Yürüme Sanatı

Bonus

Ahlar ağacıyım gibisi fazla.
Pro Üye
11 Nisan 2007
77.510
448.866
İnsan yürüyüşünden belli olur."Kendi olma"nın en belirgin işaretidir yürümek. Düşüncenizin karanlığı, inceliği yahut dağınıklığı adımlarınıza vurur. Yere basıyor olmak, toprakla bir alışverişte bulunmak, yaşıyor olmanın isbatı ve belki de mutlulukların en güzelidir.

Yürümenin de bir adab-ı muaşereti, bir uslubu vardır. Başlı başına bir sanattır yürümek. Halk şairleri, şiirlerinde sevgilinin yürüyüşünü boşuna ceylanın yürüyüşüne, kekliğin sekişine ve servilerin salınışına teşbih etmemişlerdir. Ceylan sanki incitecekmiş gibi basar toprağa. Şiir gibi, tüyün yere konuşu gibi süzülür. Keklik bir var bir yok gibi yumuşak doknuşlar bırakır yere.

Öyle aceleyle geçiştirilecek işlerden değildir yürümek. Amaçsız, başıboş sürüklenmemeli ayaklar. Hele kalabalıkların içinde itişip kakışarak, sağa sola yalpalayarak gidişe, yürümek denmez. Yürüyecekse zamanını iyi seçmeli insan; ne bileyim sabahları yürümeli. Sokakta kimsecikler yokken çıkmalı, yolların tadını çıkarmalı. İncecik bir yağmur çiseliyorsa yahut kar taneleri süzüle süzüle iniyorsa hiç durmamalı, alıp başını gitmeli...Gece yarısı yürümeli mesela, yıldızlara baka baka dolaşmalı şehri...

Şimdilerde kimse adam gibi yürümüyor. Büyük şehirlerde, özellikle İstanbul' da yürümeyi başarabilen var mıdır? Ya koşar atlarsınız bir yerlerden yahut daracık kaldırımlarda, alt ve üst geçitlerde birbiriyle üst üste, ona buna çarpa çarpa gidersiniz.Yürümek değil sadece taşınmaktır bunun adı.

Kimse ayaklarını yere basıyor olmanın farkında bile değildir. Bir yerden bir yere ulaşırsınız sadece. Oysa bir bilseniz, yürümenin ne dayanılmaz bir lezzeti, ferahlığı vardır.Sıkıldığınız, bunaldığınız anlarda çıkıp yarım saat yürüseniz, hiç bir şeyiniz kalmaz. Hafifler, mutlu olur dönersiniz.

İnsan bir çok şeyi yürürken bulur. Düşünceyi yürürken kurar, şekillendirir. Çünkü yürüme zamanı, kendi kendimizle kaldığımız ender anlardan biridir. Kimbilir kaç insan yeni bir düşünceyi yürüyüş anında keşfetmiştir. Kaç şiirin kafiyesi, kaç yazının ilk cümlesi yürüken düşüvermiştir sanatçının diline...

Yürümeye derin bir tefekkür eşlik eder. Ayakların, gideceği yere yönelişini, düşüncenin de yeni bir ufka yönelmesi izler. Yürümek yaşamı bereketlendirir.

Sahi, kendi yaka sesini hatırlayan var mı içinizde? İnsan yürüyüşünden belli olur dedim ya ; eskiler ayak seslerinden tanırlarmış birbirlerini.
Ah... o çılgın gürültüler, ayak seslerimizi aldı götürdü. Kimse adımlarından çıkan sesi duymuyor ve tanımıyor şimdi.

Kendimiz olmaktan, kendi yürüyüşümüzü bulmaktan öyle kaçıyoruz ki...Bakın yürüyen merdivenler var büyük iş merkezlerinde. Planlanmış bir şerit sürekli dönüp duruyor. Siz de binip bir çuval, bir paket gibi taşınıyorsunuz. Cansız, düşüncesiz, şiiriyetsiz ve üslupsuz...İnsanlar bir de varını yoğunu harcayıp "ayağı yerden kesmenin" çarelerini aramıyorlar mı! "Bir araba olsun" diyorlar. Ayağım yerden kesilsinde nasıl olursa olsun...

Gariptir insanoğlu; yürümez, sevmez, mektup yazmaz, ağlamaz ve dua etmez...Sonra da mutlu olamıyorum der!

Dışarıda yağmur yağıyor. Ben paltomun yakalarını kaldıracak, ellerimi cebime sokacak ve şiir okuyarak, dua ederek öylece yürüyeceğim.
_______


Ali Çolak / Mavisini Yitirmiş Yaşamak adlı kitabından alıntıdır.
 
Kimbilir belki insanoğlu yürüyemez, sevemez, mektup yazamaz, ağlayamaz ve dua edemez olmuştur.... Kimbilir belki de insan insan olmaktan çıkmıştır ve kimbilir belki de insanoğlu da memnun değildir bu halinden..

Sevgiyle kal dostum...
 
X