ( % 90 )

ENDÜSTRİYEL TİP : Doğayı bir mimarın gördüğü şekilde düşünür. Çalışmalarında rasyonel bir atmosfer vardır. Cetvel ve pergel kullanırlar.

Ancak Resim derslerinde çocuklara cetvel, pergel kullandırılmamalıdır. Resim ve İş derslerini bir Temel Sanat Eğitimi anlayışı içersinde bir tek ders olarak düşündüğümüz takdirde çeşitli tipleri bünyesinde toplayan bir sınıfta estetik bir eğitim sağlayabiliriz. Ancak bireysel ayrıcalıklara hitap ederek bu gerçekleşmeyi sağlamalıyız.

ÇOCUK RESİMLERİNDE GELİŞİM ( 12-15 YAŞ ARASI )

1- Toplumsal gelişim ( figürler )
2- Çizgisel gelişim-grafiksel gelişim ( çizgiler zamanla anlam kazanır. )
3- Ruhsal gelişim ( Renk, denge, armoni, estetik değişim )
4- Bedensel gelişim-Kasları gelişir, malzemeye hakim olur.
5- Kişilik gelişimi-Bireysel farklılıklar ortaya çıkar.

Yukarıdaki gelişimlerin hepsi kişilik gelişimini oluştururlar.

Dünyadaki her çocukta gelişim evreleri aşağı yukarı aynıdır. Ancak biri daha yavaş, diğeri daha hızlı evre değiştirir. Bireysel farklılıkları unutmamak gerekir. Çocuğun bir gelişim devresinden diğer bir gelişim devresine geçmesi ondaki fiziksel ve ruhsal gelişmesiyle ilgili bir durumdur. Çocuğun gelişim basamaklarını hızla atlaması mümkün değildir. Çocuğun gözlemleri, bilgileri ve tecrübeleri çoğaldıkça onunla orantılı olarak bu devrelerden daha ileri bir devreye geçer. Eğitimde bu nokta üzerinde durulması gerekir.

Başarılı bir resim cicili bicili, çocuğun gözlemlerine dayanmayan, dergi resimleri değildir.

RESİM; bir renk ve biçim düzenidir. Bu da çocuğun gözlemlerini duygu ve düşüncelerini doğrudan doğruya kağıda aktarmasıyla gerçekleşir. Öğretmenin amacı, çalışmalarını bu noktadan hareket ettirmesi olmalıdır. Öğrencilerin bu gelişim devrelerini bilmemizin nedeni, bu renk ve biçim düzenine dayanan öğretimde çocuğun fiziki ve ruhsal yetilerini öğrenebilmek içindir. Yoksa öğretmenin amacı, bu devreleri çocuğa hızla atlatması demek değildir. Çocuğun ruhsal , hayal gücünü bilerek öğretim yöntemimizi seçmeliyiz. Örneğin çocuklar önceleri insanın yüzünü mora boyayacaktır. Yada evin hem içini hem dışını resmedecektir. Öğretmenler doğruyu öğretmek adına çocuğun bu yaş dönemindeki özelliklerini yok edemezler ancak çocuğu zedelerler. Çocuklar zaten büyüdükçe yüzü gerçek renginde boyamaya başlayacaklardır. Bu nedenle resimlere müdahale etmemeliyiz. Çocukları sadece yönlendirmeli ve yüreklendirmeliyiz.


ÇEŞİTLİ YAŞLARDA EĞİTİM – ÖĞRETİM

Sanat eğitimi özgürlük ortamı içinde gerçekleşmelidir. Her şeyden önce çocuğun kendisinde var olan şeyleri ifade etmesine olanak tanımak, gelişmesine yardım etmek gerekir. Çocukta yaratıcılık ve güzellik duygusunun gelişmesine yöneltilmiş olan öğretimde hem ussal yetilerin gelişmesi hem de sevgiye dayanan bir gözlem alışkanlığı kazandırılmış olur. Çevresine eleştirel bakan bireyler yetiştirmek başlıca amaçlardandır. Renk, biçim düzeni ve estetik duygusunun çocuğa kazandırılması öğretiminde öğretmenin geniş bir sanat kültürü almış olması gereklidir. Çocuklar bu çağlarda resim sanatının en güç sorunlarını oynayarak çözer, ama gençlik çağı başlangıcına doğru, dış dünyaya açılma sürecinde çocuğun esin kaynağı yitirilmeye başlar. Şiir dolu evreni yerini büyüklere özgü düşüncelere bırakır.
Resim öğretimi, mutlaka sergi, müze gezileri , sanat eserleri inceleme ve yarışmalarla desteklenmelidir.

4 – 6 YAŞLARDA EĞİTİM VE ÖĞRETİM

ARAÇ VE GEREÇLER : Küçük çocuklara mümkün olduğu kadarıyla büyük kağıtlar verilmelidir. Yaşla kağıt boyutu ters orantılıdır. Ölçü en azından 35 X 50 cm olmalıdır. Suluboya fırçası geniş olmalıdır. Çocuğun bu yaşlarda hareketleri resim yaparken geniş ve büyüktür. Boya büyük kaplar içinde verilmelidir. Oturdukları yerler ve kullandıkları masalarda geniş olmalıdır.

Öğretime gelince; öğrenciye yalnız boyalar verilmez, onlara fırçanın temizlenmesine kadar diğer gereçleri nasıl kullanacağı öğretilir. Öğrenciye özellikle kirli fırçanın başka bir boyaya bulaştırılmaması öğretilir. Konu çok ilginç bir biçimde öğrencilere sunulmalıdır. Bir masal anlatarak, yada dramatize ( oyunlaştırarak ) edilerek anlatılmalı ve müzik dinletilmelidir. Ayrıca çocuklara sevdiği insanlar ve hayvanlar konu olarak verilebilir yada özgür bırakılabilir.

Ancak sık sık serbest bırakılmamalıdır. Çalışmalar ders sonunda sergilenir ve kırıcı olmadan yapıcı bir şekilde eleştiri verilir. Tüm çocukların resminin sergilenmesine özen gösterilmelidir.

1.YAŞ : Büyük kavisler, zik zak çizgiler ve tek renk kullanırlar.
2. YAŞ : Oyun yaşıdır. Her yeri çizer. Mekan yoktur. Dikey çizgiler çoğunluktadır.
3.YAŞ : Karalamalar daha amaçlıdır. Bol renk kullanırlar, fırça darbeleri ritmiktir.
4.YAŞ : Dikkatle çalışmaya başlar. Birazda ayrıntıya geçilir. Figür kabaca başlar . 3 ana renk öğrenilir. ( Gasell )
5 YAŞ : ( Lowenfeld ) şematik dönem olarak adlandırılır. Mekan çizgisi vardır. İnsan figürü biraz daha ayrıntılı çizilir. Çok renk kullanılır.
4-6 YAŞ : Oranlar gerçekçi olmaya başlar. Ayrıntılar çoğalır. Mekan anlayışı başlar.



Tülay ÇELLEK
 
ÇOCUK RESİMLERİNİ OKUMAK
- YAPTIĞI RESİMLER ÇOCUĞU ELE VERİR-

Bütün çocuklar güzelin çağrısına duyarlıdırlar, eğitimsel çabalar da bu eğilimi geliştirmeyi amaçlarlar. Platon'un deyişiyle,"sanat eğitimciliği her şeyden önce gelmelidir." Çünkü kişiliğin formasyonu ve ahlaksal doyumun gelişimiyle yakından ilgili olan artistik ve estetik doyumun gelişmesini görsel sanatlar eğitimi sağlar. Çocuk resimleri çocuğun nesnel dünya ile kurduğu ilişkinin ve o çevreyi değiştirme yolundaki yaratıcı eylemin göstergesidir. Çocuk bireyin zekası, kişiliği, yakın çevresinde yaşadıklarını ve iç dünyasını yansıttığı, olaylar hakkında duygu ve düşüncelerini ifade ettiği yalın bir anlatım aracıdır. Psikolojik gereksinmelerin sonucu olduğu için psiko-pedagojik açıdan çocuk bireyi daha iyi tanımamızı sağlar. Çocuklar, dile getirmekte güçlük çektikleri duygu, düşünce ve gereksinimlerini çizgi yoluyla kolayca dışa vurabilirler. Çizme-boyama-inşa etme gibi etkinliklerin yer aldığı karmaşık süreçte çocuk birey çevresinde gördüğü birçok ayrı elemanı, anlamlı bir bütünlüğe dönüştürür. Çizdiği resimler, kendisinden bir parçadır adeta. Resmi onun düşünüşü, duyuşu ve görüşüdür. Kendisini anlatır: İzleyerek, işiterek, dokunarak algıladığı dış dünya ile ilgili izlenimlerini, duygu-düşünce ve imgelemini anlatım formuyla görselleştirir. Form (şekil-resim) algı ve imgelemin diyalektiğinden doğar. Resim tasarım uygulama sürecinde çocuk birey, kısa zaman içerisinde “göz ile düşünme" yetisi kazanır.



Yaptığı resim onun iç dünyası, düşünüş biçimi ve yakın çevresiyle olan sorunları hakkında önemli ip uçları verir: Kullandığı kâğıdın büyüklüğü, figürleri kâğıda yerleştiriş şekli, kullandığı renkler, hatta kalemini sert ya da ürkek kullanması bile ruh halini yansıtır. Dikkatli ve bu konuda bilgili bir gözlemci çocuğun yaptığı resmi inceleyerek ruhsal durumunu ve kişilik özelliklerini saptayabilir. Çocuk birey hangi rengi seviyorsa, resimlerinde o rengi fazla oranda kullanır. Okul ve okul öncesi dönemlerde çocukların kendilerini çizdikleri resimlerle ifade ettikleri, koyu renkli boyalarla çizilen resimlerin karamsarlığı, canlı renkli olanların ise mutluluğu yansıttığı bilinir. Çocuk ruh sağlığı hekimleri resim sayfasının tamamını kaplayan çok büyük çizimlerin iç kontrol zayıflığı, hiperaktivite, dikkat dağınıklığı, korku ve saldırganlığı, küçük ebattakilerin ise ürkeklik ve içe dönüklüğü yansıtabileceğini belirtirler. Resimlerin ebatlarının yanı sıra kullanılan renklerin de düşünceye iç dünyalarını yansıtmada etkili olduğunu hatırlatan uzmanlar; resimlerde kahverengi, siyah gibi koyu renkler ağırlıktaysa karamsarlığı, korkuyu, kırmızı renk iddiacılığı, saldırganlığı, pembe, sarı, turuncu gibi sıcak renklerin ise genellikle sevecen, uyumlu, işbirlikçi ve dışa dönüklüğü ifade edebildiğini kaydederler.



Çocuk gelişiminde artistik üretimin ilk evresi, çizgilerle başlar. Çizgi veya karalamalar; keşfetmeyi, malzeme ve düşüncelerle denemelerin genel bir evresini tanımlar. Tarih öncesi dönemden beri gerçekte çizgiler bütün sanatsal betimlemelerin temelini oluşturur. Betimlemenin nasıl başladığını kabul eden ortak bir görüş, çocuğun başlangıçta kalemle ya da pastel boya ile planlanmamış motor aktivitelerin yan ürünleri olan (ileri-geri hareketlerle, dairesel yollarla ya da defalarca kağıda kalemin ucu ile bastırarak vurmak gibi) grafik ürünler üretmesidir. Örneğin; Kellogg (1969), 1,5 - 2 yaş arasındaki çocukların ilk başlarda yaptıkları karalamaların daha sonra bir dizi düzenli şekiller haline gelerek ve aşama aşama ayırt edilebilir şekillere dönüşüp, sonra da ilk simgesel çizimlerin 3-4 yaşlarında tamamen yapısal blokları oluşturan çeşitli karmaşık şekillere dönüştüğünü iddia eder (Somerwille ve Hartley. 1994).

Tüm çocuklar ellerine geçirdikleri iz bırakan objeleri (kalem, pastel v.b.) bir yüzeyde hareket ettirerek, iz (leke) bırakmaktan ve çizmekten büyük zevk alırlar. Özel bir motivasyonu gerektirmeyen bu hareketler, çocuğun sanat ile ilk karşılaşmasıdır. Denetimsiz, omuzdan hareketli bu ilk çizgiler, çocuğun gelecekteki resimsel (artistik) anlatımım başlangıcı olarak görülür. Bu eylem, ortalama bir buçuk yaşından itibaren başlar. Çocuk resimlerinin temelini oluşturan ilk çizgiler, nokta vuruşları ile başlar, daha sonra basit çizgilerden karalamalara dönüşerek doğal bir süreç izler...


ÇOCUK RESMİNDE GELİŞİM AŞAMALARI:



Çocukta bedensel ve zihinsel gelişimine koşut olarak sanat faaliyetlerinde de gelişim evreleri dikkatimizi çeker. Yüzeye yapılan ilk işaret-çizgi, sanat evresi olarak ergenlik dönemine kadar gelişimini sürdürür. Her çocuk bir sanat evresinden diğerine aynı zamanda ulaşamaz. Eğitim sistemimize uygun okullarımızda uygulanan kaynaştırma eğitimiyle soysal ve duygusal güçlüğü olan, özel yetenekli veya zihinsel engelli öğrencilerin benzer sanat evrelerini yaşayacağı düşünülemez. Ancak,genel gelişim evrelerinde olduğu gibi, belli sanat evrelerinde de çocukların hemen hemen aynı dönemleri yaşadıkları görülür.



Öz anlatımın ilk belirtileri:
1/Karalama Dönemi (2-4 yaş)


Çocuğun ilk karalama devresine geçişi, kas gelişimine, zeka, genel sağlık durumu ve resim çizmeye ayrılan zamana bağlı olarak birkaç hafta veya birkaç ay erken ya da geç olabilir. Genel olarak normal bir gelişim sürecini izleyen her çocuğun içgüdüsel olarak gerçekleştirdiği ilk eylemler rasgele, belirsiz, bilinçli olmayan, kontrolsüz karalamalar şeklindedir. Bu karalamalar sınırlılık-mekan kavramı olmaksızın yüzeyin her tarafını gelişigüzel kaplamaktadır. Olaylara, konulara ilişkin dikkat süreleri kısa ve değişkendir. Çevrelerine olan merak, ilgi ve öğrenme isteği heyecanlı bir şekilde devam eder, fakat çevresindeki nesnelerin işlevselliğini 1,5 yaşından önce kavrayamaz.1,5 yaşından itibaren çocuk birey nesneleri tanır ve pastel boyanın çiziktirmeye yaradığını anlar. Kitaplardan gösterilen resimlere karşı ilgi duyar, boya ve fırça bulduğunda ürkek bir şekilde renkleri yan yana veya üst üste boyayabilir. Bu arada kas gelişimine paralel olarak yer, duvar,kapı pencere ve masalar üzerine eline geçirdiği boya veya kalemler ile düzensiz bir şekilde çizmeye başlar.


İlk benzetme çabaları:
2/ŞEMATİK ÖNCESİ DÖNEM (4-7 yaş arası)




Belirli bir biçimin geliştirilmesi:

3/Şematik Dönem(7-9 yaş)


Bu dönemlerde çocukta belirgin bir kavram gelişimi görülür. Çocuğun çizgileri çevresindekileri betimsel biçimde sembolize etmek üzere hazırlanmıştır.Çocuk geliştirdiği bir figürü sık sık yineleme girişiminde bulunur. Bu dönem resimlerinde çocuk ev dışı konulara yer verdiğinde, figürleri yerleştirmek üzere yatay bir yer çizgisi çizer. Beş bin çocuk resmini kapsayan çalışmada 3 yaşındaki çocukların % 1'inde yer çizgisine rastlanırken, bu oran 8 yaş çocuklarında % 96'ya ulaşmıştır.


Gerçeğe özenti:
4/BAŞKALDIRMA DÖNEMİ: (9-11 yaş arası)



Gerçeği taklit:
5/MANTIK -GERÇEKÇİLİK-DÖNEMİ (11 -13 yaş arası)




Yaratıcı eylemde gençliğin bunalımı
6/KARAR DÖNEMİ: (13 yaş üstü&#8230:KK66:


Çocuk birey büyüyüp olgunlaştıkça yaşı ve kişilik özellikleri nedeniyle daha ayrıntılı ve oranlı çizmeye başlar. Bu yaşlardaki çocuk artık toplumun bir üyesi olduğundan haberdardır ve bu haberdar oluş çizgilerine yansımaya başlar. Bu dönemdeki çocuğun daha önceki çalışmalarına oranla daha ayrıntılı çizgiler çizdiği ve daha gerçekçi bir yaklaşımda olduğu gözlenir. Çocuk, ayrıntıya ilgi duyarken, giderek özgürce çizimden uzaklaşır. Resimlerini göstermekten hoşlanmaz, onları açıklamaz. Artık renkler gelişigüzel seçilmek yerine, gerçeğe uyan biçimde seçilmeye başlar. Çocuk bireyin resimlerinde korku, güven-güvensizlik, sevgi gibi unsurlar yer alıyorsa, bunlar onunla ilgili ipuçlarını verir. Sözlü iletişim kurmakta güçlük çeken çocukları tanımada, “neyi, neden yaptığı” sorulduğunda; çizdiği, boyadığı şekiller onu tanımlamada önemli bir teşhis aracı olur. Çünkü çocuklar çoğu zaman anlatmak istediği ancak anlatamadığı şeyleri resimlerine yansıtırlar. Bunlar bir korku,görülen bir kabus olabileceği gibi anne-babaya veya bir arkadaşa karşı duyulan sevgi de olabilir. Çocukların anlatamadıkları duygularını resimlerle ifade etmelerindeki en büyük etkenlerden birisi ilgi isteğidir. Resimleri yorumlamak, çocukla bir iletişimin başlangıcıdır. Çocuk psikolojisi Uzmanları, resim yaşı ve kişilik özellikleri nedeniyle sözlü iletişim kurmakta güçlük çeken çocuğun kendisini yansıtmasında, olaylar hakkındaki duygu ve düşüncelerini ifade etmesinde, yalın bir anlatım aracı olan resmin öneminin büyük olduğunu ifade ederler.



Sorun varsa...

Uzmanlar,sorun varsa bir psikiyatriste danışılması gerekliliğine dikkat çekerek,çocuğu anlamak için onunla arkadaş olunması ve bir bütün olarak çocuğun tanınması gerektiğini vurgularlar.



Psikolojik tanı aracı olmasının ötesinde, yaratıcılık potansiyelini kamçılaması açısından da resim, desteklenmesi gereken bir etkinliktir.



Piaget’e göre;"Resim yapmak çocuk için simgesel bir oyundur.Çocuğun bu oyunda ortaya kovduğu şey onun duygusal-algısal ve düşünsel-ussal yaşamıyla ilgili imgeleridir. Sanat eğitimi çocukların özgüvenini kazanmada katkıda bulunan ve yaratıcılığını geliştiren bir eğitimdir. Çocuk gelişiminde görsel sanatlar-resim eğitimi, eğitimin en az diğer süreçleri kadar önemlidir. Resim tasarım uygulama sürecinde çocuk birey kısa zaman içerisinde “göz ile düşünme" yetisi kazanır. Soyut düşünmeye giden yolu açar. Bu yolla öğrenmesi güçlenir. Çocuk resimlerinde ruhbilimsel ve gelişimsel yaklaşımların temelinde, çocuğun çok yönlü gelişimi yatar. (Kırışoğlu 2002:56) Çocuk bireyde “Bilgi, bilinç ve dürtülerin” dengede olmasından oluşan ruhsal özgürlük, sanat eğitiminde, tasarım ve uygulama gücünün geliştirilmesine ortam hazırlar. Çocuk gelişiminde sanat eğitimi verme arayışı bilgi çağının gereğidir. Bilgi çağında, çocuğun çağdaş sanat eğitimi için, çocuğun dilini anlayan, psikolojik analiz yaklaşımında bulunan, onlardan gelecek mesaj sinyallerini çözümleyebilecek, bilgi ve duygu donanımlı sanat eğitimcisi olmak gerekir. Bilgi çağını takip etme endişesini yaşayan insan, doğal olarak en son gelişmeleri göz önünde bulundurarak yeni araç gereçleri tanımayı, tanıtmayı, ilk öğreneni ve öğreteni olmayı ister. Bu nedenle çağcıl gelişimlere açık bir çocuk birey için resim eğitimi kaçınılmaz bir durumdur. Kullanılan ve kullanılacak yöntemlerle, çocuk gelişimine katkıda bulunmak amacıyla resim eğitimi,umulandan daha çok sonuç verecek özelliktedir. Resim eğitimi çocuk bireyin öncelikle duygusal gelişimine olumlu katkılarda bulunur. Buna paralel olarak akıl ve zekaya dayalı olarak irade ve tercih haklarını daha isabetli kullanma yetisi kazandırır. Günümüzde sanat eğitiminin önem kazanması, tasarım gücünün, uygulama alanı bulması ile de ilgilidir.



Freud; sanatı, zevklenmek için türetilen bir güç olarak betimler. O'na göre sanat, çocukluk devresindeki oyunların bir devamıdır. Okul öncesi döneminden başlayarak lise çağına kadar resim çalışmalarında kullandığı malzeme ve teknikler onun “göz ile düşünme" oyun alanını kurar. Parmak boyası, tuz seramiği, şeker boyası, katlama tekniği, baskı çalışmaları, karakalem, sulu boya-guaj boya-pastel boya, Kolaj-yeniden yapılandırma vb. karışık teknikler, kazıma teknikleri,ebru, duvar resmi, kağıt hamuru, kil çalışmaları, vitray, alçı,rölyef ve grafiksel tasarım-Afiş-amblem, röprodüksiyon çalışmaları ile kendisini ifade eder.


İnsanın doğasında ve içgüdüsel olan oyunla sanat arasında kurduğu bu ilişki birçok düşünür tarafından da ele alınmıştır:

Kant için, salt teorik bir kavram olan "güzel" in, Schiller için insanın gelişmesi, kültürce biçim kazanması ve insanın insanlaşması için çok önemli bir eğitsel görevi yüklendiğini görürüz. Schiller, " İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Bir Dizi Mektup" yazısında sanat eserinin gözle görünür "özgürlük" olduğunu söyler. Çünkü sanat eseri bilinç ile doğayı, şekil ile maddeyi,özgürlük ile bağımlılığı kendi bünyesinde birleştirmektedir. Sanatçı hem özgür hem de bağımlı olarak yaratan bir insandır. Sanatçıda madde içtepisi dile gelmektedir.İnsanın gelişiminin amacını, yeteneklerinin tüm yönlü geliştirilmesinde görmektedir. İnsan ancak bu yolla özgürlüğe ulaşabilmektedir. Sanatın eğitici gücü, akıl ve duyguyu bir bütün haline getirecektir. Bu nedenle güzel sanatlar eğitiminin esas alınması gerekmektedir. Duyusal insanı akıllı yapmanın tek yolunun onu önce sanatsever yapmak olduğunu savunurken oyun içtepisi için şöyle demektedir: "…İnsan, kelimenin tam anlamıyla söylemek gerekirse, ancak insan olduğu zaman oyun oynar ve oyun oynadığı zaman, tam insan olur. "Estetiğin konusu olan güzel'i Schiller oyunda görmektedir. Güzel, oyunda canlı bir içtepi olmaktadır.Oyun içtepisinin konusu ise güzel’dir. Eğitimde yararı, oyundaki serbestlik ve çıkar gözetmeme özellikleri olmaktadır. Bu çıkar gözetmeyiş ise en çok sanatta gerçekleşebilmektedir.



Sonuçta sorun çözen, özgün kişilikli, araştırıcı, buluşçu, üretken, sevgi ve coşkuyla hayata bağlı olarak yetişen çocuk bireyler “geleceklerini geleceğe taşıyacaktır”. Çünkü çağımız bilgi çağı olarak kabul edilmektedir. En büyük güç bilgi gücüdür. Bilgiyi üreten ve onu üretime dönüştüren toplumlar, evrensel gelişmenin öncüleri olmaya devam edeceklerdir. Bilgiyi üreten ve özgün, özgünlüğüne düşkün sıra dışı çocuk bireylere ihtiyaç artmaktadır. Çünkü bu çocuk bireylerin hayal, öngörü ve kestirme güçleri yüksektir. Resim eğitimi diğer bütün sanat dallarının eğitimi gibi duyarlıkların eğitimidir. Duyarlıkları eğitilen çocuk, dünyaya da bu duyarlıklardan bakar ve onu, insana yakışır oluşumlarla hayata-gerçeklere taşır.
 
X