Göbek yağlanmasına dikkat

dids

f & d
Kayıtlı Üye
26 Eylül 2007
6.481
23
43
Son dönemlerde göbek bölgesi yağlanması kalça-basen bölgesi yağlanmasından daha büyük bir 'sorun haline geldi. Lokal yani bölgesel olarak tâbir edilen bu tür yağlanmalar zayıf kadınlarda bile görülüyor. Nedenleri arasında ise yüksek şekerli yiyeceklerin fazla olması, hareketsizlik (oturarak çalışma ve insülin dengesizliği ilk olarak geliyor.

İnanmak zor gibi geliyor ama insanın ince görünmesi için boyu ile kilosunun orantısı, vücut kitle endeksinin normal veya düşük olması her şeyin yolunda gittiğini göstermeye yetmeyebilir.

Gayet normal bir kilonuz olduğu halde pekala obez olabilirsiniz. Yani kan yağlarınız artmış, karaciğeriniz yağlanmış, kalp ve damar hastalıkları riski büyümüş, metatabolik sendrom belirtileri ortaya çıkmış olabilir.

Bu duruma "Normal ağırlık obezite sendromu" adı veriliyor. Ve tamamen vücuttaki yağ-kas-kemik ağırlığı orantıları ve yağların nerelerde toplandığı ile ilgili olarak ortaya çıkıyor. Nasıl mı? İncecik insanların bile vücudunda yağ oranı yüzde 30'u ve bel çevresinde toplanmış olabilir.


Bel çevresinde yağlanma

Vücudumuzdaki yağ oranı ne kadar yüksek ve orta kısmında, bel çevresinde toplanıyorsa, bir bakıma kanı zehirleyen faktörler de o oranda yükselmeye başlıyor. Özellikle "cytokin" olarak tanımlayabileceğimiz bu salgılar vücudumuzdaki şeker metabolizmasını, yağ metobolizmasını ve damarlarımızı olumsuz yönde etkiliyor. Bu süreç yuvarlandıkça büyüyen bir kartopuna benziyor. Ancak büyüyen kar kitlesi değil, kalp hastalıkları dolaşım sorunları ve metabolik sendrom tehlikesi.

Gayet zayıf insanlann da kalp hastalıklarına yakalanabildikleri ve belirli bir yaştan sonra nasıl kilo aldıklarını görünce şaşırırız. Oysa zayıf bile olsak göbek çevresinde ve bel bölgesinde yağlanma risklidir.

Çünkü vücudumuzdaki yağlar belirli salgıları olan tek bir organ gibi çalışırlar. Bel bölgesindeki yağlar diğer bölgelerdeki yağlara göre daha aktif ve zararlı olurlar. Kendi kendilerini beslerler. Birçok araştırma göbek yağlanması ile kronik iltihaplanma arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor.

Yani uzun lafın kısası bel çevresindeki yağlar çok fazla sorun yaratırlar. Vücudun yağlanması hipertansiyon, şeker hastalığı ve damar sertliğine yol açan tüm sorunları beraberinde getirir.

Diyetisyenlere göre doğru vücut ağırlığında olmak sağlıklı olmak demek değildir. Bu konuda vücut yağ dağılımı çok önemli, örneğin, bir bireyin yağ değerleri referanslar arasında olabilir fakat ayrıntılı ölçümlerde bu yağın çoğu göbekte birikmisse risk oluşturmaya başlar.

Özellikle ileriki dönemde şeker hastalığına, kalp hastalıklarına ve tansi¬yon problemlerine davetiye çıkarır. Eğer giydiğiniz pantolon ve etekler size dar geliyorsa bunu şişkinlik ve gaz problemi ile karıştırmayın ve mutlaka bir uzmana damsın" diyerek bu konunun önemine dikkat çekiyor.


MODERN YAŞAM NEDEN GÖBEĞİMİZİ YAĞLANDIRIYOR?

İnsülin dengesizliği: (Kandaki şekeri kontrol eden bu hormonun kandaki seviyesi çok Önemlidir. İnsülin metabolizması bozulduğu zaman kan şekeri seviyelerinde ve bununla birlikte diğer kan değerlerinde bozulmalar ve özellikle bel-karın bölgesinde yağlanmalar oluşur. Bununla birlikte alınan yüksek karbonhidrat da bu rahatsızlığı tetikler

Hareketsiz yaşam-ofis yaşamı: İdeal kilonun korunabilmesi için harcanan enerjinin alınan enerjiden fazla olması gerekir.

Fakat son yıllarda maalesef alınan kalori miktarlarının fazla olmasına karşın harcanan kalori miktarı çok az bir seviyededir. Bu da doğal olarak obeziteyi beraberinde getirmektedir.

Düzensiz beslenme: Yoğun yaşamdan dolayı günü tek bir öğünde bitirmek, gün içinde çok aç kalıp tek bir öğüne fazlaca yüklenmek de metabolizmayı ve insülin düzeylerini bozmaktadır.


KİMLER RİSK ALTINDA?

1. Elma vücutlular: Bu gruba girenler özellikle dikkat etmeli. Çünkü elma vücutlu diye tabir edilen bu vücut şekli üst tarafta yağ toplanmasına eğilimli bir vücut şeklidir. Bu yüzden normalde zaten sahip olunan bir göbek bölgesi olduğu için meydana gelen yağlanma anlaşılamayabilir.

2.Ailede diyabet (şeker hastalığı) olanlar

3.Son 6 ay ve ya l yıl içinde karın bölgesinde aşırı yağlanma meydana gelenler

4.Sürekli veya yemeklerden sonra tatlı ihtiyacı içinde olanlar

5.Hareketsiz yaşam sürenler

6.Tek veya 2 öğünle yaşam sürdürenler Bel çevresi ölçümleri sağlığınız için önemli bir referanstır.


Bel çevresi (cm) Kadın - Erkek Değerlendirme


>8O >94 - Kilolu >88 >102 - Şişman


BESLENME TEDAVİSİ:

Yapılan hatalar neler? Oluşan tatlı ihtiyacını tatlıyla gidermek. Sürekli yüksek karbonhidrat içeren besinleri tüketmek ve protein alımlarını en azda tutmak. Doymuş yağ içeren gıdalara çok ağırlık vermek.




(alıntıdır)
 
YAĞLANMANIN ÖNLENMESİNDE KALORİ MİKTARI MI, İÇERİK Mİ ÖNEMLİ?

Yapılan çalışmalar her ikisini de önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Örneğin, 2007 yılında Diyabet Merkezinin yaptığı bir çalışmada, aynı kaloride fakat farklı besin öğelerine sahip üç beslenme programı hazırlanmış ve 62 yaş civarında ailesinde diyabet geçmişi olan ve vücutlarında insülin direnci gelişmiş obez II katılımcıya uygulanmıştır. Bu katılımcılar 28 gün boyunca 1600 kalorilik ve dört öğüne bölünmüş (öğün başına 40 kcal) bir program uygulamışlardır.


Diyetler:

1.Yüksek karbonhidrat içeren beslenme programı

2.Yüksek doymuş yağ beslenme programı

3.Akdeniz Tipi Diyet

Sonuç olarak; kilo ve yağ değişimleri olmamış fakat yüksek karbonhidrat alındığı zaman vücut yağlarının göbek bölgesine doğru biriktiği gözlemlenmiştir.

Diğer bir iddia ise yüksek karbonhidrat ile birlikle aiınan tekli doymamış yağların insülin metabolizmasını düzelttiği için göbek bölgesi yağlanmasını yavaşlattığı ve koruduğudur. Bu çalışmada tekli doymamış besin kaynağı olarak, avokado, ceviz, zeytin yağı, zeytin, çekirdek ve bitter çikolata kullanılmıştır.

Bununla birlikle birçok çalışma tekli doymamış yağların insülin metabolizması üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu savunmaktadır. Tekli doymamış yağ asidi (MUFA) kaynaklan:
Zeytinyağı, kanola yağı, badem yağı Fındık, fıstık, ceviz Avokado, zeytin

Vücutta fazlaca salgılanan insilün düzeylerini normal bir seviyeye ulaştırmak beslenme tedavisinin ilk aşamasını oluşturur. Bunun için de devreye glisemik indeks kavramı girmektedir. Glisemik indeks bir besin maddesinin vücuda alındıktan sonra vücuda salgılattığı insilün miktarına göre besinlerin yüksek,orta ve düşük olarak sınıflandırılmasıdır.

Glisemik indeksi 55'in altında olanlar düşük, 55-70 arasında olanlar orta, 70'in üstünde olanlar ise yüksek olarak tanımlanır. Genellikle düşük glisemik indekse sahip olan gıdalar önerilir. Ayrıca glisemik indeksi düşük yiyecekler daha fazla posa (lif) içerdikleri için kan şekerini dengelemekle birlikte kolestrol düzeylerini de düşürür. Kolza ve ya bilinen ismiyle kanola, son yıllarda insanlara temel gıda olarak tavsiye edilebilecek düzeyde yararlı yağlı tohumlu bitkilerden.

Kanola yağı bitkisel yağlar içinde en düşük seviyededoymuş yağ asitleri içeriyor. Oleik asit bakımından yüzde 61 ile yüzde 75'lik zeytinyağından hemen sonra geliyor. LDL kolestrol seviyesini düşüren oleik asit HDL kolestrol seviyesini ise etkilemiyor.


Kontrol altında tutmak için SED:

Sıkılaştırma: Vücut kaslarını korumak için kuvvetlendirme hareketlerinin yapılması.

Egzersiz: Yağ yakımı için yapılan aerobik egzersizler.

Diyet: Kalp sağlığını korumak için doymamış yağların olduğu,doymuş yağların az olduğu Akdeniz diyeti.




(alıntıdır)
 
bende de insülin direnci var diaformin kullanıyorum braz kilo almamı engellese de hala fazla kilom var ne yapmam gerek
 
X