doguma hazırlıkta solunum egzersizleri

nurefsann

Guru
Kayıtlı Üye
21 Ocak 2008
2.512
16
doguma hazırlıkta solunum egzersizleri


Solunumun sıklığı ve derinliği, genelde gerçekleştirilen eyleme göre, herhangi bir çaba göstermemize gerek kalmadan vücudumuz tarafından otomatik olarak ayarlanır. Bununla birlikte solunumun bilinçli olarak da kontrol edilebilmesi mümkündür. Gebelikte kadın vücudunda değişen birçok şey gibi, solunum da değişikliğe uğrar. Böylelikle anne adayının ve bebeğin ihtiyaçlarının karşılanması için daha fazla oksijen sağlanır. Oluşan bu uyuma ek olarak, doğum sırasında gevşemeyi kolaylaştırmak, kaygıyı azaltmak ve artan oksijen ihtiyacını etkin bir şekilde karşılamak için solunum egzersizleri yapılması önerilir. Doğum sırasında solunuma odaklanmak, gevşemeyi kolaylaştırır ve kasılmalarla daha kolay başa çıkmayı sağlar. Solunum egzersizleri, rahmin oksijenlenmesini arttırır ve rahim kasılmalarıyla oluşan ağrının en aza inmesini sağlar.


Solunum egzersizleri; (A) Derin solunum egzersizi (B) Yüzeysel solunum egzersizi (C) üfleme biçimindeki solunum egzersizi olarak üçe ayrılır. Şimdi sıra ile bu egzersizlerin yararlarına, nasıl yapıldığına ve yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlara bakalım.

SOLUNUM EGZERSİZLERİ İLE İLGİLİ GENEL öNERİLER

-SESSİZ, SAKİN VE HAVADAR BİR ORTAMDA YAPILMALI,

-GEBE KENDİSİNİ SIKMAYAN KIYAFETLER GİYMELİ,

-RAHAT VE GEVŞEK BİR DURUMDA OLMALI,

-BAŞLANGIçTA İSTİRAHATTA YAPILMALI, GEBENİN TECRüBESİ ARTTIKçA AKTİVİTE SIRASINDA DA DENENMELİDİR.

A. DERİN SOLUNUM EGZERSİZİ

Günlük hayatımızda kullandığımız solunum ritmi dakikada on iki kez nefes alıp verme şeklindedir. Yaklaşık solunum hacmi ise yarım litre civarındadır. Doğumda kullanılacak derin solunumla birlikte normalden daha az sıklıkta ve daha yüksek hacimde nefes alıp verme sağlanır.


Neden derin solunum?

Derin solunum ile doğum sırasında;

.Anne adayının nefes alma sırasında harcadığı enerji azalır

.Kanın oksijenlenmesi daha yüksek seviyelere çıkar

Ayrıca özellikle gebeliğin ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkan nefes darlığı, diyaframla yapılan solunum egzersizi ile azaltılabilir.
Derin solunum nasıl yapılır?

Derin solunum diyafram isimli kas kullanılarak gerçekleştirilir. Diyafram göğüs kafesi ile karın organlarını ayıran, içinde kas dokusu bulunan zarımsı, kubbe şeklinde bir organdır. Karın solunumu yapıldığında, yani soluk alınırken karın şişirildiğinde diyafram çalıştırılır. Bu solunum şeklinde, dakikada yedi sekiz kez, ritmik ve derin nefes, burundan yavaşça alınır ve daha uzun sürede ağızdan dışarı verilir.

Diyaframla yapılan solunum egzersizinde amaç, anne adayının diyaframı ve diyafram solunumunu kavraması ve doğum sırasında gerektiğinde bu solunumu yöntemini kullanmasıdır. Ayrıca derin solunum egzersizi, gebe kaygı duyduğu zamanlarda rahatlıkla kullanılabilir. Aslında kaygının yüksek olduğu psikiyatrik rahatsızlıklarda, kaygı ile baş etmede de başarı ile kullanılan bir yöntemdir.

Egzersizler:

Egzersizler, yemeklerden en az iki saat sonra, başlangıçta kısa sürelerde yapılır. Anne adayının tahammülü arttıkça daha uzun sürelerde yapılması uygundur. Egzersiz süresi ve sıklığının her gebe için özel olarak planlanması gerekir. Her gebe için uygulanabilecek sabit bir şablon bulunmamaktadır.

.Anne adayı baldır ve karın kaslarının gevşemesini sağlamak için kalça ve dizlerini bükerek yatar,

.üç dört kez normal biçimde soluk alıp verir,

.Gebe, egzersiz sırasında aktiviteyi takip edeceği elini (esas el) diyaframını takip etmek amacı ile karnının üzerine koyar,

.Diğer elini (yardımcı el) göğüs kafesinin orta kısmına koyar,

.Yavaşça burnundan soluk alır,

.Soluk alırken dikkatini esas ele verir ve eli yukarı yükselmelidir,

.Pasif elin altında fazla bir hareket olmamalıdır,

.üst göğüs solunum sırasında gevşek tutulur.

Yapılmaması gerekenler;

.Derin solunum ardışık olarak yapılmamalıdır.

.Zorlayarak ve çok uzatarak nefes verme yapılmamalıdır.

B. YüZEYSEL SOLUNUM EGZERSİZİ

Doğumda kullanılacak yüzeysel solunum, dakikada otuz-kırk kez yapılan, az hacimli ve sık nefes alıp vermedir. Yüzeysel solunumda derin nefes alınmaz ve nefes verilirken nefesin bir kısmı akciğerlerde tutulur. Yüzeysel solunum, doğum sırasında ağrının çok arttığı zamanlarda derin solunuma yardımcı olarak kullanılır.

Yüzeysel solunum nasıl yapılır?

Derin bir başlangıç nefesinin ardından anne bir noktaya odaklanır ve dakikada 30-40 kez soluk alıp verir. Bu şekilde en az bir dakika nefes alınıp verildikten sonra derin bir nefesle egzersize son verilir. Bu teknik “sesli solunum” olarak da bilinmektedir. Bu solunum tipi bir köpek yavrusunun nefes nefese kalması şekline benzetilir. Nefes vermeye “hii” ya da “hoo” sesleri eşlik edebilir. Yüzeysel solunumda karın kasları kullanılmaz. Solunum üst göğüs kasları kullanılarak gerçekleştirilir.

Yüzeysel solunum egzersizi

Yüzeysel solunum egzersizi anne adayının diyafram solunumu ile baş edemediği daha şiddetli doğum sancılarını hafifletmek için önerilir. Yüzeysel solunum, doğum ağrıları sırasında dikkatin başka yöne çekilmesinde ve gereksiz enerji kaybının önlenmesinde faydalıdır.

Egzersiz

Solunum egzersizlerinin gebelik döneminde birlikte yapılması önerilir. çünkü doğum esnasında kullanımları birlikte olacaktır. Bir sonraki bölümde egzersizlerin doğumda nasıl ve hangi sıra ile kullanılacağını görebilirsiniz. Egzersizin, yemeklerden en az iki saat sonra, başlangıçta kısa sürelerde, anne adayının alışmasıyla birlikte daha uzun sürelerde yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Egzersiz süresi ve sıklığının her gebe için özel olarak planlanması gerektiği de akıldan çıkarılmamalıdır.

.Yüzeysel solunum egzersizinde nefes ağızdan alınıp ağızdan verilir.

.Egzersize normal solunum ile başlanır.

.Normal solunumun ardından yavru köpek solunumuna benzer şekilde, dakikada 30–40 defa, hızlı ve düşük hacimli nefes alınıp verilir,

.Nefes dışarı boşaltılırken karın kaslarının kullanmamasına özen gösterilir,

.Nefes dışarı verilirken bir el karın kaslarının üzerine konarak karnın hareket etmediği kontrol edilir.

.Eğer karın kaslarında hareket hissedilirse solunum hemen durdurulup başa dönülmelidir.

.Egzersiz normal solunumla bitirilir.

Bu egzersizde dikkat edilmesi gereken, hızlı nefes alıp verilirken solunumun kesinlikle derin yapılmamasıdır. Eğer derin ve hızlı bir solunum yapılırsa kandaki karbondioksit oranı düşer ve bayılmalar oluşur. Bunun kontrol edilmesi için, gebe egzersizi yalnız yapmamalıdır. Eğer baygınlık hissi ve baş dönmesi oluşursa gebe bir kese kâğıdının içine soluk alıp vermelidir. Bu yöntemle gebenin kanında oksijen miktarının çok fazla artmaması ve karbondioksit miktarının çok fazla düşmemesi sağlanır.

C. üFLEME TİPİ SOLUNUM EGZERSİZİ

üfleme tipi solunum doğum eylemine geçiş fazında gerekecektir. Bebeğin doğum kanalında aşağıya doğru hareketi ile kalın bağırsağın son kısmında bir basınç oluşur ve her bir rahim kasılması ıkınma hissine neden olabilir. Eğer anne adayı rahim ağzı tam açılmadan yani doğumun ikinci devresinden önce ıkınırsa rahim ağzında yırtılabilir. Bu aşamada üfleme tipi solunum modeli uygulanarak bu sorunun önüne geçilir.

üfleme tipi solunum egzersizi için yüzeysel tip solunum egzersizindeki prensipler geçerlidir. Tek fark bu egzersiz modelinde nefesin sanki bir mumu üfler gibi dışarı verilmesidir.

GEVŞEME VE SOLUNUM EGZERSİZLERİNİN DOĞUM SIRASINDA KULLANIMI

Solunum egzersizlerinde ilerleme sağlanması ile doğumda çok önemli kolaylıklar kazanılır ve birçok sorunun önüne geçilir. Doğumda solunum egzersizlerinin nerede ve nasıl kullanılacağı bu bölümde ele alınmıştır.
Doğumun birinci devresinde kullanılan solunum teknikleri

Doğumun birinci evresi gebelikte kapalı olan rahim ağzının bebeğin doğumu için tam açık hale geldiği dönemdir. Bu dönemin uzunluğu gebeden gebeye değişmekle birlikte daha önce doğurmuş anne adaylarında ortalama 12 saat, doğurmamış anne adaylarında ise ortalama 18 saattir. Rahim kasılmaları ile oluşan sancılar rahim ağzında açılmaya yol açar. Ve sona yaklaştıkça sancıların sıklığı ve şiddeti artar. Kasılmalar anne adayını rahatsız etmedikçe solunum tekniklerinin kullanılmasına gerek yoktur. çünkü uzun ve yorucu bir süreç söz konusudur. Gereğinden önce bu teknikleri kullanmak anne adayının konsantrasyonun bozulmasına ve tekniklerin etkinliğinin azalmasına yol açabilir.

Kasılmalar rahatsızlık verirse

Gebede kasılmalar rahatsız etmeye başladığı zaman derin göğüs solunumu kullanılır. Kasılmanın başlaması ile burnundan derin nefes alınıp ağızdan boşaltılır. Bundan sonra kasılmalar süresince normal derinlikle, sakin göğüs solunumu yapılır. Soluk ağızdan alınıp burundan verilir. Bu solunumla önceleri dakikada on iki defa, ilerleme kaydedildikçe sekiz defa nefes alınıp verilir. Kasılma bittiğinde tekrar derin bir nefes alınıp verilerek normal solunuma dönülür. Ağrılı rahim kasılmalarının arasında gevşeme teknikleri kullanılarak rahatlama sağlanmalıdır. Gereksiz kaygı ve endişenin azalması doğumu kolaylaştıracaktır.

Geçiş fazında kullanılan teknikler

Rahim ağzının tam açılmak üzere olduğu birinci devrenin sonundan bebeğin doğumunun gerçekleştiği ikinci devre arasındaki döneme geçiş fazı denir. Bu dönemde kasılmalar oldukça ağrılıdır. Geçiş fazında ağrı ile birlikte kısa süreli derin solunumu takiben önce yüzeysel solunum ardından da üfleme tipi solunum yapılır. Bu aşamada kullanılacak teknikleri daha açık olarak şu şekilde tarif edilebiliriz.

Oldukça ağrılı ve sık olan rahim kasılmaları başladığında;

1. Burundan alınıp ağızdan verilen derin bir solunum yapılır,

2. Ağızdan üç kez, az hacimli ve kısa kısa soluk alıp verilir,

3. Dördüncü nefes bir mum üfler gibi -püfff- verilir.

4. Bu son nefesin verilmesi kasılma bitene kadar sürdürülür.

5. Kasılma bittiğinde burundan derin nefes alınıp ağızdan boşaltılır.

İkinci evrede kullanılan solunum ve ıkınma tekniği

Doğumun ikinci evresi tam açılmış rahim ağzından bebeğin doğum kanalı boyunca ilerleyerek doğmasını kapsar. Daha önce doğurmuş gebelerde ortalama 1 saat, daha önce doğurmamış gebelerde ise ortalama 2 saat sürer. Anne adayının tüm gücünü kullanıp bebeğini aşağı doğru iterek doğuma katıldığı dönemdir. Süresi uzamış ve sıklığı artmış rahim kasılmalarında bebeğin sıkıntıya girmeden doğması için annenin çok iyi motive olması gerekir. Kasılma başladığında iki kez yavaş nefes alıp verilir, üçüncü nefes hızla ağızdan alınıp tutulur. Anne adayı nefesini tutarken kabız olduğunda büyük abdestini yapmaya çalıştığı şekilde yapması yani ıkınması istenir.

Kendini rahat hissettiği sürece nefesini tutarak ıkınır. Daha sonra hızla nefes boşaltıp tekrar alarak ve yine ıkınır. Kasılma bittiğinde derin bir solunum yapar. Kasılma aralarında anne mümkün olduğu kadar gevşeyip dinlenmeli ve yüzeysel solunum yapmalıdır. Ikınmalar sırasında uzun süre nefes tutmak bebeğe az oksijen gitmesine neden olabilir. Bu nedenle ıkınma süresi iyi ayarlanmalı ve ıkınma biter bitmez derin bir solunum yapmalıdır. Ikınma sırasında doğum kanalı ve bacaklar tamamen gevşetilmeli, omuzlar hafifçe kaldırılmalı ve ellerle destek alınmalıdır.

Anne adayı bu aşamada, doğum kanalını saran kasları güçlendirme egzersizlerinden yarar görür. Doğum kanalının güçlendirilmesi ile ilgili egzersizler doğum öncesi gebelik egzersizleri bölümünde detayları ile anlatılmıştır.



- Cocuk.Com
 
Gebelikte Egzersiz ıçin Sakınca Oluşturan Durumlar:
- Hipertansiyon
- Erken membran rüptürü (Suların gelmesi)
- Bu gebeliğinde veya önceki gebeliklerde erken doğum tehtidi öyküsü
- Servikal yetmezlik veya sirkülaj
- Gebelik sırasında kanama olması
- Bebekte gelişme geriliği olması






Anne Adayı ıçin En Uygun Gevşeme Pozisyonları Hangileridir?
a)Sırt üstü : Baş altında ince bir yastık, dizler bükülü ve diz altında yastık olmalı ayak doğal pozisyonda durmalıdır.
b)Yan : Baş altında yastık, gövde öne doğru, arkadaki kol düz yanda,bacaklar hafif bükülü ve bacaklar arasında yastık olmalıdır.Öndeki kol bir yastık üzerinde desteklenebilir
Gevşemeyi yapabilen kişi doğumun ilk devresinde uterusun açılmasına yardımcı olacaktır.

Sırt ve Bel Ağrılarını Azaltan Egzersizler Hangileridir?
1) Pelvik Tilt : Gebe sırt üstü dizler bükülü yatar. Baş altında ince bir yastık vardır, elini yatağa doğru bastırıp 10’a kadar sayar ve gevşer. Bu egzersizi otururken ve ayakta iken yapar.
2) Pelvik tilt ile birlikte anne adayı dizlerini karnına doğru çeker ve düzeltir. Dizlerini düzeltirken nefes alır karnına çekerken verir.
3) Sırt üstü yatar dizler bükülü pozisyonda iken başını kaldırıp dizlerine doğru bakar ve bırakır. Başını indirirken nefes alır, kaldırırken verir. Bu egzersiz yine pelvik tilt ile beraber yapılmalıdır.
4) Anne adayı yine dizler bükülü sırt üstü yatarken tüm sırtını yatağa bastırır, 10’a kadar sayar ve gevşer.
5) Yine aynı pozisyonda kalçalarını sıkarak birbirine birleştirmeye çalışır, 10’a kadar sayar ve gevşer.
6) Sırt üstü yatarken bacaklarını çaprazlar bir evvelki egzersizi yineler.
7) Sırt üstü dizler bükülü, dizlerini yana açarak yere değdirir ve gevşer.
8) Sırt üstü dizler bükülü, bir sağ bir sol yana bacakları değdirme. Bu hareket tek bacakla da yapılabilir ( bir sağ bacak bir sol bacak ).
9) Anne adayı eller ve dizler üzerinde sırt düz olarak harekete başlar. Sırtını kamburlaştırıp başını aşağı bükerken nefes verir, sırtını düzeltip çukurlaştırarak başını yukarı kaldırırken nefes alır.
10) Bebeğin büyümesi, ağırlığın artması ile bacaklarda ağrı ve dolaşım bozuklukları oluşabilir. Bunu önlemek için anne adayı sırt üstü ayaklarını yastıkla yükselterek yatar ve bilekten ayağı aşağı yukarı çeker ve ayak bileğinden dairesel hareketler yapar.
11) Bağdaş kurarak oturur. Ellerle dizlerini yere doğru esnetir ve bırakır. Aynı hareket ayak tabanları bitişik olarak tekrarlanır.
12) Ayaklar 20 cm. aralı iken bacakları kalçadan dışa çevirir, çömelir ve kalkar.
13) Ayna karşısına geçer ve vücut duruşunu düzeltir.

Egzersizler Günde Kaç Defa Yapılmalıdır?
Egzersizlerin her biri düzenli olarak her gün 5-6 kez tekrarlanmalıdır. Daha önceden egzersiz yapmakta olan gebeler ağır olmamak şartı ile aynı egzersiz programına devam edebilir.

Anne Adayı Günlük Hareketlerde Nelere Dikkat Etmelidir?
1.Ev işleri yaparken, toz alırken, yerleri temizlerken dizleri üzerinde durmalıdır.
2.Sırt üstü yatarken kalkıp oturmak için önce yan dönüp sonra kollardan kuvvet alarak kalkmalıdır.
3.Sandalyeden, ağırlığını bacaklarına verip destek alarak kalkmalıdır.


Anne Adayının Yapmaması Gereken Hareketler Nelerdir?
1.Ani hareketler,
2.Ağır kaldırmak,
3. Gebeliğin son döneminde çömelerek oturmak veya iş yapmak.
 
Son düzenleme:
Doğumda Nefes Teknikleri
Normal doğum fizyolojik bir süreç olup annenin ıkınarak bebeği karın kaslarının yardımı ile doğum kanalından itmesiyle gerçekleşmektedir. Kadın doğum uzmanı bu fizyolojik süreçte sadece bebeğin başının annenin perine bölgesine zarar vermeden kontrollü bir şekilde çıkmasına yardımcı olmaktadır. Doğumda asıl görev anne adayında olup doğumun sağlıklı ve risksiz gelişmesi için düzenli ve güçlü ıkınması gerekmektedir.

Doğum eylemi esnasında uygulanacak olan doğru nefes alma- verme teknikleri ile doğum eylemi daha kısa sürmekte ve bebek daha kolay doğmaktadır.Doğum eyleminde uygulanacak doğru nefes alma-verme tekniklerini gebelik döneminizde ne kadar sık uygularsa bu teknikler o kadar iyi öğrenilip daha başarılı uygulanmaktadır.

Doğum esnasında doğru nefes alıp verme neden bu kadar önemlidir?

Doğum eyleminde belli aralıklarla gelen rahim kasılmaları esnasında bebeğe giden kan akımı nispi olarak azalır. Bu normal bir durumdur. Anne adayı bu esnada derin bir nefes aldığında kandaki alyuvarlara normal bir nefeste geçtiğinden daha fazla oksijen geçer ve bu ek oksijen kasılmalar esnasında bebeğin oksijensiz kalmasını önler.

Kasılmalar esnasında duyulacak şiddetli ağrı zihinsel olarak daha çok doğru nefes alıp vermeye odaklanıldığı zaman, anne adayı bilinç altında bunu yapmaya kendini yönlendirdiği için, daha hafif olarak algılanacaktır.

Gebelik sırasında bu alıştırmalar nasıl yapılmalıdır?

Gevşeyin; Öncelikle fazla sert olmayan bir yere yatın ve dizlerinizi bükün. Vücudunuzdaki bütün kasları bilinçli bir şekilde teker teker gevşetin. Tüm kaslarınızı gevşettiğinizi düşündüğünüzde bile tekrar yaptığınız bir kontrolde bazı kaslarınızın halen kasılı olduğunu görebilirsiniz. Tümüyle gevşemiş olmaya özen gösterin.Kendinizi tümüyle zihinsel olarak bu gevşeme işine verin.

Düzenli nefes alıp verin; Tümüyle gevşediğinizden emin olduktan sonra sanki 40-50 saniye süren bir kasılmanız varmış gibi hissetmeye çalışın. Burnunuzdan içinize mümkün olduğunca ve yavaş yavaş derin bir nefes çekin, bu nefesi yine yavaş yavaş ağzınızdan dışarı verin. Bu esnada bütün kaslarınızın gevşek olduğunu tekrar kontrol edin. Kafanızda canlandırdığınız kasılmalar devam ettikçe bu işleme düzenli bir şekilde devam edin. Nefes alıp verme işlemini yaparken eğer çok hızlı bir şekilde ve aceleyle yaparsanız, kanınızdaki karbondioksit hızlı bir şekilde azalabilir, bu da geçici bilinç kaybına kadar gidebilen durumlara yol açabilir, bu nedenle derin nefes alma işlemini yavaş yavaş uygulayın. 40-50 saniye süren bir kasılmada 5-6 adet nefes alma-verme en uygun olanıdır.

Karın kaslarınızı da kullanın; Fazla sert olmayan bir yere uzanın ve ellerinizi karnınızın üzerine yerleştirin. Derin bir nefes alarak göğsünüzü değil karnınızı şişirin. ıçinizden beşe kadar saydığınız sürede bu pozisyonu koruyun. Nefesi ağzınızdan verin ve bu işlemi 5-6 kez tekrarlayın. Bu egzersiz karın kaslarınızın gevşemesine yardımcı olduğu gibi, kasılı kasların rahim üzerine gereksiz baskı yapmasını engeller,ağrıyı daha az hissedersiniz.


Nefes egzersizleri ile bir " Doğum Provası " nasıl yapılır?

Bu nefes alıp verme alıştırmalarının doğumda başarılı olması için belirli bir düzen içinde uygulanmalıdır. Daha detaylı olarak bu nefes alıp vermeleri incelemek gerekir ise;

ü Tutulmuş nefes: Derin bir nefes alın ve sonuna geldiğinizde nefesinizi tutun, içinizden ona kadar sayın, sonra havayı ağızdan bırakın. Bu tutulmuş nefes doğum sırasında özellikle bebeğinizi dışarı iterken faydalı olacaktır.

ü Yüzeysel küçük nefes: Hafifçe ve çabucak, ses çıkarmadan nefes alıp verin. Yalnızca göğsünüzün üst kısmı kıpırdamalı, karın hemen hemen hareketsiz kalmalıdır. Bu nefes ritmik olmalı. Dolayısıyla nefes alma zamanının verme zamanına eşit olmasına dikkat edin. Bu nefesi ağzınızı açık veya kapalı iken yapabilirsiniz. Bu yüzeysel nefes rahim ağzının doğum için genişlemesini sağlayan güçlü kasılmalar geldiğinde işe yarayacaktır.

ü Büyük sık nefes: Bu kez nefes ritmi hızlanmalı, saniyede tam bir nefes alıp vermek gerek. Ağız yarı açık nefes alın, nefes verin. Bu nefes rahim ağzı genişlemesinin sonunda bebeği iterken ve bebek dışarı çıktıktan sonra kendinizi engellemeniz gerektiğinde çok işe yarayacaktır.


Bu farklı nefeslere hakim olmayı öğrendikten sonra birlikte bir doğum provası yapalım. Bebeği dışarı atma sırasında duracağınız pozisyona geçin, yani sırt yastıklarla kalkmış, bacaklar bükülü,uyluklar ayrılmış olarak uzanın. Bu pozisyonda kendinizi şu egzersize alıştırın: Önce bebeği dışarı itmeyi kolaylaştıran nefes tutmayı yapın, hemen ardından bebeği daha fazla itmeyi engelleyen sık sık yüzeysel küçük nefesleri yapın. Doğum sırasında önce bebeği itmek için kendinizi kastıktan sonra, birden çocuğun başı göründüğünde ebe artık “itmeyin itmeyin” diyecektir.

Pratikte şöyle anlaşılacaktır: Tutulmuş nefes, ”nefes alın,tutun,ıkın,ıkın,ıkın”. Sonra hemen ardından ”artık itmeyin, ağzınızı açın, nefes alın, verin, alın, verin…”. Tutulmuş nefesten hemen sık nefese geçmek kolay değildir. Bu yüzden çalışmak gerekir. Ancak bu nefes egzersizlerini yaparken arada normal solumanıza dönüp, kendinizi dinlendirmeyi unutmayın.
 
ellerine emeğine sağlık canım.
ÖNEMLı:

nefes ve ses eğitimi almış olan biri olarak bir uyarıda bulunayım.daha önce diyaframını çalıştırmamış hiç nefes egzersizi yapmamış kişiler ilk denemelerinde mutlaka yanlarında birini bulundurarak ve tansiyonlarını takip ederek denemelere başlasınlar. çünkü derin solunuma alışık olmayan vücutta ani tansiyon düşüklüğü, baş dönmesi, bulantı ve kısa bilinç kayıpları yaşanabilir.nefesi doğru şekilde aldığınızı ise ilk etapta göz kararmasıyla anlayabilirsiniz.bu durum ortaya çıktığında mutlaka 30 dk ara verin. kesinlikle tok karnına uygulamayın.
 
Doğum nasıl gerçekleşir?
Doğumun gerçekleşmesi için Can'ın(bebegin) uterustan çıkarken vajen dediğimiz kanaldan geçmesi gerekir. Bu kanala girmesi için de serviks dediğimiz uterus ağzının açılması gerekir. Bu ağız açılırken zarlar yırtılır. Can(bebek) doğum yoluna doğru itilir.
Bu süreç 3 evrede gelişir.
1. Evrede uterus ağzı düzenli sancılarla açılır. Genişler. Açıklığı 10 cm olur.
2. Evrede 10 cm olan uterus ağzından, Can(bebek) düzenli sancı ve itilmelerle dışarı atılır.
3. Evre ise Can(bebek) çıktıktan sonra plasentanın çıkması sürecidir.
Doğumun başladığı nasıl anlaşılır. ?
Doğumun yaklaşmasını gösteren 8 belirti vardır...
1. Vaginal akıntıda artış; genellikle açık renktedir. Bazen hafif pembe veya kahverengi olabilir.
2. Can'ın(bebegin) başının Anne'nin kemik çatısına yerleşmesi; Ilk doğumlarda, doğumdan yaklaşık 15 gün önce Can'ın başı çatıya iner. Bunun belirtisi kasıklarda oluşan ağırlık hissi ve sık idrara çıkmadır. Ayrıca Anne göğsünün altında bir rahatlama farkeder.
3. Karındaki sancının sayısı artar. Sertleşme ve sıkışma hissi ile birlikte hafif adet sancısını andıran kramp tarzı ağrılar belirir.
4. Sık gelen ve kaybolan künt bel ağrıları.
5. Ağırlık artışının durması ve yarım kilogram kadar ağırlık kaybı. Bu zayıflamanın nedeni hormonlardaki azalmaya bağlı olarak sıvı kaybının artmasıdır.
6. Anne bir canlılık ve enerji artışı hisseder. Ama yine de fazla iş yapmamalı enerjisini doğuma saklamalıdır.
7. Barsak hareketlerinin artması, doğuma yakın kramplar halinde gelen ağrılar.
8. Serviksin yumuşaması, ağız kısmının öne dönmesi ve hafif açılarak incelmesi... Ilk sancılar 30-45 dakika arayla gelen ve çimdiklenme tarzında olan birkaç saniyelik kasılmalardır. Bunlar uterusun kasılmalarıdır ve bu esnada Anne elini karnına koyduğunda sertleşmeyi hissedebilir. -
Yanlış hesap Bağdat'dan yanlış doğum sancısı hastaneden döner...
Önemli olan bunların gerçek doğum ağrıları olup olmadığını anlayabilmektir.
Bunun için için biraz dikkat etmek, telaşlanmadan durumu değerlendirmek gerekir. Aldatıcı kasılmalar birkaç saat içinde geçer. Gerçek doğum ağrıları ise başlangıçta hafiftir ve giderek zamanla süresi, şiddeti ve sıklığı artar. 15 -20 dakikada bir gelir, karından başlar, kasıklara doğru yayılır. Adet sancısına benzer . Adet sırasında içeride biriken kan atılır, burada ise içerideki Can dışarı itilmeye çalışılır.
10-15 dakika arayla gelen 30-40 saniye süren ağrılar doğumun başladığını gösterir. Bazen doğum başladı sanılarak hastaneye gidilir. Ama hastaneye varınca sancılar kaybolur. Yalancı doğum ağrıları olarak adlandırılır bu tip ağrılar. Rahim ağzını yumuşatır açar, doğuma hazırlar. Bunlar bir çeşit ısınma turlarıdır doğum için...
Nişan geldi doğum başlıyor aman...
Ilk kasılmalardan sonra nişan diye bilinen, uterus ağzını tıkayan sümüksü, hafif kanlı bir akıntı gelir. Bu doğumun bir işaretidir. Bu bazen akıntı bazen de tıkaç biçiminde gelebilir. Nişan geldikten sonra hemen sancıların başlaması gerekmez. Bazen bir iki gün gecikebilir. Bazen de tıkaç günler önceden çıkmış ve dikkati çekmemiş olabilir. Yani nişan gelmeden de doğum ağrıları başlayabilir. Telaşlanmamak gerekir.
Doğumun ilerlemesi...
Doğum ilerlemesi için bebeği saran suyun zarının yırtılması gerekir. Bu bazen sancılar başlamadan olur.
Sancılar başlamadan su gelirse...
Su sızıntı halinde gelebilir. Ama genellikle bol miktarda su fışkırır tarzda bacaklardan aşağı boşalır. Bazen su kesesi gece uykuda açılır ve tüm yatağı ıslatır. Bu nedenle son günlerde önlem olarak yatak çarşafı altına muşamba sermenizi öneririm.
Su genellikle açık sarı renktedir. Bazen içinde Can'ın cildinden bulaşmış krem gibi artıklar bulunur. Kanlı ya da vişne çürüğü rengi dediğimiz renkteki sular tehlike belirtisidir. Ayrıca yeşile çalan renkteki sular Can'ın mekonyum dediğimiz ilk dışkısını yaptığının göstergesidir. Bu durum Can'ın sıkıntıda olduğunun habercisi olabilir.
Su kesesi çoğunlukla sancılar sırasında kendiliğinden yırtılır. Zarlar yırtıldıktan sonra su boşalır. Bazende zarlar kalındır. Ancak doktor tarafından delinerek yırtılır. Böyle bir şey yapılacağı zaman hekiminiz sizi bilgilendirir. Sakın korkmayın, bu işlem sırasında hiç bir ağrı duymazsınız, çünkü zarlar üzerinde sinir yoktur. Zarların açılması ile Can'ın başı doğum yoluna iyice yerleşir ve sancılar sıklaşır.
Sancılar artıyor...
Doğumun doğum kanalı yoluyla olabilmesi için güçlü kasılmalar gereklidir. Eğer uyuşturma yapılmamışsa bu kasılmalar sırasında ağrı duyulur. Ağrıların şiddeti kişiden kişiye değişir. Doğuma fizik ve moral yönünden iyi hazırlanmış, bilgilendirilmiş Annelerde ağrı algılanması çok az olur. Aksine doğumu korku içinde bekleyen, kendine iyi bakmamış, doğum hakkında hiçbir bilgisi olmayan Annelerde ağrı çok şiddetli algılanır.
Her ağrıda Can biraz daha doğum kanalına yerleşir. ilerler. Uterus ağzı açılırken hafif kanama olur. Çünkü buradaki küçük damarlar yırtılır. Bu kanamalardan korkulmamalıdır.
Uterus ağzının genişlemesi yavaş olur. Ilk doğumlar için 10-14, daha sonraki doğumlarda 6-8 saat sürer.
Şiddetli ve sürekli kasılmalarla serviksin açıklığı 10 cm olduktan sonra doğumun ikinci evresi yani Can'ın(bebegin) atılma dönemi başlar.
Bu dönem ilk doğumda 1 saat, daha sonrakilerde 15 dakika kadar sürer.
Doğumun son evresi
Atılma evresinde sancıların süresi ve şiddeti iyice artmıştır. Can'ın(bebegin) başının aşağı yerleşmesi ile ıkınma hissi başlar. Ikınmalarla Can'ın(bebegin) başı iyice ilerler ve çıkıma dayanır.
Rahim ağzı iyice gerilir. Esnekleşir. Kendi başına doğum yapanlarda doğumda mutlaka yırtıklar olur ve bunların onarımı zordur. Hastanede yapılan doğumlarda ise epizyotomi denilen düzgün bir kesi yapılarak, bu yırtıklar önlenir. Bu kesi doğumdan sonra dikilir.
Eğer bu kesi yapılmazsa ileride kadını tüm yaşamı boyunca sıkıntıya sokan rahim sarkmaları , idrar ve dışkı kaçırmaları gibi önemli rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Can(bebek) doğduktan sonra göbek kordonu kesilir. Henüz plasenta uterus içindedir.
Artık karın boşalmış ve Anne rahatlamıştır. Uterus küçülür ve toparlanır. Karında top gibi bir şişlik olarak hissedilir. Bu arada üşüme titreme olabilir. Doğumdan sonraki 5-10 dakika içinde plasenta ayrılır ve alınır. Kanama olmaması için ilaç yapılır.
Artık Anne doğumhaneden odasına alınabilir. Hem Can'ı (bebegi)hem de Anne'yi derin bir uyku beklemektedir. Anne uyandıktan sonra hemen Can'ını (bebegini)emzirmeye başlayabilir.


kaynak:http://www.genetikbilimi.com/genbilim/dogumnasil.htm
 
Son düzenleme:
nurefsancım ii hoş ta CAN diye bahsetmiş ya ben yazılanlara odaklanamadım bilem..yazı cann dedikçe ağlıyasım geldi:))

CAN opuyorumnanaktan
 
bende anlamadim neden CAN diye yazildigini biraz eklemeler yaptim.(bebek:)
..ama bilgiler cok guzel ....
su an en ufak sancida dogum mu basladi diye soruyorum kendime o yuzden bu bilgileri arastirdim :)
 
nurefsan canım süperolmus paylasman okrken cok heyecan yaptım ama ii oldu tsk ederim:))
 
X