Halkla ilişkiler 2. sınıf tüm ders notları paylaşım alanı...

ameliee

dileğini tuttu!:)
Kayıtlı Üye
5 Kasım 2009
5.950
539
sınava çok az kaldııı... eyvahedigeldismileeyvahedigeldismile
elimize geçen ders notlarını burda paylaşalım...


inşallah hepimiz iyi notlar alırız.. :lepi:
 
ikna ve konuşma... 5 ünite...

1,ünite

TUTUM KAVRAMI
Gündelik hayatımızda belirli birtakım tutumlar söz konusudur.
Örneğin, farklı ev hanımları değişik deterjan markalarını tercih etmektedir ya da bir kişi bir markette karşılaştığı satış elemanıyla yaptığı konuşma sonucunda önceden
kullandığı diş macunu markasını değiştirerek başka bir markayı tercih edebilmektedir.
Seyahat etmek için tercih ettiğimiz taşıtlar da otobüs, otomobil ya da uçak gibi taşıtlara ilişkin geliştirdiğimiz tutumlarımızla ilgilidir.
Görüldüğü gibi belirli bir markayı tercih etmemiz ya da etmememiz ona karşı geliştirdiğimiz olumlu ya da olumsuz tutumlarımıza bağlıdır.

Tutum kavramının tanımına baktığımızda, bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili duygu ve davranışlarını düzenli bir şekilde oluşturan eğilim olduğunu görmekteyiz.
PSıKOLOJIK OBJE=bırey ıcın anlam tasıyan bıreyın farkında oldugu erhangı bır obje demektır.bırey ıcın hersey psıkolojık obje olabılır
Tutum bireyseldir. Bir grubun davranışını gözlediğimiz anda da tutumları bireysel olarak gözlemleriz. Bunun yanında tutum doğrudan gözlemlenebilen bir kavram da değildir.
Bireyin gözlemlenebilen davranışlarından dolayı varsaydığımız durumlardır. Gözle görülemez fakat ortaya çıkan davranışlar gözlenebilir.

Tutumlar diğer tutumlarla ilişkileri bakımından farklılıklar göstermektedir. Bazı kişilerde belli bir tutum, diğerlerine göre daha merkezi ve belirleyici bir rol oynayabilir.
tutumun özellıklerı=tutumlar ve ögeler arası tutarlılık güç derecesı karmasıklık diğer tutumlarla ilişki ve merkezlık
Tutumlar belli yolları izleyerek oluşurlar. Bu yollar şöyle gruplandırılabilir:

• Büyüme ve toplumsallaşma boyunca ailede ve diğer çevrelerde öğrenilen tepki yollarının birikmesi,

• Bireyin başından geçen yaşantılarından çıkarılan genel sonuçlar,

• Çok şiddetli etki eden bir olaya dayanarak buna benzeyen olayların da aynı şekilde değerlendirilmesi,

• Başkalarının tutumlarının taklit yoluyla benimsenmesi.
Günlük yaşantımızda en basit konuşmanın bile bir ikna olduğunu söylemek mümkündür. ınsan pek çok nedenden dolayı sürekli bir iletişim içindedir.
Bilgi vermek, bilgi almak, yardım istemek, söz vermek, kendi duygu ve düşüncelerini anlatmak ya da başkasının duygu ve düşüncelerini öğrenmeye çalışmak vb. nedenlerden dolayı
belli bir yapı ve düzen içerisinde iletişim kurulur.

Gündelik hayatımızda da görebileceğimiz gibi, iletişimin gerçekleştiği bir çok durumda insanlar ya birisini verdikleri bilginin doğrultusunda,
ya davranışlarını değiştirmesinde ya da başka bir konuda ikna etmeye çalışır. Aristo, “ikna etmenin bütün uygun anlamları”
biçiminde yaptığı iletişim tanımında bu gerçekliliği vurgulamaktadır. ıknanın sözlük anlamı ise, kanaat ettirme, kanaat verebilme; kandırma, razı etme; inandırmadır.ıkna ve zeka
bağıntısına baktığımızda zeki insanların ikna edilebilirliğe karşın bir direnç gösterebileceği varsayılmasına karşın, ikna edici iletiyi kavrama ve dikkat etmenin artmasıyla i

kna edilebilirlik de artmaktadır. Bu nedenle ikna etme sorununun, kabul etme direncinin üstesinden gelme sorunuyla da yakından ilintili olduğu söylenebilir.
ıkna edici iletişim konusunda farklı yaklaşımlar söz konusudur. Bu temel yaklaşımları ve kuramları yedi başlık altında toplamak mümkündür:

• Bilgi Süreci Yaklaşımı

• Uyum Kuramı Yaklaşımı

• Algılama Yaklaşımı

• Objektif Denge Kuramı

• Bilişsel Çelişki Kuramı

• Davranış Değişim Kuramı

• Öğrenme Kuramı
Kaynağın inanılırlığı ve kaynağın sevilmesi iknanın kabulünü, inanılırlığını etkileyen önemli etkenlerdir. Kaynağın inanılırlığı iki önemli faktöre bağlıdır;

• Saygınlık ve

• Güvenilirlik.
ıkna edici iletişimde alıcının bazı özellikleri ve etkenler ikna olup-olmamalarını belirler. Bu etkenler şunlardır:

• Kaynağın, ikna edici iletişimin doğrudan kendisine yönelmediğine, hatta onu tesadüfen aldığına inanması iknanın etkililiğini arttıracaktır.

• Alıcının, kendi tutumuna ne derece bağlı olduğu, onu ne kadar önemsediği iletiyi kabul veya reddetmesini belirler.

• Alıcının tutumu ile kaynağın ileri sürdüğü tutum arasındaki fark, iknacının etkililiğini önemli oranda etkiler.

• Son olarak alıcının, ileri sürülen görüşle aynı görüşte olup olmaması, konu hakkındaki bilgi, eğitim ve zeka düzeyi ile kişilik özellikleri iknanın etkisini belirler.
ıkna sürecinin üç temel amacı vardır. Bunlar;

• Alıcı kesimde yeni bir tutum oluşturmak,

• Alıcı kesimin var olan tutumunun şiddetini artırmak,

• Alıcının tutumunu değiştirmektir.



2, ünite
ARıSTO VE ıKNA KAVRAMI


Günlük yaşamımızda önemli ve vazgeçilmez bir yere sahip olan ikna olgusu, günümüzden çok önceki zamanlarda tartışılmaya başlanmış bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır
1. ıkna konusundaki ilk kuramcılardan biri olan Aristo, iknacıları iş başında bir başka deyişle uygulamada gözlemleyerek kuramını oluşturmuştur
2. Bu bağlamda Aristo’nun mahkeme salonlarında, pazar yerlerinde sürekli gözlemler yaptığı bilinmektedir.

Aristo, ikna konusuna yaklaşırken öncelikle artistik kanıtlar olarak isimlendirdiği olgu üzerinde çalışmıştır.
Aristo’ya göre artistik kanıtlar, büyük oranda iknacının kontrolünde olan ve ikna faaliyetlerini gerçekleştirenin yaratım ve yönetim yeteneği ile ilgili boyutları kapsamaktadır.
Aristo’ya göre bu olgu, iknacının kontrolünde olmayan, biraz onun dışındaki durumlar için geçerlidir.
Bunlara örnek olarak, iknanın nerede meydana geldiği, konuşmacının fiziksel özelliği gibi noktalar verilebilir
.Aristo’ya göre artistik kanıtlar;

• Ethos (Karizma)

• Pathos (Fazilet-Erdem) ve

• Logos (Tartışma yeri) olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır.
• Ethos (Karizma)=Her insan karşılaştığı bir sunum sırasında bir şekilde etkilenir ve belli şartlar gerçekleştiğinde belirli şeylere ikna olur.
Örneğin, bazı durumlarda ikna faaliyetlerini gerçekleştirenler, izleyenler için yabancı, başka bir deyişle, izleyicilerin hiç tanımadığı kişiler olabilir.
Ancak izleyiciler ikna sırasında gördüklerine dayanarak iknacılar hakkında bir takım karar ve yargıya varırlar.
Bu bağlam içerisinde ele alabileceğimiz diğer bazı karakteristik özellikler de bulunmaktadır.
Bu özellikler, iletinin etkinliğinde önemli roller üstlenmektedir. Ses etkinliği, seçilen kelimeler, göz teması, jestler gibi sıralanabilir.
Bunların tümü Aristo tarafından Ethos (karizma) olarak tanımlanmaktadır.

Örneğin, bir iknacı sunuşunu kuvvetli bir lisan, özenle seçilmiş kelimeler, hazırlanmış jestler ve iyi bir tonlama ile sunmalıdır. Bu özellikleri ikna etmek istediği kişiler üzerinde önemli etkiler yaratmasına yardımcı olacaktır.

• Pathos (Fazilet-Erdem)Aristo’nun ikinci artistik kanıt olarak ele aldığı Pathos, hislerle bağlantılıdır. Hoşa giden istek ve tutkuları kapsamaktadır. Günümüzde bu durumlar psikolojik durumlar olarak ele alınmaktadır. ıknacının dinleyicilerin hislerini iyi belirleyip, buna göre artistik kanıtlar oluşturması, ikna faaliyetinin başarısında önemli noktalardır.Aristo zamanının fazilet içeriği ile günümüz arasında bazı önemli farklılıklar bulunmaktadır.

Bu farklılıklar şu şekilde özetlenebilir.

• Adalet

• Sağduyu

• Cömertlik

• Cesaret

• Ölçülü Olmak

• Hoşgörü

• Nezaket

• Akıllılık-Bilgelik

• Logos (Tartışma yeri) Logos, iknada yer alan insanların mantık yeterlilikleri ve olay ve olgulara mantıklı bakışları ile ilgilidir.
ıknayı gerçekleştiren kişi aslında büyük oranda alıcı-dinleyicinin bilgi sürecini en mantıksal yolla değerlendirip, karara varma yeteneğine güvenir ya da güvenmelidir.

Bundan sonra asıl olarak iknacıların yapması gereken alıcı-dinleyicilerin bunu nasıl yapacağını tahmin edebilmektir.
ışte Aristo bu bilgileri ve çıkış noktasını kıyas (karşılaştırma) kavramı ile bütünleştirerek ele almıştır.
Burada karşılaştırma süreci belli birtakım evrelerden geçer. Herhangi bir konudaki kıyas önce büyük bir varsayımın ortaya konmasıyla başlar.

başarılı iknanın adımları=Kaynak konumundaki iknacı, belli konuda belli kişi ya da kişileri ikna etmek için, bazı noktaları göz önünde bulundurmak zorundadır.

Bu noktaları şu şekilde özetlemek mümkündür;

• Başkasının iknaya bakış açısına karar verilmesi,

• ıknanın amacının belirlenmesi,

• Belli bir kişi, ele alınmak istenen belli bir olay ve amaç için doğru ve uygun zamanın seçilmesi,

• Anılan kişi ve/veya olay hakkında bilgi toplanması,

• Hareket kararı sırasında uygun adımların seçilmesi,

• Hedef kitlenin gönderilen iletiye karşı gösterdiği tepkilere göre feed-back başka deyişle yansımaların bir araya getirilmesi,

• Yansıma (feed-back) ve bilgilerin ışığında ikna edici iletilerin gerekirse yeniden düzenlenmesi ve gönderilmesi,

• Umulan başarılı iknaya ulaşılması.
ıkna Kuramları arasında yer alan Toplumsal ılgi Kuramı;

• Kişisel ilgi ve tutumlar,

• Benzeşme ve zıtlık eğilimi ve

• Prensipler (ılkeler) ana başlıkları altında incelenmektedir.Bu kuramlar deneysel yöntemlere uygulandıkları gibi, öncelikle hangi gözlenemeyen iç kuvvetlerin iknayı etkilediğini incelerler.
Tutum değişimi ve uyum kuramları, toplumsal yargı ve toplumsal öğrenme kuramları gibi kuramlar; tutum, psikolojik hastalık hisleri gibi gözlenemeyen değişkenleri veya
bizim tanışıp konuştuğumuz kişilere karşı hislerimizi göz önüne alır.

kitle iletişimin etkileri
Toplum içerisinde yaşayan çağdaş bireyler kitle iletişimi kültüründe, kitle iletişiminin kendilerine yönelttikleri bilgilere büyük oranda bağlılık göstermektedirler.
Bunun nedenlerini iki ana grupta ele almak mümkündür.

Birincisi kitle iletişimi geniş gruplar tarafından satın almak, elemek, katılmak, reddetmek ve daha pek çok kararların doğrulanması için kullanılmak üzere bir bilgi havuzu yaratır.

ıkincisi kitle iletişimi bağımlılığı her birimizi;

• Propagandaya,

• Gerçeğin çarpıtılmasına,

• Kişilerin düşüncelerini veya dikkatlerini tek bir konuya yöneltip diğerlerinden ayırmaya hassas hale getirmektedir.

• Son olarak medya bağımlılığı bizi çok farklı ve çeşitli konulara bağlar.

Ancak unutulmamalıdır ki insanlar ikna edilmemeyi yani iknaya direnmeyi, kendilerini medya iknası ile karşı karşıya getirmemeyi ve diğer insanlarla beraber ve
onlarla bilgi değerlerini karşılaştırmayı da seçebilir.Yapısal kuramlar daha önceki yaklaşımlardan daha az bilimsel olarak kabul edilebilir.
Ancak bu saptama söz konusu yapısal kuramların deneye dayanmadığını göstermez.
Elbette bu kuramlar belli birtakım deney ve araştırmalara dayanır, ancak ortada genel birtakım bazı farklılıkların olduğu söylenebilir.
Yapısalcılık veya Kişisel Yapı Kuramı, ikna kuramına yaklaşımda en az bilimsel olanıdır.
En önemli ilkesi ve farklılığı inançları da kapsamasıdır.
Çocukluğumuzdan beri her birimiz çeşitli yapılar geliştirmekteyiz.
Her birey aynı deneyimleri yaşamadığı için bu yapılar da kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.
Bu değişikliklerin en önemli nedeni ise toplumsallaşma süreci içerisinde bireylerin farklı farklı şekillenmesidir.

Yapısalcıların iknaya bu bakış açılarının geçerlilik ve doğruluğu, kullanılan iletişim stratejisindeki karmaşıklık veya ikna ediciler tarafından kullanılan stratejilerin etki derecesine çok bağlıdır.
ıkna; birini bir konuda inandırma, bir şey yapmaya razı etme, kandırma.

ıkna; kişinin tutum ya da davranışlarını “zorlama” olmaksızın etkilemeyi hedefleyen iletişim süreci.

Bu tanımlardan yola çıkarak iknanın belirleyici özelliklerini betimleyebiliriz
.Zorlama çok iyi gizlendiğinde, kişiler zorlandıklarının farkına varamayabilirler.
Aynı zamanda neyin bir baskı aracı olduğu konusunda da belirgin bir ayrım yapılamayabilir. ı
kna sürecinde alınan iletilerin insanlar tarafından içselleştirilmesi çeşitli yöntemlerle sağlanmaktadır.

ıkna yöntemlerinde kullanılan çok sayıdaki teknikle bu duruma ulaşılabilmesi çok olasıdır.
Zaten birçok yönden gelen iletiler, insanların iknaya ihtiyacı olduğu vurgusunun sürekli yapılması, neyin ikna edici bir ileti olduğu ve neyin olmadığı konusunda
insanların boşlukta kalmış olmalarından dolayı çok edilgen (pasif) konumda oldukları ve de bunun üstesinden gelebilmek için yapacak bir şeyleri olmadığı da bir gerçektir.
Sorgulamamız gereken önemli bir konu ise, iknanın gerçekten bir ihtiyaç olup olmadığıdır.
Bu konuda yapılan araştırmalara baktığımızda, iknanın, toplumsal ve psikolojik bir ihtiyaç gibi görüldüğünü söyleyebiliriz.

Ancak bu durum insanların davranışlarındaki değişiklik nedenlerini ortaya çıkartma yönündedir.
Asıl sormamız gereken soru ise “ınsanların ikna olabilmeleri için bir dürtüye sahip olup olmadıkları ve dışsal etkinlerin insanların psikolojileri üzerinde bir etkisi olup olmadığı”dır.


Reklam sektöründen gelen iknaya dayalı iletilerle kitle toplumu arasındaki ilişkiyi ise aşağıdaki gibi kurabiliriz:

• Bu malı alın, size bir şeyler (herhangi bir sıfat) katar (Yabancılaşma)

• Eğer böyleyseniz bunu kullanın (ıdeolojilere açıklık)

• Biz en güçlüyüz (Totaliterlik)

• Daha önce de yaptık, yine yaparız (Güdülenmeye açıklık)

• Farkınızı gösterin (Toplumsal ilişkilerde çözülme)

• Başarırsın, ama bununla (Dayanışmanın olgusunun kalkması)

• Herkes bunu alıyor (Standartlaşma)



3. ünite
iknaya karsı koyma


Çağdaş yaşam, toplumsal hayat içerisindeki bireyleri çok değişik ikna edici medya iletileri ve kaynaklarla karşı karşıya bırakmaktadır.
Söz konusu bu ileti ve kaynaklar içerisinde yer alan bazı reklamlar insanlara kendi ideallerindeki yaşam biçimlerinin imajını sunarken,
aslında insanların kafasındaki imajı ürün ya da hizmet şeklinde aktarmakta, pekiştirmekte ve giderek daha çok içselleştirilmesine neden olmaktadır.

Genellikle toplumsal durumlarda insanlar kendilerini bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek bir biçimde iknaya karşı tavır alıcı bilgilerle,

alışkanlıklar ve eğilimlerle donatır. ıkna faaliyetlerini gerçekleştirenlerin, özellikle ve en yaygın olarak reklamların çok değişik yol ve yöntemler kullanarak onca dil dökmelerine ve çaba göstermelerine karşın insanlar, kesinlikle belli ve zedelenmesi zor bir direnç gücüne sahiptir.

Herhangi bir şeye inanabilme ya da herhangi bir olgu ya da iletişim kaynağının inanılırlığı kavramı özel anlamının dışında bütünüyle iknaya karşı direnme ile ilgilidir.
ınanılır ve güvenilir niteliklere sahip bir iletişimci ikna sürecini etkileyebilir. Oysa hedef kitle tarafından güvenilmez olarak algılanan bir iletişimci tam tersi bir etki yaratabilir.
Bazı durumlarda bu tür iletişimciler iletinin yanlış anlaşılmasına ve buna bağlı olarak iletiye karşı konulmasına neden olabilir.
ıletişim bilimi açısından bakıldığında, iletişimin etkililiği bir çeşit öğrenme türü olarak değerlendirilebilir. ıletişimin etkileri üç başlık altında toplanır:

• Alıcının bilgi düzeyindeki değişme

• Alıcının tutumunda meydana gelen değişme

• Alıcının açık davranışındaki değişme

Bu üç değişme ya da başka deyişle iletişimin bu üç etkisi ardışık olarak ortaya çıkar ve genel olarak bu etkilere bakıldığında bunların tam da öğrenmeye karşılık geldiği görülecektir.
Söz konusu ikna olduğunda ise, öğrenme ve eğitim boyutu iletişimde olmazsa olmaz bir amaç olarak ortaya çıkar.

Öğrenmeyi amaç olarak görmek, diğer durumlarda genelleme yapmaya gerek duymayı beraberinde getirir.
ıknanın ticari boyutunun sıkça karşılaşılan birçok şeklinde, eğitim ve öğrenme, kasten kabul etmeme, reddetme ya da ayırım yapma olarak karşımıza çıkar ve bu da önemli bir boyutuyla rekabeti beraberinde getirir.
Aslında seçilmiş üründe belli bir kesinlik sağlamaya çalışmak, diğer ürünlerin bir çeşit reddedilmesi olarak ortaya çıkar.
Bir başka deyişle herhangi bir ürün yelpazesi içinden seçilen bir tek ürün söz konusuysa ve değişik neden ve etkilerle onu kullanmaya alışmışsak diğer ürünlerin tarafımızdan reddedildiğini söylemek mümkündür.
ıletişimin etkililiği bir öğrenme türü olarak nitelendirilebilir. Buna bağlı olarak ikna, eğitim boyutu olan iletişimde zorunlu bir ayrıntıdır. Belli bir konuda öğrenme yoluyla alınan bilgiler daha sonraki ikna çabalarına direnç göstermenin çıkış noktasını oluşturabilir.

ıknaya karşı koymanın diğer öğrenme boyutları da şunlardır:

• Alışkanlıklar

• Ön eğitim

• Üyesi olunan gruplar ve grup değerleri

• Dikkati dağıtma

• Tepki
Aslında insanların iknaya karşı çok da hassas olmadıkları söylenebilir. Ancak şu noktanın da vurgulanması gerekir ki, bireylerin geçmişte yaşadıkları veya bir bakıma alışkanlık haline getirdikleri şeyler iknaya karşı gelişte ya da başka deyişle iknaya direnmede rol oynar.

Günümüzde maruz kaldığımız bir çok reklam, örneğin deterjan reklamlarına bakılacak olursa, genelde hedefin bu olduğu görülür.
ıknaya direnme konusundaki faktörlerden biri olan ön eğitim kavramını gündeme getiren McGuire’nin bu konuda geliştirdiği aşılama kuramı adıyla anılan kuramdır.
ıkna her ne kadar bir bağlamıyla kişisel bir olay olsa da aynı zamanda insanın toplumsal hayat içinde yaşadığı çeşitli birlikteliklere de bağlı bir konudur.
Bu birliktelikler, insanların üyesi olduğu çeşitli küçük (aile, arkadaşlık grupları vb.) ya da büyük gruplar (takım taraftarlığı, içinde bulunulan kurumsal yapılar vb.) olarak karşımıza çıkmaktadır.
McGuire’ın araştırmalarında; bir insan bir düşünceyi desteklemek amacıyla diğer grup üyelerinin kendisiyle aynı düşünceyi paylaştığından haberdar olursa grupta durumsal bir etkileşim yaşandığı ortaya çıkmıştır.

Burada elbette diğer bireylerin inanırlılığı-güvenirliliği kadar grupların yapısı, gruba aidiyetin güçlülüğü ve grup kültürü de önem taşımaktadır.

Bu duruma ilişkin önemli ilkeleri şu biçimde sıralamak mümkündür:

• Grup fikri ve statüsü.

• Bir kişinin bir gruba dahil olması için grubun diğer üyelerinin gerçek olmasının her zaman gerekmemesi.

• Grup kavramı bağlamında yükseltilmiş grupların genellikle reklamlarda kullanılması.
Festinger ile Macoby ve sonra Vash ile Garetti iknaya karşı direnme sürecinde dikkatin dağılmasının etkilerini araştırmışlardır. Bu araştırmalar sonucunda; iknaya karşı koyma iletisi verilirken dikkati dağılan insanların kabul etmeye daha eğilimli oldukları bulunmuştur.

Reklamlarda kadının dikkat dağıtıcı öğe olarak kullanılması buna iyi bir örnektir.
Dikkatin dağılmasının karşı görüş oluşturması bilgilerin karıştırılması anlamındadır. ınsanlar kendi psikolojik eğilimlerini kaçınılmaz olarak iletişim süreçlerine taşırlar ve ilişkileri üzerinde, ilişkide bulundukları insanlar üzerinde etki yaratırlar.
Burada temel olarak bu alandaki araştırmacılardan Brehm’in geliştirdiği “Özgürlük ve Önem Kuramı” ele alınacaktır.
Herhangi bir toplumsal durum veya yapıda özgürlük ve verilen önem durumu birlikte ele alınabiliyorsa iknaya karşı koyma hareketi çok rahat ve sağlıklı bir biçimde takip edilir.
Buna verilebilecek en güzel örnek ise seçimlerdir.
Demokratik toplum yapılarında mevcut olan seçme ve seçilme özgürlüğü insanların önem gösterdiği sonuç ile bağlantılı olduğu zaman en yüksek tepkinin umulması mümkündür.

Jean Paul Sartre; “Özgürlük insanın tasarladığı duygudur, konan tüm yasakları aşabilmesidir.” demiştir.



4. ünite
Konuşma ve dinleme becerileri

Konuşma, duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı, karşımızdakilere sözcükleri seslendirerek gönderme, iletme işidir.
Konuşmak da nefes alıp vermek, yemek yemek, su içmek gibi günlük yaşamımızın bir parçasıdır. Yaşantılarımızı başkalarıyla paylaşma işidir.
ınsanların kendi konuşmalarını ve eksikliklerini tanıması oldukça önemlidir. Konuşma güçlüğü çekip çekmediğimizi anlamamız için kendimize sorabileceğimiz bir takım sorular yardımcı olabilir.

Bu sorular şunlardır:

• Söylediklerimi karşımdakiler kolayca anlayabiliyor mu?

• Düşündüklerimi açık ve etkili bir biçimde belirtebiliyor muyum?

• Sözcükleri söylerken söyleyiş ve dil yanlışları yapıyor muyum?

• Sesimi, duygu ve düşüncelerimi zenginleştirecek bir yönde kullanabiliyor muyum?

• El ve yüz hareketlerim, diğer bir deyişle sözsüz iletişimle konuşmamı desteklerken yapmacık durumlara düşüyor muyum?

• Beni dinleyenlerin ilgisini dağıtacak şekilde, gereksiz ayrıntılardan kaçınabiliyor muyum?

• Anlattıklarımın önemine öncelikle ben inanıyor muyum?

• Sözü başka alanlara kaydırıyor, amaçtan ve anlattığım konudan uzaklaşıyor muyum?

Diksiyon kelimesi Türk diline Fransızca’dan geçmiştir. Diksiyon, söz söylerken, duygu ve düşünceleri,
uygun bir şekilde belirtmek için sesin uyumunu, söylenişi, jest ve mimikleri, alınacak tavırları, yerinde ve zamanında güzel kullanma sanatıdır.
Konuşma en az şu beş etmenden oluşur:

• Ses

• Boğumlama (Telaffuz)

• Konuşma Dinamiği

• Sözcük Haznesi,

• Biçem (Üslûp)
Konuşmanın türü, özel, karşılıklı dertleşme, söyleşme, halk önünde ya da bir topluluk karşısında olabilir.
Etkili ve güzel bir konuşma yapabilmek için konuşmayı oluşturan öğeleri tanımak gerekir. Bu öğeler birbirleriyle sıkı bir iletişim içindedir ve konuşmanın başarısını belirler.

Bu öğeler şunlardır:

• Dinleyici

• Ortam

• Konu ve Konuşmacı
ıyi bir konuşmada dikkat edilmesi gereken noktaların yanı sıra konuşmalarda önem taşıyan diğer bazı önemli püf noktaları da vardır.

Bu püf noktaları şunlardır:

• Konuşmadan önce söylenecekler düşünülmeli ve planlanmalıdır.

• Konuşurken dinleyicilerle sanki karşılıklı bir konuşma yapıyormuş gibi davranılmalıdır.

• Konuşurken dinleyicilerin gözlerine bakılmalıdır.

• Konuşurken sözlere tad katılmalıdır.

Dinleme kavramında üç konu önem taşımaktadır;

• Dinleme, işitme değildir.

• Dinleme becerisi doğal değildir.

• Bütün dinleyiciler aynı iletiyi almazlar.
Dinleme türleri şunlardır;

• Görünüşte dinleme

• Seçerek dinleme

• Saplanmış dinleme

• Savunucu dinleme

• Tuzak kurucu dinleme

• Yüzeysel dinleme
Bir kimsenin konuşurken, onun anlatmak istediği ve dinleyenin anladığının aynı olup olmadığını denetleme, “yansıma” ya da “geri bildirim” olarak adlandırılır.
Dinleyen, yansıma sürecini devamlı olarak kullanır. Dinleyici bu davranışı ile konuşanın anlattığı ile ilgilendiği, onun sorununu gerçekten dinlediği izlenimini verir.
Dinlemenin sağlıklı bir şekilde gelişmesini engelleyen, zaman zaman dinleyenin kontrolünde olmayan bazı engeller olabilir.

Bu engeller şu şekilde sıralanabilir;

Fiziksel engel ve rahatsızlıklar,

Düşünce hızı,

Önyargılar,

Bölünmeler,

Konuşanı suçlamaya yönelme davranışı.


5. ünite


Bilgilendirme için konuşma
Bilgilendirme için konuşma gündelik hayatımızın birçok aşamasında gerçekleştirdiğimiz bir eylemdir. Bu durumu bir örnek ile açıklayalım.
Bir sonraki çalışma yılının bütçesi ile ilgili bilgi veren bir yönetici, dersin nasıl işleneceğini anlatan bir öğretmen gibi hep bilgilendirici konuşma yapmaktadır.
Bu tür iletişim konusunda sahip olunan yetenek tüm hayatımız boyunca kullanabileceğimiz bir hazinedir.
Bilgilendirici konuşmayı sınıflandırmanın birçok yolu vardır.

Bilgilendirici konuşmayı şöyle sınıflandırabiliriz:

• Objeler hakkında konuşma,

• Süreçler hakkında konuşma,

• Olaylar hakkında konuşma,

• Kavramlar hakkında konuşma.


Bu sorular şunlardır:

• Bilgi doğru bir şekilde iletiliyor mu?

• Bilgi açık bir şekilde iletiliyor mu?

• Bilgi, alıcı için anlamlı ve ilgi çekici hale getirilmiş mi?
Pek çok bilgilendirici konuşmada içine düşülen hataları temel ilkeler olarak ele alabiliriz.

Bu temel ilkeler şunlardır:

• ızleyicinin çok şey bildiğini sanmamak

• Konuyu doğrudan izleyicilerle ilintilendirmek

• Çok teknik olmamak

• Soyutlamalardan kaçınmak

• Düşünceleri kişiselleştirmek
Özel durum, gündelik hayatımızın tek düze akışından farklı, belli bir takım yüksek noktalarıdır.
Mezuniyet töreni, evlenme, emeklilik yemeği, ödül töreni gibi durumlar özel durumlar olarak ele alınır.
Bu tür konuşmalar ne bilgilendirici ne de ikna edici konuşmalardır. Özel durum konuşmaları, özel durumların özel gereksinimleri için şekillendirilir.

Sık kullanılan özel durum konuşmaları şunlardır:

• Giriş konuşmaları

• Sunuş konuşmaları

• Kabul konuşmaları

• Anma konuşmaları

• Yemek sonrası konuşmalar
Ortak bir amaç etrafında toplanmış, aralarında etkileşimin sürekli olduğu, en az iki kişiden oluşan insan topluluğuna “grup” denir.
Aile, sınıf ve okul gibi yapılar gruba örnek olarak verilebilir. Durakta bekleyen insanlar, her ne kadar ortak bir amaca sahip olsalar da aralarında sürekli bir etkileşim olmadığı için bu insanlara grup değil, “yığın” denir.

Dışarıdan bakan biri gruptaki şu üç olayı rahatlıkla kavrayabilir:

• Grup içinde hakimiyet, üstünlük, baskınlık ya da çekingenlik,

• Arkadaşlık,

• ış kabulü ya da reddi.

Bu boyutlar kişisel iletişim yoluyla da ayırt edilebilir. Örneğin, politik düşüncelerinde katı ve tutucu olan bir insan genellikle diğerlerini etkilemeyi ve otorite kurmayı amaçlar.
Daha fazla fikir üretir ve daha az güler.
Kişiliğin oluşmasında grup içindeki iletişim, etkileşim önemlidir. Grubun türü ne olursa olsun grupta belli bir aşağı-yukarı, bir tür ast-üst ilişkisi vardır.
Baskın olanlar yukarıda, çekingen olanlar ise aşağıdadır.

Bu iki kişi iletişim eylemini gerçekleştirdiklerinde çekingen olan baskın olan kişinin düşüncelerinin etkisi altında kalacaktır.
Çünkü çekingen olan kişi, baskın olana daha fazla söz hakkı tanıyacaktır. Aynı zamanda baskın olan kişi o grubun lideridir. Grup lideri olumlu davranışlar da gösterir.
Ancak bu boyuttaki liderlerin görevleri olumlu davranışlar sergilemekten çok ortaya çıkabilecek problemleri çözme yönündedir.
Grup yapısının, genellikle grubun düzenli bir ilişkiler sistemi olduğu görülür. Gruplar yapıları bakımından farklılıklar gösterdiği gibi zaman içinde yapısal değişme de gösterebilir.

Grup yapısını etkileyen önemli faktörler şunlardır:

• Grubun iletişim yapısı

• Gruplarda iletişim türleri

• ıç grup–Dış grup

• Grup verimliliği ve bütünlülüğü
Grup içi katılım grup verimliliğini etkileyen en önemli etkenlerden biridir.

Buna etki eden faktörler ise şunlardır:

• Görev güdülenmesi

• Bağlılık güdülenmesi

• Ortam güdülenmesi
ınsanların grup oluşturma konusunda doğal bir eğilimleri vardır. Çocuk sahibi olmak ve yetiştirmek için aile adı altında,
öğrenmenin programlı bir şekilde sağlanması için okullar adı altında, inançların paylaşılması ve ibadet için cami, kilise adı altında gruplar oluşturulur.

Her grubun bir amacı vardır. Bazı grupların varlıkları amaç gerçekleştikten sonra ortadan kalkarken (okullardaki sınıflar gibi), grup üyeliğinin hayat boyunca sürdüğü bazı gruplar da söz konusudur.
Her durumda gruplar bir ihtiyacı karşılar. Bireylerin tek başlarına yapabileceklerinden daha fazlası ve iyisi gruplarca yapılır.

Bireyler iki tür grup kurarlar:

• Biçimsel olmayan (informal) gruplar

• Biçimsel gruplar (formal) gruplar
ıletişim biçimleri bakımından küçük grupların dört özelliği bulunur:


• Birinci özellik, küçük grupların en az üç üyesi olması gerekliliğidir. Bu gruplarda en fazla on iki kişinin bulunacağı kabul görmektedir. Bu grupların en önemli özelliği, grup üyelerinin her birinin hem konuşmacı hem de dinleyici olmasıdır.

• ıkinci özellik, küçük grup üyelerinin birbirine bağımlılığıdır. Bir üyenin bir şekilde etkilenmesi, diğer üyeleri de etkiler.
Grubun sorumlulukları bireysel düşünce ve amaçlardan daha önemlidir.

• Üçüncü özellik, grup üyelerinin etkileşiminin iletişim yoluyla gerçekleşmesidir.
Grup üyeleri kendi aralarında düşünce alış verişinde bulunurlar.

• Dördüncü özellik, grup üyelerinin belli bir amaç etrafında örgütlenmeleridir.
Dört küçük grup türü vardır:

• Deneysel gruplar

• Öğrenme grupları

• Bilgi toplama grupları

• Problem çözme grupları
Küçük gruplarda liderlik, grup üyelerini grubun amaçlarına ulaşması doğrultusunda etkileyebilmekle ortaya çıkar.

Liderliğin ortaya çıktığı ya da liderliği belirleyen durumlar şunlardır:

• Bir üyenin grup toplantısı yer ve zamanını belirlemesi

• Bir üyenin grup toplantısında gündemi belirlemesi

• Bir üyenin diğerlerini belli bir konu ve konum için ikna etmesi

• Bir üyenin gereksiz olabilecek yan konuları ortadan kaldırarak grubun amacından sapmasını önlemesi

• Bir üyenin grubun diğer üyeleri arasındaki görüş ayrılıklarını çözmesi

• Bir üyenin belli bir toplantıda ulaşılan sonuçları özetlemesi
Küçük grup üyelerinin her biri, kendi içerisinde beş gruba ayrılan belli sorumlulukları üstlenmek durumundadır.

Bu sorumluluklar şunlardır:

• Bireyin kendisi grubun amaçları konusunda taahhüt altında hissetmesi

• Bireysel görevlerin yerine getirilmesi

• Bireysel çatışmalardan kaçınılması

• Tam katılımın özendirilmesi

• Tartışmanın doğru yönde ilerlemesi

Bu sorumluluklardan bir kısmı liderlik rolleri ile ilintilidir. Ancak bu beş sorumluluk türü de her grup üyesinin bireysel zorunluluk olarak kabul etmesini gerektirecek kadar çok önemlidir.
Bir problemle karşılaşılması durumunda, grubun işlerinin kolaylaşması ve sonuca ulaşılmasında kullanılan yansıtıcı düşünce metodunun çeşitli basamakları bulunmaktadır.

Bu basamaklar şunlardır:

• Problemi tanımlama

• Problemi analiz etme

• Problemi çözmede ölçütler oluşturma

• Olası çözümler üretme

• En iyi çözümü seçme
Problem çözme grubunun çalışması, yansıtıcı düşünme metodunun son basamağına gelinmekle sona ermez. Grup üyeleri öneriler üzerinde anlaştığında, artık onları birilerine sunmak gerekir.
Bazen grup resmi yazılı bir rapor hazırlar. Ancak bu yazılı rapor, bir sözlü raporla, sempozyumla veya panel tartışmaları ile desteklenebilir ya da yerini onlara bırakabilir.
 
Son düzenleme:
Halkal ilişkiler yazarlığı 4 ünite...

Halkla ılişkiler Yazarlığı Ders Notları


01. Halkla ılişkiler Yazarlığı

Halkla ilişkiler yazarlığı nedir? Hangi konuları kapsar?


Halkla ilişkiler yazarlığı, planlanmış hedeflere ulaşmak için belirlenmiş hedef kitleleri etkilemek ve ikna etmek amacıyla açık, anlaşılır ve gerçek verilere dayanan etkili mesaj oluşturma sürecidir.
Halkla ilişkiler yazarları çalıştıkları kuruluşları veya hizmet verdikleri müşterileri için basın bülteni, konuşma metni, reklam metni, yıllık, broşür, haber mektubu, basın makalesi, basın kiti, kitap, el kitabı, kurum dergisi ve gazetesi, el ilanı, doğrudan postalama, davetiye vb. yazarlar.

Halkla ilişkiler yazarının görev ve sorumlulukları nelerdir?

Halkla ilişkiler yazarı, toplum çıkarlarına ve bireylerin değer ve özgürlüklerine saygılı olmak, hedef kitlelerine ve yararlandığı medyaya karşı dürüst ve açık davranmakla yükümlüdür.

Halkla ilişkiler yazarlığının gazetecilikten ayrılan özellikleri nelerdir?

Halkla ilişkiler yazarı da gazeteci de aynı yöntemleri kullanarak kitle iletişim araçlarında yayınlanmak üzere mesaj üretirler.
Fakat her ikisinin de amaçları, hedef kitleleri ve kullandıkları iletişim kanalları açısından birbirlerinden farklıdır.

Halkla ilişkiler yazarı ikna edici ve etkili mesajı nasıl oluşturur?

Halkla ilişkiler yazarının hazırladığı etkili mesaj hedef kitlenin dikkatini çekmeli, merak ve ilgi uyandırmalı.
Halkla ilişkiler amacıyla hazırlanan mesajın inandırıcı ve ikna edici olabilmesi için, mesaj etkili olmalıdır.

Halkla ılişkiler Mesajlarını Yazma sürecindeki evreler nelerdir?

1. Planlama Süreci
- Problem Geliştirme ve Durum Saptaması
- Konunun Araştırılması
- Hedef Kitle Analizi
- Değerlendirme ıçin Hedeflerin ve Kriterlerin Belirlenmesi
- Uygun Medya Seçimi

2. Yazım Süreci
- Mesaj Stratejisinin Düzenlenmesi
- Stil ve Mesajın Düzenlenmesi
- Mesajın Yazımı

3. Değerlendirme Süreci
- Dağıtım Kanallarının Avantajına Göre Mesajın Test Edilmesi
- Programın ıçinde ve Devamında Mesajın Değerlendirilmesi

Halkla ılişkiler Yazarının Medya ile ılişkileri Nasıl olmalıdır?

Halkla ilişkiler yazarı mesajını iletirken, basın bültenleri, röportajlar, basın makaleleri, sponsorluk gibi araçlar aracılığı ile kurumlarının adını medyada duyurarak kurum lehine bir kamuoyu yaratmaya çalışırken,
medya da haber ihtiyacını karşılamış olur. Halkla ilişkiler yazarı mesajlarını hedef kitlesine iletebilmek için medyada yer almak istiyorsa, doğru medya kuruluşunu seçmek ve doğru mesajlar üretmek zorundadır.

02. Haber Yazımı ve Teknikleri
Haber nedir? Bir olayın haber olma ölçütleri nelerdir?

Haber, toplumun genelinin ilgisini çekecek güncel olayların, onların en kolay anlayacağı biçimde sunumudur.
Bir olayın haber olma ölçütleri; sıklık derecesi, yoğunluk değeri, açıklık, anlamlılık, uyumluluk, beklenmediklik, devamlılık ve çeşitlemedir.

Haber değeri nedir?

Bir olayın haber değeri alabilmesi için; etkili ilgililik, zamanlılık, yakınlık, ilginçlik, nadirlik, önemlilik ve heyecanlılık unsurlarından birkaçına sahip olması gerekir.

Habercilik kuralları nelerdir?

Haber yazımında, habercinin dikkat edeceği kurallar: nitelik, denge ve objektifliktir.

Haber kaynakları nelerdir?

Haber kaynakları kaynağından doğrudan alınanlara birinci el kaynaklar, kurum ve kuruluşların basın bültenleri, haber ajansları gibi kaynaklardan edinilen haberler de ikinci el kaynaklar olarak sınıflandırılmaktadır.

Haber yazımında 5N 1K nedir?

Haber yazımında 5N 1K, ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl ve kim sorularına yanıt verilmesini ifade eder. Bu sorulara verilen yanıt, okur/izler kitlenin olayı tam olarak anlamasında yeterlidir.

Haber yazma teknikleri nelerdir?

Haber yazımında kullanılan teknikler; ters piramit, dörtgen, düz piramit, konuşma dili, serbest yazım teknikleridir.

Haber giriş teknikleri nelerdir?

Haber girişinde kullanılan başlıca teknikler; tanımlayıcı giriş, özetleyici giriş, genelleyici giriş, ayrıntı girişi, öyküleyici giriştir.

03. Basın Bülteni
Basın bülteni nedir? Hangi konularda basın bülteni yazılabilir?

Basın bülteni, kurum ile ilgili etkinlikleri, stratejileri, düşünceleri, olayları vb. içeren, haber değeri taşıyan, önemli bilgiler veren ve medyaya gönderilen yazılı metinlerdir.
Haber değeri taşıyan yeni çıkan ürünler, kuruma yeni seçilen yöneticiler, yönetim kurulundaki değişiklikler, yeni anlaşmalar, kuruluş yıl dönümleri vb konularda basın bülteni hazırlanabilir.

Yazılı basın için basın bülteni yazma sürecinde dikkat edilmesi gereken kurallar nelerdir?

Yazılı basın için hazırlanan bültenler:
- Beyaz veya çok açık renkli kağıda çift aralıklı olarak 12 punto ile yazılmalı.
- Genellikle ters piramit yöntemi kullanılmalı.
- Tarih ve başlık yazmayı da ihmal etmemeli.
- Giriş paragrafında daima 5N 1K kuralına (ne, nerede, ne zaman, niçin, nasıl, kim) yer vermeli. Okuyucuyu metnin içine giriş paragrafı çekeceği için bültenin en önemli parçasıdır.
- Teknik bir dil veya kurumu övücü kelimelerle dolu bir bülten göndermekten kaçınılmalı.
- Bültenler asla başlıksız gönderilmemeli
- Hedef kitle üzerinde etki yaratmak için görsel materyale de (fotoğraf, grafik) gereksinim vardır.
- Radyo ve televizyon için hazırlanan bültenler, yazılı basın için hazırlananlarla temelde aynı olsa da bazı farklılıklar gösterir.

Basın bültenlerinin türleri nelerdir?

- Tek sayfalık basın bültenleri
- Destekleyici bilgi içeren basın bültenleri
- Özet eklenmiş teknik bültenler
- Konuşma veya rapor metinlerini destekleyen özetleyici basın
- Açıklayıcı ek fotoğraf altı bilgisi
- Kısa duyurular

Radyo için basın bülteni yazma sürecindeki kurallar nelerdir?

Radyo için hazırlanan bültenler;
- Haber niteliği taşıyan mesajlardan oluşmalı.
- Cümleler, kısa ve anlaşılır olmalı.
- Her cümlede 10 kelime bulunması idealdir. ılk birkaç kelime, dinleyiciyi mesaja konsantre etme amacıyla adaptasyon sağlar.
Mesaja dikkat, cümlenin ikinci yarısından sonra gerçekleşeceği için ana mesaj bu cümlede verilmeli.
- Bültenler kısa olmalı (30 ile 60 saniye arasında).
- Noktalama işaretlerine dikkat etmeli, kısaltmaları açık olarak belirtmeli.
- Numaraları da rakamla yazdıktan sonra parantez içerisinde yazıyla belirtmeli.
- Format basın bültenlerinin formatında hazırlanmakla birlikte metnin üstüne mesajın yayın süresi belirtilmeli.
- 5N 1K kuralı ile hazırlanan bültende sözcük seçimlerine dikkat etmeli.
- Bülten konuşma dilinde yazılmalı.
- Bültenler, radyoya postayla değil, elden, faksla veya e-mail ile gönderilmeli.

Televizyon için basın bülteni yazma sürecindeki kurallar nelerdir?

Televizyon için hazırlanan bültenler;
- Önce yazılı hazırlanmalı sonra ses ve görüntüye dönüştürülmeli
- Mesajlar, 35 mm veya 16 mm’lik film veya videoteyp formatında hazırlanmalı.
- Mesajlar, durağanlıktan kurtarılarak çekicilik kazandırılmalı.
- Mesajlar mutlaka profesyonel film ve televizyon uzmanları, kurgucular ve yazarlar tarafından hazırlanmalı.
- Mesajın yazılı metninin görüntülerle çok iyi bir uyum sağlamasına önem verilmeli.
- Gönderilen metnin, film kaydının her sahnesinin süresi açık olarak belirtilmelidir.

Basın bültenlerinde fotoğrafın kullanımı nasıldır?

Basın bültenlerinin önemli bir parçası olan fotoğraflar, dikkat çekiciliğinin yanı sıra mesajı yansıtabilme özelliği taşımalıdır.
Halkla ilişkiler yazarı, alt yazıyla desteklenen etkili bir fotoğrafla metnin okunabilirlik payını arttırır.

04. Basın Makalesi, Haber Mektubu, Röportaj
Basın makalesi nedir? Hangi amaçlara yönelik hazırlanır?

Makale, belirli bir konuda açıklayıcı, bilgilendirici, inandırıcı nitelikler taşıyan, ele alınan konunun düzeyli bir biçimde ayrıntıları ile incelendiği,
kanıtlar ya da belgeler ile desteklendiği, bilimsel üslupla kaleme alınan düşünce yazılarıdır. Halkla ilişkiler etkinliği çerçevesinde yazılan makaleler bazı amaçlar taşımaktadır.

1. Temsil edilen şirket, kurum ya da kuruluşun hizmetinin, ürününün ya da çalışmasının tanıtımını yapmak,
2. Bu yönde kamuoyunun dikkatini çekmek,
3. Gündem oluşturmak,
4. O ürün, hizmet ya da çalışmalara yönelik sosyal saygınlığı artırmak amaçlanmaktadır.

Halkla ılişkiler Amaçlı Makale Çeşitleri Nelerdir?

Halkla ılişkiler Amaçlı Makale Çeşitleri:
Bilinen Bir Sorun Hakkında ışletmenin Tutumuyla ılgili Bilgi Aktaran Makaleler,
Araştırma ınceleme Makaleleri,
Ürün veya Hizmeti Kullananlara Sağladığı Yararları Konu Alan Makaleler,
Yapılan Araştırmadan Sonra Bir Ürünü Öne Çıkartmaya Yönelik Makaleler,
Bir Sorunu ve Nasıl Çözüldüğünü Tarihsel Kaynaklara Dayanarak Anlatan Makaleler,
Biyografi ıçerikli Makaleler,
Bir Tarihsel Süreci Aktaran Makalelerdir.

Haber mektubu (bülten) nedir? Hangi özellikleri taşımalıdır?

Haber mektubu ise halkla ilişkiler ya da kurum içi iletişim sağlanmasına yönelik, halkla ilişkiler birimleri ya da yetkili kılınmış bir ekip tarafından hazırlanan, işletme,
organizasyon, kurum ve kuruluşların çalışmaları, ürünleri, hizmetleri ve etkinlikleri hakkında, öncelikle çalışanları ve ilgilileri daha sonra da genel olarak hedef kitleyi
bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış ve dağıtılmış yazılı metinlerdir.

1. Haber mektupları, bilinçli bir iş yeri yönetiminin çalışanlar, üyeler ya da ortaklar üzerindeki en etkin silahlarından biridir.
2. Haber mektupları, düzenli, her defasında zengin bir içerikle hazırlanmış ve iş yerindeki herkesi mutlaka ilgilendiren bir unsuru bünyesinde taşımalıdır.
3. ıç iletişimin sağlıklı işlemesini sağladığı gibi iç motivasyonu, morali, dinamizmi, iş yeri bağlılığını, iş akışındaki uyumu ve üretimi de artırmalıdır.

Haber mektupları hangi amaçlara yönelik hazırlanmaktadır?

Haber mektupları, temsil edilen işletme, kurum ya da kuruluşun hem medya ile hem de kamuoyu ve hedef tüketici kitlesi ile sağlıklı ilişkiler kurması,
doğru ve amaca uygun haber akışını sağlaması açısından oldukça etkin bir halkla ilişkiler aracıdır. Bir işletme, kurum ya da kuruluşun ürünleri, hizmetleri, etkinlikleri,
organizasyonları, çalışmaları, planları, yönetimindeki değişikliklerine yönelik haber mektubu hazırlanacağı gibi,
yalnızca tüketiciyi bilgilendirmek amacıyla işletmenin geliştirdiği bir ürünü, bir ürünün ulaştığı başarıyı, bir üründeki değişiklikleri ya da bir ürünün tüketiciye yeni sunum biçimlerini anlatmak amacıyla da hazırlanmaktadır.


Röportaj nedir?

Röportaj da gazete, dergi, radyo ya da televizyonda yayınlanmak üzere, bir popüler kişilik ile konusunun uzmanı biri ile
karşılıklı görüşülerek ya da yaşanan bir ortamı okura aktarmaya yönelik, içeriğinde haber özelliği taşıyan, araştırmaya dayalı geniş
kapsamlı bir yazı ya da program türüdür. Röportaj bir kişi ile yapılabildiği gibi, bir mekân, durum, bir yöre, bölge, bir kurum, kuruluş
ya da işletme ile oranın yaşamı, özellikleri, kültürü, işleyiş biçimi, tarihi, çalışmaları, ürün ya da hizmetlerini tanıtmaya yönelik de yapılabilir.

Röportajı niteleyen unsurlar nelerdir?

Röportaj, okura, dinleyiciye ya da izleyiciye, sanki o an orada o olayı, kişiyi, hizmeti, ürünü, gelişmeyi, çalışmayı,
mekânı, röportaj yapan ile birlikte orada yaşıyormuş gibi hissettiren, bu nedenle de diğer türlerden daha çekici olan bir yazı ve program türüdür.

Röportajda konu geniş kapsamlı olarak ele alınmakta, ayrıntılara inilmekte, görsel unsurlar ile desteklenmekte, daha soruşturmacı bir yaklaşım izlenmekte,
olabildiğince ilginç, çarpıcı unsurlar ön plana çıkartılmaya çalışılmaktadır. Bu nedenlerden dolayı röportaj, ciddi bir ön hazırlık araştırmasını, konu ya da kişi hakkında olabildiğince
ayrıntılı bilgi sahibi olunmasını gerektirir. Röportaj eğer kişi ile yapılıyorsa mutlaka yüz yüze ve dar bir zamana sığdırılmadan; eğer bir yöre, bölge, kurum, kuruluş ya da işletme ile oranın yaşamı, özellikleri,
kültürü, işleyiş biçimi, tarihi, çalışmaları, ürün ya da hizmetlerini tanıtmaya yönelik yapılıyorsa, mutlaka o ortamı yaşayarak, gözlemleyerek ve o ortama katılarak yapılmalıdır.

Röportajın biçimsel özellikleri nelerdir?

Röportajın belirli bir yazınsal, anlatımsal ve sunum planı bulunmaktadır. Bir diğer deyişle röportajda her ilgi çekici nokta, her sürpriz anlatım,
her heyecan ve merak uyandırıcı aktarma belirli bir kurgu, bir plan dâhilinde gerçekleştirilmelidir. Ön hazırlığın oldukça geniş ve bilinçli bir biçimde yapılması,
araştırmacı bir tutumun takınılması, röportajın gerçekleştirilme ve aktarılma aşamasının başarısı açısından önemlidir. Bu doğrultuda da röportajın ana teması,
genel çerçevesi, görüşülecek kişi ya da kişilerin iyi belirlenmesi, gerekiyorsa randevuların alınması, detayların iyi düşünülerek planlanması, soruların önceden
hazırlanılması gerekmektedir. Ayrıca sorular olabildiğince açık ve net bir ifade ile sorulmalıdır.
 
Son düzenleme:
Kurumsal iletişim çıkan sorulardan..

Kurumsal iletişim nedır?
Bır kurumun hedef gruplarına yönelltıgı tüm iletisım çabasıdır
Kurum kımlıgının gerçek anlamda uygulandıgı donem
Stratejık dönem
ıletısım dızaynının içerısınde yer almaz
Ürün dızaynı
Bıreyın zıhnınde yavas yavas olusan imgelerın butunune ne denır
ımaj
Tutundura karmasını ögelerınden bırıdır
Kısısel satıs
Kurumdan kaynaklanan krız nedenlerınden bırıdır
Boykotlar
ıletısım araçları için ayırılacak butçe kurumsal iletısım planlamasının hangı asamasında çıkar
Stratejı
Hangısı kurumsal imaj önemının artmasının nedenlerınden bırı degıldır
Yasal duzenlemeler
Kurum kulturunun sembollerınden degıldır
Yazı sembollerı
Stratejık iletısım özellıklerınden bırı degıldır
Belırlı noktalara gore olması
Hangısı kurumsal ımajı belırleyıcı nıtelıklerınden degıldır
Negatıf ımaj
Kurumsal kımlık sunumlarının ilgili gruplar üzerinde bıraktığı bütünsel algıya ne ad verilir
Kurumsal imaj
Kurumsal reklamcılıkta başarıyı getıren unsurlardan değildir
Kurumsal kımlık_kültür ve misyonu nun gerı planda tutulması
Kurum içi iletişimin işlevlerınden bırı degıldır
Satısları artırmak
Aksıyon hareket sembollerınden bırı degıldır
Tarıhı semboller
ıletısımde sınerjı ve tek seslılıgı merkeze alan ve tü iletısım program ve ortamlarında ayrı mesajın işlenmesını on goren yaklasıma ne ad verılır
Butunlesık pazarlama yontemı
Pazarlama ıletısımın bılesenlerınden bırı degıldır
Reklam
 
Halkla ilişkiler uygulama teknikleri sorular...

Halkla ilişkiler ve uygulama teknikLERI
1-Nesnelerin ve olayların zihinde beliren hali*bir çeşit düşsel imaj…tanımı nedir?
ıMGE

2-Uluslararası anlam taşıyan gorsel iletişim sistemlerine ne ad verilir?
PıKTOGRAM

3-ABD’li antropolog Edward Hall tarafından ‘’Proxemics’’olarak adlandırılan
karşılıklı ilişkileri kapsayan kavrama ne denir?
SESSıZ DıL

4-Gestalt kuramı ile ilgili bir örnek veriniz.
GÖRSEL BıR ıMAJIN PARÇALARI FARKLI BıLEŞKENLER
ŞEKLıNDE ÇÖZÜMLENEBıLıR.

5-‘’ımajların yapısal karakterlerinin simgeledikleri biçimlerle olan ilişkileri
ve anlamlarının ugunlugu ilkesidir’’bu ilke tanımı nedir?
EŞBıLıMCı UYGUNLUK

6-1313 tarihinde hareketli harflerin bulundugu yazı makinesi hangi ülkede
icad edilmiştir?
ÇıNLıLER

7-Temel metin düzenleme biçimlerine örnek veriniz.
-SOLDAN BLOK*SAGDAN BLOK

8-Biçimsel özelliklerine gore yazılar kaç gruba ayrılır?
4 GRUBA AYRILIR.

9-Tırnaksız yazı tiplerinden Helvetica hangi tarihte nerede kullanılmıştır?
1957 ıSVıÇRE

10-Sayfa tasarım yazılımlarına örnek veriniz.
QUARK EXPRESS*RAG TIME

11-Çıkarımsal renk metoduna göre kırmızı-mavi-sarı renkler birleşince
hangi renkler oluşur?
SıYAH

12-Renkler hangi etkiyi bunyesinde bulundurmaz?
DÜŞÜNSEL

13-Gökyüzü ve denizin rengi nedir?
MAVı

14-Kagıdı ilk üreten hangi ülkedir?
ÇıN

15-Taşbaskıya dayanan teknik hangi baskı teknigidir?
OFSET

16-Profosyonel tanıtım fotografcıları derneginin kısa adı nedir?
PTFD

17-Filmlerin*ışıgın*şiddetine duyarlılıkları degeri neyle belirlenir?
ASA

18-Bilgisayar teknolojisi ile donatılmış yeni fotograf makinelerinde
otomatik netleme ile birlikte hangi otomatik mod vardır?
POZLAMA

19-Bir alan içinde bulunan pozitif elemanlara ne ad verilir?
FıGÜR

20-Tipografik hatanın adı nedir?
YETıM SÖZCÜK
 
Çok teşekkürler. Elinde notu olan yardım edebilecek başka arkadaşlar yok mu acaba? :-(
 
ben çıkmış sorulara çalışıyorum kızlar ve birebir çıkıyor arkadaş saolsun paylaşmış ama inanın bana çözdüğüm sorular arasında yani 2005-2010 yılları arasında içinden sadece 1tane gördüm oda imge size tavsiyem aöf nin öğrenme portalına girin her sene sorular tekrarlanıyor zaten ünitelerimz çok az:KK34:
 
X