Tiroid... Bilgileri....Paylaşım alanı

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
34.849
29.707
60
Tiroid hormonları ve yumurtalık işlevleri birbirleriyle o kadar iç içedirler ki, yumurtalık işlevlerinde sorunların varlığı durumunda tiroid bezi işlevleri tanı aşamasının ilk başlarında değerlendirilir. Kronik bir yumurtlama bozukluğu olan Polikistik Overi (PKO) daha iyi anlayabilmek için her kadının tiroid bezi işlevleri hakkında temel bilgilere sahip olması son derece önemlidir.

Vücudun en temel işlevlerini yöneten tiroid bezine ait sorunlar (tiroid hormonlarının az çalışması, fazla çalışması veya bez içinde oluşan kitleler), erkeklerden daha çok kadınlarda görülmektedir. Tiroid bezi sorunları sıklıkla otoimmun tabiyattadır (otoimmun hastalık, vücudun kendi dokularından birine bilinmeyen nedenlerle yabancılaşması ve bu “yabancı” dokuyu bağışıklık sistemiyle vücuttan uzaklaştırmaya yönelik girişimler yapması neticesinde oluşan hastalıktır. Bağışıklık sistemi vücudun aslında kendine ait olan bu dokusunu tahrip ettikçe dokunun işlevleri aksamakta ve buna bağlı sorunlar ortaya çıkmaktadır).

Kadınlarda tiroid bezi sorunlarının sık olması nedeniyle hormonal dengesizlik düşünülen hemen her durumda ve hatta aşağıda anlatılacağı gibi hiçbir şikayeti olmayan bir kadında bile belli aralıklarla tiroid hormon ölçümü yapılması önerilmektedir. Günümüzde henüz belirti ve bulgular ortaya çıkmadan bile tiroid bezi sorunlarını ortaya çıkarabilecek hassas laboratuvar ölçüm yöntemleri geliştirilmiştir.

TİROİD BEZİNİN İŞLEVLERİ



Tiroid bezi boyunda hemen gırtlağın altında yerleşmiş ve elle hissedilebilen, iki ayrı lobdan (lob, bölüm anlamındadır) oluşmuş kalkana benzeyen (tiroid Latince kalkan anlamına gelir) bir salgı bezidir.

Tiroid bezi besinlerle aldığımız iyodu kandan çekerek içinde depolar. İyot T3 ve T4 olmak üzere iki ayrı şekilde bulunan tiroid hormonlarının yapısında yer alan önemli bir maddedir.

Tiroid bezi hormonları üretirken ve iyodu depolarken emri hipofiz bölgesinde bulunan TSH (Tiroid Stimulan (uyarıcı) Hormon) adı verilen hormondan alır. TSH’ın salgısı ise hipotalamus adlı beyin bölgesinden salgılanan TRH (TSH Releasing (salgılayıcı) Hormone) adı verilen bir hormon tarafından yönetilir.

Hipofiz bezi yumurtalıklara emir veren LH ve FSH ve tiroid bezine emir veren TSH dışında yan resimde görülen diğer organlara da emir verir. Doğum sonrası rahim kasılması, vücuttaki kortizon hormonu salgısının denetimi, memelerden süt salgılanması ve diğer birçok işlev hipofiz bezi denetimindedir ve hipofiz bezi sürekli olarak beynin hipotalamus bölgesi tarafından denetim altında tutulur.

TRH salgısı tiroid hormonlarının kana ne kadar geçmesini gerektiğini belirleyen hormondur ve ihtiyacı vücudun her bölgesinden hipotalamusa ulaşan sinyaller tarafından yönetilir.

T3 ve T4 hormonları tiroid bezi içinde tiroglobulin adı verilen bir madde içinde depolanırlar ve bu hormonlar TSH hormonu etkisiyle bu maddenin içinden çıkarak kana geçerler.

T4 hormonu T3’ten çok daha fazla salgılanmasına karşın kanda ve dokularda T3 hormonuna dönüşür ve hemen tüm tiroid hormonu işlevleri esasen T3 tarafından gerçekleştirilir.

Tiroid hormonları vücudun hemen her hücresinin işlevi için gereklidir ve ister diğer hormonların yapımı olsun, ister hücre büyümesi ve çoğalması olsun metabolizmanın normal işlemesi açısından vazgeçilmez hormonlardır.

Ateşli hastalıklar, ağır hastalıklar, beslenme bozuklukları, stres gibi durumlarda vücut enerji tasarrufu yapmak zorundadır ve bunu kandaki tiroid hormonu seviyesini azaltarak yapar. Tiroid hormonlarının azalması vücut işlevlerinin, yani metabolizmanın, olay devam ettiği sürece yavaşlamasını sağlar (bir savaş durumunda besin maddelerinin dikkatli tüketilmesi, enerji tasarrufu yapılması gibi).

Tiroid hormonları da diğer hormonlar gibi vücutta çeşitli proteinlere bağlı olarak dolaşırlar ve kandaki T3 ve T4 hormonlarının önemli kısmı başta TBG (tiroksin bağlayıcı globulin) olmak üzere çeşitli protein yapılı maddelere bağlıdırlar. Serbest olan hormonlar ise hücreler içine girerek etkilerini gösterirler.

TRH, TSH hormonu salgısı yanında yine hipofizden Prolaktin hormonu salgısını da yönetir. Bu nedenle TRH hormonunun artmasına neden olan durumlar (hipotiroidi, yani tiroid hormon salgı yetersizlikleri) Prolaktin hormonu artışına da neden olabilmektedirler. Prolaktin hormonu salgı bozukluğundan şüphelenilen her durumda bu nedenle kan prolaktin hormonu seviyesi yanında TSH seviyesi de bakılır (TRH artınca TSH da artacaktır, bu nedenle TRH yerine ölçümü daha kolay olan TSH seviyesi bakılır).

Tiroid Bezi İşlevlerini Değerlendiren Testler

Serbest T4 (sT4)
Total (toplam) T4 (T4)
Total (toplam) T3 (T3)
TSH

Günümüzde kanda oldukça düşük TSH seviyelerini bile gösterebilen laboratuvar yöntemleri geliştirilmiştir.

Bu testler arasında kan hormon seviyelerini en iyi yansıtan sT4’tür ve genellikle TSH ölçümüyle beraber tercih edilir. Kan TSH ölçümü tek başına bile tiroid bezi işlevlerini yansıtabilen hassas bir yöntemdir ve kanda yüksek bulunması tiroid bezi hormonlarının (T3, T4) düşük olduğunu, düşük bulunması ise tiroid bezi hormonlarının yüksek olduğunu gösterir. Bu tür durumlarda sT4 seviyesi değerlendirmesi yapılarak düşüklük veya yüksekliğin derecesi belirlenir.

Bazı durumlarda TSH seviyeleri normal sınırlar dışında olmasına rağmen, tiroid bezi hormon seviyeleri normal sınırlar içinde bulunabilir. Bu durum hipofiz bezinin çok çalışarak (TSH’ı daha fazla üreterek) veya daha az çalışarak (TSH’ı daha az üreterek) olayı kompanse etme çabasını gösterir ve hastalığın henüz belirti vermeye başlamadan saptanmasını mümkün kılar.

Diğer Testler

Tiroid bezi ultrasonografisi, tiroid bezi sintigrafisi, tiroid bezinden numune alınması (aspirasyon biyopsisi) ve diğer bazı yöntemler özellikle tiroid bezi içinde kitle varlığından şüphelenilen durumlarda yapılır. Bu testlerin ayrıntısını İç Hastalıkları-Endokrinoloji branşına ait bilgiler içeren sitelerden bulabilirsiniz.
 
Tiroid bezinin genel olarak büyümüş olduğu durumlara guatr adı verilir. Guatr en sık gıdalarla alınan iyot maddesinin yetersiz olmasına bağlı olarak gelişir. Ülkemizde özellikle Karadeniz bölgesinde iyot maddesi nispeten az olduğundan bu bölgelerde guatra sık rastlanır. Daha az alınan iyodu daha iyi bir şekilde kullanabilmek için bir anlamda depolarını büyütmek şeklinde özetlenebilecek bu guatr şekli, ek olarak iyot alınmasıyla (sıklıkla iyotlu sofra tuzu şeklinde) kendiliğinden düzelir. Diğer guatr şekilleri ise tiroid bezi içinde kitle oluşumlarına veya diğer bazı nedenlere bağlı oluşabilir.

TİROİD BEZİNİN AZ ÇALIŞMASI (HİPOTİROİDİ)

Sıklıkla otoimmun nedenlere (otoimmun hastalık, vücudun kendi dokularından birine bilinmeyen nedenlerle yabancılaşması ve bu “yabancı” dokuyu bağışıklık sistemiyle vücuttan uzaklaştırmaya yönelik girişimler yapması neticesinde oluşan hastalıktır. Bağışıklık sistemi vücudun aslında kendine ait olan bu dokusunu tahrip ettikçe dokunun işlevleri aksamakta ve buna bağlı sorunlar ortaya çıkmaktadır) bağlı olarak ortaya çıkan bu durumda tiroid bezi tahribat görmüş olması nedeniyle işlevlerini daha az yapmaktadır. Guatr ile birlikte olması durumunda genellikle Hashimoto Tiroiditi (tiroidit, tiroid bezinin otoimmun süreçle oluşan iltihabıdır (iltihap ile enfeksiyon karıştırılmamalıdır) adını alır.

Hipotiroidi gelişme riski her yaşta var olmasına karşın risk yaş ilerledikçe artar ve 60 yaşından sonra yüzde 2-4 oranında hipotiroidi görülür.

Sık görülmesi, kolay tanı konması, tarama yönteminin ucuz ve oldukça hassas olması ve durumun kolay tedavi edilebilir olması nedeniyle günümüzde hiçbir şikayet olmasa dahi 35 yaşından itibaren 5 yılda bir, 60 yaşından sonra iki yılda bir hassas TSH (“ultrasensitif TSH&#8221:KK66: kan ölçümüyle tarama yapılması önerilmektedir. Yine hemen her türlü endokrinolojik bozukluk şüphesinde yapılan incelemelere TSH ölçümünün de eklenmesi sık görülen bu durumun tanısı açısından önemlidir.

Hipotiroidi Ne Gibi Belirtiler Verir?

Üreme çağında olan kadınlarda en sık görülen belirtiler adet düzensizliği şeklindedir. Gecikmeli adet görme veya uzun süreli adet görememe direkt hipotiroidiye bağlı olabileceği gibi, hipotiroidi neticesinde artan TRH hormonunun prolaktin hormonu salgısını uyarmasıyla ortaya çıkan hiperprolaktinemi neticesinde olabilir.

Hipotiroidide hiçbir belirti görülmeyeceği gibi görülen belirti ve bulgular vücut metabolizmasının azalmasına bağlıdır ve hemen tüm organların işlevleri yavaşlamıştır. Bunun neticesinde kabızlık (bağırsak hareketlerinin yavaşlaması), soğuğa tahammülsüzlük ve vücut ısısının düşmesi (metabolizma yavaşlamasıyla ısı üretiminin azalması), zihinsel işlevlerin yavaşlaması (unutkanlık, uykuya eğilim, sakarlık, yavaş konuşma), kolay yorulma, nabzın yavaşlaması (kalbin az çalışmasına bağlı), kansızlık (kan üretiminin azalmasına bağlı), kan kolesterol seviyelerinin artması (kolesterolün az harcanmasına bağlı), su tutulumuna bağlı ödemler, su tutulumuna bağlı olarak bilek kanalından geçen sinirin sıkışmasına bağlı oluşan karpal tünel sendromu sık görülenler arasında yer alır.

Muayene bulguları arasında yukarıdakilere ek olarak kalp büyümesi, reflekslerin yavaşlaması, kas güçsüzlüğü, depresyon bulunabilir.

Laboratuvar bulguları arasında yukarıdakilere ek olarak karaciğer enzimlerinde yükselme söz konusu olabilir.

Hipotiroidi Tanısı Nasıl Konur?
Tarama amacıyla yapılan TSH hormon ölçümünün yüksek bulunması sonrasında yapılan sT4 ölçümünün düşük bulunması tanıyı koydurur. Genellikle bu aşamada daha ileri inceleme yapmadan tedaviye başlanmakla beraber bazı durumlarda antitiroid antikorları ölçümü yapılarak olayın otoimmun olup olmadığı belirlenir.

Gizli Hipotiroidi

Hipotiroidi henüz tam gelişmeden önce tanı konabilir. Bu amaçla TSH tarama testi yüksek bulunduğunda kan sT4 seviyesi normal sınırlar içerisinde bulunur. Hipofiz bezi TSH salgısını artırarak tiroid bezini daha çok çalışmaya zorlamakta ve bu nedenle sT4 henüz normal sınırlar içerisinde bulunmaktadır. Belli bir süre sonunda tiroid bezi daha fazla çalışamayacak ve TSH hormonu tiroid bezini ne kadar zorlarsa zorlasın kan seviyelerini normal sınırlar içerisinde tutacak üretimi yapamayacak ve sT4 seviyesi düşük bulunacaktır.

Hipotiroidi Tedavisi Nasıl Yapılır?

Günümüzde tiroid hormonu eksikliğinin tedavisinde T4 hormonunun sentetik olarak üretilmiş ve tablet haline getirilmiş şekli kullanılmaktadır. Tedavi hormon seviyesinin düşüklüğüne göre belirlenir ve tedavi etkinliği belirli aralıklarla genellikle kan TSH ölçümüyle izlenir.
 
Sıklıkla "Toksik Diffüz Guatr" (Basedow-Graves Hastalığı) veya Toksik Multinodüler Guatr (Plummer Hastalığı) şeklinde görülen hipertiroidi, hipotiroidi gibi nispeten sık rastlanan bir durumdur.

Plummer hastalığı daha çok uzun süreler guatrı olan yaşlılarda görülürken Basedow – Graves daha çok genç yaşlarda görülmektedir.

Hipertiroidi Ne Gibi Belirtiler Verir?

Üreme çağında olan kadınlarda adet düzensizliği belirtileri genellikle geri plandadır ancak gecikmeli adet görme veya uzun süreli adet görememe hipertiroidi durumunda da söz konusu olabilir.

Hipertiroidide belirtiler hipotiroidi kadar sinsi değildir ve görülen belirti ve bulgular vücut metabolizmasının artmasına bağlıdır ve hemen tüm organların işlevleri hızlanmıştır. Bunun neticesinde ellerde titreme, sıcağa tahammülsüzlük, sinirlilik ve hassasiyet, kilo kaybı, aşırı terleme, nabzın hızlanması ve çarpıntı, ishal sık görülen belirtiler arasındadır. Bunun yanında çeşitli göz bulguları (gözlerin ileri doğru çıkması ("egzoftalmi"), göz kapağının düşmesi gibi) ve guatr gelişimi (tiroid bezinin büyümesi) söz konusu olabilir.

Hipertiroidi Tanısı Nasıl Konur?


Çeşitli belirtileriyle hipertiroidi düşündüren durumlarda veya tarama amacıyla yapılan TSH incelemesinin düşük bulunması ve sT4 veya sT3 seviyesinin yüksek bulunması tanıyı koymak için yeterlidir.

Hipertiroidi tanısı konduktan sonra yapılacak incelemeler tiroid bezi içinde nodül adı verilen kitlesel oluşumların bulunup bulunmadığına yöneliktir.

Gizli Hipertiroidi

Hipertiroidi henüz tam gelişmeden önce tanı konabilir. Bu amaçla TSH tarama testi düşük bulunduğunda kan sT4 seviyesi normal sınırlar içerisinde bulunur. Hipofiz TSH salgısını azaltarak tiroid bezini daha az çalışmaya zorlamakta ve bu nedenle sT4 henüz normal sınırlar içerisinde bulunmaktadır. Belli bir süre sonunda tiroid bezi daha TSH’ın "daha az çalış" emrine uymayacak ve sT4 seviyesi yükselecektir.

Hipertiroidi Tedavisi Nasıl Yapılır?

Hipertiroidi tedavisinde fazladan üretilen tiroid hormonlarının dokulara olan etkisini gideren ilaçlardan faydalanılabildiği gibi (nabız hızını azaltmak için ilaç kullanılması gibi), en ideal tedavi yöntemi hormon üretimini azaltan ilaçlarla yapılan tedavidir. Bu ilaçlardan en sık kullanılan iki tanesi propiltiyourasil ve metimazol adı verilen ilaçlardır. Endokrinoloji uzmanı tarafından başlanan tedavinin etkinliği belli aralıklarla yapılan hormon ölçümleriyle değerlendirilir.

Tiroid hormonları bu ilaçlarla normale döndükten sonra sıklıkla radyoaktif iyot tedavisi adı verilen yöntemle tedavi pekiştirilir. Bu tedavi gebelik döneminde uygulanmaz ve tedavi sonrasında da gebeliğin belli bir süre ertelenmesi radyoaktif iyodun bebeğe muhtemel zararları nedeniyle önemlidir.

Bazı durumlarda fazla hormon salgısı yapan tiroid nodüllerinin ameliyatla çıkarılmaları gerekebilir.

Hipertiroidi ve Osteoporoz (kemik erimesi)

Menopoz döneminde nispeten sık görülen hipertiroidi bu dönemde zaten artmış olan kemik erimesi riskini daha da artırır. Bu nedenle hipertiroidi tedavisinin etkili bir şekilde yapılması son derece önemlidir. Aynı risk hipotiroidi nedeniyle tiroid hormonu tedavisi alan kadınlarda dozların iyi ayarlanamamış ve bu nedenle gereğinden fazla hormon alarak hipertiroidik hale gelmiş kadınlar için de geçerlidir.
 
Tiroid bezi vücutta organların çalışma hızını ayarlıyor. Tiroid bezi az çalıştığında (hipotiroidi) kalp hızı düşüyor. Bağırsaklar yavaşlıyor. Vücut su tutuyor, kilo alınıyor, depresyon ortaya çıkıyor.

Bez çok çalıştığında (hipertiroidi) ise kalp hızı artıyor, bağırsaklar hızlanıyor, aşırı terleme, kilo verme gibi sorunlar oluşuyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hasan Aydın, "Tiroid çok önemli bir organ. Çalışması bozulunca vücudun da ayarı bozuluyor. Çok çalışınca agresiflik de artıyor" dedi.

Tiroid bezi çok çalıştığında hastalar en çok çarpıntıdan yakınıyor. Heyecanlı ve agresif ruh halleri artıyor. Ellerde titreme görülüyor. İştahları artmasına ve yemek yemelerine rağmen, hızla kilo veriyorlar. Sıcaktan rahatsızlık, aşırı terleme, gün içinde çok sık dışkılama en önemli şikayetler arasında yer alıyor. Tedavide ilaç, radyoaktif iyot tedavisi ve ameliyat seçenekleri var
 
merhabalar.bende basedow graves hastalığı var ve bu durumu 8 y önce tesadüfen öğrendim.aslında hipertiroidin belirtilerini yaşıyormuşum ama tabiyiki insan konduramıyor kendine.mesela bacaklarımda titremeler oluyordu.ama aşırı spor yaptığım için olduğunu sanıyordum.tırnaklarım kırılıyordu.rejimdendir diyordum.ve bi,r sürü belirtiye bir sürü bahane.taa ki sinirlerim altüst olana ve sağ gözüm dışarıya doğru çıkınca doktora gitmem gerektiğini anladım.göz doktoruna gittik tabii.doktor gözümün arkasında kist olabileceğini ya da tiroidim olabileceğini söyledi.sonuçta yaptırdığım mtestlerden hipertiroid basedow graves hastası olduğumu öğrendim.zaten bayağı da kilo vermiştim.ama bunu da tiroidlerimi,n fazla çalışmasına değil de çok spor ve rejim yapmama bağlıyordum ben hep.sonuçta çok uç noktada çıktı tahlillerim ve ben günde 6 adet ilaç kullanmaya başladım.bu arada sinirden tahamülsüzlükten çılgın çekillmez bir insan olmuştum.insanı çok değiştiriyor tiroid..sonuçta 8 aydır ilaç kullanıyorum ve bu sürede ilaçlardan dolayı 8 kilo aldım.her ay tahlillerimi yaptırdım.şu anda çok şükür normale düştü ve ben 15 gündür ilacı bıraktım.yavaş yavaş kilo vermeye bile başladım.ama tabiyiki tetkiklerim sürekli yapılacak.tek canımı sıkan gözümün tam olarak düzelmemiş oluşu.bende sadece tek gözde dışarı doğru pörtleme olduğu için ben bu hastalığı çabuk farkettim ama normalde ıkı gözde görülürmüş.bu yüzden dikkatli olun lütfen.doktorum zamanla eskisi gibi olabileceğini söylüyor gözümün.umarm düzeelir...işte benim de hipertiroid hikayem bu.kimsenin bu durumu yaşamaması dileğiyle.sevgiyle kalın
 
Tiroid bezi, boynun ön kısmında yerleşmiş olan ve salgıladığı hormonlarla vücut metabolizmamızı düzenleyen endokrin bir organdır.

Tiroid bezi, boynun ön kısmında yerleşmiş olan ve salgıladığı hormonlarla vücut metabolizmamızı düzenleyen endokrin bir organdır. Tiroid bezi hastalıkları, basit guatrdan hayatı tehdit eden tiroid kanserine kadar değişir. En sık rastlanan hastalıklar, tiroid hormonları üretimindeki düzensizliklerdir. Tiroid hormonları aşırı miktarda salgılandığında hipertriodizm, yetersiz miktarda salgılandığında ise hipotriodizm meydana gelir. Tiroid bezinin iltihaplanmasına tiroidit adı verilir. Tiroid bezinin normalden büyük olmasına ise guatr adı verilir. Guatrda, tiroid bezi büyümüştür ancak fonksiyonlarında bozulma yoktur.
Çoğunlukla tiroid bezindeki büyüme dışında belirti veya bulgu yoktur. Büyümeden dolayı çevre dokularda bası belirtileri ortaya çıkabilir. Nefes darlığı ve yutma güçlüğü görülebilir.

TEŞHİS YÖNTEMLERİ Tiroid fonksiyonlarını araştıran yöntemler çok gelişmiştir. Bu testler iyi seçilerek kullanılırsa, vakaların büyük bir çoğunluğunda hem tiroid bezinin fonksiyonel durumunu değerlendirmek, hem de bir fonksiyon değişikliği varsa bunun nedenini belirlemek mümkün olur. Kullanılan başlıca testler aşağıda belirtilmiştir.

Tiroidde hormon yapımının araştırılması: Hastaya içirilen radyoaktif iyodun belirli zamanlarda tiroidde tutulma oranı araştırılır.

Kanda dolaşan tiroid hormonlarının ölçülmesi:

Total T4 ve total T3 ölçülmesi;

Kanda dolaşan tiroid hormonlarının serbest fraksiyonlarının ölçülmesi;

Tiroidin homeostatik kontrolünü araştıran testler:

Serumda TSH tayini; TRH testi; Tiroid supresyon testleri;

Diğer teşhis yöntemleri: Tiroid sintigrafisi; Tiroid ultrasonografisi; Antikorların araştırılması; Serumda tiroglobulin tayini; Serumda kalsitonin tayini; İnce iğne aspirasyon biyopsisi; Tiroid fonksiyonlarının metabolik indekslerle araştırılması; Tiroid replasmanında doz yeterliliğinin araştırılması;

TEDAVİ

Hipertriodizm: Tiroid hormonlarının aşırı üretimi baskılanmaya çalışılır.

Antitiroid ilaçlar: Propylthiouracil veya methimazole kullanılır; Lügol eriyiği veya satüre potasyum iyodür kullanılabilir. Sadece cerrahi girişime hazırlamak amacıyla, propylthiouracil ile birlikte ve en çok 1 hafta süreyle kullanılır; Gerekli görülen vakalarda propranolol kullanılabilir;

Cerrahi girişim: 12-18 ay sonra antitiroid ilaçlar kesildiğinde aktivasyonu devam eden hastalarda ve başlangıçtan itibaren guatrı iri olanlarda uygulanır. Ameliyat öncesi antitiroid ilaçlarla hastanın hormonları normal duruma getirilmelidir;

Radyoaktif iyot tedavisi: Cerrahi tedaviyi istemeyen veya cerrahi girişim riski yüksek hastalarda tercih edilmelidir; Göz bulguları için etkin tedavi yoktur.
 
Hazırlayan: Doç. Dr. İlhan Yetkin
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve :-):-):-):-)bolizma Hastalıkları BD. Öğretim üyesi

Tiroid bezi nedir?
Tiroid bezinin görevleri nelerdir?
Tiroid bezi nasıl çalışır?
Tiroid hormonlarının görevleri nelerdir?
Tiroid bezi hastalıkları
Guatr, İç guatr ve Dış guatr tanımları
Tiroid bezinin iltihaplanması
Tiroid bezi kanseri
Tiroid bezinde hastalık olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Guatr olmamak için ne yapılmalıdır ?


Tiroid bezi nedir?
Guatr bezi boyun ön bölgesinde nefes borusunun hemen önünde yer alan, kelebek benzeri iki kanadı ve bir de birleştirici bölgesi olan 20-25 g ağırlığında bir iç salgı bezidir. Halk arasında guatr bezi olarak bilinen bezin tıbbi adı tiroid bezidir.


Tiroid bezinin görevleri nedir?
Tiroid bezi yaşam için son derece önemlidir. Tüm hücrelerin enerjisini sağlamada önemli görevleri olan tiroid hormonlarının salgılandığı yerdir. Tiroid bezi bu görevini yapabilmek için içerisinde iyot maddesini biriktirir. İyot maddesini kullanarak T3 ve T4 hormonlarını üretir.


Tiroid bezi nasıl çalışır?
Tiroid bezinin çalışması beyin içerisinde bulunan bir bezden salgılanan TSH (Tiroid bezi uyarıcı homonu) tarafından düzenlenir. Bu hormon tiroid bezinde tiroid hormonlarının (en önemlileri T3 ve T4) yapımını ve salgılanmasını sağlar. TSH hormonu ise beynin daha üst merkezlerinin denetimi altındadır. Tiroid bezi hormonları içinde vücut hücreleri üzerinde daha etkin ve aktif olan T3 hormonudur. Tiroid bezinin çalışmasında iyot maddesinin çok önemi vardır.


Tiroid hormonlarının görevleri nelerdir?
Tiroid hormonları hücrelerin aktivitelerinde görev alırlar. Hücrelerin enerji sağlamalarında etkindir. Ayrıca hücre gelişimi ve canlılığının devamında da önemli fonksiyonları vardır. Tüm dokularda etkisi görülür. Kas, kemik, beyin vb. gibi akla gelebilecek her yerde etkilerini gözlemek mümkündür. Büyüme ve gelişme üzerine de etkilidir.


Tiroid Bezi Hastalıkları
Gebelikte Annenin tiroid bezi yeteri kadar iyi çalışmazsa bebeğin anne karnında gelişmesi sağlıklı olmaz. Bu durumdaki anne gerekli şekilde tedavi edilmezse çocuğun gelişimi ve zekası geri kalır. Bu durum “Kretenizm” olarak adlandırılır.


Bebeklik Çağı: Doğumdan sonra bebekte tiroid bezi yeteri kadar çalışmazsa bu durumda yine vücut ve zeka gelişimi durur. Kişi her gün daha kötüye gider. Hastalığın ağırlığı başladığı yaşa göre değişir. Yani ne kadar erken yaşlarda başlarsa rahatsızlıklar ve zeka geriliği o nisbette ağır olur.

Ergenlikte: Tiroid bezi bu yaşta bazı hastalıklarda az ya da çok fazla çalışır. Az çalışırsa kişinin gelişmesi durur. Okulda başarısı azalır ve giderek daha da ağırlaşır. Kız çocuklarda adet görme olmaz, erkek çocuklarda cinsel gelişme durur veya gelişmez. Tiroid bezi çok çalışıyorsa bu durumda önce hızlı bir gelişme olur. Kişilerin sinirlilik, çarpıntı ve kilo kaybetme gibi yakınmaları olur. Bunlara ek olarak çabuk yorulma, dinlenememe ve titreme gibi yakınmalarda görülebilir. Bazı hastalarda gözlerde öne doğru fırlama da gelişebilir.

Erişkinde: Gelişme çağında olduğu gibi bu yaşlarda da tiroid bezinin bazı hastalıklarında az çalışması veya çok çalışması görülür.
Kişilerde yaşlanmayla giderek artan oranlarda tiroid bezi içerisinde bir ya da birden fazla değişik boyutlarda “nodül” denen sertlikler gelişebilir. Bu nodüllerin çoğu iyi huylu oluşumlardır. Ancak çok az bir kısmı kötü huylu da olabilir. İyi huylu ya da kötü huylu diyebilmek için mutlaka gerekli tetkikler yapılmalıdır. Bu amaçla öncelikle hastaların nodülleri içerisinden ince bir iğne ile biyopsi almak gereklidir.

Guatr, İç Guatr ve Dış Guatr Tanımları

İç guatr: Halk arasında sıkça kullanılan bu deyim, dışarıdan bakıldığında guatrın büyüdüğünün görülmemesine rağmen, guatr bezinin fazla çalışması nedeniyle gelişmiş olan hastalığı anlatmak için kullanılır. Yani burada söz konusu olan “fazla çalışan bir tiroid bezinin varlığıdır”. Fazla hormon salgılayarak kişinin zayıflamasına ve terlemesine, sinirli olmasına neden olur. Bu durum aynı zamanda “zehirli guatr” olarak da tarif edilir.


Dış guatr: Kişilerin boynunda normal bir bakış ile tiroid bezinin büyüdüğünün görülmesini anlatmak için kullanılır. Böyle hastalarda guatr bezinin çalışması genellikle normaldir. Bu kişiler özellikle yutkunma esnasında boynun ön bölgesinde nefes borusunun üzerinde bir kitlenin yukarı-aşağı hareket ettiğini fark ederler ya da çevreleri böyle bir nedenle onları uyarır.


Guatr: Ülkemizde olduğu gibi özellikle iyot maddesinin yeteri kadar alınamaması sonucu ortaya çıkan tiroid bezinin büyümesi ve bunun da dışarıdan fark edilmesi durumudur.


Tiroid bezinin iltihaplanması
Çok nadir olmakla birlikte tiroid bezi de iltihaplanır. Bu durumda bez üzerinde ağrı vardır. Hastada ateş ve yutkunma sırasında ağrı olur. Bazen iltihaplanmanın şiddetine göre dışarıdan boyunda bir kızarma da görülebilir. Bu iltihaplanma mikroplara bağlı olabileceği gibi, daha hafif seyreden ve mikrop saptanamayan bazı hastalıklara da bağlı olabilir. Bu durum ancak inceleme sonuçları ile aydınlatılabilir.


Tiroid bezi kanseri
Tiroid bezinden gelişen kanserlerin en iyi yanı hızlı ilerlemeye neden olmamalarıdır. Erken devrede tesbit edilirse tam olarak tedavi etmek de mümkündür. Ancak sinsi ve yavaş büyüdükleri için kişilerin duyarsız davranmalarına neden olur. Bu nedenle aksi ispat edilinceye kadar boyunda saptanan bir şişlik mutlaka çok iyi bir şekilde incelenmelidir.


Tiroid bezinde hastalık olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Öncelikle guatr bölgelerinde yaşayanlar, yakınlarında guatr hastalığı bulunanlar, kilo kaybı nedeni bilinmeyenler, tüm vücudu çok fazla terleyenler, sürekli çarpıntısı olanlar, tüm vücutları titreyenler, çok unutkan olan ve giderek aktivitesi azalanlar vb. şikayeti olan kişiler doktora gitmelidir. Doktor gerekli muayeneyi yaptıktan sonra araştırmaya gerek duyabilir. Araştırırken hastanın şikayetlerini ve muayenede saptadığı bozuklukları göz önüne alarak tetkiklerini ister. Önemli bir hastalığı olduğu düşünülen hastalarda 1-Tiroid hormon düzeyleri, 2-Tiroid ultrasonografisi ve 3-Tiroid bezinin çalışma fonksiyonunu gösteren sintigrafi tetkiklerinin yapılmasını ister. Şayet kişilerde “Nodül” ya da “Tiroid Kanseri"nden şüphe varsa hemen şüphelendiği bölgeden ince bir iğne yardımıyla hücre alarak (biyopsi) tahlilini yaptırır.


Guatr olmamak için ne yapılmalıdır ?
Yapılabilecek en basit ve kolay yol iyottan zengin gıdalar almak ve iyottan zengin su içmektir. Bu sağlanamıyorsa iyotlu tuz kullanmak en doğru yoldur. Şayet oturduğu bölgede iyot eksikliğinin olduğu biliniyor ise bu durumda yine ya iyotlu tuz ile ya da suya iyot ilavesi gibi yöntemlerle kişinin günlük alması gerekli iyodu alması sağlanmalıdır. Bunların hiçbiri yapılamıyorsa depo iyot iğneleri kullanılabilir.


Ancak özellikle çocukluk yaşlarında iyot eksikliğinin önlenmesi çok önemlidir. Çocuklara mutlaka ilave iyot verilmelidir. İyot eksikliği sırasında başarısız olan öğrenciler iyot almaya başladıktan sonra başarılarında da artma olur.

Buna rağmen guatr gelişen hastalar için gerekli ilaç tedavisi yöntemleri vardır. Bu ilaçlar mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır.

İlaç tedavileri ile küçülmeyen bazı nodüller, kanser düşünülen hastalar, nodülü hızla büyüyen hastalar ise ameliyat edilirler.
 
TİROİD NODÜLÜ



NODÜL NEDİR? Nodül, tiroid bezesindeki 'kitle'dir, "yumru"dur. Tiroid bezesindeki sınırları belli oluşumlara (kitlelere) nodül denir. Nodül mevcut olan guatra, nodüllü guatr denir. Tiroid nodülleri sanıldığından çok yaygındır. Nodülü hasta açısından önemli yapan unsurlar;1) nodülün kanser olasılığı taşıması, 2) nodülün tiroid hormon düzeyi üzerine etkisidir.



NODÜL KANSER HABERCİSİ OLABİLİR. Tıbbi teşhis yaklaşımı açısından tiroid'deki nodülün memedeki, akciğerdeki veya vücudun başka bir yerindeki kitleden hiç bir farkı yoktur. Örneğin, memede, mamografi ile saptanan kitlelerin %25'i kanserdir; %75'i kanser olmayan kitlelerdir. Tiroid için de benzeri bir durum söz konusudur; tiroit nodüllerinin %5'i kanserdir; tiroit'teki soğuk nodüllerin ise yaklaşık %25'i kanserdir.



Tıbben vücutta bir kitle saptandığında bu kitlenin kanser olmadığını ortaya çıkarana kadar gerekli tıbbi işlemler yapılmadan bu kitlenin 'masum' yani 'iyi huylu' olduğu tahmininde bulunmak bilimsel bir yaklaşım olmaktan uzak olduğu gibi hastanın lehine bir yaklaşım tarzı da değildir.



NODÜLLERİN ÇEŞİTLERİ

· Katı (solid)

· Yarı katı (semi-solid)

· Sıvı içerikli (kistik)

olmasına göre üçe yarılır. Nodüllerin sınırları çoğunlukla net olarak sağlam tiroid dokusundan ayrılabilir; ancak bazı nodüllerin sınırlarını ayırt etmek güç olabilir. Nodül her zaman elle muayene ile ve dışarıdan farkedilemeyebilir. Zehirli guatr ve Hashimato hastalığında (Hashimato tiroiditi'nde) ultrasonografik incelemede yalancı nodüller (psöydonodüller) görülebilir. Bu yalancı nodüller tedavi ile kısmen düzelebilir.

TİROİT NODÜLLERİNE YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? Nodüllerin çoğunluğu hasta tarafından fark edilmez.Tiroid'deki nodül çoğunlukla dışarıdan gözle fark edilmez. Bazı hastalarda nodül büyükçe olur ve dışarıdan bir fındık, ceviz veya mandalina boyutunda gözle dahi görülebilir. Bu konuda toplumda ciddi bir yanlış anlama vardır: nodül'den bahsedildiğinde hastaların ilk tepkisi 'Benim boğazımda şişlik yok, o nedenle bende nodül yoktur' şeklindedir.

Tiroid Nodülünün Mevcut Olup Olmadığının Ortaya Çıkarılması Elle muayenede nodül mevcut olup olmadığını her zaman ortaya koymaz. Ancak elle muayene tiroid bezesi çevresinde lenf düğümlerinin değerlendirilmesi açısından çok önemli bir yöntemdir. Tiroid bezesinde nodül mevcut olup olmadığının en kesin kararı ultrasonografi ile verilir. Bu amaçla doğru cihaz, doğru probe ve doğru teknik kullanılmalıdır. Tiroid bezesinde nodül olup olmadığı konusunda sintigrafi, ultrasonografi kadar etkin değildir. özellikle ılık (normoaktif) nodüllerde ve boyutu 1 cm' in altındaki nodüllerde tiroid sintigrafisi yeterli kesinliğe sahip değildir. Ancak sıcak nodül ve soğuk nodül mevcudiyetini sintigrafi ile etkili şekilde ortaya koymak mümkündür. Zaten nodülün fonksiyonunu değerlendirmek için etkili tek yöntem sintigrafi olduğu için tiroid nodülü değerlendirmesinde ultrasonografiden sonra sintigrafi de yapılmalıdır.

Tiroit Nodülünün Boyutu ve İçeriğinin İncelenmesi Nodüllü guatr hastalığının tanı aşamasında, tiroit'deki nodülün boyutunun ve içeriğinin (hücre, sıvı, kireç oturması) incelenmesi nodül hakkında sahip olunması gereken hayati ayrıntılardan ikisidir. Eskiden sanıldığı ve hatta bazı hekimlerce hala kabul edildiği gibi, nodül boyutu kanser ile tam ve direk bir ilişkiye sahip değildir. Küçük nodüllerde de kanser çıkma riski mevcuttur. O nedenle 'Nodül henüz küçük kanser olma ihtimali düşük, ileri teknikler kullanılmasına gerek yok' tarzı yaklaşımlar bilimsel değildir. Bu amaçla en etkili yöntem doğru ve eksiksiz yapılmış tiroit ultrasonografi'sidir. Bu amaçla dopler ve sintigrafi kullanılmaz; elle muayene sadece tahmini bilgi verir. Ultrasonografide katı içerikli olarak rapor edilen nodüller hücreden zengin olduğundan kanser yönünden dikkatle incelenmelidir.

Tiroit Nodülünün Fonksiyonunun Ortaya Konması Nodülün fonksiyonu seçilecek tedavi yöntemine karar verme ve kanser riskini tahmin etmede çok önemlidir. Hatta tedavinin ne zaman ve nasıl yapılması gerektiğine dair hayati ipuçları bile verir. Fonksiyon açısından nodüller dörde ayrılır:

· soğuk nodüller (hipoaktif)

· sıcak nodüller (hiperaktif)

· ılık nodüller (normoaktif)

· sıcak otonom nodüller

Her nodülde kanser çıkma ihtimali vardır, ancak soğuk nodülde kanser ihtimali daha yüksektir. Nodülün fonksiyonu en kesin olarak sintigrafi ile değerlendirilir. Nodül fonksiyon değerlendirilmesinde ultrasonografi ve doplerin yeri yoktur.

Nodüller Tiroid Hormonunu Bozar mı? Tiroid bezesinde nodül olması her zaman tiroid hormon bozukluğuna neden olmaz. Ancak sıcak nodlülerde, özellikle de otonom sıcak nodüllerde zehirli guatr yani tiroid hormon yükseliği (hipertiroidizm) çok sıktır. Bu durumda çok çalışan nodül aşırı hormon üretir. Soğuk nodüller genellikle tiroid hormon düzeyini bozmaz. Tiroid nodülünün hormon düzeyine etkisini araştırmak için FT3, Ft4 ve TSH isimli hormonların kanda ölçülmesi gerekir.

Nodüllerin Takibi Nodüllerin takibi için ultrasonografi kullanılmaktadır; bu amaçla Doppler tetkiki ve sintigrafi kullanılmamalıdır. Nodül tedavisinde kullanılan ilaçların etkisi, kan alınıp hormon düzeyleri ölçülerek yapılmalıdır.Tedavi edilmeyen nodüller büyüyebilir ve sayısı da artabilir.
 
çok şükür ki durumumda bir değişme ya da nüksetme olmadığı için ilacı hala kullanmıyorum ama 2 ayda bir tahlillerim yapılıyor,kontrole gidiyorum...herşey yolunda .sadece gözüm tam olarak düzelmedi maalesef:çok üzgünüm:....bu güzel bilgiler için teşekkür ediyorum elifcima.s.
 
Bende 4 yil cektim bu hastaligi,ne menem bir hastalik oldugunu yasamayan bilmez,kan degerlerim ancak 4 yilda normale dondu,benimki bayagi ilerlemis bir vakaydi ve cok kotu gunler yasadim,ayaga kalkacak dermanimin olmadigi gunlerim oldu,4 yil boyunca avuc avuc ilacla yasadim,kalbim kotuydu,yanliz basima sokaga bile cikamaz oldum o donemlerde,allahima bin sukurler olsunki su anda kan degerlerim normal seyrediyor,allah bir daha yasatmasin,kimseye yasatmasin dilerim,erken donemde teshis edilmesi cok onemli,carpinti,ates basmasi,sicaga asiri tahammulsuzluk,nefes darligi ve vucudunuzda anlamsiz morluklar gordugunuzde hic vakit kaybetmeden doktorunuza kosun!herkese saglikli yasamlar dilegiyle...
 
Merhabalar, 3 yıllık evliyim.İlk önceleri çocuk düşünmüyorduk ama sonra düşünmeye başladık.Korunmamamıza rağmen 1 yıldır çocuğumuz olmadı.Doktora gittim.Tahlil istedi tabi.TSH Hormonum çok yüksek çıktı.Meğer hipotiroidi varmış....ilacını kullanacağım.Aynı zamanda kiloluyum.Acaba bu ilacı kullanıp kilo veren varmısenağlama
 
Son düzenleyen: Moderatör:
geçmiş olsun canım,bende de çıktı 7.24 tsh ...kullanmaya bugün başladım...
 
Son düzenleyen: Moderatör:
bende de hipotiroid var.kilolu olman da bu hastalık yüzünden büyük olasılıkla.ilacını düzenli kullanırsan kilo verebilirsin.ayrıca tsh normale dönerse hamile de kalırsın.hamileyken bi genel cerraha da görünmelisin her ay,kontrol altında olman lazım.ben 8aylık hamileyim ve öyle yapıyorum.
Geçmiş olsun......
 
bende haftaya biyopsi yaptıracağım biyopsi yaptıran varmı korktumda biraz
 
merhabalar, 3 yıllık evliyim.ilk önceleri çocuk düşünmüyorduk ama sonra düşünmeye başladık.korunmamamıza rağmen 1 yıldır çocuğumuz olmadı.doktora gittim.tahlil istedi tabi.tsh hormonum çok yüksek çıktı.meğer hipotiroidi varmış....ilacını kullanacağım.aynı zamanda kiloluyum.acaba bu ilacı kullanıp kilo veren varmısenağlama

[sıze="4"]canım günaydın
geçmiş olsun diyorum ama bu hastalık geçmiyor, o yüzden onunla yaşamayı öğreneceksin. Ben öyle yaptım.

Evet tatlım ben kilo verenlerdenim.
[/sıze]
 
Son düzenleyen: Moderatör:
BEN SİZE HİPOTİROİTLE NASIL YAŞAMAYI ÖĞRENDİM ONU ANLATAYIM.

YAKLAŞIK 7 YIL ÖNCE ÇOK AĞIR BİR GRİP OLDUM VE İŞE GİDEMEDİM, BENDE HEMEN YAKIN BİR ECZANEYE GİTTİM VE BANA GRİPLE ALAKLI BİR İLAÇ VERMESİNİ SÖYLEDİM. BANA BAKTI VE SİZ SADECE GRİP DEĞİLSİNİZ DR. GİTMENİZ GEREKİYOR DEDİ. BENDE HEMEN 1 SAAT İÇİNDE DR. GİTTİM.

DR.DAHA YÜZÜME BAKTI" SİZDE NODÜL VAR SADECE GRİP DEĞİLSİNİZ" DEDİ

VELHASIL KIZLAR 2 GÜN İÇİNDE ULTURASYON, BİYOPSİ DERKEN 1 HAFTA OLMADAN AMELİYATA GİRDİM. BİYOPSİ SONUÇLARI TEMİZ ÇIKTI ÇIKMASINA AMA AMELİYATA GİRİNCE TAM ARKASINDA BİR İKİZİ DAHA VARMIŞ ONU DA ALDI DR.PATALOJİYE GÖNDERDİK 48 SAAT SONRA APAR TOPAR BİR AMELİYATA DAHA GİRDİM VE TÜM TİROİTLERİM ALINDI.

PATALOJİ SONUCU İÇ AÇICI DEĞİLDİ MALESEF KANSERDİM, KIZLAR 10 DK. ÜZÜLDÜM SONRA DEDİMKİ" HAYAT BEN VARSAM ÇOK GÜZEL"

40 GÜN SONRA KEMOTERAPİYE GİRDİM. 3 GÜN HASTANEDE KALDIM
4 YAŞINDA OĞLUMDAN 1 AY UZAK KALDIM, TABİ BU SÜREÇ İÇİNDE ÇOK KİLO ALDIM.YALNIZ BAŞIMA YÜRÜŞ BİLE YAPMAM YASAKDI. KEMOTERAPİDEN 2 AY SONRA KENDİ BAŞIMA VE TEMPOLU YÜRÜYÜŞLERE İZİN VERDİ DR.

HERŞEY DÜZGÜN GİTMEYE BAŞLAMIŞTI. DR.LARIM BU DURUMDAN MEMNUNLAR BENDE ONLARIN HER DEDİĞİNİ YAPIYORUM.

HASTALIĞA ALIŞMAYA BAŞLAMIŞTIM KEMOTERAPİNİN ÜZERİNDEN 6 AY GEÇMİŞTİ.
TEKRAR TAHLİLLER DR.KONTROLLERİ MAŞALLAHIM VAR AMA O ARA AİLEVİ SORUNLAR YÜZÜNDEN ÇOK ÜZÜNTÜ YAŞADIM VE 1 AY İÇİNDE TÜM DEĞERLERİM TEPE TAKLAK OLDU.

VE APAR TOPAR TEKRAR TEDAVİ KEMOTERAPİ DERKEN YİNE ŞİŞKO BİR İNSAN OLMUŞTUM(1 GÜNDE 15 KİLO ALDIĞIMI BİLİRİM KIZLAR)

6 AY SONRA KENDİME GELMEYE BAŞLADIM.
DR. DEDİMKİ BEN ŞİŞMAN OLMAK İSTEMİYORUM NE YAPMAM GEREKİYOR.

DR. BANA "ESKİYE ORANLA DAHA AZ YİYECEKSİN VE DAHA ÇOK SPOR YAPACAKSIN ÇÜNKÜ METEBOLİZMAN AĞIRLAŞTI"

KIZLAR BEN DE DİYETE BAŞLADIM 75 KİLOLARDAN 65 KADAR İNDİM, DERKEN (TABİ YILLAR GEÇTİ)BEN BU HASTALIKLA YAŞAMAYA ALIŞTIM DAHA GÖZÜMÜ AÇMADAN İLACIMI İÇİYOR VE GÜNE ÖYLE BAŞLIYORUM(HİÇ AKSATMADIM)

3-4 AYDA DR. KONTROLLERİNE MUTLAKA GİDİYORUM,

KIZLAR TİROİTE BAĞLI DAMAR TIKANIKLIĞI ÇIKTI 2006 16 AGUSTOSUNDA BİRDE BAŞIMA(BU ARADA BEN GENÇ DEĞİLİM 42 YAŞINDAYIM)VE AĞZIMA HİÇ SİGARA ALMADIM VE SEBZE YİYEN BİRİYİM) HAREKET YASAKLANDI 3 AY BÜTÜN HAREKETLER YÜRÜME DE DAHİL YASAKLANDI(EMBOLİ ATMASINDAN KORTU DR.LAR) TABİİİİ GİDEN BÜTÜN KİLOLAR FAZLASIYLA GERİ GELDİ.

DR. YAVAŞ YAVAŞ HAREKETLERE İZİN VERMEYE BAŞLAYINCA YÜRÜYÜŞ VE SPORA TEKRAR BAŞLADIM(AMA BU SEFER KISITLIYDI HER HAREKETİ YAPMAM YASAK)

KALP DAMARCIM "KİLO VERECEK 3 KİLO BENİM İÇİN YETERLİ "DİYOR
ÇÜNKÜ 1 KİLO DAMARLAR 3 KİLO OLARAK BASKI YAPIYORMUŞ

ŞİMDİ DR. KİLO VERECEKSİN DEDİ YA KIZLAR BİR TÜRLÜ KİLO VEREMİYORUM ÇILDIRMAK ÜZEREYİM,3 AY DERKEN 10 GEÇTİ HALA VEREMİYORUM.
29.TEMMUZ 2007 SABAHI BEN BU İŞİ BAŞARACAĞIM DEDİM VE TEKRAR DİYETE BAŞLADIM 45 GÜNDE 8 KİLO VERDİM

BU ARADA KK DİYET GRUPLARIYLA TANIŞTIM ONLARA KATILDIĞIMDA 5 KİLO VERMİŞTİM ŞİMDİ ONLARLA BERABER TOPLAM 14 KİLO OLDU

YANİ BU YOLA ÇIKTIĞIMDA TARTI 73 GÖSTERİYORDU ŞU ANDA 59,2(AMA HALA DİYET YAPIYORUM TABİ SPORDA)HEDEFİME 1 KİLO KALDI 58 OLUNCA GRUPDAN AYRILACAĞIM(TABİ AYRILA BİLİRSEM)

İŞİ ÖZÜ KIZLAR
KESİNLİKLE HASTALIĞINIZLA YAŞAMAYA ALIŞACAKSINIZ.
DR.LARIN DEDİKLERİNİ YAPACAKSINIZ.
AZ YİYECEK BOL SPOR(YÜRÜYÜŞ)
HAYATINIZDAN YAĞ,TUZ VE ŞEKERİ ÇIKARACAKSINIZ(ARADA BİR OLACAK AMA)
KENDİNİZE İNANACAKSINIZ.
BAZI YİYECEKLERİ SAĞLIKLILARLA DEĞİŞTİRECEKSİNİZ(MESELA ÇUKULATA YERİNE MEYVE YİYECEKSİNİZ)

BENDEN BU KADAR EĞER KAFANIZA TAKILAN SORULAR OLUR İSE SORABİLİRSİNİZ
HEPİNİZE SAĞLIKLI GÜNLER DİLİYORUM
YÜZÜNÜZDEN GÜLÜMSEME, YÜREĞİNİZDEN SEVGİ EKSİK OLMASIN
 
geçmiş olsun.çok üst üst üste zorluklar yaşamışsınız ve yılmamışsınız .hayran kaldım gerçekten.bende hipotroidolduğunu yaklaşık iki yıl önce öğrendim tahlller dışında bir belirti olmadı.ilacımı düzenli alıyorum.bir kez ultrasonla bakıldı nodül şüpheli kesitten bahsediyordu raporda takip edileceğini söylediler son 5 aydırda gebelik nedeniyle tekrar ultrasona gidebilmem doğumdan sonraya ertelendi tabi ben yinede geç kalırmıyım diye endişe duyuyoyorum aylık tahlillerimi mutlaka yaptırıyorum ama bu nodül tahliller dışında seyri farklı olan bişey midir gelişirmi bilmiyorum.sizede sağlıklı, mutlu günler diliyorum...
 
canım geçmiş olsun,aynı kaderi arkadaşım yaşıyor şimdi oda atom tedavisi gördü,100de 96 vucud atmış...hangi ilaçı kullanıyorsun ,levotiron kullanıyorum ben dediğin gibi gözümü acar acmaz alıyorum,kilo verdirdiğini duydum doğrumu acaba,gerçi benim okadarda yüksek değil 7.24,guatırım daha büyüme yapmamış acaba yaparmı diye korkuyorum...
 
TİROİD HASTASI OLAN VAR MI ARAMIZDA BEN DE ÇOĞU KADINDA OLDUĞU GİBİ VAR ALLAHTAN ERKEN FARKEDİLDİ NORMAL SINIRLARDAYIM AMA İLAÇ KULLLANMAM GEREKİYOR ÖMÜR BOYU NAPALIM ALLAH BAŞKA DERT VERMESİN KAFAMA ÇOK TAMIŞTIM NİE OLDU DİE AMA HİÇ ÖLE KORKULACAK BİŞEY DEĞİL YA DA BENDE DEĞİL KİMİSİ KİLO PROBLEMİ YAŞIO AMA BEN ÇOK İYİYİM BİLEMİYORUM SADECE TAVSİYEM BU RAHATSIZLIĞI ÇIKAN İNTERNETTEN GİRİP HASTALIĞI OKUMASIN ACAYİP MORALİNİZ BOZULUR BENİM GİBİ EN HAFİFİ DE VAR EN AĞIRIDA ONALARI DUYUP ÜZÜLMENİZİ İSTEMEM :sm_cool:
 
hiiiç üzülme tatlım bendede var.napalım ömür boyu kullanıcaz ilaçları.seninki hipotroid mi?benimki öyle ve aşırı kilo alıyorum.birde adet düzensizliği var.alıştım ama artık onunla yaşamaya.gerçi bayağı düzene soktuk.eskisine nazaran. yalnız en şikayetçi olduğum şey aşırı sinirlilik yapıyo hele dönem dönem dahada fazla oluyor.allah hepimize şifa versin inş.beterlerinden saklasın.
 
X