Şiddetli Kasık Agrısı ve Akıntı

vicdan

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
20 Kasım 2006
1.098
25
Arkadaşlar günlerdir şiddetli kasık ağrım ve akıntım var.Ayakta durmamı zorlayacak türden...İnternette araştırma yaptım,bakın neler buldum,aynı problemi yaşayan arkadaslara ısık tutması için paylaşmak istedim.



Bel soğukluğuna kadınlar da yakalanabilir

Halk arasında erkeklere özgü bir hastalık olarak bilinen bel soğukluğuna kadınlar da yakalanabiliyor. En önemli belirtisi akıntı olan hastalığın nedenleri, tedavisi ve korunma yöntemlerini bu yazıda bulabilirsiniz.

Bel soğukluğu kendini erkeklerde en çok penis başından meni görünümünde akıntı ve idrar yaparken yanma hissi ile gösterir. Genelde erkeklerde teşhis edilmesi kolay bir hastalık olan bel soğukluğu bu özelliği nedeniyle toplumda bir erkek hastalığı olarak algılanır. Ancak bel soğukluğu cinsel yolla bulaştığı ve yayıldığı için kadınlarda da görülür. Hatta kadınlarda genital sistemde ciddi sorunların oluşmasına neden olabilir.

Bel soğukluğu nedir?

· Gonore veya 'Bel soğukluğu' bir bakteri enfeksiyonudur,

· Bel soğukluğu cinsel yolla bulaşır. Cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklar gibi olduğu erkekten kadına bulaşması daha kolay,

· Erkekte ve kadında belirti olmaksızın hastalık bulunabilir,

· Gençlerde daha sık görülür,

· Kadınlarda görülen enfeksiyona 'pelvik enfeksiyon' denir.

Hastalığın nedeni olan Gonore bakterisi erkeklerde sperm kanallarının tıkanmasına kadınlarda ise tüplerin tıkanmasına yol açar. Buna bağlı olarak üreme sorunları ve hamile kalamama durumları yaşanabilir. Ayrıca Fallop tüplerinde neden olduğu hasar dış gebelik yaşanması olasılığını artırabilir.

Belirtileri nelerdir?
Bel soğukluğunun erkeklerdeki en belirgin belirtisi penis ucundan meni benzeri bir akıntının gelmesi ve idrar yaparken yanmaya hissinin oluşması. Nadir vakalarda hiçbir belirti ortaya çıkmayabilir.
Enfeksiyon kadınlarda hafif vakalarda akıntı ve kaşıntıya neden olabilir. Daha ağır durumlarda akıntıya şiddetli kasık ağrısı ve ateş eşlik eder. Bazı durumlarda da enfeksiyon karın içine ve eklemlere yayılabilir. Ender durumlarda ise belirti vermez.

Tüplere zarar verme ihtimali olan enfeksiyonların neredeyse tamamında akıntı ve kasık ağırsı görüldüğünden bu iki belirtiden şikayetçi olan kadınların zaman geçirmeden bir uzmana başvurmaları gerekir.

Tanı nasıl konur?
Pelvik enfeksiyonu tanısının konması için jinekolojik muayene esnasında rahim ağzından gelen akıntının özellikleri ve yumurtalıklarda ağrı olduğu göz önünde bulundurulur. Pelvik enfeksiyonları gonore'nin yanı sıra klamidya isimli bakteriler de yol açabilir. Çoğunlukla bu tür enfeksiyonlarda her iki bakteri birlikte bulunur.

Gonore bakterisinin enfeksiyona neden olup olmadığını anlamak için mikroskop incelemesi ya da kültür yapılır. Pelvik enfeksiyonlarının neredeyse tamamında antibiyotik tedavisi uygulandığından hangi bakterinin hastalığa yol açtığı çok önem taşımaz.

Bel soğukluğu nasıl tedavi edilir?

Gonore bakterisinin yol açtığı enfeksiyonların tedavisin tablet veya iğne şeklinde antibiyotik tedavisi uygulanır. Tedavi hastanın eşine de uygulanır. Daha ağır durumlarda hastanın hastanede yatılı olarak tedavi edimesi gerekir. Tedavinin en önemli amacı hastalığın vücuda daha fazla yayılmasını önlemek ve genital organlarda kalıcı hasar bırakmasını önlemek. Tüplerin tıkanmasını önlemek için tedaviye erken başlanması çok önemli.
 
Kasık Ağrısı


Kasık ağrısı ( pelvis ağrısı), alt karın bölgesinde bulunan; rahim, yumurtalık ,tüpler, idrar torbası ve barsaklara ait patolojilerle ilgili olabilir. Kasık ağrısı değişkenlik gösterebilir. Bazen ani başlayan yoğun bir ağrı olabilirken ( akut karın ağrısı) bazen de uzun süreden beri devam eden rahatsız edici ( kronik kasık ağrısı) bir ağrı şeklindedir. Ani başlayan ağrılar genellikle acil durumlarda ortaya çıkmaktadır.Akut (ani) olarak başlayan karın ve kasık ağrılarında acil girişim yapılması gereken apendisit, dış gebelik, yumurtalık kisti gibi hastalıkların olma ihtimali yüksektir. Bu tür ağrılarda vakit kaybedilmeden doktora başvurulmalıdır.


Uzun süreden beri olan kronik kasık ağrısı, tanı ve tedavisi güçlük yaratan bir durumdur. Çoğunlukla üreme sistemi ile ilgilidir ( rahim, yumurtalıklar). Diğer karın içi organlara ait hastalıklar da zaman zaman kronik kasık ağrısı yapabilmektedir. Bazı durumlarda ise ağrının bir nedeni yoktur veya saptanamamaktadır. Psikolojik faktörler de kronik pelvis ağrısına neden olabilmektedir.

Kasık ağrısı yapan hastalıklar:
Dış gebelik
Endometriozis
Yumurtalık kisti yırtılması
Mittelschmerz (yumurtlama dönemi ağrısı)
Myomlar
Rahim damarlarında varis benzeri genişlemeler
Rahim, yumurtalık ve tüplerin enfeksiyonları
Apendisit
Sistit
Barsak iltihabı
İrritabl kolon hastalığı
İskelet sistemine ait hastalıklar
İdrar yollarında taş
Kasık ağrısına neden olan hastalığın saptanmasında ağrının tipi çok önemlidir. akut başlayan ağrılar acilen değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir.
Kronik kasık ağrısının nedenini saptamak her zaman kolay olmayabilir. İlk olarak ağrının özellikleri sorgulanır. Daha sonra dikkatli bir muayene yapılır. Bu muayenede jinekolojik muayeneye genel bir vücut muayenesi de eklenmelidir. Jinekolojik muayenede üreme organları dikkatle değerlendirilir, hemen ardından yapılan ultrasonografi ile inceleme tamamlanır. Bu muayene sırasında rahim ve çevresinde olabilecek enfeksiyonun araştırılması için smear, kültür gibi tetkikler için örnek alınabilir. Laboratuar yöntemleri ile gebelik testi, tam kan sayımı, kanda enfeksiyon parametrelerinin (ASO, CRP Sedimantasyon gibi) araştırılması yapılır. İdrar yolu enfeksiyonlarının tanısı için tam idrar tetkiki gerekirse idrar kültürü istenir. Barsak patolojileri açısından dışkı tetkikleri istenebilir.
Tanı koymak amacı ile bilgisayarlı tomografi, MRI gibi ileri radyolojik tetkikler gerekebilir. Son olarak kronik kasık ağrısı olan kadınlarda tanı koymak için laparoskopik girişim ile karın içi organların direkt olarak gözden geçirilmesi düşünülebilir.


 
Akıntının nedenleri

Bir kadını kadın hastalıkları doktoruna getiren en sık nedenlerden biri vajenden gelen akıntılardır. Bazan akıntılar artar, kokulu olur, kaşıntılı olur.

Bu nedenle normal akıntı ile anormal akıntıyı birbirinden ayırmak gerekir.

Estrojen hormonunun azalması vajende salgının azalmasına ve doğal korunma ortamının bozulmasına neden olur. Vajenin doğal korunma ortamı asitdir. Hormon azaldıkça bu asitlik azalır ve mikropların yerleşmesi kolaylaşır. Özellikle mantarların yerleşmesi kolaylaşır. Tüm bunlar kokulu ve kaşıntılı akıntılara neden olur. Bu hallerde kadın doğum uzmanının muayenesi ve tedavisi gereklidir.

Normal vajinal akıntının özellikleri nelerdir?

Vajinal akıntının içinde, salgı bezlerinden oluşan sıvı, dökülen hücreler, ve normal vajen mikropları bulunur. Normal bir vajinal akıntı beyaz, saydam ve kokusuzdur. Kaşınma, yanma veya herhangi bir rahatsızlığa neden olmaz. Adet gününe göre akıntının miktarı değişebilir. Örneğin yumurtlama günlerinde artar.

Anormal Akıntının Nedenleri Nelerdir?
Mikroplar vajen ve vulvanın iltihaplanmasına neden olur. Kaşıntı, yanma hissi, anormal kötü koku, akıntıda belirgin artış bu iltihabın belirtileridir.

Menopoz sonrası mikrop olmadanda, estrojen eksikliği aynı belirtileri ortaya çıkarır.

En çok mantar denilen mikroplar enfeksiyona neden olur. Bunun dışında trikomonas denilen parazitler ve bakteryel mikroplar akıntı nedenidir.

Sayfa Başı

Mantar Akıntıları
Mantarlar oldukça karmaşık bir yaşam şekline sahiptir. Doğada bitki ve hayvanların üzerlerinde ve insan vücudunda yaşayabilir. nemli ortamlar mantarlar için ideal mekandır. Birçok mantar çeşidi arasında vajende rahatsızlığa neden olan candida albicans denen türdür. Bu tür ılık, nemli, ışıksız ortamda hızla ürer.

Kaşıntılıdır. Süt kesiği görünümünde beyaz akıntılardır. Kokusuzdur. Tedavisi kolaydır. Ancak şeker hastalığı varsa ilaçlar yetersiz kalır.

Kesin tanı için akıntının mikroskop altında incelenmesi gerekir.

Kadınların %75'i hayatında enaz bir kez vajinal mantar hastalığına yakalanır. Tedavi olmazsa hastalık kalıcı olur. Bazıları da doktora gider ama tedavileri eksik ya da yetersiz kalır. Eski tedaviler gerçekten uzun ve zorlu idi. Aynı zamanda ilaçlar etkisiz kalabiliyordu. Tedavinin başarılı olması için ilaçların 7 ila 14 gün kullanılması gerekiyordu. Halbuki belirtiler 2 günde kesildiğinden kadın iyileştim deyip tedaviyi yarım bırakıyordu. Mikropda kısa sürede daha güçlü olarak tekrar ortaya çıkıyordu. Böyle ilaca alışmış mikrobu yine aynı ilaçla yok etmek artık mümkün değildi.

Ancak son yıllarda gerek vajinal yoldan, gerekse hap olarak ağızdan kullanılan yeni ilaçlar çıktı. Bu ilaçların üstünlüğü hem güçlü olmaları hem de çok kolay kullanılmaları. Genelde tek bir hap veya fitil ile tedavi başarılıyor.
 
Zaman kaybetmeden dr a başvurmak gerekiyor:çok üzgünüm:
 
Rahim ağzı yaraları ve tedavi metodları Halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinen "servisit" en sık karşılaşılan jinekolojik problemlerden birisidir. Genel anlamı ile servisit rahim ağzı dokusunun iltihabıdır. Sıklıkla bir enfeksiyona bağlıdır, ancak bazen irritasyon ya da travma sonrası da ortaya çıkabilir.

Kadınların yarısından fazlası hayatının bir döneminde bu hastalığa yakalanır. Yaşı ne olursa olsun cinsel yönden aktif her kadın servisit için uygun bir adaydır.

Kasık ağrısı ve vajinal akıntısı olan kadınların çoğunda başka bir hastalıkla bir arada ya da tek başına servisit bulunabilir.

Belirtileri diğer pek çok hastalığa benzediği ve spesifik yakınmalar yaratmadığı için kişinin kendi kendine servisitten şüphelenmesi zordur. Genelde başka bir nedenden dolayı yapılan jinekolojik muayene ile fark edilir.

Belirtiler :

Servisitin ilk belirtisi adet kanamasının bitişini takip eden dönemde ortaya çıkan vajinal akıntıdır. Diğer belirtiler arasında KASIKLARDA AĞRI, anormal vajinal kanama, kaşınma, vajinada yanma, ilişki esnasında ağrı(disparüni) , ilişki sonrasında kanama, idrar yaparken yanma ve bel ağrısı bulunabilir.

Hafif vakalarda herhangi bir bulgu olamayabilir ancak olay ilerledikçe kötü kokulu ve iltihabi bir akıntı ortaya çıkar.

Rahim ağzı yaraları sonucunda oluşan;Uzamış ve tedavi edilmemiş bir servisit mukus (serviks salgısı) yapısını kötüleştirerek spermlerin servikal kanala girişini bozabilir ve bu şekilde kısırlığa yol açabilir. Dolayısıyla tecrübeli ellerde tedavisi ile kısırlık problemi olan bireylerde kendiliğinden gebelikler oluşabilir.Bu amaçla,Kısırlık tedavisinin ilk aşaması serviks ve vajendeki enfeksiyonların düzgün şekilde giderilmesidir.Çünkü kısırlık nedenlerinden birisi de servikal faktör denilen rahim ağzı problemleridir.

Servisiti olan kadın gebe kalırsa da düşük ve erken doğum riskleri vardır. Ayrıca bu tür annelerden doğan bebeklerde doğum sonrası akciğer ve göz enfeksiyonları da normalden daha fazla görülür.

Tanı

Yalnızca bir jinekolojik mauyene bile önemli derecede fikir vericidir. Servikste en sık karşılaşılan problemler; Servisit ve Servikal "ektropion" denilen iç epitelin dışa taşınması durumlarıdır.

Servisit, yani serviksin iltihabı, vücudun normal çalışan savunma mekanizmalarının bir sonucu gelişir.

Herhangi bir dokuda yaralanma, irritasyon ya da enfeksiyon olduğunda beyaz kan hücreleri yani akyuvarlar o bölgeye göç ederler ve bu bölgedeki kan akımı artar. Bu olay serviskte olduğunda, normalde açık pembe olan serviks kızarır ve şişer. Bu durum muayenede yara şeklinde görülebilir.

Servisit tanısı genelde jinekolojik muayene ile konsa da tanıdan emin olmak ve kesin tanı koyabilmek için bazı ek tetkikler gerekebilir.

Serviksteki lezyonları tanımak çok önemlidir. Nitekim bazan serviks kanserleri de özellikle erken evrede servikal yaralar ile karıştırılabilmektedir.

Servisit Tanısında Kullanılan Testler

Smear: Servikal enfeksiyonu ve erken dönem serviks kanserinin taramasında kullanılır.

Smear her kadının yılda bir defa yaptırması gerek son derece basit ancak bir o kadar da önemli bir testtir. Muayene sırasında, rahim ağzı salgısından ince bir fırça ile sürüntünün alınıp bir cam üzerine yayılarak patolojik incelemenin yapılması işlemlerini içerir. Ağrısız ve basit bir işlemdir.

Biopsi
Eğer rahim ağzı ileri derecede anormal görünüyor ise lokal anestezi altında şüpheli alanlardan serviks biopsisi (parça alımı) yapılabilir.

Eğer tek bir alan belirlenemiyorsa saat 3,6,9 ve 12 hizalarından biopsi alınır ve patolojik incelemeye gönderilir.

Kolposkopi
Rahim ağzının ve vajenin ışık altında büyütece benzer bir optik alet yardımı ile incelenmesidir.

Şüpheli alanları daha kolay ortaya çıkarmak için kolposkopi öncesi rahim ağzı bir takım kimyasal maddeler ile silinir ve daha sonra boyanır. Dokunun boya tutmadaki farklılıklarına göre biopsi alınacak yer tespit edilir.

Kolposkopi ile rahim ağzındaki kılcal damarların yapıları da değerlendirilir ve anormal damarlanma olup olmadığı saptanır. Bu damarlanma değişiklikleri servisit ile kötü huylu hastalıkların ayrımında önemlidir.

Servisit Nedenleri :

Servisitin başarılı şekilde tedavi edilebilmesi altta yatan nedeninin tanımlanması ile ilgilidir. Eğer buna neden basit bir irritan (tahriş edici) madde ise bu maddenin kullanılmaması sorunu çözecektir.

Altta yatan sebep bir enfeksiyon ise uygun şekilde antibiyotik tedavisi servisit problemini de çözecektir.

Servisite neden olan en önemli üç mikroorganizma klamidya, gonore ve trikomonasdır. Bunun dışında bazı allerjik maddeler de bu duruma yol açabilir.

Servisit Tedavisi :

Eğer servisit durumu uzamış veya altta yatan etkenin tedavisine rağmen tabloda gerileme yoksa bu bölgedeki anormal hücreleri tahrip etmek için bazı küçük cerrahi girişimler yapılabilir.

En sık kullanılan koterizasyon (yakma), krioterapi (dondurma) ve lazer tedavileridir.

Her üç metotta da amaç aynıdır: iltihabi dokunun öldürülmesidir.Bir doku yakarakda dondurularak da yok edilebilinir...

Koterizasyon :

Koterizasyon ısı yardımı ile tahrip etmektir. Halk arasında bu işleme "yara yakma" adı verilir.

Kronik servisitteki en eski ve en klasik yöntemdir. Kalem şeklinde bir probun ucundan elektrik akımı geçirilerek ısı elde edilir.
Bir kaç dakika süren işlem esnasında çok hafif ağrı olabilir. Nadiren tecrübeli ellerde yapılmaz ise koter sonrası oluşan nedbe dokusu rahim ağzı kanalında tıkanmalara yol açabilir.
*işlem sonrası 3-4 hafta ilişkiden sakınılmalı
*Akıntının bol olacağı ve et suyu gibi olacağı konusunda hasta bilgilendirilmeli
*2 adet sonrası kontrole çağrılarak iyileşme oranı belirlenmeli ve inatçı bölgelerde işlem tekrarlanmalıdır.

Kriyoterapi: (dondurma) : azot gazı ile ve bir prob yardımıyla bölgenin dondurulmasıdır. Bu işlemde çok tecrübeye gerek yoktur, çünkü dokuya tutunduğunda - 180 derecelik bir soğukluk oluşturur,insan vücudunun ısısı olan artı 37 derece de hesaba katılırsa 217 derecelik bir farkla dokuya tutunur. Bu probun orada kısa süre tutulması iyileşmenin yetersiz olması ile , çok tutulması ise çok derin bir alanın tahrip edilmesiyle sonuçlanır ve ileri derecede akıntıya yol açar. Bu nedenle ister yakma ister dondurma işlemi el yatkınlığı iyi olan hekimlerce yapılmalı ve önemsenmelidir.
ELEKTROKOTER İSE HASTALARIN FAZLA AĞRI HİSSETMEDİĞİ,ÇOK DAHA AZ AKINTI ŞİKAYETİNE YOL AÇAN VE KRİYOTERAPİYE GÖRE DOKTORUN EL BECERİSİNE DAHA ÇOK GEREKSİNİM DUYAN ;ÖRNEĞİN SAĞLAM YERLERE DOKUNMADAN SADECE HASTA BÖLGELERİ BELLİ DERİNLİKTE VE SINIRLARDA DAHA ETKİLİ TEDAVİ EDEBİLEN BİR YÖNTEMDİR. GÜNÜMÜZDE RADYO DALGALARI KULLANAN DAHA AZ ISI VE TAHRİBAT OLUŞTURAN CİHAZLARDA PİYASAYA SUNULMUŞTUR.AYRICA LAZER TEDAVİSİ DE AYNI AMAÇLA KULLANILABİLİR.

RAHİM AĞZI YARASINDAN NASIL KORUNABİLİRSİNİZ?

Servisitten korunmak ya da erken dönemde teşhis edilmesini sağlamak için bazı basit önlemler yeterlidir.

Çok emin olmadığınız kişiler ile ilişkiye girmeyin. Partnerinizde gonore belirtileri varsa hemen doktorunuzla görüşün. Şüpheli ilişkilerinizde prezervatif kullanın.

Vajinal akıntı varlığında muayene olmayı geciktirmeyin.
Herhangi bir şikayetiniz olmasa bile yılda bir kez jinekolojik muayeneden geçin ve mutlaka smear aldırın.

Kokulu tampon, deodorant, pudra gibi irritan maddeleri asla kullanmayın.

Vajen içini suyla veya sabunla kesinlikle yıkamayın. Çünkü o bölgenin doğal asidik bir ortamı vardır. O ortamın bozulması sizi enfeksiyonlar açısından riske atacaktır.

İç çamaşırlarınızı sık sık değiştirin ve sentetik olmayan pamukluları tercih edin.

Tuvalet sonrası temizliğinize dikkat edin. Her zaman önden arkaya doğru silin, arkadan öne değil.




:çok üzgünüm:
 
emeğinize sağlık bilgilendirdiğiniz içinde çok teşekkürler... benim sorunum ise kasıklarımda şiddetli ağrı ve ben bu ağrılara tahammül edemiyorum...
 
bende de oluyordu kasıklarımda ağrı ve akıntı.üstelik akıntıda biraz renk değişikliği ve biraz koku da oluyordu.en sonunda ağrılara dayanamadım ve doktora gittim.yumurtalıklarımı üşütmüşüm.böyle bir nedende olabilir yani.yinede bilgilendirdiğin için çok teşekkürler
 
edindiğin bilgileri bizimle paylaşman çok güzel bir davranış . bizleri aydınlatığın için teşekkürler.
 
benimde var akıntım yaa gidicem dr.a aman neden korkuyosam gidemiyom işte o çatala yatmak offff..kokulu benimde akıntım ve sarı..ama gidicem mecburen
 
Mutlaka gidin kızlar benim o ağrılarımın sonucunda geç kalınmış yumurtalık kistleriyle savaşmak zorunda kaldım...

Laporaskopi ile aldırdım ama kızıma hamileyken tekrar üremiş dr doğumda bir tane daha aldığını söyledi...
 
benimde bende sürekli iltihap oluşuyo ve ne kullandıysam geçmiyo hayrlıs 6 yıldr bebek yolu gözlüyorum
 
geçmiş olsun cnm peki başvurdun mu doktroar geçti mi ebnde var çünkü çok skıntım var
 
merhaba kızlar benimde sanırım ciddi bir sorunum var ne olur yardım edin banada şimdi şöyleki; benim şöyle bir sorunum var 2,5 yıldır ginera kullanıyorum ama artık bırakmaya kara verdim adetim bittikten sonra artık almadım 2 hafta oldu 2 gündür kasığımda ağrı ve donmuş jel gibi bir sıvı geliyor ne yapmam gerek ağrı gece olunca yoğunlaşıyor sürekli lavaboya gitme hissi taşıyorum ayrıca bu ilacın bırakılma sürecinde ateşlenme terleme üşüme uyku bozukluğu gibi sorunlar yaşamam normal mi acil yardımınıza ihtiyacım var
 
bu kasıklarda ağrı oluştuktan sonra normalden daha yoğun ve beyaz vajinal ağrısı gelmesinin stresle alakası varmıdır acaba? kendimi gözlemliyorum uzun süredir. ne zmn ellerim ayaklarım titreyecek kdr sinirli olsam vajinal akıntım beyazlaşıyor yoğunlaşıyor. benim gibi bunu yaşayan varmı merak ettim???
 
X