Çocuk Hastalıkları Otism (içekapanıklık) Nedir ? Bilgi ve sorular

Bebek Hastalıkları, diş çıkarma, bebeklerde kusma, bebeklerde ishal, bebeklerde uyku düzensizliği

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
34.849
29.709
60
Otizm ilk olarak 1943 yılında Amerikalı çocuk psikiyatristti Leo Kanner tarafından erken çocuk otizmi olarak tanımlanmıştır. Kanner otizmin psikolojik kökenli olduğunu ve yanlış anne baba tutumlarından kaynaklandığını ileri sürmüştür. Kanner’den günümüze kadar yapılan araştırmalar sonucunda otizmin kökeninin genetik ve nöropsikiyatrik kökenli olduğu beyindeki yapısal bozukluktan kaynaklandığı ortaya çıkmıştır.
Otizm yaşamın ilk yıllarında başlayan sosyal ilişki, iletişim ve bilişsel gelişimde gecikme yada sapma ile kendini gösteren, yineleyici ve sınırlı davranış ve ilginin olduğu yaygın gelişimsel bir bozukluktur.


Otizm 30 aydan önce (çoğunlukta) görülmekte, çocuklarda konuşma ve dil gelişiminde belirgin bir gecikme, sosyal iletişimde yetersizlik (kucağa alınmayı reddetme, insanlara karşı genel bir ilgisizlik, göz kontağı kurmaya ilgisizlik) söz konusudur.Kalıplaşmış davranışlar aynılığı korumada ısrar, değişikliğe karşı tepki gösterme ve oyun becerisinde gerilik görülmektedir. Duygusal alanda; işitsel uyarılara aşırı tepki yada tepkisizlik, görsel olarak dönen, hareket eden aşırı ilgi, acı, soğuk ve sıcağa karşı aşırı duyarsızlık ya da aşırı duyarlılık, dokunulmaya karşı tepki görülür.

Otizm toplum içinde 1000 kişiden 4 görülme sıklığı gösterir.Kızlara oranla erkeklerde daha sık otizm görülmekle birlikle kızlarda rahatsızlık daha ağır olmaktadır.
Otizm kesin bir tedavisi olmayan,yaşam boyu süren gelişimsel bir hastalıktır. Otizm de ilaç, eğitim ve terapi yöntemleriyle çok yönlü bir tedavi uygulanmaktadır. Eğitim ve terapiyle sözel iletişimin güçlendirilmesi, sosyal iletişim becerilerinin güçlendirilmesi, sosyal iletişim becerilerinin kazandırılması hedeflenmektedir. Eğitimde otistik çocuğun somut ve görsel algılayışı, aynılığını koruma ihtiyacı göz önünde bulundurularak yapılandırılmış ve görsel eğitim modelleri geliştirilmektedir. (TECH ve PECH) gibi teknikler şu anda Amerika’da kullanılmakta, İsrail’de de kullanılmaya başlanmıştır. Otistik çocuğun duygusal duyarlılığı ve ihtiyaçları dikkate alınarak geliştirilmiş teknikler eğitimin bir parçası olarak kullanılmaktadır. Eğitim ve terapinin ortak amacı otistik çocuğun bağımsızlık kazana bilmesi, günlük yaşamını ve sosyal ilişkilerini düzenleyebilmesi ve kapasitesi doğrultusunda zihinsel gelişimini hedeflemektedir.

Bütün rahatsızlıklarda olduğu gibi otizmde de erken teşhis ve tedavide çok önemlidir.

Aileler otizmi iyi tanımalı,çocuğun bireysel özelliklerinin farkında olmalı,eğitime aktif katılmalı,çocuğun sınırlılıklarını bilmeli ve beklentilerini bu sınırlılıklar üzerinde kurmalı,iletişim becerilerini güçlendirmeliler.Ayrıca çocuğuna otistik bir tanı konulması, otistik bir çocuğa sahip olmak ve otistik bir çocukla yaşamak her anne baba da farklı tepkilere neden olacağından gerektiğinde psikolojik yardım almaktan kaçınmamalılar.
 
içimden geldi bendende Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Tüylerim diken diken oldu okurken..müthiş bir zaferdir bu..tebrik ederim..İşte annelik mucizesi bu olsa gerek.
 
çok değişik geldi yazı. acaba iyileştirci özelğini doğru mu.yani her otistikte işe yarar mı. danışmak lazım
 
sonyaprak .!.:
Sevgili roxxet otizm de hiç bir yöntem kesin tedavi sonucu vermediği gibi diyet de bu grupta yer alyor fakat bazı otistiklerde işe yaradığı saptandı ,örneğin ben kendi çocuğumda geçirdiğim süreçte ilk başlarda çok zorlanmama rağmen 9 aylık zaman zarfında hayli yol aldık diyet sayesinde ama tekrar ediyorum kesin tedavi diye bir şey yok ve her otistik tede aynı sonucu vermiyor başlamadan önce bir çok test ve tahlilden geçmesi gerek diyet uygulanacak kişinin + tüm yüiyecekler önceden temin edilmek zorunda yani zor :KK43: zoru başarabilmek ise azim gerektiriyor diyeti uyguladıktan sonra önceye nazaren biraz daha farklılık gözlemlenebiliyor...

anladığım kadarıyla bu yöntem sadece ılımlı otistik denen gruba faydalı oluyor yanii
 
Çocukların farklı dünyası: Otizm


Eğer çocuğunuza otizm teşhisi yeni koyulduysa, büyük ihtimalle şu anda oldukça karmaşık duygular içindesiniz. Otistik çocuğunuzla birlikte hayatınızın geri kalan kısmını nasıl geçireceğinizi ve otizm ile yaşamaya nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız; bu yazıyı mutlaka okuyun.

Çocukların hemen hemen tümü oyun oynarken çok mutludur. Tüm enerjilerini buna harcar ve hayal kahramanlarını kendileriyle özleştirmekten büyük zevk duyarlar. Ancak çevremize dikkatli gözlerle baktığımızda hayat dolu çocukların yanı sıra bunların tam tersi durumda olan ve hiçbir şeye ilgi duymayan çocukları da görmemiz mümkün. Bunların hepsi toplumdan uzak durmayı seçerler. Bu şekilde ilgisiz, oyun oynamayan, konuşmayan çocuklar otistik olarak adlandırılırlar. Aslında otistik dediğimiz çocuklardaki bu durumla yeni bebek sahibi aileler doğumdan sonraki iki ay içinde karşılaşırlar. Bebekler etrafa donuk gözlerle bakar ve her şeye ilgisizmiş gibi görünebilirler. Ama bu bir süreçtir ve bebek birkaç haftalık olduğunda geçip gider. Ancak otistik olan çocuklar bebekliklerinden başlayan bu durumu sona erdirmeyip devam ettirirler. Aslında çocuğunuzun otistik olup olmadığını anlamak hiç de zor değil. Bebekliklerinden başlayarak oyun oynamak istemeyen, annesi ve babasıyla konuşmayan, sürekli somurtan çocuklar otistiktir. Genel olarak birçok aile çocuğunun otistik olduğunu fark eder, ama bazen onunla ilgilenmekte oldukça zayıf olan aileler bunu fark etmeyebilir.


Otizmin nedenleri


Bir taraftan otizmin gelişimsel bir hastalık olduğu düşünülürken diğer taraftan da nedeni konusundaki araştırmalar devam ediyor. Hastalıkla birlikte zeka geriliği ve epilepsi (sara) nöbetlerinin sık görülmesi de biyolojik nedenlerin daha ön planda olduğunu gösteriyor. Ancak kardeşler ve ikizler üzerinde yapılan araştırmalar, genetik faktörlerin önemli olduğunun altını çiziyor. Uzun yıllar otizmin nedeni olarak anne - bebek arasındaki iletişimsizlik konu edilmiş ve annelerin çocukla duygusal ilişki kurmada yetersizliklerini anlatmak için ‘buzdolabı anne’ yakıştırması yapılmış. Fakat daha sonra aynı anne - babadan doğan diğer çocuklarda benzer sorunların olmaması ve tüm otistik çocukların annelerinin de ‘buzdolabı anne’ modeline uymaması bu görüşü destekleyen verilerin yetersiz kaldığı fikrini doğurdu. Otizmin ensefalit (beyin iltihabı), frajil x sendromu (genetik zeka geriliği), fenilketonüri (aileden kalıtım yoluyla geçen zeka geriliği) ve doğumsal kızamıkçık enfeksiyonu gibi bazı tıbbi durumlarla birlikte daha sık görülmesi, hastalığın nedenini nörobiyolojik alanda arama zorunluluğunu gündeme getirdi. Kısaca, görüldüğü gibi otizmin nedenleri hakkında somut bir açıklama henüz yapılamıyor.

Otizmin belirtileri


Kendi kendine şiddet kullanma.

Çevresindeki hiçbir çocukla ilgilenmeme ve sürekli yalnız kalma isteği.

Anlaşılmayacak şekilde konuşma ve anlamsız sözcükler söyleme.

Duyduklarını ve gördüklerini sürekli tekrarlama.

Kendisiyle ilgilenilmesini ve insanlarla karşı karşıya gelmeyi istememe.

Kendi yaşıtlarına göre konuşmada gelişememe.

Yeniliklerden hoşlanmama.

Farklı şekillerdeki cisimlere bağlılık gösterme.

Şüpheci olma ve gerilimde bulunma.

Nedensiz ağlama ya da gülme.

Hatırlama ve ezberleme gibi yeteneklere sahip olma.


Aileye önemli görevler düşüyor

Çocukların otizm olmasının nedeni tam olarak bilinmiyor. Bu nedenle de bugün için otizmin kesin bir tedavisi bulunmuyor. Ne yazık ki hastalık hayat boyu süren kalıcı bir hal alabiliyor. Ancak gerek yaşla, gerek erken müdahale ile belirtilerin sıklığında ve şiddetinde değişiklikler görülebiliyor. Otistik çocukların tedavisinde en önemli rol aileye düşüyor. Bu yüzden böyle bir çocuğa sahip olan ailelerin konu hakkında bilgi sahibi ve sabırlı olmaları gerekiyor. Çünkü çocuklarına ancak bu şekilde fayda sağlayabilirler. Bunun yanı sıra bazı davranış bozukluğu görünen çocuklarda ilaç tedavisi uygulanıyor. Yapılan bu tedavinin en önemli bölümü çocuğa uygulanan eğitim programıdır. Bu program, onu çevresine yakınlaştırırken ilişkilerini de kuvvetlendirir. Ancak sadece zeka seviyesi çok düşük olmayan çocukların eğitimle tedavilerinde başarılı olunmuştur. Bunun tam tersi olan çocukların gelişme gösteremedikleri de bilinmelidir. Bu tür tedavilerde sonuca ulaşmak için oldukça uzun süre beklemek gerekir. Ayrıca tedavilerin kesinlikle konu hakkında uzman kişiler tarafından yapılması çok önemli.

Otizmle mücadele


Otizmi hemen kabullenin ve vakit kaybetmeyin.

Otizmi gizlemeyin.

Çocuğunuzu toplumdan soyutlamayın.

İnsanların tepkilerinden çekinmeyin.

Çocuğunuza hem özel hem de normal davranın.

Onun gidebileceği özel eğitim kurumunu vakit kaybetmeden seçin.

İlaç kullanımı ve diğer tedavi yöntemlerini aksatmadan uygulayın.

Uzman hekim tarafından verilen diyet programlarını eksiksiz uygulayın.


Otizm ve zeka geriliği arasındaki fark nedir?


Zeka geriliği olan bireylerde dengeli bir beceri gelişimi sağlanabilirken, otistik bireyler dengesiz beceri gelişimi gösterir. Otizm, belirli konularda yetersizlik - genellikle diğer insanlarla iletişim ve ilişkilerde - ve bazı alanlarda da olağanüstü beceriklilik olarak kendini gösterir.


Kaynak:Ailem ve Ben
 
fahriyecim otizmle ilgili yazını ve filmlerini izledim. yağmur çocuklara bu alakan nereden geliyor. burdan yazmak istemezsen özel mesaj atabilirsin. yaprak arkadaşımızda bir yağmur çocuk annesidir. tanışırsın onunlada..
 
3 yasindaki oglumda otizm süphesi var ama henüz kesin bir tani olmamakla birlikte doktorlarin bu yönde düsünceleri beni Otizm hakkinda arastirmaya itti. Eger gün gelipte bu teshis konulursa en azindan az cok bilgi sahibi olmak istedim. Tüm anneleri bu konuda net ortaminda topladigim bilgilerle aydinlatmak istedim Kakule`cigim. Su an bile yagmur cocuk annelerini a kadar iyi anliyorum ki, Allahim onlara öyle sabir vermis ki, sözlerle anlatilacak gibi degil bence. Haziran ayinda psikyatrda randevumuz var bakalim ne gibi tani konulacak. Oglum icin eve simdilik haftada 1 gün 1-2 saatligine terapist geliyor, onunla oyunlar oynuyor. Bu arada hala konusmaya baslamadi. Yani kisaca beni bu konuda arastirmaya iten 3 yasindaki oglum oldu.

Saglicakla kal canim.
 
Hayatin Bize Neler Getireceği Meçhul. Heran Herşeye Hazir Bekliyoruz. Ama Tüm Olumsuzluklara Göğüs Germeye Haziriz.. Bu Sen Ben O Bu şu Yada Başkasi...
Ne Güzelki Bilinçli Bi Anne Olarak önlemini Almişsin Veya Karşilaşabileceğin Durumun Farkindasin... Unutmaki Yaninda Bizlerde Variz.. Burda Sana En Büyük Yardimi Ve Desteği Yaprak Vericektir...buna Eminim Allah Hepimizn Yar Ve Yardimcisi Olsun...
 
OTİZMİ OLAN ÇOCUKLAR İÇİN TUVALET EĞİTİMİ

Genel Yöntemler:

Tuvalet eğitiminde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta olumlu bir tutum izlenmesidir. Gösterilen en ufak bir memnuniyetsizlik, olumsuz bir bakış bile çocuk tarafından hissedilir ve bu onu olumsuz etkiler. Çocuğunuza tuvaleti kullanma becerisini de diğer bir beceriyi öğretiyormuş gibi öğretin. Öncelikle ne kadar sıklıkta tuvalet ihtiyacının geldiğini anlamak için bir çizelge hazırlayın. Ortaya çıkan sonuca göre bu sıklıkta (örneğin bir veya iki saatte bir) çocuğunuzu düzenli olarak tuvalete götürün ve bu işlemi yaparken kısa sözcükler kullanmaya özen gösterin; "çiş", "ıslak", "kuru" gibi. Tuvaleti başarıyla kullandığı her seferde çok mutlu fakat sakin bir tavır sergileyin. Bu eğitimde çiş kazaları olduğunda ceza ve olumsuz tavır yerine, çocuk başarılı olduğunda gösterilen mutlu ve olumlu davranışlar çok daha fazla etkilidir. Kazalardan sonra ki soyunma ve giyinme işlemlerinin yalnızca tuvalette gerçekleştirilmesi gereklidir. Bu çocuğunuza tuvaletle ilgili işlemleri tuvaletle bağdaştırmayı öğretecektir.



Özel yöntemler:

İlk olarak bez kullanımı evden dışarıya çıktığınız zamanlar da dahil olmak üzere tamamen bırakılmalıdır. Unutulmamalıdır ki çocuğunuzun "altımda bez varken çiş yapabilirim, yokken yapamam" ayrımını yapabilmesi, "hiç bir zaman altıma çiş yapamam" ayrımını öğrenmesinden daha zordur.

Çocuğunuz tuvalete oturtulmayı reddediyorsa bunun bir kaç nedeni olabilir. Öncelikle çişini bezine yapma alışkanlığından vazgeçmek istemiyor olabilir. Fakat bir süre sonra bezin tamamen ortadan kalktığını anladığında bu alışkanlığını da yavaş yavaş terketmek durumunda olduğu fikri yerleşecektir. Tuvaletiniz çocuğunuz için büyük ise içine düşme korkusuyla kendini güvende hissetmiyor olabilir. Klozet kapağına yerleştirilebilen adaptör ve ayaklarını basabilmesi için tuvaletin önüne koyacağınız büyükçe bir kutu ile kendini daha güvende hissetmesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca klozet kapağı soğuk olabileceği için üzerini kaplayacağınız bir bez de bu sorunu ortadan kaldırabilir. Eğer çocuğunuz tuvaletini yapmıyorsa, onu tuvaletin üzerinde 5 dakikadan fazla oturtmayın. Nazikçe ve sakin bir tavır içerisinde olmaya özen gösterin. Çocuğunuz tuvalette bulunduğu sürece yanında bekleyin. Eğer tuvaleti uygun bir şekilde kullanırsa, hemen vermek üzere yanınızda bir ödül bulundurun. (şeker veya cips gibi) Eğer 5 dakika sonunda bir sonuç alınamazsa nazikçe kaldırın, fakat aferinle veya yiyecekle ödüllendirmeyin.

Çocuğunuzu sabah kalktığında ilk iş olarak tuvalete götürün. Ayrıca yemeklerden önce ve sonra, dışarı çıkmadan önce ve yatmadan önce de tuvalete götürmek uygundur. Tuvalete götürdüğünüz zamanların ve kazaların mutlaka bir kaydını tutun ki gelişmeyi daha net bir şekilde izleyebilesiniz. Çocuğunuz tuvaleti her uygun kullandığında çizelgenize gülümseyen bir yüz çizin ve bunu çocuğunuza gösterin ki bu olaydan memnuniyet duyduğunuzu daha somut bir şekilde görebilsin.

Tuvaletten kalktıktan sonra çocuğunuzun giysilerini kendisinin çekmesi için fırsat tanıyın. Başlangıçta yardım ederek, daha sonra yardımınızı azaltarak bu işlemi gerçekleştirmesini sağlayın.

Bihter Mutlu Gencer
Psikolog ve Özel Eğitim Uzmanı
 
Benim otistik arkadaşlarım var, 25-28 yaşlarında. Hepsi de gayet mutlu mesut normal hayatlar sürüyorlar. İlgi ve çaba olduktan sonra olmayacak şey yok.

Ve yukarda da yazdığı gibi, onların diğer insanlardan daha üstün yetenekleri de mevcut.

Sabırlar mutlu günler diliyorum herkese..
 
Otism

İlk olarak 1943’de tanımlanmış olmasına rağmen, otism göreceli olarak az bilinen bir özürdür. Buna rağmen otistik gurubu bozukluklarının BK’da yaklaşık olarak 500.000 ailenin hayatını etkilemekte olduğu tahmin edilmektedir.
Otistikkişiler, omurga felci geçirenler gibi fiziksel olarak özürlü değildirler: tekerlekli iskemleye gerek duymazlar ve dışarıdan görünüşleri herkes gibidir. Görünmesi mümkün olmadığı için, bu hastalığa dikkati çekmek ve hastalığı anlamak daha da zor olabilir.
”Otistik bir çocuk ’normal’ göründüğü için, herkes onun çok yaramaz olduğunu veya ebeveynlerin çocuğu kontrol edemediğini düşünür. Yabancılar genelde bu kontrolsüzlükten bahsederler.”

Otisim nedir?

Otisim, hayat boyu sürecek, bir kişinin iletişim yeteneğini ve diğer insanlarla olan ilişkileirni etkileyen, zamanla gelişen bir özürdür. Otistik olan çocuk ve yetişkinler, başkalarıyla anlamlı bir şekilde ilişki kurmakta zorluk çekerler. Arkadaş edinme ve aynı zamanda başkalarının duygularını anlayabilme yetileri genelde kısıtlıdır.

Otistik Kişiler

Otistik kişilerin çoğunlukla , ek olarak öğrenme zorlukları da vardır ama, otistik olan herkes dünyaya bir anlam vermekte zorlanır.
Aynızamanda Asperger sendromu adı verilen, otismin daha farklı bir şekli olan, otistik gurubun daha üstlerinde yer alanları tanımlayan bir durum da vardır. Daha fazla bilgi için, Asperger sendromu nedir? başlıklı kitapcığımıza bakınız.
”Otistik birisi için gerçek, birçok insanın, yerin, sesin, görüntünün ve olayın birleştiği bir kargaşadır. Onlar için net sınırlar yoktur, veya herşey kuralsız ve anlamsızdır. Hayatımın büyük bir kısmı, herşeyin arkasındaki düzeni anlamaya çalışmakla geçmektedir.”

Otisim'in özellikleri nelerdir?

Otistik kişilerin, genelde zorlandıkları üç ana alan vardır; bunlar üçlü bozukluklar olarak bilinir.
Toplumsal kaynaşma (toplumsal ilişkilerde zorluk çekme, örneğin, diğer kişilere uzak ve vurdum duymaz görünmek).
Toplumsal iletişim (sözlü ve sözsüz iletişimde zorluklar, örneğin, genelde kullanılan mimiklerin, hareketlerin veya ses tonunun anlamını kavrayamama).
Hayal gücü (kişiler arası oyun ve hayal gücünün gelişmesi konusunda zorluklar, örneğin, belkide, sürekli yapılmaktan öğrenilmiş ve kopyalanmış, sınırlı hayal gücü gerektiren aktivitelerin olması gibi).
Bu üçlüye ek olarak, rutini değiştirmeye karşı koyma ve tekrarlama düzeninde olmak da çok yaygındır.

Otisim'e ne sebep olur?

Otisimenelerin veya neyin sebep olduğu tam olarak bilinmemektedir ama araştırmalar genetik faktörlerin önemli olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmalar aynı zamanada, doğum öncesi, hemen doğumdan sonra veya doğum sırasında olan beyin gelişmesini etkileyen bir dizi durumun, otisimle ilgili olduğunu kanıtlamıştır.

Tanı

Otistik tanısı ne kadar erken konursa, o kişinin gerekli destek ve yardımı alma şansı da o kadar artar.

Otistik kişilere yardım edilebilir mi?

Yetenekleri en fazlaya çıkarmak ve yetişkin olarak tam potansiyelini bulması için, özel eğitim ve uzmanlaşmış destek, otistik bir kişinin hayatında gerçekten de büyük değişiklik yapabilir.

Ulusal Otistik Birliği (NAS) (UOB)

1962’de kurulmuş olan Ulusal Otistik Birliği (National Autistic Society (NAS)), Bk’da otistik kişilere yardım eden, ulusal ve uluslararası insiyatiflerde, otistik kişilerin güçlü bir sesi ve onlara bakan en önemli bir gurup olarak gelişmiştir. Birlik, otistik kişilere hayatlarını mümkün olduğunca bağımsız bir şekilde yaşamaları için gerekli her türlü yardımı sağlayacak alanlarda çalışmalarını sürdürmüştür.

Bugünlerde UOB
yetişkinler ve eğitim merkezlerini yürütür
yerel yönetimlerikendi uzmanlık hizmetlerini geliştirmeleri için destekler
bir dizi kitapcık ve kitap yayınlar
ebeveyn ve araştırmacıların randevu alarak kullanabilecekleri bir kütüphane hizmeti sunar
bakıcı ve ebeveynler ve otistik gurubu bozukluğu olanlar için, bir otistik yardım hattı yürütür
konferans ve eğitim programları düzenler
arkadaşlık kurma ve ebeveynlerin birbirlerini desteklemesi için, ulusal çapta, gönüllü çalışmalar düzenler
uzmanlaşmış, tanı ve değerlendirme hizmetleri sunar
otisimin nedenlerini araştırmayı destekler
ülke çapında, yerel gurupları ve aileleri destekler
otisim konusuna dikkati çeker ve kişilerin daha anlayışlı olmaları için çalışmalar yaparlar
otism alanında çalışan, profesyonel kişi ve organizasyonlara danışmanlık hizmeti sunar
otisme ait eğitim ve bakım konusundaki hizmetleri kredilendirme programları sunar
otistik gurubu bozukluğu olan yetişkinler için destekli bir iş bulma hizmeti olan, Prospects adlı bir organizasyonu yönetir.
 
GÜLÇİN VARDARCI VE OTİSTİK OĞLU CEM ÖRNEK BİR YAŞAMI PAYLAŞTI
"Anneliğin dayanılmaz mutluluğu!.."
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Bir "Rain Man" ile annesi müthiş mücadeleyi paylaştılar... Onlar şimdi kendisi gibi olan ailelere yardım ediyor

Yıllar önce oynayan, "Rain Man" filmini seyretmiş miydiniz? Dustin Hoffman'ın oynadığı otistik bir gencin hikayesini anlatan film yıllar geçse de içimden silinmedi! İşte böyle bir delikanlı ve onun fedakar annesiyle buluştum geçen gün... Yanında, oğlunun gelişim yolculuğu ile ilgili bir valiz dolusu belge ve CD ile gelen Gülçin Vardarcı gözleri yaşararak anlattı, bu zorlu hayat yolculuğunu. 15 yaşına gelen Cem, artık yaşıtları gibi eğitim alıyor, gitar ve bateri çalıp, konserler bile verebiliyor. Gülçin Hanım, oğlu için yaşıyor. Yaşamı Cem'in ekseninde dönüyor!

"NAZAR DEĞMESİN"
Anneler gününe birkaç gün kala, gerçekleştirdiğimiz bu anlamlı röportaj eminim pek çok otizm hastası çocuğu olan aileye de umut olacaktır.
Her türlü gıdayı yiyemeyen ve Gluten'li gıdalarla beslenen Cem'in en büyük meraklarından biri de kek ve kurabiye yapmak. İlk zamanlar gazeteye haber olmasını, "Bana nazar değer" diye reddeden Cem, daha sonra bu işe bir çözüm bularak; yayınlanan gazeteyi saklar ve böylece kimse onun haberini okumamış olur!
Şu anda en önemlisi, Cem kendi durumunu biliyor ve normale dönmek için olağanüstü bir çaba gösteriyor! Hatta, kendi duygularını, yaşadıklarını anlatan bir kitap hazırlığında...
Gülçin Hanım, ne mutlu size... Anneler gününüz kutlu olsun...

FARKLI BİR ÇOCUK
- Oğlunuzun otistik olduğunu kaç yaşında ve nasıl fark
ettiniz?
"Önce beni annelik ile tanıştıran ve 'anne' sözcüğünü ilk anneler gününe denk getiren kızıma teşekkür etmek isterim. Herkes evlat sahibi olurken kızım gibi evlat sahibi olmayı düşler. İkinci çocuğum Cem'in, 4 yaşında otistik olduğu anlaşıldı. Ben anlamadığım gibi, pek çok doktor da tanı koyamamıştı. Anneliğiyle yarışamadığım annem Nesrin Berker, doktorlara ısrarla 'Bu çocukta bir farklılık var' dedi ve torununu kurtarmaya çalıştı."
- Oğlunuz için verdiğiniz uğraşlar kaç yıl sonra meyvesini verdi?
"Tanı konduktan sonraki şokumuzu atlatıp 'Ne yapabiliriz' diye araştırmaya başladık.O zamanlar kaynak yoktu, internet yoktu hiç kimse bir şey bilmiyordu. Çok zorlandık. Arkadaşımın tavsiyesiyle bulduğumuzçok kısa sürede Cem'i konuşturmayı başardı ancak yanlış yönlendirilmelerle çok hatalar yaptık, ama bize göre doğru terapiyi bulduğumuz andan itibaren 4 yıl içinde yüzde 98 iyileşmiş tanısı geldi."
- Kimler sizi destekledi?
"En büyük destek ailemden geldi. Arkadaşlarım, terapistler, öğretmenler, kuzenlerim ve okul müdüremiz yardımcı oldu. Cem de iyileşme sürecinde benimle işbirliğine girdi. Tıp maalesef bu çocuklar için yapılacak bir şey olmadığı görüşünde. Bu hastalığın nereden geldiğini ve nasıl tedavi edileceğini bilmiyor olabilirsiniz. Düşünün, bir iskelede duruyorsunuz ve denize düşmüş olan çocuğunuz sizden yardım istemekiçin elini çıkartmış, ona çürük de olsa mutlaka bir ip atmaz mısınız, kurtarmak için her çabayı göstermez misiniz?"

"PES ETMEDİM"
- Hiç pes ettiğiniz oldu mu?
"Hala her gün 'tamam mı, devam mı?' diye kendime sorarım ama en ufak bir gelişme bile beni, oğlumu ve tüm ailemi ileriye taşıyor."
- Daha önceden biliyor muydunuz bu hastalığı?
"Otizmi ilk, 'Rain Man' filminde Dustin Hoffman rolüyle tanımıştım. Ve o müthiş zekanın, hiç konuşmak istemediğini ve takıntılarını izlemiş, sevginin gücünü gözyaşlarıyla seyretmiştim."
- Siz sevginizle oğlunuzu yarınlara nasıl taşıdınız?
"Ben Rain Man filmini defalarca seyredip, oradaki karakterlerin kuvvetli yanlarını görüp, oradaki hataları öğrenip hayatımı ona göre planladım. Sanki orkestra şefi gibiyim, 10 yıldır uğraşıyorum. Yapmadığım şey, çalmadığım kapı kalmadı. Sonunda anladım ki; bu hastalık sabır ve sevgi istiyor. Her şey sizin elinizde. Oğlumla maçlara bile gittim. Çok kararlı bir insanım, Allah'ın izniyle oğlumu görmek istediğim seviyeyegetirebildim. Vaktimin neredeyse hepsini Cem'e ayırmama kızım Gülser izin vermeseydi, tahsilli olmasaydım, lisan bilmeseydim ve güçlü kadınların çıktığı bir aileden gelmeseydim, eşim beni desteklemeseydi, kariyerimden vazgeçmeseydim, herkesle olumlu ilişkilerim olmasaydı, bu bilinmezi hala öğrenememiş olurduk ve oğlumun yaşamdan bugünkü gibi keyif alması söz konusu bile olamazdı."

KRİTERLER
- Otizmi tam anlamıyla tanımlar mısınız ?
Birinci şart göz temasının olmaması, sonra dokunmamak-dokunamamak geliyor, geç konuşma veya söylenen sözcükleri tekrarlamak, yinelenen
hareketler, ritueller, uyku problemleri, limitli yeme, sosyalleşememe, anlamsız çığlıklar, akranlarıyla oyun oynayamama, savan zeka gibi pek çok kriter var. Olası nedenleri ise, karma aşının içindeki tiomersal (civa), antibiyotikler, alerji, besin intoleransı, metal zehirlenmesi, kimyasal zehirlenme, mantar enfeksiyonları, viral enfeksiyonlar, bakteriler, duyusal problemler (sensory), beynin ve amigdalanın daha büyük olması gibi pek çok sebebin varlığından bahsediliyor."

BAŞARIYOR...
- Cem artık baterigitar çalıyor, hatta Haluk Levent'le birlikte konser vermiş! Tenis oynuyor, bir çok aktivitenin yıldızı. Cem'in hayat yolculuğu pek çok otistik çocuğa umut olacaktır. Sevgisini, son damlasına kadar çocuğuna veren, fedakar bir annenin son cümlelerini alabilir miyim?
Tüm anneler gibi olağanüstü durum söz konusu olunca, ben de enerjimi o yöne kanalize ederim. Çocukları ateşlenip de mutsuz olan annelerden farkım bu işin kronik olması ve tanı aşamasında ve eğitimde çok zaman kaybetmiş olmamız. Bugün farklı bir misyonumuz oluştu. Hem Cem'de kalan otizmin tortusunu yok etmeye çabalarken, hem de Cem'i deedip, kızım, eşim ve ben ailelere, otizmle yaşarken öğrendiklerimizi anlatıyoruz. Şu anda dünyada AIDS ve kanserden sonra gelen ve en hızla artış gösteren bir rahatsızlık. Yeni tanı konan çocuklara vakit kaybetmemeleri için kendi oğlumda yaptığım deneme yanılma yöntemlerimi, terapistimden öğrendiklerimi, internetten ve okuduğum kitaplardan yaptığım tercümeleri paylaşıyorum. 2005 yılında Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde gönüllü konferanslar verdim."
-Ya kızınız ne yapıyor?
Kızım Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde tez olarak Sensory İntegration'i anlattı. Koç Üniversitesi'nde master yapıyor ve araştırıyor. Şimdiye kadar bu bilinmeyen hastalıktan, maddi bir kazanç elde etmeden, tamamen gönüllü olarak pek çok aileye yaptıklarımı anlattım ve bunları VCD olarak herkese ulaştırdım. Cem ile birlikte "otizmliyken neler hissettiğine" dair bir kitap yazma hazırlığındayız. 11 dakikalık belgesel yapma amacındayız. Biliyorum, Cem çok ünlü bir müzisyen olacak. Terapi ile iyileşen bir çocuk, tıpkı tüm normal insanlar gibi, okula gitmeli, spor yapmalı, gelişebilmeli. Cem, müzik okuluna giderse çok mutlu olacak ve bugüne kadar yapılanlar anlam kazanacak."

Ailelere öneriler
- Cem'in otizm oluşunun nedeni belirlendi mi? Tanı konmuş çocukların ailelerine, ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?
Evet, Cem'de çok antibiyotik kullanımı nedeniyle ve karma aşı tahribatı var. Eğer şu anda yeni otizm tanısı konmuş bir çocuğum olsaydı, hiç vakit kaybetmezdim. Göz yaşlarımı kurular ve çalışmaya başlardım. Otizmin henüz bir tedavisi yok. Ama çalışırsak, yaşam çocuk ve ailesi için o kadar da umutsuz değil. İlk yapacağım yoğun bir şekilde Sensory Integration Therapy, Auditory Integration Therapy, diyet, Hipotherapy ve masaj yapmak olurdu. Eve gerekli materyali alırdım. Yüzme öğretirdim. Bisiklete, salıncağa bindirirdim. Diyet yapar, antibiyotik vermezdim. Doktorumu bu konuyu öğrenmeye teşvik ederdim. İngilizce öğrenirdim. İnternete girerdim. Milli Eğitim Bakanlığı'na, otizmde eğitiminin gerekliliğini anlatırdım."

"Adeta evimize bomba düştü!"
Otizm nedeni tam olarak bilinmeyen bir hastalık. 4 yaşına kadar ailenin fark edemediği bu hastalığın teşhisi Cem'e konduğunda "Evimize bomba düştüğünü hissettik" diyor Gülçin Hanım. O yıllarda 9 yaşında olan kızı bir gün kardeşine "Hırsız Cem, annemi çaldın" demiş! Abla, şu anda 20 yaşında bir üniversite öğrencisi. Kardeşiyle daha iyi iletişim kurabilmek için, psikoloji okuyacak kadar Cem'e düşkün.

Kaynak: YENi ASIR GAZETESi



Dip Not: Aslinda bu sitede Otizm Dosyasi diye bir Forum Basligi olmasi o kadar iyi olur du ki, Otizm rahatsizliginin son yillarda artis göstermesi ve cocugu bu durumda olan annelerin tecrübelerini ve edindigi bilgileri burada paylasmasi acisindan ayrica yagmur cocuk annelerinin dertlesme sayfasi niteliginde. Tabi bu benim nacizane bir düsüncemdi paylasmak istedim bu fikrimi.
 
[youtube]26NLMHwYqy0[/youtube]
Bir çocuğun profesyonel bir sporcu olması ihtimali 16,000′de 1′dir.
Otistik olması ihtimali ise 166′da 1!


[youtube]QivPTrtu9_Q[/youtube]
Bir çocuğun bir trafik kazasında ölme riski 23,000′de 1′dir.
Otistik olması ihtimali ise 166′da 1!


YAGMUR COCUKLARIMIZDAN SADECE BIRKACI, Onlar cok özeller cünkü iyi bir egitimle cok iyi yerlere gelebilirler. Önemli olan erken tani...

[youtube]XvRnv-q-Zy8[/youtube]


[youtube]SLEJGcsGw3U[/youtube]


[youtube]d0bvEpjXKc0[/youtube]


[youtube]Z_R_CUxrZ8I[/youtube]​
 
Ben de ilk zamanlar Türkçe tartışabileceğim bir grup olsun istemiş, Türkiye' de bulamayınca ben kurmuştum. Bu forumda ayrı bir başlık yok ama yahoo groups' ta araştırınca bir sürü Türkçe grup buldum otizmle ilgili.

Link Silinmiştir.
linkine bir göz atın isterseniz. Size uygun bir ya da bir kaç grup bulabilirsiniz belki.
 
[youtube]hyE_V3aD13U[/youtube]​

Bu rahatsizliga bas koydum ve herkes tarafindan bilinmesi, taninmasi icin elimden geleni yapacagim. Bir rahatsizlik ne kadar gündemde olursa tedavi yollari o kadar derinlemesine arastirilacagi inancindayim.

Otizm`li cocuk annelerine Allah sabir versin !!!​
 
X