Erkek İnfertilitesi Kök Hücre İle Çocuk Sahibi Olmayı Bekleyenler

Erkek Faktörü / Erkek İnfertilitesi

saftirik

rütbesiz...
Kayıtlı Üye
2 Haziran 2008
954
11
Merhaba arkadaşlar
Aşılamada,Tüp bebekte başarılı olamayan ve son umudu Kök hücre olan arkadaşlar burda buluşalım.Kök hücre ile ilgili duyduklarımızı son gelişmeleri buda paylaşalım :teselli:
 
Son düzenleme:
merhaba ben de bu tür konularla ilgileniyorum...yayınları takip ediyorum..şöyle bir röportaj okudum ..

"Kök hücre yöntemiyle sperm elde edilmesi" yolunda haberler çıktı. Bu
haberler doğru mu? Ne zaman gerçekleşir?

Dr. Selman Laçin - Kök hücreler özellikle son 10 yıldır sadece üreme tıbbı alanında değil özellikle ölümcül hastalıkların tedavisi konusunda üzerinde en çok çalışma yapılan konulardan biridir. Kısırlık tedavisinde kök hücre kullanımı konusunda basında pek çok haber niteliğinde olan yazılar yazılıyor olsa da henüz bu yöntemin tedavide kullanılma şansı mevcut değildir. Bunun en büyük nedeni henüz bu hücrelerin biyolojik özelliklerinin ve sperm ve yumurta oluşturmaları konusunda gerekli olan mekanizmaların tam olarak bilinmemesidir. Bununla birlikte özellikle hayvan deneylerinde ve modellerinde olumlu sonuçlar elde edilmektedir. Gerçekleştirilen çalışmaların sayısı ve edinilecek bilgiler arttıkça insanda kök hücreden sperm ve yumurta oluşturulabilmesi de mümkün hale gelebilecektir. Uzmanlar bu olasılığın yakın bir gelecekte değil (4-5 yıl) fakat 10-15 yıl içerisinde klinik kullanıma uygun bir aşamaya gelinebileceği bilgisi vermektedirler. Günümüzde genetik değişiklik uygulanarak farelerde yumurta ve sperm oluşturabiliyor olsak ta elde edilen hücrelerin fonksiyonel olup olmadıklarının daha iyi araştırılması, özellikle üretilen hücrelerdeki genetik bozuklukların nasıl ve ne şekilde ortadan kaldırılabileceği bu konuda araştırılması gereken konuların başında gelmektedir.
 
Teşekkür ederim canım paylaşımın için 10-15 yıl çok uzun,şuan 26 yaşındayım 15 yıl sonra 41 oluyor tabı o gunlerı görürsek. Yani 41 yaşıma geldigimde kaliteli yumurta kalırsa anne olabilirim demekki :bbo:
Allah bu durumda olan herkese sabır versin.
 
Merhaba saftirik keşke kök hücre çalışmaları hızlansa bizlere büyük mucize olur.Benim eşimde azosperm inmemiş testisden dolayı.Henüz eşim mikro tese olmadı ama mikro tesede bulunamazsa naparız bilmiyorum.
 
Merhaba saftirik keşke kök hücre çalışmaları hızlansa bizlere büyük mucize olur.Benim eşimde azosperm inmemiş testisden dolayı.Henüz eşim mikro tese olmadı ama mikro tesede bulunamazsa naparız bilmiyorum.

Merhaba canım
Bizimkide inmemiş testisten dolayı azosperm,inmemiş testis ile ilgili açtıgım konuya yazdınmı hıc çok kişi var bu durumda olan inşallah bulunur tesede kök hücreyı beklemezsınız.
 
Arkadaşlar bizde doktorumuzla sureklı irtibat içindeyiz her ay mutlaka soruyorum kök höcreyle ilgili gelişmeler varmı diye ama Hayır henüz yok diyor.......

Sizlerde bu konuyla ilgili duyduklarınızı okuduklarınızı lütfen paylaşırmısınız.
 
Kök hücre çalışmalarını duyuyorum hep bugünlerde ama bize daha çok ayrıntı lazım
 
Arkadaşlar kök hücre hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler Prof.Dr.Kaan Aydos Androloji sitesinde bu konuyla ilgili çalışmaları yayınlıyor.
 
Kök hücreler (Stem cell) hayat boyunca kendi kendilerini yenileyerek, farklılaşma kapasitesine sahip yeni hücre serileri (progenitor hücreler) üreten hücrelerdir. Bu hücre serileri de daha ileri farklılaşmaya uğrayarak, dokuya özgü fonksiyonları olan özgül hücreleri meydana getirirler. Özellikle kemik iliği, epidermis, barsak epiteli ve spermatogenez gibi sistemler, kök hücreler sayesinde kendilerini sürekli olarak yenilerler.

Testislerde spermatozoanın oluşumunda kullanılan kök hücre ise "spermatogonium"dur. Spermatogonial kök hücreler vücutta bölünerek ileri jenerasyonlara gen nakledebilen tek hücre grubu olması nedeniyle özellik gösterir. Seminifer tubüller içerisinde yer alan spermatogonial kök hücreler primordial germ hücrelerinden morfolojik olarak farklı bir görünüme sahiptirler ve "prospermatogonium" adını alırlar. Kök hücresinin daha ileri hücrelere farklılaştığının ilk göstergesi, meydana gelen iki yeni hücrenin birbirlerine hücreler-arası sitoplazmik köprü ile bağlanmış olmasıdır (Jeong 2003).

Spermatogonium, fertilizasyonu takiben 7.5 günde, yolk kesesi duvarında lokalize epiblast hücrelerinden farklılaşan primordial germ hücrelerinden meydana gelir (Feng 2002). Bu hücreler dorsal mezanter boyunca ilerleyerek genital kabartı içerisine girerler. Daha sonra etrafları somatik Sertoli hücreleri ile çevrelenerek prospermatogonia ya da gonositleri oluştururlar. Doğumu takiben gonositler seminifer tubüllerin bazal membranı üzerine doğru yer değiştirerek, tip A spermatogonium adını alır ve artık burada lokalize duruma geçerler.

Tip A spermatogonium ya mitozla bölünerek kök hücre havuzunu idame ettirir, ya da spermatozoa'yı oluşturmak üzere farklılaşır. Aslında spermatogonial kök hücrelerin en önemli özelliği yüksek miktarda telomeraz aktivitesi içermeleridir. Bunun anlamı, bu hücrelerin yaşam sürelerinin çok uzun olmasıdır. Germ hücreleri daha ileri farklılaştıkça telomeraz aktiviteleri de azalır (Ravindranath 1997). Spermatozoada hiç telomeraz aktivitesi bulunmadığı gösterilmiştir. Eksperimental olarak telomeraz aktivitesi bloke edildiğinde, testislerde germ hücreleri de tamamen ortadan kalkmaktadır. Aksine, ektopik telomeraz aktivitesi varsa bazı hücrelerin yaşam süreleri uzar, hatta ölümsüz hale geçebilirler (Hahn 1999). Gerçekten de, in vitro şartlarda telomeraz aktivitesinin aşırı arttırıldığı durumlarda spermatogoniumun farklılaşmaksızın idame ettirilebileceği önerilmiştir (Morales 1999).

Yukarıda belirtildiği gibi, tip As spermatogonium (single spermatogonium) spermatogenezde kök hücredir (de Rooij 1998). As spermatogoniumlar bölündüklerinde bir kısmı birbirlerinden ayrılarak yeni kök hücreleri oluştururlar, diğer kısmı ise hücreler arası bir köprü ile birbirlerine bağlı kalarak Apr spermatogoniumları (paired) yaparlar. Apr spermatogoniumlar ileri farklılaşmaya uğramaya programlanmış ilk hücre serisidir. Daha sonra 4, 8, 16 hücreye bölünerek çoğalır. Bunlara Aal spermatogonium (aligned) adı verilir. Aal spermatogoniumlardan da artık farklılaşma belirtileri gösteren hücre serisi, A1 spermatogoniumlar meydana gelir. Bunlar 6 kez bölünerek sonuçta B tip spermatogoniumları yaparlar ki bunlar da mitozu tamamlayarak spermatositlere dönüşürler (Izadyar 2000).

ışte spermatogonial kök hücreler testislerden elde edilip in vitro ortamda saklanabilirlerse, daha sonra tekrar testise nakledildiklerinde bir çok amaçla kullanılabilirler. Spermatogonium transplantasyonu günümüzde eksperimental temelde geniş olarak araştırılmaktadır (Brinster and Avarbock 1994). Bu teknikten beklenilen yararlar 1) spermatogenezin daha iyi anlaşılabilmesi; 2) transgenic hayvanların elde edilmesi; ve 3) erkek infertilitesinin tedavisidir. Aslında erkek infertilitesinde spermatogonium transplantasyonunun esas kullanım amacı, kemoterapi ve radyoterapi öncesi kök hücrelerin saklanarak, daha sonra tekrar testislere nakledilmesi ve böylece üremesinin devam ettirilebilmesi beklentisidir.

Testislerde kök hücre transplantasyonu teknik olarak bazı basamakları gerektirir. Bunlar spermatogonial kök hücrelerin izolasyonu, saklanması, içine farklı genlerin transfeksiyonu, alıcı testisin hazırlanması ve nihayet hücrelerin transplante edilmesi yöntemleridir.

Günümüzde immündefisitli hayvanların rahatlıkla elde edilebilmesi ve transplantasyon tekniklerindeki ilerlemeler sonucu fareler kök hücre nakli konusunda üzerinde en fazla çalışılan canlı olma özelliğindedir. Aşağıda anlatılacak çoğu çalışmada farelerden elde edilen verileri bildirmektedir
Spermatogonial kök hücrelerin izolasyonu ve saflaştırılması

Germ hücrelerini izole etmek için, testisten alınan küçük doku parçaları önce mekanik işlemlerle parçalara ayrılır ve arkasından enzimlerle muamele edilerek ayrıştırılır. Bu amaçla daha 20 yıl önce tripsin ve Dnase I kullanılmaya başlanılmıştı (Meistrich 1973). Açığa çıkan DNA'nın hidrolizi ile birlikte tripsin'in yapacağı ayrıştırma, tek başına mekanik ayrıştırmayla karşılaştırıldığında hem hücreleri daha az travmatize etmekte hem de ortama çıkardığı canlı hücre sayısı daha fazla olmaktadır. Bu yöntemi takiben iki basamaklı enzimatik dijesyon yöntemi gündeme getirildi (Barcellona and Meistrich 1977). Burada testis dokusu önce kollajenaz ile muamele edilerek bazal membran parçalanmakta, interstisiyel hücreler ayrıştırılmakta ama seminifer tubüller parçalanmadan bütün bırakılmaktadır. Bunu takiben seminifer tubüller tripsin ve Dnase içine alınmakta ve böylece germ hücre popülasyonu pürüfiye halde elde edilmektedir. Bu "kibar" yöntem ile hücreler daha da az travmatize olmakta ve daha önemlisi simplast oluşumu minimalize edilmektedir. Simplast hücrelerin birbirine yapışık kalmasıdır ve enzimatik ayrıştırmanın en sorunlu problemini teşkil eder. Başka çalışmalarda kollajenazın tripsin yerine tercih edilmesinin bir nedeni de budur.

Diğer yandan, rat testislerinde yapılan çalışmalarda tripsin / kollajenaz / hyalüronidaz kombinasyonu ile dijesyon, arkasından ise kollajenaz ve hyalüronidaz içerisinde inkübasyon yapılarak %25-35 oranında tip A spermatogonium süspansiyonu elde edilmesi başarılmıştır (van Pelt 1996). Başka eksperimental çalışmalarda da inkübasyon süresi bir miktar uzatılarak %30 civarında saf spermatogoniumların elde edilmesi sağlanmıştır.

Testis dokusu yukarıda anlatıldığı şekilde parçalandıktan sonra elde edilen hücre süspansiyonu içerisinden spermatogoniumların saf olarak ayrıştırılması da ayrı bir teknik gerektirir. Bu amaçla sedimentasyon velositi (Bellve 1977), Percoll içerisinde dansiteye bağlı santrifüj (Meistrich and Trostle 1975) ve santrifüj ile ayrıştırma (Grabske 1975) yöntemleri kullanılmıştır.

Aslında spermatogoniumların saf olarak elde edilmeleri sadece izolasyon tekniğine bağlı olmayıp, bu hücrelerin testiste, dolayısıyla testiküler hücre süspansiyonu içerisindeki miktarı ile de yakından ilgilidir. Tip As spermatogoniumlar farklılaşmamış spermatogonium popülasyonunun yaklaşık %10'unu, bütün spermatogoniumların %1'ini ve nihayet tüm germ hücrelerinin sadece %0.03'ünü teşkil eder (Tegelenbosch and de Rooij 1993). Bu durumda araştırma yaparken spermatogonial kök hücrelerin saf olarak elde edilebilmesi için öncelikle germ hücrelerinin tamamını içermeyen testislerde çalışmak daha kolay olacaktır. Gerçekten de, genç farelerde yapılan çalışmalarda %90 oranında saf A spermatogonia sağlanabilmiştir. Hatta 80 günlük domuzların testisleri kullanıldığında bu oran %95-98'e çıkmaktadır (Dirami 1999). Burada sedimentasyon velositesi tekniği kullanılmış ve Sertoli hücrelerinin kültür tabağına yapıştırılması yöntemiyle eliminasyonu (differential adhesion tekniği) sağlanmıştır. Ama rutin uygulamalarda genelde saf spermatogonium tip A elde oranı %30 civarındadır. Eğer "differential adhesion" tekniği kullanılırsa bu oran %45, Percoll dansite santrifüj tekniği kullanılırsa %80 olabilmektedir (Izadyar 2000) . En iyi sonuç 5 aylık sığırlarda elde edilmiş olup, yaş ilerledikçe daha gelişmiş germ hücrelerinin de işe karışmasıyla saf hücre elde oranları da düşmektedir.

Aslında genç hayvanlar kullanılsa da elde edilen süspansiyon içerisinde farklılaşmamış tip A spermatogoniumlarının yanı sıra, daha fazla sayıda farklılaşmakta olan tip A1-A4 spermatogoniumlar da bulunmaktadır. Farklılaşmamış spermatogonium oranı ise diğer hücrelerin sadece %1'ini oluşturmaktadır. Pür farklılaşmamış spermatogonium elde etmek içinse bu hücrelerin zenginleştirileceği başka teknikler önerilmektedir. Örneğin, vitamin A defisitli adult farelerde (VAD fareler) spermatogenez farklılaşmamış spermatogonium seviyesinde arrest halde bulunur ve hücreler farklılaşmakta olan spermatogonium seviyesine erişemez (van Pelt 1995). Gerçekten de, VAD hayvan testisleri kullanıldığında %80-90 oranında saf farklılaşmamış tip A spermatogoniumlar hazırlanabilmektedir (Schrans-Stassen 1999). Saf farklılaşmamış spermatogonium sağlanmasında VAD hayvan kullanımının yanı sıra, kriptorşidik ya da radyasyon uygulanmış testislerde de hemen hemen aynı seviyede hücre arresti elde edilebilmektedir.

Spermatogonial kök hücrelerinin dondurulması

Kanser hastalarında fertilizasyon sorununu çözmek için kök hücre transplantasyonu uygulanacaksa, spermatogonial kök hücrelerin dondurularak saklanması gerekir. Bu güne kadar fare ve hamsterleri de içeren bir çok hayvan türünde dondurulmalarını takiben spermatogoniumların spermatogenezi başlatabildikleri gösterilmiştir (Ogawa 1999).

Dondurma işleminde kullanılan yöntem diğer somatik hücreler için kullanılan ile benzerdir. Hücrelerin üzerine çok yavaş olarak besi yeri, DMSO ve serum eklenir, -70oC'da dondurulur ve sıvı nitrojen içerisine daldırılarak saklanır (Avarbock 1996). Çözüldüğünde hücrelerin yaklaşık %60'ı canlı kalmaktadır. Kaybolanlarda çıkarıldığında, yaklaşık olarak hücrelerin %30'unun elde edilebileceği söylenilebilir. Örneğin hamsterlerde germ hücrelerinin çözünmesini takiben orijinal hücrelerin %43'ü canlı olarak elde edilebilmiştir (Ogawa 1999). Ama saf kök hücre sağlanması düşünüldüğünde bu oranın bir miktar düşeceği akılda tutulmalıdır.

Ne olursa olsun, ileride transplantasyonda kullanılmak üzere spermatogonial kök hücrelerin dondurularak saklanması uygulanabilir bir yöntemdir.

Spermatogoniumların hücre kültürü

Spermatogoniumların içinde gelişmelerinin sağlanacağı çok sayıda kültür ortamı tanımlanmıştır. Sertoli hücreleri ile germ hücrelerinin bir arada kültürünün yapıldığı yeni doğan farelerde 3 gün süresince canlılıklarında bir azalma olmadığı ortaya konmuştur. Erişkin farelerde ise içerisine serum eklenmiş ortamda germ hücrelerinin 4 aydan fazla saklanabileceği gösterilmiştir (Nagano 1998). Ancak önemli olan husus, kök hücrelerinin idamesi için bir besleyici (feeder) tabakanın gerekli olduğudur. Çünkü sadece bir feeder tabakası üzerinde bekletilmiş germ hücrelerinin, busulfan ile içi boşaltılmış testise nakledilmeleri durumunda yaşayabildikleri ortaya konmuştur (Nagano 1998). Besleyici, feeder tabakaları, kök hücrelerin yaşayabilmeleri için gerekli olan bazı önemli growth faktörleri salgılamaktadırlar. Bu amaçla Vero hücre kültürü ve STO sıklıkla önerilmektedir. STO; embriyonik fibroblastlardan hazırlanmış bir feeder tabakasıdır (Jeong 2003).

Kültür ortamı için bir diğer önemli faktör de içerisine serum eklenmesidir. Eğer serum eklenirse 2 hafta süresince spermatogoniumların %80'i canlı kalırken, serum konmamış ortamda ancak %20-60 hücre yaşamını devam ettirebilmektedir. Ayrıca, KSOM adı verilen ve potasyumdan zengin bir besi yerinde kültüre edilme durumunda spermatogoniumların %50'si 3 gün süresince canlı kalmakta, serum eklenmediğinde ise bu oran %20'ye düşmektedir (Dirami 1999). Yüzeyi Matrigel ile kaplanmış kültür tabaklarında, içerisine PDGF, LIF, bFGF ve forskolin eklenmiş haliyle bu besiyeri, VAD hayvanlardan farklılaşmamış spermatogoniumların kültürlerinin yapılmasında da başarıyla kullanılmaktadır.

Günümüzde eksperimental çalışmalarda germ hücrelerinin kültürleri için kullanılan solüsyon içeriği sıklıkla aşağıdaki maddelerden oluşur (Jeong 2003):

%10 fetal bovin serum (FBS)
Lösemi inhibitör faktör (mLIF)
Fibroblastik growth faktör (bFGF)
ınsan stem cell faktör (hSCF)
Sodyum pirüvat
L-glutamin
2-merkaptoetanol
Streptomisin
Penisilin
Onkostatin M (OSM)
Platelet-derived growth faktör (PDGF)
ınsan insulin-like growth faktör (IGF-I)

Spermatogoniumların transfeksiyon

Transplante edilmelerinden önce germ hücreleri içerisine bazı genlerin katılması (transfeksiyon), gen naklinde önemli bir aşama olacaktır. Bu konuda henüz az sayıda çalışma mevcuttur.

Primodial germ hücreleri içerisine gen nakli için çeşitli metodlar tanımlanmıştır. Bu amaçla elektroporasyon yapılmış ama, germ hücrelerinde ciddi hasar meydana getirdiği gözlenmiştir (Watanabe 1997). Lipozom aracılığıyla transfeksiyonun ise etkinliği düşük bulunmuştur. Bir diğer gen nakil yöntemi olan CaPO4 kopresipitasyon metodu %18'lik transfeksiyon etkinliği ile en iyi sonuç veren yöntem özelliğindedir. Bu yöntemle tip B spermatogonium, spermatosit ve spermatidlere başarılı gen aşılamaları yapılmıştır (Hofmann 1994).

Bir çalışmada, VAD rat testislerinden farklılaşmamış tip A spermatogoniumlar izole edilerek, içerisine sodyum bikarbonat, L-glutamin, non-esansiyel aminoasitler, penisilin, streptomisin, gentamisin ve HEPES eklenmiş MEM solüsyonunda bir gece inkübasyona bırakılmış (van Pelt 1996). Bu solüsyon içine ayrıca östradiol, forskolin, LIF, bFGF, PDGF ve %2.5 FCS da eklenerek, spermatogoniumların canlılığı artırılmaya çalışılmış. Ertesi gün plazmid pCMV-SPORT-b gal ile A spermatogonium transfekte edilmiş. 72 saat sonra X-gal boyası ile transfeksiyonun etkinliği analiz edilmiş. Sonuçta tip A spermatogoniumların transfeksiyon başarısının düşük kaldığı gözlemlenmiş ve bu da tip A spermatogoniumların büyük kısmının sessiz fazda bekleyen, sadece %6-9'unun hücre siklusunun S çoğalma-fazındaki hücrelerden oluşmuş olmasına bağlanmış. En başarılı transfeksiyonun Cell fectin (Gibco Life-technology) ve Fuegene 6 (Roche) metoduyla sağlanabildiği anlaşılmış. Transfeksiyonu başarılabilmiş tip A spermatogonium oranları yine de %1 ile %2.8 arasında kalmaktadır.

Transfeksiyonda viral vektörlerin kullanılması (Kay 1997) ya da transfekte edilen gene bir sinyal peptidinin bağlanması (Zanta 1999), gen naklini daha etkin kılacaktır.

Alıcı testisin hazırlanması

Bir testisten alınan spermatogonial kök hücrelerin diğer testise aktarılması rodentlerde, sığırlarda, maymunlarda ve insanda başarıyla gösterilmiştir. Burada önemli olan, alıcı testiste üreyen yeni germ hücrelerinin acaba nakli yapılan hücreler mi yoksa testiste işlemden önce kalan endojen hücreler mi olduğunun ortaya konabilmesidir. Bu amaçla 3 yöntem önerilmektedir: 1) alıcı hayvana busulfan verilerek; veya 2) testislere radyasyon uygulanarak içinin boşaltılması; ya da 3) homozigos dominant W/W hayvanların kullanılması (Brinster and Avarbock 1994; Brinster and Zimmermann 1994; van der Meer 1993).

Busulfan ile testisteki bütün spermatogoniumlar tamamen temizlenememekte, bir miktar daha kök hücre geri kalarak, çoğalabilmektedir. E. Coli LacZ geni üzerine ZF promotor geni birleştirilmiş bir markır transgen taşıyan transgenetik hayvandan elde edilen spermatogonium kök hücreleri kullanılarak, nakledilen kök hücrelerin endojen hücrelerden ayırt edilmesi daha kolay olmaktadır.

Alıcı testislere uygulanan lokal fraksiyone radyasyon ile endojen spermatogonium populasyonu, busulfana göre çok daha büyük oranda temizlenebilmektedir (van der Meer 1993). Dolayısıyla, böyle alıcı testisler işlemden sonra analiz edildiklerinde gözlenilen germ hücrelerinin tamamı, transplante edilmiş kök hücreden kaynaklanmış olarak kabul edilebilir.

Testis içerisinde kök spermatogoniumların tanınması morfolojik ve biyolojik özelliklere dayanılarak yapılır. Morfolojik olarak spermatogoniumlar insan da dahil bir çok canlıda yeterince tanımlanmıştır. En primitif spermatogonium formu olan farklılaşmamış tip A spermatogonium seminifer tubüller içerisinde bazal membrana oturmuş hücrelerdir. Tek tek bulunurlar ya da ikili veya kısa hücre kolonileri yaparlar. Oysa daha ileri farklılaştıklarında 8 ya da daha fazla hücre grupları halinde sitoplazmik uzantılarla birbirlerine bağlı biçimde koloniler yapmış durumda gözlenirler. Farklılaşmamış A tipi spermatogoniumların sadece küçük bir kısmı kök hücredir (Asingle spermatogonia). Bu nedenle, eğer alıcı testiste donör hücreleri tek tek ya da 2'li 4'lü küçük gruplar halinde gözlemleniyorsa, bunlar nakledilen kök hücreler olarak yorumlanırlar.

Biyolojik olarak germ hücresinin kök hücre olduğu kanısına varılması ise, böyle hücrelerin uzun süre yaşamalarıdır. Kök hücrelerin en önemli özelliği nakledildikleri dokuda uzun süre canlı kalarak çoğalabilmeleridir. Gerçektende, eğer kök hücre yoksa bu hayvanlar bir süre sonra infertil kalmakta, ama kök hücre nakli yapıldığında sürekli olarak germ hücresi üretebilmektedirler (de Rooij 1999). Spermatogonium kök hücreleri alıcı hayvana nakledildikten sonra peşi sıra 3 basamakta gelişimlerini sürdürürler: 1) nakledildiklerinin ilk haftasında bu hücreler seminifer tubüller içerisinde rastgele dolaşırlar ve az bir kısmı bazal membrana ulaşabilir; 2) Birinci hafta ile 4. hafta arasında bölünerek, bazal membran üzerinde tek tabakalı bir hücre dizisi oluştururlar; ve 3) Dördüncü haftadan başlayarak çoğalırlar, farklılaşırlar ve spermatogenezi başlatırlar. Yanlara doğru yayılarak, spermatogenez yaygınlaşır (Nagano 1999).

Bir diğer ilginç faktör ise, spermatogonium nakillerinde alıcı hayvanın GnRH analoğu ile tedavi edilmesinin faydasıdır. Gerçekten de, GnRH analogları intratestiküler testosteronu düşürerek endojen spermatogenezin kök hücreler tarafından idare edilmesine olanak sağlamaktadır (Matsumiya 1999). Aynı zamanda, nakledilen spermatogonium sayısını da anlamlı derecede artırırlar (Dobrinski 2001).



Prof.Dr.Kaan Aydos'un Androloji sitesinden alıntıdır.
 
Son düzenleme:
Transplantasyon tekniği

Donör kök hücreler testislere seminifer tubüller, efferent kanallar ya da rete testislerden nakledilebilir (Ogawa 1997). Farelerde mikroenjeksiyon yöntemiyle 50-100 ml volüm enjekte edilmesi gerekirken, daha büyük hayvanlarda bu miktar yeterli olmayıp testisi doldurabilmek için 2-5 ml süspansiyonun enjeksiyonu gerekmektedir. Bu nedenle, büyük hayvanlarda ve insanda efferent kanalların ya da seminifer tubüllerin mikroenjeksiyon ile doldurulması pratik olmayıp, bunlarda ultrason eşliğinde rete testis içerisine direk enjeksiyon tercih edilmelidir.

Kök hücrelerin alıcı testis içerisine başarıyla enjekte edilip edilmediklerini anlamak için, sıklıkla ya tek başına ya da hücre süspansiyonu ile birlikte triptan mavisi de testise enjekte edilir. Transplantasyonu takiben alıcı testisteki donör kök hücrelerinin çoğalmaları ise histolojik muayene ile anlaşılır. Son zamanlarda bu amaçla kompüterize görüntüleme yöntemleri önerilmektedir (Dobrinski 1999).

Spermatogonium transplantasyonu konusunda çok sayıda eksperimental çalışma bildirilmiştir. Bunlar arasında yakın tarihli bir uygulamalarında Jeong ve ark. (2003), farelerin testis dokularını STO feeder içeren DMEM (Dulbecco's minimal essential medium) solüsyonunda 3 ay süreyle inkübe etmişlerdir. ılk hücre kolonisinin 8-21 gün sonra oluştuğu bildirilmekte. Alt kültürleri yapılmaksızın 4 hafta saklanmış, 3 ay içinde ise toplam 8 pasaj tazelenmiştir. Germ hücresine spesifik nuklear antijen ve c-kit ile boyandıklarında nakledilen hücrelerin sağlıklı biçimde çoğaldıkları anlaşılmıştır. c-kit; nakledilen hücrelerin farklılaştıklarını kanıtlayan bir boyama metodudur. Daha sonra 7ml solüsyon (107 hücre/ml) alıcı farenin testisinin rete testis bölgesinden seminifer tubüller içerisine ince cam iğne ile enjekte edilmiş. 2 ay sonra testis çıkarılarak incelendiğinde, spermatogenezin başladığı açıkça gözlenmiştir. Çoğalan hücrelerin transplante hücreler oldukları ise X-gal ve immünohistokimyasal boyamalarla ortaya konmuş.

Sadece aynı türde değil, farklı türler arasında da kök hücre nakillerinin yapılabileceği gösterilmiştir. Örneğin rat kök hücreleri fare testislerinde seminifer tubüller içerisine transplante edildiklerinde germ hücre çoğalması başarılmıştır (Clouthier 1996). Benzer şekilde, hamster kök hücreleri de fare testisine başarıyla nakledilmiştir (Ogawa 1999). Bu çalışmalar, değişik türlere ait spermatogonial kök hücrelerinin transplantasyonlarının mümkün olabileceğini ortaya koymaktadır (xenogeneic spermatogenez).

Yakın tarihte insan spermatogonial kök hücreleri de fare testislerine nakledilmiş ve uzun süre çoğalarak canlılıklarını devam ettirdikleri izlenmiştir (Nagano 2002). Bu çalışmada hem obstrüktif hem de maturasyon duraklaması olan erkeklerin kök germ hücreleri izole edilerek kullanılmış ve alıcı testislerin %73'ünde bu erkeğe ait spermatogoniumların sağlıklı biçimde çoğalabildikleri ve 6 ay canlı kalabildikleri ortaya konmuştur. Ne yazık ki, burada farklılaşmamış spermatogonial kök hücreler 1 ay sonra farklılaşmış spermatogoniumlara dönüşmüşlerse de, daha ileri basamaklara geçememişler, mayozu oluşturamamışlar ve neticede olasılıkla apopitoza uğramışlardır. Ancak bu çalışmadan bazı önemli sonuçlar da elde edilmiştir: 1) nakledilen insan spermatogoniumları fare Sertoli hücreleri tarafından tanınmışlardır; 2) nakledilen hücreler doğru yere göç ederek seminifer tubüller içerisinde bazal membran üzerinde yerlerini almışlardır; 3) kısa süreli de olsa çoğalabilmişlerdir; ve 4) bir kısım kök hücre 6 ay süreyle yaşayabilmiştir. Belki insan kaynaklı bazı büyüme faktörlerinin de ya da insan Sertoli hücrelerinin de alıcı testis içerisine verilmeleri, sonucu daha başarılı hale getirebilecektir.

Bu çalışmada her ne kadar tüm spermatogenetik hücre serisinin gelişimi başarılamamış olsa da, insan germ hücrelerinin fare testisleri içerisine nakledilmeleri mümkün görülmektedir. Burada iki yarar söz konusu olabilir. Birincisi; sitotoksik tedavi alacak erkeklerin spermatogonial kök hücreleri dondurularak saklanabilir; ikincisi ise alıcı testise nakledilen erkeklerin germ hücreleri belki daha uygun bir ortama geçmiş oldukları için, daha sağlıklı çoğalarak mayoza girebilir ve burada olgunlaştıktan sonra alınarak ICSI ile erkeğin kendi çocuğu doğurtulabilir.

Birinci şık günümüzde gerçekleştirilmiştir. ınsanda kanser tedavisi öncesi alınan testis dokularının daha sonra otolog transplantasyonu başarıyla yapılmıştır (Brook 2001). ıkinci şık için ise, belki fazla abartılı gibi görülebilir, ama Nagano ve ark. (2000) da yorumlarında benzer sonuçlara işaret etmektedirler. Aynı tür hayvanlarda yapılan çalışmalarda, infertilitenin bu yöntemle tedavi edilebileceği ortaya konmuştur. Örneğin 1999'da Nagano ve ark., infertil fare testisinden aldıkları kök germ hücrelerini diğer infertil fareye nakletmişler ve 4 ay sonra bu hücrelerin farklılaştıklarını ve çoğalarak 19 koloni halinde spermatogenezi başlatabildiklerini ortaya koymuşlardır. Daha sonra, infertil farelerden alınan spermatogonium kök hücreleri, diğer infertil mutant fare testisine aktarıldığında spermatogenez başarılmış, mayoz olmuş ve bunun üstüne fertilizasyon da sağlanabilmiştir (Ogawa 2000). Burada infertil hayvanda infertilite nedeni germ hücrelerine destek sağlayan çevre dokulardaki bir problem olabilir ve bu nedenle germ hücreleri testiküler ortamı sağlıklı hayvana nakledildiğinde fertilizasyon kapasitelerini tekrar kazanmış olabilirler.

Sonuç olarak, spermatogonial kök hücre transplantasyonu infertil erkeklerin tedavisinde yeni bir ufuk açacak şekilde hızla gelişim göstermektedir. Androloji'nin bu yeni alanı, üzerinde yoğun araştırmaların yapılmasını beklemektedir.


Prof.Dr.Kaan Aydos'un Androloji sitesinden alıntıdır.
 
Son düzenleme:
Arkadaşlar aranızda tek umudu kök hücre olan kimse yokmu yani niye kimse birşey yazmıyor.???
 
Arkadaşlar aranızda tek umudu kök hücre olan kimse yokmu yani niye kimse birşey yazmıyor.???

selam canim...biz bir kere tese birkerede microtese yaptirdik...malesef gecen ay yaptirdigimiz microda kök hucre yok cocunuz olmucak denildi...bu kök hucreyi sordugumda en az 8-10 yil sonra dedi...ama..internette okudumu sana yollamak istiyorum..


Erkeksiz doğum artık mümkün! Kadının kemik iliğinden sperm üretildi. Ama bu yöntemle doğan tüm çocuklar kız olacak.

İngiliz bilim adamları kadının kemik iliğinde bulunan bir kök hücreden sperm yaratmayı başardı. Lezbiyen çiftler ya da babasız doğum yapmak isteyen kadınlar, biyolojik olarak kendi çocuklarını dünyaya getirebilecek. New Scientist bilim dergisinin haberine göre, Tyne Üniversitesi uzmanları iki ay içinde uygulanmaya başlanabilecek olan bu yeni tekniğin aynı zamanda kısırlık tedavisinde de çığır açacağını söyledi. Profesör Kerim Nayernia kontrolündeki ekibin yöntemine göre, kadının kemik iliğinden kök hücreler alınıyor, daha sonra bu kök hücreler kimyasal madde ve vitaminler bir karışıma konularak dişi sperm hücreleri haline getiriliyor. Bu sperm hücreleri ise tüp bebek tedavi tekniğiyle yumurtayı döllemeye yarıyor. Geçen yıl bu konuyla ilgili ilk bilimsel veriler elde edilmiş ve kemik iliğinden alınan kök hücrelerle olgunlaşmamış sperm üretilmişti.
Dini çevrelerden anında tepki geldi
BİLİM ADAMLARININ buluşu, etik bir tartışmaya da yol açtı. Çünkü bu yöntem, gelecekte kadınların erkekten alınan sperme gerek duymadan hamile kalmasını mümkün kılabilecek, erkekleri çocuk yapmada devre dışı bırakabilecek. Ancak, bu hücrelerde sadece erkekte bulunan ‘Y’ kromozomu olmadığından kadınlar, sadece kız çocuk sahibi olabilecek. İngiltere’de dini çevreler, bir çocuğun sadece anne ve babadan meydana gelebileceğini ve çocuğun da ailede her iki rolü de görmesi gerektiğini düşünerek, böyle bir yöntemin ahlak dışı olabileceğini öne sürüyor.
Lezbiyen aşkından çocuk yapabilir
SON haftalarda erkekler yerine kadınları tercih eden Paris Hilton, en son Sunset Bulvarı’nda eğlenmişti. Sevgilisiyle gece boyunca öpüşen Paris, erkeksiz doğum modası olursa bayrağı ilk taşıyacak isim olacak.
kaynak:hürriyet

simdi burda iki aya kaaadar yapilabilecek deniliyor bizim doktorlar 10 sene diyor bende anlamadim..ama sence nasil birsey
 
selam canim...biz bir kere tese birkerede microtese yaptirdik...malesef gecen ay yaptirdigimiz microda kök hucre yok cocunuz olmucak denildi...bu kök hucreyi sordugumda en az 8-10 yil sonra dedi...ama..internette okudumu sana yollamak istiyorum..


Erkeksiz doğum artık mümkün! Kadının kemik iliğinden sperm üretildi. Ama bu yöntemle doğan tüm çocuklar kız olacak.

İngiliz bilim adamları kadının kemik iliğinde bulunan bir kök hücreden sperm yaratmayı başardı. Lezbiyen çiftler ya da babasız doğum yapmak isteyen kadınlar, biyolojik olarak kendi çocuklarını dünyaya getirebilecek. New Scientist bilim dergisinin haberine göre, Tyne Üniversitesi uzmanları iki ay içinde uygulanmaya başlanabilecek olan bu yeni tekniğin aynı zamanda kısırlık tedavisinde de çığır açacağını söyledi. Profesör Kerim Nayernia kontrolündeki ekibin yöntemine göre, kadının kemik iliğinden kök hücreler alınıyor, daha sonra bu kök hücreler kimyasal madde ve vitaminler bir karışıma konularak dişi sperm hücreleri haline getiriliyor. Bu sperm hücreleri ise tüp bebek tedavi tekniğiyle yumurtayı döllemeye yarıyor. Geçen yıl bu konuyla ilgili ilk bilimsel veriler elde edilmiş ve kemik iliğinden alınan kök hücrelerle olgunlaşmamış sperm üretilmişti.
Dini çevrelerden anında tepki geldi
BİLİM ADAMLARININ buluşu, etik bir tartışmaya da yol açtı. Çünkü bu yöntem, gelecekte kadınların erkekten alınan sperme gerek duymadan hamile kalmasını mümkün kılabilecek, erkekleri çocuk yapmada devre dışı bırakabilecek. Ancak, bu hücrelerde sadece erkekte bulunan ‘Y’ kromozomu olmadığından kadınlar, sadece kız çocuk sahibi olabilecek. İngiltere’de dini çevreler, bir çocuğun sadece anne ve babadan meydana gelebileceğini ve çocuğun da ailede her iki rolü de görmesi gerektiğini düşünerek, böyle bir yöntemin ahlak dışı olabileceğini öne sürüyor.
Lezbiyen aşkından çocuk yapabilir
SON haftalarda erkekler yerine kadınları tercih eden Paris Hilton, en son Sunset Bulvarı’nda eğlenmişti. Sevgilisiyle gece boyunca öpüşen Paris, erkeksiz doğum modası olursa bayrağı ilk taşıyacak isim olacak.
kaynak:hürriyet

simdi burda iki aya kaaadar yapilabilecek deniliyor bizim doktorlar 10 sene diyor bende anlamadim..ama sence nasil birsey


Canım öncelıkle teşekkür ederim paylaşımın ve bana yanlız olmadıgımı hıssettırdıgın için Gazetelerde bu olayı tam bilimsel olarak acıklayan yok yanı senınde gördügün gibi bu konuyuda magazinselleştirmişler.
Bu konuda gelişmeler oluyor doktorların dediğine göre ama kliniklerde uygulanacak aşamaya gelmesi için zaman gerekiyor o sürenınde ne kadar oldugunu kimse bilmiyor. Umarım en kısa zamanda bu konuda buyuk gelişmeler olur. Bizim gibi olan herkesede umut olur. a.s.
 
Canım öncelıkle teşekkür ederim paylaşımın ve bana yanlız olmadıgımı hıssettırdıgın için Gazetelerde bu olayı tam bilimsel olarak acıklayan yok yanı senınde gördügün gibi bu konuyuda magazinselleştirmişler.
Bu konuda gelişmeler oluyor doktorların dediğine göre ama kliniklerde uygulanacak aşamaya gelmesi için zaman gerekiyor o sürenınde ne kadar oldugunu kimse bilmiyor. Umarım en kısa zamanda bu konuda buyuk gelişmeler olur. Bizim gibi olan herkesede umut olur. a.s.

evet bunlar olucakmis kurani kerimde yaziyor..kadinin kendisinden cocugu olmadan kiyamet kopmucakmis..hz.meryemde babasiiz evlat getirdi dunyaya, inaniyorum ben olucana ama bizde bu sans varken ozamana kadar 50 yasina geliriz ve cocuk doguramayiz gibime geliyor...bircok mucize okuyorum ama bize tutarmi??bana soruyorsan tutmaz cunki..ben cok asamadan gectim hersefeerinde yikildim tekrar ayaklandim busefer olucak diye ama busefer kökten umutlarimizi yok ettiler birdaha ayaklarinirmiyim ayaklanamam cunki ayaklanacak bir sebeb kalmadi neye dayanarak ayaklanicami bilmiyorum...biz esimle mutluyuz yani maddi sorunumuz yok ve esim dunya iyisi birisi bana cok guzel bakiyor..ama biz cekirdek aile bile olamicazzz..insallah umudu olanlar iyi sonuc alirlar
 
ABD, ölümcül hastalıkları maziye gömecek 'kök hücre' ile ilgili dev bir adım attı...
10.03.2009 15:07:37


ABD Başkanı Barack Obama kök hücre araştırmalarına federal fon sağlanmasının önündeki kısıtlamaları kaldırdı, kök hücre tartışması yeniden dünyanın gündemine oturdu. 'Muhafazakar' ABD'de alınan bu karar tüm dünyada büyük bir ilgiyle karşılandı.

ınsan vücudunda bulunan her türlü vücut hücresine dönüşebilen kök hücreler pek çok hastalığın tedavisinde 'kök'lü çözüm olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla kök hücre tedavisi felçli hastalardan, kalp hastalarına, şeker hastalarından alzheimer hastalarına kadar pek çok kişiyi ilgilendiriyor. Peki bu karar ne anlama geliyor? Memorial Hastanesi Tüp Bebek Androloji ve Genetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Semra Kahraman kararı kanaldhaber.com.tr'ye yorumladı, çok çarpıcı değerlendirmelerde bulundu...




- Obama'nın verdiği bu karar devrim olarak değerlendirildi. Bu bir devrim mi gerçekten, karar ne anlama geliyor?
Çok çok önemli bir karar. Ülkemizde embriyonik kök hücreyi ilk kez uygulayan ve embriyonik kök hücreden kalp hücresi ve diğer tüm hücreleri elde eden bir ekip olarak bu kararı pozitif olarak değerlendiriyorum.

- Embriyonik kök hücrelerle ilgili bir karar bu değil mi?
Evet, şu anda basında tam olarak anlaşılamamış konu o. Şu anda yetişkin kök hücrelerle ilgili dünyanın hiç bir yerinde bir engel bir kısıtlama yok. Çünkü yetişkin kök hücresi kemik iliğinden, kanımızdan, ciltteki hücremizden yağ dokusundan her taraftan elde edilebiliyor. Ama problem şu ki, yetişkin kök hücresi dediğimiz zaman farklılaşmış bir hücreden bahsediyoruz; yani cilt hücresi cilde farklılaşmış, kan hücresi kana farklılaşmış...Sadece kemik iliğinde bazı kök hücreler var, onların öteki hücrelere dönüşme kabiliyeti daha yüksek. Ama embriyodan elde edilen kök hücre demek bunu vücudu oluşturacak, dokuları oluşturacak tüm hücrelere çevirebilecek en iyi kaynak demek. Bugün bütün dünyanın embriyo üzerinde durmasının en önemli sebebi de bu.

- Embriyonik hücre nasıl elde ediliyor peki?

Bu hücre tüp bebekte elde edilen ve kullanılmayacak olan kötü gelişim gösteren ya da hastalıklı embriyoların iç hücre kütlesinden elde ediliyor.

- Amerika'da bu kadar tartışma yaratmasının sebebi nedir?

Niçin yetişkin kök hücre kaynağı bu kadar zenginken Amerika gibi bir ülke embriyoda ısrar ediyor ve bu kadar büyük bir sorun oluyor; çünkü embriyonun gerçekte bir kaynak olduğu konusunda konuyla ilgilenen tüm bilim adamları hem fikir. Biz de hemfikiriz...

- Türkiye'de embriyonik kök hücre elde edilmesine yönelik bir yasak var mı?

Türkiye'de embriyonik kök hücre yasaklanmadan önce, 2003'le 2005 arasında yaptığımız çalışmalarla 18 tane insan embriyonik kök hücre dizisi elde ettik. 2005 yılında Türkiye'de Sağlık Bakanlığı bir bildiri yayınlayarak, embriyonik kök hücre kullanımını ya da embriyoların kök hücre geliştirilmesi için kullanılmasını yeni bir düzenleme yapıncaya kadar durdurdu. 2005'ten önce bir kanun ya da başka bir şey yoktu konuyla ilgili, biz uyguladık. Embriyonik kök hücreyle ilgili çalışma yapan başka yer de yoktu zaten.

- Böyle bir karar alma ihtiyacı neden duyulmuş olabilir?


Muhtemel ki tüm dünyada olduğu gibi dini nedenlerle, etik nedenlerle alındı bu karar. 'Bir embriyo, kök hücre üretebilmek için nasıl kullanılabilir?' sorusu etrafında gelişiyor tüm tartışmalar. Muhafazakar yaklaşım embriyonun bir birey gibi kabul edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor, insana böyle bir şey nasıl yapamıyorsanız, embriyoyu da bu amaçla tahrip edemezsiniz anlayışından yola çıkarak karşı koyuyor. Bir çok ülkede oldu bu tartışma. Embriyonun kullanılmasındaki en önemli tartışma şuydu, her ülke ve her dine göre değişiyor bu tabi: 'ınsan yaşamı ne zaman başlar?', çok evrensel bir sorudur bu, embiro rahme tutunduğu zaman mı başlar, kalp atımını gördüğünüz zaman mı başlar, bir embriyoya hangi dönemde birey diyebiliriz? Buradan çıkıyor tartışmalar.

Bizim yüksek din işleri kurulunun yapmış olduğu bir Kızılcahamam toplantısında bu konu çok detaylı olarak tartışıldı. Ben de bilirkişi olarak davet edilmiştim toplantıya. Bizim tüp bebek tekniğinde ürettiğimiz ve elde ettiğimiz embriyo 5. gün embriyosu. Yani hayatın 5. gününe ulaşmış embriyo. Bir embriyonun rahme tutunup, canlı niteliğine kavuşması ise çok daha sonra oluyor.

ıLK UYGULAMA FELÇ HASTALARINDA YAPILACAK

- Türkiye'deki çalışmaları nasıl etkiler bu karar?
Amerika'da onay verilmiş olması bizim için de pozitiftir. Çünkü Amerika bilimsel araştırmalarda lider bir ülke konumundadır. Ve orada embriyonik kök hücreye Obama tarafından izin veriliyor olması çok önemlidir. Embriyonik kök hücreler henüz insanlarda tedavi amaçlı kullanılmıyor, ne Amerika'da ne Türkiye'de. Dünyanın hiç bir yerinde yok, hayvan deneyinde kullanılıyor. Fakat Amerika bu alınan kararla ilk kez insanda kullanımına başlıyor. Ve ilk yapacağı hasta grubu da omurilik yaralanması yani felçliler için. Ama omurilik felcinde olay olduktan kısa bir süre sonra embriyonik kök hücre bölgeye nakledilecek, daha tazeyken nakledilecek. Bu çalışmalardan bir sonuç alınırsa uzun süreli vakalara geçilecek. Birinci sırada bunlar var. ıkinci sırada şeker hastalığı, parkinson ve alzheimer hastalıkları var. Bunlar planlanmış çalışmalar şu anda... Yani insana embriyonik kök hücrenin tedavi amaçlı verileceği ilk çalışma Amerika'da başlıyor.

- Çok önemli bir karar...

Çok çok önemli bir karar ama çok zaman kaybettik...

- Klonlama endişelerinin kaynağı nedir?

Bunun klonlamayla ilgisi yok. Tüp bebek laboratuvarında dönüştürülen embriyo ile yapıyorsunuz. ınsan embriyolarının kullanılmaması, klonlama yoluyla elde edilen emriyoların kullanılması tartışması vardı. Ama onlar hem çok başarılı bulunmadı insan embriyoları kadar, hem de yumurta lazımdı klonlama uygulaması için. Yani bir sürü kadının size yumurta üretmesi gerekiyor ki onu klonlayabilesiniz... Bütün dünyada şu öneriliyor, tüp bebek yapılıp, kötü gelişim gösteren embriyolar veya tüp bebek yapılıp, genetik tanı yapılmış hasta ya da bozuk çıkan embriyolar, en iyi kaynaklar bunlar.

- Kordon bağı saklamak bu karardan sonra artık bir gereklilik mi peki?


Kordon bağı değil de kordon kanını saklamak o bebek için bir tedavi olmaktan ziyade o bebekle doku grubu uyan başka hastalıklarda kullanmak için inanılmaz faydalı bir uygulama. Mesela Fransa kordon kanı için bir yasa hazırladı ve donduruyor; çünkü örneğin kemik iliğine ihtiyaç duyan bir çocuğun kendine uygun bir donör bulma şansı 5 milyonda 1, donöre daha kolay ulaşabilmek için donduruluyor kordon kanı. Yoksa o doğan çocuğu tedavi etmek için değil. Türkiye'de de yasal altyapısı var bunun.

- Türkiye'deki çalışmalar nasıl etkilenecek bu karardan?
Bu karardan sonra bizim beklentimiz, Sağlık Bakanlığı'nın kararı 'ABD yaptı, Türkiye'de de izin verilsin' şeklinde yorumlaması. Bakanlık bunu onaylarsa biz de 2005'te durdurulan çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edebileceğiz. Türkiye için çok büyük faydası olacak. Şu anda embriyoya kök hücre elde etmek için dokunamıyoruz bile. ABD'nin aldığı karar, Türkiye için bu anlamda çok olumlu olup, embriyonik kök hücre çalışmalarının ülkemizde tekrar başlamasına vesile olabilir.

KÖK HÜCRE NEDıR?
Kök hücreler, insan vucudunda bulunan ve her türlü vücüt hücresine dönüşebilen ana hücrelerdir. Bu "usta" hücreler vücudun neresinde bir onarım ihtiyacı varsa oraya giderek gereken hücre tipine dönüşür ve hasarı onarırlar. Kalp krizi geçirende kalbe; siroz olanda karaciğere; kemiği kırılanda kırık hattına giderek gerekli tamiratı yaparlar. Hangi tip hücre ve dokuya ihtiyaç varsa ona dönüşürler.Kök hücre ile tedavi edilebilen hastalıklar arasında, Parkinson ve Alzheimer; diyabet, omuriliğin zedelenmesi, bazı kanser türleri ve kalp hastalıkları da yer almaktadır.

KÖK HÜCRE NEREDE BULUNUR?
Özellikle dört yerde daha fazladır: yeni doğan bebeğin kordon kanında; süt dişlerinde; kemik iliğinde ve uyarılmış çevresel kanda.

Kök hücresi tedavisindeki en büyük zorluklardan bir tanesi uygun bir bağışcı bulmaktır. Uygun bağışcı bulunsa dahi, cerrahi işlemle kemik iliğinin alınması riskli ve pahalı bir süreçtir. Oysa çocukların süt dişleri, kolaylıkla kök hücresi elde etmek için ideal bir kaynaktır. Çünkü herhangi bir cerrahi işlem gerektirmez ve 5 ila 13 yaş arasında kendiliğinden düşen 12 uygun süt dişi bulunmaktadır. (alt ve üst kesici ve kaninler)

Süt dişlerinin hücreleri, kök hücreleri gibi davranırlar: hızla çoğalırlar, sinir benzeri hücreler halini alabilirler. Bu hücreler, süt dişi kaynaklı multipotent kök hücreler SHED (Stem Cells from Human Exfoliated Decidious Teeth) olarak adlandırılmaktadır. Bilim adamları, sütdişi kök hücrelerinin, yetişkin hücrelere nazaran tam gelişmemiş olmasından dolayı, çok daha fazla doku tipi oluşturma potansiyeline sahip olduğuna inanmaktadır.

TÜRKıYE'DE KÖK HÜCRE TEDAVıSı?

Türkiye'de sadece kan hastalıkları ve kemik iliği nakli hastalarında uygulanabilen kök hücre naklinin boyutları Sağlık Bakanlığı'nın izniyle genişliyor. Artık kalp, organ nakli, crohn, bazı kanser türleri ve ALS hastaları için de kök hücre nakli uygulanabilecek. Sağlık Bakanlığı 23 Aralık 2008 tarihinde yayınladığı Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik'te tedavi edilemediği takdirde ölümle sonuçlanabilecek hastalıklarda kök hücre tedavisine izin verilebileceğini duyurmuştu.

ÜÇ DOKTOR ıMZASI GEREKıYOR

Erişkin kök hücrenin uygun ortam ve şartlarda farklı doku ve hücrelere dönüşebildiğini gösteren yüz güldürücü çalışmalar olduğunu duyuran uzmanlar, bu yönetmeliğin büyük bir önem taşıdığına işaret ediyor. Ölümle sonuçlanan bir rahatsızlığı bulunan hastalarda dahi Türkiye'de bugüne kadar bir uygulama yapılamadığı biliniyor. Ancak çok çaresiz durumda olan hastaların doktorlarının yapacağı başvuruyla bu yol açılmış oldu. Yönetmelikle bilinen tıbbi müdahale yöntemleri ile tedavisi mümkün olmayan ya da riskli olan hastalarda hastanın veya yasal temsilcisinin rızası alınmak suretiyle, uzman hekim tarafından bilimsel kurallara uygun bir tedaviye izin verilebiliyor artık. Buna göre hastalıkla ilgili diğer tedavi olanaklarının işe yaramadığıyla ilgili belgeler dosyalanıp hastanın veya vasisinin rızası alınmak suretiyle üç uzman doktor tarafından başvuru yapılması halinde sadece o hasta için kök hücreyle tedavi izni verilecek.
/kanaldhaber.com.tr
 
Son düzenleme:
Hennas'cım araştırmaların ve paylaşımın için çok teşekkür ederim ben umutlanmaya başladım çok uzun sürecegini sanmıyorum bu şekilde bebek sahibi olmanın Türkiyede bıraz itirazlar davalar olabilir ama yurt dışında daha erken olacak düşünüyorum.
 
X