Onkoloji - Kanser ve Türevleri Kansere Umut ....

yaren_76

mareşal
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.066
65
KANSER HASTASINA ÇİN UMUDU

Kemoterapi, radyoterapi gibi klasik tedavi yöntemlerinin iyileşme sağlamadığı hastalar için yeni bir umut olan gen tedavisi dünyada sadece Çin'de uygulanıyor. Aralarında birkaçına yabancıların da kabul edildiği 130 merkezdeki tedavi 4-8 hafta sürüyor.

Hiçbir tedavi yöntemine cevap vermeyen kanser hastaları için Çin'de yepyeni bir umut kapısı açıldı: Gen tedavisi... Kansere gen tedavisini Pekin'de uygulayan en büyük hastanelerden biri olan ve tüm dünyadan kanserli hastaların akın ettiği Çin Halk Kurtuluş Ordusu Hastanesi kapılarını ilk kez SABAH'A açtı.

Çin'in üst düzey yöneticilerinin tedavi edildiği Pekin'deki Askeri hastane 6 ay önce kanser merkezini açarak yabancı hastaları da kabul etmeye başladı. Çin'deki gen tedavisi uygulayan 130 merkezden biri olan hastanede Almanya, Kanada ve Hollanda'dan gelen hastalar gibi Türk hastalar da yaşam kalitelerini yükseltecek gelişmelerin olması için gen tedavisi görüyor.

AMERİKALILAR GELİŞTİRDİ, ÇİNLİLER UYGULUYOR
Çin Halk Cumhuriyeti'ne son dört yıldır dünyanın her yerinden kanser turları düzenleniyor. "Gen tedavisi" Amerika'da geliştirildi ancak Amerikan Sağlık Bakanlığı FDA uygulanmasına izin vermedi. Çin Halk Cumhuriyeti ise 2003 yılında bu tedaviyi resmi olarak onaylayınca, dünyanın ilk genetik kanser ilacı bu ülkede kullanılmaya başlandı. Sonuçta dünyanın pek çok yerinden yabancı hastalar gen tedavisi için Çin'e adeta akın etti. Son yıllarda binin üzerinde yabancı hasta bu tedaviden yararlanmış.

Çin'in genelinde şu anda 130 hastanede bu tedavi kanserli hastalara uygulanıyor. Ancak yabancı hastaları kabul eden hastanelerin sayısı son derece sınırlı. Pekin'de yedi, Şangay ve Shenzhen'de de sayılı merkezlerde bu tedavi yabancı hastalara da uygulanıyor. Çin'de umut arayan hastaların arasında Türkler'in sayısı da giderek artıyor. Türk hastalar için Türkiye-Pekin kanser hattında özel turlar düzenleniyor. Pekin'deki merkezler Türk hastalara özgü organizasyonlar yaparak kapılarını açıyorlar.

PEKİN'DEKİ MERKEZLER
Ocak ayında Pekin'in en büyük ikinci hastanesi Çin Halk Kurtuluş Ordusu Genel Hastanesi uluslararası kanser merkezini açtı. Bu merkezin hastalarının büyük bölümünü Türkler oluşturduğu için yemeklerinden, tercümanına kadar her şey Türkler için yeniden düzenlendi. Pekin Üniversitesi'nin yanı sıra yine Pekin'de Tongren Hastanesi, Haidian Hastanesi, Sun Yat Sen Üniversitesi'nde Türk hastalar bulunuyor. Bu hastanelerde 6 ile 8 haftalık tedavi paketinin fiyatları hastaneden hastaneye büyük farklılıklar gösteriyor. Turizm firmaları tarafından da organizasyon sağlanınca tedavinin bütçesi bir hayli kabarıyor. Tedavinin maliyeti 8 bin dolardan başlıyor 60 bin dolara kadar yükselebiliyor.

YAŞAM KALİTESİ ARTIYOR
Klasik tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen, kemoterapi, radyoterapi gibi uygulamaların iyileşme sağlamadığı son aşamadaki kanser hastalarına "gen tedavisi" yaşam kalitelerini artırıp yaşam sürelerini uzatmayı vaad ediyor. Çin'de uygulanan gen tedavisi ortalama 6 ile 8 hafta sürüyor... İlk dört haftada yani ilk kürde kanser tedaviye yanıt verirse ikinci kür başlıyor. Tedavi 8 haftaya uzuyor gerekirse 12 haftaya kadar çıkabiliyor. Bu tedavinin akciğer, karaciğer, mide, bağırsak, yumurtalık, pankreas, meme kanserleri ve metastasları dahil 40'a yakın kanser türünde etkili olduğunu öne sürülüyor... Lösemi, baş ve boyun kanserlerinde ise kullanılmıyor. Pekin Askeri Hastanesi'nde genetik tedavi klasik tedaviyle bir arada uygulanıyor. Genetik ilaç verilirken aynı zamanda kemoterapi yapılıyor.

KANSERLİ HÜCREYE HARAKİRİ
Deri, akciğer, mide, kolon, göğüs, mesane, baş-boyun, yemek borusu gibi, insanlarda en sık görülen kanserlerde p53 geninin yapısal bozuklukları yüzde 30-70 arasında değişiyor. Bu gen, bozuk hücrenin kendi kendini öldürmesini yani harakiri yapmasını sağlıyor. Çünkü bu hücreler kendi kendini öldüremediği zaman kansere neden oluyor. Çin'de p53 geni laboratuarda yapay olarak üretilebiliyor. Virüsler yardımıyla dışardan ilaç gibi kanserli dokuya enjekte ediliyor. p53 geni kanserli hücreye direkt verildiği zaman genetik olarak bozulan yapı hücrenin ölümüne neden oluyor. Ya da diğer verilen ilaçlarla birlikte kanserli hücrenin ölümünü kolaylaştırıyor. Kanserli hücre öldürülüp, vücuda yayılması ve hastalığın ilerlemesi engelleniyor
 
Türklerin umut doktoru: Amaç hastalara üç yıl kazandırmak
ESRA TÜZÜN

Harward Üniversitesi'nde eğitim aldıktan sonra kanserde gen tedavisini uygulamak için ülkesine dönen Çinli doktor Niu Qui son derece iddialı. Pekin'de Türk hastaların tedavisini yapan Qui "Gen ilacı ile hayatını 3-4 yıl uzattığımız kanser hastalarımız oldu. Türk doktorlara kapımız açık gelip tedavi yöntemimizi incelesinler" diyor..

Çin Halk Kurtuluş Ordusu Genel Hastanesi'ne bağlı uluslararası kanser merkezinin başkanı Harward Tıp Fakültesi'nde eğitim görmüş genç bir doktor. Ocak ayında açılan bu merkezde 6 ay içinde pek çok Türk hastanın yanı sıra Alman, Hollanda, Kanada ve Avusturya'dan da hastaya gen tedavisi uygulamış... Çok yakında, daha önce hiç gelmediği Türkiye'ye gelip çalışmalarını meslektaşlarıyla paylaşmak istiyor. Dr. Niu Qui ekibiyle birlikte uyguladıkları gen tedavisiyle ilgili soruları yanıtladı:

* Uyguladığınız tedaviye kanser aşısı denebilir mi? Kompleks bir tedavi uyguluyoruz. Gen ilacı ile hastalara enjeksiyon uyguluyoruz. Bu ilacı direkt tümörün içine ya da serumla vücuda veriyoruz. Bunun yanı sıra kemoterapi yapıyoruz. Gen ilacı biyolojik bir ilaç, direkt kanserin kök hücreleri üzerine son derece etkili. Ancak bu ilaca aşı demek mümkün değil.

YAN ETKİSİ ATEŞ

* Bu tedavinin yan etkileri var mı?
Gen ilacının ciddi yan etkileri yok diyebiliriz. Biyolojik bir ilaç olduğu için hafif ve orta dereceli ateş ve bazen titreme yapıyor. Aslında gribe çok benzer yan etkiler gösterebiliyor ama bu etkiler çok kısa sürüyor.

* Tedavinin amacı ne, hastalara ne vaat ediyorsunuz?
Gen tedavisinin amacı hastanın yaşamını uzatmaktır. Şu ana kadar kökünden hastalığın gitmesi mümkün olmadı. Ancak tümörlerde yüzde 64'e kadar küçülme gözleyebiliyoruz. Bu da kemoterapiden 3 kat daha başarılı bir tedavi olduğu anlamına gelir. Ama biz çoğu zaman kemoterapiyle birlikte tedaviyi uyguluyoruz. Bu durumda başarı artıyor. Özellikle metastazlı hastalarda yani kanserin diğer bölümlere yayıldığı hastalarda yaşamı uzatıyor, yayılan kanseri kontrol altına alıyor ve hastanın yaşam kalitesini yükseltiyor.

* Yaşamı ne kadar uzatıyor?
Kişiden kişiye, kanserin türünden, ağırlığına göre değişiyor. Ancak yaşam süresi olarak 1-2 ay verilen hastaların gen tedavisi ile 6 ay yaşadığına çok tanık olduk... Ölümü bekleme dönemine giren hastalar burada kontrol altına alınıyor. 3-4 yıl vakit kazanan hastalarımız da oldu. Bu arada hastalarımdan biri Almanya'da dahi bütün tedavileri almıştı. Kötü durumda geldi, 3 hafta önce Çin Seti'ne tırmandı.

* Başarı şansınız nedir?
Kanserli hücrelerde yüzde 64 oranında küçülme gözlüyoruz. Bu da ilacın başarı oranı ile bire bir orantı sağladığımız anlamına geliyor.

KATI KANSERDE ETKİLİ

* Hangi kanser türlerinde daha başarılısınız? Karın bölgesindeki kanserler ve akciğer kanseri üzerinde özellikle başarılıyız. Katı kanserlerde etkili.

* Bu tedavi son aşamadaki kanser hastaları üzerinde mi etkili? Doğrusunu söylemek gerekirse ben gen tedavisi için gelen birinci, ikinci, hatta üçüncü aşamada kanser hastası görmedim. Hastalar genelde standart tedavi seçeneklerini tükettikten sonra bu tedaviyi seçiyorlar ve çoğu zaman bizim son aşama dediğimiz dördüncü aşamadaki hastalar üzerinde tedaviyi uyguluyoruz. Verilerimiz hep son aşamadaki kanser hastalarına yönelik...

KLASİK TEDAVİYE DOST
* İlaç diğer kanser tedavi yöntemleri ile birlikte kullanılıyor mu?
Evet geleneksel onkoloji tedavi yöntemlerinin hiçbiri ile geçimsizliği yok. Yani, bir kanser hastası ameliyatını olup, radyoterapi ve kemoterapi seanslarını tamamladıktan sonra gen tedavisi alabileceği gibi daha ameliyatının planlanması aşamasında da gen ilacı tedavisine başlayabilir. Işın tedavisi ile birlikte uygulanan gen ilacı tedavisi daha çok kanser hücresinin ortadan kaldırılmasını sağlıyor.

* Sizce ilacın zayıf noktası nedir?
Hastalık bu tedaviden sonra yeniden nüksedebiliyor. Yani kanseri sınırlayabiliyoruz ancak daha sonra başka bir yere yayılmasını henüz engelleyemiyoruz. O nedenle sık kontrol edip hastayı izlememiz gerekiyor.
 
Pekin Kanser Merkezi'nde Türklere özel bölüm açıldı
ESRA TÜZÜN

Çin Halk Kurtuluş Ordusu Genel Hastanesi'nde kanser merkezinin içindeki özel bölümün iki katını Türk hastalar ve yakınları dolduruyor. Dil, yemek ve kültür farklılığı, Türk hastalar için en büyük sorun.....

Pekin'in en büyük hastanelerinden Çin Halk Kurtuluş Ordusu Genel Hastanesi'ndeki Uluslararası Kanser Merkezi'nin içinde de yalnızca Türklere özel bir bölüm bulunuyor. Ocak ayında yabancı hastalar için kurulan bu bölümün iki katını yani 20 yatağını Türk hastalar ve hasta yakınları dolduruyorlar. Türkiye'nin değişik şehirlerinden, Çin'e gelen hastaların amaçları aynı; diğer tedavi yöntemleriyle bulamadıkları şifayı bulmak. 8 haftaları bir arada geçiyor. Karşılıklı odalarda aynı umudu paylaşıyorlar. Ortak sorunları, problemleri, özlemleri, bazen acıları, ağrıları oluyor.

ÖN ELEME VAR
Hastalar bu merkezde tedaviye ancak belli bir incelemeden sonra kabul edilebiliyor. Çin'deki merkezle irtibat kurup bulgularını, teşhislerini ve hastalıklarının son durumunu gösteren raporlarını İngilizce olarak gönderiyorlar. Bu merkezde Çinli doktor Niu Qui başkanlığındaki heyet raporları inceleyip tedavi olmaya uygun olup olmadığına karar veriyor. Hastanın Çin'deki tedavi programını almasına karar verilirse Çin'e davet ediliyor. İşte bu aşamada Turizm firmaları da bu organizasyon içinde bulunabiliyorlar. Uçak bileti, vize, yolculuk gibi organizasyonları onların yapması durumunda hastalar ve hasta yakınlarının tedavi masrafları kabarıyor. 8 haftalık tedavi için 60 bin dolara kadar fatura çıkabiliyor. Hastalar bu konuda çok dertli, "Bu tedavi çok daha ucuza mal olabilirdi. Çok para ödüyoruz " diye yakınıyorlar. Çin'de Türklerin yoğun olarak gittiği Kurtuluş Ordusu Askeri Hastanesi dışında Pekin Üniversitesi, Tongren Hastanesi, Haidian Hastanesi, Sun Yat Sen Üniversitesi de hasta yakınları bire bir bağlantı kurup aynı tedavi programına katılabiliyorlar. Çin'de hasta ve yakınlarıyla geçirdiğim günler içinde en büyük sorunlardan birinin hastanede verilen yiyecekler konusunda yaşandığını gördüm. Çin mutfağının Türk damak tadından çok farklı olması nedeniyle hastalar farklı bir ülkede bulunmanın zorluğunu daha büyük oranda yaşıyorlardı. Çin Kurtuluş Ordusu Genel Hastanesi'nde Türk yemeklerine benzer mönüler hazırlanmaya çalışılıyordu. Mönüden domuz eti, köpek eti, yosunlar gibi Çinlilerin çok sevdiği Türklerin hiç yiyemediği besinler çıkartılmıştı. Çubuklar yerine çatal kaşıklarla servis yapılıyordu. Ama yine de hastalar yemeklerden mutlu olamadılar.

ÇOK İLERİ VE ÇOK GERİLER
Çin'de tedavi gören hastalarla kaldığımız süre içinde onların sorunlarına tanıklık ettik. Çin'de Türkiye'den farklı bir mantık işliyordu. Hastalar çoğu zaman bunu kabullenmekte zorlandılar, aralarında isyan edenler oldu. Çin'de HIFU gibi gelişmiş teknoloji olmasına karşın kan alma, tahlil yapma gibi konularda Türkiye'den beş yıl önceki teknoloji kullanılıyordu. Bu hastaların çoğu zaman tedaviye duydukları güveni sorgulamalarına yol açıyordu.

HASTALAR ÇİN SEDDİ'NDE
Doktorlar hastaları bilgilendirme konusunda yeterince hassas değillerdi. Son veriler ortaya çıkana kadar hastaya bilgi verme zorunda kendilerini hissetmiyorlardı. Bu genelde eğitim ve kültür düzeyi yüksek Türk hastaları kızdırıyordu. Hastalar ilaç saatlerinden MR çekme zamanlarına pek çok kontrollerini kendileri izlemek durumda kalıyordu. Tıbbi tedavi metodu konusundaki şikâyetler hastanedeki yaşamsal şikayetlere göre daha sınırlıydı. Kemoterapiden, destek tedaviden ve gen ilacından yakınmalar daha azdı. Tedavi programanını hafif olduğu günler Pekin'i gezen hastalar oldu. Çin Seddi'ne gidenler oldu. Burada uygulanan tedavinin ciddiyeti konusunda ise pek bir şikâyet olmadı. Hastaların çoğu tedavi programını destekliyordu. Çin'de tedavi programına katılanların Türkiye özlemlerini diğer Türk hastalarla gidermeye çalışıyorlar. Çoğunun yanında ancak bir refakatçileri var. Refakatçi ek maliyet anlamına geldiğinde bir kısmı tek başına geliyor. Türkiye ile iletişim için telefon pahalı olduğundan internet kullanılıyor. Pekin'den Türkiye'ye gönderilen maillerde hep benzer satırlarla bitiyor: Uzakta şifa aramak hiç kolay değil."
 
Aktuna'nın Çin'deki sağlık raporu: Kanser yüzde 70 küçüldü
ESRA TÜZÜN

Eski Sağlık Bakanı psikiyatrist Yıldırım Aktuna Pekin'de pankreas kanseri için gen tedavisi görüyor. Çinlilere göre, özel bir doktor heyeti tarafından tedavi edilen Aktuna'nın tümörü yüzde 70 oranında küçüldü..

Eski Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna da Pekin'de kanser tedavisi gören Türk hastalar arasında bulunuyor. Geçtiğimiz kasım ayında kanser teşhisi kesinleşen ve şubat ayında pankreas ve karaciğerine yayılmış kanser tablosuyla Çin'e gelen Aktuna, 12 haftadır kanser tedavi programından yararlanıyor. Aktuna tam olarak 10 Şubat'ta Çin'de uygulanan tedavi programına katılmak için Pekin'e geldi. 15 Şubat'ta tedavisine başlandı. Kansere karşı Çin'de uygulanan gen ilacı Aktuna'ya da veriliyor. Daha az oranlı kemoterapi yani klasik ilaç tedavisi ile destekleniyor. HIFU denen ultrason dalgaları ile tümörü ısı ile yakılmaya çalışılıyor.

TÜMÖRÜ 1.4 SANTİME İNDİ
Aktuna'nın gördüğü tüm tedavi sonucu raporlarına geçtiğimiz hafta kaydedilen notta, tümörlerinin küçüldüğü yazıldı. Pankreasında 4.8 santim büyüklüğünde bulunan tümörün 1.4 santime indiği, hastane kayıtlarına geçti. Karaciğerine yayılan tümörlerin çoğu da yok olmuştu. Ancak kanser aktivitesini sürdürüyordu. 12 hafta boyunca burada uygulanan tedavi protokolünden yararlanan Aktuna'nın haziran ayı sonunda Türkiye'ye dönmesi bekleniyor.

SABAHLARI SPOR YAPIYOR
Pekin'de devlet protokolünden sayıldığı için Türk hastalardan ayrı bir hastanede tedavi gören Dr. Yıldırım Aktuna tedavisinin sonuçları netleşene kadar burada uygulanan tedaviye yönelik bir açıklama yapmak istemediğini söyledi. Yapacağı açıklamanın Türkiye'den hastaları Pekin'e davet anlamını taşıyabileceği üzerinde ısrarla duran Aktuna, yalnızca Türkiye'ye "sağlık durumunun iyiye gittiği" yönünde mesaj verdi. Çin'de her gün bir saat spor yapan, bunun dışında hastanede kalan ve uygulanan tedaviye katılan Aktuna, kendisi için özel olarak hazırlanan Türk yemeklerinden yiyor. Sonuçta Dr. Yıldırım Aktuna da Çin'de dünyada yeni denenen tedavi metotlarından biriyle kansere umut arıyor.
 
Üniversiteler Çin'le işbirliği yapsın
ESRA TÜZÜN

Kanser Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, "Genetik geleceğin tedavisi. Devlet bu konuda öncü olamaz. Ancak umutsuz hastalar için Türk üniversiteleri Çin'le işbirliği yapsın" dedi..

Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, "Gen tedavisi geleceğin tedavisi. Devlet bu konuda öncü olamaz. Ancak Çin'le üniversiteler işbirliği yapsın" dedi. Prof. Dr. Murat Tuncer Çin'de uygulanan kansere gen tedavisiyle ilgili önemli açıklamalar yaptı. Gen tedavisinin geleceğin tedavi yöntemlerinden biri olduğu vurgulayan Prof. Dr. Tuncer "Umudu kalmamış insanlara yönelik bu tedavilere yönelik üniversiteler çalışma yapsın" dedi. Devletin olanaklarının son dönem kanser hastaları yerine daha çok koruyucu tıp konusunda kullanılabileceğini anlatan Prof. Dr. Tuncer, bu tedavi konusunda resmi bakış açısını ve bakanlık olarak alacakları tutuma yönelik sorularımızı yanıtladı:

* Çin'de uygulanan gen tedavisi konusunda ne düşünüyorsunuz? Gen tedavisi geleceğin tedavisi o nedenle gen tedavisine güveniyorum. Ancak Çin'de yapılan çalışmalar bir mucize değil. Kesin tedavi yöntemi olmadığı da açık. Bununla birlikte destekleyici tedavi olabilir. Bir doktor olarak bu konudaki bilgilerimiz kısıtlı kalıyor. Çünkü Çin, kapalı bir kutu, bilimsel paylaşım konusunda gerçekten çok zayıflar. Metodolojileri konusunda açıklama, sunum yapma yönünde hassas değiller.

ÖNCELİĞİMİZ ERKEN TANI

* Kanserde tedavi umudu azalan hastalar için gen tedavisi bir alternatif olarak sunulamaz mı? Yapılabilir, bizim bu konuda alacağımız tedbirler var. Ancak biz Türkiye'de öncelikle erken tanıyı yerleştirmek için uğraşıyoruz. Türkiye'de henüz 200 tane medikal onkolog var, yalnızca 800 tane patolog var. İnsan kaynaklarımız çok kısıtlı. Son dönemde yeni tedavi yöntemleri üzerinde de çalışma yapıyoruz ancak itiraf etmek gerekirse önceliğimiz bu değil. Bakanlık olarak önleyici tedavileri amaç edindik.

HASTA İSTESİN YETER

* Hastalıkta son aşamaya gelmiş hastalar Çin'e gitmeden imzalı onaylarıyla bu tedaviden Türkiye'de yararlanamaz mı? Hasta isteği ve bilgisi dahilinde her türlü tedaviyi seçme hakkına sahiptir. Ama bunu devlet ayarlayamaz. Devlet kanser tedavisinde daha standart tedavileri, ihtiyacı olan hastalara vermekle yükümlüdür, hastalıklardan insanları korumak için çalışma yapar. Başka tedavi seçenekleri tükenen hastalar için bu tedaviyi üniversiteler hastalara sunabilirler. Üniversiteler bu tedavi yöntemlerini araştırıp, uygulayan merkezlerle bilimsel ortaklıklar kurup, bu girişimlerde bulunabilirler.

ÇİN BUNU HEP YAPIYOR

* Kansere gen tedavisinin Çin'de uygulanması size de garip geliyor mu, Çin tıbbının böyle bir tedaviyi bulma gücü var mıdır? Tabii ki Çin'den de çıkabilir. N3 dediğimiz AML tipi lösemide kullandığımız son derece başarılı bir tedavi yöntemi vardır. Aslında basit bir tedavidir. Hastalara yüksek dozda vitamin A tedavisi yapılır. Bu tedavi de ilk kez Çin'de uygulanmaya başlanmıştır. Bu tedaviyi bulan Çinliler'dir. Ancak standart hale getirip, klasik tedavi metotları arasına sokan Fransızlardır. Bu tedavi de tam bir tedavi değildir ama tedaviye büyük katkı sağlayan bir yöntemdir. Söylediğim gibi Çinliler bu tip bilimsel gelişmeleri bulup uyguluyorlar ancak dünya ile paylaşma konusunda sıkıntıları var.

* Bu tedaviden yararlanmak isteyen hastaların Çin'e gitmek yerine Türkiye'de tedavileri için ne öneriyorsunuz? Türkiye'de bir üniversite kontrollü olarak bu çalışmayı isteyen Türk hastalarına uygulayabilir. Diğer tedavi yöntemlerini denemiş, başarılı olamamış, kanserin son aşamasındaki hastalar için tedaviye katkı olabilir.
 
Amaç, kanserli hücreye harakiri
ESRA TÜZÜN

Çin'de bu tedaviyi Türk hastalara uygulayan doktorlardan Niu Qui, dizinin son gününde sizlerden gelen sorulara tek tek yanıt verdi..

Deri, akciğer, mide, kolon, göğüs, mesane, baş-boyun, yemek borusu gibi, insanlarda en sık görülen kanserlerde p53 geninin yapısal bozukluklarının yüzde 30-70 arasında değiştiğinin belirlendiğini söyleyen Çinli doktor Qui, "Bu gen, bozuk hücrenin kendi kendini öldürmesini yani harakiri yapmasını sağlıyor. Çünkü bu hücreler kendi kendini öldüremediği zaman kansere neden oluyor" dedi.

* p53 geni kanseri nasıl engelliyor?
Basitçe ifade etmek gerekirse, normal çalışan bir insan hücresinin kanserli hücreye dönüşmesinin en önemli sebeplerinden biri hücrenin büyümesini sağlayan genlerdeki çalışma bozukluğu. Hücrenin çekirdeğinde bulunan genlerde oluşabilecek yapı bozuklukları kansere yol açabiliyor. Hücrenin normalden fazla çoğalarak büyümesini yani kanserleşmeyi önleyen en önemli gen ise p53 isimli tümör baskılayıcı gendir. Kanserlerde gen düzeyinde en sık rastlanan değişiklik ise p53 tümör baskılayıcı genin yapısı bozulduğunda karşımıza çıkar. Tümör baskılayıcı p53 geni kaybında vücutta tümör oluşur. Deri, akciğer, mide, kolon, göğüs, mesane, başboyun, yemek borusu gibi insanda en sık görülen kanserlerde p53 geninin yapısal bozukluklarının yüzde 30-70 arasında değiştiği belirlendi. p53 geni bozuk hücrenin kendi kendini öldürmesini harakiri yapmasını sağlıyor. Çünkü bu hücreler kendi kendini öldürmediği zaman kansere neden oluyor. Çin'de p53 geni laboratuarda yapay olarak üretilebiliyor. Virüsler yardımıyla dışardan ilaç gibi kanserli dokuya enjekte ediliyor. p53 geni kanserli hücreye direkt verildiği zaman genetik olarak bozulan yapı hücrenin ölümüne neden oluyor. Ya da diğer verilen ilaçlarla birlikte kanserli hücrenin ölümünü kolaylaştırıyor. Kanserli hücre öldürülüp, vücuda yayılması ve hastalığın ilerlemesi engelleniyor.

* Gen tedaviniz başarılı olmazsa hastalara orada klasik tedavi yöntemlerini uygulayıp Çin'de tedaviye devamını sağlıyor musunuz?
Hayır yurtdışından gelen hastalara uyguladığımız tedavi başarı olmazsa ülkelerine dönmelerini öneriyoruz hatta gönderiyoruz. Çünkü ülkelerinde de zaten bu tedavilere devam edebilirler.

* Tedavisi başarılı olan ve gen kürü biten hastaları sonra nasıl izliyorsunuz?
Tedavi kürleri bittikten sonra ülkelerine dönerken yanlarına buradaki tedaviye ilişkin tüm detayları içeren bir rapor veriyoruz. Tümörlerinin gelişimleri bu raporların eşliğinde ülkelerindeki doktorlar tarafından takip ediliyor. Eğer kanser yayılırsa bu durumda bizimle hastalar tekrar bağlantı kurabiliyor. Belki bir kez daha gelip yan kürlere katılıyorlar. Sık kontrol yapıp hastayı izlemek gerekiyor.

* Hastam çok ağır durumda Çin'e gelmekte zorlanabilir, ulaşım için özel bir tıbbi donanımınız var mı?
Bu tedavi bir mucize değil. Yurtdışından bize gelen hastalar genellikle son aşamada hastalar oluyor ancak bir hastanın kanser artık bütün vücuduna yayıldıysa ona bizim de yapacağımız bir şey olmayabilir. Hastanın önce raporlarını heyet olarak inceleyip bizim tedavimizden yararlanıp yararlanamayacağına karar veriyoruz. Gerçekten yolculuk da hastalar için zahmetli. Tüm bunları değerlendiriyoruz. Üstelik her kanser türüne bu tedavi etki etmiyor. 40'a yakın kanser türünde etkili ancak lösemi gibi kanser hastalarında kullanmıyoruz çünkü faydası olmuyor.

* Çin'e gitmek yerine kansere gen ilacını Türkiye'ye getirtip burada uygulanmasını sağlayamaz mıyım?
Onkoloğunuz kanalıyla böyle bir tedavi programı almak istiyorsanız olabilir. Zaten bizim amacımız bu tedavi protokülünün bütün dünyada kullanılabilir olması. Ancak bu ilaç şu anda yalnızca Çin'de onaylı. Türkiye'ye getirilmesinde yasal problemler olabileceğini düşünüyorum. Doktor kontrolü olmadan hastanın kendi kendine bu tedaviyi almasını ise hiç tavsiye etmem. Çünkü hasta bu ilacı kontrolsüz tek başına yapamaz.
 
X