Oktay Rıfat şiirleri

*Lila*^^

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
6 Şubat 2008
1.240
0
ANIŞ

Her dakikasını ayrı hatırlarım
Erenköy'de geçen zamanımın.
Rüyama girer bir arada,
İstanbul, bahar ve Türkânım..



Bir odamız vardı etrafı sarmaşık,
Bostanlara bakan penceremiz,
O, güller kadar taze,
Ben, ona deli gibi âşık..



Bir yastıkta dinlenir başlarımız,
Saçlarım saçlarına karışırdı,
O güzel bir kızdı, ince, alımlı
Ne giyse yakışırdı..



Yeter ki gönüller şen olsun,
Şarkılar söylerdik yolda.
Hep karşıma otururdu, ellerini tutardım,
Akşam üstü eve dönerken paraşolda..



Ağaçlar çiçekteydi,
Türkânım sağ, beraberimde.
Kalbim sevda içindeydi,
İstanbul bahar içinde...

Oktay Rıfat
 
ESKİ ZAMAN AŞIĞI


Ben eski zaman aşığıyım
Sevda çeker düşünürüm ağlarım
Bazen tilki kadar kurnaz bazen akılsız
Bazen çocuk gibiyim bacak kadarım
Herkes aşık olur sevdalanır
Bir yolu var gönül çekmeninde
Benimki sevda değil ateşten gömlek
Bir kar düşmüş ışıl ışıl yanar içimde
Ama ben eski zaman aşığıyım
Sevmek kadar katlanmak ta gelir elimden
Gece hayalimde gündüz fikrimde
Ela gözlu o yar çıkmaz gönülden ...




Oktay Rıfat
 
GÜNDÜZLE GECEYE ÖZLEM

Gitmez bu böyle, bu böyle yürümez! Bir gün
Durulur bu çalkantı, doğarsın güneşe.
Bakarsın gökyüzü eski bir resim gibi
Pencerede yeniden ve kitap masada,
Tasaların, kaygıların yunmuş, arınmış,
Peşkirin, çarşafın, gömleğin yanı sıra
Uçuşuyor çırpına çırpına rüzgârda.
Nerdesin alın teriyle gülen aydınlık,
Nerdesin güzel kokularla dolu gece?

Oktay Rıfat
 
TOMURCUK

Sen en güzel çiçekleri açacaksın tomurcuk,
Uçuşan yaz böceklerinin gümüşten hâlesinde.
Küçük bebekleriyle oynayan sarışın çocuk,
Seni isteyecek ıhlamurların gölgesinde.



Sen en güzel çiçekleri açacaksın ve kuşlar
Tuhaf renklerinin methi vardığı zaman Hinde,
Gelecekler uzak kıtalar aşıp bahar bahar
Vahşi kokulu ağaçların ıtrı tüylerinde.



Sen en güzel çiçekleri açacaksın tomurcuk...

Oktay Rıfat
 
AYNA

Öyle durgun, sıcak saatler vardır ya,
Hani kararmış tahtalar, nikel, bakır
Işır karanlık odalarda, kanarya

Susar, kedi uyur, yazdır.

Hani yaprak kıpırdamaz, çakıl yanar,
Bir böcek sesi gelir bahçeden, fincan
Düşlere götürür sizi, kesik kanar,

Emersiniz, yazdır akan.

Öyle durgun, öyle sıcak saatlerde,
Sessiz bir bahçe görünür aynadan,
Nerde bu gök, dersiniz, bu ağaç nerde,

Ne Uzay kalmış ne Zaman!

Camdan duvarlara sıçrar da Yeşil
Parlar kararmış tahtalar, nikel, bakır,
Kanarya susar, kedi uyur, bir gül

Dalı pencerede, yazdır.

Oktay Rıfat
 
BAĞIMSIZ

Bütün karanlığı versem size giden geceyi durduramazsınız
Işır odamızın havası kaçar çeşmelerinizden durduramazsınız
Ben denize bakarım sandalca uzaktan
Siz yüzersiniz bir kuş uçar bir gemi geçer durduramazsınız

Oktay Rıfat
 
BİR ŞEHRİ BIRAKMAK

I

Senin için aldığım menekşeleri
Çalgıcılara dağıttım
Son gece
Son defa başlıyan sabah
Yatağımı yine sen düzelt

Küçük balıkçı çocuğu
Sen denizden
Yaramaz ve çapkın balıkları tutabilirsin

Çok uzaklara gittiğimi
Sana söylemek isterdim
Güzel satıcı kızı


II

Ağaca söyle
Gölgesini getirsin bana yolluk
Sokağı ve denizi isterim pencereden
Senden çörekler isterim
Ay biçiminde


III

Ellerin yetişir vedalaşmaya
Niçin ağlıyorsun

Oktay Rıfat
 
ELLERİ VAR ÖZGÜRLÜĞÜN

1
Köpürerek koşuyordu atlarımız
Durgun denize doğru.


2
Bu uçuş, güvercindeki,
Özgürlük sevinci mi ne!


3
Öpüşmek yasaktı, bilir misiniz,
Düşünmek yasak,
İşgücünü savunmak yasak!


4
Ürünü ayırmışlar ağacından,
Tutturabildiğine,
Satıyorlar pazarda;
Emeğin dalları kırılmış, yerde.


5
Işık kör edicidir, diyorlar,
Özgürlük patlayıcı.
Lambamızı bozan da,
Özgürlüğe kundak sokan da onlar.

Uzandık mı patlasın istiyorlar,
Yaktık mı tutuşalım.
Mayın tarlaları var,
Karanlıkta duruyor ekmekle su.


6
Elleri var özgürlüğün,
Gözleri, ayakları;
Silmek için kanlı teri,
Bakmak için yarınlara,
Eşitliğe doğru giden.


7
Ben kafes, sen sarmaşık;
Dolan dolanabildiğin kadar!


8
Özgürlük sevgisi bu,
İnsan kapılmaya görsün bir kez;
Bir urba ki eskimez,
Bir düş ki gerçekten daha doğru.


9
Yiğit sürücüleri tarihsel akışın,
İşçiler, evren kovanının arıları;
Bir kara somunun çevresinde döndükçe
Dünyamıza özgürlük getiren kardeşler.
O somunla doğrulur uykusundan akıl,
Ağarır o somunla bitmeyen gecemiz;
O güneşle bağımsızlığa erer kişi.


10
Bu umut özgür olmanın kapısı;
Mutlu günlere insanca aralık.
Bu sevinç mutlu günlerin ışığı;
Vurur üstümüze usulca ürkek.

Gel yurdumun insanı görün artık,
Özgürlüğün kapısında dal gibi;
Ardında gökyüzü kardeşçe mavi!

Oktay Rıfat
 
İSTANBUL TÜRKÜSÜ


Kasımpaşa kıyıları tersane
Bir kız sevdim alimallah bir tane
Herdem sevdalıya kız mız bahane
Top çiçeğim deste gülüm
Canım İstanbullum
Aman aman bahane


Gittim baktım şıkır şıkır Balıkpazarı
Üç tek attım sarhoş oldum ayak üzeri
Üç doluya üç tanecik badem şekeri
Top çiçeğim deste gülüm
Canım İstanbullum
Aman aman badem şekeri

Oktay Rıfat
 
ŞEHİTLİK

I

Ben bir bahriye neferiyim
Gözlerimi balıklar yedi
Görmek ve ağlamak bitti benim için
Uzun boylu adamdım sağlığımda
İnanmazsanız elbiselerime bakın

Biri diyor ki ben de askerim
Ne farkım var öteki ölülerden
Eskiden evlerde otururduk
Dışında kaldık bütün kapıların
Şimdi duvardan geçiyoruz

Biri de diyor ki
Uzunluğuna kollarımın hâtırası
Hâlâ başım ağrıyor

Yalan hepsi bunların inanmayın
Biz yokuz diyor bir başkası


II

Akraba ölülerin kılığında geliyorlar
Kolayca girmek için odama
Bir bakıyorum amcam kardeşim
Bir bakıyorum Polonyalı bir gedikli çavuşu
Hemen de konuşuyor

Bir kızım vardı beş yaşında
Ölmüş şimdi beraberiz
İçi sıkılıyor burada
Ellerini Varşova'da unutmuş
Çember çeviremiyor

Ve bir ses
Ne patates çapalamak
Ne taş kırmak
Ne de yük taşımak pazara
Burada rahatım iyidir

Biri de karısını merak etmiş
Evden haber soruyor bana

Üstümden kaputumu aldılar
Öldüğüm zaman
Üşüyorum
Önümüz de kış

Sonra bir ağızdan konuşuyorlar


III

Bir bardaktan su içiyoruz
Birlikte yemek yiyoruz akşamları
Kimisi sevgilimize âşık
Kimisi evlât olmak istiyor anamıza
Sebepsiz gidip geliyorlar vapurlarda
Tramvayda aramıza giriyorlar
Yeniden uzun uzun yaşamak istiyorlar
Bizden ayrılmadıklarına bakılırsa

Oktay Rıfat
 
TECELLİ

Nedir bu benim çilem
Hesap bilmem
Muhasebede memurum
En sevdiğim yemek imam bayıldı
Dokunur
Bir kız tanırım çilli
Ben onu severim
O beni sevmez

Oktay Rıfat
 
PENCEREMDE

Sen benim penceremde olmasan.
Geçmesen önümdeki sokaktan,
Inan ki bitmisti.Bir toz duman,
Bir atli daglara dogru giden.
Ama simdi biraktigin yerden
Yeniden basliyorsun, yeniden

Oktay Rifat
 
PERÇEMLİ SOKAK'TAN

I
Bulutların çıkınında
Mis kokulu güvercinleri gökyüzünün
Çıldırtırlar insan gözlü kedileri
Ay doğar kuyulara yalınayak
Telgrafın tellerinde gemi leşleri


II

İşte kara dutları güneşin
Papatyaların renkli camları
Başakları evlerin
Kan rengi kız çocukları yelesiz
Lokma lokma ağaçların altında
Tren yolunda eğri büğrü
Damları doğrayan makas

Gel bulutsuz masalara yaslan
Elimi tut büyüsün
Yüzüme bak çalsın
İçimdeki çalar saat
Dönüş yollarında sarmaş dolaş
Vapurlar geçsin aramızdan


X
Güneşimi arılar yedi gecesiz kaldım
Dört köşe taşların üstünde
Denizin çarşısında yeşil zeytin
Balıklar geçti düdük çala çala
Yaşamaya başladım kaldığı yerden
Yosunlu kapıların ardında gizli
İkiz martıları bulmak için


XLI
Beyaz mendiller vardı havada
Çalgılı gemiler balkonlarda açık saçık
Bir kız vardı yok gibi öyle güzel
Ne yerde ne gökte belki tuzda
Acısında ekmeğin dilim dilim buğusunda

Kendine göre evlerin damı çatanası
Bacaların şakırtısında akşam akşam
Saksılar sedirler tahtaların güvercini
Otursa kısa çoraplarını çekse dilenmese
Beş çocuk anası el

Eciş bücüş maydanoz bahçeleri
Düğümlü balıkları bekleyişin
Uzun etme iki gözüm biraz da bize uğra
Bu lambanın karpuzu benim işte
Benim işte bu testi
Benim işte bu soysuz sevdaların musluğu

Oktay Rıfat
 
X