Yalnız kalmamak için bakış açınızı değiştirin...

Zehranur

Nirvana
Kayıtlı Üye
16 Mayıs 2007
826
85
Yalnızlık; öylesine acı veren ve ürkütücü bir duygudur ki, insanlar bu
duyguyla yüzleşmemek için her türlü çabayı gösterirler. Ruha sıkıntı
veren kasavetli bir duygu olan yalnızlıktan kurtulmak için insan bakış
açısını değiştirmelidir. Ufuklara uzanan bozkıra bakıp moralimizi
bozabiliriz de, kâinatın yüceliğini ve bir Yaratan'ın olmasını düşünüp
rahatlayabiliriz de...

Misalli Sözlük'te "Yalnız olma, yanında kimse bulunmama durumu" ve
"Issızlık, tenhalık" olarak izah edilen yalnızlığa dilde kullanılış
örneklerinde korku, ürperti, korkunçluk hissi gibi anlamlar yüklenmiş:

"Ruha korku veren bir yalnızlıktan ürperiyorum."

"O yıl yalnızlık bütün korkunçluğu ile içime çökmüştü."

Gerçekten yalnızlık; öylesine acı veren ve ürkütücü bir duygudur ki,
insanlar bu duyguyla yüzleşmemek için her türlü çabayı gösterirler.

Bu duyguyu Orhan Veli şöyle tarif ediyordu:
"Bilmem ki nasıl anlatsam;

Nasıl, nasıl, size derdimi!

Bir dert ki düşman başına!

Gönül yarası desem...

Değil!

Ekmek parası desem...

Değil!

Bir dert ki...

Dayanılır şey değil."
 
aynı ruha sahib olanı bulursam olur yoksa beni yargılarsa ne yapayım ben

dünyası görüşü dar ise uğraşamam :hulya:
 
Hayatın olağan bir parçası

İnsan hayatına baktığımızda düz bir çizgi değildir, olmamalıdır da.
Nasıl mevsimler, aylar, günler farklı farklıdır aynen öyle insan da
bazen neşeli ve mutlu, bazen kederli ve elemli; kimi zaman özgüveni
yüksek, kimi zaman acziyet ve yetersizlik içerisinde olabilmektedir.
Her zaman dört dörtlük olmak mümkün değildir. Nasıl sağlığın kıymetini
rahatsızken anlıyorsak dost ve arkadaşlarımızın kıymetini de yalnızlık
çektiğimizde kavrarız.

Bazen yalnızlık bir ihtiyaçtır

İnsanın zaman zaman kendini dinlemesine, iç dünyasına dönmesine, Necip
Fazıl'ın deyimiyle nefis muhasebesi yapmasına ihtiyacı vardır. Bu da
ancak yalnızlıkta mümkün olur.

Bazen de yalnızlık öğretici ve kişiyi geliştirici rol oynar.
Yalnızlığın verdiği acı ve meşakketle kişi olgunlaşma yoluna girer.

İmam-ı Gazali büyük devlet adamı Nizamü'l Mülk'ün danışmanı ve
Nizamiye Medresesi'nin başmüderrisi iken bir takım şüphe, yeis ve
vesveselerin etkisine girerek dünya arzularının cazibesi ile ahiret
düşünceleri arasında kararsızlık içine düştü. Halet-i ruhiyesinin
verdiği karmaşa sebebiyle inzivaya, yani yalnızlığa çekildi. 11 yıllık
bu çile İmam-ı Gazali'yi olgunlaştırdı, bugün bile rehber olan
eserlerini böyle hazırladı.

Yine sünnet olan itikaf ibadeti ile inziva hadisesi insanı geliştiren,
ilahi bağını artıran bir yalnızlık serüvenidir. Yani çevreyi itmek
değil, yaşadığı ruhsal durumu ile toplumdan kendisini soyutlayarak iç
dünyasına çekilmesidir.
 
Faydalı olan yalnızlık

Aslında yalnızlık; özgürlüğü arayan, kendini keşfetmeye ve aşmaya
çalışan, kendi iç âlemine girmeye uğraşan insan ruhunun sığınağıdır.
Kasvetli olduğu kadar faziletlidir de. Yerin dibine batırabildiği
kadar zirvelere de çıkarabilir. Daralttığı gibi geliştirebilir de.
Çünkü yalnızlık duygusu insanı tanımada, doğru ve yanlışı kavramada,
hayatı yorumlamada çok önemli bilgiler verir, ufkumuzu genişletir.

Yalnızlık duygusunun doğru ve anlamlı kullanılmasının insanın
gelişmesinde, olgunlaşmasında büyük önemi vardır. Bu yüzden yalnızlığı
yaşamanın güzelliğini keşfetmeliyiz. Böyle yaparsak yaşamak daha bir
haz verir, daha mutlu oluruz. Peygamberlerin, büyük velilerin, birçok
filozof ve sanatçıların daha rahat ve dingin düşünebilmeleri için
zaman zaman inzivaya çekildiklerini biliyoruz.

Yine yalnızlıkta kâinata daha derin ve kuşatıcı bakar, kulluk
bilincimizi geliştirebiliriz.
 
Son düzenleme:
Rahatsızlık veren yalnızlık

İnsanı rahatsız eden yalnızlık, ruha sıkıntı veren kasavetli bir
duygudur. Bu hissi yaşayanlar yüzlerinden belli olur; çöküntü içinde,
yüz ifadeleri anlamsız, dalgın, güçsüz ve halsizdirler.

Adeta bir girdaba girmiş gibi çaresiz ve dertlidirler. Kimsenin
kendisiyle dost olmadığını, dünyada tek başına olduklarını düşünürler.
"Sanki deprem olmuş da yıkıntının altında kalmışım" diye haleti
ruhiyesini açıklayanlar olur.

Bu ağır yalnızlık hissi kişiyi alkol ve uyuşturucu düşkünlüğüne,
internet bağımlılığına, depresyon ve intihara bile yol açabilir.

Niçin yalnızlık çekilir?

Son yıllarda yalnızlık çekenlerin sayısında artış vardır. Artık
insanlar kalabalık içinde yalnızdırlar. Bunun sebepleri şöyle
sıralanabilir:

- Geçmişin geniş, iç içe, sıcaklığın ve karşılıksız sevginin hakim
olduğu geleneksel aileler bugün artık yoktur. Anne-baba ve bir iki
çocuktan oluşan çekirdek aile söz konusudur. Yani kişiler mecburen
yalnızlığa itilmişlerdir.

- Ailelerin daha az çocuğu vardır. Böylelikle amca, dayı, teyze,
yeğenler gibi insanın dayanışma ve muhabbet içinde olduğu kişilerin
sayısı da azalmıştır.

- Zorda olana ve muhtaca yardım, dayanışma, kardeşlik gibi hasletlerin
yerini günümüzde menfaate dayalı iletişim, dünyevi yarış, hırs ve
kıskançlık almıştır.

- Yakınların ölümü de insanı yalnızlaştırabilmektedir. Yaşlı bir
hastam karısının ölümünden sonra yaşadığı yalnızlık hissini
gözyaşlarını tutamayarak şöyle anlatmıştı:

"Dile kolay tam 42 yıldır beraberdik. Eve girince beni gülerek
karşılayışı halimi hatırımı soruşu, sohbetlerimiz, rahatsızlandığımda
başucumdan ayrılmayışı aklımdan çıkmıyor. Şimdi eve giriyorum, kimseyi
bulamıyorum. Onsuz olmuyor, dayanamıyorum. Onun evde varlığı bile
yetiyordu bana. Koca ev boşluktan üzerime çöküyormuş gibi geliyor,
daralıyorum."

- Toplumun İslâm'a, manevi değerlere bağlılıktan uzaklaşması da
kişileri yalnızlaştırmaktadır. Çünkü Allah'a imanın, kadere ve ahirete
inancın verdiği güç kişiyi rahatlatır.
 
Yalnızlığın çaresi


- Bakış açısını değiştirmemiz gerekir. Ufuklara uzanan bozkıra bakıp
moralimizi bozabiliriz de, kâinatın yüceliğini ve bir Yaratan'ın
olmasını düşünüp rahatlayabiliriz de...

- Kişinin dostlarının olması çok önemlidir. Yani fedakârlık yapabilen,
almadan çok vermeyi düşünen, içtenlikle seven, zor günde bile kopmayan
hakiki dostlar yalnızlık kasavetine çaredir.
Özellikle yaşlanmaya
başladığımızda dostların, bir iki laf edebileceğimiz arkadaşların
olması daha bir önem taşır.

- Okuma alışkanlığı insana yeni ufuklar açar, yeni çevreler
kazandırır. Kitaplar hakiki dostlarımızdır. Okumanın büyüsüne kendini
kaptıranlar yalnızlık çekmezler.

-Yalnızlığı kabul edip Rabbimize dayanmak bu yaranın önemli bir
çaresidir. O'nu çok seviyoruz. O'nun her an yanımızda olduğunu bilmek
müthiş bir rahatlık verir. Böylelikle kulluk ve ibadet vazifelerimize
daha dikkat eder, yalnızlık derdimiz deva haline gelir. ıbadetler de
yine insanı huzur ve mutluluğa götürür. Yani, "Hakiki dost isteyene
Allah yeter."

- Düzenli kılınan namaz, dua ve zikirler kişinin kâinatta sahipsiz
olmadığını gösterir. Bu da yalnızlığı giderir.

- Dar ve sıkıntıda olana, muhtaca ve yoksula yardım, yani cömertlik
insanın içini huzurla doldurur. Görevini yapmış olmanın hazzını tadan
kişide yalnızlık hissi kaybolacaktır.

- Ramazanda toplu tutulan oruç, birlikte yapılan iftarlar, cemaatle
kılınan namazlar yine kişiye büyük ve canlı bir dinin parçası olduğunu
hatırlatır. Dünyada tek değildir. Kendi gibi inanan, kendi gibi
düşünen ve yaşayan kardeşleri mevcuttur.

- Sılai rahim yani akrabaları ziyaret etmek, soyunun geniş olduğunu
idrak ettirir. Kişiyi önyargısız seven hısımlar ona güven ve rahatlık
sağlar.

- ınternet ve televizyon da yerinde kullanıldığında yalnızlığa
faydalıdır, aşırıya kaçıldığında ve denetimsizlik halinde yalnızlığı
körükleyici etki yapar.

selam ve dua ile...

Doç.Dr Sefa Saygılı
 
Son düzenleme:
aynı ruha sahib olanı bulursam olur yoksa beni yargılarsa ne yapayım ben

dünyası görüşü dar ise uğraşamam :hulya:

Bu aralar ruh ikizi meselesi cok gündemde ,ama Allah rizasi icin yapilan isler daha güzel diye düsünüyorum,fakat tabiiki söylediginde hak payi var...
 
X