Etin zararları!!!

talin

Guru
Kayıtlı Üye
20 Haziran 2007
4.250
27
45
İnsan yiyeceği üzerine kapsamlı araştırmalar yapan birçok doktor etin insan bedeni için gerekli olmadığına, aksine öldürücü nice hastalığın müsebbibi olduğuna inanmaktadır. Bu hastalıkların tedavisi için etten uzak durulması yeterlidir. Gut, ishal, romatizma, kanser, verem, apandisit vs hastalıklar özellikle et tüketimiyle ortaya çıkar. İnsan için kaçınılmaz ve yararlı olduğu sanılan bu besinin yiyeceklerin en yararsızı olduğu ve bedendeki hücreleri öldürdüğü kanıtlanmıştır. Kasapların insanlık onurunu ayaklar altına alan kesim işine göz yumsak bile hayvanlar bu yolla intikam alırlar.
Özgürce yaşayan hayvanların hastalandıkları az görülmüştür. Onlarda çürük diş yoktur. Ama insanın evcilleştirdiği, yani kendisi gibi soyunu bozduğu hayvanlarda çürük diş vardır. İlk insanların çeneleri, dişlerinin çok işlemiş olduğunu ama çürük bulunmadığını göstermektedir. Bu da besinlerinin oldukça basit ama sert olduğuna, kuru meyve ve bitki tanesi gibi çok çiğnenmesi gerektiğine, ancak besinlerin sağlıklı ve doğal olduğuna delalet etmektedir.
Bodvan bu konuda şöyle der: "Mağara insanını etobur olarak gösterenlerin görüşlerini kabul etmemek gerekir. Onlar besinlerini özellikle bitkilerden sağlıyorlarmış."Et erken yaşlanmaya neden olur. Çünkü et insan bedenin den olağanüstü çalışma bekler. Üstelik içindeki zehirin bir kısmını bedende bırakır. Bu zehir zamanla vücutta her türlü hastalığı doğuracak ortamı hazırlar.
Dr. Oldfild şöyle yazar: "Bugün bilim, insanın etobur hayvanlardan olmadığını, aksine meyve yiyen canlı olduğunu kanıtlamıştır. Kimyasal işlemlerle ortaya çıkmıştır ki bitkilerin insan bedeni için gereken maddeleri bulundurduğunu kimse inkâr edemez. Et doğal bir yiyecek değildir ve yeni uygarlıkta tüketildiği şekliyle bedensel işlevlerde kargaşaya yol açar. Et, insana kolayca geçebilen ve kanser, verem, ateş, bağırsak kurtlanması gibi korkunç hastalıklara neden olan çok fazla mikroskopik canlı ihtiva eder. Aynı şekilde et yeme alışkanlığının insanların yüzde doksan dokuzunda görülen hastalıklara yol açtığına şaşılmamalıdır."
Dr. Bonjuy kendi üzerinde yaptığı deneylerden sonra görüşünü şöyle açıklar: "On beş yıl önce bende bir çıban çıkmıştı. Buna karşı eczacılıkta kullanılan zehirleri boşu boşuna kullanıyordum. İyot, ava, brom, arsenik ve bunların bileşiklerini çok kullandımsa da hastalık kökünden kazınmadı. Mikrop sürekli çoğalıyor, hastalık, mikrop ve ilaçlardan dolayı hep kuvvetten düşüyordum. Umutsuzluk içinde değişik yiyecekleri denedim ve vejetaryenlik sayesinde çabucak iyileşmeme çok şaşırdım. Bu en etkili ilaçtı. Çünkü ilaçlan kullanmadığım zaman etkisini gösteriyor ve et yer yemez hastalık nüksediyordu."
Et kuvvet verici bir gıda değildir ve sanıldığı gibi kasları kuvvetlendirmez. Et yer yemez bir kuvvet hissedilse de bu yapay bir heyecanlanmadan ileri gelir. Sinirleri harekete geçiren alkol kadar tehlikelidir. Halk inancının aksine et, bedeni zehirleyen bir maddedir. Bağırsaklarda bozularak türlü mikroplar üretir. Hemen hemen sindirim sistemi ile ilgili tüm hastalıklar etin bozulması ile bağlantılıdır.
Dr. Gaston Dorvil der ki: "Tıbbi deneyler etin zararlarını tamamen kanıtlamıştır. Hemen hemen sindirim organlarındaki hastalıkların yegâne müsebbibi ettir. Hazımsızlık, bağırsak iltihabı ve apandisite yol açtığı gibi tifüsün gelişmesine yardım eder. Verem ve kanser parazitlerini güçlendirir. Karaciğer ve
bağırsak hastalıkları ile veremde et perhizi yapmak hastalığın geçmesinin en önemli şartıdır."
Alkol ve et tüketimi birbiriyle iç içedir. Dr. Huşyar, "Vejetaryenlik taraftan olmak alkol alışkanlığı ile mücadele etmekle aynıdır. Bu, günümüz dünyası için bir afettir" demiştir.
Şimdi de bazı doktorların etoburluk hakkındaki düşüncelerini kısaca açıklayalım:
Dr. Ceyms, "İnsanın sinir sistemini et kadar anormal bir şekilde tahrik eden bir yiyecek bilmiyorum" der.
Dr. Paskul, "Aldanmayalım. Et daha çok uyarıcıdır. Besleyici olmadığı gibi zehirlidir de" der.
Dr. Lö Gran, "Şunu bilmeliyiz ki, ölü eti ancak bir murdardır ve etoburluk yoluyla ve isteyerek bir miktar toksini bedenimize sokuyoruz" der.
Dr. Viktor Puşe, "Vejetaryen birinin hiçbir zaman apandisit olmayacağından ve et yemenin buna yol açacağından emin olabiliriz" demiştir.
Dr. Papus, "Çiftçiler her gün et yemeye başladıklarından beri gut hastalıklarının sayısı arttı ve aynı şekilde şehirliler bir tabak mercimek yemeği ve güzel bir çorba yerine patatesli biftek yemeye başladıktan sonra mide rahatsızlıkları ve romatizma çoğaldı" der.
Dr. Dak, "Ne kadar sade yaşarsak hastalıklara ve mikroplara karşı direncimiz o kadar artacak, aynı şekilde organlarımız daha iyi çalışacaktır" der.
Profesör Buşar görüşlerini, "Et yiyenlerin dilleri kirlidir,nefesleri kokar, dışkıları pis ve düzensizdir. Aynı zamanda mide ve bağırsak rahatsızlıkları, cilt yaraları, baş ağrısı, romatizma, aşırı derecede şişmanlık ve zayıflık onlarda görülür" şeklinde açıklar.
Çoğu zaman, satışa çıkarılan hayvanlar canlı hastalar topluluğudur. Bunlar doğal olarak ölmedikleri sürece, kesim zamanına kadar da öyle kalırlar ve hastalıkları kolayca kaparlar.
İki soyun aynı iklimde farklı besinlerle yaşadığı yerlerde et yiyenlerin kansere yakalandığı, oysa vejetaryenlerin bu hastalıktan uzak kaldıkları görülür. Hindistan'da vejetaryen insanlar arasında kanser nadir görülür, ama et yiyenler sürekli bu hastalığa yakalanırlar. Mısır'da şehirli Kiptiler et yer; fellahlar vejetaryendir. İrlanda'da güneydoğu halkı vejetaryenken, Ulster halkı İngilizlerin yiyeceğini yer ve kanser yaygındır onlarda.Yiyeceklerindeki bu kuraldışılık yüzünden ağır kayıplar verirler.
Çok et yiyen ülkelerle İngiltere'de kanser kurbanlarının sayısı milyonları aşmıştır ve doktorlara göre bu durum et ve bozuk yiyeceklerden kaynaklanmaktadır.
İngiliz doktor Robert Bel der ki: "Çiğ sebze ve meyvelerle buna eklenen cevizden oluşan bir besinin ne kadar önemli olduğuna öylesine inandım ki, yiyeceklerimiz arasında çiğ sebze ve meyve miktarının mümkün olduğu kadar arttırılması halinde çok kısa bir sürede kanserden geriye sadece tarihi bir anı kalacağını söylemekte kuşkuya düşmem."
Dr. C. Blak da şöyle yazar: "Meyve, tahıl ve sebzelerle kanser hastalarının tümünü ya da önemli bir kısmını hastalığın acı ve ızdırabından kurtarmak mümkündür. Ben bu yiyecekleri birçok kez denedim. Bu tarz besini ortaya çıkardıktan sonra mutluluk verici bir tablo ile karşılaştım. "Rahatsızlıkların önüne geçmek için en iyi yöntem az yemek ve özellikle bitkisel kökenli besinlerle perhiz yapmaktır.Açık hava, spor, banyo ve huzur insanı daima sağlıklı, zinde ve iyimser yapar.
İnsan yapay ve uydurma yiyeceklerle sağlığını yitirerek bedensel olarak çökmeye başlar. Kısa zamanda türlü hastalıkların tohumlan gelişme gösterir, beden fizyolojik yönden uyumunu yitirir. Yaban hayvanının güzelliği ile evcil hayvanın çirkinliğine ise, şehirli uygar insan ile doğanın kucağında yaşayan köylü insan arasındaki oran da o ölçüdedir. Bazı kişiler görürsünüz.Küp gibi şişmişlerdir. Yüzlerinden kan damlar. Gözlerinin çevresinde mor halkalar oluşmuştur. Başları kel, karınları sarkmıştır ve yürüyemezler. Terlerler ve nefes nefesedirler. Ya da kansızlıktan yüzlerinde renk yoktur ve mezar kaçkını gibidirler. Eski zamanlarda insanlar gösterişsiz köy hayatı sürdürürlerdi. Uğraşır, didinirler, açık havada soluk alıp verirler, güne sin doğusuyla kalkar, gurup vakti yatarlardı. Göğüs hastalıkları yoktu. Tuhaf tuhaf ilaçlar kullanmaz en iyi şekilde yaşarlardı.Kadın, erkek bir arada, çıplak ayakla çiftçilik yaparlardı. Onların çocukları da sağlıklı, zinde ve mutluydu. Yaban hayvanlarının nasıl mamaya ihtiyaçları yoksa onların da yoktu....
kafamçokkarıştı
 
ah ah esim etten baska bir sey yemiyor.bende cok seviyorum dogrusu.ama fazlasi zarar.herseyde oldugu gibi
 
X