Üç ayrı oda
“İç içe üç karanlık içinde yaratılıştan yaratılışa dönüştürülme” ifadesiyle, annenin üreme organlarındaki üç ayrı odanın, çocuğun gelişiminde önemli roller üstlendiğine dikkat çekilir. Bu üç odanın birincisi olan vajinaya (döl yatağı), yaklaşık 500 milyon sperm dökülür. İnsanın yaratılışındaki ilk basamak, spermlerin buraya bırakılması ve buradan spermlerin tüplere kadar uzun bir yolculuğa çıkmasıdır. Spermlerin tüplere ulaşmasını kolaylaştırmak için, rahmin içini döşeyen tüycüklü (silia) hücrelere ve kaslara vazife verilmiştir. Hipofizin arka lobundan salgılatılan oksitosin hormonu rahim kaslarının kasılmasını uyararak, spermlerin hedeflerine on kat daha hızlı (bir-birbuçuk saat içinde) ulaşmasına vesile olur.
İkinci oda ise, annenin üreme sistemindeki, fallop tüpüdür. Bir ile birbuçuk saatte tüplere ulaştırılan sperm, burada olgunlaştırılmış hâlde bekletilen ovum (yumurta) ile birleştirilir. İki hücrenin birleşmesinden ortaya çıkan yeni hücre ‘zigot’tur (döllenmiş yumurta). Hücre burada 3-5 gün bölünüp çoğaldıktan sonra tüpü terk eder ve rahime doğru sevk edilir. Yüce Yaratıcı ikinci odadan, üçüncü oda olan rahime doğru başlatılacak yolculuğu kolaylaştırmak için progesteron hormonunu salgılatır ve fallop tüpleri gevşetilir. Ayrıca tüplerdeki tüycüklü hücrelerin itici hareketinin de desteğiyle, zigot üçüncü oda olan rahime (uterus) 3-5 gün sonra ulaşır. Hamileliğin ileriki aylarında insanın ilk prototipi burada şekillendirilir. Zigot, 5-7 gün sonra uterus mukozasına, bir bitkinin toprağa tutunması gibi yapışır ve burada gebeliğe has, ‘desidua’ denen kalınlaşmış mukoza tabakası inşa edilir. Bol miktarda kan damarlarıyla donatılıp zenginleştirilmiş mukoza tabakası, gebeliğin ilk aylarında embriyonun beslenmesinde ve plasentanın gelişmesinde uygun bir zemin vazifesi görür. Plasenta belli bir büyüklüğe getirildiğinde, uterusun gevşemesine yol açan hormonlar salgılatılır. Ayrıca bu bölgenin immün sistemi geçici olarak zayıflatılarak embriyonun yabancı olarak görülüp dışarı atılması önlenir.
Fetusun rahimde gelişmeye başlamasından önce, spermle yumurtanın başarılı şekilde buluşması gerekmektedir. Döllenme olarak bilinen bu buluşma ve birleşme üç safhada gerçekleştirilir. Bir başka deyişle sperm, üç engeli aşabilirse, yumurtayla buluşabilir. Döllenme bölgesine ulaşan milyonlarca spermden birkaç veya birkaç yüz tanesi yumurta dışında bulunan korona çıkıntılarına ancak yapışabilir.
Bu birinci safhaya, korona radiatanın aşılması denir. İkinci safha ise, dişi gameti koruyan enzimler vasıtasıyla spermin (nutfe), yumurtanın duvarına (zona pellucida) değmesi ve yapışmasıdır. Üçüncü safhada ise, sperm yumurtanın zarına dokunarak, iki hücrenin zarı birbiriyle kaynaştırılır.
Zigotun gelişmek için gönderildiği son durak olan rahimin de üç kısmı vardır: Korpus, isthmus uteri, serviks uteri. Rahim duvarının katmanları da içten dışa doğru endometrium, miyometrium ve perimetrium olmak üzere üç katlı anatomik yapı gösterir. Embriyo rahimin iç tabakası olan endometriuma tutunarak gelişimini devam ettirir. Orta tabaka olan miyometrium, gittikçe büyüyen embriyoyu barındırma, koruma ve doğum esnasında bebeğin dışarı atılmasında vazifelidir. Karın zarıyla komşu olan perimetrium ise, rahimin dış duvarını oluşturur.
Rahim odasının en iç tabakası olan endometrium, zigot rahime ulaşmadan önce üç kademeli bir hazırlık safhasından geçirilir. Proliferasyon olarak tarif edilen birinci kademe, yumurtlamadan önce gerçekleştirilir. Rahimin iç tabakasının mukoza kalınlığı dört katına çıkar, bezlerin uzunluğu artar, mukoza damarları genişler. Yumurtlamadan sonra oluşan ikinci kademe, zigot olarak bölünüp çoğalan hücre grubu (fetus), rahime geldikten sonra, embriyonun buraya yerleşip beslenmesiyle başlatılır ve 7 gün devam eder. Karbonhidrat, lipid ve albumin salgılanır. Rahim duvarının kalınlığı 5-6 mm’yi bulur. Desiduasyon ve rejenerasyon dönemi olan üçüncü kademe, döllenmenin olup olmadığına bağlı olarak, iki farklı şekilde gerçekleştirilir. Döllenme olmadıysa, döllenmeyen atıklar olan korpus luteum küçülmeye başlayarak, döllenmemiş yumurta ve atıklar dışarı atılır. Bu durumda gebelik olmaz. Döllenme olmuşsa, plasentayı gevşeten hormonların tesiriyle rahimin iç tabakasındaki desidual mukoza embriyoyu sararak gelişmeye devam eder.
Rahimin en iç tabakası olan endometriuma tutunduktan sonra, embriyo safhasındaki bebeğin ilk üç aylık gelişmesi desidua, korion ve amnion zarları şeklinde tarif edilen üç ayrı tabaka içinde devam ettirilir. Bu üç tabaka âdeta birbirleriyle yapışır ve içinde sıvı bulunan amnion boşluğunda bebeğin gelişmesi sürdürülür.
Embriyodan doğuma kadar bebeğin geçirdiği devreler de (toplam hamilelik süresi) günümüz tıbbı tarafından birinci, ikinci ve üçüncü dilimler şeklinde üçe ayrılmıştır.