bebek neden kusar ve bebek bakımıyla ilgili bilgiler

sodi-certila

evli-mutlu-çoçuklu olucak
Kayıtlı Üye
16 Eylül 2008
1.296
5
Bebek Neden Kusar?


“Bebeğim neden kusuyor?” Bir bebeğiniz varsa, her an kötü bir sürprizle karşılaşabilirsiniz. Örneğin yediklerini her an çıkarabilir. Kusmanın hangi durumlarda normal, hangisinde endişe verici olduğunu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Evrim Kıray’dan öğrendik.Annelerin en sık tanık olduğu durumlardan biridir bebeklerinin kusması. Bu beklenmedik durum, sıklıkla bebeğin beslendiği zamanların ardından gelir. Bebekler, emzirildikten ya da mamayla besledikten sonra yediklerini çıkarabilir. Anne için pek de hoş olmayan bu durum, endişe yaratabilir. “Bebeklerdeki kusma, normal midir ya da bir rahatsızlığa mı işarettir?” Anne adayı ilk defa bu duyguyu tadıyorsa ve deneyimsizse bu konudaki endişesi daha fazladır. Aslında her bebekte görülen kusma, normal bir durum.
:emir_bebek:
Bu konudaki araştırmalara bakılırsa, bebeklerin yüzde 80’i ilk üç ayda en az bir defa kusuyor. Ancak kusma, bazı durumlarda hastalıkların bulgusu olarak değerlendirilebilir. Bunu belirleyen faktörse, kusmanın şiddeti, zamanı ve miktarı. Normal kusmaBazı bebekler az miktarda kusarken, bazen de birkaç defa ağız dolusu kusar. Bu kusmalar genellikle ilk aylarda, bebek beslendikten kısa bir süre sonra gerçekleşir. Çünkü yeni doğanlarda yemek borusuyla mide arasındaki sfinkter olgunlaşmamıştır ve atılamayan mukus bu yolla çıkabilir. Daha büyük bebeklerde ise, besleme sırasında havayla karışan süt ya da mama yemek borusundan yukarı doğru çıkabilir. Bebeğinizde buna benzer bir durumla karşılaşıyorsanız, besleme şeklinizi gözden geçirmenizde fayda var. Çünkü yanlış besleme şekli, bebeğinizin kusmasına neden olabilir. Örneğin bebeğinizi emzirirken hava yutması, aşırı yavaş ya da hızlı emmesi, gazının çıkartılmaması, kusmasına neden olabilir. Bebekler bazen de aşırı yedirildiğinde kusabilir. Anneler bebeğinin kilo alması için, bazen ihtiyacından fazlasını verebilir. Bu da bebeğin fazlasını kusma yoluyla çıkarmasıyla son bulacaktır.

Bu tip kusmalarda endişeye düşmeye gerek yok, bebeğiniz büyüdükçe kusma hafifleyerek tamamen ortadan kalkacaktır. Sızıntı ve kusma farklıBebekler bazen beslenme sonrasında, ağızlarından az miktarda besini çıkarabiliyorlar. Bunlar genellikle sızıntı şeklinde oluyor ve kusma olarak değerlendirilmiyor. Bu tip çıkarmalar, bebek 6-12 aylıkken kendiliğinden kayboluyor. Düzelmediği ve giderek arttığı durumlarda ise, bir doktora başvurmanız gerekebilir.Diğer nedenleriKusmanın diğer bir nedeni, reflü olabilir. Mide borusunun mideye bağlandığı yerde meydana gelen kasılma yetersizliği, “Gastroözofagial reflü” denen rahatsızlığa yol açabiliyor. Böylece mide içeriği kendiliğinden yemek borusuna kaçıyor. Bebeğin doğumundan sonraki 3-10. gün arasında başlayan reflü, ilerleyen günlerde azalıyor. Eğer anneler, bebeklerini besledikten sonra, 30 dakika kadar dik oturturlarsa, bu sorunun önüne geçmek mümkün. Ancak buna rağmen bebeğin kilo alımı yavaşlamışsa, hastalık tanısı konan bebekler için cerrahi müdahale gerekebiliyor.Yemek borusunun mideye bağlanan ucunun kapalı olması da şiddetli kusmalarla kendini gösterebiliyor. Bu sorunu olan bebeklerdeki en belirgin özellik ise; doğduktan sonraki birkaç besleme sonrası kusmaya başlaması. Çünkü besinler yemek borusunda birikiyor. Bu durumda, kusmaya nefes darlığı ve morarma da eşlik edebiliyor. Zorlanarak kusuyorsa...

Bebeğin bir sağlık sorunu olabileceği ihtimalini düşündürür. Zorlanarak kusan bebekte, mide bulantıları ve öğürtüler görülür ve fışkırırcasına kusar. Bazen kusmuğun burundan geldiği bile görülebilir. Bebeklerde mide bulantısını anlamak zor olduğundan, sıkıntısını, huzursuzluk, ten renginin solması, tedirginlik gibi belirtilerden yakalayabilirsiniz. Özellikle yenidoğan bebeklerde, ilk 24- 36 saat arasında görülen şiddetli kusmalar, sindirim sisteminin herhangi bir yerinde görülen tıkanıklık belirtilerinden biri olarak kabul ediliyor.

Bu dönemdeki şiddetli kusmaların en sık görülen diğer nedenleri de şunlar: Bağırsak tıkanıklığı veya darlığı, bağırsağın belli bölümlerinin olmaması, karın organlarının göğüs içinde fıtıklaşması, bir tip mide darlığı (pilor stenozu). Bu konuda bilmeniz gereken şey, bu tip sorunlar acil müdahale gerektirebilir. Doğumdan sonraki ilk günlerde görülen kusma vakalarında ise, neden olarak, enfeksiyonlar, doğumsal metabolizma hastalıkları, bebeğin anne karnında amniyos sıvısını fazladan yutması ve bazı alerjiler (örneğin süt alerjisi) sayılabilir.

Kusmanın bir başka nedeni de psikolojik kaynaklı olabilir. Özellikle 0-1 yaş arası bebeklerde görülen uyum sorunu, bu şekilde kendini gösterebilir. Anne- bebek arasındaki ilişkinin bozukluğu, annenin gerginliği ve huzursuzluğu, bebeğe gösterdiği ilgi azlığı, bebekte kusmaya neden olabilir. Gerginliği hisseden bebek, kusarak tepkisini ortaya koyabilir.

Bir hastalığın bulgusu da olabilirBebeğinizin kusması, bazı hastalıklara da işaret edebilir. Bu durumda hastalığın tedavisi yapılmalıdır. Eğer sadece mide bulantısının kesilmesi amacıyla bir tedavi uygulanırsa, yalnızca kusma önlenmiş olur. Oysa önemli olan kusmaya neden olan hastalığı tedavi etmektir. Burada şunun altı çizilmeli; bir doktora danışmadan bebeğinize kusmayı önleyici ilaçlardan sakın vermeyin.Kusarken ne yapmalısınız?

Bebeğiniz bazı şeylere dikkat ettiğiniz halde kusuyorsa, kusma anında onu yan çevirin ya da yüzüstü yatar pozisyona getirin. Bebeğinizin kusması bitene kadar ona katı gıdalardan vermeyin. Bebeğiniz kustuktan sonra ağzının içini yabancı cisimlerden temizleyin. Bu işlemi işaret parmağınız yardımıyla yapabilirsiniz.

Eğer bebeğiniz şiddetli ve günde 3 defadan fazla kusuyorsa, kusmuk artıklarında kan veya yeşil renkli safra görülüyorsa, kusmayla birlikte ateş, öksürük ve diğer enfeksiyonel bulgular da varsa acilen doktorunuzu arayın.

www.annebebek.com.tr
 
Anne Sütü Nasıl Saklanır?

Günümüzde çalışan annelerin sayısı artıyor. Anneler ise, bebeklerinin anne sütünün yararlarından mahrum kalmalarının istemiyor. Peki, anne sütünün nasıl saklanması gerektiğini biliyor musunuz? Besleyici değerinin yanında, pek çok hastalığa karşı koruyucu özellik taşıyan anne sütünün nasıl saklanması gerektiğini biliyor musunuz? Sema Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Gebeşçe anne sütünün bakteri üremesine dirençli olduğunu ve oda ısısında 10 saate kadar özelliklerinden kaybetmeden saklanabileceğini söylüyor.

Buradaki önemli nokta anne sütünün saklanacağı kabın hijyen kurallarına uygun olması. Anneler sütünü elle sağabileceği gibi süt sağma makineleriyle de sağabilirler. Ne şekilde yapılırsa yapılsın, süt sağılmadan önce eller iyice yıkanmalı diyen Dr. Arzu Gebeşçe sağılan sütün temiz bir plastik ya da cam saklama kabında saklanabilir dedi. Ayrıca, sağılan sütler derin dondurucuda saklanma üzere süt saklama poşetlerinde de bekletilebiliyor. Anne sütünün saklama süreleri

• Anne sütü dondurmadan 72 saat ve dondurulmuş sütü erittikten sonra 24 saat buzdolabında (+ 1 ile +4 °C arasında) saklanabilir.

• Süt, tek kapılı buzdolabının buzluğunda (-7 ile -2°C arasında) 3 haftaya kadar, iki kapılı buzdolaplarının buzluğunda 3 ay saklanabilir.

• Sütünüzü derin dondurucuda (-18 °C nin altında) 6 aya kadar saklanabilir.

• Kolostrum olarak adlandırılan doğumdan sonraki ilk 7 gün üretilen anne sütü sağıldıktan sonra içerdiği antikorlar sayesinde oda sıcaklığında 12 saat, daha sonra ki anne sütü ise 6 saat besin değerini kaybetmeden saklanabilir. Anne sütü bebeğe verilmeden önce ısıtılmamalı. Isı anne sütünün anti-mikrobik özelliğini yitirmesine sebep oluyor. Bunun yerine anne sütü, ılık akan suyun altına tutularak ısıtılabilir. Donmuş anne sütü ise ya buzdolabında yavaş yavaş eritilebilir. Ya da donmuş süt benmari usulü yani sıcak suyun içine oturtulmuş bir kabın içinde hızlıca hazırlanabilir. Anne sütü ile ilgili diğer öneriler

• Eritilmiş sütü bir saatten fazla oda ısısında bırakmayın.

• İkinci kullanımdan sonra kalan sütü atın.

• Eritilmiş sütü tekrar dondurmayın.

• Sütü buzdolabının kapağına koymayın.
 
Hangi Müzikler Dinletilmeli?


Bebeklere, gerek doğumdan önce gerekse doğumdan sonra her çeşit müzik ve ritmik sesler dinletilebilir. Yağmur, rüzgâr, dalga, adım ve hayvan sesleri, kuş ötüşleri gibi doğa seslerinden oluşan albümlerden yararlanılabilir. Bebekler için özel olarak hazırlanmış müzik albümleri de bulunmaktadır. Anne baba kendi sesini de kullanabilir; ninniler, güzel şarkı ve türküler söyleyebilir. Annenin göbeğinin üzerine, parmaklarla ritmik ve hafif bir biçimde vurulabilir.

Özel bir repertuar oluşturmak isteyenler için şunlar tavsiye edilebilir: Klasik Türk müziğinin değişik makamlarından oluşan şarkılar; III. Selim, Dede Efendi, Itri, Şevki Bey, Rahmi Bey, Efni Hasan Ağa ve Mustafa Çavuş’un besteleri. Bayati, Acemkürdi, Karcığar, Hüseyni, Hüzzam, Rast, Acem Aşiran, Mahur, Kürdili Hicazkar, Nihavent, Hicazkâr, Segah, Uşşak, Irak, İsfehan, Zingüle, Neva, Rehavi ve Hicaz makamlarından şarkılar. Ney, ud sanatçılarının eserlerinden oluşan keman, kanun, tambur, darbuka soloları, ilahiler, gazeller ve güzel okunmuş Kur’an-ı Kerim. Batı müziğinden Barok müziği (Vivaldi), Mozart, Bach, Beethoven, Schubert ve Çaykovski, vals müziği, piyano, keman soloları ve gece müziği (Summak ve Summak, 2005). Çok güzel hazırlanmış Türk halk müziğinin sözlü ve enstrümantal (sözsüz) eserlerinden de yararlanılabilir.

Ne Zaman ve Nasıl Dinletilmeli?

Hamileliğin beşinci ayından itibaren, özellikle bebeğin hareketli olduğu saatlerde müzik dinletilmesi gerektiği söylenilmektedir. Günlük 10–15 dakikalık seanslar halinde iki-üç defa dinletilebilir. Doğumdan sonra ise beslenme, uyuma, yıkanma gibi etkinliklerden önce beşer dakikalık seanslar halinde dinletilebilir.Doğumdan önce müziğin sesi, normal dinleme seviyesinden daha yüksek olmalı ki, bebeğe ulaşabilsin. Doğumdan sonra normal bir tonda dinletilebilir. Aşırı yüksek ve gürültülü müziklerden kaçınılmalıdır
 
Emzirmeyle İlgili Problemler

Yeni doğum yapan annelerin birçoğu, bebeğini emzirme sırasında birtakım güçlüklerle karşılaşır. Bazı bebekler doğumdan hemen sonra anne sütünü almamak için diretirler. Bu durum karşısında kimi anneler umutsuzluğa kapılıp bir daha çocuğu emzirmek için uğraşmazken, kimi anneler de daha sonraki günlerde memeyi emebileceğini düşünerek mama veya şekerli suyla beslemeye başlarlar. Böyle bir sorunla karşılaşmamak için doğumdan hemen sonraki ilk saat içinde bebek emzirilmelidir; çünkü doğumdan sonra ilk emzirilme ne kadar geç olursa, bebeğin anne sütünü emme ihtimali de o kadar azalır, ayrıca doğumdan hemen sonraki ilk saat içinde bebek uyanık ve hareketli olduğu için emzirilmeye müsaittir.

Anne, doğumdan önce emzirilmeyle ilgili bilgileri edinmelidir. Eğer anne, doğumdan sonra ilk emzirilmeye ilgili güçlük yaşarsa, çevresinde deneyimli kişilerden yardım almalıdır. Bazı anneler, gebelikte aldıkları kilolardan kurtulmak için sıkı bir diyete başlarlar. Bu da anne sütünde azalmaya neden olur. Azalan anne sütü bebeği doyuramayınca mamalarla takviye yapılır. Bir süre sonra bebek anne sütünü almayı ret edebilir ve anne sütü kesilebilir. Annenin beslenmesi, sütünün besleyici niteliğini etkiler. Annenin yeterli ve dengeli beslenmesi hem bebeğin gelişimi hem de kendi sağlığı için önemlidir. Doğum süreci annelerde demir eksikliğine yol açtığı için yeni doğum yapan annelerde demir oranı izlenmeli ve gerekli takviye yapılmalıdır. Ayrıca, bebeklerini düzenli emziren anneler, bebeğini mamalarla besleyen annelere oranla fazla kilolarından daha çabuk kurtulmaktadırlar. Bol miktarda sıvı alımı hem annenin fazla kilolarından kurtulmasını hem de anne sütünün çoğalmasını sağlar. Anne sütünü artıran başka bir etkense, memelerin sık ve tam olarak boşaltılmasıdır.Tam gün çalışan annelerin büyük bir kısmı bebeklerini ek besinlerle beslemek zorunda kalırlar; çünkü gün içinde bebeği emzirme imkânı yoktur. Çalışan anne akşam saatlerinde ve iş yerinde uygun zamanlarda pompa ile sütünü çekebilir ve buzdolabında muhafaza edebilir.

Bebek acıktığında, bebeğe bakan kişiler tarafından ısıtılarak kaşık veya biberonla verilebilir. Son yasa değişikliğiyle kamu kuruluşlarında çalışan annelere günde iki saat süt izni verildi; fakat birçok anne bu izni, hafta içinde toplu olarak kullanmayı tercih etmektedir. Doğum sonrası ilk sütün zararlı olduğu düşüncesiyle, bazı yörelerde bebeklere ilk birkaç gün anne sütü verilmemektedir. İlk günlerde emzirilmeyen bebeğin sonraki günlerde emzirilmesi oldukça güçleşir, hatta birçok bebek, bütün uğraşlara rağmen anne memesi yerine biberonu tercih eder. Anne sütüyle ilgili araştırmalarda doğum sonrası ilk sütün, daha sonraki anne sütünden daha yararlı olduğu sonucuna varılmıştır.Doğumdan birkaç ay sonra sütünün yetmediği düşüncesiyle ek besinlere başlayan birçok anne vardır. Erken zamanda ek besinlere geçen bebeklerin anne sütünü almaktan vazgeçme olasılığı yüksektir. Oysa anne beslenmesine dikkat ettiği sürece ve bol miktarda sıvı tükettirse, ilk altı ay boyunca bebeğine kendi sütü yeterli gelecektir.

Doğum sonrası depresyona giren annelerin bu durumdan kurtulmaları için, sosyal ortamlara daha sık girmeleri ve yakın çevresinde psikolojik destek almaları gerekmektedir.Çeşitli nedenlerden dolayı emzirilemeyen bebekler, kaşık veya biberonla beslendiklerinde mutlaka kucağa alınmalıdır, böylece anne ile olan fiziksel yakınlaşmanın sağladığı yararlardan mahrum kalmamış olur.Çocuk sütten kesilirken bazı noktalara dikkat edilmesi gerekir. Çocuğu ani memeden kesmek, birçok soruna yol açabilir. Örneğin, göğüs enfeksiyonlarına, çocuğun iştahtan kesilmesine veya iştahının artmasına neden olabilir.Sütten kesme alıştırmalarında çocuğa daha çok ilgi gösterilmelidir. Aşmalı olarak sütten kesilmelidir. Her geçen gün emzirme süresi ve öğünü azaltılmalı, belli bir süre sonra sadece geceleri emzirilmelidir. Daha sonra da tamamen kesilebilir.

Çocuk alıştığı saatlerde sürekli meme isteyebilir. Bu durumda anne kararlılığını korumalı ve çocuğun dikkatini başka yöne çekmelidir. Meme uçlarına acı biber, kıl vb. maddelerin sürülmesi, yapıştırılması uygun değildir.Bazı anneler, bebeklerini genellikle emzirme saatlerinde kucaklarına alırlar. Bu durum çocuğun sevgiyi meme emmeyle ilişkilendirmesine neden olur. Dolayısıyla sütten kesilen çocuk, sevgi kaybına uğramış olur. Böyle bir sorunla karşılaşmamak için, bebek sadece emzirme saatlerinde değil, her zaman kucağa alınmalı ve bebeğin sevgi ve emzirme arasında doğrudan bir bağ kurması önlenmelidir.Çocukların bir yaşından sonra biberon kullanması uzmanlar tarafından önerilmemektedir. Kulak enfeksiyonlarına, iştahsızlığa ve zayıf ağız gelişimine yol açabileceği için biberon yerine, bardak kullanma alışkanlığı kazandırılmalıdır.

Emzirmenin Anne İçin Yararları

· Bebeğini emziren anneler, annelik duygusunu daha coşkulu ve sahici yaşarlar.

· Anneler, bebeklerine karşı kendilerini daha sorumlu hissederler ve eğitim sürecinde daha duyarlı davranırlar.

· Altı aydan fazla emziren annelerin rahim ve karnında bulunan yağ dokusu kısa zamanda eski biçimini alır ve anneler gebelik öncesi kilolarına daha çabuk kavuşurlar.

· Uzun süre emziren annelerin göğüsleri sarkmayarak, gebelik öncesi biçimini aldığı ve bebeği erken sütten kesmenin göğüs sarkmasına yol açtığı belirtilmektedir.

· Doğumdan hemen sonra bebeğin emzirilmesi, annedeki bazı hormonların salgılanmasını artırarak, doğumun anneye verdiği hasarın düzeltilmesinde etkili olduğu söylenmektedir.

· Meme kanseri, yumurtalık kanseri, kemik erimesi gibi hastalıklar emziren annelerde daha az görülür.

· Çocuğun daha az hastalanması ve anneye olan bağlılığı anneyi mutlu kılar.
 
X