Yunan Mitolojisinde Aşk

seaBahAR

Nosce Te İpsum
Pro Üye
13 Nisan 2007
15.555
36.069
mitolojigr9.jpg

İlk olarak, platonik aşk... Bu terim, Platon’dan gelmektedir. Platon, bir öğrencisine aşık olmuştur ve o zamanlar kızlarla erkekler ayrı ayrı eğitim görmektedirler. Burdan anlıyoruz ki Platon bir erkek öğrencisine aşık olmuştur ve karşılık alamamıştır, bu tür aşka da adını vermiştir.

Karşılıksız aşkın yansıması olarak Echo’nun hikayesi bir örnektir... Echo’nun da kitaptan kitaba değişen hikayeleri bulunmaktadır.

Pan, mitolojide çoban ve sürülerin yarı insan-yarı keçi tanrısıdır; flüt çalmaktadır ve yaptığı müzik, “panik” kelimesinin de kökenidir ve hareketli, neşeli, hatta gürültücüdür.

Pan, bir gün küçük bir vadiden geçerken bir nenfin (nymph) şarkı söylediğini işitir. Bu bir orman perisi olan Echo’dur. Yalnızlığı seven, Zeus’un perileri olan "muse"lerden flüt çalmayı ve şarkı söylemeyi öğrenen bu genç kız Echo, insan topluluğundan ve tanrılardan kaçar, evlenmek istemezdi. Onun ahenkli ve berrak sesini duyan Pan, ona karşı vahşi bir sevgi duydu. Onun yeteneğini kıskanan ve onun güzelliğinden istifade edemeyen bu keçi sakallı mabut, etraftaki bütün çobanların yollarını şaşırttı. Bu şaşkınlıkla bir gün nenfe hücum ettiler, onu öldürdüler ve vücudunun parçalarını dağıttılar. O günden beri, her tarafa dağılmış olan Echo'nun kendine özel bir yeri yoktur. Gürültüyü duyduğu her yerdedir. Ölümden sonra da müzik hafızasını kaybetmemiştir. Kulağına çarpan sesleri tekrarlar.

Diğer bir masala göre de Echo'nun felaketine sebep olan Pan değil, baş tanrı Zeus’tur. Bir gün Çapkın Zeus arza inerek bazı güzel nenfleri ziyaret etmişti. Evlilik tanrışası olan kıskanç karısı Hera onu yakalamak istediği zaman Echo onun dikkatini başka tarafa çekti ve uzun tutarak nenflerin saklanmaları için vakit kazandırdı; fakat Hera bu hileyi anlamıştı. Sözleriyle kendisini aldatmış olduğundan, ona ceza olarak söz söylemesini kısıtlayacağını bildirdi. Hera'nın emri yerine geldi. O zamandan beri Echo, hiçbir zaman ilk defa söze başlayamaz ve ona söz söylendiği zaman susamaz. Ancak durmadan işittiği seslerin son kısmını tekrar eder.

Başka bir masala göre de (ki bu bence en güzelidir), Echo, geyikleri kovalıyan bir avcı gördü. Adı Narcisse olan bu genç avcıdan daha yakışıklı bir delikanlı az bulunurdu. Onu görür görmez Echo şiddetli bir aşka tutuldu. Gizlice onu takip ediyor, günden güne aşkı alevleniyordu. Derdini açığa vuramıyordu. Delikanlı da izlendiğini hissediyor ve rahatsız olup ormanlara kaçarak gizleniyordu. Ümitsizliğe kapılan Echo başarısızlığını saklamak için derin bir mağaraya kapandı. Artık dağlarda görünmez olmuştu. Beslediği aşk onu günden güne eritti. Bütün vücudu tükendi, kanı çekildi. Ondan geriye yalnız kemikleriyle sesi kaldı. Kemikleri kaya şeklini aldılar, sesi de her tarafta dolaşarak seslenenlere cevap verir oldu.

Diğer taraftan Narcisse'in “narsist kişilik bozukluğu”na da isim veren yersiz gururu tanrıları kızdırmıştı. Onun bu anlamsız gururunu ve katı kalbini cezalandırmak için, ona garip bir heves verdiler. Bir gün av ve yaz sıcağının yorgunluğu ile sakin ve şeffaf bir pınarın başına geldi. Su ayna gibi parlaktı. Narcisse su içmek için eğildi ve berrak suya yansıyan yüzünü gördü. Suda aksini görüp büyülenen Narcisse hareketsiz kalmıştı. Adeta aşkla aksine bakıyordu, hiçbir kuvvet onu ordan ayıramıyordu. Yavaş yavaş, güneşin altındaki buz gibi, renginin solduğunu ve eridiğini gördü. Güneş onu yakarak bitirdiği zaman kızkardeşleri onun için ağladılar ve mezarının üstüne koymak için saçlarını kestiler. Cesedi götürmek için hazırlandıkları vakit, onun yerinde sarı ve beyaz bir çiçek buldular ki bu çiçek onun adını taşıyan nergistir.


-alıntı-
 
ben platonun bir öğrencisine değil de hocası olan sokratese aşık olduğunu biliyordum...
 
ben platonun bir öğrencisine değil de hocası olan sokratese aşık olduğunu biliyordum...

Platon Sokrates'in öğrencisiydi.. Aşk ilişkisi anlamında herhangi bir bilgiye rastlamadım bugüne kadar.. Ama Platon, hemen hemen bütün görüşlerini Sokrates'in idealarına dayandırmıştır. Fikir anlamında katıksız bir Sokratescidir. Aslında bu şekilde Sokrates hakkında bilgi sahibi olmamızı da sağlamıştır. Çünkü bilindiği üzere, Sokrates görüşlerini, ayak üstü yaptığı sohbetlerle insanlara aktarırdı.. Bu yüzden de düşüncelerini aktardığı yazılı bir belgeya rastlanılamadı.
Ancak Platon'un hemen hemen bütün görüşlerini Sokrates'den esinlenerek kurguladığını düşünürsek, Platonun satırları arasında aslında biz Sokrates'i de okuyoruz..

Bu aşk olarak nitelendirilebilir mi bilemedim.. yerimseniben

Doğum tarihlerine bakacak olursak; Platon M.Ö. 427 yılında doğmuş, buna karşın Sokrates 470 yılında doğmuş. Yani aralarında 470-427= 43 yaş var..

Yaş farkı aşka engel mi diye sorabiliriz ama..

Elbette aşk var ya da yok diye iddia edecek ya da bunu ispatalayacak veriler sunamıyorum.. Ama şunu düşünebiliyorum.. Aşk varsa da "Fikir Aşkı" dır.. yerimseniben

Biraz zihin jimnastiği yapmış oldum sayenizde, teşekkürler.. a.s.
 
bu güzel bilgier için ben teşekkür ederim asıl :) okulda seçmeli olarak etik felsefesi almıştım ordadaki hocam söylemişti... hatta sokrates ölürken platon ona olan aşkından dolayı defne yaprağını parmağına dolar onu hatırlatması açısından...günümüzde kullundığımız alyanslar da oradan gelir demişti... tabi artık gerçekte nasılmış orasını allah bilir :KK66:
 
X