Anaokulu, okul öncesi, kreş yorumları Türkçe-Dil Etkinlikleri

DryaSzr

Edeple gelen lütufla gider
Kayıtlı Üye
24 Ekim 2007
2.985
1.454
bu bölümde siz değerli annelere ve sevgili öğretmen arkadaşlarımıza faydası olacak anaokullarında yapılan bir etkinlikten bolca örnekler vereceğiz...a.s.
 
BİLMECELER

Ala bakar mora bakar
Oturmuş bakla satar
Baklanın okkası kaça dedim
Çıldır çıldır yüzüme bakar
(KURBAĞA)
Bir acaib nesne gördüm
Alem bilir ismini
Başını sürter kendini öldürür cismini
(KİBRİT)
Dağda idim bağ idim
Başı tuğlu bey idim
Eve geldim evlendim
Bilimecek bağlandım.
(SÜPÜRGE)

Birbağım var uzundur uzun
(SENE)

( Bir çuval cevizim var, sayarım tükenmez
(YILDIZ)
Ağız içinde dil, arifsen bil
(KAVAL)

İki kardeş bir arada büyümüş
Üstü yanmış başı yanmış
Dövülenler onlar imiş
Almış kendini deryaya atmış
Meğer aslı su imiş
(KAHVE)

El eker dil biçer
(YAZI)
Gölgesiz dağlar aşar
(SES)
Yük üstünde yarım çörek
(AY)

Tırnağından övür alır
Burnundan boğazlanır
(BUĞDAY)
Karanlık yirde
Kadın iniler
(ARI) Kırmızı amma elma değil
Kat kat amma gözleme değil
(SOĞAN)

Yılar vurdum sıpaya
Kalktı çıktı tepeye
(İĞNE İPLİK)
Bir kuyum var, iki türlü suyum var
(YUMURTA)
Aldır abası, yeşildir cübbesi
(KİRAZ)

Gökte açık pencere, kalaylı bir tencere
(AY)
Altı göl, üstü gül
(GAZ LAMBASI)
Derin kuyu, gümbür suyu
Alan alır, içen ölür
(TÜFEK)
Çıt demeden çalıya düşer
(GÜNEŞ)
İki derekli, bin kiremitli
(TAVUK)
Bir küçücük mil taşı, dolanır dağı taşı
(GÖZ)

Bilmece bildirmece, el üstünden kaydırmaca
(SABUN)
Bir oğlum var, kat kat göyneği var
(SOĞAN)
Uzaktan baktım aktaş gibi
Yanına vardım sütlaç gibi
(MANTAR)

Het didim
Met didim
Git şuraya
Yat didim
(SÜPÜRGE)
Nar nar narlandı
Narkapıda parladı
Nara adam gelesi
Yedek nar kapıdan inmedi
(KİLİT)
Biz biz bizidik
Otuziki kız idik
Gıran geldi kırıldık
Düzen geldi dizildik
(DİŞ)

 
PARMAK OYUNU

Tavşan Kardeş Tavşan kardeş yuvasından çıkmış

Tik tiki tiki tik tik tiki tik
tik tiki tiki tik tik tiki tik
Tavşan kardeş havuç tarlasına girmiş
Havuçları kıtır kıtır kıtır kıtır yemiş
Yoluna devam etmiş
Tik tiki tiki tik tik tiki tik
tik tiki tiki tik tik tiki tik
TAvşan kardeş lahana tarlasına gelmiş
Lahanaları hapur hupur hapur hupur yemiş
Tekrar yoluna devam etmiş
Tik tiki tiki tik tik tiki tik
tik tiki tiki tik tik tiki tik
Tavşan kardeş su kuyusuna gelmiş
Suyu lıkır lıkır lıkır lıkır içmi
Yuvasına doğru yola çıkmış
Tik tiki tiki tik tik tiki tik
tik tiki tiki tik tik tiki tik
Tanşan kardeş yuvasına gelmiş
Karnı şişmiş şişmiş şişmiş
Boooom diye patlamış
 
Çıt Pıt
Eve geldim lambayı yaktım (el ile kulak memesi çekilir)
çıt yanmadı
öbür lambayı yaktım çıt (diğer el ile diğer kulak çekilir)
o da yanmadı
sigortayı gevşettim gevşettim gevşettim (el ile burun çevrilir)
bir tel kopardım pıt (saçtan bir tel koparma hareketi yapılır)
sardım sardım sardım (burna sarma hareketi yapılır)
lambayı yaktım cıt yandı (kulak çekilir)
öbür lambayı yaktım çıt oda yandı

umarım beğenirsiniz benim öğrencilerim çok severek söylüyordu.
 
Tekerlemeler

İĞNE
Ooooo
İğne iplik
Derme diplik
Çelik çubuk
Sen çık. NACAK
Nacak sapına
İki kes
Bir sana
Biri de bana

HEDİYE
Kızın adı Hediye
Ekmek vermez kediye
Kedi gider Kadıya
Kadının kapısı kitli
Hediyenin başı bitli EL EL EPENEK
El el epenek
Elden düşen kepenek
Kepeneğin yarısı
Keloğlan'ın karısı

KARNIM AÇ
Karnım aç
Karnına kapak aç
Değirmene kaç
Değirmenin kapısı kitli
Heybaşı bitli DEĞİRMEN
Değirmene girdi köpek
Değirmenci vurdu kötek
Geldi yedi köpek
Hem kötek
Hem yedi köpek
DAYRE
dayre dayre dayrecik
ortasında havuzcuk
serce gelmiş su içmiş
sonra pıırrrr diye uçmuş
 
Aylarla ilgili tekerlemeler

ALLI PULLU AYLAR

Masal masal maliki,

Saydım baktım on iki.

Ocak, Şubat, Mart,

Sözünü iyi tart.

Nisan, Mayıs, Haziran,

Çalışkanlara hayran.

Temmuz, Ağustos, Eylül,

Kimi düldül, kimi bülbül.

Ekim, Kasım, Aralık,

Süt içelim lık lık.

Allı pullu aylar,

Birbirini kovalar.



OCAK

Şıkıdak şıkıdak,

Koşturur köşe bucak.

Yılda bir kanatlanır,

Ara sıra sakatlanır.

Atlı Ocak, tatlı ocak,

Büyük adam olacak.




ŞUBAT

Ev kuşu, dev kuşu,

İner çıkar yokuşu.

Bir abası var atar,

Nerede olsa yatar.

Rap rap gelir şubat,

Herkese kol kanat.



MART

Mart gelir şakır şakır,

Ayakları gümüş bakır.

Kapılardan baktırır,

Kazma kürek yaktırır.

Haydi Mart Martlasın,

Kahkahalar patlasın.



NİSAN

Nisan nisan nisancık,

Kimi zaman insancık.

Sarı sarı sardırır,

Zaman zaman kandırır.

Aman aman pek yaman,

Yaşasın canım Nisan.



MAYIS

Altın tas , gümüş tas,

Ayağını yere bas.

Yıldan yıla allanır,

Ağzı dili ballanır.

Allı pullu Mayıs,

Misler saçar mis mis.




HAZİRAN

Hey Haziran, Haziran,

Hazır ol har zaman.

Canım balım Haziran,

Herkes san hayran.

Aman aman Haziran,

Haydi cama tırman.




TEMMUZ

Canım balım Temmuz,

Bizim elimiz kolumuz.

Bak tombul tombulcuk,

Gözleri boncuk boncuk.

Yıl boyunca özleriz,

Hep yolunu gözleriz.



AĞUSTOS

Boynunda bir termos,

Cır cır öter Ağustos.

Ne tıslar, ne toslar,

Tozu dumana katar.

Ahlara vahlara,

Paydosta paydos.




EYLÜL

Süslü püslü Eylül,

Bahçelerde bülbül.

Süzüm süzüm süzülür,

Üzüm üzüm üzülür.

Şimdi gelir görürsün,

Güle güle ölürsün.



EKİM

Dilim dilim dilemez,

Kimsecikler bilemez.

Ah karnım, vah karnım,

Kıvrım kıvrım kıvrandım.

Ekim Ekim aslan Ekim,

Baş ucumda bir hekim.



KASIM

Sırma saçlı Kasım,

Kasılır kasım kasım.

Alaca bulaca aralık,

Kapıyı çalınca tık tık,

Sarım sarım sarılır,

Bir cuvala basılır.



ARALIK

Ah Aralık, Aralık,

Yerimiz daracık.

Lâmbaları haydi yak,

Tık tık geldi bak Ocak.

Hıkcıcık mıkcıcık,

Çık oyundan, çık.
 
Günlerle ilgili tekerlemeler

PAZARTESİ

Aparlacık toparlacık,

Yola düşer tık tık.

Şekerlenir , tekerlenir;

Pazartesi tez gelir.

Açılınca perdesi,

Çın çın eder sesi.



KIRMIZI PAZARTESİ



Elinde gümüş tepsi,

Tez gelir pazartesi.

Yanakları kırmızı,

Günlerin yıldızı.

Pasta ver bir tepsi.

Yoksa atar tepesi.



SALI



Salı sallanır gelir,

Dili ballanır gelir.

İstedi mi oyuncak,

Kuralım salıncak.

Allanır pullanır,

Bir güzel sallanır.



ALTIN SALI



Alımlı çalımlı,

Sallanır gelir Salı.

Ne asılır ne basılır,

Açılır saçılır.

Tatlı mı tatlı,

Altın Salı.



ÇARŞAMBA



Bizim yakın akraba,

Çabuk gelir Çarşamba.

Her akşam takur tukur,

Çarşaf dokur Çarşamba.

Hem okur hem dokur,

Çalışkandır Çarşamba.



BABA ÇARŞAMBA



Yaşlı başlı Çarşamba,

Konuşmaz kaba saba.

Ne uçar ne kaçar,

Ağzından inci saçar.

Yaşasın da yaşasın,

Baba adam Çarşamba.



PERŞEMBE



Evelemez develemez,

Deve kuşu kovalamaz.

Yanakları pembe pembe,

Oynar her gün körebe.

Haftada bir kerecik,

Ebe olur Perşembe.



ŞEKER PERŞEMBE



Omzunda bir heybecik,

Yola düşer incecik.

Herkes onu pek sever,

Eşi dostu hep över.

İşite ufacık tefecik,

Şekerdir Perşembe.



CUMA



Kim kime dum duma,

Curcuna da curcuna.

Gelir gelmez Cuma,

Yuva yapmış avucuma.

Kuşlar konar usulca,

Can katar canımıza.



BONCUK CUMA



Boncuk gibi gözleri var,

Baltan tatlı sözleri var.

Can Cuma, canım Cuma,

Sarılır hemen boynuma.

Nar tanesi, nur tanesi,

Günlerin bir tanesi.



CUMARTESİ



Ufak tefek bir çocuk,

Elinde inci boncuk.

Binmiş ucan atına,

Çabuk geldi yanıma.

Tini mini cumartesi,

Süslü püslü tepesi.



TİN TİN CUMARTESİ



Terlik pabuç giyer,

Şıngır mıngır gezer.

Öpsem şekerlenir,

Tepsem tekerlenir.

Tin tin Cumartesi,

Günlerin perisi.



PAZAR



Pazar gelir rap rap,

Biz yapalım şap şap.

On parmağı gümüşten,

Herkes koşar peşinden.

Har zaman yazı yazar,

İğne ile kuyu kazar.



UÇAN PAZAR



Alaca bulaca Pazar,

Kuş gibi uçar da uçar.

Pır ağaca , pır yamaca,

Sığmaz ele avuca.

Kapıları pıt acar,

Kapamadan kaçar
 
parmak oyunu.......

BEŞ KÜÇÜK PENGUEN KARDEŞ

Sağ elin beş parmağı avuç içinde olmak koşuluyla, sağ el ile yumruk yapılır. Beş küçük penguen kardeş varmış; mışıl mışıl uyuyorlarmış. Sabah olmuş, en küçük penguen kardeş uykusundan uyanmış:
- Günaydın kardeşlerim ( Küçük kaldırılır ve oynatılır. )
- İkinci küçük penguen kardeş uykudan uyanmış
- Günaydın kardeşlerim (Yüzük parmağı oynatılır. )
- Üçüncü küçük penguen kardeş uykudan uyanmış
- Günaydın kardeşlerim ( Orta parmak kaldırılır ve oynatılır. )
- Dördüncü küçük kardeş uykudan uyanmış
- Günaydın kardeşlerim ( İşaret parmağı kaldırılır ve oynatılır. )
- Beşinci küçük penguen kardeş uykudan uyanmış
- Günaydın kardeşlerim ( Başparmak kaldırılır ve oynatılır. )
- Bunların hepsi, hemen koşa koşa kahvaltı masasını hazırladılar ( Beş parmak sol elin üzerinde oynatılır.
- Hemen karınlarını doyurdular. Sonra birer biber, hepsi denize yüzmeye gittiler ( bütün parmaklar yukarı kaldırılır. )
 
ÖĞRETİMDE TAVSİYELER
1- Açıklamaları kısa ve basit yapınız.
2- Hareketi mümkün olduğu kadar çabuk başlatınız.
3- Çocukları cesaretlendirmek için teşvik edici olunuz.
4- Değişik çocukları seçerek onları kendilerine güvenir yapınız.
5- Sınıf kalabalık ise 2 veya 3 gruba ayırarak, birden fazla oyun gösteriniz.
6- Düdük sesiyle bütün öğrencilerin durup, sesi dinlemesini sağlayınız.
7- Bir oyunda başarı sağlamıyorsanız durdurup başkasına geçiniz.
Bilinen oyunları tekrarlayınız.

KEDi VE FARE

Öğrenciler bir veya iki halka üzerinde sıralanır. Yüzleri içe dönüktür. Bir oyuncu kedi olarak seçilir. Bu dairenin dışında kalır. Diğeri ise fare olarak dairenin ortasındadır. Kedi ; "Ben kediyim" diye seslenir.
Fare : "Ben de fareyim" der.
Kedi : "Seni yakalayacağım."
Fare : "Yakalayamazsın."
Oyun bundan sonra başlar. Kedi diğer oyuncuların engellemelerine rağmen fareyi yakalamak ister. Fare yakalanmamak için kaçar. Dairedeki çocuklar farenin kaçmasını sağlamak için ona yol verirler. Fare yakalanınca oyuna yeniden başlanır.
OYUNCAK OYUNU

Bütün çocuklar bir halka üzerinde sıralanırlar. Birisi ortadadır. Bütün öğrencilere birden altıya kadar numaralar verilir. Sonra öğretmen numaralara isimler verir.
Örneğin ; 1. ler Bebekler,
2. ler Trenler,
3. ler Toplar,
4. ler Tahta askerler,
5. ler Uçaklar,
6. lar Taksiler.
Bundan sonra ortadaki oyuncu, "Trenler" diye bağırır. Tren olan ikiler, geriye doğru bir adım atarak halka etrafında koşarlar ve tekrar yerlerine gelirler. Yerine ilk gelen öğrenci elini yukarıya kaldırır ve ortadaki ile yer değiştirerek, ikinci oyunu o başlatır.
GÜNAYDIN ( BENİMLE GELME )

Öğrenciler bir halka üzerinde, yüzleri merkeze dönük olarak durur. Bir ebe halkanın dışındadır. Halkanın etrafında koşarken hafifçe bir arkadaşına dokunarak, "Benimle gelme." der. İki oyuncu ters istikamette koşarlar. Karşılaştıkları zaman birbirlerini eğilerek selamlarlar ve "Günaydın" derler ve boş kalan yeri kapmak için koşularına devam ederler. Boş yeri kapamayan öğrenci ebe olur ve oyunu tekrarlar.

OYUNCAK KORUYUCUSU

Öğrenciler yüzleri merkeze dönük olarak bir halka oluştururlar. Dairenin merkezine bir oyuncak veya bir eşya konur. Bir çocuk bunun muhafızıdır. Bu öğrenci, elindeki topu halkada bir arkadaşına atar. Halkadakiler topla oyuncağı devirmek isterler. Bunu kim devirirse o muhafız ile yerini değiştirir, böylece oyun devam eder.
BENiMLE GEL

Bütün öğrenciler bir halka üzerinde yüzleri içe dönük olarak dururlar. Bir kişi dairenin dışındadır. Dışarıdaki oyuncu halkanın etrafında koşmaya başlayınca oyun başlar. Koşan oyuncu bir arkadaşının sırtına hafifçe dokunarak " Benimle gel." der. Dairenin etrafında bir kere koşu, arkadaşının yerini almaya çalışır. Vurulan oyuncu, arkadaşı kendi yerine gelinceye kadar dokunmaya çalışır. Bunda başarısız olursa ebe olur ve başka birisini koşturur. Eğer arkadaşına yerine gelmeden önce dokunursa kendi yine yerine geçer. Arkadaşı ikinci defa ebe olur.

YUVARLANAN TOPTAN KAÇ

Oyuncular bir halka yaparlar. Ayrılan bir tanesi merkezde durur. Halkadaki çocuklar bir voleybol topunu ortadaki çocuğa doğru yuvarlayarak onu vurmaya çalışırlar. Vuran oyuncu ile vurulan oyuncu yer değiştirerek oyuna devam edilir.
TOP ATMA

Öğrenciler yüzleri ortaya dönük, bir halka üzerinde yer alırlar. Ortada, elinde voleybol topu ile bir çocuk bulunur. Oyun başlayınca ortada bulunan oyuncu halka üzerindekilere topu iki elle, tek elle veya voleyboldaki gibi vuruşlara yaparak atar. Yandaki oyuncular da aynı şekilde topu oradaki oyuncuya atmaya çalışırlar. Öğretmen bir süre sonra ortadaki oyuncuyu değiştirir.
BAHÇEDEKi midilli

Çocuklar el ele tutarak, bir halka yaparlar. Yüzler ortaya dönüktür. Midilli olan çocuk ortadadır.
Dairedeki çocuklar ; " Midilli, sen bahçemize nasıl girdin ?"
Midilli ; " İçeriye atladım."
Dairedeki çocuklar ; "Nasıl çıkacaksın ?"
Midilli ; " İşte böyle."
Dedikten sonra Midilli, halkadakilerin kolları altından çeşitli denemeler yaparak halka dışına çıkamaya çalışır. Midilli dışarı çıkar çıkmaz, halka üzerindeki oyunculardan 3,4 tanesi koşucu olurlar ve Midilli'yi yakalamaya çalışırlar. Midilliyi ilk yakalayan bir sonraki oyun için Midilli olur.

MENDiL DÜŞÜRME

Bütün öğrenciler el ele tutuşur, yüzleri merkeze dönük olarak halka bir yaparlar. Elinde mendil olan bir oyuncu, halka etrafında koşmaya başlar. Mendili bir arkadaşının arkasına bırakır, koşusuna devam eder. Yakalanmadan arkadaşının yerini almaya çalışır. Arkasına mendil konulan öğrenci, mendilin farkına vardığı anda onu alır ve ebenin arkasından kovalar. Eğer kendi yerine kadar arkadaşına dokunamazsa ebe olur. Oyunu tekrarlarlar. Eğer arkadaşına dokunmaya muvaffak olursa kendi yerini alır, arkadaşı ikinci kez ebeliğe devam eder.
Çizgide Oynanan Oyunlar


HENDEK ATLAMA

Birbirine paralel olmayan iki çizgi çizilir. Bir ucun açıklığı 50 cm, diğerinin ise 2 metre kadardır. Öğrenciler tek sıralı derin kolda dizilir. Çocuklar önce dar yerden atlamaya başlarlar. Atlayanlar sona kadar devam ederler. Atlayamayanlar yeniden kendilerini denerler.

İTFAİYECİ

Birbirlerinden 15 metre uzaklıkta paralel iki çizgi çizilir. Bütün öğrenciler çizginin biri üzerinde, yüzleri diğer çizgiye dönük olmak üzere yer alırlar. Karşı çizginin biraz gerisinde "İtfaiyeci" bulunur. Öğrencilerin hepsine 1'den 4'e kadar numara verilmiştir. Örneğin İtfaiyeci ; "Yangın ! Yangın ! 1 numaralı istasyon " diye bağırır. Bir numaralar karşı çizgiye kadar koşup geri dönerler. Diğer gruplar da bu şekilde çağırılır. Bazen itfaiyeci ; " 1 numaralı istasyon " diye bağırır. Bir numaralar karşı çizgiye kadar koşup geri dönerler. Diğer gruplar da bu şekilde çağırılır. Bazen itfaiyeci ; " Yangın ! Yangın ! Alarm var !" diye bağırır. O zaman bütün öğrenciler karşıya kadar koşup geriye dönerler.
ESİR ALMA VE VERME
Oyuncular karşılıklı iki sıra olur. Aralarında 7-8 metre mesafe vardır. Her sıra sağdan numara sayar. A sıranın bir numarası karşıya gider. O sıranın önünden geçerken bir kişinin herhangi bir yerine dokunur ve yakalanmadan kendi sırasına doğru kaçar. Kendisine dokunulan oyuncu bunu öbür sıranın hizasına kadar kovalamaya başlar. Eğer oyuncuyu yakalarsa, yakalanan oyuncu B sırasına esir olarak gider, o sıranın en sonuna eklenir. Dokunulmadan kaçarsa B sırasındaki kovalayan oyuncu esir olur ve A sırasının en sonuna eklenir. Belli bir süre sonra hangi sıra daha fazla ise o taraf oyunu kazanır.


HAYVANAT BAHÇESİ

Bütün öğrenciler eşit olarak iki gruba ayrılırlar. Aralarında 4-5 metre mesafe olacak şekilde karşılıklı iki paralel çizginin üzerinde, yüzleri birbirlerine dönük olarak dizilirler. Bir grup kendilerine ( kendi aralarında seçerek ) bir hayvan ismi alır. Diğer gruba doğru yaklaşırlar. İki -üç adım kala ismini aldıkları hayvanın taklidini yapmaya başlarlar. Karşı taraftan herhangi bir oyuncu bunun hangi hayvan olduğunu tahmin ederse, hayvan ismi alan grup kendi çizgilerini geçinceye kadar kaçar, hayvanın ismini bilen grup kovalar. Yakalananlar, yakalayan gruba geçer. Oyun sıra ile devam ettirilir.
KÖPEKLER VE TOP

Bütün çocuklar gruplaşır, birer köpek ismi alırlar. Örneğin ; Finolar, Buldoklar, Çobanlar, Av köpekleri vb. hepsi bir çizgi üzerinde sıralanarak tek sıralı safta toplanırlar. Bir çocuk bir voleybol topu alır, bir grup köpeğin ismini çağırarak topu ileriye doğru yuvarlar. O ismi alan köpekler , topun arkasından tutmak için koşarlar. Kim önce topu yakalarsa, o atıcı olur ve oyun böylece devam eder.
TAVŞAN KOŞ

Çocuklar, tavşanlar ve tilkiler olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Tavşan grubunun başına bir "Anne Tavşan" seçilir. Tilkilerin kenarda bir evi olur ve bu civarda tilkiler saklanır. Anne tavşan çocuklarını geziye çıkarır ve tilkilerin evine doğru ilerler. Anne tavşan tilkilerin evine iyice yaklaştığı ve onların farkına vardığı zaman ; "Koş Tavşan, Koş ! " diye bağırır. Tavşanlar da evlerine doğru koşmaya başlarlar. Yakalananlar tilki olur. Oyun bir kaç defa böyle devam eder.
BAHÇE YARIŞI

Başta bir lider olmak üzere bütün oyuncular bir çizgi üzerinde toplanırlar. Liderde bir top vardır. Diğer çocuklar gruba yaklaştırılıp 3-4 sebze ismi verilir. ( Biber, lahana, domates, havuç ) Lider topu sahaya doğru yuvarlarken ismi konmuş sebzelerden birini çağırır. Bu isimdeki sebzeler topu yakalamak üzere koşarlar. Kim önce topu yakalarsa liderle yer değiştirir. Diğerleri ilk yerlerine gelir, lider yeniden oyunu tekrarlatır.
TOP OYUNU

Çocuklar, sayısı kadar gruba ayrılırlar. Her gruba bir top verilir. ( şimdi bir grubun nasıl oynayacağını izleyelim ) Her grupta 7 kişi olduğunu kabul edelim. 6 kişi bir çizgi üzerine dizilir ve 7 numaralı öğrenci bunların 4-5 adım ilerisinde onlarla yüz yüze gelecek şekilde yerini alır. 7 numaralı oyuncuda top vardır. Bu topu sırasıyla 1,2,3,4 diye sayarak en baştaki oyuncuya atar. O da tekrar 7 numaralı oyuncuya atar. Bu atıp tutma sırasında topu oyuncu tutamazsa en arkaya geçer, sıradaki oyuncu onun yerine geçer.

Not : Bu mesafe yakın görülürse uzatılabilir.
 
SENİ TUTABİLİR MİYİM ?

Bir öğrenci lider olur ve çizginin üzerinde durur. Diğerleri sarı, kırmızı, siyah, beyaz renklerini alırlar. Renk ismi alanlar liderden 4-5 metre mesafede dağınık olarak dururlar. Çocuklar seslenir ; "Ali seni tutabilir miyiz ?" Lider ;"Eğer beyazsanız ?" der. Beyazlar Ali'yi ( Yani lideri ) tutmak için koşarlar. Hangisi önce Ali'ye dokunursa o lider olur ve oyuna böylece devam edilir.
HOPLA MİDİLLİ

Bütün çocuklar bir çizgi üzerinde sıralanır. İçlerinden birisi Midilli olur. Midilli iki ayağı ile hoplaya hoplaya bir kaç adım ileri giderken, diğerleri de onu taklit ederek takip ederler. Birden bire Midilli "Dur" der ve gerideki çizgiye kadar arkadaşlarını kovalayarak onları vurmaya çalışır. Yakalananlar, Midilli'nin yardımcısı olur ve bir dahaki seferde onlarda arkadaşlarını vurmaya çalışır. En son kalan oyuncu bir dahaki oyun için Midilli olur.
 
Alan Oyunları


ÜÇ AYI

Oyunculardan biri çocuk ayı, diğeri anne ayı, öteki baba ayı olur. Bahçenin bir köşesine gider, sırtlarını arkadaşlarına dönerler. Diğerleri bahçenin başka bir ucundan başlayarak ayılara yaklaşırlar. İçlerinden bir sorar ;
- Evde kim var ?
- Çocuk ayı.
Başka biri sorar ;
- Evde kim var ?
- Anne ayı.
Ve başka biri sorar ;
- Başka kimse yok mu ?
- Baba ayı var.
Bunun üzerine üç ayı arkadaşlarını kovalamaya, diğerleri de kaçmaya başlar. Yakalanan öğrenci olduğu yere oturur. Son üç kişi kalana kadar oyuna devam edilir. Sonraki oyunun ayıları bunlar olurlar.

AĞAÇLARDAKİ SİNCAPLAR

Bütün çocuklar 7-8 kişilik gruplara ayrılırlar. Her grup el ele tutarak bir daire yapar. Bir kişi ortada bulunur. Birisi de ebe olarak dışarıdadır. Daireyi oluşturan çocuklar bir ağacı temsil eder. Dairenin ortasındaki öğrenciler sincaplardır. Ebe olan öğrenci de sincaptır. Öğretmenin düdüğü ile sincaplar, kendi dairesinden çıkar ve başka daireye giderler. Bu sırada ebe olan sincap da kendisine bir ağaç bulur. Dışarıda kalan ebe sincap olur. ( Öğretmen bütün çocuklara sincap olma olanağı vermelidir.)
SIKI SIKI SARILALIM

Bütün öğrenciler dağınık olarak bahçede dolaşmaya başlarlar. Bir yandan da öğretmenin vereceği komutu izlerler. Öğretmen düdüğü çalar ve aynı anda kollarından birini havaya kaldırarak parmaklarıyla herhangi bir sayı gösterir. ( 1,2,3,4 veya 5 ) Düdük sesini duyan öğrenciler öğretmenin hangi sayıyı gösterdiğine bakarak bu sayıyı tamamlamak üzere arkadaşlarına sıkı sıkı sarılır. Bir süre sonra öğretmen oluşan grupları kontrol eder, sayıyı tamamlayamayan veya tek kalan öğrencileri eler ve oyuna devam edilir. (1 sayısı işaret edildiğinde öğrenciler tek başlarına hazır olda beklerler.)

KOYUNLAR VE KÖPEKLER

Öğretmen bütün kahverengi ayakkabılılar koyundur der. Diğerleri de köpek olurlar. Bundan sonra öğretmen ; "Kaçın koyunlar" der ve koyunlar kaçmaya başlar. Bir kaç saniye sonra köpeklere " Yakalayın koyunları " denilir. Köpekler koyunların arkasından gider ve onları yakalayıp geri gelirler.

L İ D E R İ İ Z L E

Bütün çocuklar eşit sayılarda 7-8 gruba ayrılır. Bir grup 7 kişiden fazla olmamalıdır. Her grup derin kolda toplanır. 1 numaradakiler grubun lideridir. Öğretmenin işaretiyle oyun başlar. Lider çeşitli yürüyüş ve hareketler yapar, diğerleri onu takip ederler. 3-5 hareketten sonra öğretmen yine düdük çalar ve lider değişsin der. Bu komutla 1 numaradaki lider en arkaya geçer ve 7 numaralı oyuncu olur. 1.numaradakiler liderdir. ( Yani önde olan lider olur.) Öğretmen her çocuğa bir lider olma şansını tanımalıdır.
Ç Ö M E L İ K E L S E N D E

Öğrenciler bahçeye dağılırlar. Bir kişi ebe olur. Öğretmen düdük çalınca ebe hariç diğer çocuklar leylek gibi tek ayakları üzerinde dururlar. Ebe dokunmak üzere leyleklere yaklaşır. Leylekler bir ayakla sekerek kaçarlar. Kime dokunursa o çömelir. En son kalan leylek, ebe olur.
İHTİYAR SİHİRBAZ

Bir çocuk "İhtiyar Sihirbaz" olarak seçilir. Diğerleri bir kaç adım mesafeden onu izlerler. Çocuklar sihirbazla alay ederler ; "İhtiyar sihirbaz, sihrini kaybetti !" , "sözde zengindi ama yerden 5 kuruşu bile alıyor !" derler. Sihirbaz kızar ve döner ; "Sizler kimin çocuklarısınız ?" diye sorar Çocuklar ; "Bakkalın Çocuklarıyız" , "kimsenin çocukları değiliz" , " Bekçinin çocuklarıyız " gibi değişik şeyler söylerler.
En sonunda birisi ; " Senin " der.
Sihirbaz kızar ve onları kovalamaya başlar. Kime elini değdirirse o çocuk sihirbaz olur, diğerlerini tutmak için o da sihirbaza yardım eder.
Ses Tanıma Oyunu
Öğretmen oyun alanına bir kaç çalgı getirir.( flüt, melodika, mandolin, bağlama, akordeon, keman…vb.)
Bu çalgıları birer birer çalarak ( adları, biçimleri ve sesleriyle ) çocuklara tanıtır. Çocukların öğrendiklerini saptadıktan sonra, bir çalgıyı alır, çalar ve çocuklara sorar "Bu ses hangi çalgının sesidir ?"… Çocuklar yanıtlarlar.
Ancak öğretmen, soru sormak için çalgıyı çalmadan önce ( bir paravanın yada kukla sahnesinin arkasına ) saklanır. Çocuklar çalgıyı görmezler. Sesinden tanımaya çalışırlar.
Bu oyun daha sonra, her çocuğa ayrı ayrı sorularak da oynanmalıdır. Aynı oyun, teybe alınmış çalgı sesleriyle oynanabileceği gibi, hayvan seslerini tanıtmak amacıyla teybe alınacak hayvan sesleriyle de oynanmalıdır.
Ben Kimim Oyunu
Çocuklar yarım halka biçiminde otururlar. Bir ebe seçerler. Ebenin gözleri kapatılır. Öğretmenin işaret ettiği bir çocuk kalkar, gelip ebeye sorar : "Ben kimim ?" der. Ebe, soran çocuğu, sesinden tanırsa, ebelikten kurtulur, soran çocuk ebe olur. Ebe bilemezse, ebeliği sürer. Başka çocuk sorar.
Bu oyun hayvan seslerini tanıtmak amacıyla da oynanır. Soran çocuk, bir hayvan sesi çıkarır, "Ben hangi hayvanım ?" diye sorar. Öteki kurallar aynıdır.

 
T A T M A D A N B U L O Y U N U
Öğretmen çocuklara, bir yiyeceğin tadını ve özelliklerini söyler. Bunun adını bulmalarını ister. Bulan çocuk alkışlanır. Bu oyun, çocukların tanıdıkları çeşitli yiyecekler tanımlanarak da oynanır.
Örneğin: "Sarı kabuklu, sulu, çekirdekli, tadı ekşi, çaya, çorbaya, salataya sıkılır; bunun adı nedir ?"diye sorulur. "Limon" olduğunu bilen çocuklar alkışlanır.
S ı n ı f i ç i O y u n l a r

A L İ K U T U D A

Bütün çocuklar sıra aralarındaki boşluklarda ayakta dururlar. Öğretmen ; "Ali kutuda." dediği zaman herkes çömelik vaziyet alır. "Ali kutudan çıktı." deyince herkes ayağa kalkar. Öğretmen bu tempo ile giderken bazı komutlarda değişiklik yapar. Bu değişiklikte yanlış yapanlar yerlerine otururlar. En sona kalan sınıfın birincisi olur.
E Ş Y A V E Y E R

Bütün çocuklar sıralarında otururlar. Öğretmen bunlardan 6-8 tanesini çağırarak yazı tahtasının önünde yüzleri arkadaşlarına dönük olarak tutar ve hepsine bir isim verir. ( Örneğin ; Renkler, Kuş isimleri, Şehir ismi veya oyuncak isimleri gibi ) Bundan sonra oturanlar sıralarının üzerine başlarını koyarak gözlerini kaparlar. Öğretmen tahtadakilerin yerlerini değiştirir. Bundan sonra herkes bakar, bir kaç gönüllü istenir. Bu gönüllüler arkadaşlarının yer ve isimlerine göre onları tekrar dizerler.
S İ N C A P V E C E V İ Z

Bütün öğrenciler yerlerinde otururlar. Bir öğrenci sincap olur ve ceviz olarak eline silgiyi alır. Diğer öğrenciler, başlarını sıralarının üzerine koyarlar ( Uyuyormuş gibi ). Yanlız bir elleri, avuçları açık olarak yandadır. Sincap, cevizle arkadaşlarının arasında dolaşırken, Cevizi ( Silgiyi ) bir arkadaşının eline bırakır ve yerine oturmak üzere kaçar. Yerine ulaşıncaya kadar yakalanamazsa kurtulur. Eline ceviz konulan öğrenci sincabı yakalayamazsa kendisi bir sonraki oyun için sincap olur.

K İ M S A K L A D I ?

Bütün öğrenciler yerlerinde otururlar. Bir öğrenci kara tahtanın önüne getirilir. Diğerlerine arkası dönüktür ve gözlerini kapatır. Diğer bir çocuğu sınıfta bir yere saklar veya dışarı çıkarırlar. Öbür çocuklar da yerlerini değiştirerek karışık otururlar. Bundan sonra tahtada bekleyen öğrenciye "Kim saklandı ?" derler. Gözlerini yuman çocuk arkasını dönerek kimin dışarıya çıktığını veya saklandığını bulmaya çalışır. Bulamazsa ebe değiştirilir ve böylece oyun devam eder.
Ü Ç K Ü Ç Ü K K U Z U

Bir çocuk ( Büyük Kurt ) sınıfın önünde ve ayaktadır. Diğerleri yerlerinde oturmuştur. Kurt, sıraların arasında dolaşır. Üç küçük kuzunun ellerine vurur ve yine sınıfın önüne gelerek ; "hurr, hurr" der. Bu kelimeler ile birlikte ellerine vurulan üç kuzunun yerlerini değiştirmesi gerekir. Kurt da bu kuzulardan birinin yerine oturmaya çalışır. Ayakta kalan kuzu bir sonraki oyun için Kurt olur. Oyun böylece devam eder.

M E Y V E S E P E T İ

Bir öğrenci sınıfın önünde durur. Diğerleri yerlerinde otururlar ve hepsine 4 çeşit meyve ismi verilir. Öndeki öğrenci " Elmalar " deyince adı elma olanlar ayağa kalkar, yerlerini değiştirir. Bu arada ayaktaki oyuncu kendine bir yer bulmaya çalışır. İkincide başka grup meyve ismini söyler. Bu kez de bu meyveler yer değiştirir. Eğer ebe " Meyve Sepeti " derse her cins meyvenin yerlerini değiştirmesi gerekir.

K A R Ş I L A V E G E Ç

Öğretmen sınıfın önünde ve ortadadır. İki elinde birer silgi veya fasulye torbası tutar. Sağ ve sol gerisinde iki öğrenci vardır. İşaret verildiğinde bu iki öğrenci öğretmenin elindeki silgileri alır ve sıraların yanında koşuya başlar. Bu öğrenciler arkada karşılaşırlar. Öğretmene silgiyi önce getiren oyunu kazanır.
B E K Ç İ K Ö P E Ğ İ

Bir yere bir cisim ( Nesne ) konur. Yanında gözleri kapalı bir bekçi köpeği durur. Diğer öğrencilerden birisi sessizce nesneyi oradan almaya çalışır. Eğer köpeğin haberi olmadan onu alabilirse, bir dahaki oyun için "Bekçi Köpeği" olur. Eşya alırken köpek farkına varırsa "hav hav" diyerek arkadaşını yakalar. O zaman yeni bir bekçi köpeği seçilir.
A V C I A D A M

Bir lider seçilir. Bu lider, herhangi bir yöne doğru yürür ve " Kim benimle ördek ( Ayı,Tilki, Geyik ) avlamaya gelir ?" der. Bütün çocuklar arkasına dizilir ve aynı şekilde lider (avcıyı) izlerler. Avcı dönüp hepsini görünce silahını onlara çevirir ve " Bumm " der. Bunun üzerine ayaktaki çocuklar koşarak kendi yerlerine otururlar. Kim yerine önce oturmuşsa bir dahaki sefere o lider ( Avcı ) olur.
F A S U L Y E T O R B A S I N I B U L M A

Çocuklar elleri arkada olmak üzere omuz omuza bir daire yapar. Bir çocuk ortadadır. Birisine bir fasulye torbası verilir. Dairedeki öğrenciler bunu elden ele verirler. Ortadaki öğrenci fasulye torbasının nerede ( kimde ) olduğunu bulmaya çalışır. Eğer tahmini çok uzun sürerse başka bir oyuncu ile değiştirilir.
 
HALKADA OYUNLAR

1- Çiftçi Çukura Daldı ( şarkılı oyun )
Çocuklar elele tutuşup bir halka oluştururlar. İçlerinden biri "çiftçi" olarak seçilir. Çiftçi halkanın ortasında durur. Çocuklar bir yandan, aşağıda gösterilen sözlerle oyunun şarkısını söylerler, bir yandan da sağa yada sola doğru yan yan yürüyerek dönmeye çalışırlar.
Oyun sırasında "çiftçi hanımını aldı." sözleri söylenirken çiftçi olan çocuk halka içinden bir çocuğu seçer, yanına alır. Sözlerin öteki dizelere göre, hanım çocuğunu, çocuk dadısını, dadı köpeğini, köpek kedisini, kedi sıçanını, sıçan da peynirini seçer. Bunlar, ilk halkanın içinde ikinci bir halka oluştururlar. Peynir seçilince çocuklar ellerini çırparak şarkının "peynir ortada kaldı" dizesini söylerler ve oyun böylece biter. Oyunun yinelenmesinde "peynir" bu kez "çiftçi" yapılarak ödüllendirilir.

Çiftçi çukura daldı Haydi peri kızı
Çiftçi çukura daldı

Çiftçi hanımını aldı Haydi peri kızı
Çiftçi hanımını aldı

Hanım çocuğunu aldı Haydi peri kızı
Hanım çocuğunu aldı

Çocuk dadısını aldı Haydi peri kızı
Çocuk dadısını aldı

Dadı köpeğini aldı Haydi peri kızı
Dadı köpeğini aldı

Köpek kedisini aldı Haydi peri kızı
Köpek kedisini aldı

Kedi sıçanını aldı Haydi peri kızı
Kedi sıçanını aldı

Sıçan peynirini aldı Haydi peri kızı
Sıçan peynirini aldı

Peynir ortada kaldı Haydi peri kızı
Peynir ortada kaldı (oyun bitenekadar dizeyinelenir.)

Bülbül Kafeste
Çocuklar el ele tutuşarak bir halka oluştururlar. Bu halka bülbül kafesi olur. Öğretmen, çocuklar arasından iki üç "bülbül" seçer. Bülbüller kafes içinde dolaşırlar.
Oyun sırasında, halkadaki çocuklar,"bülbül kafeste" sözlerini yineleyerek ve ellerini (halkayı bırakarak ) çırpmaya başlarlar. Bu sırada bülbüller halkadan çıkmaya çalışırlar. Halkadaki çocuklar, bülbülleri kafesten dışarı çıkarmamak için ( bülbül nereden çıkmak istiyorsa oradaki çocuklar ) hemen birbirlerinin ellerini tutarlar, kafesin açık yerini kapatırlar.
Kafesten ( arkadaşlarının kolları, bacakları arasından ) kaçabilen bülbüller oyunu kazanmış olurlar.

Ambara Vurdum Bir Tekme
Çocuklar el ele tutuşup bir halka oluştururlar. Aşağıdaki sözlerle şarkı söylerken, bir yandan sağa yada sola dönerler, bir yandan da şarkının sözlerine uygun devinimler yaparlar.

Ambara vurdum bir tekme ( bir tekme )
Ambarın kapısı açıldı ( açıldı )
İnci de boncuk saçıldı ( saçıldı )

Limonu da böyle keserler ( keserler )
Suyunu da böyle sıkarlar ( sıkarlar )

Çamaşırı böyle yıkarlar ( yıkarlar )
Suyunu da böyle sıkarlar ( sıkarlar )

Ütüyü de böyle yaparlar ( yaparlar )
Saçımı da böyle örerler ( örerler )

Vb. sözlerle oyun sürdürülür…
Kutu Kutu Pense
Çocuklar el ele tutuşur bir halka oluştururlar. Aşağıdaki sözleri şarkısıyla söyleyerek sağa yada sola dönmeye başlarlar. Şarkı içinde adı söylenen çocuk arkasını döner, halka içinde dönerek ve şarkı söyleyerek oyunu böylece sürdürür. Bütün çocuklar arkasını dönünce, şarkı sözleri "bütün çocuklar önüne dönse" biçiminde söylenir ve çocuklar önlerine dönerler. İstenirse oyun bir kez daha yinelenir.
Kutu kutu pense
Elmayı yense
Arkadaşım Ayşe ( dönmesi istenilen çocuğun adı söylenir.)
Arkasını dönse
Asiye As
Çocuklar el ele tutuşarak bir halka oluştururlar. Bir yandan aşağıdaki sözleri ezgisiyle söylerken, bir yandan da sağa yada sola doğru yürüyerek dönerler. Yürüme ve şarkı temposu gitgide hızlanır, çocuklar koşmaya başlarlar. Şarkının üçüncü, dördüncü söylenişinin bitiminde ellerini bırakarak birdenbire yere çömelirler. Çömelirken yere düşen çocuk yanmış olur.
Asiye as
Altın tas
Ayağıma basma
Tahtaya bas
Tahta çürük
Çivi tutmaz
Asiye büyük
Kin tutmaz
Aç Kapıyı Bezirgân Başı
Bu oyun iki aşamada oynanır. Şarkılı oyun ve çekişme. Alana bir çizgi çizilir.
Şarkılı oyun başlamadan önce sayışma yapılır, iki çocuk seçilir, bunlar "Bezirgân" olurlar. Bezirgânlar, arkadaşlarına duyurmadan kendilerine birer ad takarlar. Örn. Biri al, öteki yeşil olur. (Aslan-kaplan,elma-armut vb. birbirine yakın başka adlar da takılabilir.)
Bezirgânlar, çizginin iki yanında olmak üzere, karşılıklı geçerler, el ele tutuşurlar; ellerini yukarı kaldırarak "kapı" yaparlar. Öteki çocuklar ( çizgiye koşut olarak ) tek sıra biçiminde dizilirler; bunlar "kervan" olurlar.
Kervancılar, "aç kapıyı bezirgan başı" şarkısını söyleyerek "kapı"dan geçmeye başlarlar. Şarkının son dizesi, "arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun" söylendikten sonra, hangi çocuk "kapıda" içinde kalmışsa o çocuk bezirgânlar tarafından ( kollar arasında tutularak ) tutsak alınır.
Bezirgânlar, "tutsak"ın kulağına sorar: "al mı ?,yeşil mi?" Tutsak da fısıltıyla yanıtlar:"al" derse, adı "al" olan bezirgânın arkasına, "yeşil" derse, adı "yeşil" olanın arkasına geçer; belinden tutar, bekler.
Oyun şarkılı olarak yeniden başlar ve bir çocuk kalıncaya kadar aynı kurallarla sürer. Bezirgânlar son çocuğu da aynı yöntemle tutsak alırlar; tutunca, "bir sıçan" derler, salıverirler; çocuk"al" kümesinin çevresini koşarak dolaşır, gelip kapıya girer. Bezirgânlar bu kez "iki sıçan" derler, salıverirler; çocuk "yeşil" kümesinin çevresini koşarak dolaşır, gelip kapıya girer; bezirgânlar "üç sıçan" derler ve çocuğu bu kez salıvermezler; "al mı ?…yeşil mi ?" diye ona da sorarlar. Çocuk ne yanıt verirse, o bezirgânın arkasına geçer.
Burada oyunun çekişme aşaması başlar. "al" ile "yeşil" çizginin iki yakasında karşılıklı olarak durur, birbirlerinin ellerinden sıkı sıkı tutarlar. "Al"ın arkasındaki çocuklar birbirlerinin, "yeşil"in arkasındaki çocuklar da birbirlerinin bellerinden, sıkı sıkı tutarlar.
Öğretmenin ( yada bir çocuğun ) "başla" demesi üzerine, Al kümesi ile Yeşil kümesi çekişmeye başlar. Hangi küme çizgiyi geçer yada koparsa, o küme yenik sayılır.
Kazanan kümedeki çocuklar ellerini tempo ile çırparak "çürük elma, çürük elma" diye bağrışırlar. Aynı anda iki kümede de kopma olursa, bütün çocuklar "çürük elma" diye bağrışırlar.
Çocuklar isterlerse oyun, "bezirgân"ları ve adları değiştirilerek yinelenir.

Kervancılar : -- Aç kapıyı bezirgân başı, bezirgân başı
Bezirgânlar : -- Kapı hakkı ne verirsin, ne verirsin
Kervancılar : -- Arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun
Oyun sonunda bezirgânlar : "Bir sıçan, iki sıçan, üç sıçan" diye, şarkısız olarak sorarlar.

 
Kim Güçlü
Alanın ortasına bir düz çizgi çizilir. Her çocuk bir eş seçer. Eşlerden biri çizginin bir yanında durur. Her çocuk sağ ayağını çizgiye koyar, iki çocuğun sağ ayaklarının burunları birbiriyle karşılıklı durmuş olur; sol ayaklar geride tutulur. Çocuklar, karşılıklı olarak el ele tutar, birbirlerini kendi taraflarına çekmeye çalışırlar. Çekilen, yani çizgiyi geçen çocuk, oyunu yitirmiş sayılır, oyun istenildiği kadar yinelenebilir.
Bu oyun, bir çizgi üzerinde çekişmeli yapıldığı gibi, çizgi olmaksızın, iki çocuğun bir eksen çevresinde dönerek çekişmesi biçiminde de yapılabilir.

İmdat Yarışı
Alana uzun ve düz bir çizgi çizilir. Çizginin 8-10 metre karşısında ve çizgiye eşit uzaklıkta, birbirine bitişik iki kale yapılır.
Çocuklar iki eşit kümeye ayrılır. Her küme kendine bir ad takar; kendi içinden, sayışarak bir kaptan seçer.
Çocukların tümü, çizgiye sağ ayaklarını basarak, koşmaya hazır biçimde ve yan yana dururlar. İki küme arasında bir metre kadar açıklık bırakılır.
Her kaptan, kendi kümesinin karşısındaki kale içinde durur.
Öğretmenin yada bir çocuğun "başla" komutuyla oyun başlar. Her kaptan koşarak kendi kümesine gider, sıranın başındaki çocuğun elinden tutar; birlikte kaleye doğru koşarlar. Kaleye gelince, kaptan kalede kalır, onunla birlikte gelen çocuk kaptan olur. Yeni kaptan da önceki gibi, geri döner, yine sıranın başındaki bir çocuğun elinden tutar, birlikte koşarak kaleye gelirler. Bu kez yeni gelen çocuk kaptan olur. Oyun, kesintisiz olarak, kümedeki çocukların tümü kaleye getirilinceye kadar böylece sürer.
Hangi küme kaleye önce gelirse, o küme oyunu kazanmış olur. Oyun süresince, kümedeki çocuklar kaptanlarına "imdat, imdat" diye bağrışırlar.

Çürük Yumurta
Çocuklar arasından bir ebe seçilir. Öteki çocuklar halka olup çömelirler, ellerini dizleri önünde kenetlerler. Oyun başlayınca ebe, halkanın ortasında dolaşır. " Bu yumurta sağlam mı ? Çürük mü ? "der ve bir arkadaşının başına, önden hafifçe iterek dokunur. Dokunulan çocuğun, düşmeden ve çömelik durumda dengede kalması gerekir. Dengesi bozulup geriye ( yada denge sağlayayım derken ileriye ) düşen yada kenetli elleri çözülen çocuk yanmış olur, oyun dışı kalır. Sona kalan bir kaç çocuk alkışlanır. İstenirse oyun yinelenir.

Gölgeme Basma
Bu oyun, güneşli havada, bahçede oynanır.
Çocuk sayısına göre bir alan belirlenir. Oyun sırasında bu alanın dışına çıkılmaz. Çocuklar sayışarak aralarında bir ebe seçerler. Ebe, arkadaşlarını kovalayarak birinin gölgesine basmaya çalışır. Kimin gölgesine basarsa ebelikten kurtulur. Gölgesine basılan yada kaçarken oyun alanının dışına çıkan çocuk ebe olur. Oyun böylece istenildiği kadar sürdürülür.
Çömel Kurtul
Çocuklar, aralarından bir ebe seçerler. Öteki çocuklar oyun alanına serbestçe dağılırlar. Ebe, arkadaşları içinden birini yakalamaya çalışır. Yakalanmak üzere olan çocuk, ebe kendisine yaklaşınca yere çömelirse, yanmaktan kurtulur. Çömelmeden yakalanırsa yanar. Yakalanan ebe olur, oyun böylece sürer.

Zıpçıktı Çiçek Açtı
Çocuklar halka biçiminde çömelirler. Öğretmen, "çocuklar, şimdi sizinle, zıpçıktı çiçek açtı oyunu oynayacağız." der, oyunu anlatır.
Oturan çocuklar, " zıpçıktı çiçek açtı" denilince, hızla ayağa kalkar, kollarını yana açar ve yine çömelirler. Öğretmen bunun tersini de söyler: " zıpçıktı çiçek açmadı" diyebilir. Bu durumda çocuklar çömelik durumlarını bozmayacaklardır.
" Zıpçıktı çiçek açtı" denilince çömelik kalan yada "zıpçıktı çiçek açmadı" denilince ayağa kalkan çocuk, yanmış olur; oyun dışı kalır.


Köprü Nöbetçisi
Oyun alanına bir dikdörtgen çizilir. Bu köprü olur. Çocuklar sayışarak dört tane nöbetçi seçerler. Nöbetçilerin her biri köprünün ( dikdörtgenin ) bir köşesinde durur. Görevleri, köprüden kimseyi geçirmemektir. Öteki çocuklar, köprünün (dikdörtgenin ) uzun kenarlarından birinin dışında dururlar. Yapacakları iş, karşıdan karşıya köprüyü enlemesine geçmektir. Geçmek için köprüye giren çocuğu nöbetçiler kovalar; ona elle dokunmaya çalışırlar. Dokunulan çocuk vurulmuş olur. Vurulan yanar ve o da ötekiler gibi nöbetçi olur. Oyun böylece sürer. Vurulmadan karşıya geçen çocuk oyunu kazanmış sayılır ve alkışlanır.

Sıçrama Yarışı
Oyun alanında, duvara paralel bir çizgi çizilir.( duvarla çizgi arası yaklaşık 15-20 adım olabilir.)
Çocuklar, duvarın dibinde yan yana sıralanırlar; ayaklarını topuklarında bitiştirir ve ayak burunlarını açık olarak tutar, beklerler.
Öğretmen düdük çalınca ( yada "başla" diyerek başlama komutu verince " çocuklar topukları üzerinde sıçraya sıçraya gitmeye başlarlar. Topuklar üzerinde sıçrayarak kim çizgiye önce varırsa, yarışı o kazanmış olur,alkışlanır. Topuklarının bitişikliği bozulan yada kural dışı başka devinimler yapan, yanmış olur, oyun dışı kalır. Yarış, istenildiği kadar yinelenebilir.
Çömleğimde Ne Var ?
Bir ebe seçilir. Öteki çocuklar halka olur, çömelirler. Ebe halkanın dışında dolaşır. İstediği bir oyuncunun yanında durur ve sorar :
Ebe : Çömleğinde ne var ?
Oyuncu : Yağ var, bal var.
Ebe : Satar mısın ?
Oyuncu : Satmam.
Ebe : Tattırır mısın ?
Oyuncu : Tattırmam
Ebe : ( oturan oyuncunun eline hızla vurur ve "Al öyleyse, sen o yoldan, ben bu yoldan" der ve halkanın çevresinden dolaşarak aynı yere gelmek üzere koşmaya başlar )
Eline vurulan oyuncu da, hemen yerinden kalkar, ebenin koştuğu yönden değil, ters yönden halkanın çevresinde koşmaya başlar. İkisinin de amacı, boşalan yere önce gelip çömelmektir. Kim önce gelirse o çömelir; öteki ebe olur. Oyun böylece sürer.
Balık Tutma
Bahçeye, oyun alanı olarak, iki metrekarelik bir dikdörtgen çizilir. Buna "balık ağı" denilir. Sayışma yapılır, bir ebe seçilir. Ebe "balıkçı" olur; balık ağının bir köşesinde bekler. Öteki çocuklar "balık" olurlar ve ağ çevresinde dolaşırlar. Diledikleri zaman balık ağına ( yakalanmamaya çalışarak ) girip çıkarlar.
Balıkçı ise, ağa giren balıkları yakalamaya çalışır. Ağın içine olabildiğince çok sayıda balığın girdiği bir anı kollar. Dilediği zaman "dur" yada "yakaladım" diye bağırır. Balıkçı bağırınca, ağ içinde bulunan bütün balıklar oldukları yerde kalırlar. Balıklar yakalanmış olur.
Balıkçı, balıkları sayar, arkadaşlarına sayısını söyler, ebelikten kurtulur. Yakalanan balıklar, aralarında sayışarak yeni bir ebe seçerler. Yeni ebe balıkçı olur. Oyun böylece sürer. Oyun sonunda, en çok balık tutmuş olan çocuğa "reis" adı takılır ve o çocuk alkışlanır.
Parmak Şıklatma
Bu oyun, kolaydan zora doğru, üç aşamada oynanmalıdır.
Çocuklar halka olur, otururlar.
a)- Öğretmenin göstermesiyle ve hep birlikte
- Öğretmen "bir-iki" der, iki avucunu sayma temposuyla dizlerine vurur. Çocuklar öykünerek yaparlar, aynı devinim bir kaç kez yinelenir.
- Öğretmen "üç-dört" der, iki avucunu sayma temposuyla birbirine vurur. Çocuklar öykünerek yaparlar.
- Öğretmen "bir-iki-üç-dört" der ve avuçlarını iki kez dizlerine, iki kez de birbirlerine ( sayma temposuna uyarak ) vurur. Çocuklar öykünürler, yinelerler.
Buraya kadar alıştırma yöntemiyle öğretilen sayma-vurma işlemi pekiştikten sonra öğretmen, parmak şıklatmayı gösterir, anlatır; çocuklara birer birer ve topluca yaptırır. Öğrenildiğini saptadıktan sonra, sayarak parmak şıklatmaya geçer.
- Öğretmen "beş-altı" der, sağ ve sol elleriyle ( sayma temposuna göre ) parmaklarını şıklatır.
Çocuklar öykünerek yaparlar, gerektiği kadar yinelenir.
- Son aşamada öğretmen, "buraya kadar ayrı ayrı öğrenilmiş olan sayma-yapma devinimlerini birleştirir"; "bir-iki-üç dört-beş-altı " diye sayarak, sırasıyla iki kez dizlerine, iki kez ellerine vurur, iki kez de parmaklarını şıklatır. Çocuklar da öğretmene öykünerek ve tempoya uyarak yaparlar.
Bu oyun iyice öğrenildikten sonra, alıştırmalar yaptırılmadan, birden altıya kadar sayılarak gereken devinimler yaptırılır.
Öğretmen, çocukların dikkatlerini, ritmik duyuşlarını ve reflekslerini geliştirmek amacıyla, sayma-yapma temposunu hızlandırabilir, ağırlaştırabilir.

 
Acı-Tatlı Oyunu
Çocuklar sıra biçiminde yan yana dizilirler. Öğretmen karşılarına geçer, acı, ekşi, tatlı vb. tat bildiren sözcükleri söyler.
Acı denilince, çocuklar hep birlikte, ağızlarını açıp elleriyle ağızlarını yelpazeleyerek, ağızlarının acıdan yandığını belirtmeye çalışırlar.
Ekşi denilince, yüzlerini buruşturup ekşi yemişler gibi mimikler yaparlar. Tatlı denilince, tatlı yemiş gibi damak şaklatıp gülümserler.

Tadından Bul
Çocuklar yan yana dizilirler. Bir ebe seçilir. Önceden bir tabak içinde hazırlanmış çeşitli yiyeceklerden bir tanesi çocuğa tattırılır. Bunun ne olduğu sorulur. Gözleri önceden bağlanmış olan ebe, görmeden yediği yiyeceğin tadını düşünür, adını bulur, söyler. Bilen alkışlanır.

Ellem Büllem Oyunu
Çocuklar yere otururlar. İçlerinden biri ebe seçilir. Ebe, oturan çocuklara eliyle dokunarak aşağıdaki tekerlemeyi sayışma gibi söyler. Son hece söylenirken ebe hangi çocuğa dokunmuşsa o çocuğu sorguya çeker.

Ellem büllem
Epelek sepelek
Sarı kızın satması
Kara koyunun dolması
Al bunu çek bunu
Ebe : Hamam önüne vardın mı ?
Çocuk : Vardım.
Ebe : Benim devemi gördün mü ?
Çocuk : Gördüm.
Ebe : Çullu muydu, çulsuz muydu ?
Çocuk : Çulluydu.
Ebe : Benim devem çulsuzdu, bilemedin.
Ebe : Yolda tavuk gördün mü ?
Çocuk : Gördüm.
Ebe : Ak mıydı, kara mıydı ?
Çocuk : Karaydı.
Ebe : Benim tavuğum ak idi, bilemedin.
Ebe : Develerime tuzlu su mu içirdin, tuzsuz su mu ?
Çocuk : Tuzlu su içirdim.
Ebe : Vah vah benim develerimin ciğerlerini yakmışsın ha !… ve çocuğu kovalamaya başlar, çocuk kaçar. Yakalanan çocuk ebe olur. Yakalayamazsa ebeliği devam eder. Oyun böylece sürdürülür.
Dudaktan Anlama
Öğretmen, bilinmesi kolay olan sözcüklerden birini ( anne, baba, kardeş, arkadaş, adları gibi ) seçer, dudak hareketleriyle (hiç ses çıkarmadan) söyler. Çocuklar da, söylenen sözcüğün ne olduğunu öğretmenin dudak devinimlerinden bulmaya çalışırlar. Bilen çocuk öğretmen olur. Oyun böylece sürer.
Karşıtını Bul
Öğretmen, "ben size bir sözcük söyleyeceğim, siz de o sözcüğün taşıdığı anlamın karşıtı anlam taşıyan bir sözcük bulup söyleyeceksiniz" der. Örneğin ; büyük-küçük, şişman-zayıf, beyaz-siyah, uzun-kısa, kalın-ince vb. öğretmen söyler, çocuklar yanıtlar.
Yattı Kalktı Oyunu
Her çocuğa bir ad konur. Bu ad bildikleri sebze, meyve yada çiçek adı olabilir. Çocuklar kendi adlarını da isterlerse seçebilirler. Oyunun oynanışı şöyle olur: Örneğin adı "lahana" olan çocuk önce arkadaşlarından hangisinin adını söyleyeceğini düşünür ve onun adını söyleyerek oyuna başlar.
"-Lahana, yattı kalktı biber." Derken yatar kalkar. Hemen ardından adı biber olan çocuk aynı sözleri bir başka arkadaşının adını söyleyerek yineler.
"-Biber, yattı kalktı domates" Oyun böylece devam eder. Şaşıran çocuk yanmış olur, oyun dışı kalır.

Bum Oyunu
Çocuklar halka biçiminde otururlar. Öğretmen "çocuklar, şimdi Bum oyunu oynayacağız. Aliden başlayarak her çocuk bir sayı söyleyecek" der. Örnek verir. Ali bir diyecek, Ayşe iki, Murat üç, Elif dört, Erol beş diyecek; altıncı sırada oturan Aysun da "Bum" diyecek. Aysun'dan sonra yine birden başlanacak, altıncı çocuk "bum" diyecek gibi bir açıklama yapar ve oyun istenildiği kadar sürdürülür.
Çocukların öğrendikleri her sayıdan sonra "bum" denilerek bu oyun oynanabileceği gibi, daha büyük sınıflarda sayıların katlarına gelince de "bum" denilerek oynanabilir. Örneğin ; bir-iki-BUM-dört-beş-BUM-yedi-sekiz-BUM-on-onbir-BUM gibi. Çocuklar BUM sözcüğünü topluca da söyleyebilir.

 
Ayna Oyunu
Bir çocuk "ayna" olur. Başka bir çocuk da karşısına geçer, ayna olan çocuğun yaptığı devinimleri öykünerek aynısını yapar. Güldürücü devinimler çocukların daha çok hoşuna gider. Nasıl devinimler yapılacağı konusunda çocuk özgür bırakılmalıdır. İstenirse, bir çocuk ayna olduğunda, tüm çocuklar karşısına geçip onun devinimlerini öykünmeyle yaparlar.
Zıp Zıldır Oyunu
Çocuklar yerlerinde otururlarken öğretmen veya ebe oyunu yönetir. "Zıldır" denildiğinde çocuklar başlarını öne eğerler, "Zıp" denildiğinde yukarı kaldırırlar. Yöneten, çocukları şaşırtmak için bir sözcüğü birkaç kez yenileyebilir. Şaşıran çocuk oyundan çıkar.
Gülme Oyunu
Çocuklar halka olurlar, bir ebe seçilir. Ebe eline bir top alır, topu havaya atar. Top yere düşünceye kadar bütün çocuklar gülerler. Top yere düşünce bütün çocuklar susarlar. Top havadayken gülmeyen, yada top yere düşünce susmayan çocuk, oyun dışı kalır.
Bu oyunda topu yukarı atacak çocuk bulunamazsa, ebenin görevini öğretmen üstlenir.
Külah Giyme oyunu
Bir ebe seçilir. Öteki çocuklar kendilerine birer eş seçerler. Eşler el ele tutuşurlar.
Ebe orta yerde durur, başında bir külah vardır. Ebe bir çocuğa sorar:
- Bu külahı kim giyer ?
Bu soruyu sorulan çocuğun eşi yanıtlar:
- Giyse, giyse Ayşe giyer, der.
Bu kez Ayşe'nin eşi yanıt verir :
- Benim Ayşe'm giymez, Ahmet giyer, der.
Bu kez de Ahmet'in eşi yanıtlar. Oyun böylece sürer.
Çabuk yanıt vermeyen, yada şaşıran çocuk ve eşi oyundan çıkarlar. En sona kalan çift alkışlanır.

Kaç Kabak Oyunu
Bu oyun, çocuklar kaça kadar saymayı biliyorlarsa o kadar sayıda çocukla oynanır. Her çocuğa bir sayı verilir. Aralarında bir ebe seçilir.
Ebe sorar ;
- Olsun, olsun, olsun…. Kim olsun ? Beş kabak olsun…
Sözü beş numaralı kabak alır:
- Neden beş kabak olsun ?
Ebe : Ya kaç kabak olsun ?
Beş numaralı çocuk : Olsun, olsun, olsun da sekiz ( yada istediği bir sayıyı söyler ) kabak olsun.
Sözü bu kez de sekiz numaralı çocuk alır :
- Neden sekiz kabak olsun ?
vb. oyun böylece sürer. Oyun sırasında şaşıran yada geciken çocuk oyun dışı kalır.
Kartal ve Güvercinler
Bir ebe seçilir, bu kartal olur. Öteki çocuklar iki kümeye ayrılırlar; bunlar da güvercin olur. Oyun alanına iki yuvarlak çizilir. Bunlar arasında 4-6 metre mesafe bulunur. Bu yuvarlaklar güvercin yuvası olur. İki küme güvercinden bir küme bir yuvada, öteki küme de öteki yuvada durur. Kartal ortada bekler.
Oyun kartalın işaretiyle başlar. Güvercinler yuvadan yuvaya geçerek yer değiştirirler. ( bu geçiş, güvercin uçuşuna öykünülerek yapılır.) Güvercinler yer değiştirirlerken kartal da onları kapmaya çalışır. Kartalın elini dokunduğu çocuk kartala yakalanmış olur, oyundan çıkar. Oyun yeni bir ebe seçilerek yinelenir. Kartallardan hangisi daha çok güvercin yakalamışsa, o birinci olur; alkışlanır.

Aslan ve Maymunlar
Bir ebe seçilir, bu aslan olur. Öteki çocuklar iki kümeye ayrılırlar, bunlar da maymun olurlar. Oyun alanına birbirinden uzak iki daire çizilir, bunlar da maymun yuvası olurlar. Çocuklar iki kümeye ayrılırlar. Bir küme bir yuvada, öteki küme de öbür yuvada durur. Ortada da aslan ini olur, aslan orada uyur.
Oyun başlayınca maymunlar bir yuvadan öbür yuvaya giderken, aslanın yanına gelirler ve uyuyan aslanı elleyerek onu uyandırmaya çalışırlar. Aslan uyanınca kendisine elleyen maymunlardan birini kovalar, yakalamaya çalışır. Maymun da kaçıp yuvalardan birine girmeye çalışır. Aslanın bir kez yakalama hakkı vardır. Hiç maymun yakalayamazsa, yeniden aslan olur. Bir maymun yakalarsa, bu kez, yakalanan çocuk aslan olur. Birden çok maymun yakalanırsa, aralarında sayışma yaparlar, bir aslan seçerler. Oyun yinelenir. Oyun böylece sürer. Oyunun birden çok oynanışlarında, her aslanın tuttuğu maymunlar sayılır. Aslanlar arasında en çok maymun tutmuş olan hangisi ise, o aslan "ormanlar kralı" seçilir, alkışlanır.


Kümes Oyunu
Çocukların sayısı kadar yuvarlak çizilir. Bunlar kümes olur. Her yuvarlak, bir çocuğun iki ayağını alacak genişlikte olur. Öğretmen, her çocuğa bir kümes hayvanı adı verir. Tavuk, kaz, ördek, hindi, vb. Çocuk sayısı çok olduğu için her hayvandan 5-6 çocuk olabilir.
Oyun başlayınca, her kümes hayvanı kendi kümesinde durur. Öğretmen, onlara adlarını söyleyerek seslenince, kümeslerinden çıkarlar, ya serbestçe gezinirler, yada öğretmeni izleyerek gezinirler. Bu sırada da öykünme yaparlar. (tavuk gibi, ördek gibi yürürler.)
Örneğin : Öğretmen, "tavuklar" diye seslenince, tavuklar çıkar, gezinirler. "Ördekler" diye seslenince, ördekler çıkar gezinirler, vb. Gezintinin bir yerinde öğretmen ; "kurt geliyor kaçın" diye bağırır. Çocuklar kaçışırlar, kümeslere girerler. Her çocuk bir kümese girecektir. Kimsenin belirli bir kümesi olmaz. Herkes en yakın kümese girer. Bir kümese iki çocuk giremez.
Çocukların kurttan kaçtığı sırada, öğretmen de bir kümese girer, bir çocuk açıkta kalır. Açıkta kalan çocuk, oyun yinelenirken, öğretmenin yerine geçer, oyunu yönetir. Sonra o bir kümese girer, bir çocuk açıkta kalır, bu kez de o çocuk oyunu yönetir. Oyun böylece sürer.

Ne Yapalım ?
Sayışmayla bir ebe seçilir. Çocuklar halka olup, el ele tutuşup dönerlerken aşağıdaki sözleri söylerler, ebe ortada durmaktadır.
Ne yapalım, ne yapalım
Siz söyleyin biz yapalım
Haydi şöyle oynayalım…
Ebe yapsın, biz yapalım… derler.
Ebe bir hayvan öykünmesi yapar. ( kedi, köpek, tavşan vb.) Halkadaki çocuklar da durup, aynı öykünmeyi yaparlar. Oyun bitince, ebe halkaya katılır, kendi yerine bir ebe seçer. Oyun baştan yinelenir.
Kıskanç Tavuklar
Oyuncular iki kümeye ayrılır, karşılıklı dururlar. Her küme 7-8 kişiyi geçmemelidir. Bunlar birbirinin belinden sıkıca kavrarlar. Kümelerin önünde bulunanlara "anaç tavuk", arkadakilere de "civcivler" denir. Oyunda amaç, önde bulunan anaç tavuklar, kümenin arkasında duran civcivlerini kaptırmayacak, fakat karşı kümenin arkasındaki civcivi yakalamaya çalışacaktır. Bu sırada bellerinden birbirini tutan çocuklar koparlarsa, o küme oyunu kaybetmiş sayılacaktır.
Mısır Patlatma
Çocuklar halka olur, çömelirler. Öğretmen ortada şu konuşmayı yapar :
- Çocuklar, sizinle mısır patlatacağız. Hepinizin ellerinde birer elek var. İçindeki mısırları önce ateşte ısıtalım, der.
Çocuklar ateşte mısır patlatıyormuş gibi, kollarını sağa sola sallamaya başlarlar. Bu sırada öğretmen :
- Patt.. deyince, bütün çocuklar yerinden sıçrar ve yine eski durumunu alır. Öğretmenin mısır patlatmasına çocuklar da böylece katılmış olur. Ancak öğretmen "patt" demeden, hiç bir oyuncu mısırını patlatmaz. Böyle yapan olursa, komik cezalarla oyun daha zevkli hale getirilebilir.
Eşini Bul Oyunu
Çocuklar, ikişer ikişer eşlendirilir. Herkes eşini tanıdıktan sonra, eşler bahçeye dağılırlar. Öğretmen ;
- Ben işaret verdiğim zaman, kim eşini daha çabuk bulur ve karşıma sıra olursa, onlar oyunu kazanırlar, der.
Öğretmenin işaretiyle istenilen yerde sıralanan çiftler, oyunda başarılı sayılırlar.

Öt Kuşum Öt
Çocuklar arasından bir ebe seçilir. Gözleri bağlanır. Arkadaşlarından birisi sessizce yanına yaklaşır. Öğretmen ;
- Arkadaşını tanıyabilecek misin ? diye sorar.
Ebe, karşısındakinin yüzünü, saçlarını eliyle yoklar, tanıyamazsa ;
- Öt kuşum öt… der.
Arkadaşı da, sesini değiştirerek kuş gibi ötme öykünmesi yapar. Ebe yine tanıyamazsa, başka bir oyuncu çağrılır, ebe ona da "öt kuşum öt" der. Tanırsa, ebelikten kurtulur, tanıyamazsa, ebeliği sürer. Tanınan çocuk ebe olur. Oyun böylece sürer.

Horoz Dövüşü
Çocuklar iki kümeye ayrılır. Kümeler karşılıklı iki sıra haline getirilir. Çocuklar, ayak burunları üzerinde çömelirler. İki ellerinin avuçlarını, arkadaşlarının yüzü hizasında açarlar. Oyun başladığında, her çocuk, karşısındaki çocuğun elleri içine kendi avuçlarıyla vurmaya çalışır. Amaç, karşısındakinin dengesini bozmak, onu yere oturmaya yada ellerini yere değdirmeye zorlamaktır. Bu oyun sırasında, karşıdaki çocuğun omzuna, göğsüne, dizlerine, başına vurulmaz, yalnız avuç içlerine vurulur. Ayağa kalkmadan sağa sola sıçranabilir.
Yere oturup düşen, ellerini yere değdiren, dayanan oyunu yitirmiş sayılır. Yananlar bir kıyıya çekilir. Oyun bitince sayılır, hangi kümede yanmış çocuk çok olursa, o küme oyunu yitirmiş olur.

Fırıldak Oyunu
Çocuklar sayışarak aralarından bir "fırıldak" seçerler. Öteki çocuklar, duvardan 10-15 metre uzaklıkta sıra olup dururlar. Fırıldak yüzünü duvara döner. Fırıldak "bir-iki-üç" diye sayı sayarken, her sayışta iki elinin avuçlarını duvara vurur ve hemen arkasını döner. Fırıldak'ın sayı sayması sırasında öteki çocuklar da durdukları yerden yürümeye başlarlar. Amaçları, ebeye görünmeden gelip onun arkasına dokunmaktır. Oyuncular yürürken fırıldak da saymasını bitirip hemen arkasına dönünce kimi yürürken görürse onun adını söyler. Adı söylenen çocuk yanmış olur. Fırıldak dönünce her çocuk yerinde durur. Duran çocuk yanmaz. Fırıldak, yeniden saymak için arkasını döndüğünde yine yürüyüş başlar. Yanmadan gelip fırıldağa dokunan fırıldak olur. Oyun böylece sürer.
Bu oyunda, "bir-iki-üç" diye sayı sayma işlemi yerine, "ön, dö, turva, arkada çorba" biçiminde de söylenebilir.

Meyve Sepeti
Çocuklar aralarından bir ebe seçerler. Öteki çocukların tümü halka olur. Her birine birer meyve adı verilir. Bastıkları yerin kaybolmaması için ayaklarının çevresine birer yuvarlak çizilir. Ebe halkanın ortasında durur. Ebenin çizilmiş yeri yoktur, açıktadır ve kendisine bir yer bulmaya çalışacaktır.
Meyve adı verilen öğrencilere adları sesli olarak bir kaç kez yinelettirilir, iyice öğrenmeleri sağlanır.
Oyun başlayınca, ebe iki meyve adı söyler. Adları söylenen çocuklar, yerlerini ebeye kaptırmadan koşarak yer değiştirmeye çalışırlar. Ebe bütün çocukların yer değiştirmesini isterse "meyve sepetiii" diye bağırır. Bütün çocuklar yer değiştirirler.
Ebe iki ad söylediği yada "meyve sepeti" diye bağırdığı zaman, yeri boşalan birinin yerini kapmaya çalışır. Yer kaparsa ebelikten kurtulur, kapamazsa ebeliği sürer. Yerini kaptıran ebe olur. Oyun böylece sürer.
Sekerek Yer Kapmaca
Sayışarak bir ebe seçilir. Çocuklar geniş bir halka oluşturacak biçimde dururlar. Her çocuğun ayakları çevresine bir halka çizilir. Ebe ortada durur. Halkada bulunan çocuklar, birbirleriyle işaretleşerek yer değiştirirler. Yer değiştirmek için gidişler tek ayakla ve seke seke yapılır. Ebe de en ortada, çizilmiş olan kendi yuvarlağı içindedir. İki çocuk yer değiştirmek için seke seke giderlerken, ebe de onlardan birinin yerini kapmak için seke seke boş daireye doğru gider. Kimin yeri kapılırsa o ebe olur, ebe kurtulur. Oyun böylece sürer.
Gezen Yüzük
Uzun bir ipe bir yüzük geçirilir. İpin iki ucu birleştirilerek düğümlenir. Bir ebe seçilir. Çocuklar iki elleriyle ipi dışarıdan tutarak, ip çevresinde bir halka oluştururlar. Çocukların elleri ip üzerinde birbirine daha yakın durur.
Oyun başladığı zaman, ebe ortada durur; ipe geçirilmiş yüzük, bir çocuğun, ipi tutan eli altında saklanır. Halkadaki çocuklar, bu yüzüğü ebeye göstermeden birbirlerine aktarırlar. Çoğu kez de, ebeyi şaşırtmak için, aktarır gibi yaparlar. Bu arada ( yüzük yüzük neredesin, acep hangi eldesin ) sözlerini söylerler.
Ebe yüzüğün kimde olduğunu bulmaya çalışır. Bulabildiğini sandığı an "Durun !" der. Çocuklar dururlar. Ebe yüzüğün kendisinde olduğunu umduğu üç arkadaşına, ellerini açmalarını söyler; ( önce birine, bulamazsa ikincisine, onda da bulamazsa üçüncüsüne "elini aç" demek hakkı vardır.) yüzüğü bulursa, ebeliği biter; yüzüğü bulduran çocuk ebe olur.
Bu oyun yere oturularak da oynanabilir.
Kedi-Fare
Çocuklar el ele tutuşarak bir halka oluştururlar. Çocuklardan ikisi Kedi ve Fare olarak seçilir. Kedi halkanın dışında, fare içinde durur. Kedi halkayı geçerek fareyi yakalamaya çalışır. Halkadaki çocuklar, fareye ( kollarını kaldırarak, ayaklarını açarak ) kaçması için yardımcı olurlar; kediye ise, ( kollarını gererek, birbirlerine yaklaşarak ) fareyi yakalamasın diye engel olmaya çalışırlar. Bu oyunda, fare kolaylıkla halkanın içine-dışına geçebilir. Kedi için, içeri ve dışarı geçmede güçlük çıkarılır.
Kedi, fareyi yakalarsa, yakalanan fare, oyunun yinelenmesinde kedi olur. Yeni fare, öteki çocukların arasından seçilir. Oyun böylece devam eder.

ARAÇSIZ YAPILAN OYUNLAR

1- Seke Seke Yürüme
Öğretmen, çocuklardan belirtilen mesafeye kadar seke seke yürümelerini ister Yorulacakları için bir süre sonra ayakları değiştirilir. Bu oyun istenirse yarışma şeklinde de yapılabilir. Dengesini kaybeden, düşen, yere basan yada yanlış ayak değiştiren yanar.

Hacıyatmaz
Çocuklar üçer kişilik kümelere ayrılırlar. Her kümede iki çocuk yüz yüze ve karşılıklı durur; üçüncü çocuk ise bu iki çocuğun arasında ( iki arkadaşının birini sağına, ötekini soluna alacak şekilde, dimdik ve kaskatı )durur. Ortadaki çocuğa iki çocuktan biri, Hacıyatmaz'ı ötekine, öteki de birinci çocuğa doğru, omuzlarından iter. Yandaki çocuklar, Hacıyatmaz'ı düşürmemeye özen gösterirler. Oyunun yinelenmesinde, ortadaki çocuk yana geçer. Üç çocuk da Hacıyatmaz olduktan sonra oyun biter.
Ayak Ayak Yürüme
Bir ayağın burnuna, öteki ayağın topuğunu değdirerek yapılan yürüyüşe, "ayak-ayak yürüme" denir.
Bu oyunda çocuklar, yaklaşık bir metre arayla, arka arkaya dizilirler. Yerin elverişlilik durumuna göre dizilme birerli kol'da, ikişerli kol'da yada üçerli kol'da olabilir. Oyun başladığında her çocuk, kollarını iki yana açar, ayak-ayak yürür. Yürüme yönünden sapan, ayak ayak yürümede yanlış yapan yada dengesi bozulan, yanmış olur.
Bu oyun iyice öğrenildikten sonra, çocukların gözlerini kapatmaları istenerek de oynatılabilir.

Çapraz Sıçrama
Çocuklar, ikişer ikişer kümelere ayrılırlar. Her iki çocuk yüz yüze durur; ondan sonra, sağ kolları ile birbirlerinin kollarına çapraz olarak girerler ve kendi çevrelerinde sıçrayarak dönerler. Bu dönüş, soldan sağa doğru olur. Bir süre sonra durup, kollarını değiştirirler; bu kez sol kollarla çapraz yaparlar, sağdan sola doğru sıçrayarak dönerler. Oyun istenildiği kadar sürdürülebilir.


 
DEĞERLERıMıZ


Karagöz ve Hacivat
Temel, Dursun bir değer,
Kim güldürürdü bizi,
Olmasalardı eğer?

Yunus dost bahçesinden
Renk renk çiçekler derlemiş,
Mevlana insanlara
Ne olursan gel demiş.

Unutmuş Keleş Oğlan
Annesinin tuzunu,
Görünce sevdalanmış
Padişahın kızını.

Sinan’’ın eserleri
ılham vermiş herkese,
Kervansaray, külliye
Cami, köprü, medrese.

 
BU MASALI SEN ANLAT...........
ridinghood1aif8.jpg

ridinghood2rn8.jpg

ridinghood3bb6.jpg

ridinghood4yv2.jpg

ridinghood5uq6.jpg

ridinghood6sm8.jpg

ridinghood7ip2.jpg

ridinghood8kq0.jpg

ridinghood9hx3.jpg
 
isterseniz sonunu göstermeyerek yaratıcı hikaye anlatmasını isteyebilirsiniz.........
 
X