~ Her Şiir Aşkımın Hikayesidir ~

Ey Güzaltı,

İçimdeki kadın...

Bilsen ne çok isimle seslendiler bana.

Asırlarca Bizans’ın gözünün nuru oldum.

Konstantin’e özenip adımı ona uydurdular.

Yetmedim yetemedim hiç birine.

Asitâne oldum Stanpoli.

Kimisi İslambol dedi sonunda seslendiğin gibi kaldım.

Artık herkes İstanbul olarak biliyor beni.

Duydum kültür başkenti bile olmuşum.

Napolyon; dünya tek bir ülke olsa başkenti kesinlikle İstanbul olurdu demişti uzun zaman önce;

Yanılmamış..!

Hiç sevmediğimden bahsetmişsin sevemem zannetmişsin.

Çok güldüm okuyunca.

Ey mevsimlerin hüzünlüsü

Bilmezmisin ki aşıklar kıyılarımda seslendi birbirine.

Hangi köşeme hangi sokağıma baksan aşkın tarifinin yapıldığını görmez misin..?

Duymaz mısın içinde adımın geçtiği şiirin şarkının yârin diline takıldığını

Kulağının pasını aldığını.

Sevemezsin sevdiğine inanmam demişsin.

En iyi sen bilirsin halbuki başlayan aşklar kadar kaldırımlarımda yitip giden aşklarımı.

Benim karanlığımda uzak oldu sevgililer birbirlerine

Adımladıkları bendim.

Emirgan’ımda çayını yudumlayan aşıklarıma inat

Beykoz’umda vedaya hazırlanan iki de yüreğim oldu.

Buğusu üzerinde tüten çaylara inat

Soğuk oldu vedalarım.

Bir yanım günlük güneşlikken diğer yarıma karlar yağdı.

Sevdim be güzün altı..!

Aldırma Galata ile Kız Kulesi’nin hala birleşmemiş olmasına.

Hala en üst katlarında aynı şarabın tadında mest oluyor insanlar.

Manzaraları hala derin bir mavi nasıl olsa.

Bak

Senin aşıkların gibi unutmadılar birbirlerini.

Yıllardır iki yakamda durur hala izleri.

Boğazıma takılıyor elbet

Fatih karalarımdan yüzdürdü gemilerini.

Toplarıyla dövdüğü surlarımda senin aşıklarının vebali dokunuyor her daim.

Çok erkek çok kadın tanıdım.

Kiminde sevgiyle kiminde nefretle anıldım.

Bilirsin ben hep aynıydım.

Obezliğimden dem vurmuşsun

Unutma; sayemde çağlar değişti.

Sanırmısın ki razıyım üzerimdeki betona tuğlaya.

Sayenizde yüküm ağır gelir oldu.

Çok değil bir asır önce zarifti kalabalığım.

İnsanlar beyefendi hanımefendi diyerek hitap ederdi birbirlerine.

Şimdi ben bile şehirlerin en kahpesiyim gözlerinde.

Evet çok ceset vurdu kıyılarıma.

Farklıydı hayatları aşkları.

Aynı olan tek şey olay mahaliydi bendim yani.

Yalılarım asaletimdendi boğazımın incisi derlerdi.

Şimdi ciklet gibi hepsi parası ödenince değişiyor sahibi.

Bilirim kıskanırlar ama yine de çok aşığım var diyorlar.

Sevmeden sevilmek demişsin incittin.

Kâh kıyılarımda kâh sokaklarımda buldunuz birbirinizi.

Yâr oldunuz birbirinize seven oldunuz sevilen.

Boşuna bana ağlama demişsin üzüldüm.

Siz cepten yediniz aşklarınızı.

Siz icat ettiniz ihaneti ayrılığı.

Bugün sövdüğün Galata en büyük aşkından eskidir bende.

Kız’ın kulesi aşk için yapıldı buz gibi sularıma.

İstanbul sevmeyi bilmez derken düşün bir daha..!

Sen iki yüreği bir araya getirmenin zorluğundan bahsedip

Aşkın vebalini omuzlarıma yüklüyorsun.

Ey güzün altı..!

Yukarıdan bak bana.

Gördün mü..?

Bir araya gelemeyen iki yakayım aslında.

Aşıklarına inat aşkın kelime anlamıyım hala lugatlarda..!
 
Söylemem.. Sır..
Bilmesin gece yarılarında hayaliyle
Nasıl sarmaş dolaş
Ve özlemiyle ne kanlı savaşlarda olduğumu..


Söylemem.. Sır..


Kimse bilmesin bu hüznü hangi mevsimden çaldığımı
Umutsuzluğu nasıl canımla besleyip
Yokluğuna ne yalanlar kattığımı..


Sus..


Söyleme sen de şiirim
Adının dilimde ne dualarla döndüğünü duymasın
Kanasın içimde bırak
Terli ellerinden alsın nemini gözlerim..



"O" bilmesin!


Bilmesin semtime mesken kurduğunu yalnızlığın
Tortu tortu dökülsün sevinçler
Kitap arasındaki kuru güllerde koksun acı
Çığlık çığlığa sevişmelere salınsın sessizliğim
Kuytularında bir yetim duygu vurulsun gecenin
İçten içe bir yangın sarsın odamı..


"O" bilmesin!


. . .


Sonra zamanlı zamansız
Bir türkü misafir olur zihnime
Savrulur kelimeler başım döner çırpıntılardan
Kollarını uzatır ölüm meleği
Ve kanlı mızrağını doğrultur yokluğunu giyinmiş iblis
Sırat olur sevdam korkarım
Geçemem sevdiğimden öteye
Takılır yüreğim sol yanım cehennem
Kırılır içimde inceden bir dal
Tutunamam kendime zaman zaman
Severim çok severim..


Söylemem..
Kırgın sevdalı yanım
Sus..
Sen de söyleme şiirim;


"O" bil(me)sin!

Cevapsız değil aslında hiçbir soru. Sustuğum kadar seviyorum konuştuğum kadar özlüyorum.. Sessizce akar kelimelerim usulca okşar saçlarını derin uykudaki sevdiğimin..


Ama; "O" bilmesin..​
 
Çıkarıyorum seni kelimelerimden, yazılarımdan, hayatımdan…
Kolay olmayacak biliyorum. Ama kolay olan ne vardı ki bizim ilişkimizde. Hep kapalı kapıları zorladık seninle…
Aşılamayacak engellerin üzerinden gelmeye çalıştık. Hep karanlıkta, hep koskocaman bir boşlukta koşup durduk.
Birbirimizi bulmaya, birbirimizin olmaya çalıştıkça daha da uzaklaştık, daha da koptuk birbirimizden.
Ben sana gelmeye çalıştıkça, elimi uzattıkça sen hep bir adım geri kaçtın.
Mücadele eden ben; kaçan, korkan hep sen oldun!
Sen bana arkanı döndükçe ben hep arkandan seslenen,
gitme diye yalvaran oldum…
Yanımda kalman için önüne duvarlar ören, engeller koyan ben şimdi anlıyorum ki yanımda olan sadece bedeninmiş, yüreğin değil! Dedim ya kolay değildi yaşadığımız şeyler; benim sana “seni seviyorum” dediğimde senin susman, konuşmaman; ben sana geldikçe senin kaçman ve benim sürekli her yerde seni aramam kolay değildi…
Her insan hak ettiğini yaşarmış ya sevdiğim!
Sen hak etmediğini, beni, benim aşkımı yaşadın.
Verdiğim sevgi, hissettiğim aşk senin hak ettiğinden çok çok fazlaymış meğer.
Kim bilir belki de bu yüzden böyle oldu. Benim aşkımmış sana asıl ağır gelen…
Bu yüzden hep kaçmayı, kolayı seçtin.
Karşılaştığın ilk engelde arkanı dönüp gitmeye kalktın. Bir kere de üstesinden gelebilirim bunun demedin, diyemedin. Benim payıma düştü hep engeller, karanlıklar, zorluklar…
Şimdi o zorluklara bir yenisini daha ekliyorum ve bu sefer benim için hiçte kolay olmayan bir şey yapıyorum: seni hayatımdan sonsuza kadar çıkarıyorum.
Çünkü anladım ki sen yüreğime ışık tutan, bana yol gösteren sandığım o büyük aşk değil, yolumu gidilmez yapan, kapkaranlık bir boşluksun. Bu yüzden vazgeçiyorum senden, aşkımdan, sevgimden belki de en önemlisi kendimden…
Korkuyorum anlıyor musun? O boşlukta yapayalnız kalıp, yönümü hiç bulamamaktan korkuyorum.
Günün birinde beni bırakabileceğin, gidebileceğin, sevgimin biteceği korkusu, yerini; yolumu bulamama, kendimi o boşlukta kaybetme korkusuna bıraktı.
O yüzden;
GİT ŞİMDİ… Yanına sevgimden kalan sevgi parçalarını da al ve git..
Çık hikâyelerimden, yazılarımdan, hayatımdan…​
 

Vurgunlanmış bir yürekte ağlıyor cümlelerim..
~Yağmur iLk Toprağa Düşer ~ Söz iLk Yüreğe~



Yalnızlık kelimelerimi delip geçiyor .

İnadına bir yorgunluk yaşıyor gönlüm.
Kimseden habersiz sessiz ve kimsesiz.





Bari sen olmasaydın .


Yalnızlık kimsesizliğimin içine alıp götürseydi beni.
Yusuf gibi soğuk ve karanlık bir kuyuya atılsaydım ve hiçbir kervan farkımın farkına varamasaydı.
Kana kana su içip bekleseydim dolu sandığım onca kelimenin içinin boş olduğunu benden başka kimse anlatmasaydı yine bana.



Düşünmek yoruyor beni.
Düşünmeden yaşayabilsem yazabilsem sevebilsem keşke.


Gönlümü alıştırmasam bir solukluk gelip gidenlere.
Hep ağlasam ama kimse duymasa beni.


Bağırsam avaz avaz kimse çığlık sanmasa.


Keşkelerim şeddelese iyikilerime kendini..

Sözlerimin en hükümsüz tarafını atsam içimden ve hükmetsem dağarcığımdaki tüm cümlelerle yine kendime.
Sözüm dilimin döndereceği son harfe hükümsüz kalır hep yinede.
Cümle kendiliğinden dökülür yüreğimden gizlice.
Dilimin suçu yok bu işte.
Hiçbir dilbigisi kuralı gönlüme geçmiyor dilim: 'çıkmamalı bu söz' diyor ama yüreğim dinlemiyor.
Dilim yüreğime sözünü geçiremiyor.


Yürekten konuşuyor artık benim cümlelerim dilim aradan çekildi çoktan.
Artık kaç nakarat yazarsın dilimi döndürmeye.
Kaç dizelik yüzgörümlüğü verirsin mührünü çözmeye.
Boşa uğraşma yâr dilim cümlelerine yüzünü sürmez artık.


Yağmur ilk toprağa düşer.
Söz ilk yüreğe.
Bir haramlık kaldın sen bende helâlleşmeye yüzüm yok.
Hak arama bende ahirette ortalara düşüp seni aramaya niyetim yok.
Gözlerim bir vurgun daha yesin senden.
Hakkını al benden!


Bu son olsun son yalnızlık son veda son söz.
Düşlerimin çıplak yanlarını gece karanlığına bürüyeli çok oldu .
Sabah hiç olmasın istiyor düşlerim aslında çıplak kalmak istemiyor onlarda.


Gözlerimden yüreğime ılık ılık indiriyorum seni.
Elimde mendil yok!
Bu sefer silmeyeceğim seni benden terk-i yüreğimin sorumlusu olmaya niyetim yok.


Titremez artık kirpiğim senin sözlerine.
Ama hiçbir mendil silemez artık beni senden.
Bıraktım artık bendeki seni gözlerimden .


Zulmetimin şiirini yazmaya yetmez senin sözlerin.
Niyet et bana can!
Yüreğinden sökülmesin gözlerim.
Çek ellerini gönül hanemden son nefesini vermek üzere bu yara kapanmak için.
Gözlerimden az akıtmadım seni yaramı iyileştirmek için can.


İyileşmişim artık ben gitme vaktin geldi ellerimden.
Bir tesbihliktin sen dilimde çektim ve bittin ellerimde..
 
Hani bir gece yarısı şimşek çakar
Ve küçük su damlacıkları yeryüzünü
Birer birer okşamaya başlar ya
İşte sen de benim kalbime öyle düştün.
Ne olduğunu anlamadan
Senin ateşin kalbimde tutuşmaya başlamıştı bile
Sana olan sevgimin tutsağı olmaya başlamıştım ben.
Hep senin yanında olmak ve
Sensizliği bilmeden ölmek.
İşte bu benim en büyük arzumdu
Belki de en büyük kusurum.
Ama ben senin uğruna
Zaten her şeyi karşıma almıştım
Çünkü sen benim kalbimi çalmıştın.
Sana son olarak söylemek istediğim
Bir tek şey var.
O da seni sonsuza dek seveceğim.
Sen benim ömür boyu gökyüzünde parlayacak olan
En güzel yıldızımsın
Seni seviyorum...
 
Son düzenleme:
seni seviyorum
cunki her sabah kalktigimda bi gunu daha seninle gecirecek olmanin mutlulugunu yasatiyorsun bana
ben gune seninle basliyorum ve her gun hayati yeniden kesfediyorum

seni seviyorum
cunki gokkusaginin her tonunu golgede birakan en parlak renksin sen
hersey senin rengini tasiyor ve benim icin ozaman anlamli oluyor


seni seviyorum
cunki soguk gunlerde icimi isitan meltemsin
sicak gunlerde ise ferahlik veren kuzey ruzgari iliklerime isleyerek esiyorsun

seni seviyorum
cunki herseyde sen varsin
nasil olmayacaksin ki sanki sen dogdugumdanberi icimde idin yuregimin en derin kosesinde idin
sanki ortaya cikmak icin beni bekliyordun ve ben orada oldugunu farkedince hakettigin yere cikardim seni


seni seviyorum
cunki hep benimlesin seni gormem icin yuzune bakmam gerekmiyor
gozumu kapatsam ordasin gordugum her yuz aslinda sen

seni seviyorum
cunki gozlerinin icindeki binlerce yildiz gecenin karanligini delip geciyor
sen bana bakareken ben kendimi yildizlara bakiyo gibi hissediyorum
o yildizlarin parlakliginda kaybediyorum kendimi
gozlerim kamasiyor ama sikayetci deilim aydinligindan
gunes dogmasa yildizlar kaybolmasa diyorum
ama biliyorum ki gunesimde sen olucaksin geceninsonunda
bu kez daha parlak daha aydinlik cikicaksin karsima

seni seviyorum
cunki saclarin elllerimin arasinda kayip giderken dunyadaki cenneti bulmus gibi hissediyorum kendimi
cennetin sahibi sensin ve biliyorum ki sadece izin verdiklerin girebilir o cennete
ben karraliyim o cennette kalmaya

seni seviyorum
cunki her gulumseyisin icime yeniden yasama sevinci dolduruyor
her gulumseyiisn karamsarligi yikiyor umutsuzlugu parcaliyor
bi cicek bahcesine ceviriyor su corak dunyayi
cicek dedim ya bi cicek aliverseydim sana papatya olurdu
insanlara baharin geldigini mujdeleyen papatya
idddasiz ama guzel
guzel ama kibirsiz

seni seviyorum
cunki sevmeyi sana dokunmayi seni dinlemeyi sana bakmayi snei koklamayi sneinle paylasmayi seviyorum
seninle birlikte insana dair ne varsa onlarida seviyorum
seni sevdigimi anlatmaya calisirken ne kadar caresiz oldugumuda goruyorum
her sozcukten sonra durup tekrar tekrar dusunuyorum
seni yeterince anlatabildimmi diye
biliyorum ki yetmiycek bukadar sozcukten sonra bile sana sevgimi anlatamamis olucam
sozcuklerin bittigi yerde gozlerime bak onlar bu sevgiyi cok daha iyi anlatacaklar​
 
Bu damlalar sanadır yar yanagımı yakıp geçen

kalbimde hiç dinmeyenYagmurdur kokusu/sevdadır korkusu

Bu damlalar yar'dan yaraya akarlar

Gecenin bugusu

doyamadıgım sabah uykusu

heleki teninin kokusu

Degmezmi yanında olmadıgım/olamadıgım için aglamaya?

Seninle olamayacagım bir dünya hayali

Asla olamayacak evimizin kocaman bir bahçesi

Kalbimde aglayan dogmayacak olan bebegimizin sesi

Hayal bu yok iste ötesi...Sabah günesim

yıkılmaz/yenilmez gönlümün prensi

kalbimin efendisi

Olamayacaksın degilmi evimin diregi?

Aglıyor yüregim buna inatla

Tüm olmazlara ragmen dokunuslarını saklıyor bedenim

Sözlerini saklıyor kalbim

Yüregine kilitleniyor gözlerim

Söylemek kolay onlara

unut demek kolay

Kimse bilemez tabi bu acıyı

seni seven benim...

Onlar bilmez çünkü yaktıgın benim.!

Yagmurumun sebebi

uykularımın en tatlı yeri

sabahımın günesi

kalemimin mürekkebi..

Herseyin sebebi iste bana verdigin bu sevgi...

Olmasaydın göremez

yazamaz

konusamazdım Iyiki varsın / 'da diyemem Ama . . . . .

Iyiki yanımdasın...Gözlerim görmesede kalbimde görecegim

kalbim tas olsada sevecegimsin..Sensizlik diye birsey yok!

Içimde oldukça varsın / bendesin / yarsın/yarınsın / benimsin / bensin Herseysin..

Yokluk diye birsey yok ! Nefes aldıgım sürece sen-bensin / Benimsin...​
 
Yokluğun kıyamet alametim…
Sonsuzluk dünyasında hücre hapsi yaşamaktır sensizlik…


Bir gelsen… Bir görsem… Bir gülsen…
Sonra yine git istersen…
Sen bakıp bakıp daldıkça karanlık ufuklara
hayallerin yarım benliğin eksik kaldığı an düşlerim desteğin olsun diye yüreğine
karanlığa hibe ederim senli düşlerimi.
Bir yıldıza iliştiririm ömrümü…
Sen kendini kimsesiz hissettiğin ve göğe bakıp
Allah’ la konuşmaya başladığında kayan yıldızın kuyruğunda görürsün beni…


Yüreğinin mutluluğuna adamışım benliğimi yar…
İbadet saymışım seni sevmeyi…


Şimdi varlığındır ihtiyacım olan.
Artık hissetmek yetmiyor canıma.
Birebir varlığın olmalı yanımda...


Bakışlarımız çarpışmalı uzun uzun.
Nefesler birbirine karışmalı.
Seni hissetmekten çok yaşamalıyım artık…
Seni yaşamalıyım...!


Her gece gözlerimi kapattıktan sonra hafızamda kalan son görüntü gözlerin olmalı...
Ve her yeni güne başlarken gözlerimi açtığımda ilk seni görmeliyim...
Bir karış yakınımda olmalı yüzün nefesin yüzüme vurmalı...
Sensizlik cinnetim olur yar..!


Dinle "kanatsızım" dinle..!


Aç yüreğini aç gözünü…
Korkusuzca ver elini tereddütsüz yaz sol yanına beni.


Mutluluğumuza gölge edene karabasan gibi çökmezsem eğer…
Gözünde bir tek damla yaşa sebep olana kahır olmazsam eğer…
Bu canı sana harcamazsam eğer…
Ve eğer son nefese kadar sana seni ne kadar sevdiğimi
hissettiremediğim bir günüm bile geçerse ömür defterimde…
Bir gün bile bu satırlar şahitlikten vazgeçerse sevdama…



Bu bedeni toprak kabul etmesin...!


Köpeklere yem olsun soğuk cesedim…
Bir yeminsin kutsalımda canımsın…


Tek yeminsin…


Sadece sana mecburum sana muhtaç…
Tek şahit Allah’ımdır.
Cehennem gibi yürekle cennetlik bir aşkla seviliyorsun…
Mühürümsün!...
 
Hiç değmemiş yüreğine meğer o sevdalı sözlerim.
Sana yetmemiş bana çok gelen bu sevda. Hiç bir anlaşılmazlık bu kadar acıtmadı yüreğimi
hiç kimse bu kadar parçalamadı beni.


Hala inanamıyorum üstüne toz kondurmadığım o sen mi düşürdün beni bu çıkmaza
sen mi tükettin onca sevgimi. Ben nasıl bu kadar kayıtsız kalabildim senin tafralarına
gözlerimi nasıl bu kadar kör ettin ki göremedim doğruyu yanlışı.
Ne yapsaydım kabullenirdin beni. Daha ne kadar yorulsaydım kırılsaydım memnun olurdun
anlayamadım. Her yolu denedim ama çözemedim duygularını.


Bütün gururumu bir kenara atıp defalarca ulaşmaya çalıştım o sağır yüreğine.
En yorgun düştüğüm anlarda bile şikayet etmedim sana umarsızlığını...
Sevmek fedakarlıktır deyip sustum yıllar yılı sevmenin kıyısından bile geçmeyen
duygularına rağmen. Anlaşılmayı bekledim sevilmeyi bekledim beklemenin mükafatını
kazanmayı bekledim sessizce.


Her zor anımda çıkıp gitmene karşın her zor anında kapına gelen ilk ben olmak istedim
karşılıksızca... Bütün ruhumla sevdim seni. Ve bir sevgi uğruna feda edilmesi gerekenden
çok daha fazlasını feda ettim yar...
Yine de bir gün olsun yüzüne vurmadım bunları. Duygularını yaptıklarımla sömürmeye
kalkışmadım. Ve bil ki karşılıkda beklemedim hiç.


Sadece sana ait olmaya çalıştım kendimce. Senin yüreğine ulaşmak içindi bütün gayretim.
Oysa ne kadar uzakmışsın sen yüreğime. Bunca zaman yok yere beklemişim meğer.
Yok yere yorulmuş o masum duygularım.


Şimdi anlıyorum...


Hiç haketmemişsin bu denli sevilmeyi değer görmeyi sen...
En başından sonunu görebilseydim hiç düşermiydim yollarına!...
 
Yokluğundaki nefes almalara teşebbüs ettiğim tereddüt dolu can sancısı yığınlarındayım..
Yargâh !
Üç vakte kadarkaldım..
...Telaffuzum lal
Kılavuzum kargaşalarla karılmış
Farzım misalörneklendirilebilirim
Arzım masalöykülerde anlatılabilirim..

Canımı yaktın
Isıtıp tenini
Aydınlatabildin mi kara gecelerini?

Aşk âminlerindeki ayrılık ayinlerine kâhin bırakan bir hain dirilteli beri yüreğin
Gözlerim apseli
Hep sensizliği aktı gördüklerime..
Hapse girmişçe duruyorum içimdeki sende..

Kastım var gidişine
Kasten düşmüşüm süsü verilmiş acı dergâhı içindeki yargâh kulübesinde
Yüküm sensizlik
Hüküm giymişliğimi soyunuyorum kiracı gibi gelip gittiğin kir ağacının dibindeki gölgesiz çürümelerde..

Şimdi
Zor döndürüyor sesim dilimi dediklerime
Sesimi utanıyorum sana
Seni tanımıyorum alfabedeki harfler arasındaki yabancılıkta
Yutamıyorum içtiğim suları olmayışlarındaki arbededeki darplarında..
Güne gün ekleyerekeksiliyorum..
Teneffüslerim tenimde küfleniyorkenkirpiklerindeki şırıngalar damla damla gam enjekte ediyor nefesime..

Zerk edildin ya bana
Terk edindim aşkında..

Cebimden ellerinle çalındı hırsızlığın
Ölsene şimdi beni ettiğin yeminler gibi ırzına da geçmişken yalnızlığımın?

Boğsana ümüğümün günlüğünü
Bağlasana nasiplerimi köpeğin gibi bahçene sadakatle
Çenemde çiğnenerek yutulmalara saklanmadan
Sakallarımdan sarkmadan dudaklarıma
Akmadan
Akıp gitmeden
Akıl benden gitmeden
Geldirsene kendini bana

İçir içini canıma kana kana
Diril ölüşümü sonra..

Diril ki
Kana kan olsun bu defa
Düşe düş!
Yâre yar!
Hara har!

Bitmedi sustuklarımın dahası var..


Zoruna mı gittim yar?
Zor sıvarken tenime var yanlarını
Yolumdan sesini mi çektin sen şimdi yok basışlarınla kaldırımların durmaz griliğine..

Bir kerelik hatmedişlerinle beni
Yetti mi sana?
Katledişlerindeki yetim bırakma sevdasındaki niyetin
İnlettiğin yüreğime dinlettiğin cinnet ninnilerin
Yettim mi sana?
Yetişti bak bana yeltenişlerindeki beceriksiz terk gidişlerin..

Fiiller sözündeki dilde bekâr
Failler közündeki külde bakir
Cahiller gözündeki değerde hakir..
Topraktan yaratılanda sendin
Bilemedim ahirindeki hesabında sevdan gibi sahtemidir?

Haspam
Hısımdın canıma
Hasmım oldun karşıma

Yosmam
Ziyafettin soframa
Zehir oldun aşıma..

Şimdi. .
İhbardır yazdıklarım
Sustuklarım tehdit..

İkrardır vazgeçtiklerim
Vazgeçtikçe senden
Vaaz dinliyorum yalanlarındançatal dilli yılan sesinden..
Düş kemiren
Döş bitiren
Yirmilik dişleriyle
İliklerimdeki düşlerin canını çiğneyen
Karanlığı leş edip gözüme eş ederken düşünmedin mi önümü görmeyeceğimi yeniden?

Gidişinin perdahıdır içimde üreyen ayrılık adlı yavrucak
Kalmak
Bana yokluğundan yuvarlanmış bir oyuncaktırsalıncak kastı verilmiş gel-gidişlerinde..
Ebelendim Aşk vuruşundan
Debelendim arş duruşundan
Geben kaldım arkandaki iltihaplı saçlarında
Kör şeytanımdan bile bulamadımsa seni
Bittiğimdendir
Kaybettiğini arama!

Aklımın ve yalnızlığımın irsi lekesi
Sen..

Maskelerine takılarak düşmüş Aşkının tek meyvesiyim Havva ca yasaklı
Âdem ce çıplağım yer yer cüzam..
Sesimden sağ bırakılmış hüzzam avazı
Şiirler yal
Yar şiar bir diyar duyar gibi diliyle yalan yaratan firar

Ben yaz dıkça
Sen kış ettindondun içini bana..

İkramdır sustuklarım
Yazdıklarım ilkbahar..

Son bir hardır yanağımdaki yaşın yağmasında sana kalan
Eylül kadar kızıl
Yusuf kadar körüm kızgın
Züleyha kadar perişan
İnsanoğlunainsanoğluca inanmaktan
Katilimin siluetini her gün ayaya bakarken aklımda görerek yanmaktan
Yanın değil ardın olup ölür-gezer yaşayarak yaşlanmaktan
Bittim
Bıktım
Yıktım kendimi deste deste kâğıttan bozma şiirlerle önüme tıktığın kodesteki kafese..

Gidişinin kafilesine katılanlardan Habil
Kalışımın kan pıhtısı ellerimde kabil
Katil sesinden maktul
Allah bilir
Kimde kurudun sen
Ben bir nefesine Dicle kadar akarken gözümden?

Güzümün üstünde yaşım varken
Ertelenmesi müsait takvim kavmi yalnızlıklarında
Yaz uygulaması dediler
Yazdım..
Bir saat daha fazla sensiz kalacağımı anlamadım..

Em din sen yaralarıma
İm din gittiğin yollardaki arda arayış kalışlarıma
Zin din memü feryadındaki fer götüren destanınla..
Bindin tepesine terk edişlerin
Sürdün kedini bensizliğe dörtnala..

Arpa boyu kadar yol gidemedimse ardından bir yere
Atımda ölsün diri süsü verdiğim bu sensizlikte..

Şimdi
Söyle bana anlamadım..
Yerin
Başka birisi tarafından alınamıyorsa içimden
Şantajı zulümse
Kürtajı mümkün müdür aşkın?



Şair : Emre GÖKÇE​
 
Araz
" Yalnızım çünkü sen varsın

" geldesen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz'a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki " kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun
oysa " geldesen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç'e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç!

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde, kimi üşüyorsun?
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklarda yaslanıyorum
boş kentlere
oysa " geldesen gelecektim

gündüşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
" kimseler biliyor
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa " geldesen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güzartığı saçlarımda oynaşan sensizlik
gözkarana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı, ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa " gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayete fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz'ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kent'e
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kent'e
gidiyorsun
oysa " geldesen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz'ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma
denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı?

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa " geldesen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler (inanmıyorum) !
en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak bana
hakediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya
üstü kalsın ihanetimin
" geldesen gelecektim
yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum, söylemiyorsun, kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk!
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
ve bir asansör kapısı önünde
aslında yüzüme tükürüyorsun da ihanetimi
ben habersiz gülümsüyorum
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti, yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sis'e intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
" geldesen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen, biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi!
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım
içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun?
'gel' mi diyorsun?

herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz?
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi! en kanadığımız yerden susalım
'gel' desen gelirdim
'git' dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgara...
Ayrılığa...
Zamana...




...Kahraman Tazeoğlu​
 
Bitmişlik..
Tükenmişlikle..
Gözlerin arasında bir yerdeyim. ..
Ne yerdeyim. ..Ne gökte...

Yalan söylemedim hiçbir zaman...
Korkum vardı..
Titremekliydi hallerim. .
Kalbim derin bir yaranın üzerine veriyordu acı acı nefeslerini..
Amaçsız yürüyordu ayaklarım yıllardır..

Derin bir yağmura çektin beni...
Kelimelerini içtim..Sarhoş oldum..
Bir gece yarısı susuşlarına düşürmüştüm,bir damla gözlerimden..
Birde...
ihanet mi? sorusuna veremediğim susuşlara..

Susarak..
susa susa..
Susadım günlerce....

...

Kapımın kilidi korkudan kapandı...
Korkuları..
Acı , sızı ve özlemleri kilit yapmışım farkına varmadan kapılarıma...
Ve farketmeden...
Sende bir kilit vurdun... . Adı neydi bunun?..

Yağmurda gözyaşımı..ihanetmi..Yokluk mu..?
Bilemem..
Bilmekte istemem..
Tek hissettiğim..
Daha yolun başındayken hayatın..
Sonumu beklemem. ..

Şemsiyemi açtım..
Bilmek istedim..
Yazdım...
Yağmur yağarken..

...

Yağmur yağıyordu..Üşümüştün..
Nasıl oldu bilmiyorum...
İçeri aldım seni..
Sessiz kaldık bir süre öylece..
Tozlu raflara,Unutulmuş kitaplara dokundu ellerin..
Durmadan bakınıyordun etrafa...
Unutulmuş duygulara sebep aradın kalbimin her köşesinde..
Ve şimdi kilitli kapıları zorlar oldun..
İçimi acıtıyorsun..
Bu gece son...

Dokunma yüreğime...
 
Simdi yoksun!seni düşünebilirim artık...



Şimdi yoksun.
Seni düşünebilirim artık.Tutar ellerini öperim uzun uzun.Kimseler ayıplamaz beni.Yoklugunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar.İşte gözlerin işte dudakların.Senin olan ne varsa karşımda duruyor.Ayaklarını dilediğim yere ***ürebiliyorum artık.Sevdiğim şarkılar söyletiyorum dudaklarına ve bu ellerimle seni her gün biraz daha güzelleştiriyorum.

Bütün resimler sana benziyor..
Hayret..
Bütün aynalarda sen varsın.Nereye gitsem peşimden geliyorsun.Şimdi sigarasın dudaklarımda ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın.Kimse yoklugunda bunca sevilmedi.Kimse yoklugunda ilahlaşmadı bu kadar.

Saçların böyle daha güzel,sen daha güzelsin.Gelecek mutlu günlerin ışığında her şey daha güzel.Ne varki ayrılıgın adı kötüye çıkmış.Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim.Ve seni bin yıl daha ayrılıklar içinde sevmek isterdim..

Ama biliyorsun nihayet bende bir insanım.Umutsuzluga düştüğüm anlar oluyor.Hiç gelmeyeceksin sanıyorum.O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor yüreğime.Katran gibi bir yalnıslık sarıyor içimi,yalnızlıgımdan utanıyorum.
Beni sevmesen ölürdüm.Beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi.Beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım.Kördüm bir at kadar.Ölümden acıydım ölümden beter.

Beni sevmesen.
Dünyayı bütün insanlara zindan ederdim..

Beni bu kadar saracak ne vardı.Bir sen fani gibi dudaklarımda eksilmeyecek ne vardı.Beni bunca saracak ne vardı..Hiç karşıma çıkmasaydın.bu kör olası gözler görmeseydi seni.Ne vardı güzelliğini bilmeseydim.Bir dua gibi bellemeseydim adını.Ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikip seni düşünmeseydim.


Belki karşımda değilsin yanılıyorum.bu gözler senin gözlerin değil aldatıyorlar beni.Karanlığın gözleri olmalı bunlar.Bana böylesine keder veren.Gülmeyi yaşamayı haram eden bir karanlıgın gözleri olmalı.Öyleyse sen hiç bir yerde yoksun.Sana hiç bir zaman yaklaşamayacağım.Yalan bu geçici sevinç,bu nur,bu ışık bu karanlığın ortasında yanan alev gözler.Bu kadeh içki gibi aydınlık.......

Ne dedimse inanma sen.Seni değil kendimi anlatıyorum.Sen istediğin kadar varlığın ta kendisi ol ölümsüzlüğün ta kendisi.Ben günden güne yok olmaktayım.Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana.
Anlamıyormusun?
Gökyüzü güneş olsa
Sensiz karanlıktayım....
 
Aşk'tı Kendini Başkasına Bir Kalple Bağışlama Şekli


Bir sevdalaşma sonrası ayrılıkta,
Ayrılığında sev-dalaşması mümkün,
İnanırım..

''Seni seviyorum ama'' diyen bir sevgili ayrılığa kapora bırakır,
Koparabilir her şeyi daha sonra,
Anladım..

Eski bir sevgilinin aklı başına geldiğinde,
Aşkını başından alması sonucu yeniden sevmelerde başlayabilir,
Yaşadım..

Aşk tek'ti..
Zamanla yer değiştirirdi,
Göçebeydi,
Yatalak kalmayacak kadar başkalaşmayı seven..
Misafir kalışlarında bir yürekte,
Uzatmamak için kalışları,bulunmaları kısa keserek,
Rahatsızlık duyan,rahatça sesini duyuran,benzer başka duygularla durduk yere her gece hecelerle yarenlik eden..
Aşk'tı insanın kendisini başkasının kalbine bağışlama şekli..

Aşk tek'ti..
Aşk sek içimlik bir zehirdi,
Çekmecelerden çok sonra çıkan bir beyaz kağıtla iç acıtan,sebepti..

Aşk hep'ti..
Hep'si geçti..

Aşk hiç'ti..
Dedim ya,
Tek seferle sek içimlikti,
İçende içiren kadar kendinden geçti ve gençti her yeni gelişinde,yaşa-başa bakmadan nabız attıran ispiyonlarıyla iftiralanan..

Kimselere anlatamadım..
Aşk tekti..

Bir yalın anlamdan,
Bir yalan Aşktan,
Bir yılan şahmerandan geçtim,
Sana dengim,denk geldim..

Boşuna buyruk harfleri doldurmak üzere hoşça kalırken vedalar,
Baş harfiyle,
Bir Aşk,
Har edişlerle,
Tenime iz kalırsa,
Hayal edilemez senden sonra bir hayat..

Temennim sadece,
Beni Aşk'la sen anla-t..


Emre GÖKCE
 
Sana yazacak kalemi tutamaz oldum. Bütün vücudum hayata küstü. Ellerim titriyor, gözlerim yine doldu, ağlamamak elde değil. Yine, dersanenenin bana ayrılmış penceresine doğru gidiyorum. Telefon elimde ihanet şarkıları çalmaktan yorgun düştü. Camdan bakıyorum ama nereye? Gökyüzü kurşun gibi ağır. Bulutlar baş sağlığına gelmiş. Niye diye sorma. Bulutlar, kalbimi doğduğu yere gömdüğüm için ağlıyor. Bir tek sen anlamadın beni, bir tek sen ağlamadın benim için. Sadece sol gözümden yaş geldi. Sol yanım ağrıyor… düşünemiyorum. Saatlerce baksam da gözüm artık görmüyor. Kalbimin istilasına uğramış bir beynim var artık… Yaralı kalbim, hırsından beynimi ele geçirmişken kendime gelmem imkansız. Beni bir daha bulabilir misin söyle? Beni öyle derin, öyle uçsuz bucaksız bir karanlığa attığını anladığında geç olacak. Çünkü ben artık olmayacağım. O gün, işte o gün öldüğüm gündür. Hassas kalbim buna dayanamazdı. Şimdi düşünüyorum da keşke diyorum; hiç görmeseydim gülen yüzünü , hiç duymasaydım sesini... Nasıl olsa biterdi bu aşk. Ama gençliğin en güzel anısı olarak kalsaydı ne olurdu sanki. Ben sana o kadar bağlanmışım ki seni aşkın yerine koymuşum, aldanmışım. Suç sende değil bende. İnan seni tanıyamamışım. Artık kalbim son nefesini verdi. Sana karşı nasıl öfke duyabilirim? Artık ne kırgın ne de kızgınım. Çünkü sen zaten yokmuşsun ki. Asıl suçlu benim... Hayallerimi süsleyen aşk kumdan kale gibiymiş, yazdığım şiirlerim kumsaldaki yazı gibiymiş. O gözleri o kadar farklı görmüşüm ki anlatılmaz, sadece yaşanır ve şu an sana tek bedduam;
"ben ol", benim acımı tat, benim gibi ağla, benim gibi asla kavuşamayacağın birine aşık ol, ve benim gibi sen de ona bu bedduayı O’na et...
Ben var ya; ben bir aşk yaratmışım .
TEK BAŞINA YAŞAMIŞIM…
Sen zaten yokmuşsun...
Neden ağladım ki sen ağlamadıktan sonra...

Alintidir..
Dogan Gökce..
 
Bu senin son gidişin miydi sevgili..?

Bu senin son gidişin olsun sevgili, bıraktığın son acı olsun. Ve ben senin yaşayamadığın son sevda olayım...

Bu son gidişin miydi anlayamadım sevgili..Hani hep giderdin ve gelirdin ya geriye, bu da onlardan biri miydi..? Uzun zaman oldu bu sefer, söylemek ve sormak zor geliyor ama bu senin son gidişin miydi sevgili...? Küçük bir oyun oynuyor gibiyiz sanki. Ben ebe olmuşum sen saklanan...Nerelere saklandın da bulamıyorum seni. “Ah işte ordasın” dediğim yerlerden hep başkaları çıkıyor, herkes hep bir ağızdan, dalga geçer gibi, “çanak çömlek patladı” diyor,bense garip bir umutsuzlukla geri dönüyorum ağacıma, kaldığım yerden seni aramaya başlamak için...

Bu son gidişin miydi, anlayamadım sevgili..Göremeyeceğimi sandığım zamanlarda birden karşıma çıkıyor, içimde yeni yangınlar bırakarak geri dönüyorsun. Kimlerin yanına dönüyorsun da uzun sürüyor sessizliklerin? Gittiğin yerlerde bana benzeyen ve tanıdık bir şeyler var mı bari.? Gülmeyi unuttuğun zamanlar, kimleri çağırıyorsun yanına..? Hüzünlerini kovan yürekli biri var mı yani..? Hani bir anda gelip de o puslu havayı dağıtan, seni içmeden sarhoş eden ve güldüren, hüzünlerini bulamayacağın yerlere saklayan biri..Sen dayanamazsın yalnızlığa. Dokunmak ve karışmak istersin. Yalnız kalmak sana acılarını hatırlatır..bir kadının teninde istemeyerek bıraktığın acıları. Yalnız kalmak sana çocukluğunun masum düşlerini hatırlatır..ağlamak istersin ama ağlayamazsın. Yalnız kalmak sana tutunamadığın sevgileri hatırlatır; çaresizliğini, yıkılmışlığını...arkanda bıraktığın, dokunmaya korktuğun özlemleri. Yalnız kalmak sana göre değil sevgili..Sen yalnızlığında kendinle karşılaşır ve ürkersin yüreğinin saatlerce sana karşıt konuşmalarından. Bu yüzden merak ediyorum ya, başkalarına da ‘hüzün kovan kuşum’ diye sesleniyor musun acaba..?

Bu son gidişin miydi, anlayamadım sevgili..Hani birden için çocuklar gibi şımarmak istediğinde, parmakların telefona gider, arar ve kusardın ya, dizginleyemediğin coşkunu ve manyaklığını..hani bir tek ben anlardım ya, senin bu ani çıkışlarını, serseriliğini ve türk dil kurumunda bulunmayan hafif meşrep kelimelerini ve cümlelerini..hani kimseyle böyle konuşulmaz deyip de, sınırlarını aşardık ya gereksiz kibarlığın ve nazlanmaların..Uzun zaman oldu içimizdeki bu deliliği ve bastırılmışlığı dışa vurmayalı. Bu yüzden merak ettim, bu senin son gidişin miydi sevgili, anlayamadım...

Söylenmemiş ve çoğaltılabilecek bütün sözleri kendi adına söyledin ve gittin..Umuduma, çılgınlığıma ve kadınlığımın senin yanındayken güzelleştiğine inanırken, yokluğunu mutlu edemeyeceğime inandın ve gittin..Sana karışıp, yüreğine akmama izin verip, beni göklere çıkartırken; bir anda yere indirdin, midemi bulandırdın ve ayrılığı sıkıştırdın parmaklarımın arasına, gittin..Ne kadar değerli ve farklı olduğumu anlatmakta zorluk çeken sen; yalnızlığımın en ıssız, en karanlık ve en savunmasız zamanlarında beni dinlemedin, gelmedin ve gittin..Sevmek bu kadar basit, bu kadar kolay ve taşınabilir bir eşya gibi hafif değil; çıkartıp da bir başka yere koyabileceğin. Bu yüzdendir ki sen beni hiç sevmedin sevgili. O “seni çok seviyorum” diye haykırdığın nadir zamanlarda bile, bunu söyleyen sen değil, senin geçmiş bir sonbahar’da bıraktığın, sana benzeyen ama sana çok yabancı olan sesindi. Bu yüzden sen beni gerçekten sevmedin sevgili. Kendini daha ne kadar kandırabilirsin bilmiyorum ama sen acı çekmeyi seviyorsun...bense balonlar patlatmayı, uçurtmalar uçurmayı ve yaşamayı seviyorum her şeye rağmen. Sen korkularını seviyorsun..bense, korkularımın üzerine gitmeyi, savaşmayı ve hatta gülmeyi kaybederken bile...Artık biliyorum, bu senin son gidişindi sevgili ve benim son bekleyişim, son vazgeçişim sevdandan...

Artık gelsen de ne işe yarar ki..? Ben; sana olan kırgınlığımı, yokluğunu, özlemini, umutsuzluğunu sevmeye başladım. Ben senin giderken bende unuttuğun ve zaman zaman öksüzlüğüne ağlayan sevdanı sevmeye başladım. Ben senin artık beni unutan, merak etmeyen ve değer vermeyen yüreğini sevmeye başladım. Şimdi hangi tende üşüyorsun da titrediğini hissediyorum kilometreler ötesinden? Ben senin başka mevsimleri tanımak isteyen o heyecanlı ama tutunamayan bakışlarını sevmeye başladım. Artık gelsen de ne işe yarar ki..? Parçaladığın sevgimi toparlayabilecek ve çiçekler toplayıp yollarıma serebilecek kadar güçlü değilsin sen. Sen, ben değilsin. Hiç olmadın ve olamazsın..O sakladığın yüreğine hiç almadın beni, hiç özlemedin, gözlerin hiç uzaklara dalmadı, belki de şerefime hiç kadeh kaldırmadın. Bu yüzden bu senin son gidişin olsun sevgili, ayrılığın hakkını ver. Böyle bir sevgiyi terk edebilecek kadar yürekli oldun, beni unutacak kadar da korkusuz ol. Özleme, yolunu yolumdan geçirme, sesime düşme, salaş meyhane masalarında konuşmalarımı arama, rakının yanında anma adımı..ayrılığın hakkını ver. Çünkü bunu sen istedin..

Bu senin son gidişin olsun sevgili, bıraktığın son acı olsun. Ve ben senin yaşayamadığın son sevda olayım.....
 
Büsbütün dışındayım a ş k ı n. .Sabır düşerken payıma kuru bir vuslat'a muhtacım..Rüzgar savururken özlemleri. kokunu duyuruyor üstüme basa basa. .- ve ben ölümle yaşam arasında gel gitmekdeyim.Avcuma düşen ayrılık parçaları batıyor parmak uçlarımdan saç uçlarıma kadar . . . Hüznüme müptelayım. Bir damla Sabrina talibim Rabbim . . .




Ruhuma yüklenmiş onca ağırlıkların sebebiydi aslinda gel'gitmeler .
En çokda bize yakismisdi ayriligin her bir harfi sen benden ayri benden senden gayri . .
Gücüm kalmamalara el atiyorduk iste yavas yavas . .
Alkislamalar geliyordu ardi ardina .

Hoşça / kalmalar . . ve ben nedense ardindan bir turlu hos/ ca kalamadim.
Gün/ karanliklar doguyordu dogumdan gunun karanlik olsun diye haykiriyordu daglarin etekleri .
Sahte tebessumlerin ardindan siritan hüznüm el koyuyordu simdi herseye .
O'na bakma suna bakma . O'nu yapma bunu yapma .
Bikkinliklar basliyordu simdi . . Hirsizliklar . . Hainlikler
Kalbimin her bir parcasini caliyordu ayriligin her bir zerresi . .
Ve ben bunca daginikliga inat ayakta durmaya calisirken . .
Hüznüm Sonum oluyordu farkima varmadan . .
Özlemim Ölum doguruyordu . . sessiz sessiz

Yasamla olum arasinda kalan gurbet'ten kalan can kiriklari batiyordu saç uçlarima kadar . .
Susuyordum avaz avaz . . / Eski bir kalbin en hain sehriymis megerse huznum .
Battıkca beni kendine doğru çeken kırıldıkca beni de parçalayan . .
Ve adaletsiz miş kalbimin hakimi . .

Ne ask'i verebildi elime nede hüznümü. .
. . Oyle kalakaldim ulu ortada sessiz sedasiz /
Şehirler geldi üstüme üstüme İstanbul Izmir Ankara Bursa . .
Ezdiler " Sen " dolu yuregimi . . Aşk'ıda esir aldilar . .
Bu sehirler ne kadar vefasiz mis Ne kadar da acimasiz .

Beni yaşam'la ölüm arasinda birakip K a ç d ı l a r . B ı r a k d ı l a r . . /
Simdi çiplak ayak dolasiyorum kalbimin en hain sehr-i dedigim anonim bu diyarda .
Gecelerim ayaz gündüzlerim ondan da ayaz .
Bir anlam veremiyorum artik bu hüznüme .
Anlam'larimi cikartiriyorlar bu matem sehrinden . . Anlamsiz yazdiriyorlar her bir harfi .
Her bir kelimesi simdi anlamsizlasiyor .
Vazgecmeden vazgeciyorum . .

Ruhuma vaad ediyorum yazilanlari .
Hani birgun biryerlerde bulursam benligimi .
Güler geçerim dercesine . .




Ruhum Hüzn'ü me Yar Ey Leyl.
Simdi sıra sende bu büyük sirr-i haince gündüze anlatmaya .
Simdi sıra bende bu satırlara son vermeye .

Yürekden bir ' VesSelam'. .

..................


Hani olur ya insan bir gun biryerlerde hüzn'ü aramak ister .
Saçma sapan yazilardan biliyorum /
İlk defa aşk'dan bu kadar uzak oldum hissediyorum
Ama seviyorum . .
 
X