- 10 Aralık 2006
- 1.544
- 28
- 53
- Su ve Çiçek -
Bir gün çiçek, suya aşık olmuş ve suya anlatmış, su ile çiçeğin büyük aşkı uzun süre devam etmiş. Bir gün çiçek, çok kötü hastalanmış ve su, çiçeği doktora götürmüş. Doktor muayene sonrası odadan çıkıp, suya bakmış ve çiçek öldü deyince, su çok şaşırmış, nasıl olur doktor, o çok iyiydi. Onu hiç bir zaman yalnız bırakmadım. Peki neden öldü? Hastalığı neydi? deyince doktor, çiçeği hiç bir zaman yalnız bırakmadığına birşey diyemem, ama çiçek maalesef susuzluktan öldü. Dalları ve yaprakları, hücreleri, kökü susuz kalmış deyince su yaptığı hatayı anlamış, üzülmüş ama nafile giden gitmiş bir kere...
(Esinlemedir)
Demek oluyor ki sizi seven insanların ve bize değer veren insanların yanında olmamız yetmiyor. Onlara varlığımızı uzakta olsak da, yakın da olsak da belli etmemiz, onları sevdiğimizi, onlara değer verdiğimizi hissettirmemiz gerekiyor. Sevdiğimiz bir insanla konuşurken iki sözün arasında "Seni seviyorum" demek, sevdiğimiz bir insanla yazışırken iki paragraf arasında "Seni seviyorum" diye yazmak bize ne kaybettirir, düşünsenize. Bunu sağlıklı değerlendirirsek hiçbir şey kaybettirmediğini görürüz. İşte bu yüzdendir ki sevdiğimiz herkese, onu sevdiğimizi, o insanı kaybetmeden önce söylemeliyiz. Yoksa çiçeklerin susuz kaldığı gibi suyun da çaresiz kaldığı bir sonuçla ortada kalabiliriz. Sevdiğiniz insanlar, zaten sevilmeye lâyık olanlardır. "Seni seviyorum" demekle dilimiz aşınmaz ki, dilimiz tutulup lal olacak değiliz ya, her zaman sözlerin sonunda "Seni seviyorum" demek bir önceki kelimeleri altın bir daire içine alabilir. Ayrıca her veda edişte tatlılıkla ayrılalım. Hangi görüşmenin son görüşme olduğunu bilemeyiz. Sizi seviyorum.
Özcan ALAT
Bir gün çiçek, suya aşık olmuş ve suya anlatmış, su ile çiçeğin büyük aşkı uzun süre devam etmiş. Bir gün çiçek, çok kötü hastalanmış ve su, çiçeği doktora götürmüş. Doktor muayene sonrası odadan çıkıp, suya bakmış ve çiçek öldü deyince, su çok şaşırmış, nasıl olur doktor, o çok iyiydi. Onu hiç bir zaman yalnız bırakmadım. Peki neden öldü? Hastalığı neydi? deyince doktor, çiçeği hiç bir zaman yalnız bırakmadığına birşey diyemem, ama çiçek maalesef susuzluktan öldü. Dalları ve yaprakları, hücreleri, kökü susuz kalmış deyince su yaptığı hatayı anlamış, üzülmüş ama nafile giden gitmiş bir kere...
(Esinlemedir)
Demek oluyor ki sizi seven insanların ve bize değer veren insanların yanında olmamız yetmiyor. Onlara varlığımızı uzakta olsak da, yakın da olsak da belli etmemiz, onları sevdiğimizi, onlara değer verdiğimizi hissettirmemiz gerekiyor. Sevdiğimiz bir insanla konuşurken iki sözün arasında "Seni seviyorum" demek, sevdiğimiz bir insanla yazışırken iki paragraf arasında "Seni seviyorum" diye yazmak bize ne kaybettirir, düşünsenize. Bunu sağlıklı değerlendirirsek hiçbir şey kaybettirmediğini görürüz. İşte bu yüzdendir ki sevdiğimiz herkese, onu sevdiğimizi, o insanı kaybetmeden önce söylemeliyiz. Yoksa çiçeklerin susuz kaldığı gibi suyun da çaresiz kaldığı bir sonuçla ortada kalabiliriz. Sevdiğiniz insanlar, zaten sevilmeye lâyık olanlardır. "Seni seviyorum" demekle dilimiz aşınmaz ki, dilimiz tutulup lal olacak değiliz ya, her zaman sözlerin sonunda "Seni seviyorum" demek bir önceki kelimeleri altın bir daire içine alabilir. Ayrıca her veda edişte tatlılıkla ayrılalım. Hangi görüşmenin son görüşme olduğunu bilemeyiz. Sizi seviyorum.
Özcan ALAT
