Cuma Zayıflama Yarışması 6. Takım

Karnınızın guruldamasını nasıl durduracaksınız?

Kahvaltı: Kahvaltıda gıda lifi açısından yüksek oranlı yiyecekler ve şekersiz (az şekerli de olabilir) besinler tüketmeniz gerekiyor. Sebzeli ve yağsız bir omlet bu konuda size yardımcı olabilir.

Ara öğün: Öğle yemeğinden önce acıkırsanız bir elma veya bir adet havuç yiyin. Hatta öğle yemeğinden yarım saat önce yemek çok faydalı olacaktır.

Öğle Yemeği: Doymaya başlamadan yemeği bırakıp biraz bekleyebilirsiniz. Eğer sağlıklı olduğunu düşünüyorsanız, öğle yemeğinde 3-4 çeşit besini tüketebilirsiniz.

Örnek olarak iyi bir öğle yemeği biraz tavukla beraber bir tabak salata olabilir. Yanında ise bir kâse sebze çorbası içebilirsiniz.

Ara Öğün: Akşam üzeri 16.00 civarlarında hafif bir ara öğün uygun olabilir. Size kalori verecek fakat leptin hormonunu tetiklemeyecek yiyecekler bulunmaktadır.

Biraz fındık veya ceviz yiyin. Sadece beyine gidecek mesajda biraz yağ aldığınız bulunur, açlık hormonunu tetiklemez.

Akşam Yemeği: Gün içindeki öğünleri kaçırmayın, eğer kaçırırsanız çok fazla açlık hissi duyarsınız ve leptin hormonu bu fırsatı kaçırmadan yollayacağı mesajlarla ihtiyacınızdan fazla yemenize sebebiyet verir.

Pirinç (iyi bir karbonhidrattır) açısından zengin bir yemek ve somon balığı mönüyü oluşturabilir. Tatlı olarak ise siyah çikolata veya meyve yiyebilirsiniz.

Son ara öğün: Patlamış mısır.


Soğuk ve loş ortamda yemeyin

Genellikle soğuk ve loş ortamlarda yemek yiyorsunuz. Bu yüzden restoranlarda ışıklar loş olur ve klimalar da tam güç çalışır. Bunu yapmayın. Az yemek yiyebilmek için yemek yiyeceğiniz mekânın aydınlık ve sıcaklığın da yüksek olmasına özen gösterin.
 
Az Yemek Mideyi Küçültür mü?

(hepimizin yanlış bildigi bir olguyu düzeltmek için koyuyorum kızlar. geçen gün tv de sevgili taylan kümeli de midenin küçülmeyecegini anlattı.)
Aşırı şişmanlık yani obezite çağımızda insanların en büyük sorunlarından biri haline gelmektedir. Gittikçe gözde bir meslek haline gelen diyetisyenlerin ve zayıflama uzmanlarının en başta gelen tavsiyeleri sık ama az yemek üzerinedir. Böylece midenin küçüleceği ve istenilse bile artık daha çok yenilemeyeceği ileri sürülür. Halbuki insanın hiçbir organı, çok sık kullanılmadığı için fiziken küçülmez. Olsa olsa büyüme yeteneğini kaybeder. Bir organın normal boyutundan daha küçülmesi için, kaslarının, dokularının, hücrelerinin en azından bir kısmının yok olması gerekir ki bu da normal şartlarda mümkün değildir.

Ters duran bir tulumu ya da 'J' harfini andıran midenin boyu yaklaşık 25 santimetre, genişliği de 12 santimetre civarındadır. Boşken önden arkaya doğru yassı bir görünümü vardır. Tamamen boşken 50 mililitreye kadar düşen iç hacmi, yemek yendiğinde 1-2 litreye hatta 4 litreye kadar çıkabilir. Yani midemiz şişebilen bir balona benzeyen elastik bir organdır.

Midemizi sarmalayan 1 ila 2 milimetre kalınlığındaki kas tabakası uzunlamasına, dairesel ve eğik liflerden oluşur. Bu değişik yönlerde kasılabilen kaslar sayesinde midemiz yiyecekleri çalkalar ve sindirim sularıyla iyice karışmalarını sağlar. İçine çok miktarda yiyecek girdiğinde ise her yöne doğru büyür, vücutta dışardan bile görülebilecek bir çıkıntı oluşturur.

Midemiz doldukça, esneyen kaslar sayesinde genişler, boşaldığında da eski ilk halini alır. Yani midenin büyümesi geçicidir. Mide boşken olduğu minimum boyuttan, ameliyatla bir kısmının alınması dışında, daha da küçülemez. Uzun süre az miktarda yemek yiyenlerin midelerinin bir noktadan sonra yemeği kabul etmemesi ise başka bir olaydır.

Bir balonu düşünün, şişirdiğinizde, iç hacmi yüzlerce kat artar ama tekrar söndürdüğünüzde ilk halini alır. İlk halinin boyutu balonu az ya da çok şişirmenize bağlı değildir. Mide de yiyeceklerle ne kadar şişirilirse şişirilsin boşaldığında ilk halini alır, bundan daha fazla küçülmesi mümkün değildir.

Araştırmacılar bu konuda bir deney yapmışlar. (Obesity Research Central-NY) 14 aşırı şişman ama sağlıklı kişiyi denek olarak kullanırken, yine aşırı şişman başka 9 kişiyi ayrıca gözlem altına almışlar. Denek 14 kişiye 4 hafta boyunca 600 kalori civarında düşük kalorili bir diyet uygularlarken, diğer 9 kişiyi istediklerini yemeleri konusunda serbest bırakmışlar.

Araştırmacılar bu deneye başlamadan önce mide kapasitelerini ölçmek için özel bir balon dizayn etmişler. Bu balonları her bir deneğin midesinde şişirerek midelerinin büyüyebileceği miktarları yani mide kapasitelerini ölçmüşler. Her iki gruptaki tüm aşırı şişmanların mide kapasiteleri üç aşağı beş yukarı aynı çıkmış. 4 hafta sonra her iki grup da tekrar aynı teste tabi tutulunca düşük kaliteli diyet uygulayanların mide kapasitelerinin yüzde 30 azaldığı görülmüş. Yani önceleri 4 tabak yemek yiye-bilenler 3 tabak yiyince doyduklarını hisseder hale gelmişler. Bu arada da 9-10 kilo zayıflamışlar.

Şüphesiz burada söz konusu olan midenin küçülmesi değil, büyüyebilme kapasitesinin azalmasıdır. Bu arada araştırmacılar başka ilginç sonuçlara da ulaşmışlar. Örneğin insanlar seyrek ama her seferinde çok miktarda yiyip midelerini doldurduklarında bu besinlerin yağa dönüşmeleri daha hızlı oluyor, vücudun yağlanmasını daha çok etkiliyorlarmış. Yiyip yiyip kendini kusturarak incecik kalan kişilerin mide kapasiteleri ise aşırı şişmanlardan bile büyük çıkmış.

Sonuçta önemli olanın midenin büyümesi, küçülmesi değil elastikiyet sınırı olduğu, midenin yüzde 70'i dolunca mide kaslarının beyne 'dolmuştur' sinyali gönderdikleri, zamanla, az yemek yedikçe midenin elastikiyet sınırının normale dönüp, 'dolmuştur' sinyalinin daha erken gönderilmeye başlandığı saptanmış
 
cücük den alıntı

zayıflama iksiri
Malzemeler:KK43:1 bardak icin ölcü )

15 ml ENGINAR SUYU

15 ml ISIRGAN SUYU

50 ml PATATES SUYU

60 ml DOMATES SUYU

(domates suyu icemeyenler icin havuc-elma-mango karisik meyve suyu)

bunlari karistirip sabah ve aksam yemekten yarim saat önce iciyorsunuz...normal sporunuza devam ve beslenmenize dikkat ediyorsunuz ve insallah kilolara veda ediyoruz..
arkadaslar patatesi rendeleyip suyunu SIKAbilirsiniz,cig patates suyu olacak haslanmis degil...

digerleri buradaki alisveris merkezlerinin bio kisminda satiliyor ama TR de nerde satilir bilmiyorum acaba aktarlarda vs mi satilir...

enginari patatesi domatesi rendeleyip sularini SIkabilirsiniz eger disaridan bulamazsaniz...

isirgan suyu hazir olarak bulamazsaniz yapraklarini kaynatip blendirdan gecirip suyunu o sekilde kullanabilirsiniz...

Tr de bir cok ünlü kullaniyormus aslinda enginar ve patates havuc suyunu vs i...gugil amcada arattirdim..



valla bulduğumu gönderiom haa
wnginar suyunu buradan bulurum eşim içio hergün kolestrole iyi gelio die bi sorun ısırgan suyu onu da aricam artık bi deniyek bakım
 
kızla benden de bi tarif


lahana (miktar olarak büyuk bi salata kaseşi)
2 büyük sagan...
2 yeşil biber....
2 büyük domates......
1 limon suyu.......
1 tavuksuyu tablet......
tuz ... kırmızı pul biber. az nane ve kekik.....
ve üstünü geçecek kadar su....
düdüklü tencerede 15 dk.. kaynatıp .....robottan geciriyorum .....
tadı fena olmuyo tavsiye ederim.. ayrıca soganda başlı başına zayıflamak için uygulanıyo. deneyin .....ayrıca dadıda iyi........

fatu al canım sana tarif 3. gün içe bilirsen alımallah senin bünye 65 görür....

canım bademciklerine bi baktır aynısını abim oldu bademcikten kaynaklanıyomuş.......

küto canım neyin var senın......
 
kızlar bugün arkadaşla spor salonu ararken bir salondaki uzman bize starvac diye bişey önerdi şimdi onu araştırıyorum. anlattıkları bu yazıda var.
STARVAC NEDİR?

Lenf düğümlerini uyararak selüliti ve toksik maddeleri vücuttan dışarı atan ve böylece vücudun incelmesini sağlayan bir makine. Özel başlıklarıyla önce vakumlama sonra da masaj yapıyor.

UYGULAMA ALANLARI

Selülitli cildin belirgin şekilde düzleşmesini ve portakal kabuğu görünümünün azalmasını sağlıyor. Cilt parlak, canlı, sağlıklı ve genç bir görünüme kavuşuyor. Selülit bakımı dışında rahatlama ve bacak masajı amaçlı da kullanılıyor. İnce ve hassas ciltlere de kolaylıkla uygulanabiliyor.

NASIL UYGULANIYOR?

Üç farklı sistemle çalışıyor: Önce vakum sistemiyle selülitli cildi yukarı doğru çekiyor ve emme başlıklarının arasına hapsediyor. Ardından, başlıkların ucunda bulunan ve basınç uygulayarak masaj yapan hareketli silindirler selüliti parçalıyor ve lenf sistemine sevk ederek vücuttan atılmasını sağlıyor. Son aşamasında kan dolaşımını hızlandırarak dokulara daha fazla oksijen gitmesine yardımcı oluyor ve selülitli bölgeye canlılık kazandırıyor. Bu da selülitin yeniden oluşmasını önlüyor.

KAÇ SEANS SÜRÜYOR?

İncelme amaçlı programda, 35-40 dakika süren 15 seans yeterli oluyor. Vücudun ihtiyacına göre, haftada 2-4 kez uygulanıyor. Paket programdan sonra, 2 - 4 haftada bir koruma amaçlı seanslar da uygulanıyor.

NE KADAR İNCELTİYOR?

15 Seansta 2 bedene kadar küçülme gözleniyor.
 
bugünü az buçuk kazasız atlattık..geçen lahana çorbasıyla 500 gr vermiştim.Anneme dedim ki ben böyle devam etsem 20 günde süper olurum.Sonra beraber ender saracı izlemeye başladık adam resmen benimle interaktif bir iletişime geçti.
'' Lahana çorbası sadece 1 günlük detoks amaçlı yapılmalıdır.Sakın ben lahana diyetiyle yarım kilo verdim böyle devam edeyim demeyin çok sakıncalı sadece belli aralıklarla detoks olarak uygulayın'' dedi kafamçokkarıştı yeminle olay böyle gelişti annem bile bakakaldı :bbo:
ben de belli aralıklarla lahana yiycem ..acayip faydalı bir olay..bi de 16:30 dan sonra mide mesaim bitiyor. yerimseniben

bi de şöyle ilginç bir haberim var belki önceden duyanlarınız olmuştur

KAFEİN DOPİNGİ

Kafein aldıktan birkaç dakika sonra vücudumuzdaki etkileri kendini gösterir.
Ve 4-6 saat kadar bizimle yaşamaya, hayatımızı etkilemeye devam eder.

Örneğin;

• Kafein bizi yatıştıran, sakinleştiren Adenosin adlı bir hormonu etkisiz bırakır. Kahve ile canlanmamız ve aynı zamanda uykumuzun kaçması bu nedenledir.
• Öte yandan bize adeta adrenalin yani cesaret ve heyecan pompalar. Geçici bir canlanmaya yol açar ama ne yazık ki, ardından bitkin düşmemize neden olur.
• Kafeinin bir başka etkisi de stres hormonu olarak tanıdığımız kortizol seviyelerini arttırmasıdır.
• Kafein vücudumuzdaki dopamin adı verilen bir başka hormonunu da yükseltir. Kendimizi önce iyi hisseder, sonra inişe geçeriz. Kahve tiryakiliğininin altında biraz da dopamin tiryakiliği yatar..
• Kafein idrar söktürücüdür. Bu da genellikle vücudun su kaybetmesine neden olur. Kahvenin yanında bir bardak su getirilmesi oldukça anlamlıdır.. Ama nescafe, meşrubat ya da çikolata yanında su içmek aklımıza gelmez.

SPORDAN ÖNCE KAHVE YARARLI
Kafeinin olumlu tarafı metabolizmayı hızlandırması, egzersizden önce alınırsa yağ yakımını arttırmasıdır. Az miktarda kahve, açlık hissini azaltarak kan şekerini dengede tutmaya da yardımcı olur. Yani kafein dostumuz da olabilir, düşmanımız da. Bütün mesele ne kadar ve ne zaman aldığımızdır.

• Günde 2 fincandan daha fazla kahve içmeyin. Kola içtiyseniz, çikolata yemek istiyorsanız bunların ilave kafein dozu olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

• Öğleden sonra saat 16’ dan itibaren kafeinden uzak durun. Bu maddenin vücutta 6 saat kadar etkili olduğunu aklınızda tutun, uykunuzu riske atmayın.

• Spor yapmadan önce bir fincan kahvenin tadını çıkarabilirsiniz.

Lezzetli, mis kokulu, bol hatırlı kahve, seni seviyoruz. Galiba ne seninle ne de sensiz olamıyoruz..
 
1400 kalorilik bir liste

bir günde alinmasi gereken yiyecek miktari


et : 3 köfte kadar et
yumurta : Haftada bir kez 1 yumurta
peynir : 1 kibrit kutusu kadar
süt yoğurt :2 su bardaği
ekmek :4 ince dilim
pişmiş sebze:KK43:susuz) 2 tabak
çiğ sebze : (yağsiz) isdediğiniz kadar
meyve :4 porsyon
baklagiller : (haftada 1-2 kez) 4 yemek kaşiği
yağ : Yemeklerde 4 tatli kaşiği
zeytin :5 tane
 
Sağlık - Zayıflamak İçin Semiz Otu ve Havuç Yeyin
Yayımlanma Tarihi: 05/10/2008



Kanserden böbrek taşına, her türlü sağlık sorunu için sebzelere güvenebilirsiniz. Tabi fazla kilolar içinde.

Semiz Otu: Kanı temizler, idrar söktürür. Sinir krizlerini ve beyin yorgunluğunu geçirir. Böbrekteki kum ve taşı döker. Tüm bunların yanı sıra şeker hastalarının susuzluğunu azaltır. Kilo vermeye yardımcı olur.

Havuç: Kilo alıp vermemizde temel olan kan şekeri dengemizin korunması, aldığımız besinlerin glisenik endexlerine bağlıdır. Havuç, yüksek glisenik endex içeren bir besin olmakla birlikte belli aralıklarla ve doğru şekilde tüketildiğinde sağlıklı beslenmede yerini alabilir. En doğrusu çiğ ya da haşlayarak tüketmektir. Gözler için çok faydalı olan havuç, mide ve bağırsak kanamalarında da etkilidir. Ayrıca damar sertliğini engeller, akciğer kanserini düşürür.

Brokoli: Brokolinin içerdiği beta karoten, yemek borusu, mide ve bağırsak kanserlerinin riskini azaltıcı etkiye sahiptir. Brokoli ayrıca, B1 ve C vitaminleri, kalsiyum, kükürt, potasyum ve selenyum maddeleri içerir.

Patlıcan: Kalp çarpıntısını giderir. Patlıcanın ayrıca, pankreas, karaciğer ve böbrekleri kuvvetlendirici, idrar söktürücü etkileri bulunmaktadır.

Enginar: Karaciğer ve kalbin en iyi dostu olan enginar, kanı temizler ve yorgunluğu giderir. Ayrıca kalp adalelerini kuvvetlendirir, kollestrolü düşürür, mide ve bağırsakları dezenfekte ederek ishali durdurmaya yardımcı olur.

Bezelye: Kansızlığı gideren ve pekliği geçiren taze bezelyenin, kan kanserine karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Tıpkı havuç gibi glisenik endeksi yüksek bir besindir.

Fasülye: Taze fasülye, pankreas bezesini, böbrekleri, karaciğeri ve kalbi kuvvetlendirdiği gibi, albümin ve şeker hastalığına karşı etkilidir.

Ispanak: Demir yönünden zengin ıspanak, diğer yapraklı sebzelere nazaran daha çok protein içerir. Ispanak suyu, soğuk algınlıklarına karşı direnç sağlar, hemoroid rahatsızlığına iyi gelir, kalp adalelerini güçlendirir. Ispanak ayrıca, kemikleri ve dişleri sağlamlaştırır.

Bunu biliyor muydunuz?
Biberiye kan dolaşımını hızlandırıcı etkisi sayesinde metabolizmayı uyararak zayıflamada etkili olur.

Sağlam Hafıza İçin Ispanak
Sebze ve meyvelerde bulunan antioksidan maddeler sinir hücrelerinin zedelenmesini önler. Araştırmalara göre diyetlerinde özellikle ıspanak ve böğürtlen bulunan kişilerde yaşıtlarına göre daha az hafıza kaybı görülmektedir.

Lahana Midenin Dostu Çıktı.
B, C, E vitaminleri potasyum içeren lahananın şeker ve romatizma hastalıklarına karşı faydalı olduğu biliniyordu. Yapılan son araştırmalarda lahanada bulunan U vitamininin de mide ve bağırsakların iç yüzeyini koruduğu, yaraların iyileşmesini sağladığı ortaya çıktı.
 
Diyetiniz size özel olmasının yanı sıra sizlere zayıflarken küçük önerilerde buluna bilirim , Metabolizmayı yormamak için .

1-)Günde 2,5 – 3 lt su için .Su yağ yakımı ve kilo verimi için elzem olan vazgeçilmez bir içecektir.Diyet yaparken yakılan yağlar su ile vücuttan atılır.Su içmeden zayıflamanız mümkün değildir.
2-)Diyet yaparken kaliteli protein tüketin .Sağlığınızı korumak ve metabolizmanızı hızlı tutmak için haftada 2 kez kırmızı et ,Haftada 2 kez yumurta ,Haftada 3 defa balık , Haftada 3 defa tavuk yemelisiniz.Özellikle protein ihtiyacı, içerdiği (n-3)yağ asidi açısından ve dolaşımı düzene sokma açısından balık çok önemli bir besinimiz.
3-)Beslenme şeklinizi 3 ara ve 3 ana öğün olarak düzenleyin 6 öğünden oluşan bir program sizin metabolizmanızı hem çalıştırıp hem de insülin dengenizi sağlayacaktır.Bu öğünler arasında kahvaltı öğünü en önemlisi kahvaltıya ağırlık vermelisiniz .kahvaltı öğünü metabolizmanın çalışması için start veren bir öğündür. Çünkü mideye herhangi bir besin girdiği anda metabolizma çalışmaya başlar . Ara öğünlerde meyve ,yoğurt (özellikle probiyotik yoğurtları ) lght bisküvileri tercih edin akşam yemeğini tek bir yemek çeşidi olarak belirleyin 1 tabak sebze yanında ekmek , veya ızgara balık yada tavuk gibi .
4-) Ayrıca son yıllarda araştırmalar şunu gösteriyor ki yemeklerinizi hep aynı saatte yemeye özen gösterin .Hep aynı saatte yemek yenildiğinde metabolizma hızlanıyor.
5-)Kan şekeri düşük olanlar , şeker hastası olanlar yada insülin direnci olan kişiler protein ile karbon hidratı karışık yemeliler yoğurt + meyve ,peynir + ekmek (8 tahıllı veya tam buğday ekmeği )ara öğünlerde tercih edilmeli.Ana öğünde yediğiniz proteinli yiyecek yada sebze ile de mutlaka ekmek yenilmelidir.
6-)Haftada 2 veya 3 defa öğle öğününde domates soslu makarna yiyerek zayıflaya bilirsiniz veya simit 7-)Haftada 1-2 defada dondurma ,tatlı yiyerek zayıflaya bilirsiniz.
:cool:1Hafta süresince her yediğinizi ve içtiğinizi atıştırdıklarınızı yazın .Bu sizin kendinizle yüzleşmenize ve farkındalığınızı artmasını da sağlayıp daha doğru hareket etmenizi sağlıyacaktır .
9-)Yemek yerken dikkatinizi yediğiniz yemeğe yoğunlaştırın , yemek yerken başka bir işle ilgilenmeyin , çalışmayın , TV izlemeyin ,yada okumayın yediğinizin farkına vararak yerseniz daha az yemek yemiş olursunuz.
10-)yemek yaparken yada sofra toparlarken kalan yemekleri atışdırmayın .
11-)Aldığınız yiyecekleri mutlaka yerlerine yerleştirin ortalıkta duran yiyeceği ağzınıza atmanız daha kolaydır kendinize engel olun.
12)Atıştırmak fazla kilolara neden olan en büyük etmendir yemeği öğünlerde yenebilen yaşam için gerekli bir unsur olarak görmeye çalışın .Atıştırma alışkanlığınızı tamamen kaldırın.

Bunu olumlamalarla başarabilirsiniz . Bu olumlamaya örnek; Öğünlerimde yediğim yemekler bana yetiyor ve mutlu ediyor.Atıştırma ihtiyacı duymuyorum şeklindeki cümleleri kendi kendinize tekrarlayın.

Diyet yaparken olumlamaların faydası büyük ; Olumlamalar , bize moral veren küçük olumlu cümlelerdir.Kurulan cümleler olumlu olmalıdır ve şimdiki zamanda kurulmuş olmalıdır. Bu cümlelerden size en etkili olanlarını seçip sürekli kendi kendinize bu cümleleri tekrarlamalısınız.

Örnek olarak ;
1-) Yavaş tadına vararak sağlıklı yemekler yemeyi seviyorum.
2-)Küçük miktarlarda iyi bir yemek yediğim de kendimin ve beynimin tam anlamıyla tatmin olmuş hissediyorum .
3-)Kilolarımdan kolayca çok çaba harcamadan kurtuluyorum.
4-)Diyetimde yediğim yemekler beni doyuruyor ve tatmin oluyorum.
5-)Ben zayıflarken yeme alışkanlığımı da düzene sokuyorum ve bu beni mutlu ediyor.
6-)Her geçen gün iştahım giderek azalıyor.
7-)Sakin ve rahat kilo vermek çok kolay oluyor.
:cool:Zayıfladıkça kendimi her geçen gün daha özgür ve mutlu hissediyorum.
9-)Sağlıklı zayıfladıkça bedenimi ve kendimi daha çok seviyorum.
10-)Yemeğimi yavaş yiyerek yediğimin tadını daha fazla çıkarıyorum .
11-)Küçük porsiyon yemeklerle de tatmin oluyorum.
12-)Yeter noktasını bilip yemek yemeyi kesebiliyorum.
13-)Yediğim yemeği iyi çiğnediğim için tadına sonuna kadar varabiliyorum.
14-)Diyetimi düzenli ve dikkatli yaptığım da kendimi daha mutlu ,başarılı ve huzurlu hissediyorum.
Bu cümlelerden kendinize en uygun olanlarını seçip sesli bir şekilde kendi kendinize sürekli tekrarlayın.
 
kızlar göbek nasıl eritilir diye bir arama yapıyordum bakın neler buldum

Yiyecekler
Fasulye, nohut, mercimek gibi gıdalar ile kiraz, çilek, vişne gibi küçük meyveler en iyi yiyeceklerdir. Kuru fasulye, böğürtlen, kuru kayısı, kış meyvelerinin taze sıkılmış suları kilo vermede en etkili yiyecekler olarak sıralanıyor. Bu yiyeceklerin sizin tok hissetmenizi sağladığı için kilo vermenize yardımcı olur. Bunlardan günde 25 ila 35 gr kadar tüketilmeniz gerekir. Hiç yememek ise doğru değildir. Çok acıktığınız için belinizi kalınlaştıran çok yağlı, karbonhidrat ya da proteinli yiyecekler yemenize neden olabilir.

İçecekler
Buzlu soğuk su en iyi içecek. Kalorisizdir, midenizde doygunluk hissine neden olur ve daha az yersiniz. Kan basıncınızın ve adet öncesi dönemi rahat atlatmanızı da sağlar. Buzlu su içtiğinizde, vücudunuz ısınmak için ekstra kalori harcadığı da aklınızın bir kenarında bulunsun. Zayıflamak için alkolden uzak durun.. Likör ve bira kandaki kortisol seviyesini yükseltir ve yağların göbek çevresinde toplanmasına neden olur.

Vitaminler
Kalsiyum kemiklerinizi koruyarak omurgada çatlaklara neden olan osteoporozu engeller. Bu sistem çöküğünde göbek dışarı fırlar. Eğer 50 yaş civarında veya daha yaşlı bir kadınsanız günde 1500 mg kalsiyum alın. 50 yaş altındaki erkek ve kadınlar için günde 1000 mg kalsiyum almaları öneriliyor. Göbek veya bel çevresinden zayıflamak için zayıflama ilaçları kullanmayın. Bu cezbedici ilaçlar egzersiz veya doğru beslenme desteği olmadan hiçbir işe yaramaz.
Jimnastik aletleri
Yere eğimli sabit egzersiz bandı 'Decline Bench' jimnastik aletleri içinde en iyisi. Yer çekimi nedeniyle vücudunuzun üst kısmı altından daha ağırdır. Ayarlanabilir aletle birçok zor hareket yapılabiliyor. Egzersiz aletini minimum 30 derece yere eğimli olacak şekilde kurun. Aletin oturma yerine oturun ve ayaklarınızı ayağınızı tutması için yapılan yere koyun. Yavaşça aletin üzerine doğru uzanın ve ellerinizi başınızın altına koyarak yavaş yavaş doğrulmaya çalışın. Hareketleri sürekli tekrarlayın.

Bisiklet en kötüsü
Bel çevresi için en iyi sporlar Kickbox, raket oyunları, squash, krol (crawl) yüzme ve tek başınıza tenis olarak belirtiliyor. Bunun yanında herhangi bir aerobik egzresizi de göbek çevresindeki yağları eritir. Tüm bu sporlar bir saatte 475 kaloriden daha fazla yakmanızı sağlar. Bisiklet sürmek bel inceltme için en kötü spordur. Bu basenler içindir! Bu kaslar tüm vücutla bağlantılı değildir.

Ev aletleri
En iyisi egzersiz topuyla hareket etmektir. Egzersiz topuyla vücudunuzun eğin, bükün. Eğer sırt ağrısı sorunlarınız varsa egzersiz topundan uzak durun.

Alışkanlıklar
En iyi alışkanlık dik yürümek ve oturmak. Kendinizi koyvermiş gibi yümeniz göbeğinizin öne çıkmasına neden olur. Zaman zaman göbeğinizi içinize çekip bırakmanızda belinizin incelmesine yardımcı olur. Sigara içmek veya pasif içicilik en kötü alışkanlıklardan biri. Düzenli içicilerin bel çevresi dumanı içlerine çektikleri ve üfledikleri için daha kalındır.

Göbek şişkinliğini azaltan öneriler

-Su için.

-Cipsten vazgeçin.

-Fazla tuzlu gıdalar tüketmeyin.

-Sakız çiğnemek fazla hava yutmanıza neden olur, bu sebeple fazla çiğnemeyin.

-Sindirim sorunu yaşıyorsanız bir veya iki fincan kahve lavaboya gitmenizi sağlayabilir.

Zayıflatan kıyafetler
Vücut şekillendirici kıyafetler giyin. Bel çevresi için üretilen lycra içeren kıyafetlerden edinin. Fazla kiloluysanız kıyafetler sıkabilir veya yağlar taşabilir. Bu nedenle üzerinize göre olanları tercih edin.
 
İşte diyette doğru bilinen 10 yanlış:

1-Gece yemek yemek şişmanlatır.

Doğrusu: Bunun bir kanıtı olmadığını söyleyen Rosenbloom, gece ya da gündüz alınan toplam kalorinin önemli olduğunu, ve gece ya da gündüz yenen yemeklerin kalorisinin hesaplanması gerektiğini belirtti.

2-Kan şekerini yükselten yiyeceklerden uzak durun.

Doğrusu: Rosenbloom, yiyeceklerin karbonhidrat seviyelerine göre ayarlanabileceğini söyleyerek, kilo kaybetmek ya da kan şekerinizi dengeli tutmak için bunun tek strateji haline getirilmemesini önerdi.

-3Yüksek fruktozlu mısır şurubu kilo artışına neden olur.

Doğrusu: Araştırmacılar, 2003 yılında obezitenin yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanımıyla arttığına dair açıklama yaptıklarında, Rosenbloom bunun yanlış olduğunu açıkladı. Bunu destekleyen herhangi bir kanıt olmadığını savunan Rosenbloom, Amerikan Medikal Derneği'nin geçtiğimiz günlerde yüksek fruktozlu mısır şurubunun obeziteye katkıda bulunmadığını açıkladığını söylüyor.

4-Kafein sağlıklı değil.

Doğrusu: Rosenbloom, kafeinin ünlü zindelik veren etkisinin yanında Parkinson hastalığı ve gut gibi bazı hastalıklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deliller bulunduğunu belirterek, "Ancak düzenli olarak kafein tüketen insanlarda, kafein su kaybına yol açmaz" dedi.

5-Az şişmanlatan yiyecekler daha iyidir.

Doğrusu: Bazı insanlarda kilo kontrolü için yağ gramının hesaplanmasının işe yaradığını, ancak bazılarında bunun geçerli olmadığını belirten Rosenbloom, "Kalp hastalığı, diyabet ve metabolik sendromlu hastalar için karbonhidrat kesilerek tekli doymamış yağ gibi çok az miktarda sağlıklı yağ ilavesi yapılabilir" dedi.

6-Daha az sodyum yiyin, tuzlu yiyeceklerden uzak durun, sofra tuzu yerine deniz tuzu kullanın.

Doğrusu: Tat alma duyusunun her zaman sodyum ve deniz tuzunu fark edemeyeceğini ya da diğer gurme tuzları sofra tuzundan daha sağlıklı olmadığını açıklayan Rosenbloom, işlenmiş birçok yiyeceğin çok fazla tuz içerdiğini ve bu nedenle yiyeceklerin etiketlerinin kontrol edilmesi gerektiğini öneriyor.

7-Günde çok fazla su içmek kilo kaybına neden olur.

Doğrusu: Suyun kilo kaybettirdiğine dair bir kanıt olmadığını belirten Rosenbloom, "Çorba gibi su içeren yiyecekler, sizi tamamen doyurur. Fakat sadece su içmek aynı etkiyi yapmaz. Susuzluk ve açlık mekanizmamız iki farklı şeydir" dedi.

8-Tam hububatlar, rafine edilmiş ve arıtılmış olanlardan daha sağlıklıdır.

Doğrusu: Tam hububatların sağlıklı bir seçim olduğunu ifade eden Rosenbloom, "Fakat rafine edilmiş hububatları da terk etmenize gerek yok. İkisinden de biraz yemelisiniz"

9-Şeker çocuklarda davranışsal sorunlara yol açar.

Doğrusu: Birçok çocuk için "Çocuklar şeker yediklerinde daha coşkulu, hareketli oldukları söylenir" tezi üzerine Rosenbloom, şeker yemeseler dahi çocukların bazen daha hiperaktif davrandıklarını gösteren araştırmalar olduğunu belirtiyor.

10-Protein, atletler için çok önemli bir besin.

Doğrusu: Atletlerin hareketsiz insanlardan daha fazla proteine ihtiyacı olduğunu doğrulayan Rosenbloom, "Ancak düşünüldüğü gibi çok proteine ihtiyaçları yok. İlave olarak protein almalarına gerek yok, yedikleri besinlerle bol miktarda protein alıyorlar" dedi. Fakat zamanlama sorunu yaşadıklarını belirten Rosenbloom, ağırlık antrenmanından sonra atletlerin yaklaşık 8 gram protein tükettiklerini ve bunu küçük bir kutu az yağlı çikolatalı süt ile
alıntı


ben su olayına üzüldüm yaaa bu kadar içççç bu kadar çişşşş boşunamıydı aman ALLAHIM nolamazzz
 
Son düzenleme:
Hedef: Haftada ortalama 5 - 6 kilo verebilirsiniz.
Günlük kalori: 600 Kcal

Genel bir diyet/zayıflama programı olarak diyetisyenler tarafından tercih edilmeyen bu düşük kalorili diyet tekrarlı olarak uygulanmamalıdır.

Bu diyetin günlük menüleri:

1.GÜN
Sabah : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 3 orta boy patates (haşlanmış)


2.GÜN
Sabah : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 2 orta boy patates (haşlanmış)


3.GÜN
Sabah : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 3 orta boy patates (haşlanmış)


4.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 2 but tavuk ızgara, haşlama, yeşil salata (1 tatlı kaşığı sıvı yağ)


5.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : 1 elma 2 mandalina
Akşam : 2 porsiyon balık ya da bonfile, karışık salata


6.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : 1 elma 1 portakal
Akşam : 2 porsiyon balık veya bonfile (karışık salata, 1 tatlı kaşığı sıvı yağ)


7.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : Patates salatası, yeşil soğan ve 1 tatlı kaşığı sıvı yağ
Akşam : 3 yumurta teflon tavada, yeşil salata

kızlar size bi önerim var patates diyeti vakti zamanında bununla haftada 4 5 kilo vermişliğim var hemde gayet doyurucu harfiyyen uydum ama tuz yok falan tavuk balık dısında ben yiyemiyorum onları ne dersiniz haftaya hep birden yapalımmı ?
 
Son düzenleme:
1.GÜN
Sabah : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 3 orta boy patates (haşlanmış)


2.GÜN
Sabah : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 2 orta boy patates (haşlanmış)


3.GÜN
Sabah : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 3 orta boy patates (haşlanmış)


4.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 2 but tavuk ızgara, haşlama, yeşil salata (1 tatlı kaşığı sıvı yağ)


5.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : 1 elma 2 mandalina
Akşam : 2 porsiyon balık ya da bonfile, karışık salata


6.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : 1 elma 1 portakal
Akşam : 2 porsiyon balık veya bonfile (karışık salata, 1 tatlı kaşığı sıvı yağ)


7.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : Patates salatası, yeşil soğan ve 1 tatlı kaşığı sıvı yağ
Akşam : 3 yumurta teflon tavada, yeşil salata

işte böle canımm siz harfiyyen uyacaksınız ama ben tavuk ve yumurta yemiyorum bakliyat yaparım onları süper olacak bende ole iki patetes deyip burun kıvırmaca yok gayet tok olacaksınız azıcık tuz serpiştiririz genede yasak ama olsun o kadarcık heyecanlıyım yarın pazara giderim patatesleri kapıp gelirim pazar günü başlarız anlaştıkmı?
 
BEYAZ LAHANA MUCİZESİ(prof.dr. ibrahim adnan saraçoğlu)

İŞTE MUCİZE REÇETE



1.KIŞ BOYUNCA BİRİKEN KİLOLARINIZDAN KURTULMANIZI SAĞLIYOR

2.VUCUTTA BİRİKEN TOKSİNLERİ ATIYOR,KOLON KANSERİNİ ÖNLÜYOR

3.KAN DOLAŞIMINI DÜZENLEYİP,VUCUDUNUZUN CANLANMASINI SAĞLIYOR

4.SELÜLİTLERİ ÜÇ HAFTALIK KÜRLE YOK EDİYOR



LAHANA KÜRÜ

:KAYNAMAKTA OLAN YARIM LİTRE SUYA 6-7 ADET BEYAZ LAHANA YAPRAĞINI,10 DKAĞZI KAPALI OLARAK HAFİF ATEŞTE PİŞİRİN

:SABAH VE AKŞAM OLMAK ÜZERE AÇ VEYA TOK KARINA BİRER SU BARDAĞI İÇİN.BU İŞLEMİ TOPLAM 5 GÜN DEVAM EDİN

:BU KÜRÜ 5 GÜN UYGULADIKTAN SONRA 3 GÜN ARA VERİN VE TEKRAR 5 GÜN DEVAM EDİN. BÖYLECE 10 GÜNLÜK KÜR TAMAMLANMIŞ OLUR

:10 GÜNLÜK KÜR İÇİN KESİNLİKLE İHTİYACINIZ OLAN MİKTARI BİR DEFADA DEĞİL, HER GÜN TAZE OLARAK HAZIRLAYIN

:KAN DOLAŞIMINI DÜZENLEMEK AMAÇLI KULLANIMDA 3-4 ADET BEYAZ LAHANA YAPRAĞINI YARIM LİTRE SUDA HAFİF ATEŞTE 15 DK PİŞİRİN. SABAH AKŞAM BİR BARDAK İÇİN. HER 3 GÜNDE BİR 3 GÜN ARA VEREREK TOPLAM 21 GÜN UYGULANIR. AYNI ŞEKİLDE İKİNCİ 21 GÜNLÜK KÜRÜDE UYGULADIKTAN SONRA İKİNCİ VE SON KÜRDE TAMAMLANIR.



FAZLA KİLOLARA VEDA EDİN

:4-5 ADET BEYAZ LAHANA YAPRAĞINI KAYNAYAN 750 ML SUYUN İÇİNE KOYUN VE HAFİF ATEŞTE AĞZI KAPALI 7 DAKİKA PİŞİRİN. AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE TÜKETİN:


İLK BEŞ GÜN:HER GÜN SABAH VE AKŞAM BİR SU BARDAĞI

İKİNCİ HAFTA:HER GÜN BİR SU BARDAĞI

ÜÇÜNCÜ HAFTA:İKİ GÜNDE BİR BİR SU BARDAĞI

DÖRDÜNCÜ HAFTA:ÜÇ GÜNDE BİR SU BARDAĞ

BEŞİNCİ HAFTA:7 GÜNDE BİR SU BARDAĞI

ALTINCI HAFTA:ALTINCI HAFTADA İÇİLMİYECEK

YEDİNCİ HAFTA:BİR SU BARDAĞI

NOT: ZAYIFLAMAK İÇİN YAPTIĞINIZ BU KÜR , AYNI ZAMANDA TOKSİN ATICI,ARINDIRICI VE KANSERE KARŞIDA KORUYUCUDUR..
 
Düz karın için 9 öneri..

Yiyecekler
Fasulye, nohut, mercimek gibi gıdalar ile kiraz, çilek, vişne gibi küçük meyveler en iyi yiyeceklerdir. Kuru fasulye, böğürtlen, kuru kayısı, kış meyvelerinin taze sıkılmış suları kilo vermede en etkili yiyecekler olarak sıralanıyor. Bu yiyecekler sizin tok hissetmenizi sağladığı için kilo vermenize yardımcı olur. Bunlardan günde 25 ila 35 gr kadar tüketmeniz gerekir. Hiç yememek ise doğru değildir.

İçecekler
Buzlu soğuk su en iyi içecek. Kalorisizdir, midenizde doygunluk hissine neden olur ve daha az yersiniz. Kan basıncınızın ve adet öncesi dönemi rahat atlatmanızı da sağlar. Buzlu su içtiğinizde vücudunuz ısınmak için ekstra kalori harcadığı da aklınızın bir kenarında bulunsun. Zayıflamak için alkolden uzak durun. Likör ve bira kandaki kortisol seviyesini yükseltir ve yağların göbek çevresinde toplanmasına neden olur.

Vitaminler
Kalsiyum kemiklerinizi koruyarak omurgada çatlaklara neden olan osteoporozu engeller. Bu sistem çöktüğünde göbek dışarı fırlar. Eğer 50 yaş civarında veya daha yaşlı bir kadınsanız günde bin 500 mg kalsiyum alın. 50 yaş altındaki erkek ve kadınlar için günde bin mg kalsiyum almaları öneriliyor. Göbek veya bel çevresinden zayıflamak için zayıflama ilaçları kullanmayın. Bu cezbedici ilaçlar egzersiz veya doğru beslenme desteği olmadan hiçbir işe yaramaz.

Bisiklet en kötüsü
Bel çevresi için en iyi sporlar Kickbox, raket oyunları, squash, krol crawl yüzme ve tek başınıza tenis olarak belirtiliyor. Bunun yanında herhangi bir aerobik egzersizi de göbek çevresindeki yağları eritir. Tüm bu sporlar bir saatte 475 kaloriden daha fazla yakmanızı sağlar. Bisiklet sürmek bel inceltme için en kötü spordur. Bu basenler içindir. Bu kaslar tüm vücutla bağlantılı değildir.

Ev aletleri
En iyisi egzersiz topuyla hareket etmektir. Egzersiz topuyla vücudunuzu eğin, bükün. Eğer sırt ağrısı sorunlarınız varsa egzersiz topundan uzak durun.

Alışkanlıklar
En iyi alışkanlık dik yürümek ve oturmak. Kendinizi koyuvermiş gibi yürümeniz göbeğinizin öne çıkmasına neden olur. Zaman zaman göbeğinizi içinize çekip bırakmanız da belinizin incelmesine yardımcı olur. Sigara içmek veya pasif içicilik en kötü alışkanlıklardan biri. Düzenli içicilerin bel çevresi dumanı içlerine çektikleri ve üfledikleri için daha kalındır.

Göbek şişkinliğini azaltan öneriler
- Su için.
- Cipsten vazgeçin.
- Fazla tuzlu gıdalar tüketmeyin.
- Sakız çiğnemek fazla hava yutmanıza neden olur, bu sebeple fazla çiğnemeyin.
- Sindirim sorunu yaşıyorsanız bir veya iki fincan kahve lavaboya gitmenizi sağlayabilir.

Zayıflatan kıyafetler
Vücut şekillendirici kıyafetler giyin. Bel çevresi için üretilen 'Lycia' içeren kıyafetlerden edinin. Fazla kiloluysanız kıyafetler sıkabilir veya yağlar taşabilir. Bu nedenle üzerinize göre olanları tercih edin.
 
Son düzenleme:
EVET KENDİ DİYET NOT KİTABIMDAN ....


EGER BU DİYETİ UYGULUYCAKSAK KAÇAMAK YOK .....

1..Bu diyette tüketilen gıdanın insülün salgılamasını engellemek . böylece ihtiyaç duyulan enerjiyi saglaması için..vucukttaki yag sitoklarını kullanmasını saglamak .....

.2.ögün atlamayı unutmak .... çünki insülin dengesini bozuyo .....

3. puroteinle lifli sebzeler alındıgında. vucut yag depo etmiyor...

4. beyaz un ve şekeri ilk atapta tamamen yasak , çıkarıyoruz ....

5.kavaltıda aşırıya kaçmadan tam ekmek az yaglı peynir süt serbest yaga dikkat edilerek ...

6. salata ve süt ürünü öyle ve akşam ögünlerde mutlaka yen meli .....

7. ilk etepta kesin yasaklar ....patates .. havuç.. mısır ... şeker.ve şekerli ürünler..... muz ...beyazun ve bununla yapılan gıdalar.... pirinç .... karpuz ..kavun ..

8. ilk etapta ekmek sedace kavaltıda kızlar ....

9..yemeklerde sıvı yag aşırıya kaçmadan... katı yaglardan uzak durun .....salataya 1 kaşık zeytin yagı olabilir....

10... meyva ögün aralarında yene bilir ... sabah kalkınca kavaltıdan 20 dk önce yemekten 2 saat sonra her ögün arasında ..buna mutlaka dikkkat edilmeli .... yasak meyveler yenmemeli.... vucut şekeri burdan alacagından dikkat edilmeli ....



 
Al sana montgnac

Giriş:

Sağlıklı beslenerek ve hiç aç kalmadan zayıflama konusunda, Fransız beslenme üstadı Montignac'ın bulguları bir devrim niteliğindedir. Michel Montignac, “Yedikçe Zayıfla” (Güncel yayıncılık) adı altında çıkan, yöntemini detaylarıyla anlattığı kitabında; tüm dünyada en kabul gören “düşük kaloriyle beslenerek” zayıflama metotlarına karşı çıkıyor ve deneylerle de kanıtlanmış bambaşka bir yöntemle büyük bir başarı kazanıyor.

Montignac yöntemini çeşitli yönleriyle irdelemeye geçmeden önce, kitabın Türkçe yazılan önsözünde, Cerrahpaşa Diyabet ve Metabolizma Bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr. Mücahit Özyazar'ın bu yöntemi destekleyici bir yazısının bulunduğunu söylemekte fayda var. Kitabın orijinal önsözünde ise, New Orleans'taki Mercy-Baptiste Hastanesi Kalp Cerrahisi Bölüm Başkanı Dr. Morrison C. BETHEA'nın; hastanelerinde Montignac yöntemi uygulamasıyla hastalarının hem zayıflamalarının, hem de kolesterol seviyelerinin yüzde 20-30'lara varan seviyelerde düşüşünün sağlandığını ve bu yöntemin kesinlikle çığır açıcı nitelikte olduğunu anlatan yazısı yer alıyor. Şeker hastalarının da bu yöntemden çok fayda gördükleri ve çoğunun ensülin iğnelerinden bu sayede kurtuldukları tespit edilmiş. Asıl ilginç olan ise, Dr. BETHEA'nın daha sonraları, yanına ikisi doktor, üç uzman arkadaşını daha alarak, bu metodu daha da ileriye taşıdığını ifade ettiği yeni bir kitaba imza atmış olması: “ŞEKERİ BIRAK! VE ZAYIFLA” (H.L. Steward, Dr. Bethea, Dr. Andrews-endokrinoloji uzmanı-, Dr. Balart-gastroentereloji ve hepatoloji uzmanı-, Güncel Yayıncılık).

Zaten aşağıdaki yazı bu iki kitapta anlatılan beslenme yönteminin bir özeti olacak.

Düşük kalorili beslenme yönteminin iflası:

Bugün tüm uzmanların ortak olarak kabul ettikleri bir olgu var: Besinleri kalori hesaplarına göre tüketerek günlük ihtiyacımızdan daha az kalori almaya başladığımızda, biraz da egzersizle, gerçekten de kısa bir süre içinde zayıflıyoruz. Derken bir duraklama dönemi başlıyor, artık ne kadar az yesek de kilo vermemeye başlıyoruz. Çünkü vücut “kıtlık alarmına” geçmiştir ve artık az kalori alsak da, metabolizma yavaşladığından, yediklerimiz yağ olarak depolanmaya devam etmektedir! Biz inatla daha da az yesek bile vücut derhal önlemini alacaktır, sürekli bir kısmını depolamaya devam edecek ve ne yesek yaramaya başlayacaktır! Artık kilo vermek için kalorileri iyice düşürmeye ihtiyaç duyulmaktadır, ama her seferinde kilo vermeye karşı gittikçe artan bir direnç oluştuğu görülür. Zaten sürekli aç gezmenin yarattığı bezginlik, bıkkınlık, bir müddet sonra canımızdan bezdirir. Hiç bir insan çok uzun süre ihtiyacından daha az yiyerek mutlu yaşamaya devam edemez. Kaçamak yaptığı anda ise verdiklerini fazlasıyla geri aldığını görecektir. Düşük kalori sistemini uygulayan bir çok kişi bu deneyleri yaşamıştır. Vücudumuz tek bir öğün atladığımızda bile derhal savunma mekanizmasını çalıştırır, ve bir sonraki öğünde mutlaka ekstra depolama ihtiyacı duyar. Bu yüzden zayıflamak isteyen kişilerin değil günlerce aç gezmek, bir öğün bile aç kalmaya müsamahaları yoktur. Hayvan deneylerinde de aynı sistem gözlenmiş, aynı miktarda yemeği tek öğün yiyen köpekler şişmanlarken, 5-6 sefere bölünerek yiyenler normal kilolarını korumuşlardır. Düşük kalori rejimlerinin bir diğer mahsuru daha vardır: Kişiler gerekli temel yağ asitleri, mineral ve vitaminlerden yoksun kalma tehlikelerine maruz kalabilir, bitkinlik ve çeşitli hastalıklarla karşılaşabilirler. Webb 1980'de;, Leibel, Rosenbaum ve Hirsch 1995'te şişmanlığa karşı yapılan diyetlerin yararsızlığını ortaya koymuştur. Gerek Michigan Üniversitesinden Prof. Gardner, gerekse de Pennsylvania Üniversitesinden Prof. Bronwell yaptıkları deneylerde düşük kalori rejiminin çöküşünü kanıtladılar. Eylül 1993'te ise Prof. Apfelbaum Uluslararası Anvers Kongresinde, “Aşırı şişmanlık tedavisinde hepimiz yanıldık mı?” sorusuna “Evet!” deme cesaretini göstermiştir.



PEKİ NASIL ZAYIFLAMALI?

Görülen o ki, gerçek ve kalıcı kilo kaybı, aç kalarak, az kalori yöntemiyle değil, doğru gıdaları doğru zamanlarda ve doğru bileşimlerle tüketerek sağlanacaktır. Alışılagelmiş yöntemlerin rafa kaldırılmasında ve çağdaş, bilimsel bir metodun öğrenilmesinde sağlığımız açısından büyük yarar vardır. (Bu arada protein diyeti ve zayıflatıcı ilaçların da vücudumuz üzerinde sayısız zararları vardır, ama bu bizim yazımızda uzun uzun anlatılmayacak, yeri geldiğinde değinilecektir.)

Yöntem:

Vücuda enerji veren gıdalar üçe ayrılır: Glusidler (Karbonhidratlar), Proteinler ve Lipidler(Yağlar). Vücut esas enerji ihtiyacını karbonhidratlardan sağlar. Protein ve yağların ana hizmetleri farklıdır, ama karbonhidratın yetmediği anlarda (açlık hali gibi), karaciğerde glikojen olarak depolanmış olan yağ (glikojen, sadece öğün aralarındaki açlık durumuna yetecek miktardadır), vücudun çeşitli bölümlerinde depolanmış yağ ve kaslardaki protein rezervleri devreye girer. İşte bu safhada, “öyleyse hiç karbonhidrat yemeyelim, vücut da ihtiyacını depolanmış olan yağ ve proteinlerden karşılasın, biz de zayıflayalım” şeklinde parlak bir fikir gelse de, hevesimiz kursağımızda kalıyor; zira bu yöntemde vücutta “keton” adı verilen toksik maddelerin ortaya çıkarak ölüme varacak derecede vücuda zarar vereceği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Zaten protein diyetlerinin tehlikesi de burada ortaya çıkıyor.

Karbonhidratlar vücutta sindirildikten sonra glikoza (şekere) dönüşürler. Bu da kan şekerimizi yükseltir. Kandaki şekeri yakıt olarak hücrelere gönderme ve kan şekerini normal seviyeye indirme görevi ensülin hormonuna verilmiştir. Pankreas tarafından üretilen ensülin bir süpürge gibidir. Karbonhidratlardan elde ettiğimiz glükozu da, proteinlerden ve yağlardan elde edilen maddeleri de hücrelere ensülin taşır; bir kısmını derhal, bir kısmını da ihtiyaç halinde kullanılmak üzere depo olarak. İşte kan şekerimiz yükseldiğinde salgılanan ensülin hormonu, yağ depolamak ve kolesterol yükseltmekte de ustadır!

“Şekeri Bırak” kitabının yazarları; Montignac'ı ve “Şekerin Hüznü” kitabının yazarı William Dufty'yi öncüleri olarak kabul etseler de, her iki yazarın, bildikleri halde ensülinin zararlarını yeteri kadar vurgulamadıklarını söylüyorlar. Onlar ensülinin yağ depolamakla kalmayıp, önceden depolanan yağların tüketimini de engellediğini, ayrıca kolesterol seviyelerini artırdığını bilimsel verilere dayanarak açıklıyorlar (Kahn ve Weir, 1994). Yani çok ensülin, çok yağ depolama riski ve kolesterolün artma riski! Demek ki pankreasımızın aşırı çalışıp, sürekli yüksek miktarda ensülin salgılamasına neden olmaması için bazı önlemler alacağız. Bu da kan şekerimizi çok yüksek seviyelere çıkartmamakla sağlanacak. Kan şekerimizi ne artırıyordu? Öncelikle karbonhidratlar. Ama ne ilginçtir ki, karbonhidratlar kendi aralarında bir çok değişik sınıflara ayrılmıştır. Tahıllar da, sebze ve meyveler de, bal ve şeker de, baklagiller de karbonhidrattır. Bütün mesele hangi karbonhidratların, kan şekerini fazla artırdığını, hangilerinin normal derecede, hangilerinin çok az artırdığını bilmekte yatıyor.

Rafine edilmiş şeker, beyaz un, beyaz pirinç, beyaz makarna, beyaz ekmek (maalesef modern gıda endüstrisinin azizliği yüzünden tüm lif ve mineral, vitamin…vs. gibi faydalı elementlerinden arındırılmış olduklarından), ayrıca şekerli tüm gıda ve içecekler (ketçap ve kola gibi..) yüksek kan şekeri endeksine dahil gıdalardır. Yani bu tip liften arındırılmış gıdaları tükettiğimizde, kan şekerimiz oldukça yüksek seviyelere çıkarak fazla miktarda ensülin salgılanmasına neden olur.(Montignac kitabında bunları yüksek glisemi endeksine sahip gıdalar, ya da kötü glusidler olarak tanımlıyor).
 
Bir çok görüşe göre, eskiden gıdalar bu kadar rafine edilmediklerinden ve daha doğal halleriyle tüketildiklerinden, çağımızın hastalıkları olan erken yaştaki damar hastalıkları, şeker, obezite ve kanser bu derece yaygın değildi. Özellikle milyonlarca yıl boyunca atalarımız rafine şekerin ne olduğunu bilmeden yaşadı. Onların pankreasları belki de yaşamlarının tek bir gününde bile bizim her gün sağladığımız ensülini salgılamamıştı. Son bir kaç yüzyılda sadece soyluların ve kralların sofrasını süsleyerek onların diyabet, gut, obezite gibi hastalıkları edinmesine neden olan şeker, bugün tüketim çılgınlığı halinde herkesin günlük diyetine fazlasıyla girmiş bulunmaktadır.



Doğal oldukları halde kötü glusid olarak tanımlanacak bir kaç tane de sebze bulunmaktadır ki bunlar; patates(taze olmayanı), havuç, pancar ve mısır olarak sıralanır. Meyvelerden ise karpuz, ananas ve muz kan şekerini fazla yükselten kötü glusidler sınıfına girer.



Kepekli veya daha iyisi entegral olarak adlandırdığımız ekmek, kepekli makarna, kabuklu pirinç ve baklagiller iyi glusidlerdir. Yeşil sebzeler, soya ve mantar ise çok iyi glusidler sınıfına girer, yani bunlar ensülin salgılamasına en az etki edenlerdir. (Aşağıda her iki kitaptan derlenen glisemi endeksi tablosu rakamlarla detay vermektedir.)



Montignac etkileyici bir örnekle beyaz ekmeğin şişmanlamaya katkısını anlatıyor: Deneğimiz, sürekli kötü glusidlerle beslenmiş, pankreası düzgün çalışamayan biri. Ona aşağı yukarı ayni kalori değerine sahip iki çeşit gıda vereceğiz. (Bu arada bilmeliyiz ki, normal olarak 1 litre kanda bulunan kan şekeri seviyemiz 1 gr.dır.) İlk olarak deneğimize 100 gr. beyaz ekmek üzerine sürülmüş 70 gr. tereyağı, ikinci seferde ise 100 gr. entegral ekmek üzerine sürülmüş aynı miktarda tereyağı veriyoruz. Beyaz ekmek yüksek kan şekeri endeksine sahip olduğundan (70), kan şekeri derecesi 1.70 seviyesine çıkıyor. Pankreas çok da iyi çalışmadığından, salgılanan ensülin orantısız kalıyor. Glikoza dönüşen beyaz ekmeği kandan kovuyor fakat ensülin fazlası, yağın önemli bir kısmını depoluyor. Entegral ekmekle yağ verildiğinde ise, bu ekmeğin kan şekeri endeksi düşük olduğundan (35), kan şekeri yaklaşık 1.20 seviyelerine çıkıyor ve salgılanan ensülin miktarı da bir hayli az oluyor. Az miktardaki ensülin ise, yağın depolanmasına neden olmuyor. Sonuç olarak, senelerce kötü glusidlerle beslenen kişilerde pankreasın bir müddet idare etse de sonunda yorgunluk sinyali vererek dengesiz çalışmaya başladığı görülüyor. Yüksek seviyelerde salgılanan ensülinin marifetlerini de öğrenince, tüm şişmanlık vakalarını izah edebilmiş oluyoruz.

Yüksek ensülin salgısının bir başka çok önemli zararı daha var: Hipoglisemi'ye yol açması. Diyelim kötü glusidlerden oluşan bir kahvaltıyla başladık güne: Beyaz ekmek, bal, reçel… Kan şekerimiz yüksek bir nokta olan 1.80 gr/lt.'ye bile ulaşabilir. Pankreasımız çok iyi durumda değilse, ensülin salgısı fazla ve orantısız olur. Bu durumda kan şekerimiz anormal bir düşüşe geçebilir ve sindirimden 3-5 saat sonra kan şekerimiz 0.45 gr/lt.ye kadar düşebilir. Kan şekeri ani olarak düştüğünde kişi solgunlaşır, terleme, titreme, çarpıntı gibi sıkıntıların yanı sıra büyük bir açlık hissine kapılır. Hiperglisemiye (yüksek kan şekeri) tepki olarak kişilerde hipoglisemi (düşük kan şekeri) gelişir. Bu ekstrem örnekte olduğu gibi olmasa da, sürekli kötü glusidlerle beslenen kişiler düzenli olarak hipoglisemiden rahatsızlık duyarlar. Yani yemek saatinin yaklaşmasıyla gitgide sinirli, sabırsız ve hatta saldırgan olmak; üşüme, veya yorgunluk, esneme ve uyuşukluk hali, dikkat dağılması, hep anormal kan şekeri düşüşlerinden kaynaklanan durumlardır. Doktora giden hastaların çoğu kronik yorgunluktan bahsederler. Bu, kötü beslenme alışkanlığının bir sonucudur. (Fazla şeker, fazla beyaz ekmek, fazla patates, fazla makarna ve pilav; çok az lif.) Kişi hipoglisemiye düştükçe tekrar kötü bir gluside saldırmakta, ve kan şekerinin bu aşırı iniş-çıkışları bir kısır döngü şeklinde insanın metabolizmasını aşırı yormaktadır.
Günümüzde aşırı kola ve şekerli yiyecekler tüketen gençler de hantal ve tembel olmanın nedenini beslenmelerinde aramalılar. Yemek sonralarında çöken ağırlığın tek nedeni bu sağlıksız beslenme alışkanlıklarıdır.

Aç karnına alınan alkol de aynı etkiyi göstermektedir. Hipoglisemiye neden olan başka faktörler de vardır, heyecanlanma veya pankreas tümörleri…gibi. Kronik yorgunluğa ait de başka nedenler vardır. Ama bunlar bizim konumuzun dışındadır.

Bu arada; her iki kitapta da, meyvelerin vitaminlerinden tam yararlanabilmek için, aç karnına yenilmeleri gerektiği yazmaktadır (Yemeklerden yarım saat önce veya iki saat sonra).

Çünkü sindirim süreleri çok kısadır. Aksi takdirde meyveler, diğer yemeklerle saatlerce aynı midede kalarak mayalanır, diğer maddelerin sindirimini etkilediği gibi vitaminlerini de kaybederler. (Yalnız çilek, böğürtlen ve frambuaz gibi kırmızı meyveler, midede mayalanmadıklarından, yemekten sonra tüketilmelerinde mahsur yoktur.)

Sonuç:
Daha sağlıklı yaşamak ve ideal kilomuzu korumak için temel beslenme mantığını kavradık. Montignac yöntemi ve Şekeri Bırak yöntemi arasındaki ufak farklılıkları kısaca belirtip dikkatimizi aşağıdaki Glisemi Endeksi Tablosuna yönelterek, hangi gıdaları seçmemiz gerektiğini daha iyi göreceğiz.

Tabloda “kötü”, “iyi” ve “çok iyi glusid”ler (karbonhidratlar) yer almaktadır. Montignac ilk aşamada, “iyi glusid”lerden (“çok iyi glusid”lerden olmaları şart değil) oluşan bir kahvaltıyla güne başlamayı öneriyor. Bu kahvaltıda yemekten en az 15 dakika önce yenecek meyve, istenildiği kadar entegral ekmek, ve (entegral ekmek ne de olsa “çok iyi glusid” sınıfına girmediğinden) ensülinin yağ depolama riskine karşı önlem olarak, hiç yağın olmadığı bir kahvaltı öneriyor. Yani yağsız olmak kaydıyla peynir, yoğurt, süt tüketilebileceğini söylüyor.
Öğlen ve akşam yemeklerinde aşırı yağlı olmamak kaydıyla protein tabağı (kırmızı et, tavuk veya balık, omlet…vs.), yanında çok düşük glisemik endekse dahil olan (“çok iyi glusid” tabir edilen) yeşil salata ve her tür yeşil sebze, mantar öneriyor.
Veya da başka bir seçenek olarak karbonhidrat ağırlıklı bir yemek yenilebiliyor. Elbette karbonhidratlar “iyi glusid”lerden seçilecek (kepekli makarna, kabuklu pirinç, kurubaklagiller… vs.),yanında istenildiği kadar yeşil sebze ve salatalar, istenirse yağsız olmak kaydıyla peynir ve yoğurtla yenilebilecek. Montignac, protein ağırlıklı yemek ile karbonhidrat ağırlıklı yemeği dengede tutmanın iyi olacağını belirtiyor: Diyelim ki 10 öğünün 7'si protein ağırlıklıysa, 3'ü de karbonhidrat ağırlıklı olarak düşünülmeli… Rafine edilmiş(beyazlaştırmış) her tür karbonhidrat, ayrıca patates, havuç, pancar ve mısır, meyvelerden muz ve karpuz gibi “kötü glusid”ler ilk aşamada yasaklı. Zira 2-3 ay sürecek bu aşama, kilo verme aşaması.
İkinci aşamada artık kilo verildiğinden, bazı kaçamaklara müsamaha gösteriliyor; örneğin patatesi çok seven bir kişi nadiren patates yiyerek kaçamak yapabiliyor ama mümkünse vücuda yağ depolatmamak için, etle beraber değil de salatayla yapılması öneriliyor bu tip kaçamakların… Tatlı meselesine gelince, ilk aşamada tatlı yok. Meyve, badem, ceviz, fındık, kuru meyve, yağsız yoğurt, şekersiz marmelatla idare edilecek. İkinci aşamada, früktoz ile yapılmış, veya yüksek oranda (%70) kakao içeren bitter çikolata içeren tatlılara yer veriliyor.
Montignac, yemeklerde, özellikle 1. aşamada entegral dahi olsa ekmeğin pek yer almamasından yana. Sadece kahvaltıda, bolca tüketilebileceğini söylüyor. Zira ekmeğin ağırlık yapan, sindirimi güçleştiren bir madde olduğunu düşünüyor.
Şekeri bırak yönteminde ekmek entegral olmak kaydıyla günün istenen saatinde tüketilebiliyor, ama günde 3 dilimin pek geçilmemesi öneriliyor. Şekeri bırak yönteminde, beraber yemekten kaçınılması gerekenlere değinilmiyor. Yani Montignac yönteminde olduğu gibi, yapısı gereği genelde yağlarla bir arada bulunan proteini alırken, yanında “iyi glusid” olmasına rağmen kepekli ekmek veya makarna gibi gıdaların alınmamasını öneren diyetler yok. Onlar “iyi glusid”lerin hepsi dengeli karıştırılarak yenebilir, ama miktarda asla aşırıya kaçılmamalı demektedir. Örneğin, yeşil sebzelerle garnitür edilmiş bir porsiyon kırmızı veya beyaz et tabağı, yanında bir dilim ekmek ve bir salata öğünümüzü oluşturacak; öğün aralarında ise meyve ve yemişlerle atıştırma yapılacak. Meyve dışında ise, tatlandırıcıların kullanıldığı, ya da yüksek (en az %60-70) kakao içeren çikolatayla yapılan şekersiz tatlıların tüketildiği bir beslenme tarzını uygun görüyorlar.
Aslında geri kalan tüm beslenme önerileri tamamen aynı denilebilir. Alkol konusunda; çok az olmak kaydıyla (günde 1 veya 2 kadeh), mümkünse kırmızı şarap gibi faydalı olanının tercih edilmesi ve yemekle beraber tüketilmesi konusunda fikir birliği içindeler. Bira ise en kötü glusid olan maltoz içerdiğinden önerilmiyor.
 
bu 2. mesaj...... 1. altta......

Montignac etkileyici bir örnekle beyaz ekmeğin şişmanlamaya katkısını anlatıyor: Deneğimiz, sürekli kötü glusidlerle beslenmiş, pankreası düzgün çalışamayan biri. Ona aşağı yukarı ayni kalori değerine sahip iki çeşit gıda vereceğiz. (Bu arada bilmeliyiz ki, normal olarak 1 litre kanda bulunan kan şekeri seviyemiz 1 gr.dır.) İlk olarak deneğimize 100 gr. beyaz ekmek üzerine sürülmüş 70 gr. tereyağı, ikinci seferde ise 100 gr. entegral ekmek üzerine sürülmüş aynı miktarda tereyağı veriyoruz. Beyaz ekmek yüksek kan şekeri endeksine sahip olduğundan (70), kan şekeri derecesi 1.70 seviyesine çıkıyor. Pankreas çok da iyi çalışmadığından, salgılanan ensülin orantısız kalıyor. Glikoza dönüşen beyaz ekmeği kandan kovuyor fakat ensülin fazlası, yağın önemli bir kısmını depoluyor. Entegral ekmekle yağ verildiğinde ise, bu ekmeğin kan şekeri endeksi düşük olduğundan (35), kan şekeri yaklaşık 1.20 seviyelerine çıkıyor ve salgılanan ensülin miktarı da bir hayli az oluyor. Az miktardaki ensülin ise, yağın depolanmasına neden olmuyor. Sonuç olarak, senelerce kötü glusidlerle beslenen kişilerde pankreasın bir müddet idare etse de sonunda yorgunluk sinyali vererek dengesiz çalışmaya başladığı görülüyor. Yüksek seviyelerde salgılanan ensülinin marifetlerini de öğrenince, tüm şişmanlık vakalarını izah edebilmiş oluyoruz.

Yüksek ensülin salgısının bir başka çok önemli zararı daha var: Hipoglisemi'ye yol açması. Diyelim kötü glusidlerden oluşan bir kahvaltıyla başladık güne: Beyaz ekmek, bal, reçel… Kan şekerimiz yüksek bir nokta olan 1.80 gr/lt.'ye bile ulaşabilir. Pankreasımız çok iyi durumda değilse, ensülin salgısı fazla ve orantısız olur. Bu durumda kan şekerimiz anormal bir düşüşe geçebilir ve sindirimden 3-5 saat sonra kan şekerimiz 0.45 gr/lt.ye kadar düşebilir. Kan şekeri ani olarak düştüğünde kişi solgunlaşır, terleme, titreme, çarpıntı gibi sıkıntıların yanı sıra büyük bir açlık hissine kapılır. Hiperglisemiye (yüksek kan şekeri) tepki olarak kişilerde hipoglisemi (düşük kan şekeri) gelişir. Bu ekstrem örnekte olduğu gibi olmasa da, sürekli kötü glusidlerle beslenen kişiler düzenli olarak hipoglisemiden rahatsızlık duyarlar. Yani yemek saatinin yaklaşmasıyla gitgide sinirli, sabırsız ve hatta saldırgan olmak; üşüme, veya yorgunluk, esneme ve uyuşukluk hali, dikkat dağılması, hep anormal kan şekeri düşüşlerinden kaynaklanan durumlardır. Doktora giden hastaların çoğu kronik yorgunluktan bahsederler. Bu, kötü beslenme alışkanlığının bir sonucudur. (Fazla şeker, fazla beyaz ekmek, fazla patates, fazla makarna ve pilav; çok az lif.) Kişi hipoglisemiye düştükçe tekrar kötü bir gluside saldırmakta, ve kan şekerinin bu aşırı iniş-çıkışları bir kısır döngü şeklinde insanın metabolizmasını aşırı yormaktadır.
Günümüzde aşırı kola ve şekerli yiyecekler tüketen gençler de hantal ve tembel olmanın nedenini beslenmelerinde aramalılar. Yemek sonralarında çöken ağırlığın tek nedeni bu sağlıksız beslenme alışkanlıklarıdır.


Bu arada; her iki kitapta da, meyvelerin vitaminlerinden tam yararlanabilmek için, aç karnına yenilmeleri gerektiği yazmaktadır (Yemeklerden yarım saat önce veya iki saat sonra).

Çünkü sindirim süreleri çok kısadır. Aksi takdirde meyveler, diğer yemeklerle saatlerce aynı midede kalarak mayalanır, diğer maddelerin sindirimini etkilediği gibi vitaminlerini de kaybederler. (Yalnız çilek, böğürtlen ve frambuaz gibi kırmızı meyveler, midede mayalanmadıklarından, yemekten sonra tüketilmelerinde mahsur yoktur.)

Sonuç:
Daha sağlıklı yaşamak ve ideal kilomuzu korumak için temel beslenme mantığını kavradık. Montignac yöntemi ve Şekeri Bırak yöntemi arasındaki ufak farklılıkları kısaca belirtip dikkatimizi aşağıdaki Glisemi Endeksi Tablosuna yönelterek, hangi gıdaları seçmemiz gerektiğini daha iyi göreceğiz.

Tabloda “kötü”, “iyi” ve “çok iyi glusid”ler (karbonhidratlar) yer almaktadır. Montignac ilk aşamada, “iyi glusid”lerden (“çok iyi glusid”lerden olmaları şart değil) oluşan bir kahvaltıyla güne başlamayı öneriyor. Bu kahvaltıda yemekten en az 15 dakika önce yenecek meyve, istenildiği kadar entegral ekmek, ve (entegral ekmek ne de olsa “çok iyi glusid” sınıfına girmediğinden) ensülinin yağ depolama riskine karşı önlem olarak, hiç yağın olmadığı bir kahvaltı öneriyor. Yani yağsız olmak kaydıyla peynir, yoğurt, süt tüketilebileceğini söylüyor.
Öğlen ve akşam yemeklerinde aşırı yağlı olmamak kaydıyla protein tabağı (kırmızı et, tavuk veya balık, omlet…vs.), yanında çok düşük glisemik endekse dahil olan (“çok iyi glusid” tabir edilen) yeşil salata ve her tür yeşil sebze, mantar öneriyor.
Veya da başka bir seçenek olarak karbonhidrat ağırlıklı bir yemek yenilebiliyor. Elbette karbonhidratlar “iyi glusid”lerden seçilecek (kepekli makarna, kabuklu pirinç, kurubaklagiller… vs.),yanında istenildiği kadar yeşil sebze ve salatalar, istenirse yağsız olmak kaydıyla peynir ve yoğurtla yenilebilecek. Montignac, protein ağırlıklı yemek ile karbonhidrat ağırlıklı yemeği dengede tutmanın iyi olacağını belirtiyor: Diyelim ki 10 öğünün 7'si protein ağırlıklıysa, 3'ü de karbonhidrat ağırlıklı olarak düşünülmeli… Rafine edilmiş(beyazlaştırmış) her tür karbonhidrat, ayrıca patates, havuç, pancar ve mısır, meyvelerden muz ve karpuz gibi “kötü glusid”ler ilk aşamada yasaklı. Zira 2-3 ay sürecek bu aşama, kilo verme aşaması.
İkinci aşamada artık kilo verildiğinden, bazı kaçamaklara müsamaha gösteriliyor; örneğin patatesi çok seven bir kişi nadiren patates yiyerek kaçamak yapabiliyor ama mümkünse vücuda yağ depolatmamak için, etle beraber değil de salatayla yapılması öneriliyor bu tip kaçamakların… Tatlı meselesine gelince, ilk aşamada tatlı yok. Meyve, badem, ceviz, fındık, kuru meyve, yağsız yoğurt, şekersiz marmelatla idare edilecek. İkinci aşamada, früktoz ile yapılmış, veya yüksek oranda (%70) kakao içeren bitter çikolata içeren tatlılara yer veriliyor.
Montignac, yemeklerde, özellikle 1. aşamada entegral dahi olsa ekmeğin pek yer almamasından yana. Sadece kahvaltıda, bolca tüketilebileceğini söylüyor. Zira ekmeğin ağırlık yapan, sindirimi güçleştiren bir madde olduğunu düşünüyor.
Şekeri bırak yönteminde ekmek entegral olmak kaydıyla günün istenen saatinde tüketilebiliyor, ama günde 3 dilimin pek geçilmemesi öneriliyor. Şekeri bırak yönteminde, beraber yemekten kaçınılması gerekenlere değinilmiyor. Yani Montignac yönteminde olduğu gibi, yapısı gereği genelde yağlarla bir arada bulunan proteini alırken, yanında “iyi glusid” olmasına rağmen kepekli ekmek veya makarna gibi gıdaların alınmamasını öneren diyetler yok. Onlar “iyi glusid”lerin hepsi dengeli karıştırılarak yenebilir, ama miktarda asla aşırıya kaçılmamalı demektedir. Örneğin, yeşil sebzelerle garnitür edilmiş bir porsiyon kırmızı veya beyaz et tabağı, yanında bir dilim ekmek ve bir salata öğünümüzü oluşturacak; öğün aralarında ise meyve ve yemişlerle atıştırma yapılacak. Meyve dışında ise, tatlandırıcıların kullanıldığı, ya da yüksek (en az %60-70) kakao içeren çikolatayla yapılan şekersiz tatlıların tüketildiği bir beslenme tarzını uygun görüyorlar.
Aslında geri kalan tüm beslenme önerileri tamamen aynı denilebilir. Alkol konusunda; çok az olmak kaydıyla (günde 1 veya 2 kadeh), mümkünse kırmızı şarap gibi faydalı olanının tercih edilmesi ve yemekle beraber tüketilmesi konusunda fikir birliği içindeler. Bira ise en kötü glusid olan maltoz içerdiğinden önerilmiyor.[/quote]

KÖTÜ GLUSİDLER
Maltoz
Glikoz
Fırında patates
Hamburger ekmeği
Patates püresi
Havuç
Patates kızartması
Bakla
Balkabağı
Bal
Şeker
Mısır gevreği
Beyaz un
Beyaz pirinç
Mısır
Kraker
Beyaz baget ekmek
Bisküvi
Pancar
Çikolata
Haşlanmış patates
Karpuz
Ananas
Muz
Kavun
Beyaz undan makarna
Reçel
Kuruyemiş
Taze patates
Patlamış mısır

İYİ GLUSİDLER
Kepek ekmeği*
Bulgur
Bezelye
Şekersiz tam tahıl
Kivi
Üzüm
Armut
Taze fasulye
Barbunya
Çavdar ekmeği
Şekersiz meyvesuyu
Şeftali,erik
Elma,portakal
Entegral ekmek**
Nohut
Süt ürünleri
Meyveli yoğurt
Kuru fasulye
Entegral makarna
Mercimek
Kuru kayısı
Şekersiz marmelat
Greyfurt
Kiraz,vişne
Siyah çikolata
(min.%70 kakaolu)
Fruktoz(meyve şekeri) 50

ÇOK İYİ GLUSİDLER
Yoğurt
Soya fasulyesi
Domates
Fındık
Yerfıstığı
Mantar
Yeşil sebzeler***
altıTaze kayısı

*: Entegral ekmek, buğday tohumunun bütünü ile pişirilen ekmektir, unun kepek ve diğer bileşenlerinden ayrıştırılmamış hali kullanılır.
**: Kepekli ekmek ise, beyaz unun içerisine sonradan kepek eklenerek elde edilir. Katılan kepeğin en azından %20 oranında olması uygun olabilir. Kan şekerini düşürecek lifler geri kazandırılsa da, bu ekmek bazı vitamin ve minerallerden yoksun bırakılmıştır.

***: Lahana, brokoli, kabak, enginar, kereviz, ıspanak, patlıcan, karnabahar, salatalık, marul, kıvırcık, roka, turp, dereotu, maydanoz…vs.

SON SÖZ:
İncelediğimiz bu yöntem, kilo verdikten sonra terk edilecek, geçici bir zayıflama “diyet”i değildir; sürekli uygulayacağımız, normal kiloda kalmamızı sağlayacak olan sağlıklı bir beslenme şeklidir ve bir yaşam stili olarak benimsenmelidir.

Özetin Özeti:
Eğer Montignac ve Şekeri Bırak yöntemlerini sadece birer cümleyle özetlememiz gerekseydi:

MONTİGNAC: Şeker ve şekerli gıdalar, bal, beyaz un, ekmek, makarna, pirinç yasak, yerine kepeklileri tüketilecek; mısır, patates ve havuç yasak; proteinlerle beraber, kepekli olsa da tahıllar yasak; kepekli tahıl ürünleri ve baklagillerle de yağ içeren gıdalar yasak; yeşil sebzeler her tür gıdayla limitsiz tüketilecek.

ŞEKERİ BIRAK:Montignac'ta önerilen gıdalar tüketilecek; birlikte tüketilme kısıtlaması yok; yalnız miktarlarda aşırıya kaçılmayacak, öğün araları atıştırmalarıyla sık ve az beslenme prensibi uygulanacak.

GÜNAYDINLAR ......





kızlar arada kaynamasın diye tekrar kopyaladım .. lütfen dikkatli okuyun ...... mortıgnac yapacaklar......a.s.
 
Son düzenleme:
bu 1. mesaj..


EVET KENDİ DİYET NOT KİTABIMDAN ....


EGER BU DİYETİ UYGULUYCAKSAK KAÇAMAK YOK .....

1..Bu diyette tüketilen gıdanın insülün salgılamasını engellemek . böylece ihtiyaç duyulan enerjiyi saglaması için..vucukttaki yag sitoklarını kullanmasını saglamak .....

.2.ögün atlamayı unutmak .... çünki insülin dengesini bozuyo .....

3. puroteinle lifli sebzeler alındıgında. vucut yag depo etmiyor...

4. beyaz un ve şekeri ilk atapta tamamen yasak , çıkarıyoruz ....

5.kavaltıda aşırıya kaçmadan tam ekmek az yaglı peynir süt serbest yaga dikkat edilerek ...

6. salata ve süt ürünü öyle ve akşam ögünlerde mutlaka yen meli .....

7. ilk etepta kesin yasaklar ....patates .. havuç.. mısır ... şeker.ve şekerli ürünler..... muz ...beyazun ve bununla yapılan gıdalar.... pirinç .... karpuz ..kavun ..

8. ilk etapta ekmek sedace kavaltıda kızlar ....

9..yemeklerde sıvı yag aşırıya kaçmadan... katı yaglardan uzak durun .....salataya 1 kaşık zeytin yagı olabilir....

10... meyva ögün aralarında yene bilir ... sabah kalkınca kavaltıdan 20 dk önce yemekten 2 saat sonra her ögün arasında ..buna mutlaka dikkkat edilmeli .... yasak meyveler yenmemeli.... vucut şekeri burdan alacagından dikkat edilmeli ....




Al sana montgnac

Giriş:

Sağlıklı beslenerek ve hiç aç kalmadan zayıflama konusunda, Fransız beslenme üstadı Montignac'ın bulguları bir devrim niteliğindedir. Michel Montignac, “Yedikçe Zayıfla” (Güncel yayıncılık) adı altında çıkan, yöntemini detaylarıyla anlattığı kitabında; tüm dünyada en kabul gören “düşük kaloriyle beslenerek” zayıflama metotlarına karşı çıkıyor ve deneylerle de kanıtlanmış bambaşka bir yöntemle büyük bir başarı kazanıyor.

Montignac yöntemini çeşitli yönleriyle irdelemeye geçmeden önce, kitabın Türkçe yazılan önsözünde, Cerrahpaşa Diyabet ve Metabolizma Bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr. Mücahit Özyazar'ın bu yöntemi destekleyici bir yazısının bulunduğunu söylemekte fayda var. Kitabın orijinal önsözünde ise, New Orleans'taki Mercy-Baptiste Hastanesi Kalp Cerrahisi Bölüm Başkanı Dr. Morrison C. BETHEA'nın; hastanelerinde Montignac yöntemi uygulamasıyla hastalarının hem zayıflamalarının, hem de kolesterol seviyelerinin yüzde 20-30'lara varan seviyelerde düşüşünün sağlandığını ve bu yöntemin kesinlikle çığır açıcı nitelikte olduğunu anlatan yazısı yer alıyor. Şeker hastalarının da bu yöntemden çok fayda gördükleri ve çoğunun ensülin iğnelerinden bu sayede kurtuldukları tespit edilmiş. Asıl ilginç olan ise, Dr. BETHEA'nın daha sonraları, yanına ikisi doktor, üç uzman arkadaşını daha alarak, bu metodu daha da ileriye taşıdığını ifade ettiği yeni bir kitaba imza atmış olması: “ŞEKERİ BIRAK! VE ZAYIFLA” (H.L. Steward, Dr. Bethea, Dr. Andrews-endokrinoloji uzmanı-, Dr. Balart-gastroentereloji ve hepatoloji uzmanı-, Güncel Yayıncılık).

Zaten aşağıdaki yazı bu iki kitapta anlatılan beslenme yönteminin bir özeti olacak.

Düşük kalorili beslenme yönteminin iflası:

Bugün tüm uzmanların ortak olarak kabul ettikleri bir olgu var: Besinleri kalori hesaplarına göre tüketerek günlük ihtiyacımızdan daha az kalori almaya başladığımızda, biraz da egzersizle, gerçekten de kısa bir süre içinde zayıflıyoruz. Derken bir duraklama dönemi başlıyor, artık ne kadar az yesek de kilo vermemeye başlıyoruz. Çünkü vücut “kıtlık alarmına” geçmiştir ve artık az kalori alsak da, metabolizma yavaşladığından, yediklerimiz yağ olarak depolanmaya devam etmektedir! Biz inatla daha da az yesek bile vücut derhal önlemini alacaktır, sürekli bir kısmını depolamaya devam edecek ve ne yesek yaramaya başlayacaktır! Artık kilo vermek için kalorileri iyice düşürmeye ihtiyaç duyulmaktadır, ama her seferinde kilo vermeye karşı gittikçe artan bir direnç oluştuğu görülür. Zaten sürekli aç gezmenin yarattığı bezginlik, bıkkınlık, bir müddet sonra canımızdan bezdirir. Hiç bir insan çok uzun süre ihtiyacından daha az yiyerek mutlu yaşamaya devam edemez. Kaçamak yaptığı anda ise verdiklerini fazlasıyla geri aldığını görecektir. Düşük kalori sistemini uygulayan bir çok kişi bu deneyleri yaşamıştır. Vücudumuz tek bir öğün atladığımızda bile derhal savunma mekanizmasını çalıştırır, ve bir sonraki öğünde mutlaka ekstra depolama ihtiyacı duyar. Bu yüzden zayıflamak isteyen kişilerin değil günlerce aç gezmek, bir öğün bile aç kalmaya müsamahaları yoktur. Hayvan deneylerinde de aynı sistem gözlenmiş, aynı miktarda yemeği tek öğün yiyen köpekler şişmanlarken, 5-6 sefere bölünerek yiyenler normal kilolarını korumuşlardır. Düşük kalori rejimlerinin bir diğer mahsuru daha vardır: Kişiler gerekli temel yağ asitleri, mineral ve vitaminlerden yoksun kalma tehlikelerine maruz kalabilir, bitkinlik ve çeşitli hastalıklarla karşılaşabilirler. Webb 1980'de;, Leibel, Rosenbaum ve Hirsch 1995'te şişmanlığa karşı yapılan diyetlerin yararsızlığını ortaya koymuştur. Gerek Michigan Üniversitesinden Prof. Gardner, gerekse de Pennsylvania Üniversitesinden Prof. Bronwell yaptıkları deneylerde düşük kalori rejiminin çöküşünü kanıtladılar. Eylül 1993'te ise Prof. Apfelbaum Uluslararası Anvers Kongresinde, “Aşırı şişmanlık tedavisinde hepimiz yanıldık mı?” sorusuna “Evet!” deme cesaretini göstermiştir.



PEKİ NASIL ZAYIFLAMALI?

Görülen o ki, gerçek ve kalıcı kilo kaybı, aç kalarak, az kalori yöntemiyle değil, doğru gıdaları doğru zamanlarda ve doğru bileşimlerle tüketerek sağlanacaktır. Alışılagelmiş yöntemlerin rafa kaldırılmasında ve çağdaş, bilimsel bir metodun öğrenilmesinde sağlığımız açısından büyük yarar vardır. (Bu arada protein diyeti ve zayıflatıcı ilaçların da vücudumuz üzerinde sayısız zararları vardır, ama bu bizim yazımızda uzun uzun anlatılmayacak, yeri geldiğinde değinilecektir.)

Yöntem:

Vücuda enerji veren gıdalar üçe ayrılır: Glusidler (Karbonhidratlar), Proteinler ve Lipidler(Yağlar). Vücut esas enerji ihtiyacını karbonhidratlardan sağlar. Protein ve yağların ana hizmetleri farklıdır, ama karbonhidratın yetmediği anlarda (açlık hali gibi), karaciğerde glikojen olarak depolanmış olan yağ (glikojen, sadece öğün aralarındaki açlık durumuna yetecek miktardadır), vücudun çeşitli bölümlerinde depolanmış yağ ve kaslardaki protein rezervleri devreye girer. İşte bu safhada, “öyleyse hiç karbonhidrat yemeyelim, vücut da ihtiyacını depolanmış olan yağ ve proteinlerden karşılasın, biz de zayıflayalım” şeklinde parlak bir fikir gelse de, hevesimiz kursağımızda kalıyor; zira bu yöntemde vücutta “keton” adı verilen toksik maddelerin ortaya çıkarak ölüme varacak derecede vücuda zarar vereceği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Zaten protein diyetlerinin tehlikesi de burada ortaya çıkıyor.

Karbonhidratlar vücutta sindirildikten sonra glikoza (şekere) dönüşürler. Bu da kan şekerimizi yükseltir. Kandaki şekeri yakıt olarak hücrelere gönderme ve kan şekerini normal seviyeye indirme görevi ensülin hormonuna verilmiştir. Pankreas tarafından üretilen ensülin bir süpürge gibidir. Karbonhidratlardan elde ettiğimiz glükozu da, proteinlerden ve yağlardan elde edilen maddeleri de hücrelere ensülin taşır; bir kısmını derhal, bir kısmını da ihtiyaç halinde kullanılmak üzere depo olarak. İşte kan şekerimiz yükseldiğinde salgılanan ensülin hormonu, yağ depolamak ve kolesterol yükseltmekte de ustadır!

“Şekeri Bırak” kitabının yazarları; Montignac'ı ve “Şekerin Hüznü” kitabının yazarı William Dufty'yi öncüleri olarak kabul etseler de, her iki yazarın, bildikleri halde ensülinin zararlarını yeteri kadar vurgulamadıklarını söylüyorlar. Onlar ensülinin yağ depolamakla kalmayıp, önceden depolanan yağların tüketimini de engellediğini, ayrıca kolesterol seviyelerini artırdığını bilimsel verilere dayanarak açıklıyorlar (Kahn ve Weir, 1994). Yani çok ensülin, çok yağ depolama riski ve kolesterolün artma riski! Demek ki pankreasımızın aşırı çalışıp, sürekli yüksek miktarda ensülin salgılamasına neden olmaması için bazı önlemler alacağız. Bu da kan şekerimizi çok yüksek seviyelere çıkartmamakla sağlanacak. Kan şekerimizi ne artırıyordu? Öncelikle karbonhidratlar. Ama ne ilginçtir ki, karbonhidratlar kendi aralarında bir çok değişik sınıflara ayrılmıştır. Tahıllar da, sebze ve meyveler de, bal ve şeker de, baklagiller de karbonhidrattır. Bütün mesele hangi karbonhidratların, kan şekerini fazla artırdığını, hangilerinin normal derecede, hangilerinin çok az artırdığını bilmekte yatıyor.

Rafine edilmiş şeker, beyaz un, beyaz pirinç, beyaz makarna, beyaz ekmek (maalesef modern gıda endüstrisinin azizliği yüzünden tüm lif ve mineral, vitamin…vs. gibi faydalı elementlerinden arındırılmış olduklarından), ayrıca şekerli tüm gıda ve içecekler (ketçap ve kola gibi..) yüksek kan şekeri endeksine dahil gıdalardır. Yani bu tip liften arındırılmış gıdaları tükettiğimizde, kan şekerimiz oldukça yüksek seviyelere çıkarak fazla miktarda ensülin salgılanmasına neden olur.(Montignac kitabında bunları yüksek glisemi endeksine sahip gıdalar, ya da kötü glusidler olarak tanımlıyor).
ır.



Doğal oldukları halde kötü glusid olarak tanımlanacak bir kaç tane de sebze bulunmaktadır ki bunlar; patates(taze olmayanı), havuç, pancar ve mısır olarak sıralanır. Meyvelerden ise karpuz, ananas ve muz kan şekerini fazla yükselten kötü glusidler sınıfına girer.



Kepekli veya daha iyisi entegral olarak adlandırdığımız ekmek, kepekli makarna, kabuklu pirinç ve baklagiller iyi glusidlerdir. Yeşil sebzeler, soya ve mantar ise çok iyi glusidler sınıfına girer, yani bunlar ensülin salgılamasına en az etki edenlerdir. (Aşağıda her iki kitaptan derlenen glisemi endeksi tablosu rakamlarla detay vermektedir.)



:enbuyukkk:
 
Son düzenleme:
X