Atatürk

vicdan

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
20 Kasım 2006
1.098
25
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Atatürk’ün 1935 yılı Şubat ayında Antalya’ya yaptığı gezi sırasında Ege vapurunda çekilen fotoğrafı büyük önderin keyifli günlerinden birini gözler önüne seriyor.
İSTANBUL - Denizler Kitabevi koleksiyonunda yer alan fotoğrafta Atatürk, Ege Vapuru’ndaki yolculuğu sırasında salıncağa ayakta binerek poz vermiş. Fotoğrafta bacaklarından tutan manevi kızı Ülkü de oyun oynarken görünüyor.
Fotoğrafın bir benzeri sadece Çankaya Köşkü’nün Atatürk Albümü’nde yer alıyor. Atatürk’ün pek bilinmeyen fotoğraflarından biri olan bu karede büyük önderin yanında yaveri ve manevi çocukları bulunuyor. Fotoğraf, Atatürk’ün 1935 yılının Şubat ayında çıktığı Ege ve Akdeniz gezisinde çekilmiş.

ATATÜRK’ÜN 1935’TEKİ AKDENİZ GEZİSİ
Atatürk 16 Şubat 1935’te Ege Vapuru ile İzmir’den hareket etti. 18 Şubat 1935 Pazartesi günü saat 13.30’da Antalya iskelesine çıkmıştı. Yanında kız kardeşi Makbule Atadan, Nebile Hanım, Prof. Afet İnan, Fahrettin Altay, Nuri Conker, Cevat Abbas Gürer, manevi kızı Ülkü ve yaverler bulunuyordu.
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
İskeleden faytonlarla doğruca köşküne gelen Atatürk, burada akşama kadar dinlendi. Akşam Erenkuş’a oradan tekrar köşke geldiler. Geceyi köşkte geçiren Atatürk, ertesi günü gece saat 22.30’da Ege Vapuru ile Taşucu’na hareket etti.
 
Gülerken o kadar az resmi varki:KK43:( Paylaşımın için teşekkürler vicdancım .Vicdanımı sızlattı.
 
Atatürk tüm ulusal değerlerimizin adıdır. Varlığımızın en anlamlı simgesidir. Bilincimizin özü, duygu ve düşüncelerimizin özeti, ilkelerimizin kaynağı ve gücüdür. Yıkılmış yurtta yeni bir devlet kuran, yazgımızı değiştiren, barış içinde uygarlığın aydınlığını yaşatan O'dur. Ümmet durumundan ulus durumuna gelmemizi, kul olmaktan onurlu, kİşİlikli bireyler olmamızı sağlayan O'dur. Laikliği yaşama geçirerek anlayışın, hoşgörünün, insanlık, dostluk, kardeşlik ve gerçek vicdan özgürlüğünün ortamını yaratan O'dur. O'nu din düşmanı gösteren bağnazlarla öyle sanan aldatılmışlar O'nun çabaları sonucu ezan okunacak minare, namaz kılınacak cami bulduklarını unutmamalıdırlar. O olmasaydı, başarmasaydı, düşman çizmeleri altında ezilip gömülecektik. Dini gereksiz elatmalardan, inançsız ve bilgisiz, vatan, ulus, devlet ve bağımsızlık kavramlarının anlamını kavrayamayan akıl ve ahlak dışı kalmış yalancıların elinden kurtararak Tanrısı ile kişiyi başbaşa bırakmayı öğütleyen O'dur. Laikliğin sonsuz yararını tattıran O'dur. Ortadoğu'nun yürek sızlatan durumu ortadadır. Laiklik ilkesi bağımsızlığımızı, özgürlük ve egemenliğimizi korumamızı, güçlendirmemizi sağlamış,ulusal birliğin dayanağı olmuştur. Toplumsal düzenin, mutluluk ve sağlığın iklimi olarak vazgeçilmesi düşünülmeyecek, bir ilktir. İnsanlığın, bilimin, ve aklın, aydınlık ve çağdaşlığın, demokrasi ve kalkınmanın, saygınlığın ve yüceliğin, erdemin ve onurun temelidir. Ama ne ilkelerini ne de kendisini yeterince anlamış ve anlatmış değiliz. Günümüzde Atatürk'ü yadsıyanların, Atatürk'e dil uzatanların, yaptıklarını yıkma yarışına girişenlerin varlığı üzücü, dşündürücü, hatta utandırıcı değilmidir? O'nun değerini bilmeyen kişiler neyin değerini bileceklerdir? Din adına kötü söz ve öldürmeye varan sakıncalı eylemler nasıl bağışlanabilir? Yurdu kurtarıp devlet kuran, ulusal birliği sağlayıp barış ve güvenlik içinde uygarlığın ışıklı yollarını çizen insana nasıl saldırılır? Bu kokuşmuşluk, çürümüşlük, değil de nedir? Buna nasıl katlanılır? İş işten geçince, yıkıntının altında kalınca mı kendimize geleceğiz?

Kendini bilen, Atatürk'ü bilmemezlik edemez. Bize adam olmayı, ulus olmayı, birey olmayı öğreten, özgün değerlerin ve seçkin niteliklerin kıvancını duyan bir ölümsüz kaynak olarak O'ndan hız ve güç almalıyız. NE MUTLU ATATÜRK'Ü OLANLARA!
 
Büyük olmak için hiç kimseye
iltifat etmeyeceksin..
Hiç kimseyi aldatmayacaksın.
Gerçek amaç ne ise onu görecek,
o hedefe yürüyeceksin.
Herkes senin aleyhinde bulunacaktır.
Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır.
Fakat sen buna karşı direneceksin.
Önüne sonsuz engeller de yığacaklardır.
Kendini büyük değil küçük, zayıf,
araçsız hiç sayarak kimseden yardım
gelmeyeceğine inanarak bu engelleri
aşacaksın. Bundan sonra da sana büyük
derlerse bunu söyleyenlere güleceksin

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
 
Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir. 1906

Ben askerliğin herşeyden ziyade sanatkarlığını severim. 1912

Savaş için düşmanı ordugahımızda beklemektense, onu uzaktan karşılamak yeğdir. 1914

Tarih bir milletin kanını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez. 1919

Bütün ümidim gençliktedir. 1919

Bizim görüşümüz -ki halkçılıktır-kuvvetin, kudretin, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır. 1920

Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz. 1920

Büyük Türk ordusu! Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz ve daha sağlam bir askere rastgelinmemiştir. 1921

Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. 1921

Hiçbir zafer amaç değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük bir amacı elde etmek için belli başlı bir vasıtadır. 1921

Millete efendilik yoktur. Hizmet vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur. 1921

Basın milletin müşterek sesidir. Başlıbaşına bir kuvvet, bir okul, bir öncüdür. 1922

Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür. 1922

Yarım hazırlıkla, yarım tedbirle taarruz, hiç taarruz etmemekten daha fenadır. 1922

Bayrak bir milletin bağımsızlık alametidir. Düşmanın da olsa hürmet etmek lazımdır. 1922

Eğitim işlerinde behemahal muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin hakiki kurtuluşu ancak bu surette olur. 1922

Her çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve bayındır hale getirilmesi bu esastadır. 1922

"Zamanın değişmesi ile hükümlerin değişmesi inkar olunamaz" kaidesi adalet sistemimizin temel taşıdır. 1922

Türkiye' nin gerçek efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstehak olan köylüdür. 1922

Okulun vereceği ilim ve irfan sayesindedir ki Türk Milleti, Türk Sanatı, Ekonomisi, Türk Şiir ve Edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. 1922

Okul, genç beyinlere insalığa saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık onurunu öğretir. 1922

Biz barış istiyoruz dediğimiz zaman tam bağımsızlık dediğimizi herkesin anlaması gerekir. 1923

Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. 1923

Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. 1923

Memleket mutlaka modern medeni ve yeni olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır. 1923

Yeni Türkiye Devleti temellerini süngüyle değil, süngünün de dayandığı ekonomi ile kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti cihangir bir devlet olmayacaktır. Fakat yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır. 1923

Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. 1923

Devrim yasası, eldeki yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır. 1923

Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir. 1923

Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır. 1923

Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorundadırlar. 1923

Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak! 1923

Bizim dinimiz, ulusumuza, değersiz, miskin ve aşağı olmayı salık vermez. Tersine Allah da, Peygamber de insanların ve ulusların onur ve şereflerini korumalarını buyuruyor. 1923

Kılıç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima mağlup oldu. 1923

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. 1923

Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu oldu. Birgün o doğa çocuğu, Doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu... Türk budur. YIldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.

Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir. 1924

Bütün dünya bilsin ki, benim için bir yandaşlık vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum. 1924

Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir. 1924

Türk milletinin istidatı ve kati kararı medeniyet yolunda durmadan, yılmadan ilerlemektir. 1924

Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir. 1924

Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır. 1924

Öğretmenler! Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar ister. Yeni nesli bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. 1924

Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. 1925

Zafer "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı "Başaracağım" diye başlayanın ve "Başardım" diyebilenindir. 1925

Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, seçtiği dinin icaplarını yapmak ve yapmamak hak ve hürriyetlerine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. 1925

Tüketici yaşamak iyi değildir. Üretici olalım. 1925

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkilapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline değiştirmektir. 1925

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca, hürriyet ve istiklale sembol olmuş bir milletiz. 1927

Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. 1927

Bombasırtı olayı (14 Mayıs 1915) çok önemli ve Dünya savaş tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir olaydır. Karşılıklı siperler arası 8 metre, yani ölüm kesin. Birinci siperdekilerin hepsi kurtulmamacasına düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerlerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğuk kanlılıkla biliyormusunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir cekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur' an-ı Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenlerse Kelime-i şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebriğe değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale savaşlarını kazandıran bu yüksek ruhtur.
 
Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarih söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendini bilseler,
Bilinir o zaman ki hep biriz.
Türk sadece bir milletin adı değil
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gökteki gafletten perde,
Hakikat nerede?

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
 
Vicdan resimler ve paylasimlari cok guzeldi emegine saglik Ata'mizin gulen yuzu huzur veriyor tesekkurler canim
 
Atatürk Kurtuluş Savaşında

Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası,
Selam durdu tayfası.

Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.

Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil
Sarılan anayurda
Kemâl Paşa'nın kollarıydı.

Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz'in hâlini görmeliydi.

Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemâl Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum'a kadar.

Cahit KÜLEBİ



19 Mayıs Gençlik Marşı

Bir şerefli milletin şanlı çocuklarıyız.
Kalplerimiz, nabzımız, vatan diyerek atar.
Ayrılmadan yürürüz, aynı yolda erkek, kız.
Ruhumuzda ateş var, göğsümüzde iman var...

Vücudumuz yay gibi, bacaklarımız çevik,
Kalplerde cumhuriyet, başımızdadır bayrak,
Bir emanet taşırız, Ata'mıza söz verdik.
Kuvvetimizi, gücümüzü, kanımızdadır kaynak...

Bilgi ile sporu, yürütürüz atbaşı,
Çalışkanlık, çeviklik atalardan mirastır.
Türk olmanın amacı kazanmaktır savaşı...
Bize ülkü yaraşır, bize hamle yaraşır.

19 Mayıs bizim en kutsal bayramımız.
Tarihlerde var mıdır, böyle bir günün eşi ?
Bu pınardan içiyor, alıyoruz kuvvet, hız,
Bu ocaktan yakıyor bütün gençlik ateşi...

İ. Hakkı TALAS
 
X