Fight Club

BenPia

Queen
Kayıtlı Üye
8 Nisan 2008
4.850
18
Dövüş Kulübü, (orijinal adı Fight Club), Chuck Palahniuk tarafından yazılmış olan aynı isimli roman üzerinden çekilen kült filmdir.

1999 yapımı olan film, David Fincher tarafından yönetilmiştir ve başrollerde Brad Pitt, Edward Norton ve Helena Bonham Carter rol almıştır. Müziklerini Dust Biraderler (Dust Brothers) yapmıştır.

Dövüş Kulübü ABD'de 37.030.102 $, uluslararası olarak 63.823.651 $ hasılat ile toplam kazancı 100.853.753 $'a ulaşmıştır. Film ABD'de gösterime girdiği hafta 11.035.485 $ gelir elde etmiştir[1].

2000 yılında film, en iyi ses efektleri dalında akademi ödüllerine (oskarlara) aday oldu ve 2001 yılının kasım ayında en iyi film müziği dalında Brit ödülünü almıştır.

Filmin elde ettiği büyük başarı üzerine bilgisayar oyunu da çıkarılmış ancak kitabın ve filmin hayranları tarafından ticari amaçlı olmakla suçlanmıştı. Şu anda da (2005) müzikali hazırlanmaktadır.
vikipedi
 
günlük hayatimizdaki anlasilmaz akil ermez ib...nelikleri, b...kluklari birazdaha katlanilabilir hale getiriyor


lakin efsane su ki; "abd hükümeti ve fbi bir grup yönetmene sisteme bağlayıcı, manipulasyon etkisi yaratan filmler yaptırmak istemiştir. yapılan araştırmalarda yumuşak, naif bir sistem eleştirisi getiren, şiddet ve aksiyon içeren, sonunda bireye hiçbir çözüm sunmayan filmlerin bireylerin sisteme daha az baş kaldırmasını sağladığı görülmüştür. bunun üzerine yapılan filmler hem amacına ulaşmış hemde yüksek gişe hasılatı getirerek fbi'a ek gelir sağlamıştır. bu filmlerden en başarılıları fight club ve matrix'tir.
kirmizi kisim alintidir..

sonunda pixiesin muzigiyle tamamlanan arsivde bulunmasi gereken bir film
kitabi olaganüstüdür


aslinda bu bir kültürdür, yasam tarzidir
Nefret ettikleri islerde calısan kazandıkları parayıda gereksiz esyalar alan tüketim cılgınlıgına kapılan toplumdan olmayanların kültürü.
Ruhani Bir Savas..


"biz tanrının ortanca cocuklarıyız ve su an cok öfkeliyiz"......
 
harika secim bu tarz fimlerden cok hoslanırım ...asla pes etme ve holigans ları ızledin mı onlarda en az bunun kadar guzeller
 
evet ikisinide izledim .. keyifliydileryerimseniben
ama mukayese edersek Chuck palahniuka harbi ayip olur
 
belki American Beautyle kiyaslanabilir
tabi gerek yok bence buna :)


Bizler avlanmak icin dizayn edilmis fakat alısveris toplumunda yasayan kayıp insanoğulları..
dövüsmenin bir anlamı yok..
kesfetmenin bir anlamı yok..
aydınlanmanın bir anlamı yok..
öldürmenin bir anlamı yok..
.
.
.
.
.
Kültürümüz hepimizi aynı yaptı. Artık kimse gercek anlamda beyaz ya da siyah, zengin ya da yoksul degil. Hepimiz aynı seyi istiyoruz. Teker teker, hicbirimiz hiçbir sey degiliz.

-Bizler esşiz degiliz.
Süprüntü ya da pislik de degiliz.
Biz sadece biziz.
Biz sadece biziz ve hayatta basımıza gelenlerin bir nedeni yok.
 
brad-pitt-fight-club-photograph-c.jpg
 
genelde dovuslu filmleri fln sevmem yillardir fight club diye duyarim hic dikkkatimi cekmemisti bu yil kuzenimin yogun israrlarina dayanamayip bi izliim bakalim dedim veee manyak bi filmmis hakkaten=D
 
ya arkadaslar yapmayin yaa... filmin muhtesem bi felsefesi var... izlemeyen arkadaslarimiz da PurplePerfection gibi sadece siradan bir dövüs filmi sanicak.... yerimseniben

ayrica fight clubun soundtracki zaten muhtesemdir pixies muhtesem yorumuyla Where is my mind
bu filmin felsefesine sadece rock&metal yakisir
 
filmden ufak bir ipucu

Fight Club

Tyler Durden : Dostlarım, dövüş kulübünde bugüne kadar yaşayan en zeki ve en güçlü adamları görüyorum.
Bütün bu potansiyeli görüyorum. Ve israf görüyorum. Lanet olsun.
Bütün bir nesil kan pompalıyor, masaları bekliyor, beyaz yakalı esirler.
Reklamcılık araba ve kıyafetlerde var, işlerde çalışmaktan nefret ediyoruz.
Çünkü ihtiyacımız olmayan şeyleri alıyoruz.
Biz tarihin ortanca çocuklarıyız, dostlarım.
Amaç yada mekan yok. Büyük savaşımız yok, büyük depresyonumuz yok.
Bizim büyük savaşımız, ruhani bir savaş.
Bizim büyük depresyonumuz, hayatlarımız.
Hepimiz televizyonda görüyoruz inanıyoruz ki bir gün hepimiz milyoner olacağız veya film tanrıları veya rock yıldızları.
Ama olmayacağız. Yavaş yavaş bunu öğreniyoruz.
Ve gerçekten çok kızgınız.
 
Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe.

Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız.

Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.

***

Bizim kuşağımız büyük bir savaş görmedi, büyük bir buhran yaşamadı, ama bizim de bir savaşımız var.

Büyük bir ruhani savaş bu. Kültüre karşı büyük bir devrim hazırlıyoruz.

Büyük bir buhran bizim hayatlarımız. Biz ruhani bir buhran geçiriyoruz.

***

Bize dünyanın bokundan ve pisliğinden başka bir şey bırakmadılar.




Kuşlarla geyikler gereksiz lükslerdir ve bütün balıklar su yüzüne vurmalıdır.
Louvre müzesi'ni yakmak istiyordum.
Elgin mermerleri'ni balyozla parçalamak, Mona Lisa'yla kıçımı silmek istiyordum. Bu dünya benim dünyam artık.
Bu dünya benim dünyam, benim dünyam. o eski insanlar öldüler.

"Dünyadan tarihi söküp atmak istiyorduk."
"Geri dönüştürme, sürat limitleri, hepsi palavra,” dedi Tyler. “Ölüm döşeğinde sigarayı bırakmaya benziyor bunlar.”
Dünyayı kurtaracak bir şey varsa, o da kargaşa projesi olacaktı. Kültürel bir buzul çağı. Vaktinden önce boşaltılmış bir karanlık çağı. Vaktinden önce başlatılmış bir karanlık çağ. Kargaşa projesi sayesinde insanlık, dünyanın kendini toparlamasına yetecek bir süre boyunca eylemsizliğe mahkum olacaktı.
-Anarşiyi haklı çıkarıyorsun. ona anlam kazandırıyorsun.
Dövüş kulübünün memurlar ve kuryeler için yaptığını kargaşa projesi medeniyet için yapacaktı. dünyayı daha iyi bir yere çevirebilmek için medeniyeti altüst edecekti.

* * *

Ağzınızda bir silah varken ve silahın namlusu dişlerinizin arasındayken ancak sesli harflerle konuşabilirsiniz.

***

Hiçbir zaman tamamlanmış olmayayım, ne olur.
Hiçbir zaman halimden memnun olmayayım.
Hiçbir zaman kusursuz olmayayım.
Kurtar beni, Tyler, kusursuz ve tamamlanmış olmaktan kurtar.

***

Çünkü ancak kendimi mahvederek ruhumun gerçek gücünü keşfedebilirim.

***

Belki de kendimizi daha iyi bir şeye dönüştürmek için her şeyi kırıp dökmemiz gerekiyor.

***

Dövüş bittiğinde hiçbir şey çözülmemişti, ama hiçbir şeyin önemi yoktu.

***

Bu senin hayatın ve anbean sona eriyor.

***

Her akşam ölüyor ve her sabah doğuyordum.

***

Tyler bana bir garsonluk işi buluyor, sonra ağzıma bir silah sokmuş ve diyor ki,
sonsuza kadar yaşamak istiyorsan, ilk adım olarak ölmek zorundasın.

***

Bu yükseklikte etraf o kadar sessiz ki, insan kendini o uzay maymunlarından biri sanıyor.
Sana öğrettikleri küçük görevi yerine getiriyorsun.
Bir kolu çek.
Bir düğmeye bas.
Neyi neden yaptığını bilmiyor, sonra da ölüp gidiyorsun.

***
İnsan sevdiklerini öldürür diye bir söz vardır ya; aslında bakın, insanı öldüren de hep sevdiğidir.

***

O sarmalayıcı karanlıkta, başka birinin kolları arasına hapsolmuşken, hayatta elde edebileceğiniz her şeyin sonunda çöpe gideceğini anladığınız zaman ağlamak çok kolaydır.

***
Sevdiğiniz herkesin size sırt çevireceğini ya da öleceğini fark ettiğiniz zaman ağlamak kolaydır.

***

Zaman aralığını yeterince uzun tutarsanız, herkesin hayatta kalma şansı sıfıra düşer.

***

Uykusuzluk böyledir işte. Her şey çok uzaklardadır, bir kopyanın kopyası gibi.
Dünyayla arana öyle bir mesafe sokar ki, ne sen bir şeye dokunabilirsin, ne de bir şey sana.

***

Bütün umutlarınızı kaybetmek özgürlüktür.

***

Her kalkış ve inişte, uçak bir tarafa doğru fazlaca yattığında, kaza olsun diye dua ederdim.
Hepimizin çaresizlik içinde öleceği, insan bedenlerinin uçağın gövdesinde sıkışıp kalacağı
o anı düşünmek uykusuzluğuma ilaç gibi gelir, üstüme dayanılmaz bir uyku çökerdi.

***

Bazı insanlar gece insanıdır. Bazıları da gündüz insanıdır.

***
Başka bir yerde, başka bir zamanda uyanabilseydim, başka bir insan olarak uyanabilir miydim?

***

Dövüş kulübünde geçen bir geceden sonra, gerçek dünyadaki her şeyin ses ayarı kısılmış gibi olur.

***

Bazen bir şey yapar ve belanızı bulursunuz. Bazen de yapmadığınız şeyler size belanızı
buldurur.

***

İşyerinde, koridorda insanların yanından geçerken, herkesin küçük düşmanca YÜZ’üne karşı tamamen ZEN bir tavır takınıyorum.

***

Kendi cerahatli ve hastalıklı çürümemi kucaklıyorum.

***

Tyler diyor ki, ben henüz dibe vurmaya yaklaşmamışım bile. Ve eğer sonuna kadar düşmezsem, kurtarılmam olanaksızmış. İsa çarmıha gerilerek yapmış bunu. Sadece para, mülkiyet ve bilgiden vazgeçmen yeterli değil, diyor Tyler. Bu bir hafta sonu tatili değil. Kendini geliştirmeye sırt çevirmeli ve felakete doğru koşmalısın.

***

“Kovulmak” der Tyler, “herhangi birimizin başına gelebilecek en iyi şey olurdu.
Böylece havanda su dövmekten kurtulur ve hayatlarımızla bir şey yapardık.”

***

"Tyler'ın paper street'teki evi, içinde nefes alan onca insan yüzünden artık canlı ve ıslak bir şeye dönüşmüş. içeride o kadar çok insan hareket ediyor ki evin kendisi de hareket ediyor."

"Eve geldiğimde birinci katı tamamen kaplayarak yerlere oturmuş olan uzay maymunlarını, bir kağıttan bir şeyler okumakta olan bir başka uzay maymununu dinlerken buluyorum: “güzel ve emsalsiz bir kar tanesi değilsin. herkes gibi sen de o çürüyen organik maddeden yapılmasın. hepimiz aynı pürenin parçasıyız.”
uzay maymunu devam ediyor: “kültürümüz hepimizi aynı yaptı. artık kimse gerçek anlamda beyaz ya da siyah, zengin ya da yoksul değil. hepimiz aynı şeyi istiyoruz. teker teker, hiçbirimiz hiçbir şey değiliz.”


Marla’nın hayat felsefesi, bana söylediğine göre, ölmeye her an hazır oluşu.
Marla’nın hayatındaki trajedi ise ölmüyor oluşu.

***

Güzel ve emsalsiz bir kar tanesi değilsin. Herkes gibi sen de o çürüyen organik maddeden yapılmasın.

***

Kültürümüz hepimizi aynı yaptı. Artık kimse gerçek anlamda beyaz ya da siyah, zengin ya da yoksul değil. Hepimiz aynı şeyi istiyoruz. Teker teker, hiçbirimiz hiçbir şey değiliz.

***

Hangisi daha kötü, cehennem mi, hiçlik mi?

***

Dövüş kulübünde geçirdiğiniz zaman boyunca, banka hesabınız değilsiniz. İşiniz değilsiniz.
Aileniz değilsiniz ve olduğunuzu düşündüğünüz kişi değilsiniz.

***

Güçlü kadın ve erkeklerin oluşturduğu bir sınıf var ve bunlar hayatlarını bir şeye feda etmek istiyorlar. Reklamlar insanları gerek duymadıkları arabaların ve kıyafetlerin peşinden koşturuyor. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar, neden?
Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alabilmek için.

***

“Şunu unutma” diyor Tyler. “Ezmeye çalıştığın bu insanlar, senin muhtaç olduğun herkestir.
Biz senin çamaşırını yıkayan, yemeğini pişiren ve önüne getiren insanlarız. Senin yatağını biz yapıyoruz. Uykudayken seni biz koruyoruz. Ambulanslarını biz kullanıyoruz. Telefonlarını biz bağlıyoruz. Bizler ahçıyız, taksi şoförüyüz ve senin hakkında her şeyi biliyoruz. Sigorta bildirimlerini, kredi kartı ödemelerini biz takip ediyoruz. Hayatının her alanını biz denetliyoruz.”

***

Biz tarihin ortanca çocuklarıyız. Bizi bir gün milyoner olacağımıza, film yıldızı, rock yıldızı olacağımıza inandıran televizyon programlarıyla büyüdük, ama bunların hiçbiri olamayacağız. Ve bu gerçek kafamıza ancak dank ediyor”.

***

Bizler eşşiz değiliz.
Süprüntü ya da pislik de değiliz.
Biz sadece biziz.
Biz sadece biziz ve hayatta başımıza gelenlerin bir nedeni yok.

Dinleyin Sürüngenler;

Sizler özel değilsiniz,

Sizler güzel yada eşi benzeri olmayan kar tanesi de değilsiniz,

sizler işiniz değilsiniz,

sizler paranız kadar değilsiniz,

bindiğiniz araba değilsiniz,

kredi kartlarınızın limiti değilsiniz,

sizler iç çamaşırı değilsiniz,

Sizler herkes gibi çürüyen birer organik maddesiniz..!

Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden pislikleriyiz.

Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz ...!
 
favori filmimdir felsefeyi anlamak için üç kere izlemişimdir..david fincheri takdir etmiş hayran kalmıştım..filmde edward a aşık olmuştum nerdeyse saf psikopatım benim..filmi dikkatli izlediginizde yer yer tylerin hayali oldugunu anlayabiliyorsun..bazı sahnelerde edwar tylerla tanışmadan önce görünüyor zaten..
 
Son düzenleme:
"Beni çok garip bir dönemimde tanıdın..."

Dövüş Klübü, tüm zamanların en iyi filmlerinden!

Film ile roman arasındaki fark şu; Romanda boşlukları sadece siz dolduruyorsunuz, film de ise yönetmen ve oyuncular...

Filmini seyrettikten sonra kitabı okuduysanız, somut hale sokalım biraz, diyelim ki "Ölü Ozanlar Derneği" ise o kitap, beş gün önceden çiğnenmiş ve bir kenara atılmış ucuz bir sakızı ağzınıza atmış gibi hissedebilirsiniz kendinizi. Ama eser filmeden önce varsa ve kendi başına bir değer taşıyorsa eğer, filmi seyretmeden evvel kesinlikle kitabı okumak gerek! Ölü Ozanlar Derneği'nde yaşanan düş kırıklığı Dövüş Klübü'nde yaşanmıyor o ayrı. İlkinde ucuz bir senaryodan bir numara film ortaya çıkartılmış, diğerinde ise on numara bir eserin on numara filmi çekilmiş...

yorum alintidir
 
X