Güzel Türkçe Fanatikleri Kulübü

23 sene yurt disinda yasadim turkcemi turk romanlar okuyarak ilerletmeye calistim ama hala turkce gramerde sifirim :KK43:
 
23 sene yurt disinda yasadim turkcemi turk romanlar okuyarak ilerletmeye calistim ama hala turkce gramerde sifirim :KK43:

sen yine çaba harcıyormuşsun :) Türkiye'de doğup büyüyüp umursamayanlar var :) bir de ne dediğim anlaşılıyor ya önemli olan o diyenler var onlar ayrı bir vaka :KK1:
 
sen yine çaba harcıyormuşsun :) Türkiye'de doğup büyüyüp umursamayanlar var :) bir de ne dediğim anlaşılıyor ya önemli olan o diyenler var onlar ayrı bir vaka :KK1:

:KK31:

Birde su -de -di -ki bu tarz 'eklerde' zorlaniyorum mesela :)) Birlesik mi ayri mi yazilir? Hah ayni su 'mi' gibi mesela :))
 
:KK31:

Birde su -de -di -ki bu tarz 'eklerde' zorlaniyorum mesela :)) Birlesik mi ayri mi yazilir? Hah ayni su 'mi' gibi mesela :))

Efulim,
Senin için TDK'den alıntıladım. :KK34:


Bağlaç Olan da / de’ninYazılışıBağlaç olan da / de ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak büyük ünlü uyumuna uyar: Kızı da geldi gelini de. Durumu oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim? Güç de olsa. Konuşur da konuşur.UYARI: Ayrı yazılan da / de hiçbir zaman ta / te biçiminde yazılmaz: Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var (Gidip te gelmemek var, gelip te görmemek var değil)UYARI: Ya sözüyle birlikte kullanılan da ayrı yazılır: ya daUYARI: Da / de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır: Ayşe de geldi(Ayşe’de geldi değil). Kitabın kapağına da dikkat et (Kitabın kapağına’da dikkat et değil).
----------------------------------------------------------------------------------

Bulunma Durumu Eki -da / -de / -ta / -te’nin Yazılışı
Bulunma durumu eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır: devede (deve-de) kulak, yolda (yol-da)kalmak, ayakta (ayak-ta) durmak, işte (iş-te) çalışmak vb.Yurtta sulh, cihanda sulh. (Atatürk)
---------------------------------------------------------------------
Bağlaç Olan ki’nin YazılışıBağlaç olan ki ayrı yazılır: bilmem ki, demek ki, kaldı ki vb.Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlen.sin. (Atatürk)Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.Birkaç örnekte ki bağlacı kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. Bu örnekler.den çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur.Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır: Ders bitti, zil çaldı mı ki? Seni öyle göreceğim geldi ki.
-------------------------------------------------------------------------------------




Aşağıdakileri de vikipedi'den alıntıladım.
:KK34:

[h=4]-ki eki ile üretilenler[değiştir | kaynağı değiştir][/h]-ki eki ile üretilen ve aitlik belirten öteki, beriki, şimdiki, buradaki, bizdeki, evdeki vb. sözcükler de belirsizlik sıfatı kabul edilirler:[SUP][9][/SUP]

  • Öteki adam şu tarafa gitti.
  • Evdeki hesap çarşıya uymadı.
  • Şimdiki gençler teknolojiye çok meraklılar.
Belirtme sıfatı yapan -ki eki ilgi zamiri olan -ki eki ile karıştırılmamalıdır. Zamir olan -ki'den sonra başka bir ismin eklenmediğine (tamlama oluşturulmadığına) dikkat edilmelidir:

  • Sizin takım bizimkini yenmiş. (zamir)
  • Evdekiler bu konuda ne düşünüyor? (zamir)
 
Stres olmak (YANLIŞ) -> Strese girmek (DOĞRU)
Şok olmak (YANLIŞ) -> Şoke olmak (DOĞRU)
Panik olmak (YANLIŞ) -> Paniğe kapılmak / Paniklemek ​(DOĞRU)
 
45062_602873199784324_438102002_n.jpg
 
:KK31:

Birde su -de -di -ki bu tarz 'eklerde' zorlaniyorum mesela :)) Birlesik mi ayri mi yazilir? Hah ayni su 'mi' gibi mesela :))

Ek olan -de ve -da ile bağlaç olan de ve da pek çok insanın karıştırdığı bir dil olayı. Ben öğrencilerime şöyle öğretiyorum:
1- de veya da'yı cümleden çıkarın. Anlam bozuluyorsa o birleşik yazılandır.
Kitabım evde kalmış......................Kitabım ev kalmış. ..............Birleşik yazılmalı.
Okula ben de geleyim....................Okula ben geleyim..............Ayrı yazılmalı.
2- Ayrı yazılan yani bağlaç olan de ve da asla te ve ta olmaz. Diğeri olur:
Çocuklar bu saate kadar sokakta kalamaz.
Bizim sokakta da park var.
 
Son düzenleme:
Türkçe'de az bilinen sözcükler ve anlamları:

ALAYA: Siyah ve kokulu üzüme verilen ad.
ALAVURT: Kabaktan yapılmış su kabı
ALENGİRLİ: Tutarsız
AKDİMBİT: Beyaz erken olan üzüme verilen ad
ANDIK: Sırtlan
ANDIZ: Ardıç cinsinden, pekmez yapmakta kullanılan bir ağaç
ANĞ: Tarla ve bahçelerde sınır çizgisi
ANKEBUT: Uykuda sıkıntı verdiğine inanılan bir varlık
ANŞIRTMAK: Hissettirmek, duyurmak
ATTIRMAK: At sürmek
AŞENE: Mutfak
AVAİT: Düğünlerde toplanan para ve yiyecek
AVAR: Sebzelerin ekildiği yer
BAMBIL: Büyük cins arı
BATBAT: Ördek
BELERTMEK: Gözlerini alabildiğine açmak
BEKEMEK: Kapamak
BEKERE: Makara
BITIRAK: Diken
BİLLİ: Çocukların oyunda kullandığı değnek
BÖĞEMEK: Suyun önünü kapamak
BÖĞENEK: Önü kapalı su
BUĞURSAMAK: Önemsemek
BUĞUZLANMAK: Kinlenmek
BUHARE: Baca
BUNAR: Pınar
BURTAZAN: Fitneci, karıştırıcı
BÜZGÜLÜ: İri taneli, ala-siyah üzüm

(Alıntıdır)
 
CIBARMAK: Kabarmak
CILGA: İnce yol,patika
CILGISIZ: Hayırsız
CILLIK: Oyun bozan
CILLIMAK: Oyun bozmak
CILK: Bozuk
CIPKI: İnce sopa
CIRMALAMAK: Tırmalamak
CİDAV: Gözü açık
CIZBÜZZÜK: Her şeyden incinen
CONCALAZ: Kaygısız
COZUTMAK:Saçmalamak
CULA: Karga
CUNGULDAK: Bir çeşit tahteravalli
CURRUK: Islak, su gibi
CÜLEPE: Küçük
ÇAĞ: Evlerde pis suların aktığı çukur
ÇAL: Fundalıklı yer
ÇEĞELİ: Kıl keçi hastalığı
ÇEMBER: Başörtüsü
ÇENET: Bir bütünün iki parçasından biri
ÇENİLEMEK: Çok konuşmak
ÇINGIL: Üzüm salkımının bir parçası
ÇITLIK: Menengiş
ÇİTLEK: Ayçiçeği
ÇİMMEK: Yıkanmak
ÇİNGİL: Küçük bakır kova
ÇİTİL: Ufak, bakırdan yapılmış, yoğurt konan kap
ÇİRLİ: Düğün yemeği
ÇÖDÜRMEK: İşemek
ÇÖĞÜR: Diken
ÇÖĞÜTMEK: Özürlü insanın oturuşu
ÇÖKÜR: Küçük kazma
ÇÖLTE: Küçük kazma
ÇÖMÜŞMEK: Diz üstü oturmak
DAFLAMAK, DAYFALMAK: Sıkılmak
DAMKALDIRAN: Sırtlan
DEBİT: Kızıl üzüm
DEĞİRMİ: Bir en ve uzunluğun iki katı
DEPME: Kıldan dokunan pantalon
DEVRAMBER: Ayçiçeği
DIKIM: Lokma
DINILAMAK: Kendinden geçip uyumak
DİNELMEK: Ayakta durmak
DİNGİLDEMEK: Hoplamak, zıplamak
DİNİZ: Sakin
DUTTURMAK: İşemek
DUTU: Kız evinden oğlan evine götürülen, içinde altın ve lokum bulunan bohça
DUVAK: Üşütme ile ilgili hastalıklarda kullanılan tuğla
(Alıntıdır)
 
EGEL: Getir
EĞE: Karın boşluğu
ELGANEM: Uysal, elinden iş gelmeyen, koyun gibi
EMSİZ: Beceriksiz
ENDEĞİRDE: Hemen orada
EPELEME: Serpme
ESEBALI: Dayanıklı üzüm
ESİRANI: Hamur ayırmakta kullanılan, ucu geniş demir
FAŞALAKLI: Ortalığı velveleye veren
FELİK: Manevela demiri
FENİLEMEK: Şaşırmak
FENİKMEK: Başı dönmek
FICITMAK: Atmak
FIŞKI: Hayvan pisliği
FIYMAK: Kaçmak
FİRASETLİ: Düşünceli
FİREK: Domates
FİŞKELE: Salyangoz
FİŞLEMEK: Tanelere ayırmak
FOŞALMAK: Boşalmak
GALGUDURUM: Karmakarışık
GAFAKOÇANI: Nüfus cüzdanı
GARAGASPANE: Açıkça
GATIR: Topaç
GAVARA: Bal peteği
GAVLAMAK: Kabarmak, esas parçadan ayrılmak
GAVUK: İşlenen iplik
GAYKILMAK: Bir tarafa yatmak
GAYMAK: Yığmak
GEÇİNCEME: Geçinme
GELİNCE: Kaynana
GELLABA: Yenge
GEN: Hiç sürülmemiş arazi, otlak
GERİ: Büyük çuval
GEYREK: Korkuluk
GEYSİ: Giysi
GEYSUNAK: Genel çamaşır yıkanan yer
GIĞALAK: Koyun, keçi pisliği
GINCIFIRLI: Süslü
GIVIZ: Buğdayın işlenemeyen, işe yaramayan kısmı
GIYADE: Hafif aralık
GIYNAŞ: Gözü kapalı olan
GİYREK: Korkuluk
GOMA: Durma
GORA: Anahtar
GOSBATAR: Son derece kendine güvenli
GÖCER: Tarlada, kenarda çalışan işçi. Çoban
GÖMBELEK: Kelebek
GÖTCEK: Tahtadan yapılmış oturak
GÖVLEK: Tahta kova
GÖZ: Çürük
GÖZER: İri gözenekli kalbur
GUBARMAK: Gururlanmak, kibirlenmek
GUBUZ: Yüksekten atan, palavracı
GUMPİR: Patates
GUNNAMAK: Doğurmak
GURTLANMAK: Kıskanmak
GUŞANE: İki kulplu tencere
GUYNU: İçinden pazarlıklı
GÜCÜMEK: Beceriksiz
GÜMEN: Deneme
GÜNSÜ: Pekmezlik üzüm
HALAZ: Alev
HALBÜSEM: Halbuki
HAKIYETSİZ: Kıymet bilmez
HARAR: Büyük çuval
HARENİ: Küçük kazan
HAYIFLANMAK: Üzülmek, sıkıntılanmak
HAYLULU: Serseri
HAYTA: Yaramaz
HAYU: Bir çeşit ünlem
HECALET: Çekinme
HELKE: Kova
HINAZAR: Kötü düşünen
HIRTLAK: Olmamış kavun
HİNDİ: Şimdi
HORA: Ora
HOYUNU: Bundan böyle
HÜLLİYET: Mücevher
HÜMERMEK: Kabarmak, yiğitlik gösterisinde bulunmak
HÜRRİYET: Beyaz başörtüsü
(Alıntıdır)
 
ICCAK: Hamam
IĞALAMA: Yavaş hareket etme
IĞIRAĞIR: Lafı geveleme
IMZIMAK: Tadı kaçmak
INCIK: Fazla hassas
İĞSİ: Ucu yanmış odun
İHİCİK: İşte
İLİBİCCE: Yemeği pişirilen, genellikle yol kenarlarında yetişen dikenli bir bitki
İNEZ: Az
İNİ: Gelinin kocasının erkek kardeşine verdiği isim
İRİŞKİ: Sucuk içi
İSBİTİREN: Çabuk dökülen, ince kabuklu üzüm
İŞDANACIK: İşte
İŞKİLLİ: Kuşkulu
KAKLIK: Kaya oluklarında biriken su
KELETE: Uyuz
KELEŞ: Güzel
KEMRE: Tabaka, kat
KEPİR: Gözü kapalı
KESAT: Az
KIRI: Eşek yavrusu
KİTİMEK: İşini bitirmek, öldürmek
KÖFTİ: Pekmezle yapılan tatlı
KÖMBE: Fırın ekmeği
KÖSEMOR: Gelişmemiş buğday tanesi
KÖSÜLMEK: Yayılmak
KÜLÇE: Fırın ekmeği
KÜNCÜ: Susam
KÜSKÜ: Sürgü
KÜSSÜK: Sürgü
LİNGİRDEMEK: Sallanmak
LORU: Obur
MAYALI: Tandırda pişirilen bir çeşit ekmek
MALAMAT: Etrafa yaymak
MARDAVAL: Deli üzüm
MAYIŞMAK: Uyuşuk olma
MEH: Buyur, anlamında bir söz
MEYANE: Yağda kavrulan un
MEYMENE MESMENE: Açıkça
MIRRIK: Surat
MISIRGA: Hindi
MISMIL: İyi
MIYMINTI: Yapışkan, hoşlanılmayan kimse
MİLİZ: Arı
MUCUDU: Uyuz
MÜDARESİZ: Hiç kimseye ihtiyacı olmayan
MÜZEVİR: Laf getirip götüren
NATIRA: Bünye
OLÇUMLU: Kendini beğenmiş
OTBELİ: Ateş küreği
ÖDÜSITMAK: Çok korkmak
ÖRÜDURMAK: Ayağa kalkmak, hazır olmak
ÖTEĞEN: Önceki gün
ÖTÜREK: İshal
(Alıntıdır)
 
PARÇ: Su bardağı
PATAK: Dayak
PİNÇİK: Küçük parça
PORTMAK: Ürkmek
POYTURMAK: Ürkmek
PÜRÇ: Çok sayıda uç
RAFIK: Arkadaş, dost
SADALAMAK: Ne söylediğini bilmemek
SAFA: Su bardağı
SATLICAN: Karın ağrısı hastalığı
SAYADİNBİT: Az sulu kuru üzüm
SANAKA: Örnek verme
SEĞİRTMEK: Koşmak
SEKALTI: Salon
SENDEFİ: Ahmak
SENİT: Hamur tahtası
SEYİM: Hisse
SINDI: Makas
SINIK: Kemik
SINIKÇI: Kırık-çıkıkla uğraşan kişi
SIRACALI: Öfkeli
SIRSIL: Yapışkan
SITKIYI IYIRMAK: Ümit kesmek
SIYGIÇ: Kemikli kavrulmuş et
SİĞECEN: İçinden pazarlıklı
SİTİL: Yoğurt konulan bakır kap
SİNGİL: Uyuşuk
SOBUTSUZ: Sebatsız
SOMAT: Sofrabezi
SÖDELEMEK: Derlenip, toparlanmak
SÜMEYE: Boşuna
ŞALGACI: Gereksiz, boş
ŞEPİT: Yufka ekmeği
ŞEPİLDEK: Etin iyi olmayan kısmı
ŞERPENEK: Gevşek
ŞIRAHNA: Üzüm çiğnenen yer
ŞIRKIT: Göz çapağı
ŞİNİK: Buğday ölçeği
ŞİRNEMEK: Karşı gelmek
ŞİRPİK: Göz çapağı
TAFRA: Sinir
TANLAMAK: Alay etmek
TAPAN: Su içmek için oyulan ağaç
TAPTUP: Mayasız ekmek
TELLİK: Takke
TEM: Şeytan çarpığı
TEYİN: Sincap
TEZİLEMEK: Yolunu kaybetmek
TIKI: Yayık
TOKAT: Bakır yoğurt kabı
TOKUÇ: Ağaçtan yapılan, çamaşır yıkamakta kullanılan araç
TUNCUKMAN: Garip hareketlerde bulunan
TUNUŞMAK: Kaybolmak, yerinden ayrılmak
URUP: Bir ölçü aleti.
ÜĞÜTLEMEK: Ayıklamak, ayırmak
ÜLÜBÜ: Fasulye
VADIL: Salak
YAFTA: Kura ile bölüşmek
YAĞIR: Kirli
YAĞLIK: Büyük mendil
YAĞRIK: Kirli
YANFİRİ: Yanyan
YANNIK: Tuluk
YERLİ: Tamamen
YİRKELEŞMEK: Kötülüğüne uğraşmak
YOĞŞUMAK: Usanmak
YOYMAK: İsraf etmek
YUNMAK: Yıkanmak
ZAHIM: İltihap
ZAMBIR: Büyükarı
ZERLETMEK: Eşek anırtmak
ZIRINCIK: Tadı kaçmak
ZIYLAK: Kaygan
(Alıntıdır)
 
Dil Nedir?
Bir sesli işaretler sistemi olan dil, aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlaşabilmelerini sağlayan en gelişmiş iletişim aracıdır. Dilin kaynağı çok eskilere dayanır ve dilin kendinden doğma kuralları vardır. Dil, toplumun ortaklaşa meydana getirdiği ve kullandığı canlı bir varlık, sosyal bir kurumdur.

Ana dil nedir?
Bugün ses yapısı, şekil ve anlam bakımından birbirinden az ya da çok farklılaşmış bulunan dil veya lehçelerin, kök bakımından bilinmeyen bir tarihte birleştikleri ortak dil: Ana Türkçe, Ana Moğolca, Ana Altayca, Lâtince vb.

Kendisinden başka diller veya lehçeler türemiş olan dil. (TDK)

Ana dili nedir?
İnsanın doğup büyüdüğü aile ve soyca bağlı bulunduğu toplum çevresinden öğrendiği, bilinç altına inen ve kişilerle toplum arasındaki ilişkilerde en güçlü bağı oluşturan dil.

Çocuğun ailesinden ve içinde yaşadığı topluluktan edindiği dil. (TDK)
(Alıntıdır)
 
Son düzenleme:
Lehçe nedir?
Bir dilin tarihsel, bölgesel, siyasal sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kolu, diyalekt. (TDK)

Coğrafi ve kültürel etmenler bu ayrılmada rol oynar. Lehçelerde, ses, şekil ve kelime ayrılıkları çok büyüktür. Bazı dilciler, büyük ayrılıklarda lehçeyi başka bir dil olarak kabul etmeyi de önerirler. Çuvaşçave Yakutça, Türkçenin lehçeleridir. Yakutlar, Sibirya'nın kuzeyinde otururlar, Şamanist ve Ortodoksturlar. Çuvaşlar ise Volga'nın iki kolunun kesiştiği bölgededirler ve Ortodoks dinindedirler.

Şive nedir?
Bir dilin izlenebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış koludur. Ayrılıklar, lehçede olduğu kadar değildir. İstanbul'da gelirim derken, Türkistan şivesinde kelür men denir. Ayrılık yazı diline girmiştir. Sınıflamalar da yazı dillerine göre olur.

Aşağıdaki tabloda Türk dillerinde cümle yapısını görebilirsiniz:

Diller Cümle yapısı
Türkiye Türkçesi Çocuklar okulda dilimizi latin alfabesi ile yazıyor.
Gagavuzca Uşaklar şkolada / okulda dilimizi latin alfavitindä yazêr.
Azerice Uşaqlar mektebde dilimizi latin elifbası ile yazır.
Türkmence Çagalar mekdepde dilimizi latyn elipbiyi bile(n) yazyar.
Özbekçe Bolalar maktabda tilimizni latin alifbosi bilan / ila yozadi.
Uygurca Balilar mektepte tilimizni latin elipbesi bilen yazidu.
Kazakça Balalar mektepte tilimizdi latin alfavitimen jazadı.
Kırgızca
Baldar mektepte tilibizdi latın alfaviti menen jazat.
Tatarca Balalar mäktäpdä telebezne latin älifbası bilän / ilä yaza.
Aşağıdaki tabloda ise Türk dillerindeki aynılıkları ve farklılıkları görebilirsiniz.

Diller Cümle yapısı
Türkiye Türkçesi :Yeni Yılınız Kutlu Olsun.
Gagavuzca: Yeni yılınızı kutlerim.
Karaimce : Sizni yanhı yıl bıla kutleymın.
Azerice (Azerbaycan) : Yeni iliniz mübarek olsun.
Azerice (İran) : Teze iliniz mübarek.
Irak Türkçesi : (Irak) Y'engi iliwiz mübarak olsun.
Türkmence : Taze yylynyz gutly bolsun.
Özbekçe : Yangi yilingiz kutli bo'lsin.
Uygurca : Yengi yılıngızğa mübarek bolsun.
Kazakça : Janga jılıngız kuttı bolsın
Karaçayca : Cangngı cılığıznı alğışlayma.
Balkarca : Cangngı cılığıznı alğışlayma.
Nogayca : Yana yılınız men.
Karakalpakça : Canga cılıngız kuttı bolsın.
Kırgızca : Cangı cılıngız kuttu bolsun.
Tatarca : Sezne yanga yıl belen tebrik item.
Kırım Tatarcası : Yanı ılınız kaırlı (mubarek) olsun.
Moldova-Romanya Tatarcası : Ceni cılınız kutlu bolsun.
Başkırtça : Hezze yangı yıl menen kotlayım.
Kumukça : Yangı yılıgız kutlu bolsun.
Hakasça : Naa çılnang alğıstapçam (-alkış) şirerni.
Tuvaca : Caa çıl-bile bayır çedirip or men.
Hakasça : Naa çılnang alğıstapçam şirerni.
Altayca : Slerdi cangı cılla utkup turum.
Şorca : Naa çıl çakşı polzun.
Yakutça : Ehigini şanga cılınan eğerdeliibin.
Çuvaşça : Sene sul yaçepe salamlatap.
Türk şiveleri:

1:Güney-Batı (Oğuz) Grubu
a)Türkiye Türkçesi
b) Azerbaycan Türkçesi
c) Türkmen Türkçesi
d) Gagauz Türkçesi

2:Kuzey-Batı (Kıpçak) Grubu
a ) Kazak Türkçesi
b) Tatar (Kazan) Türkçesi
c) Kırgız Türkçesi
d) Başkurt Türkçesi
e) Karaçay-Malkar Türkçesi
f) Karakalpak Türkçesi
g) Kumuk Türkçesi
h) Nogay Türkçesi
i) Altay Türkçesi
j) Tuva Türkçesi
k) Hakas Türkçesi

3: Güney-Doğu Grubu :
a) Uygur Türkçesi
b) Özbek Türkçesi
(Alıntıdır)
 
Ağız nedir?
Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Karadeniz ağzı, Konya ağzı gibi .

Anadolu ağızlarınden örnekler:
Batı Anadolu Ağızlarından Örnekler Batı Anadolu Ağızlarından Örnekler:
Alnacında: Tam karşısında.
Anşırtmak: İma etmek.
Burma: Musluk.
Çilpi: Küçük, ateş tutuşturmakta kullanılan odun parçası.
Bağa: Guatr
Çiritmek: Üşümek, titremek.
Değin: Sincap
Genk: İşlenmemiş sert toprak.
Imgıraz: Hastalıklı, çökmüş (kişi)
Keşir: Havuç
Göcen: Tavşan yavrusu.
Göde: Zayıf, çelimsiz.

Doğu ve Günedoğu Anadolu Ağızlarından Örnekler
Böğürcük: Böbrek.
Cembek: Kalabalık aile.
Yanır: Yara.
Pisik: Kedi.
Mişmiş: Kayısı, zerdali.
Küncü: Susam.
Ariş: Asma.
Tağa: Pencere.
Tike: Parça (kuşbaşı et).
Kara yatılık: Tifo.
Öden: Mide.
Ölülük: Mezarlık.

Orta Anadolu Ağızlarından Örnekler
Bük: Ağaçlık yer.
Cilis: İyice, hepten.
Çıdırgı: Ateş tutuşturmakta kullanılan kuru dal parçaları.
Efenekli: Aşırı titiz.
Çörtleğen: Binanın damından yağmur vb. suyunun akmasını sağlayan madeni oluk.
Enek: Meyve çekirdeği.
Gidişmek: Kaşınmak.
Ellik: Sahur.
Filke: Musluk.
Homukmak: Memnuniyetsizliğini yüz ifadeleriyle belli etmek.
Pürçüklü: Havuç.
Balak: Tavşan yavrusu.

Kuzey Anadolu Ağızlarından Örnekler
Güpül: Şişman.
Hasarı: Büyük su kamalı.
Kemçük: Eğri.
Orakayı: Temmuz.
Yal: Hayvan yiyeceği.
Teğin: Sincap.
Çağ: El yıkama yeri (lavabo), banyo yapma yeri (banyo).
Çerik: Tuzlanmış ve kurutulmuş et.
Eze: Teyze.
Çiğit: Meyve çekirdeği.
Kırtlamak: Isırmak.

Tokat ağzından örnekler:
badal=merdiven
heğri=aman sende
bakraç=küçük bakır tencere
çit=başörtüsü,yazma
düğü=bulgur
işkefe=kuru yufka
gadder=kadar
zere=zira
ağleşmek(eğleşmek)=durmak,duraklamak
vareş=varmak
dekmük=tekme
sorutmak= ayakta durmak= ayakta dikilmek
bıldır=geçen sene
heraf=serin
şordan ağrı=şu taraftan, şuradan
ecük=azıcık
seğirtmek=koşmak
çimmek=duş almak, yıkanmak
gücük ayı= kış ayı
arbul ayı= nisan ayı
ivez>üvez= sivrisinek
bayahtan= demin, az önce, şimdi
ellâğam=sanırım, anlaşılan, demek ki
(Alıntıdır)
 
Oldukça uzun bir aradan sonra binlerce kez yazsak da hiçbir zaman tam olarak öğrenemediğimiz bir konuya bir kez daha değinmek için buradayım. Beni tanıyanlar bilir, "de,da" lara takıntlıyım. O nedenle minicik bir hatırlatma...

Bulunma Durumu Eki -da / -de / -ta / -te’nin Yazılışı

Bulunma durumu eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır: devede (deve-de) kulak, yolda (yol-da) kalmak, ayakta (ayak-ta) durmak, işte (iş-te) çalışmak vb.

Yurtta sulh, cihanda sulh. (Atatürk)



 
Bağlaç Olan da / de’nin Yazılışı

Bağlaç olan da / de ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak büyük ünlü uyumuna uyar: Kızı da geldi gelini de. Durumu oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim? Güç de olsa. Konuşur da konuşur.

UYARI: Ayrı yazılan da / de hiçbir zaman ta / te biçiminde yazılmaz: Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var (Gidip te gelmemek var, gelip te görmemek var değil)

UYARI: Ya sözüyle birlikte kullanılan da ayrı yazılır: ya da

UYARI: Da / de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır: Ayşe de geldi (Ayşe’de geldi değil). Kitabın kapağına da dikkat et (Kitabın kapağına’da dikkat et değil).


KAYNAK: TDK
 
X