Eşler Arasındaki Anlaşmazlıklar

TATOSH

yuvasina asik 🤲❤
Kayıtlı Üye
12 Haziran 2007
4.523
783
Eşler Arasındaki Anlaşmazlıklar Dostlarınız, akrabalarımız veya uzaktan tanıdıklarımız arasında herhangi bir çiftin boşanmaya karar verdiklerini duyunca hepimizin ilk tepkisi üzülmek, sonra da eşlerden birine veya her ikisine birden "Bu yanlış iş" ten vaz geçmelerini öğütlemektir. Onları boşanmaktan vaz geçirmek için bin türlü dil döker, barıştırmaya çalışır, nasihatler eder, en büyük silah olarak da "Çocuklarınızın hatırı için yapmayın bunu" deriz.

Bir evliliğin hele çocuklar da varsa başarısızlık ve boşanma ile sonuçlanması elbette ne normal, ne de evlilikteki sıkıntılardan kurtulmanın en rahat ve doğru yoludur.



EVLİLİKTE SORUMLULUK İKİ TARAFLIDIR

Ama evlilik, iki tarafın birden birtakım sorumluluklar yüklenmesi, ortaklaşa bir hayatın bütün nimet ve külfetlerini paylaşması demektir. Ortaklaşa hayat anlayışlı olmayı, hoş görür olmayı, fedakarlığı göze almayı gerektirir. Bunlar olmadan, dostluklar bile uzun süre devam ettirilemez.

Eğer iki taraftan biri evlilik hayatının bu sorumluluklarını ve külfetlerini yalnızca öbürünün yüklenmesini bekliyorsa, bu da öteki eş için uzun süre dayanılması güç bir şeydir. Evlilikte bir taraf devamlı olarak eziliyorsa, devamlı bir azap içinde bulunuyorsa, ev içinde bitmeyen bir sinir gerginliği altında yaşıyorsa, ondan evliliği devam ettirmesini istemek, onun bütün ömrünü israf etmesine, bir gün gelip çıldırmasına aldırış etmemek olur. Böyle bir durumda, ne kadar esef edilse de, boşanmayı bir çıkar yol olarak görmek en sıhhatli tutumdur.

Ama çocuklar üzüleceklerdir, ayrılmış anne-babaları arasında şaşkına döneceklerdir. Yine de körü körüne "Evlilikleri kurtarmalı" düşüncesine saplanıp kalmanın faydası yoktur. Çünkü anne veya babadan birinin ruhunu kemiren, hayatını berbat eden bir evliliğin çocuklara kazandıracağı bir şey zaten yoktur.

Boşanma kapısına gelmeden önce karı veya kocaya gösterilecek doğru yollar, verilecek öğütler yok mudur? Elbette vardır. Bunlar birçok kereler karı-kocanın ortak yaşantısını sıhhatli ve mutlu bir ilişkiye dönüştürdüğü için evliliği kurtarır. Elbette bu bakımdan geçimsizlik içinde yaşamalarını sürdüren karı veya kocaya her türlü yardım yapılmalıdır. Ama çoğu kere dışardaki kimselerin hiç bir zaman anlayamayacakları, öğrenemeyecekleri nedenlerle eşler arasında uzlaşma, anlaşma sağlanamamış, sıcaklık kurulamamışsa, bırakınız boşansınlar!Madalyonun bir ikinci yüzü de var. Boşanmayı akıllarına koymuş karı ve kocaların, kesin kararlarını vermeden önce iyice düşünmeleri, ölçüp biçmeleri gerekir; gerçekten evlilik hayatları birtakım ciddi nedenlerle kurtarılamayacak hale gelmiş midir? Kendilerinin bu kurtuluş için yapabilecekleri hiç bir şey kalmamış mıdır?

Bu sorunun sorulması boşuna değil. Çünkü Avrupa'da, Amerika'da yapılan araştırmalar, boşanan çiftlerden en az üçte birinin, boşandıktan sonra pişman olduklarını ve kendi kendilerini suçladıklarını gösteriyor.

Evlilik münasebetleri konusunda haklı olarak bütün dünyada ün yapmış olan tecrübeli hekim Dr. Eustace Chesser, boşanan çiftlerin üçte birinden fazlasının boşanma kararı aldıktan hemen sonra pişmanlık duyduklarını söylüyor.

Boşandıktan sonra tekrar evlenmiş olsun veya olmasın, uzun bir zaman geçtikten sonra, boşanan kadın ve erkekler, aradan geçen yılların imkan verdiği bir soğukkanlılık içinde hesaplaşma imkanını buluyorlar. Dr. Chesser, bunlardan onda dokuzunun eğer daha soğukkanlı, daha az sinirli davransalar, yıkmış oldukları evliliği pekala kurtarabilmiş olacakları inancına vardıklarını söylüyor.



Karı - koca anlaşmazlığının en önemli sebepleri

Bir çift evlenmeye karar verdiği zaman herhalde, "Olmazsa ileride boşanırız," diye peşin bir hükümle evlenmez. Bu sebeple her evlenen çiftin başlangıçta iyi niyetli kimseler olduğunu kabul etmek icap eder..

O halde seneler geçip de, bu iyi niyetli çifti boşanmaya kadar götüren sebeplerin başında gelen ve "Anlaşmazlık" adı verilen bu şey nedir ve nereden doğuyor?

İlk başta aynı şeylerden zevk alan, aynı şeylere heyecanlanan, aynı şeylere sevinen veya ağlayan kimselerin zamanla bu müşterek noktalardan uzaklaşmaları bu anlaşmazlığı doğuran esas sebeplerdir.

Peki, zamanla bu müşterek noktalardan uzaklaşmalar neden meydana geliyor?

İşte meselenin esası budur.

Genç erkek evlenirken küçük bir memurdur. Sevdiği kız da zevki, görüşü, kafası herşeyiyle küçük memurun sevgilisidir. Evlenirler. Erkek zamanla dışarda, işinde hayat

tecrübesini, görüşünü arttırır. Bazen işi icabı sık sık okuyarak kültürünü geliştirir. Karısı ise ta baştan ev işlerine karışmıştır. En fazla arada bir roman, mecmua okuyup, arkadaş toplantılarından yukarı çıkamayıp, aynı seviyede kalmıştır.

Aradan seneler geçince bir de bakarsınız, erkek hayatta çok önemli bir kimse olmuştur. Mevkice olduğu gibi kendisini yetiştirerek kafaca da "Umum müdür" olmuştur. Ama karısı mevki olarak umum müdür karısı olmasına rağmen, kafaca o ilk zamanlardaki "Küçük memur karısı" olarak kalmıştır. Bu, zevklerde, üzüntülerde, heyecanlarda aynı noktalardan zamanla uzaklaşmanın başlıca sebebidir.

Bunun böyle olmasında bazen erkeğin, bazen kadının, bazen de ikisi birden suçludur. Suçlunun kim olması önemli değil, önemli olan anlaşmazlığın ortaya çıkmasıdır.

Ta baştan bu tehlikeyi görüp, önleyebilmek genç karı-kocanın elindedir.
 
biz eşimle çocukluk aşkıydık ve yedi ay önce evlendik.çok mutluyuz.fakat son bi kaç haftadır aramız bozulmaya başladı.bekarken asla yapmam dediğimiz şeyleri kızgınken yapmaya başladı.eşimin büyük bir de hobisi var sabaha kadar uyumayıp bilgisayar oyunu oynuyor dolayısıyla da ben buna bozuluyorum.ne yapmam gerek bilemiyorum bu yüzden bir birimizi kırıyoruz.
 
X