bitmeyen hikaye

uzun zamandır girmiyordum siteye bu akşam aklıma geldi bir bakayım diye 2 kişi devam etmiş hikayeye sonra gene bırakmışlar bence bu hikayeye devam etmelisiniz.insan okurken resmen gözünde canlanıyor neler olduğu lütfen devam eedin çok başarılı gidiyorsunuz bence.hem insanlar yazıyı bölmemek için yorum yazmıyorlar ama siz devam edin
 
Gözlerine inanamıyordu.Murat gelmişti ama nasıl olurdu ki bu Ayşe teyzesi söz vermişti ama ne d,yecekti şimdi Murata nasıl açıklayacaktı hala inanamıyordu gördüğü kurduğu hayallerin etkisindemiydi ki hala .Bütün cesaretini toplamalıydı bir an önce çünkü Murat onu almaya gelmiş olabilirdi reddetmeli miydi onu yoksa yoksa herşeyi anlatmalı mı bunları düşünmeye vakti olmadan kübra kapısını tıklattı şaşırmıştı eslem Murat bey geldi seni istiyor acil demesine kalmadan Murat beliriverdi kapının ucunda kübra kayboldu hemen eslem Muratı görünce heycn kapladı yüreğini anlayamıyordu bu duyguyu daha önce hiç yaşamamıştı ki nerden bilebilrdi aşkı...Murat gözlerinin içine baktı ve sadece HEMEN TOPARLAN gidiyoruz dedi eslem ne yapacağını şaşırdı murat öyle sinirliydi ki hemen hazırlanmaya başladı kısa süren bu hazırlıktan sonra murat ömeri alıp eslemide peşine takıp arabasına doğru ilerledi bi hoşçakal demesine bilr fırsat vermemişti eslemin.Ömer uyuyakaldı arabada Murat sakin bir yere arabasını çekip eslemi aldı karşısına ve konuşmaya başladı susmayacaktı artık susmamalıydı.Neden gittin eslem dedi neden eslem açıkladı herşyeyi söyleyemedim dedi söyleyemezdim sizi üzemezdim murat onun gözlerinin içine öyle bir bakıyordu ki sensiz yapamıyorum diyebildi sadece eslem şaşırmıştı ne demek istemişti murat ellerini sıkıyordu murat stres sinir heyecan ve korkuyla. eslem kendine hakim olamıyordu artık Murat dedi sadece ve elini eline değdirdi sadece Murat gözünden akan yaşı silecekti ki eslem önce davrandı Şuana kadar hep siz sildiniz benim gözyaşlarımı artık sıra bende
 
kadınlar kulübüne sırf sizin hikaye için üye oldum eğer isterseniz devam edelim çok güzel olmuş sizden destek alırsam söz ben deyazacağım ne dersiniz?
 
ağlıyoru, bir bebek ağlıyordu, gözlerini açtı eslem, ömerin ağlayışıydı onu bu garip rüyadan uyandıran.
aslında istiyordu için için muratın birden bire çıkıp kolundan tuttuğu gibi alıp geri götürmesini.
korkuyordu yeni insanlardan, özlüyordu daha şimdiden ayşe teyzesini arif amcasını ve ......
o anda eslem gerçeği anlamıştı. aşık olmuştu, ömründe ilk kez aşık olmuştu ve ne acı ki bunu anladığında çok geçti, artık geri dönmesi imkansızdı, kalbi acıyla doldu eslemin. gözleri doldu. yatağından doğrulup ağlayan oğlunu kucakladı. artık tek ömer değildi ağlayan. dışarıdan gelen araba sesiyle birden irkildi, göz yaşlarını silerek cama doğru ilerledi. arabadan inen rüyasındaki gibi murat değildi tabiki.
güzel genç bir kadın inmiş yalıya doğru ilerliyordu. eslem hemen ömeri susturup hazırlandı ve akşam söz verdiği gibi ömeri nermin hanımın yanına götürdü. nermin hanım:
- teşekkür ederim ömeri getirdiğin için, onun varlığının bana iyi geleceğini hissediyorum kızım. inşallah sende aramızda mutlu olursun.
-asıl ben teşekkür ederim nermin hanım bana evinizi açtığınız için.
-ayşe hatun aradığında çok sevindim. çok sever ve çok güvenirim kendisine. seni önerdiğinde inan öyle ihtiyaç vardı ki bir çalışana severek kabul ettim. daha önce kübrayı tavsiye etmişti, yıllardır bizimle kübra ve hem çalışkan hem güvenilir. seninde öyle olacağına eminim.
-elimden geldiğince ayşe teyzeme layık olup kendisini utandırmayacağıma emin olabilirsiniz nermin hanım.
-bundan eminim eslemcim, tam o sırada kapı vurulur ve içeri kudret beyle birlikte sabah eve gelen genç güzel kadın girerler.
kudret anneannesine sarılarak:
-günaydın sultanım, bak sana kimi getirdim, der. nermin hanım:
-hoşgeldin kızım günaydın, der
-hoşbuldum anneanne sanada günaydın diyerek ilerleyen genç güzel kadın nevin hanıma sarılır kucağındaki ömere dikkatle baktığını gören nevin hanım açıklar hemen:
-bu yeni çalışanımız eslem der eslemi gösterip, buda onun küçük ve tatlı oğlu.
genç kadın gülerek esleme döner:
-hoşgeldiniz, ben özlem, kudretin nişanlısıyım. oğlunuz çok sevimliymiş allah bağışlasın. eslem:
-teşekkür ederim. bende eslem. nermin hanımın yardımcısıyım. kudret iki kadına yaklaşarak
-evet artık sizde tanıştığınıza göre parti hazırlıklarını beraber tamamlayabilirsiniz.
tamam canım diyerek odadan çıkan özlemin peşinden eslemde çıktı.
özlem sıcacık bir gülümsemeyle esleme dönerek:
-işe başlar başlamaz böyle bir kargaşanın içinde bulunduğun için üzgünüm eslem, kendi aramızda yaptığımız nişanı birkaç aile dostuyla kutlamak istedik. yardımcı olursan çok sevinirim.
-tabiki özlem hanım severek yardımcı olurum, fakat daha önce hiç bir parti hazırlığında bulunmadığım için ne yapacağım konusunda beni yönlendirmeniz gerek.
-endişelenme canım, herşey hazır zaten. sadece ufak tefek detaylar kaldı.
ilerleyerek büyük salonun kapısından girdiklerinde eslem tüm salonun süslendiğini, ortadaki büyük servis masasının çeşit çeşit birbirinden güzel görünen yiyeceklerle donatıldığını gördü. kübrayı çiçekleri düzenlerken gören eslem ona gülümsedi.
eslem:
-herşey muhteşem görünüyor özlem hanım
-teşekkür ederim, herşeyi ben ayarladım çalışanların yardımlarıyla tabi. bu gece benim için çok önemli, aile büyüklerimiz ve çok önemli iş adamları olacak partide ve herşeyin kusursuz olmasını istiyorum.
-emin olun herşey kusursuz görünüyor zaten.
-çok teşekkür ederim eslem verdiğin cesaret için. seninle iyi anlaşacağımızı hissediyorum. içim ısındı sana ilk görüşte.
-utandırıyorsunuz beni özlem hanım, teşekkür ederim. bende aynı şeyleri hissediyorum sizin için.
-hazıranmaya gitmem lazım, sen kübrayla birlikte son dokunuşları yaparsan memnun olurum
-seve seve özlem hanım.
eslem kübranın yanına gider
-ne yapabilirim kübra?
-herşey hazırlanmıştı önceden zaten eslem tek çiçekleri yerleştirmek kaldı. özlem hanımla tanışmışsın, nasıl, çok güzel bir bayan değil mi?
-evet, hem çok güzel hemde kibar ve iyi biri
-aynen öyle, başka türlü olsa kudret bey asla onunla nişanlanmazdı.
kübrayla birlikte çiçekleri düzenlemeye başlayan eslem kudret beyin sesiyle irkilir:
-eslem yeterli burada uğraştığın annemin yanına geçebilirsin artık
-nasıl isterseniz deyip nermin hanımın odasına doğru illerleyen eslem kudret beyinde hemen arkasından geldiğini farkeder. tam hanımının kapısına gelmek üzereyken kudret bey:
-sen iyi bir insansın eslem, bunu hissediyorum. ilk karşılaşmamız seni yanıltmasın ve benden korkup çekinme sakın. beni bir abi kardeş gibi görebilirsin. özlemde seni çok beğenmiş. sen ailemize bir hizmetli değil bir üye olabilecek kapasitedesin. anneannem senin için endişeli, ayşe teyzeyi ve arif ustayı çok severiz, seni tavsi ettiğinde senin için çok endişeliydi, senin gibi bir meleğin geleceğini beklemiyorduk açıkçası, şimdi bizde senin için endişeleniyoruz. senin için yapabileceğimiz birşey varsa lütfen çekinme tamammı
eslemin gözleri dolmuştu kudret beyin bu içten konuşmasına
-çok teşekkür ederim kudret bey. beni işe alarak oğlumu kabullenerek zaten bana büyük iyilik yaptınız, başka hiçbirşeye ihtiyacım yok. şimdi nermin hanımın yanına gidebilirmiyim.
-gözlerindeki hüznün farkında olmadığımı sanma, şimdilik böyle geçiştirmene izin veriyorum gidebilirsin küçük melek. eslem utanarak başıyla selamlayarak nermin hanımın odasına girdi. ömer nermin hanımın yanında uyumuş nermin hanımda kitap okuyordu.
-uyudu oynarken kuzucuk, alıp odasına götürebilirsin eslem. hergün istiyorum yanıma bu keratayı tamammı
-nasıl isterseniz nermin hanım, ömerde sizi çok sevdi, sizinle vakit geçirmekten hoşlanacağına eminim.
-anlaştık o zaman, bugün görevinden fazlasını yaptın teşekkür ederim kızım, izinlisin yarın sabaha kadar serbestsin ne istersen yapabilirsin. yanlız akşamki partide beni yarım saatlik aşşağı indirip çıkarman gerekecek
-tabiki nermin hanım.
-şık giyinirsen sevinirim. eğer dolabın müsait değilse simdi alışverişe çıkabilşrsin, deyip esleme bir zarf uzattı.
-bu senin avansın, dilediğin gibi geçir günümnü kızım.
eslem çekinerek zarfı alıp teşekkür edip odadan çıktı.
işi bitmiş odasına doğru ilerleyen kübra ömeri sevip sevemeyeceğini sorduğunda eslem uyuduğunu, 1 saatliğine çarşıya çıkacağını, ömerle ilgilenip ilgilenemeyeceğini sorduğunda kübra sevinçle karşıladı. eslemde hemen hazırlanıp dışarı çıktı.
taş döşeli yollarda ilerlerken etrafın güzelliğinin farkında bile değildi. ayşe teyzesini aramaya karar vermiş, muratın açmasından endişeli düşüne düşüne telefon kulübesi arıyordu. nihayet bir telefon kulübesinin önüne geldiğinde kararlı kararsız durakladı. en sonunda arayıp murat çıkarsa kapatmaya karar verdi. içeri girip titreyen ellerle numarayı çevirip çalan telefonun açılmasını bekledi.
telefondan gelen sesle gözleri doldu cevap veremedi. titreyen eller bu sefer telefonu zorda olsa kapattı.....
 
küçük ama şık butiklerin bulunduğu sokakta yürüken dalgın dalgın vitrinlere bakan eslem sonunda bir butiğe girdi. askıdaki elbiselere tek tek bakıp 2 elbise seçip kabine girdi. ilk denediği elbise zümrüt yeşili kalın askılı dize kadar uzanan kiloş etekli bir elbiseydi. zümrüt yeşili gözleri daha bir belirgin olmuş kuzguni siyah saçları yeşilin üzerinde daha bir gözalıcı parlamıştı. çok dikkat çekmemeliydi bu elbise olmazdı. ikinci elbise tıpkı içi gibi simsiyahtı. kolsuz düz kalem etekli elbise dize kadar geliyordu. evet bu olurdu, sade şık, hanımını utandırmayacak göze çarpmayacak bir elbise. incecik belini düzgün uzun bacaklarını o beyaz tenini belirginleştirdiğini, asil masum ve güzelliğini gizleyemediğini farketmeden parasını ödeyerek alıp çıktı bu elbiseyi. cesaretini toplayarak ikinci kez telefon kulübesine girdi. nasıl olsa anlayamazdı kimse konuşmadıkça onun aradığını. tekrar çevirdi numaratı endişeli bir şekilde. bu sefer telefonu açan ayşe teyzesiydi.
-alo, buyurun
-ayşe teyze
-kızım, eslem, senmisin
-evet benim ayşe teyze
-yavrum benim iyimisin nasılsın
-iyiyim ayşe teyze, eslem ağlamaya başladığı için sesi titreyerek
-siz nasılsınız, şey murat bey nasıl
-deliye döndü kızım senin gittiğini anlayınca, tamamen sinirli, asabi, huysuz bir adam oldu çıktı. deli gibi seni arıyor heryerde.
-üzgünüm ama böyle olmak zorundaydı ayşe teyze, üzgünüm çok üzgünüm
-anlıyorum kızım bu arada çok şeyler oldu, aykut sen gittiğinde sebebini......
evet ayşe teyze ne oldu
-kapatmam lazım murat bey içeride, sanırım buraya geliyor
-tamam ayşe teyze, sizi... sizi seviyorum............
ağlayarak yalıya doğru dönerken endişe içindeydi. ne olmuştu aykutla alakalıydı ama ne olmuştu. en yakın zamanda yine bir fırsat bulup aramalıydı ayşe teyzesini....
 
anlamıştı, o ses gelmeyen aramayı eslemin yaptığını anlamıştı. bu yüzden ikinci telefonu kendi açmamış ayşe teyzenin açmasına müsaade etmiş kendi paralelli açmıştı. eslemin sesini duyduğunda ne yapacağını şaşırmış biran konuşup konuşmama konusunda tereddüte düşmüştü. ama kendini tutmuş konuşmayı dinleyerek nerde olacağını öğrenebileceğini düşünmüştü. bununla ilgili birşey duyamamıştı belki ama artık ayşe teyzenin herşeyi bildiğine emindi. öfke, rahatlama, heyecan, ne yapacağını bilememe, cevapsız sorularla karmakarışık bir halde ayşe teyzenin olduğu odaya geçti murat
-herşeyi duydum, neler oluyor bana herşeyi anlatacaksın ayşe hatun
 
eslem elinde paketler odasına girdiğinde kübrayı ömerle oynarken buldu. kübra halinden gayet memnun ömerle uğraşıyordu. eslem boşuna geciktim diye endişelenmişti kübra sıkılır diye. telefonla görüştükten sonra ayakkabıcıya uğramış, kuaförde saçlarını kısaltmış, ömere gereken bazı gereçleri alıp öyle dönmüştü eve. bir müddet ömeri doyurup ilgilendikten sonra duşunu alıp yemek için mutfağa indi.
daha partiye 3 saat vardı. henüz hazırlanması gerekmiyordu. mutfak çalışanlarıyla oturup konuşarak yemeklerini yediler. ömerde sevimlilikler yapıp herkesin ilgisini üzerine çekiyordu.
biri bay biri bayan iki mutfak çalışanı vardı normalde ama bu geceki parti yüzünden 4 kişi sadece mutfakta çalışacaktı. daimi eleman olan emel ve rauf gayet memnun görünüyorlardı işlerinden. iyi insanlara benziyorlardı ayrıca. eslem buraya ayak uydurmakta zorluk çekmeyeceğini düşündü. bir tek özleyecekti ailesinin yerine koyduğu ayşe teyzesini arif amcasını yuvasını eski evini... en önemlisi muratı! düşündükçe içi kanıyordu eslemin.
üzgün bir şekilde kalktı odasına gitti. ömeri yeni aldığı oyuncağıyla beşiğine koydu. ne kadar büyümüştü oğlu.tek başına büyütecekti oğlunu. tek başına tanık olacaktı tıpkı bu sabah ilk emeklemesini gördüğü gibi yürümesine konuşmasına okula başlamasına.
güçlü olmalıydı eslem çünkü oğlu vardı. onun için çalışacak çabalayacak ve hatta yaşayacaktı.
nermin hanımın odasına geçip birşeye ihtiyacı olup olmadığını sorduğunda sana izin vermemişmiydim partiye kadar diye azarlanıp odasına gönderildi. nermin hanım korkut bey gerçekten iyi insanlardı.
 
akşam eslem hazırlanmış nermin hanımı almak için odasına gitmişti. nermin hanım pudra rengi takımının içinde çok hoş görünüyordu. esleme elini uzatıp:
-harika görünüyorsun kızım
-teşekkür ederim nermin hanım, hazırsanız sizi aşşağı indirebilirim
-tekerlekli sandalyemle indirirsen beni sevinirim. koltuk değnekleriyle inmek istemiyorum.
-tabi, nasıl isterseniz nermin hanım.
eslem tekerlekli sandalyeyi alıp nermin hanımın yanına getirdi. oturmasına yardım edip kapıyı açtı ve müzik sesi yükselen salona doğru ilerlemeye başladı. krem rengine boyalı duvarlar, tavandan sarkan dev avize, saten üzerine serilmiş harika dantel masa örtüleri, masalardaki taşlı şamdanlar, birbirinden güzel çiçekler.... herşey bir rüya gibi güzel göründü eslemin gözüne. kalabalık nermin hanımın aşşağıya inmesiyle neşeyle nermin hanıma doğru ilerledi. herkesin birbirinden şık giyinmiş olduğunu gören eslem yeni bir kıyafet aldığına şükretti. nermin hanım gelenlere hoşgeldiniz dedikten sonra eslemin yardımıyla masaya oturdu. eslem başucunda beklemeye başladı. tektek insanlar gelip nermin hanımla konuşuyorlardı. eslemde herkesi tek tek tanıyordu bu sayede. nermin hanım içecek birşeyler isteyince eslem arkasında bulunan servis masasından içecek hazırlamaya başladı. o sırada da nermin hanımın konuşması kulağından kaçmadı:
-hoşgeldiniz, gelmeyeceğinizi bildirmiştiniz, sizi gördüğüme çok sevindim murat bey
birden eslemin elindeki bardak yere düştü, arkasına dönüp bakmaya korkuyordu, yoksa gerçekten....
yo bu olamazdı imkansızdı, başka bir murattı bu diye düşünürken arkadaki ses
-kaçırmam imkansızdı kudretin nişanını, sizi görmek ve çokta önemli emanetimi sizden almaya geldim nermin hanım
eslem körkuyla olduğu yerde donakaldı. arkasına dönemzdi, onun yüzüne bakamazdı. koşmak kaçmak saklanmak istiyordu ama belliki murat onu almaya gelmişti. nermin hanımın bardağını yeniden hazırlayıp başı önde arkasına döndü. nermin hanımın yanına gidip bardağını verdi.
-merhaba eslem.
-hoşgeldiniz murat bey.
eslem cesaretini toplayıp başını kaldırdı ve olduğu yerde dona kaldı adeta. muratın yüzü gülüyordu ama gözleri adeta ateş saçıyordu. elindeki bardağı nerdeyse kırılacak kadar sıktığı belliydi. siyah takımının içinde o kadar yakışıklıydıki etraftaki kadınlar ondan gözünü alamıyorlardı.
sadece nermin hanımdı ortamdaki gerginliği sezen.
-gelin oturalım konuşalım murat oğlum, uzun zaman oldu görüşmeyeli.
-eslem misafirimize bir içki hazırlayabilirmisin
-tabi nermin hanım
ikisi ilerleyip balkondaki masaya geçtiler. eslem muratın yüzündeki ciddi ifadeyle nermin hanıma birşeyler anlattığını görüyor ne konuştuklarını duymak bilmek için can atıyordu.
acaba onlar orada konuşurken kaçabilirmiydi, kaçamazdı, murat sürekli göz ucuyla kendisini izliyordu.bakışları altında eziliyordu eslem. kaçacağını düşünmüş olmalıydı muhakkak. bardağı hazırlayıp balkona yanlarına gidip bardağı murata uzattı. elleri birbirine değdiğinde elektrik çarptı sanki aralarında ve gözleri birleşti. eslem:
-nermin hanım gidip bir ömere bakmamda bir sakınca var mı?
-tabiki gidebilirsin. demesiyle eslem hızla arkasına dönüp yukarı çıkan merdivenlere ilerledi. merdivenleri çıkarkeen arkasından kimsenin gelmediğini farketti. kaçmalıydı, onunla yüzleşmeye cesareti yoktu. odasına girip kapısını kapattı. ömer uyuyordu. camdan baktı. muratın arabası ordaydı. arka kapıdan kaçabilirdi. çantasını aldı va ömerin eşyalarını içine doldurmaya başladı, yo böyle kaçamazdı. nermin hanıma bunu yapamazdı. gözleri doldu, hiçte rüyasındaki gibi olmuyordu herşey. murat onu öldürecekmiş gibi duruyor, gözleriyle bunu yapıyordu resmen. yapabileceği birşey yoktu. kaçamazdı. çantasını bıraktı. ömere birkez daha bakıp odadan çıktı. nermin hanımın yanına gittiğinde, nermin hanım:
-çok yoruldum yukarı çıkmak istiyorum kızım.
-tabi nermin hanım. hemen çıkarayım.
-yo kızım sen vedalaşalım burada sende toparlan. kübra beni çıkarır. murat oğlum seni almaya gelmiş, şen çok iyi bir kızsın, seni erken kaybetmek beni üzdü. yine görmek isterim seni, ömeri.
-inşallah nermin hanım, deyip nermin hanıma sarıldı eslem.
yukarı çıkan nermin hanım ve kübranın peşinden bakakaldı. konuşamıyor murata bakamıyordu.
-vedalaşmak istediğin başka biri varsa vedalaş çıkalım.
bir süre sessizlik oldu
-yok diyebildi zoraki eslem ve odasına doğru ilerlemeye başladılar. içeri girdiklerinde murat koltuğa oturup hiçbirşey söylemeden eslemi izlemeye başladı. yüzündeki gülümseme yok olmuş tamamen soğuk bir yüzle ve bu yüze tezat ateş saçan gözlerle bakıyordu.
eslem hiç ona bakmadan biraz önce yatağın üstüne bıraktığı yarı hazırlanmış çantayı doldurmaya başladı. muratta çantayı farketmişki
donuk alaycı bir gülümseme gelip geçmişti yüzünden. kaçmayı düşündüğünü anlamıştı kesin. eslem toparlandı çantasını murat elinden aldı:
-sen ömeri al.
ömeri kucağına alan eslem muratın peşinden arabaya doğru gitmeye başladı. hiç konuşmadılar. murat burnundan soluyordu. eslem endişe içindeydi. konuşsa olmaz konuşmasa olmaz öylece bekliyordu muratın bir tepki vermesini.
eslem en sonunda panikten sordu :
-nereye gidiyoruz....
-nereye gidiyoruz dedim sana....
-cevap versene daha ne kadar susacaksın.....
eslem artık bu strese dayanamayıp ağlamaya başlayınca murat aniden frene bastı ve eslemi tutup kendine doğru çekti
-sinirim geçinceye kadar sana zarar vermemek için susuyorum kadın, şimdi sus ve gideceğimiz yere varmayı bekle
eslem dahada korktu, muratı hiç böyle görmemişti. gözleri muratın gözlerine kenetlendi, ne kadarda yakınlardı öyle, içinde birşeylerin eridiğini göğsünde birşeylerin sıkıştığını hissetti. aynı şeyleri muratta mı hissetmişti ki? bir an kendisini öpeceğini sanmıştı. ama yanılmıştı, kaşları çatık yine arabayı sürmeye başlamıştı bile murat. kendisine acımış evine almıştı. birsürü iyilik fedakarlık yaptığı kadın başı beladan kurtulur kurtulmaz hiçbirşey söylemeden kaçıp gittiği için kendini kullanılmış gibi hissetmiş ve bunu kendine yediremeyip öfkelenmişti murat kesin. başka birşey hissetmesi mümkün değildi kendisine. halbuki kendi aşık olmuştu murata. bunu gizlemeli asla belli edip kendini küçük düşürmemeliydi eslem
 
akşam eslem hazırlanmış nermin hanımı almak için odasına gitmişti. nermin hanım pudra rengi takımının içinde çok hoş görünüyordu. esleme elini uzatıp:
-harika görünüyorsun kızım
-teşekkür ederim nermin hanım, hazırsanız sizi aşşağı indirebilirim
-tekerlekli sandalyemle indirirsen beni sevinirim. koltuk değnekleriyle inmek istemiyorum.
-tabi, nasıl isterseniz nermin hanım.
eslem tekerlekli sandalyeyi alıp nermin hanımın yanına getirdi. oturmasına yardım edip kapıyı açtı ve müzik sesi yükselen salona doğru ilerlemeye başladı. krem rengine boyalı duvarlar, tavandan sarkan dev avize, saten üzerine serilmiş harika dantel masa örtüleri, masalardaki taşlı şamdanlar, birbirinden güzel çiçekler.... herşey bir rüya gibi güzel göründü eslemin gözüne. kalabalık nermin hanımın aşşağıya inmesiyle neşeyle nermin hanıma doğru ilerledi. herkesin birbirinden şık giyinmiş olduğunu gören eslem yeni bir kıyafet aldığına şükretti. nermin hanım gelenlere hoşgeldiniz dedikten sonra eslemin yardımıyla masaya oturdu. eslem başucunda beklemeye başladı. tektek insanlar gelip nermin hanımla konuşuyorlardı. eslemde herkesi tek tek tanıyordu bu sayede. nermin hanım içecek birşeyler isteyince eslem arkasında bulunan servis masasından içecek hazırlamaya başladı. o sırada da nermin hanımın konuşması kulağından kaçmadı:
-hoşgeldiniz, gelmeyeceğinizi bildirmiştiniz, sizi gördüğüme çok sevindim murat bey
birden eslemin elindeki bardak yere düştü, arkasına dönüp bakmaya korkuyordu, yoksa gerçekten....
yo bu olamazdı imkansızdı, başka bir murattı bu diye düşünürken arkadaki ses
-kaçırmam imkansızdı kudretin nişanını, sizi görmek ve çokta önemli emanetimi sizden almaya geldim nermin hanım
eslem körkuyla olduğu yerde donakaldı. arkasına dönemzdi, onun yüzüne bakamazdı. koşmak kaçmak saklanmak istiyordu ama belliki murat onu almaya gelmişti. nermin hanımın bardağını yeniden hazırlayıp başı önde arkasına döndü. nermin hanımın yanına gidip bardağını verdi.
-merhaba eslem.
-hoşgeldiniz murat bey.
eslem cesaretini toplayıp başını kaldırdı ve olduğu yerde dona kaldı adeta. muratın yüzü gülüyordu ama gözleri adeta ateş saçıyordu. elindeki bardağı nerdeyse kırılacak kadar sıktığı belliydi. siyah takımının içinde o kadar yakışıklıydıki etraftaki kadınlar ondan gözünü alamıyorlardı.
sadece nermin hanımdı ortamdaki gerginliği sezen.
-gelin oturalım konuşalım murat oğlum, uzun zaman oldu görüşmeyeli.
-eslem misafirimize bir içki hazırlayabilirmisin
-tabi nermin hanım
ikisi ilerleyip balkondaki masaya geçtiler. eslem muratın yüzündeki ciddi ifadeyle nermin hanıma birşeyler anlattığını görüyor ne konuştuklarını duymak bilmek için can atıyordu.
acaba onlar orada konuşurken kaçabilirmiydi, kaçamazdı, murat sürekli göz ucuyla kendisini izliyordu.bakışları altında eziliyordu eslem. kaçacağını düşünmüş olmalıydı muhakkak. bardağı hazırlayıp balkona yanlarına gidip bardağı murata uzattı. elleri birbirine değdiğinde elektrik çarptı sanki aralarında ve gözleri birleşti. eslem:
-nermin hanım gidip bir ömere bakmamda bir sakınca var mı?
-tabiki gidebilirsin. demesiyle eslem hızla arkasına dönüp yukarı çıkan merdivenlere ilerledi. merdivenleri çıkarkeen arkasından kimsenin gelmediğini farketti. kaçmalıydı, onunla yüzleşmeye cesareti yoktu. odasına girip kapısını kapattı. ömer uyuyordu. camdan baktı. muratın arabası ordaydı. arka kapıdan kaçabilirdi. çantasını aldı va ömerin eşyalarını içine doldurmaya başladı, yo böyle kaçamazdı. nermin hanıma bunu yapamazdı. gözleri doldu, hiçte rüyasındaki gibi olmuyordu herşey. murat onu öldürecekmiş gibi duruyor, gözleriyle bunu yapıyordu resmen. yapabileceği birşey yoktu. kaçamazdı. çantasını bıraktı. ömere birkez daha bakıp odadan çıktı. nermin hanımın yanına gittiğinde, nermin hanım:
-çok yoruldum yukarı çıkmak istiyorum kızım.
-tabi nermin hanım. hemen çıkarayım.
-yo kızım sen vedalaşalım burada sende toparlan. kübra beni çıkarır. murat oğlum seni almaya gelmiş, şen çok iyi bir kızsın, seni erken kaybetmek beni üzdü. yine görmek isterim seni, ömeri.
-inşallah nermin hanım, deyip nermin hanıma sarıldı eslem.
yukarı çıkan nermin hanım ve kübranın peşinden bakakaldı. konuşamıyor murata bakamıyordu.
-vedalaşmak istediğin başka biri varsa vedalaş çıkalım.
bir süre sessizlik oldu
-yok diyebildi zoraki eslem ve odasına doğru ilerlemeye başladılar. içeri girdiklerinde murat koltuğa oturup hiçbirşey söylemeden eslemi izlemeye başladı. yüzündeki gülümseme yok olmuş tamamen soğuk bir yüzle ve bu yüze tezat ateş saçan gözlerle bakıyordu.
eslem hiç ona bakmadan biraz önce yatağın üstüne bıraktığı yarı hazırlanmış çantayı doldurmaya başladı. muratta çantayı farketmişki
donuk alaycı bir gülümseme gelip geçmişti yüzünden. kaçmayı düşündüğünü anlamıştı kesin. eslem toparlandı çantasını murat elinden aldı:
-sen ömeri al.
ömeri kucağına alan eslem muratın peşinden arabaya doğru gitmeye başladı. hiç konuşmadılar. murat burnundan soluyordu. eslem endişe içindeydi. konuşsa olmaz konuşmasa olmaz öylece bekliyordu muratın bir tepki vermesini.
eslem en sonunda panikten sordu :
-nereye gidiyoruz....
-nereye gidiyoruz dedim sana....
-cevap versene daha ne kadar susacaksın.....
eslem artık bu strese dayanamayıp ağlamaya başlayınca murat aniden frene bastı ve eslemi tutup kendine doğru çekti
-sinirim geçinceye kadar sana zarar vermemek için susuyorum kadın, şimdi sus ve gideceğimiz yere varmayı bekle
eslem dahada korktu, muratı hiç böyle görmemişti. gözleri muratın gözlerine kenetlendi, ne kadarda yakınlardı öyle, içinde birşeylerin eridiğini göğsünde birşeylerin sıkıştığını hissetti. aynı şeyleri muratta mı hissetmişti ki? bir an kendisini öpeceğini sanmıştı. ama yanılmıştı, kaşları çatık yine arabayı sürmeye başlamıştı bile murat. kendisine acımış evine almıştı. birsürü iyilik fedakarlık yaptığı kadın başı beladan kurtulur kurtulmaz hiçbirşey söylemeden kaçıp gittiği için kendini kullanılmış gibi hissetmiş ve bunu kendine yediremeyip öfkelenmişti murat kesin. başka birşey hissetmesi mümkün değildi kendisine. halbuki kendi aşık olmuştu murata. bunu gizlemeli asla belli edip kendini küçük düşürmemeliydi eslem

Eslem başını çevirmiş pencereden bakıyor,yol boyunca akıp giden ağaçları, tek tük evleri, kilometre tabelaları gözünün önünden akarken düşünüyordu. Muratın kendisine aşık olma ihtimalini düşünmek bile saçmalıktı. Murat başını çevirip Eslem'e baktı.Onun içinde gönlünde yarattığı depremden habersiz çokmu sert çıktım acaba diye düşünüyordu.tamam habersiz gittiği için kızgınım ama onun üzülmesine de dayanamam diye düşünürken Ömer in sesiyle ikisi de iç dünyalarına yaptıkları yolculuktan geri döndüler.Eslem çocuğu kucağına aldı tamam oğlum diye öptü ve birden korkuyla Murat ömerin ayteşi var dedi.Murat hemen sağa çekti ve çocuğu kucakladı Eslem'in eli ayapğı titriyordu sürekli ne olacak şimdi diye söyleniyor .ağlıyordu. Murat hemen sen arkada çocuğu soy 30 km sonra ilçeye gireceğiz hemen hastaneye gideriz merak etme ömer iyileşecek dedi ve arabaya bindi Eslem de muratın kendine güvenen tavrı ile rahatlamış çocuğu soymuştu. bir süre gittikten sonra ilçeye girdiler neyseki hastane ilçenin girişindeydi üstelik de özel bir çocuk kliniğiydi. eslem kucağında çocukla deli gibi koşuyor murat bile zor yetişiyprdu araksından.Ömer'i küçük bir muayeneden geçiren doktor Esleme önemli birşey yok dedi bademcikleri iltihaplanmış ateşi bu yüzden şu ilaçları kullanın bişey kalmaz diyerek yazdığı reçeteyi uzattı.murat reçeteyi aldı ve teşekkürler doktor bey dedi zaten ateşdüşürücü iğne yaptık birazdan düşer ateşi merak etmeyin dedi Sonra murata bakarak çocuğunuz iyi ama eşiniz çok korkmuş siz eşinizle biraz ilgilenin hemşire ateşinin düşmesi için soğuk uygulama yapıyor. doktor arkasını döndü gitti .Murat eslem'e baktı.
 
X