Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
4 Ekim Hayvan haklar gn..Hayvan severler...Bir imza ltfen!!!
Bugün, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü; Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin de 31. yıldönümü. Gezegeni paylaştığımız hayvanların yaşama hakkına saygı göstermeyi unutmayalım.
Eski çağlarda insanlar hayvanlardan korunmak için uğraşıyordu, bugünse gösterilen çabalar onları korumak için. Çünkü insanoğlunun gezegenin tek hakimi haline geldiği günümüz dünyasında hayvanların durumu hayli vahim. Hayvanların her alanda kullanan bizler bu dünyayı onlarla paylaşmamız gerektiğini çoğu zaman unutuyoruz. Tarım, şehirleşme, endüstrileşme derken yaşama alanlarını giderek daralttığımız için bugün hayvan türlerinin yüzde 22'si yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Öte yandan bizimle birlikte yaşayan evcil hayvanların büyük çoğunluğu eğlence için yarıştırılıyor, dövüştürülüyor, sergileniyor; maksimum verim elde etmek için makineleştiriliyor; acımasız deneylerde kullanılıyor; ve sırf bizim yürüdüğümüz sokaklarda ikamet ettikleri için tekmelenip dövülüyor, hatta 'fazlalık' olarak görülüp öldürülüyor.
Türkiye'de hayvanların durumu, Batılı ülkelere göre daha vahim. Çünkü eğer sahipli değilse hayvanların yaşamına saygı yok. Sokaklardan toplanıp çoğunluğunda açlık, pislik ve hastalığın kol gezdiği bakımsız hayvan barınaklarına hapsediliyorlar. Geçen ay ıstanbul'da yaşanan sel felaketinde sular altında kalan Bahçeşehir Hayvan Barınağı'ndaki hayvanların kaderine terk edilmesi de hayvanların canının hiçe sayıldığının en son örneği... Bugün, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü. Önümüzdeki hafta ise ilk kez 15 Ekim 1978'de Paris UNESCO Evi'nde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 31. yıldönümü. 2004 yılında çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu ile Türkiye de hayvan haklarını tanımış şu maddeleri kabul etmişti:
- Tüm hayvanlar eşit doğar ve eşit yaşama hakkına sahiptir. - Tüm hayvanların saygı görme hakkı vardır. Bir tür hayvan olan insan, diğer hayvanları yok edemez. Hayvanları kendi çıkarı için karşılıksız kullanamaz. - Hiçbir hayvana kötü ve zalimce davranılamaz. Ancak Hayvan Hakları Yasası'nın çoğu zaman uygulanamadığı ülkemizde maalesef iş başa düşüyor. Hayvanlara ve yaşama haklarına saygı göstermemiz, yetkililere ve hayvan sevsin-sevmesin çevremizdeki herkese bunu hatırlamamız gerekiyor. Sessiz kalmayın, siz de elinizi taşın altına koyun. Ne yapabilirim diyorsanız, işe Yaşam Hakkına Saygı Derneği'nin web sitesine göz atmakla başlayabilirsiniz.
Köpük'ün ve tüm köpeklerin hikayesi Geçen yaz 14 yaşındaki köpeği Köpük'ü kaybeden gazeteci yazar Seda Kaya Güler, yeni çıkan kitabı 'Köpük Annem ve Ben'de Köpük'ü yavrusu Boncuk'un dilinden anlatıyor. 'Ben başta kedi-köpek olmak üzere tüm evcil hayvanlardan çok korkardım. Değil okşamak bir metre yanlarına bile yaklaşamazdım. Önce benim gibi her gün işe gelen Hıncal Uluç'un köpeği Cimbom, sonra Necati Güngör'ün köpeği olacak Boni sayesinde hayvanlara alıştım. Köpük'le de tüm korkularımı yendim' diyen gazeteci yazar Seda Kaya Güler köpeği Köpük'ün gelmesiyle hayatının değiştiğini söylüyor: 'ıki aylıkken aldım balköpüğü renginde kadife gibi tüylere sahip olan Köpük kızımı. Erkek kardeşi Maksi de arkadaşım Leyla'nın köpeği oldu. Gelişleriyle birlikte hayatımız renklendi, şansımız arttı, bereketimiz çoğaldı. Birlikte çok güzel anılar yaşadık...'
Köpük'ün üç yaşında anne olmasıyla onun yavrusu Boncuk da bu mutlu aileye katılıyor. Ama bir süre sonra kaçınılmaz olan gerçekleşiyor; ve geçen yaz 14 yaşındaki Köpük hayata gözlerini yumuyor. Ne tesadüf ki kardeşi Maksi de bundan on gün sonra kardeşinin peşinden bu dünyadan ayrılıyor... Seda Kaya Güler'in çok sevdiği köpeğini kaybettikten sonra onun anısına yazdığı yeni kitabı 'Köpük Annem ve Ben' bugün yayınlandı. Kitap Güler'in değil, Köpük'ün yavrusu Boncuk'un dilinden anlatıyor hikayeyi. 'Bu kitabın yazılmasını Boncuk istedi' diyor Güler; 'Annesinin ölümüyle depresyona girdi. Hepimiz üzüldük tabii ama en çok Boncuk etkilendi, hayata küstü. Yatak odamızda gardırobun içinde, kuytu bir köşe buldu ve oraya yerleşti. Bir yıldır yemek ve tuvalet için çıkmanın, arada bir gelip kendini sevdirmenin dışında orada yaşıyor.' Güler'in kitabı Boncuk'un annesinden önce ve sonraki hayatını anlatıyor, aynı zamanda Köpük'ü, Maksi'yi ve hayatına değip geçen tüm köpekleri...