Mürebbiye - Özet - Hüseyin Rahmi Gürpınar

seaBahAR

Nosce Te İpsum
Pro Üye
13 Nisan 2007
15.555
36.069

Mürebbiye / Hüseyin Rahmi Gürpınar

Bazı önemli devlet memurluklarında bulunmuş olan Dehri Efendi, emekliye ayrıldıktan sonra kendisini okumaya ve incelemeye vermiştir. Geniş konağındaki kitaplarla dolu özel odasında, sayılan ve korkulan bir aile büyüğü olarak vakarla yaşamaktadır. Konak oldukça kalabalıktır. Kızı, kızının içgüyeyisi olarak ev: de barınan kocası, okula giden oğlu, ilk karısının ölümünden sonra bir cariyesinden doğma iki küçük çocu*ğu, dışarda kendini idare edemeyip sonunda ağabeyisinin koltuğuna sığınmış kırklık kırk beşlik züppe kardeşi, kâhya kadın, hizmetçi, uşak, aşçı... hatırı sayılır bir nüfus meydana getirmektedir.

Dehri Efendi, birgün, cariyeden doğma iki küçük çocuğunu eğitmek üzere konağına genç ve güzelce bir mürebbiye alır. Bu, aslında başından türlü olaylar geçmiş, tesadüfün İstanbul'a düşürmüş olduğu güzelce bir Fransız kadınıdır.Mürebbiye'nin konağa gelmesiyle birlikte ortalıkta tedirgin bir hava eser: Dehri Efendi'nin züppe ve işsiz güçsüz kardeşi, konağın damadı, yani çirkin kızınınkocası Sadri, ayrı ayrı yollardan Anjel adlı mürebbiyeye kur yapmaya başlarlar. Kadın, biraz hafifliği biraz da onları sızdırmak isteği ile her iki adamla da ilişki kurar. Bu arada, çiçeği burnunda bir genç olan okul öğrencisi Semi de mürebbiyeye yakınlık duymaya başlamış, sonra tecrübesizliğin yerdiği heyecanla ona adamakıllı bağlanmıştır. Anjel, ötekiler gibi, Semi Beyi de idare etmeyi başarır.

Genç Fransız kadım gecelerini, düzenli bir şekilde, bu üç erkek arasında paylaştırmıştır. Bir süre bu du*rum kazasız belâsız devam ederse de, ilk olarak Kâhya kadın işin farkına varıp, zaten sevmediği bu.frenk kadınına bir suçüstü yaptırmayı tasarlar. Ancak, o tedbirlerini alıncaya kadar, o gece ziyaretleri tesadüfen bir araya raslayan erkekler savuşurlar. İftiracı durumuna düşen kadıncağız da Dehri Efendi tarafından konaktan kovulur.

Bu arada artık karasevdalı haline gelmiş olan Semi, mürebbiyenin başkaları ile olan ilişkisini öğrenmiş, çılgına dönmüştür. Niyeti, Anjel'in ihanetini kesinlikle ispatladıktan sonra, onu öldürmek, ardından da intihar etmektir.

Genç çocuk, bir gece yarısı, beklediği zamanın ve fırsatın geldiğini anlar: Anjel'in odasında yine yabancı bir erkek bulunmaktadır. Kıskançlıktan, kinden, öfkeden çıldırmış bir halde mürebbiyenin kapısına dayanır. Rezelerini önceden gevşetmiş olduğu kapıya bir yüklenişte içeriye dalar. Anjel'in kılık ve kıyafetinden, korku ve aşırı telâşından içerde birinin bulunduğu ve bir tarafa saklatıldığı, gün gibi açıktır. Semi, orayı burayı fellik fellik arar; kimseyi bulamayınca aklma odadaki büyük aynalı dolap gelir. Burası kilitlidir ve anahtarı da genç kadındadır. Mürebbiye, Şemi'nin ısrarla ve tehditle istediği anahtarı vermemek için olanca gücüyle direnir. Delikanlı, zinciri koparırcasına çekip dolaba yüklenirken de düşüp bayılır. Semi, titreyen elleriyle dolabı açar; açar ama gördüğü manzara ile kendisi de oracıktı bayılır: Dolaptaki çapkın, onun aklının ucundan bile geçmeyen bambaşka birisi, saçı sakalı ile bizzat Efendi babası Dehri Efendi'dir.

Ana Fikir:
Hüseyin Rahmi'nin, kitaba alınan eserlerinden Murebbiye'de, köksüz ve dayanıksız eğitimin yetersiz*likleri, yerlilik ve batılılık arasındaki ortak ve ayrı nok*taları gereğince değerlendirememiş bir çevrenin boca*lamaları; Şıpsevdi'de ise rastgele batıya yönelişle, ısrar*la doğulu kalışın çatışmaları etüd edilmektedir.


-alıntı-

Hüseyin Rahmi Gürpınar biyografisi için tıklayınız.
 
X