Can dündar - evlilik

Akasha

BiR İmTiHaNdIr AşK...
Kayıtlı Üye
27 Mayıs 2009
1.244
253
35
>Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş...alkisalkisalkis

>Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim
>için.. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni
>zamanda da... Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma
>inanmamaktan geçiyor.
>Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan... Nedir bu dayatmalar?
>Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin
>lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi...
>Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına 'höt'
>dediğinde oturmalı kadın... Ya da yumuşatıyorlar;
>Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük
>olmalıymış yaşı...
>Eğitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış
>layığı....
>EŞiM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne 'höt' dememe gerek kaldı 17 senede, ne de
>benden önce çöktü...
>Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti,
>'Ooo Can bey kapmışınız çıtırı' esprilerine muhatap dahi oldum.
>ESiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDı; ben bir taneyi 9 senede bitirdim..
>Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım... Kulağa gelen müzik
>tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibran...
>Bunu unutmadık biz.
>Ben konuşurken o dinledi, ben dinlerken o konuştu 17 sene.
>O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o 'haklisin bir tanem...' dedik,
>Öfke bitip fırtına durulduğunda 'ama bir de böyle düşün' de dedik fikrimizi
>savunurken.
>Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç için savaşan
>neferlerdik bu hayatta...
>Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği
>kadar aldık.
>Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan
>karsı cins diye sorgulamadık da ama...
>Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven'... Ve güvenin ardına
>saklanmış bir 'saygı' vardı daima...
>Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...
>Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman mı yaşayacaktık...
>Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım
>bir gece, misafir odasında...
>Gece yarısı kapı açıldı esim;
>'Ne yapıyorsun burada?' diye sordu kapının esiğinden, 'uyuyorum' dedim buz
>gibi bir sesle... Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla...
>'kay yana' dedi daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?' dediğimde 'benim yerim
>senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim' dedi...
>Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yatma saatine kadar sürecek...
>Ve bence doğrusu da bu...
>Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize...
>Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o
>listede...
>Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu, oynanan...
>Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim
>sözlerimizle...
>Sadece gönlünüzden geçtiğince...
>Dediği gibi Ataol Behramoglu'nun;
>'...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
>Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göle, bütün evrene.
>Karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve
>hayat, sunulmuş bir armağandır insana...

CAN DÜNDAR
________________________________________
 
X