Süper besinler / Selahattin Dönmez

tulipbs

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
29 Nisan 2007
378
2
Süper besinler adı altında önemli bir konuya değinmek istiyorum. Hepimiz sağlığımızı korumak, vücudumuza gereken değeri vermek için en optimum dengeyi bulmak için arayış içerisindeyiz. Beslenme bilimi de aynı arayış içerisinde. Ancak beslenme biliminde sadece tek bir besine ümit bağlamak yok. Dünya bilimi sağlıklı beslenmenizde yer vereceğiniz süper besinlerin çok sağlıklı olduğu kanısında… Yoksa yeterli ve dengeli beslenemeyen bir birey bu besinlerden istediği kadar yesin maalesef çok etkin değil. Sağlıklı yaşamın destekleyicisi olan bu besinleri yeterli ve dengeli beslenmenize ekleyin. Bu besinler kilo vermenize değil içerdikleri güçlü antioksidanlar, bitkisel kimyasallar sayesinde kronik hastalıklardan korunmada etkin.


İsterseniz süper besinler neler bunlara göz atalım.
Keten tohumu:

Keten tohumunun içerdiği omega 3-6-9 gibi yağ asitleri sayesinde; vücut sıcaklığının korunması, sinir sistemi, dokuların korunmasını sağlamaktadır. Yağ asitleri; kan damarlarının genişlemesi, kolesterol metabolizması ve diğer kritik bio-kimyasal fonksiyonlar dahil çeşitli vücut prosesleri için gerekli olan prostaglandinlerin üretimi için de çok önemlidir. Prostaglandinler hormon benzeri maddeler olup; bağışıklık sistemi, üreme, kalp-damar ve sinir sistemi gibi sistemlerin fonksiyonlarının düzenlenmesine yardım ederler. Çeşitli bilimsel araştırmalar göstermiştir ki; omega-3 yağ kaynaklarının tüketimi koroner kalp hastalıklardan ölüm riskini büyük ölçüde azaltmaktadır. Keten tohumu omega-3 serisi temel yağ asitlerinden Alpha Linolenic Acid’den zengindir. Birçok çalışma bu yağ asitlerinden zengin beslenen bireylerde kötü kolesterolü (LDL) ve kandaki trigliseridleri düşürmeye yardımcı olduğu yönündedir. Aynı zamanda kalp krizine veya damarda veya kalpte kanın pıhtılaşmasını da önlediği bilinmektedir. Keten tohumu yağı; menopoz ile ilgili bazı semptomlara (sıcak basması, vajinal kurumadan dolayı oluşan mantar enfeksiyonları) ve PMS’ e (Menstural kramplar veya adet öncesi sendromlar) iyi gelmektedir. İçeriğindeki iltihap giderici ajanlar romatoid artrit, sedef, allerjilerde iyileştirici güce sahiptirler. Keten tohumu yağı, kronik kabızlığa karşı da kullanılır. Çok etkili müshil ilaçlarının sürekli kullanımda bağırsak mukozasını tahriş ettiği ve organizma için gerekli olan minerallerin (özellikle potasyum) azalmasına yol açtığı biliniyor. Halbu ki keten tohumu kullanımında bu tür yan etkiler söz konusu değildir. Çünkü keten tohumunun müshil etkisi mekaniktir. Mide mukozası iltihabı ve ülseratif kolitlerde faydalıdır. İçeriğindeki lignan (SDG) anti-kanser özellikli bir madde olup; öncelikle göğüs, kolon (kalın bağırsak) ve prostat kanserine karşı koruyucu, kanserli hücrelerin büyüme hızını yavaşlatıcı ve bağışıklık sistemini güçlendiricidir. Salatalarınıza, yoğurt ve çorbalarınıza günde 2 yemek kaşığını geçmeyecek şekilde kullanmanızın faydaları bulunmaktadır.

Kefir:

Türklerin Orta Asya at sütünden kımız, keçi sütünden kefir yaparak tamamen süt ürünlerini farklı formda kullanılmış şeklidir. Kefir de yoğurt gibi fermente bir süt ürünüdür. Bekletildikçe tadı ekşir ve çok az olan alkol oranı artar. Kefirin bilinen bir zararı yoktur. Çok nadir olarak bazı kişiler yeni başladıklarında fazla kefir içmeye tahammül edemezler. Bu kişiler kefir miktarını yavaş yavaş artırmalıdır. Bazı kişiler toksinlerden temizlenirken toksinlerin geçtiği dokularda bir takım rahatsızlıklar oluşabilir. Kısa bir süre sonra, toksinler vücut dışına çıkacak ve kişi kendini çok iyi hissedecektir (iyileşme krizi).


Kefirin tadını ve kıvamını ayarlamak için ne yapayım?
Kefiriniz tatlı ise ve ekşi seviyorsanız mayalanma süresini 48 saate kadar uzatın. Kefir ekşidikçe faydası artar. Ayrıca alkol miktarı da artar. Tatlı kefir istiyorsanız mayalanma süresin 24 saatten fazla uzatmayın ve kefiri buzdolabında saklayın. Kefirinizin daha katı olmasın istiyorsanız ayırdığınız kefir ayranını birkaç saat buzdolabında tutun.

Ne kadar kefir tüketmeliyim?
Ne kadar yoğurt yiyorsanız o kadar. Önce bir çay bardağı için sonra miktar gittikçe arttırın. Genellikle 250-1000 mL kadar tüketilmektedir. Müzmin hastalığı olan kişilerin en az bir litre kadar kullanması tavsiye edilmektedir.

Kefir ile yoğurdun farkları nelerdir?

Her ikisi de sütün fermantasyonu sonucu elde edilir. Görünüş olarak birbirlerine çok benzerler Yoğurt prebiyotiktir yani probiyotiklerin üremesini artırır. Kefir probiyotiktir. Yani kendisi yararlı mikroorganizmadır. Yoğurtta mikroorganizma olarak sadece bifidobakterler ve laktobasiller bulunur. Kefirde ise bunlara ilaveten Lactobacillus Caucasus, Leuconostoc, asetobacter ve streptokok gibi bakteriler ile Saccharomyces kefir and Torula kefir gibi mantarlar bulunur. Sonuç olarak evde yapılan yoğurt sağlığınız için çok iyidir kefir ise ondan da iyidir. Kefir tümör oluşumunu engellemekte ya da var olanın ilerlemesini azaltmaktadır. Kefir içindeki mikroorganizmalar bol miktarda vitamin (K vit, B1 vitamini, pantotenik asit, niasin, folik asit B12, ve biyotin) sentezi yaparlar. Kefir mikroorganizmalarının ürettiği biyotin diğer B kompleks vitaminlerinin emilimini de artırır. Kefirin içinde bulunan özel bir madde nedeniyle kronik hepatit, mültipl skleroz hastalıklarda tedavi edici niteliğe sahip ucuz ve doğal bir seçenektir. Bilindiği gibi Asya, Afrika ve Amerika kökenli (kızılderili) kişilerin büyük bir bölümünde hayatın ikinci yılından sonra süt şekerine (laktoz) karşı tahammülsüzlük gelişir (karın ağrısı, gaz çıkartma vb) Kefir laktoz intoleransı olan kişiler için ideal bir içecektir. Kefirdeki bakterilerin ürettiği laktaz süt şekerini sindirir. Kefirin laktozu düşürme özelliği yoğurttan fazladır. Çünkü yoğurta sadece ki probiyotik (L. bulgaricus and S. thermophilus) varken kefirde kırkın üzerinde probiyotik bulunur. Kefir iki kere mayalanırsa mevcut laktoz düzeyi sıfıra yaklaşır. Kefir hafif bir sinir yatıştırıcı ve depresyon azaltıcıdır. Hafif bir gevşeme ve uyku hali verir. Kefirin depresyonu azaltıcı etkisi triptofan, magnezyum ve kalsiyum içeriğinin yüksek olmasına bağlanmaktadır. Benzer özellikler yoğurtta da mevcuttur.

Çikolata:

Şişmanlatıcı ve sağlığa zararlı olduğu nitelendirilen çikolatanın yakın zamanda içerdiği antioksidan fenoller içeriği nedeniyle insan beslenmesindeki yerini korumuştur. İçerdiği ksantin adındaki bileşikler sayesinde kalbi ve kasları uyarıcı, kalbe giden damarlarda genişletici özelliği bulunmaktadır. Günde 3-4 küçük top veya 3-4 küçük parçacık hem mutlu eder hem de kakao yağında bulunan stearik asit içeriği sayesinde kan kolesterolünüzün en azından yükselmemesine yardımcı olursunuz.

Zencefil:

Hipokrat tarafından da ilaç olarak kullanılmış olan zencefil kan hücrelerinin bir araya toplanmasını ve damarda pıhtı oluşmasını dolayısıyla damar tıkanıklığını önlediği bilinmektedir. Zencefil aspirin gibi çalışarak romatizma ağrılarını ve iltihabı azalttığı bildirilmektedir. Yemeklerinizde maydanoz, dereotu vb gibi çeşni, salatalarınıza değişik bir tat verici olarak kullanılabilinir



Yulaf kepeği:
İçerdiği beta-glukan nedeniyle safra asitlerinin bağırsaklardan emilimini önleyerek kolesterolü düşürdüğü, barsak fonksiyonlarını içerdiği kepek nedeniyle düzenlediği bulunmuştur. Ancak buğday ve pirinç keğeğide kolesterol ve tansiyon düşürücü etki sağlamaktadır. Günde 2 yemek kaşığının üzerinde tüketmemeği öneririm. Çünkü kepekten de çok fazla tüketim önemli minerallerin vücutta kullanımını engellemektedir.

Mürdüm eriği:

Mürdüm eriğindeki sorbitol ve pektin denilen maddeler bağırsaklar da iyi bir şekilde sindirilmemekte ve kolesterolü yapısına bağlayarak dışarı atılmasına neden olmaktadır. Kaliforniya Üniversitesinde yapılan bir çalışmada yüksek kan kolesterolüne sahip hasta grubuna 4 hafta boyunca diyetlerine ek olarak günde 12 adet mürdüm eriği eklemenin kolesterol düşürme hızında çok etkili olduğu bulunmuştur.

Kereviz:

Kerevize özel kokusunu veren fitalid adlı maddenin kandaki stres hormonlarını azalttığı, bu yolla damarların gevşemesine ve tansiyonun düşmesine yardımcı olduğu buna ek olarak kan kolesterolünün düşürmede de etkili olduğu bildirilmiştir. Unutmayın kerevizin saplarında daha fazla fitalid bulunmaktadır yemekleri hazırlarken köklerini ve saplarında daha fazla yararlanın.

Kırmızıbiber:

Özellikle tatlı kırmızı biber ülser ve tansiyon tedavisinde oldukça etkilidir. Karetenoid, flavanoid, esans yağları ve bol miktarda C vitamini içermesi bu etkiyi sağlamakta, buna ek olarak kolesterolün düşmesine de yardımcı olmaktadır. Ayrıca kırmızıbibere acı tadını veren kapraicin çok kuvvetli bir antioksidan olup hem kalp hastalıklarına hem de kansere karşı koruyucu etki gösterir.

Soya fasulyesi:

Soya fasulyesi oldukça ilginç bileşimlere sahip bir kuru baklagildir. Kalp sağlığı üzerine hergün yeni bir etkisi bildirilen soya güçlü omega 3 yağ asidi içeriği, yüksek oranda glisin ve arginin aminoasitlerini içermesi, lesitin, saponin ve isoflavonların bulunması yüksek kolesterol düzeyini hızla düşürdüğü bildirilmektedir

Sarımsak:
İçerdiği alil di sülfatlar, potasyum, fosfor, selenyum ve A vitamini sayesinde birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Dizanteri, tansiyon ve kolesterol-trigliserid yüksekliği, kan pıhtılaşması tedavilerinde oldukça etken olan sarımsağı günde en az 3-4 diş yemek gerekmektedir.
 
Son düzenleme:
Hangi sebze ve meyvede hangi fitokimyasal madde bulunur, sağlık üzerine etkisi nedir?
Bürüksel lahanası, brokoli, karnabahar, şalgam ve beyaz lahanada isotiyosiyonat, indoller, tioller ve sülfaranlar, soya fasulyesinde isoflavonidler ve yeşil çayda ise fenoller bulunur. Bu kimyasal bileşikler tümör oluşumunu durdurup, kanserden korurlar.

Taze ve kuru soğan, sarımsak ve pırasada allil sülfidler bulunur. Bu kimyasal maddeler, bakteri oluşumunu önleyici, tansiyon düşürücü, oksidasyonu önleyici ve tümör oluşumunu durdurucu etkisi bulunmaktadır.

Domates, domates salçası, kırmızı biber, karpuzda laykopen bulunur. Kanseri koruyucu ve oksidasyon önleyici özelliği bulunmaktadır.

Havuç, kayısı ve kivide karotenler vardır. Karotenler, koroner kalp hastalığı, kanserden koruyucu, oksidasyonu önleyici, tümör oluşumunu durdurucu etkisi vardır.

Domates, maydanoz, kivi, çilek koumarik asit içeriğiyle karaciğerde toksik maddelerin oluşumunu, oksidasyon ve peroksidasyon önleyici, tümör oluşumunu durdurucu etkisi bulunmaktadır.

Çilek, elma, kavun, greyfurt ve böğürtlende ellajik asit ve fenol içeriğiyle, HIV, virüslerden koruyucu, karaciğeri yenileyici, oksidasyonu önleyici etkisi bulunmaktadır.

Ananas, böğürtlen ve mürdüm eriğinde ferulik asit, ağrı kesici, kanser ve karaciğeri koruyucu etki gösterir.
 
X