Davranış Bozuklukları Otizm

Çocuğumuzda karşılaştığımız huysuzluk, saldırı, şiddet, içe dönüklük, korkaklık, hiperaktiflik, pasiflik, dikkatsizlik, çevreye uyum, utangaçlık, hırçınlık vs birçok sorununuzun paylaşıldığı konular.
Allahim hepinize sabir ve kolaylik versin..meleklerinize de azim e istek versin insallah..otistik cocuklar nasil guzel oluolar :nazar:cok zor aile icin ..ben bu yik gebeligim dolayisiyla gorevlendirmem otistik cocuklarini sinifina verildi..meleklerle birlikteyim ..onlarin aglamasi bagirmasi oyle canimi acitiorki diorum iclerinde ne dusunuolarki bu kdr bagiriolar agliolar..oyle guzelki benm ogrencilarim..onlari gorunce meleklere baktigimi hissediorum..erken teshisle cok iyi yerlere gelen co uklar var.ertelemeyin.zamanina egitim kres ne varsa kullanin..cocugunuzu muhakkak ocem siniflarina verin..ocem olmasin ozel egitim olsun die inatlasmayin..ole velilerimiz oluor cunku...
Bu zorlugun sonunda umarim yuzunuz gulecektir:KK71:
 
çok yakınlarım hariç benimde kimse bilmiyor oğlumun özel eğitim aldığını kayınvalidemlerde bana kızdı başta çocuğu telef ettin sokaklarda bi anaokul bi özel okul perişan oluyo yazık götürme bişeysi yok dediler ama oğlumun bu kadar iyi olduğunu görünce iyki gittin çocuk evde kalsaydı hiç konuşmuycaktı belki diyorlar...kimseyi dinlemeyin o ne demiş diye önemli olan bizim çocuğumuz kimsenin bilmesine gerek yok yan komşum bile bilmez bizim özel eğitim aldığımızı bizim milletimiz etiket yapıştırmaya çok meraklıdır zaten birine anlatırsın aaa filancanın çocuğu deliymiş derler dedikodu lazım insanlar
 
lütfen yardımcı olun
hangi doktora gittiniz.
çocuklarınız sizinle göz teması kuruyormuydu.
çünkü gaye benle babasıyla tanıdıklarıyla göz kontağı kuruyor fakat yabancılarla kurmuyor.
daha otizim tanısı almadı ama böyle bir sorunu varsa gecikmeden müdahale edilmesi ve gerekli eğtimleri alması gerekli
 
herkesin imtihanı farklı olurmus bızımde ımtıhanımız yarularımız inşaallah hepsı saglıgına kavusur hep mucızelere ınanmısımdır ogluma hamıle kalmam bıle mucızeydı zaten:KK5: arkadasımın kızkardesının beynınde tümör vardı kötü huyluydu doktorlar en fazla 6 ay dedıler 6 ay yasar ama Allaha şükür o iyileşti %100 iyileşme oldu Allahın izniyle bizim cocuklarımızda ıyılesecek olsunlarda farklı olsunlar dün iki tane hasta geldı cocuk bırınde spina bifida var ensede cukurluk beynı devamlı su topladıgı için beynınden karın bosluguna saftı vardı 5 yasında konusamıyor yürüyemıyar :KK43: digerı dogustan belden alttı tutmuyor ayagını sobada yakmıs histemıyorkı yavrum dedım içimden ikisinin bugun gelmesı tesadüf olmaz Allahım bana işaret gönderıyo ne olursa olsun şükret diye cok şükrettım hemde cokk
 
benım oglumda göz kontagı var canım işaret parmagını kullanır yiğit deyınce bakar benım oglumun ınce motoru gerı cıktı ne bılım zeka gerektıeren seylerı yapamıyormuş kaba motor normal şükür otizm yok dedıler gelısım gerıolıgı var dedıler özle egıtıme baslıcak bakalım Allahım ne göstercek senın cocugunda ne gıbı sıkıntılar var
 
herkesin imtihanı farklı olurmus bızımde ımtıhanımız yarularımız inşaallah hepsı saglıgına kavusur hep mucızelere ınanmısımdır ogluma hamıle kalmam bıle mucızeydı zaten:KK5: arkadasımın kızkardesının beynınde tümör vardı kötü huyluydu doktorlar en fazla 6 ay dedıler 6 ay yasar ama Allaha şükür o iyileşti %100 iyileşme oldu Allahın izniyle bizim cocuklarımızda ıyılesecek olsunlarda farklı olsunlar dün iki tane hasta geldı cocuk bırınde spina bifida var ensede cukurluk beynı devamlı su topladıgı için beynınden karın bosluguna saftı vardı 5 yasında konusamıyor yürüyemıyar :KK43: digerı dogustan belden alttı tutmuyor ayagını sobada yakmıs histemıyorkı yavrum dedım içimden ikisinin bugun gelmesı tesadüf olmaz Allahım bana işaret gönderıyo ne olursa olsun şükret diye cok şükrettım hemde cokk

özel eğitime başla daha çok şükür ediceksin ben her gittiğimde ağır engelli çocukları gördüğümde şükürler olsun derim allahım birde o çocukların annelerinin sabrını görünce allahım ben annemiyim ki diyorum boyunca çocuğu kucağanda taşımak altını temizlemek yada bıkmadan ona cevap vemek saldırgansa onu sakinleştirmeye çalışmak ben ne görüyorum neye üzülüyorum diyorum çocuğum bu kadar ağar olsa kendimimi öldürürdüm acaba diyorum..
 
dogrudur canım hayatta hiç bişeyın garantısı yok beterın beterı her zaman var insan kendı cocugunda görunce sadece cocugumda rahatsız lık var gıdı düşünüyor ama neylerle ugrasan anneler var Vanda mesela 2 buyuk depremde kurtulup cadırda cıkan yangında ölen 3 cocuk var isyan etmıyorum hiç bizaman sadece oglum için üzülüyorum ama inşaallah özel egıtımle atlatacagız bızım en buyuk eksıklıgımız gurbette olmam ogluma eşimle ben bakmam oldu tabı calısmam ortam göremedıkı yavrum doktor dıyo arkadas ayrımı yaparmı benım oglumun hiç arkadası olmadıkı öyle bır ortama gırmedıkı 1 yasına kadar ıyıdı gelişimi zaten sonrada oldu böyle Allahın izniyle oglumun saglık durumunu gösterıp saglık mazeretınden dolayı memlekete tayın ıstıcem orda inşaallah hersey daha farklı olacak
 
lütfen yardımcı olun
hangi doktora gittiniz.
çocuklarınız sizinle göz teması kuruyormuydu.
çünkü gaye benle babasıyla tanıdıklarıyla göz kontağı kuruyor fakat yabancılarla kurmuyor.
daha otizim tanısı almadı ama böyle bir sorunu varsa gecikmeden müdahale edilmesi ve gerekli eğtimleri alması gerekli

canım ben haydarpaşa gataya götürüyorum gebze biraz uzak kalıyor ama istersen zamanın varsa uygunsan bir götür daha fazla bekleme erken eğitim çok çok önemli
 
herkesin imtihanı farklı olurmus bızımde ımtıhanımız yarularımız inşaallah hepsı saglıgına kavusur hep mucızelere ınanmısımdır ogluma hamıle kalmam bıle mucızeydı zaten:KK5: arkadasımın kızkardesının beynınde tümör vardı kötü huyluydu doktorlar en fazla 6 ay dedıler 6 ay yasar ama Allaha şükür o iyileşti %100 iyileşme oldu Allahın izniyle bizim cocuklarımızda ıyılesecek olsunlarda farklı olsunlar dün iki tane hasta geldı cocuk bırınde spina bifida var ensede cukurluk beynı devamlı su topladıgı için beynınden karın bosluguna saftı vardı 5 yasında konusamıyor yürüyemıyar :KK43: digerı dogustan belden alttı tutmuyor ayagını sobada yakmıs histemıyorkı yavrum dedım içimden ikisinin bugun gelmesı tesadüf olmaz Allahım bana işaret gönderıyo ne olursa olsun şükret diye cok şükrettım hemde cokk

allahım çok şükür bende çok düşünüyorum ya yürüyemeseydi ya zekasında promlem olasaydı ne bileyim bedenen bi şikayeti olsaydı ama yinede düşünüyorum kötü tarafınıda benim eşimin bi arkadaşının oğluda otizmliymiş daha bugün söledi 21 yaşında vuruyor kırıyormuş ablaları var evli abisi evlenecek ana baba ölünce kim bakacak o çocuğa diye :44:uğuşturuyolarmış çocuğu zarar veriyormuş allahım kimseyi evletlerıyla sınamasın çok üzülüyorum bu aralar benimkide çok sinirli benim oğlumun yaşamasıda mucizeydi ama o yaşama sarıldı sımsıkı bırakmadı ben bilmiyorum ya çok üzülüyorum :KK43:
 
özel eğitime başla daha çok şükür ediceksin ben her gittiğimde ağır engelli çocukları gördüğümde şükürler olsun derim allahım birde o çocukların annelerinin sabrını görünce allahım ben annemiyim ki diyorum boyunca çocuğu kucağanda taşımak altını temizlemek yada bıkmadan ona cevap vemek saldırgansa onu sakinleştirmeye çalışmak ben ne görüyorum neye üzülüyorum diyorum çocuğum bu kadar ağar olsa kendimimi öldürürdüm acaba diyorum..

çok zor canım yaa bazen bende düşünüyorum deli deli ama ben olmazsam kim bakacak benim bebeğime ben onuda alır giderim
 
canım ben haydarpaşa gataya götürüyorum gebze biraz uzak kalıyor ama istersen zamanın varsa uygunsan bir götür daha fazla bekleme erken eğitim çok çok önemli


gatada hangi doktora götürüyorsun.
hangi bölüm birde evde neler yapmanızı söyledi doktor neler oynuyorsunuz.
 
gatada hangi doktora götürüyorsun.
hangi bölüm birde evde neler yapmanızı söyledi doktor neler oynuyorsunuz.

canım bi tane çocuk psikoloğu var zaten biz önce çocuk nöroloğuna gittik gatada cihan meral ismi öğretim üyesi onlardan ayrı randevu alıyorsun ara sen gatayı telde yönlendiriliyorsun zaten nörolog bizi psikoloğa yolladı oda teşhisi koydu ama teğmendi terhis olmuş bu sene özgür bey bakıyor soyadını unuttum ama raporda yazıyor bi bakıp yazarım evde normal çocuklardan daha fazla ilgileniyoruz hepimiz eğitim görüyor zaten bir senedir çok iyi ilerleme kaydettik orda ne gördüysem aldım ipe boncuk dizme tele boncuk dizme tahtadan aletler var söküp takıyor vidalı filan tahtadan bul taklar var onlardan aldım zıpzıp top aldım zıplasın diye ikili başlangıç için bozyaplar var onlardan aldım 3parmak seti var ondan aldım hangini sayıyımki ne gördüysem aldım şuan 3yaşında ve yaşıtlarının yapabileceği herşeyi yapabiliyor göz temasımız harika düzeyde arabaları çok seviyor başka şey istemiyor bende bazen saklıyorum değişiklik yapsın diye beraber şarkı sölüyoruz renkler kitabı aldım renkleri sayıyor biliyor çocu rendi renkleri eşleştirme kartları alabilirsin yani ben ne bulduysam aldım mayırtada yunus terapisine gidicez 10 seans buda iyi geliyormuş durumun iyiyse bi araştır önceki sayfalarda paylaşmıştım bende bi oku aklına yatarsa denemekte fayda var benim aklıma yattı gittim görüştüm evde yakalamaca oynuyoruz yani 3yaşındaki bi, çocukla neler yapabilinirse yapıyoruz devamlı konuşuyoruz onunla anlasın anlamasın böle
 
( ) Emekleme ( ) Yardımlı ( ) Yardımsız

( ) Ayakta durma

( ) Yürüme
( ) Otururken ayağa kalkma

( ) Merdivenlerden inip çıkma

( ) Zıplama

( ) Koşma

( ) Bisiklet binme

( ) Topa tekme vurma
 
( ) Gözleriyle nesneyi izleme

( ) Eline verilen bir oyuncağı tutma

( ) Oyuncağı bir elinden diğerine geçirme

( ) Küçük bir nesneyi başparmak ve diğerleriyle tutma

( ) Oyuncak arabayı itme

( ) İki nesneyi birbirine vurma

( ) Kağıdı karalama

( ) Kitabın sayfalarını çevirme

( ) Boncuk dizme

( ) Makasla gelişi güzel kesme

( ) Basit şekilleri çizerek taklit etme
 
Otistik çocuklarda görülen kendi kendini güdüleme davranışı yerine, bu çocuklara oyuncaklarla oyun oynamanın öğretilmesi hedeflerinizden birisi olmalıdır. Bu nedenle toplumda kabul görmeyen kendi kendini güdüleme davranışının azaltılması için çocuğa uygun oyuncakları seçmeniz ve bu oyuncaklara ilgi göstermesini sağlamanız gerekmektedir. Çocuğunuzun ihtiyacı olan duyusal motivasyonların saptanabilmesi için onun ne tipte kendi kendini güdüleme davranışı içine girdiğini gözlemleyip notlar alarak gereksinimlerine uygun oyuncakları belirleyebilirsiniz.

Oyuncak seçiminde çocukların çeşitli uyaranlara karşı ihtiyaçlarını giderebilmeleri için şu tavsiyelerimizi göz önünde bulundurabilirsiniz:
*Görsel Uyarım Etkisini Karşılayıcı Oyuncaklar
Otistik çocuklar; ışıklara bakar, dönen objeleri izler, ellerini inceler, parmaklarını gözlerinin önüne getirip oynatır. Görsel uyarım ihtiyacını azaltabilmek için el feneri, dönen lambalar, tekerlek, kum saati, manyetik toplar, ışık çubukları, ışık tabancası, yazı tahtaları, dürbün ve kuruyabilen oyuncaklar vs. gibi oyuncakların alınması uygundur.

*İşitsel Uyarım Etkisini Karşılayıcı Oyuncaklar
Şarkıları seslendirmeye çalışıp vokal yapar, mırıldanarak şarkı söyler, dillerini şaklatır ve eşyaların üzerinde parmaklarını tıklatırlar. İşitsel uyarıların değiştirilmesi için ses çıkaran oyuncaklar seçin. Örneğin; düdük, zil, konuşan oyuncaklar, radyo, oyuncak piyano, müzik kutuları, itelendiğinde veya çekildiğinde ses çıkaran oyuncaklar, saç kurutma makineleri vb. kullanılabilir.

*Dokunsal Uyarım Etkisini Karşılayıcı Oyuncaklar
Çocuk kendi vücudunu okşar, kendini çimdikler, parmağını ağzına sokar, ve ellerine ipleri dolar. Bu tür çocuklar için ise iple hareket eden kuklalar, balık oltaları, mızıka ve flüt gibi nefesli müzik aletleri kullanılabilir.

*Vücudun Uyarım Etkisini Karşılayıcı Oyuncaklar
Çocuk vücudunu garip şekillere sokar, çeşitli pozlar verir, ayak parmakları üzerinde yürür, kafasını yana eğerek dolaşır. Vücut şeklinden uyarılmasının değiştirilmesi için hareket veya pozisyonu değişken oyuncaklar seçin. Örneğin; oyuncak at, üzerinde zıplayabileceği büyük terapi topları, içinde ve üzerinde dönülebilecek silindirik araçlar, vagonlar, döner büro koltuğu, hamak, salıncak, trambolin vb. kullanılabilir.Bu oyuncaklardan birçoğunu çocuk görür görmez hoşlanacak ve en çok tercih edeceği oyuncağı haline getirecek ve sürekli aynı oyuncakla oynamak isteyecektir. Bu yüzden, başka oyuncaklarla oynaması için çocuğu teşvik etmek gerekecektir. Farklı oyuncakları, farklı sürelerle denemelisiniz. Örneğin; her oyuncağı bir hafta süreyle deneyebilirsiniz.
 
Otistik çocukların oyun oynama biçimleri ve oyuncaklarla oynamaları normal çocuklardan oldukça farklıdır. Genellikle bu çocukların oyuncaklarla uygun oynamadıkları gözlenmektedir. Otistik bir çocuk herhangi bir oyuncağı eline aldığında onu döndürme, yuvarlama, elinde tutma ya da atma gibi amaçsız davranışlar göstermektedir.Otistik çocukların çoğu çamaşır makinesinde dönen çamaşırları saatlerce izleyebilir. Bunun yanı sıra eline aldığı oyuncak arabasını normal şekilde sürmek yerine ters çevirerek sürebilir veya yalnızca tekerlerini döndürerek arabayla oynayabilir. Otistik bir çocuğun, oyuncak bir arabayı algılaması ile otistik olmayan bir çocuğun algılaması oldukça farklıdır. Otistik çocuğa göre bu araba yalnızca soğuk, sert, ağır bir nesnedir; metalden yapılmışsa metalik bir tadı vardır ve sallandığında ses çıkarır, tekerleri döndürüldüğünde ise farklı şekiller oluşturmaktadır.Oyun, tüm çocuklarda olduğu gibi otistik çocuklar için de sosyal gelişim yönünden oldukça önemlidir. Otistik çocuğun bütün gün amacına uygun olmayan şekilde oyun oynaması onun sizinle ve yaşıtlarıyla iletişim kurabilmesindeki en önemli araçtan yoksun kalması demektir.Otistik çocuğun yetersiz olan oyun becerisini geliştirebilmek için öncelikle eğitsel amaca yönelik oyuncaklar seçilmelidir. İç içe giren ve yap-boz türü oyuncaklar, bebekler, oyuncak kamyon ve diğer araçlar otistik çocuğun hayal gücünü kullanmasında, yaratıcılık ve taklit becerilerindeki yetersizliklerin karşılanmasında oldukça önemlidir.

Otistik çocukların uygun oyun oynama davranışı kazanabilmesi için öncelikle taklit etme becerilerini geliştirme konusunda onlara yardımcı olmalı ve oyuna dönüştürebilecekleri normal yaşantılar sunulmalıdır. Otistik çocuğu hayali oyun oynamayı öğrenmesine yardımcı olmak amacıyla hayali oyunlar oynayan akranlarıyla bir araya getirerek oyuna katılmasını ve onları model alarak anlamlı oyunlar oynamayı öğrenmesini sağlamalısınız.

Otistik çocuğa, oyun becerilerinin gelişmesi için öncelikle uygun oyuncaklarla oyun oynama fırsatı sağlanmalıdır; yalnız uygun oyuncak seçimi de oyun becerilerinin gelişmesinde tek başına yeterli değildir. Bunun yanında yapılandırılmış oyun ortamı sağlanmalıdır. Hatta ebeveyn veya öğretmen de aktif oyunun içinde yer almalıdır. Başlangıçta çocuğa oyuncak kamyonlarla ve evlerle oynama öğretilebilir. Bu öğretilirken her oyuncaktan ikişer tane alınması gerekmektedir. Yetişkin kişi oyuncağını alır ve otistik çocuğu oyuna teşvik eder; “oyuncağını al” veya “haydi oynayalım” yönergelerini çocuk oyuncağını alana kadar tekrar eder. Daha sonraki aşamada oyuncak bebeği almakla kalmayıp onu kolunuza yatırarak ve çocuğun da aynısını yapması için teşvik ederek bu davranış pekiştirilebilir. Ayrıca oyuncak bebeği dizinizde sallayarak, uyutur, üzerine örtü örter, besleyip otistik çocuğun da aynı hareketleri taklit etmelerini sağlarsanız ve bunu yaparken “bebek uyuyor”, “acıkmış” gibi çocuğun oynadığı oyuna ilişkin sözel ifadelerle dikkatini çekerseniz otistik çocuğun sözel olarak da oyuna katılımını sağlamış olursunuz.Oyuncak kamyonla da aynı aşamalar gerçekleştirilebilir. Kamyon da durur, kalkar, deposuna benzin konulur, üzerine yük yüklenir ve boşaltılır. Hareketleri yaparken bunlar sesli olarak ifade edilir, çocuktan da aynı şekilde sesli olarak ifade etmesi istenir. Oyuncaklardan birer çift almanın avantajı; çocuğun sizin ondan ne istediğiniz konusunda emin olmasını sağlamaktır. Artık sizi taklit ederken kullanabileceği kendine ait bir oyuncağı vardır.
 
Bir otistik çocuk için öğrenilmesi en kolay aktivitelerden birisi de bloklarla oyun oynamaktır. Bu aktivitenin çocuğa öğretilmesi için bir çift blok setine sahip olmak gerekmektedir. Bloklarla oynamayı çocuğa öğretmeye hazırlanırken, sizin ve çocuğun birbirinize kolayca ulaşabilecek bir mesafede durabileceğiniz ve blokların da sığabileceği genişlikte bir masaya karşılıklı oturmanız yeterlidir. Başlangıçta masada birkaç blok bulunmalı; fakat eğitim ilerledikçe blok sayısı artmalıdır.

1. basamak: Bloklardan birbirine benzer iki tanesini alın; birini önce kendi önünüze diğerini de çocuğun önüne koyun. Çalışmaya “sen yap” diyerek başlayabilirsiniz. Kendi bloğunuza dokunup, çocuğu teşvik ederek, kendi bloğuna dokunmasını sağlayıp daha sonra da kademeli olarak teşviklerinizi azaltabilirsiniz. Başlangıçta sizin bloğunuza dokunabilir. Bunun için kendi bloğuna dokunmasını teşvik edip, gerekirse fiziksel yardımda bulunulabilir. Zaman içinde siz kendi bloğunuza dokununca çocuk da sizi taklit ederek kendi bloğuna dokunur hale gelecektir. Bundan sonra birlikte “bloğu havaya kaldırmak” veya “masaya koymak” gibi daha karmaşık adımlara geçilebilir.
2. basamak: Şimdi çocuğa iki blokla oynama öğretilebilir. Kendi önünüze iki blok alıp, benzerlerini de çocuğun önüne koyarak çalışmaya başlanır. Şimdi bloklardan önce birine, sonra diğerine dokununuz; çocuğun da aynı hareketi yapması için teşvik ediniz. Siz önünüzdeki iki bloğa dokunduktan sonra çocuğun da kendi bloklarına dokunmasını sağlayana kadar teşvik etmeyi sürdürüp daha sonra bu teşvikleri yavaş yavaş azaltınız. Önünüzdeki bloğun üzerine diğer bloğu koyunuz. Çocuğun da önündeki bloğun üzerine diğer bloğu koymasını teşvik edin, koyma hareketini taklit etmeye başladıktan sonra, onun sizin yaptığınız “kule” yi taklit edebilmesini sağlamak için blok sayısını arttırınız.
3. basamak: Çocuk bloklarla oynamaya ve yardımsız olarak kule inşa etmeye başladığında “köprü” inşa etmek gibi daha karmaşık oyunları öğretmeye başlayabilirsiniz. Öncelikle köprü tarafınızdan inşa edilmelidir. Bu inşa sırasında her basamakta çocuk sözel ve fiziksel yardımla teşvik edilmeli “sen de yap” , “benim gibi yap” yönergeleri verilmelidir. Bu komutlar ona sizin yaptığınız şekle dikkat etmesi gerektiğini anlatan ipuçlarıdır. Sizin yaptığınız şekli taklit etmeyi öğrendikten sonra hızlı bir şekilde yaptığınız köprüyü bitirmelisiniz. Şimdi ona sadece tek tek sizin hareketlerinizi taklit etmeyi değil “son ürünü” oluşturmasını öğretmelisiniz. Çocuk bu yöntemle bir köprü inşa etmeyi bir kez başardıktan sonra şimdi kulenin yanına bir de köprü inşa edebilir. Böylece çocuk, birden çok şekil meydana getirmiş olur.
4. basamak: Çocuk sizi taklit ederek bloklardan çeşitli şekiller inşa etmek için gerekli olan parçaları nasıl kullanacağını öğrendikten sonra, siz kendi bloklarınızı ortadan kaldırıp çocuğunuzdan kendi blokları ile çeşitli şekiller inşa etmesini isteyebilirsiniz. Daha sonra çocuğa bu şekillerin adlarını öğretebilirsiniz.
 
İlk önce siz onunla beraberken ve oyuna aktif olarak katılımıyla oyun oynamayı öğretin. Önce iki oyuncakla, sonra da yavaş yavaş daha fazla oyuncakla oyun oynamayı öğretmelisiniz veya çocuktan resim çizme ya da bloklardan bir köprü yapma gibi basit bir görevi gerçekleştirmesini isteyebilirsiniz. Çocuk oynamaya başladıktan sonra yavaş yavaş onun oyun alanından uzaklaşın ve en sonunda da çocuğu odada bir dakika yalnız bırakacak şekilde terk edin. Siz odaya geri döndüğünüzde eğer işi tamamlamışsa veya çocuk hala oyun oynamayı sürdürüyorsa onu coşkulu bir şekilde takdir edin ve ödüllendirin.Otizm, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de henüz çok yeni bir çalışma alanıdır. Otistik çocuklara yardımcı olabilmek için erken teşhislerinden, tedavilerine ve eğitimlerine kadar her alanda yapılacak yeni çalışmalara gereksinim vardır. Uzun yıllardır otistik çocukların tedavisinde kullanılan oyun terapisine ışık tutmak amacıyla, bu çocukların oyun oynama ve oyuncak ile ilişkilerini geliştirmelerine yönelik çalışmalar yapılmasının çocuk ve aileyi yönlendirmede hem terapistlere hem de eğitimcilere yol gösterici olacağı düşünülmektedir.
Bilgilerinize...

ALINTI...
 
Otizm son yıllarda önü alınamayan salgın bir hastalık gibi hızla yayılıyor; tıpkı veba gibi. ABD’de her 150 çocuktan biri otistik. Sıklık iyi bilinmemekle birlikte otizm Türkiye’de de bir çığ gibi artmakta.

Eğer gerekli tedbirleri almazsak, gelecek nesiller şimdikilerinden de çok tahrip olacak.

Maalesef -hepsi olmasa da- birçok çocuk psikiatristi ve nöroloji uzmanı otistik çocukların anne babalarına, otizmin bilinen bir nedeni olmadığını, hiçbir zaman düzelemeyeceğini söyleyip çocuklara çeşitli ilaçları vermekte ve onları bazı eğitim merkezlerine yönlendirmekteler.

Tabii ki esas neden ortadan kaldırılmadığı için eğitimden de istenen yarar sağlanamamakta, yıllar süren çabalar anne-babaları bir taraftan maddi zarara uğratmakta diğer taraftan da umutsuzluğa sürüklemektedir.

Bereket ki son yıllarda yapılan araştırma ve uygulamalar, otizmin gizlerini hızla çözmeye başladı. Otizmi tedavi edilemeyecek bir hastalık olarak lanse eden klasik tıbbın gericileri (tıp dininin papazları !) ne kadar karşı çıksa da, ya da en hafif deyimi ile burun kıvırsa da artık otizmin bilimsel ve etkili bir tedavisi var.

Bu tedavinin başlıca unsurları şunlar;

1. Diyet2. Vitamin, mineral, aminoasit vb takviyesi3. Mide-bağırsak sorunlarının kontrol altına alınması4. Ağır metaller ve toksinlerin temizlenmesi5. Hiperbarik oksijen tedavisi (HBOT)6. Eğitim

Bu altı unsur bir arada olmadan etkin bir tedavi yapmak mümkün değildir. Ama mevcut basamaklar içinde belki de en önemlileri ve öncelikli olarak yapılması gerekenler diyet, besin takviyeleri ve mide-bağırsak sorunlarının kontrol altına alınmasıdır. Bültenimizin bu sayısında editörümüz Prof. Dr. Ahmet Aydın otizmin ve birçok kronik hastalığın tedavisindeki önemli unsurlardan biri olan, fakat klasik tıp uygulamasında genellikle gözardı edilen bir problemi, mide-bağırsak sorunlarını irdeleyecek. Kaçırmayın…

Otistik çocuklarda mide-bağırsak sorunları ve çözümleri

Son yapılan araştırmalar otizmin, sindirim sisteminde başlayan, sonuçlarını beyinde gösteren bir hastalık tablosu olduğunu ortaya koymuştur. Nitekim otistik çocukların %76 ile %100’ünde mide-bağırsak problemi vardır. Bu problemler karın ağrısı, sık sık geceleri uyanma, karın üzerine yatma, kronik ishal, kabızlık, ağız kokusu, gaz çıkarma ve geğirme şikayetleri ile karşımıza çıkar. Dışkı çoğu kez pis kokulu olup, sindirilmemiş yiyecek parçaları ve yağ içerebilir. Otistik çocukların geçmişe yönelik dikkatli bir sorgulaması yapıldığında hastalık tablosunun gaz sancıları ve sık sık geceleri uyanma gibi mide-bağırsak şikayetleri ile başladığı ortaya konulabilir.

Başlıca mide-bağırsak sorunları

· Otistik çocuklarda sindirim enzimlerinde tahribat ya da işlevsel bozukluk nedeni ile protein, yağ ve şekerlerin parçalanarak küçük birimlerine indirgenmesi, yani sindirilmesi büyük ölçüde aksar.

· Başta sekretin olmak üzere sindirime yardımcı olan mide-bağırsak sıvılarının miktarı azalır.

· Bağırsakta bulunan vitamin, mineral, protein, yağ, şeker ve diğer besinlerin emilerek kana geçmesi azalır.

· Buna karşılık bağırsak geçirgenliği arttığından normalde kana geçmeyen bazı sindirilmemiş yiyecek parçaları ve toksik maddeler kana geçer.

· Bağırsaktaki faydalı mikroorganizmalar denilen probiyotiklerin (Lactobacillus, Bifidobacterium vb) sayısı azalmıştır. Buna karşılık normal bir kişinin bağırsağında az bulunan ve hastalık yapma yeteneği olan mikroorganizmaların sayısı artmıştır. Bunların başında pamukçuk mantarı (Candida) ve Clostridium isimli bakteriler gelir.

· Reflü sıktır. Yemek borusundan makata kadar bütün bağırsak iltihaplıdır (özofajit, gastrit, duodenit, enterit, kolit).

Sindirim fonksiyonları neden bozulur?

Otistik hastalarda sindirim fonksiyonlarını bozan temel nedenler ağır metaller, antibiyotikler ve diğer toksik maddelerdir. Diğer nedenler arasında enfeksiyonlar (Kızamık, HHV6, CMV, Streptococcus, Clostridia, Borrelia, Candida) ve beyin kan akımında azalma gelmektedir.

Otizm klasik bir gen hastalığı değildir. Ama genetik yatkınlık (gen polimorfizmleri) nedeni ile bazı çocuklar bu toksinler ve enfeksiyonlar ile yeterince baş edememektedirler. Gen polimorfizmleri onbinlerce yıldan beri var olmalarına karşın otizm tablosuna neden olmamışlardır. , Ancak son yüzyılda artan çevre kirliliği nedeni ile otizmde tam anlamı ile bir patlama olmuştur. Yani otizmi sadece gen polimorfizmlerinin varlığına bağlamak son derece yanıltıcıdır. Üstelik çevresel zararlılar azaltılırsa sadece gen polimorfizmlerinin varlığı otizm tablosuna neden olmamaktadır.

Probiyotiklerin insan sağlığındaki önemi

Otizm tablosundaki çocuğun en önemli özelliklerinden biri bağırsaklarında bulunan faydalı mikroorganizmaların (probiyotikler) azalmasıdır. Konuyu iyi anlayabilmek için önce probiyotiklerin ne olduğu ve ne işlere yaradığını görelim?

Yeterli miktarda yenildiğinde insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen mikroorganizmalara (bakteri ve daha az oranda da mantarlar) probiyotik denir. Bağırsaktaki bazı mikroorganizmaların çoğalmasını artıran ve/veya aktivitesini uyaran ve insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen maddelere (besinsel lifler gibi) ise prebiyotik denir.

Probiyotiklerin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Kitab-ı Mukaddesin Farsça bir versiyonunda Hazret-i İbrahim’in uzun yaşaması (yüzlerce yıl!), fermente süt ürünlerini (yoğurt, kefir, peynir vb) çok tüketmesine bağlanmıştır (Genesis, yaradılış, tekvin”18:8). MÖ 76 yılında Roma tarihçisi Plinius ishal tedavisinde fermente süt ürünlerinin kullanılmasını salık vermiştir.

1912 Nobel Tıp Ödülünü kazanan Rus bilim adamı Élie Metchnikoff bilim dünyasında probiyotiklerin kaşifi sayılabilir. Metchnikoff yoğurt, kefir ve peynir gibi süt ürünlerinde bulunan asit yapan mikroorganizmaların bağırsaktaki hastalık yapan mikroorganizmaları nötralize ettiğini saptamıştır. Metchnikoff Bulgaristan ve Kafkasya’da yaşayan insanların uzun ömürlü olmasını probiyotiklerden zengin gıdaların fazla tüketilmesiyle açıklamıştır.

Probiyotiklerin özellikleri ve görevleri

Erişkin bir insanın bağırsakta bulunan dışkı miktarı genellikle 3 kg civarında olup bunun yarısını (1.5kg), bakteriler oluşturur. Bağırsakta 100 trilyon bakteri bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunlar yaklaşık 500 çeşittir.

İnsan vücudunda doku ve organları oluşturan hücrelerin sayısı da yaklaşık 100 trilyondur. Yani erişkin bir insanın vücudunda yaklaşık 200 trilyon hücrenin yarısını probiyotkler oluşturur. Bu bakteriler ve mantarlar 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan mukozayı koruyucu bir tabaka şeklinde döşer. Probiyotiklerin çok sayıda görevleri vardır (Tablo 1).

Tablo 1. Probiyotiklerin görevleri

· Bağışıklık sistemini güçlendirmek.

· Yiyeceklerin hazmını kalaylaştırmak.

· Vitaminlerin (K vit, biyotin, B12, niasin vb) sentezini yapmak.

· Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.

· Toksinlerin kan dolaşımına geçmesini engellemek.

· Besin alerjilerini ve ekzemayı önlemek.

· Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların oluşumunu engellemek.

· Kanseri önlemek.

· Yaşlanmayı yavaşlatmak.

· Depresyonu hafifletmek.

· Otizm bulgularını hafifletmek.

· İshali önlemek ve tedavi etmek.

· İdrar yolu iltihaplarını önlemek.

· Kabızlığı tedavi etmek.

· Böbrek taşlarının (okzalat) oluşumunu azaltmak.

· Otoimmün hastalıklardan korumak

Bağırsaktaki bakteriler ve mantarlar

Bağırsakta iki tip bakteri vardır. Aerob ve anaerob.Aerob bakterilerin yaşaması için ortamda yeterli oksijen bulunması gerekir. Anaerob bakteriler ise oksijensiz ortamda yaşarlar ve hatta ortamda fazla oksijen varsa üremeleri iyice yavaşlar. Bağırsakta bulunan oksijen miktarı düşük olduğundan anaerob bakterilerin sayısı daha fazladır.Bağırsakta bakterilere ek olarak maya ve mantarlar da bulunur.

Normal bağırsak florasının gelişimi

Bebek doğum sırasında vajinadan gelen probiyotikler (laktobasiller ve bifidobakterler) ile karşılaşır. Bebek anne sütü ile beslendikçe normal flora gelişir. Sezaryen ile doğan bebekler dış ortamda bulunan mikroplar ile karşılaşır ve normal flora oluşamaz. Doğum sonrası ilk kolonize olan floradan sağlıklı floraya geçiş uygun beslenme ortamı yaratılsa bile oldukça zordur.

Bağırsakta bulunan bakterilerin %85’i iyi bakterilerdir (probiyotikler). Bunların en önemlileri lactobacillus acidophilus and lactobacillus bifidustur. Mide asitinin varlığı nedeni ile midede canlı bakteri sayısı çok azdır. Lactobacilli (acidopholus) ince bağırsağın üst bölümünde, lactobacillus bifiduslar ise ince bağırsağın alt bölümünde ve kalın bağırsakta mekan tutarlar.

İyi bakteriler bağırsak duvarına yerleşirler ve sayı üstünlüğü ile hastalık yapabilecek bakterilerin fazla üremesine izin vermezler. Eğer zararlı bakterilerin sayısı artıp faydalıları geçerse (disbiyozis) çeşitli hastalıklar oluşur.

Bağırsak geçirgenliği

Normalde bağırsak hücreleri bağırsaktaki her maddenin (özellikle sindirilmemiş gıdalar ve toksik maddeler) kana geçişine izin vermez; yani bir güvenlik duvarı oluşturur. Buna bağırsak sızdırmazlığı denir. Bu koruyuculukta en önemli pay probiyotiklerdedir. Probiyotikler sayı üstünlükleri ile zararlı mikropları kovarak bağırsak duvarına yapışmasını engellerler.

Kötü mikroplar üstünlüğü ele geçirirlerse (disbiyoz) bağırsak duvarını tahrip ederler ve bağırsağın geçirgenliği artar ‘leaky gut syndrom’

Bağırsak geçirgenliği değişkendir. Yani bağırsak geçirgenliği artmış ise bağırsak hücreleri tamamen tahrip olmaz, ama aralarındaki sıkı boşluklar gevşer. Bu sırada geçmemesi gereken toksik maddeler de bağırsaktan kana geçer.

Bağırsak hücrelerindeki hasar nedeni ile sindirim yapıcı enzimler (amilaz, laktaz, lipaz vb) azalır, yiyecek parçacıkları iyi sindirilemez.

İlk bakışta bağırsak geçirgenliği arttığı için birçok vitamin ve mineral ve aminoasitin bağırsaktan kana geçmesin kolaylaşmış olacağı akla gelirse de durum tam tersidir.

Birçok vitamin ve mineral ve aminoasitin bağırsaktan kana geçmesi bağırsak hücrelerinde bulunan taşıyıcı proteinlerin sayesinde olur. Bunlar olmadan taşınma çok az olacağından bir yığın besleyici maddenin kana geçmesi de azalır. Otistik çocuklarda bağırsak geçirgenliği arttığında taşıyıcı proteinlerde de işlevsel bozukluklar olur.

Probiyotikler Th1 lenfosit adı verilen bağışıklık hücrelerinin yolunu uyarır. Bu yolun uyarılması mantarlar ve virüslerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar. Zararlı mikroorganizmalar üstünlüğü ele geçirirse Th2 lenfosit yolu ise aşırı uyarılır; sonuçta bağırsak geçirgenliği artar

Öte yandan bağırsaktan emilmemesi gereken toksik maddeler (parçalanmamış kazein ve glüten parçacıkları ve diğer toksinler), bağırsak geçirgenliği arttığı için, elini kolunu sallayarak kana geçerler. Bu yabancı maddeleri fark eden bağışıklık sistemimiz düşmanı yok etmek için bütün gücü ile saldırır. Sonuçta iltihap artar, alerjik reaksiyonlar oluşur.

Yabancı maddelerin sayısı o kadar fazladır ki bağırsaktaki bağışıklık sistemi bunların tümü ile başa çıkamaz. Bu maddeler kana geçerek karaciğere ulaşırlar. Karaciğer temizleyebildiğini temizler. Fakat kapasitesinin üzerine çıkan miktarı tekrar kana verir ve bu toksik maddeler başta beyin, kas ve eklemler olmak üzere bütün organlara dağılarak onları tahrip ederler.

Sonuçta astım, egzema, otizm, mültipl skleroz, tiroidit, romatizmal hastalıklar, pankreas yetersizliği, Crohn hastalığı, fibromiyalji, otizm, mültipl skleroz, şizofreni ve çeşitli otoimmün hastalıklar oluşur.

Bağırsak geçirgenliğinin oluş mekanizması

Bağırsak geçirgenliği değişkendir. Yani bağırsak geçirgenliği artmış ise duvarlar tamamen yıkılmaz, ama güvenlik memurlarının sayısı azaldığı için geçmemesi gereken maddeler de bağırsaktan kana geçer.

Bağırsak kapılarının açılıp kapanması kapıda bekleyen güvenlik memurları olan kalsiyum miktarına bağlıdır. Eğer bağırsak hücrelerinde yeterli güvenlik memuru, yani kalsiyum yoksa tehlikeli maddeler içeri sızar.

Bağırsaktaki kalsiyum neden azalır?

İlk neden diyet ile yeterli kalsiyum alınmamasıdır. En önemli kalsiyum kaynakları yeşil yapraklılardır. Ama maalesef birçoğu okzalattan da zengindir. Süt ürünleri kalsiyumdan zengindirler ama fosfor bakımından da zengin olduklarından iyi emilemezler. Yeşil yapraklılardaki kalsiyum/fosfor oranı ise oldukça iyidir.

İkinci önemli neden bağırsaktaki yağların enzim yetersizliği nedeni ile yeteri kadar emilememesidir. Emilmeyen yağlar kalsiyumla birleşerek sabunlaşır ve bağırsaktan dışarı atılırlar. Halbuki kalsiyum normalde bağırsak hücrelerinden salgılanan okzalatı bağırsakta bağlayarak dışkı ile atılmasını sağlar. Kalsiyum yetersiz olunca okzalat bağlanamaz ve fazla miktardaki okzalat kana geçer ve başta beyin ve böbrekler olmak üzere çeşitli organlara zarar verir. Çünkü okzalat oldukça reaktif bir maddedir.

Üçüncü önemli neden D vitamini yetersizliğidir. Yeteri kadar güneşlenmeme ve yağ emiliminin bozuk olması nedeni ile otistik çocukların çoğunda D vitamini çok düşüktür. D vitamini olmadan kalsiyum yeteri kadar emilemez.

Bağırsak florası nasıl bozulur?

Sezaryen doğum, anne sütünün tüketilmemesi, geleneksel fermante gıdaların (boza, kefir, ekşiyebilen yoğurt, sirke vb) az tüketilmesi, çeşitli toksinlere (ağır metaller, antibiyotikler, kimyasal toksinler vb) maruz kalma ve sık antibiyotik kullanılması bağırsaktaki faydalı mikrop düzenini büyük ölçüde alt üst eder.

Disbiyozis

Bağırsak florası bozulduğu zaman (disbiyozis) normal bir kişinin bağırsağında, az sayıda olduğu için hastalık yapma yeteneği (patojenitesi) körelen olan kötü mikroorganizmaların sayısı artar ve hastalık yapmaya başlarlar. Bunların en önemlileri pamukçuk mantarı (Candida) ve Clostridium bakterileridir. Dizbiyozis sırasında ayrıca Blastocystis, Klebsiella, Bacillus türleri, ve Staphylococcus aureus, vb. patojen mikroorganizmalar da hastalık yapabilirler.

Zararlı bakteri ve mantarların çıkardığı toksinler otistik ve diğer hastalarda mental fonksiyon ve davranışlarda bozukluklara (dalgınlık, hiperaktivite, dikkat dağınıklığı, letarji, başağrısı, depresyon, huzursuzluk ve saldırganlık gibi belirtiler) yol açarlar.

Pamukçuk mantarı (candica albicans)

Normalde pamukçuk mantarı (candica albicans) ağızdan makat deliğine kadar bütün sindirim borusu ve vajinanın mukozasında (sümüksel zar) küçük koloniler halinde bulunur. İnsanın bağışıklık sistemi ve adı geçen boşluklardaki faydalı mikroplar pamukçuk mantarının aşırı üremesini engellerler. Bu engellemede en önemli görev probiyotiklerdir. Probiyotikler – onlarla rekabet ederek- mantarların aşırı üremesini engellerler.

Tıp dünyasında ağız kandidiyazisi (pamukçuk) ve vajinal kandidiyazis iyi bilinen hastalık durumlarıdır. Vajinal yolla doğan yenidoğan bebeklerin ağzında pamukçuk olması nadir bir durum değildir ve bu durum doğum kanalından geçerken anneden alınır.

Son yıllarda kandida enfeksiyonunun sadece vajinit ve pamukçuğa neden olmadığı, bu mantardan çıkan zehirli maddelerin bağışıklık sistemini bozarak beyinde ve diğer organlarda hasara yol açtığı anlaşılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda kandidaların otizmin temel nedenlerinden biri olduğu da ortaya konmuştur. Kandida enfeksiyonlarının kontrol altına alınması ile otistik çocukların belirtilerinde belirgin düzelmeler sağlanabilmektedir.

Mantarlar bağırsak büklümlerine gizlenerek antimantar ilaçların etkisinden korunabilirler. Bağırsak duvarına yapışan mantarlar çıkardıkları enzimler ile bağırsak duvarının geçirgenliğini artırırlar.Mantarlar bizatihi kendileri otizme neden olabilirler, ama daha çok görülen otistik tablonun mantarlar ile daha da ağırlaşmasıdır.

Mantarlar nasıl gösterilir?

Bağırsaktaki kandidalar 4 şekilde bulunurlar;1. Maya ya da tek hücre şeklinde2. Hücre kolonisi ya da miçel şeklinde3. Klamidospor ya da kist şeklinde4. Duvarı olmayan hücre şeklinde

Miçel ve kist şekilleri doku istilası yapacak yetenektedir.

Eğer maya koloni şeklindeyse bağırsak duvarına yapışırlar. Bu nedenle eğer kopmalar olmasa dışkıda bulunmazlar ve bu nedenle de kültürde üremezler.

Başka bir sorun da dışkıdaki mantar miktarının belirlenmesidir. Bilindiği gibi normal insan bağırsağında az da olsa kandida bulunur.

Mantarlar ya da bağırsakta bulunan diğer patojen bakteriler, bağırsakta var olmalarına rağmen dışkı kültürlerinde üremeyebilirler. Bu durum teşhisin atlanmasına neden olur. Bereket ki bu mikroorganizmaların kana geçen yan ürünlerini ve toksinlerini idrarda organik asit testi (Great Plains Laboratory) gibi hassas testler ile saptayabilmek mümkün olabilmektedir.

alıntıdır
 
Son düzenleme:
X