Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
Bıktım usandım sürüklemekten onu, Senelerdir, ayaklarımın ucunda; Bu dünyada biraz da yaşayalım, O tek başına, Ben tek başıma. .
Orhan Veli Kanık
Gün Doğuyor
Dili çözülüyor gecelerine. Gölgeler kaçışıyor derine Alıp sihrini bilmecelerin: Gün doğuyor şehrin üzerine. Korkarak şeklalıyor bacalar, Gün doğuyor şehrin üzerine; Dalıyorlar günün gözlerine Gözleri uykulu atmacalar.
Sallayarak dallarını kavak Yükseliyor her günkü yerine, Gün doğuyor şehrin üzerine Mavi bir ışıkla ağararak.
Gün doğuyor şehrin üzerine, Renk hacimle doluyor her yer. Bakıyor dağınık yüzlü evler Hala yanan sokak fenerine. Toprak kımıldıyor yavaş yavaş, Gün doğuyor şehrin üzerine, Bembeyaz gece çiçeklerine Sabahla düşüyor bir damla yas.
Ve bir deniz hücumu halinde Gün doğuyor şehrin üzerine. .
Gün olur, alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra. Dünyalar vardır, düşünemezsiniz; Çiçekler gürültüyle açar; Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar, Her bir tüyünde ayrı bir telaş!
Gün olur, başıma kadar mavi; Gün olur, başıma kadar güneş; Gün olur, deli gibi... .
Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım, Böyle havada aşık oldum. Eve ekmekle tuz götürmeyi; Böyle havalarda unuttum. Şiir yazma hastalığım; Hep böyle havalarda nüksetti. Beni bu güzel havalar mahvetti. .
Orhan Veli Kanık
Haber
Akşamla bak yine gül rengi buhurdan Bin bir hülyaya acık penceremin camında. Sukut örüp bu sıcak sonbahar akşamında Bir alem doğdu yine giden günün ardından. Sardı o her akşamki sessizlik yokuşları, Bir alem doğdu yine giden günle beraber; Geldi medar ellerinden beklediğim haber 'Baş cıvıltıya can evimin kuşları.'
Gördüm giden günün ardından sulara dalan Gözlerin yeni bir dünyaya açıldığını, Bir ustura alemine yaklaşıldığını, Bu aksam kuşlarının ufuktan koptuğu an. Kuruldu bir alem her günkü dünyamdan uzak, Kaybolduğum düşünceye ve kendime yakın. Kuşlar... dizi dizi kuşlar.. kuşlar akın akın.. Rüyam benden bu aksam ve ben rüyamdan uzak... .
Harbe giden sarı saçlı çocuk! Gene böyle güzel dön Dudaklarında deniz kokusu Kirpiklerinde tuz Harbe giden sarı saçlı çocuk! .
Orhan Veli Kanık
Hardalname
Ne budala seymisim meger, Senelerdenberi anlamamisim Hardalin cemiyet hayatindaki mevkiini... <> Bunu Abidin de soyluyordu gecende. Daha buyuk hakikatlere Ermis olanlara.
Biliyorum, lazim degil ama hardal Allah kimseyi hardaldan etmesin.
(Mart, 1940/Vatan, 16.11.1952) .
Orhan Veli Kanık
Hay Kay
Yosun kokusu Ve bir tabak karides Sandıkburnu'nda .
Bir evin bir köpeği vardı; Kıvır kıvırdı, adi Cincon'du, oldu. Bir de kedisi vardı: Maviş, Kayboldu. Evin kızı gelin oldu, Küçük bey sınıfı geçti. Daha böyle acı, tatlı Neler oldu bir yıl içinde! Oldu ya, olanların hepsi boyler. Hayat böyle zaten!.. .
Orhan Veli Kanık
Helene İçin
Ötesi yok şehre ulaşınca kaderin yolu Pişman bir el kapayacak kapısını ömrünün; Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu, Güzelliğin yalnız mısralarımda kaldığı gün.
Odanı dolduracak son mevsimin, son baharın.. İsmini dinleyeceksin serin esen rüzgarda, Duyacaksın ateş feryadını hatıraların Akşam vakti söylenen aşıkane şarkılarda.
Ve bilhassa parmaklığına dayanadığın zaman Ufku uzak şehirlere açılan balkonunun, Günahların geçecek hafızanın arkasından. Günahların..Sonu gelmez kafilelerden uzun..
Susarken ağaçlarda kuşlar tahayyül içinde, Bakşlarında sükunun zehri, bekleyeceksin. Türlü acılar şekillenecek yine içinde, 'Ah! Şairim bu akşam da geçmedi' diyeceksin.
Ve ulaşacak bu son şehre kaderin yolu, Kapayacak pişman bir el kapısını ömrünün; Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu, Güzelliğin yalnız şarkılarımda kaldığı gün. .
Damlara bakan penceresinden Liman görünürdü Ve kilise çanları Durmadan çalardı, butun gün. Tren sesi duyulurdu yatağından Arada bir Ve geceleri. Bir de kız sevmeye başlamıştı Karsı apartmanda. Böyle olduğu halde Bu şehri bırakıp Başka şehre gitti. II
Simdi kavak ağaçları görünüyor, Penceresinden, Kanal boyunca. Gündüzleri yağmur yağıyor; Ay doğuyor geceleri Ve pazar kuruluyor, karsı meydanda. Onunsa daima; Yol mu, para mi, mektup mu; Bir düşündüğü var. .
Orhan Veli Kanık
Hoy Lu-Lu
İsterim benim de acaip isimleri Hiç duyulmamış zenci arkadaşlarım olsun. Onlarla Madagaskar limanlarından Çin'e kadar yolculuk yapmak isterim. İsterim içlerinde bir tanesi Vapurun güvertesinde yıldızlara karşı 'Hoy lu-lu' şarkısını söylesin her gece.
Ve bir gün ansızın bir tanesine Rastgelmek isterim Paris'te... .
Gün dogmadan, Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola. Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında, İçinde bir iş görmenin saadeti, Gideceksin; Gideceksin iri pınarların çalkantısında. Balıklar çıkacak yoluna karşıcı; Sevineceksin. Ağları silkeledikçe Deniz gelecek eline pul pul. Ruhları sustuğu vakit martıların, Kayalıklardaki mezarlarında, Birden, Bir kıyamet kopacak ufuklarda. Deniz kızları mi dersin, kuşlar mi dersin; Bayramlar seyranlar mi dersin, senlikler cümbüşler mi? Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mi ? Heeey! Ne duruyorsun be, at kendini denize; Geride bekleyenin varmış, aldırma; Görmüyor musun, her yanda hürriyet; Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol; Git gidebildiğin yere. .
Pencere, en iyisi pencere; Gecen kuşları görürsün hiç olmazsa; Dört duvarı göreceğine. .
Orhan Veli Kanık
İçinde
Denizlerimiz var, güneş içinde Ağaçlarımız var, yaprak içinde Sabah akşam gider gider geliriz Denizlerimizle ağaçlarımız arasında Yokluk içinde .
Orhan Veli Kanık
İçkiye Benzer Bir şey
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda Kötü ediyor insanı, kötü Hele birde hasretlik oldu mu serde Sevdiğin başka yerde Sen başka yerde Dertli ediyor insanı, dertli İçkiye benzer birşey var bu havalarda Sarhoş ediyor insanı, sarhoş... .
Benim, bardağın , sürahinin , Önümüzdesin ; rengin uçmuş, Bu ; eski , sevdiğim bir duruş Elin , içinde benimkinin.
İçelim! Madem ömrümüz hoş Geçmiş , tatmamışız ayrılık ; Madem ne bayrağımız kırık, Madem ne sürahimiz boş.
Bir gün ikimizden birimiz İçmek veya doldurmak için Burada olmayabiliriz. .
Orhan Veli Kanık
İnsanlar
Her zaman, fakat, bilhassa Beni sevmediğini Anladığım zamanlarda Görmek isterim seni de Annemin kucağından Seyrettiğim insanlar gibi, Küçüklüğümde... .
Kimse duymadan ölmeliyim Ağzımın kenarında Bir parça kan bulunmalı. Beni tanımayanlar ''Mutlak birini seviyordu'' demeliler. Tanıyanlarsa, ''Zavallı, demeli, Çok sefalet çekti...'' Fakat hakiki sebep Bunlardan hiçbirisi olmamalı. .
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhanelerıyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geciyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum. .
Giyilmemis camasirlar nasil kokar bilirsin, Sandik odalarinda; Senin de dukkanin oyle kokar iste. Ablami tanimazsin, Hurriyette gelin olacakti, yasasaydi; Bu teller onun telleri, Bu duvak onun duvagi iste. Ya bu camurdaki kadinlar? Bu mavi mavi, Bu yesil yesil fistanli... Geceleri de ayakta mi dururlar boyle? Ya bu pembezar gomlek? Onun da bir hikayesi yok mu? Kapali Carsi diyip gecme; Kapali Carsi, Kapali kutu .
Orhan Veli Kanık
Karanfil
Hakkınız var, güzel değildir ihtimal Mübalağa sanatı kadar Varşova'da ölmesi on bin kişinin Ve benzememesi Bir motörlü kıtanın bir karanfile 'Yarin dudağından getirilmiş' .
Orhan Veli Kanık
Karmakarışık
Bir okla yarali kalbim Boyacinin sandiginda; Guvercinim kagit helvasinda; Sevgilim kayigin burnunda; Yarisi balik, Yarisi insan; In miyim? Cin miyim? Ben neyim?
Orhan Veli Kanık
Karşı
Gerin, bedenim, gerin; Doğan güne karsı. Duyur duyurabilirsen, Elinin kolunun gücünü, Ele güne karsı.
Bak! dünya renkler içinde! Bu güzel dünya içinde Sevin sevinebilirsen İnsanlığın haline karsı. Durmadan isliden saatlerde Dişli dişliye karşı; Dişlilerin arasında, Güçsüz güçlüye karsı. Herkes bir şeye karsı. Küçük hanim, yatağında, uykuda, Rüyalarına karsı.