Alıntı Başarı Öyküleri

asusi

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
24 Şubat 2007
82
1
42
UZUN AMA OKUMAYA DEĞER

Sevgili arkadaşlar,
28 yaşında bir bayanım.

Ne olur anlatacaklarımı iyi dinleyin eğer sokağa çıkmaktan utanıyorsanız kat kat yağlarınız yüzünden, bacaklarınız birbirine sürtünmekten pişik olduysa, kendi ailenizin yanında bile utana sıkıla yemek yiyorsanız, odanız gizlenmiş yemekler/suçluluklar/utançlar ama yine de hiç durmadan çatlarcasına yemeler cehennemine dönmüşşe, sırf pantolonlarınızın fermuarları kapanmıyor diye üstüne uzun,upuzun,çuval misali penyeler tişörtler giydiğiniz halde mağazaya gidip yeni bir pantolon almaya utanıyorsanız isteyeceğiniz bedenin haşmeti yüzünden, hiçbir işe yaramadığı halde karnınızı gün boyu içinize çekmekten müthiş gaz krampları yaşıyorsanız, sizden 10-15 yaş büyük adamlar/kadınlar size abla/teyze diye hitap ediyorsa, makyaj malzemesi alacakken bile utanıyorsanız “sanki makyaj yapsan ne olacak?” tarzı bakışlardan ve sırf bu yüzden makyaj bile yapmıyorsanız artık, bir erkeğe/kadına değil sahip olmayı ona bakmayı bile yasaklıyorsanız kendinize, dolabınızın gizli köşelerinde duran, bir ayin yapar gibi çıkarıp baktığınız, alırken “falancaya alıyorum” diye aldığınız küçük beden kıyafetler saklıyorsanız onları birgün giyeceğiniz umuduyla, siz şişmanken içinizde incecik bir kadın/adam yaşıyorsa ve kabullenmek istemiyorsa XXL olmayı, ve yiyorsanız bunlar başınıza her geldiğinde, tıkanıncaya, çatlayıncaya, midenizi değil her yönden aç kalmış ruhunuzu doyurmak isteğiyle yanarcasına yiyorsanız ama doymuyorsa içinizdeki o aç, o zavallı, o hor görülmüş, o gizli gizli ağlayan, o şişmanladıkça kırılganlaşan, ama sanki şişmanladıkça dayanma gücü de artacakmış gibi daha da itilen,dışlanan,paramparça edilen ruh, anlatacaklarımı iyi dinleyin, çünkü bunların hepsini, hepsinden fazlasını yaşadım ben...
Ama bitti, bitirdim... O günleri her anımsadığımda şu anki gibi gözlerim dolsa da, bitirdim artık. Ben tam 42 kilo zayıfladım arkadaşlar. Kolay mıydı? Hayır. Peki çok mu zordu? Yine hayır.

Gerçek anlamda zayıflamaya başladığım güne kadarki zamanı es geçiyorum, hepiniz bilirsiniz çünkü o malum pazartesiler vs, unutun bunları. Ben bir Çarşamba günü başladım zayıflamaya.Ama öncesi var.
21 mart 2005 gecesi: Internette malum sörflerimi yapıyorum bir elimde çikolatamla,google’da aramalar,anahtar cümlelerim hep aynı: diyet,rejim listeleri,kilo verdim,mucize diyet...Birden farkettim ki şu diyet,rejim sözcükleri sinirimi bozuyor.Okudukça kocaman kocaman ısırıyorum çikolatamı hırsla,sanki gelip onu benden alacak şu diyet denen şey,sanki bir canavar o.. Bunu farkedince “neden diyet ya?” dedim, “ben diyet yapmayacağım,ben zayıflayacağım”. Bilgisayarı kapattım. Yatağıma uzandım.Düşündükçe nefret ediyorum diyet,rejim sözcüklerinden,nefret ettikçe kaçıyorum,kaçtıkça kovalıyorlar beni,bir kbrit kutusu beyaz peynirler,ince bir dilim kızarmış ekmekler.. Normal zamanda pekala kabul edilebilecek bir dilim peynir,bir diyet listesinde yeralınca en iğrenç yiyecekten daha iğrenç görünüyor gözüme.Oysa diyet yapmasam?Yapmayacağım desem,diyet ve rejim sözcüklerini atıversem kafamdan, kimbilir? Böyle garip düşüncelerle uyuyakalıyorum.

22 mart Salı günü,kızarmış ekmek kokusuyla uyandım,annem mutfakta,her zamanki kahvaltı menümü hazırlamış,bir dilim kızarmış ekmek+1 salatalık+ 1 domates+ bir kibrit kutusu beyaz peynir.. Şişmanlar bilirler,ailenizdeki herkes bir diyet uzmanıdır,kendince bir diyet uygulatır size mutlaka.Akşamki düşünceler geldi aklıma.Gittim mutfağa “ben diyet falan yapmıyorum yeter artık böyle de mutluyum”dedim anneme.Sanki yıllardır uygulattığı sözümona diyet çok işe yaramış da ben hainlik etmişim gibi kızgın kızgın baktı bana ve “ne halin varsa gör”dedi. Birden o kızarmış ekmek mis gibi koktu bana:) oturdum karnımı doyurdum(kahvaltı sonrası gizli gizli başka şeyler yemek zorunda kalmayacağım için rahattım)ve geçtim tv karşısına.kumanda elimde,zap yapıyorum,ama aklım başka yerlerde,aklımda diyete dahil etmediğim an mis gibi kokan o kızarmış ekmek,kütür kütür tadını ala ala yediğim o salatalık var,peynir bile hiç bu kadar beyaz olmamış sanki..tıpkı annemin hiç bu kadar sinirli olmadığı gibi:)) halbuki bilse onun diyet kahvaltıları sonrası gizlice neler yediğimi,yaptığım bu “diyet olmayan kahvaltı” için gelip alnımdan öpecek:)) O 22 mart salısı bana birşeyler oldu işte,ya da ben bana,ben beynime birşeyler yaptım ve düşündüm durmadan.Düşündüm.Kendimle konuştum.

-Zayıflayabilirim.Neden olmasın ki?Yapacağım tek şey,yiyeceğim şeyleri bir diyetin veya rejimin değil,zayıflama isteğimin belirlemesi.
-Peki o istek yeterince güçlü mü bende?Hem de dağları devirecek kadar.
-E o halde,derdim ne ki benim?Derdim kendimi bağımlı ve mecbur hissetmem.
-Neye karşı?Bana dayatılanlara karşı,içinde diyet/rejim sözcüğü geçen bütün cümlelere karşı,bir kibrit kutusu beyazpeynirlere karşı
-Yani?Yanisi,beni en çok istediğim şeyi yapabilmekten alıkoyan şey,beni en çok istediğim şeye ulaştıracak yolun başka yerlerden geçtiğini zannetmem
_Peki nereden geçiyor ki o yol? Benden,kendimden,beynimden,herkesin bildiğinden değil benim bildiğimden.Çünkü bu beden benim.Onun ne istediğini benden daha iyi kim bilebilir,ne hissettiğini,neyin onu acıttığını,neyin cesaretlendirdiğini...
-Zayıflayabilirim o zaman.Evet,tabi ki,neden olmasın ki,neden?
Kendimle konuştum durdum bütün gün ve bütün gece.23 mart sabahı uyandığımda,ne bir diyete/rejime başlama kararı almıştım,ne de o gün pazartesiydi:)) basit bir çarşambaydı işte.Mutfağa gittim,bir portakalı,bir elmayı,bir armutu,bir salatalığı,bir avuç çileği(sanırım hormonluydular ama ne yapayım daha yeni çıkmışlardı ve kıpkırmızıydılar:))) blendıra attım,püre yaptım ve oturup yedim.Kendime sözüm vardı ama,bu bir diyet değildi.Değildi işte!!Sadece akşam yediğim makarna yüzünden doluydu midem ve canım sabah sabah o soğuk meyve püresini çekmişti.O püre yumuşak yumuşak mideme kayarken garip bir huzur duydum arkadaşlar.”Ben diyet yapmak için değil,mideme destek olmak için yapıyorum bu hafif kahvaltıyı”düşüncesine inanmıştım çünkü.

Ayda ne kadar zayıfladım.. ortalamaya vurursak ayda 10 kg civarı vermişim, ama tartılıp kaydettiğim tarihlere bakarsak (diyetten nefret ettiğimi farkettiğim tarihi baz alarak) öyle kesin bir düzen yok

23 mart 2005: 93
31 mart “ : 93
7 nisan “ : 91
15 nisan “ : 88.5
23 nisan “ : 85.5
2 mayıs “ : 82.5
10 mayıs “ : 79
16 mayıs “ : 77.5
30 mayıs “ : 73.5
8 haziran “ : 71.5
17 haziran “ : 68
9 temmuz “ : 62.5
22 temmuz “ :57
14 ağustos “ :52
21 ağustos “ :51
23 mart 2006 : 51
20 nisan “ : 51

tartıya çıkmak bir süre sonra anlamsız hale geliyor zaten çünkü artık ordaki rakamla değil bedeninizin verdiği görüntüyle değerlendiriyorsunuz vücudunuzu.doğrusu da bu zaten.

Diyet/rejim sözlerini unuttum
Yemeklerden korkmadım,onları sevdim,az da yesem aynı hazzı alacağımı farkedip bu hazdan vazgeçmedim,yedim
Hiçbir gün “bugün sadece şunu yiyeceğim” diye planlayıp beynimi korkutmadım,ne varsa tattım
Mutlaka yürüdüm,sarkmayacak işte hiçbir yerim deyip yürüdüm(ve sarkmadı),yürürken kurallar koymadım, suyumu da içtim, hızlı yürüyeyim derdine de düşmedim, yorulunca oturup dinlendim bile, ama yürüdüm,temiz havayı,baharı içime çeke çeke..
Hergün herşeyi yazdım,yorulduğum anlarda onları okuyup yeniden güç topladım
Tartıya değil aynaya güvendim

Oluyor işte.Yapabilirsiniz.Yarın başlayayım demeyin,hem başlayacağınız bir şey yok ki:) bugünkü ilk öğünde yemeklerle konuşun,onları sevin,yiyin,ama 2 tabak da yeseniz 2 kaşık da yeseniz alacağınız tadın ve hazzın aynı olacağını farkedin bugünkü ilk sofrada.Tamam mı

hep söylediğim gibi ben hiçbir diyet listesi,yiyecek raporu falan dinlemedim.Diyet/rejim sözcüklerinden hep nefret ettim,hala ediyorum! Siz de nefret ediyorsunuz,bırakın onları defolup gitsinler hayatımızdan.Şişmanız diye neden yemek zevkinden mahrum kalalım ki? Unutmayın arkadaşlar,yemek yemek bir suç değil,insanın sahip olduğu en doğal istek ve zevklerden biri,bir suçlu arayacaksanız o YEDİĞİNİZ YEMEK DEĞİL,YEDİĞİNİZ MİKTAR.. Buna çok dikkat edin.Kendinizle birtakım anlaşmalar yapın,midenizle konuşun,yemeklerle oyun oynayın,kendinize göre yöntemler geliştirin işte,zafere giden yolda herşey mübah:)Kendi oyunumdan örnek vereyim:),sabah kalktim diyelim,kahvaltıda peynir,zeytin vs var,bir dilim ekmek alıyorum elime,içimden peynire soruyorum:bugün canım seni çekti, yesem bana ne yaparsın?,peynir masum masum bakıp: ne kadar yediğine bağlı diyor,e şimdi burda suç zavallı peynirin mi olur çok fazla yesem yoksa benim mi?O bana “al istediğin kadar ye hiçbişeycik olmaz”deyip beni kandırmıyor ki.Yiyorum.Zeytine bakıyorum,aklıma “aman ha zeytin çok yağlı, yeme”diyen diyet reçeteleri geliyor,bir de o güzelim zeytin ağaçları öte yandan, nasıl olur da doğaya,doğala ait o güzelim ağaçların güzelim meyvesindeki o kadarcık yağ bana zararlı olabilir ki diyorum,hiç korkmadan birkaç tane yiyorum. İnanın yemekten korkup kaçtığınız yiyecekler kafanızda bir süre sonra öyle yer ederler ki,bedeniniz zayıflamak istese bile beyniniz şişman kalır ve bedene gerekli komutları vermez.Yiyeceklerden korkmayın.Ekmeği mutlaka yiyin,ama yarım ekmek değil,korkmadan yediğiniz müddetçe bir dilimi de yetecektir size.Tekrar söylüyorum,HERŞEYİ yedim ben.İşyerinde birgün bile çıkan yemeklerden yemediğim olmadı,mantı da yedim,döner de,börek de.Ama mantıya öcü gibi bakmadığım için o da bana zarar verecek şekilde saldırmadı.Doğada hiçbir şey kendisinden korkmayana saldırmaya cesaret edemez.Kozlar sizin elinizdeyken her zaman galipsinizdir ve yemek konusunda kozlar sizin elinizde..Şöyle düşünün,bu da bir oyun,diyelim ki siz bir savaşçısınız ve bir meydanda ayakta duruyorsunuz,karşınızda da başka bir savaşçı(mantı),siz bir anda onun gücünden korkup sinip kaçmaya başlasanız ne olur? Peşinizden gelir ve sizi en sonunda yakalayıp mağlup eder.Kaybettiniz,çünkü korktunuz,çünkü onun gücünü çok abarttınız.İşte diyet mantığı... Belli bir süre kaçar kaçar kaçarsınız,ama savaşçı arkanızdadır ve sizi mutlaka yakalayacaktır,10 gün kaçarsınız ama 11. gün kendinizi tıka basa çatlayıncaya kadar yerken bulursunuz, bu mağlup olduğunuz andır işte.Oysa korkmasaydınız,o üstünüze geleceğine siz onun üstüne gitseydiniz kazanacaktınız.Mantıdan korkmayın:) Bir kaşık yiyin,kesmedi mi,bir kaşık daha,inanın yetecek gözünüzü doyurmaya,o kadar kesin söylüyorum yeteceğini çünkü biliyorum ki yiyeceklere karşı uyanan aşırı istek onları yememek gerektiği düşüncesinden doğar. Yine de mideniz hala aç mı,saldırın salatalığa domatese elmaya armuta,düşünün “mantı yememek için bunları yemek zorundayım diye bir şey yok,mantı da yedim işte bal gibi” deyin kendi kendinize.Yalan da değil yediniz işte:)

Arkadaşlar hiç zor değil hiç değil!
Zayıflama günlüğü tutmak konusuna gelirsek,hepinize öneriyorum arkadaşlar,basit bir defter alın ya da şatafatlı bir tane,zevkinize kalmış:) ve ona hissettiğiniz herşeyi ama herşeyi yazın,yediklerinizi yazın,canınızın çektiği şeyleri yazın(ama bunu yazdığınızın ertesi günü mutlaka canınızın çektiği o şeyden yiyin ve onu da yazın)kendinize ne kadar güvendiğinizi yazın,göreceksiniz bir süre sonra kendi gücünüzü farketmeye başlayacaksınız.Mükemmel bir bedeniniz var,mükemmel bir işleyişi var,mükemmel bir şeye yani doğaya aitsiniz,yapmanız gereken tek şey kendinizi o mükemmel işleyişe teslim etmek,sadece bu işte.Çok mu zor yani?Siz odalarda saklanırken dışarda salına salına yürüyen o incecik insanlar sizden daha mı akıllı,daha mı güçlü,daha mı üstün?Hayır, sadece onlar doğanın mükemmel işleyişine daha fazla teslimler,onlar mantıdan korkmuyorlar, mantıdan korkmayı bir kere bile düşünmemişler,korkmadıkları için savaşçı/mantı onları kovalamıyor, bu yüzden sadece kendilerine yetecek kadarını yiyorlar ve bu sistem öyle doğal işliyor ki,öyle incecik kalıyorlar.Ne yani siz yapamayacak mısınız?Kalıbımı basarım ki şişman insanlar diğerlerinden bin kat daha zeki insanlardır,çünkü bizler derinlemesine düşünmeye,kendimizi korumaya,incinmemek için çırpınmaya,varolabilmek için çabalamaya o kadar ihtiyaç duyduk ki,o kadar çabaladık ki tüm bunlar için,hepimiz düşünceden ibaret birer varlığa dönüştük sonunda.Zekanıza güvenin,yiyeceklerden korkmayın,başaramamayı aklınıza bile getirmeyin,bedeniniz doğaya ait ve doğada başaramamak diye bir şey yok,başarısızlıklar hep dış etkenler sonucu olur doğada,hangi hayvan dış etkenler sonucu hastalanmamışsa hamile kalmaz,hangi tohum dış etkenler etkilemedikçe toprağı delip çıkmaz,hangi su dış etkenler olmaksızın kirlidir?Hergün tekrarlayın, BEN DE ZAYIF OLABİLİRİM.BENİM İSKELETİM DE İNCECİK BİR İNSANINKİNDEN FARKSIZ,çünkü doğal olan bu,çünkü ben doğanın bir parçasıyım...





Bir sonraki hafta ilk ve son yanlışımı yaptım.
Tartıda gördüğüm –2 kilo beni heyecanlandırmıştı,hangi şişmanı heyecanlandırmazdı ki?Yanlışım ise farkında olmadan yeniden garip bir hırsa kapılmak ve o şuursuzca yiyeceklere saldırmayı bekleyen aç ruha açık kapı bırakmaktı.Hırsım,hadi şundan daha az yiyeyim hadi patates kızartmasına hiç dokunmayayım diyen o diyetlere alışkın beynim 3. hafta korkunç bir oyun oynadı bana.Evet tartıda –2.5 kilo gördüm hafta sonunda,evet sevindim bu doğru,hatta o kadar sevindim ki tartıdan indikten sonra soluğu telefonun başında alıp sözümona ödül verdim kendime: tam 5 tane kıymalı pide ısmarladım ve bir solukta yedim.1 litre kola içtim.Üstünden yarım saat bile geçmemişken 2 tane bademli magnum yedim.Ardından 250 gramdan fazla fındık.Ardından neredeyse kurumuş ve tüm cazibesini kaybetmiş (ama aç ruhum için ne farkeder ki?) 7-8 dilim baklava.Sonra öğlenden kalan kısır, sarmısaklı yoğurt, 2 muz... Ne de olsa kilo verebiliyordum,gene verebilirdim değil mi?öyleyse o maratona yeniden başlayana kadar bişeyler daha bişeyler daha yesem ne çıkardı ki?İşte arkadaşlar,beynimin oyununa gelişim böyle oldu.Ama iyi ki de olmuş.Korkunç bir mide bulantısıyla tuvalete koşup bağıra bağıra kusarken herşeye lanet ettim.Aptallığıma,gözümün önünde duran gerçeğe o bana o kadar yaklaşmışken sırt çevirmeme,herşeye. İşte günlük tutmaya o gece başladım.

Yazdığım ilk şeyleri aynen aktarıyorum size:

GERÇEK: BEDENİM BEYNİMİN KONTROLÜNDE
SORUN : BEYNİM BEDENİMİ ZAYIFLATMAYI REDDEDİYOR
NEDENİ: BEYNİME ÖYLE HATALI ŞEYLER YÜKLEMİŞİM Kİ O ÇARESİZ KALIYOR
ÇÖZÜM: BEYNİME BEDENİMİ ZAYIFLATMASI İÇİN İHTİYACI OLAN DOĞRU BİLGİLERİ YÜKLEMELİYİM

BEYNİME ÖĞRETECEKLERİM:


1-BEN DE ZAYIF OLABİLİRİM.BENİM İSKELETİM DE İNCECİK BİR İNSANINKİNDEN FARKSIZ!!!.NEDEN ONUNKİ DÜZGÜN KASLAR VE YETERLİ MİKTARDA YAĞLA KAPLIYKEN BENİMKİ KATMAN KATMAN YAĞLARLA ÇEVRİLİ OLSUN Kİ?

2-KENDİMİ ZAYIFLAMAK İÇİN KISITLAMAM GEREKMEYECEK,ZATEN DOĞAL OLARAK OLMASINI BU KADAR İSTEDİĞİM BİRŞEY İÇİN NİYE KISITLAMALARA VE ZORLAMALARA İHTİYACIM OLSUN?

3-AŞIRI YEMEK YEMEKTEN ALDIĞIM HAZ GERÇEK BİR HAZ DEĞİL,O,YAŞAYAMADIĞIM BÜTÜN O ŞEYLERİN YERİNİ DOLDURUYOR SADECE

4-YEMEKLER HİÇBİR YERE KAÇMAYACAK,OLDUKLARI YERDE DURACAKLAR,BEN GEÇİCİ BİR SÜRE DAHA FAZLA HAZ ALACAĞIM BİR ŞEYE ULAŞMAK İÇİN ONLARA ÇOK FAZLA YOĞUNLAŞMAYACAĞIM

5-BU YEMEKLERE SIRT ÇEVİRECEĞİM ANLAMINA GELMİYOR,HEM NEDEN SIRT ÇEVİREYİM Kİ,ONLARIN NE SUÇU VAR,BUGÜN ŞİŞMANSAM SUÇ YEDİKLERİMDE DEĞİL YEDİKLERİMİN MİKTARINDAYDI VE MİKTARI BEN AYARLADIM


Arkadaşlar,en başta dediğim gibi zayıflamam çok kolay olmadı,ama zor da değildi.O geceden sonra bu yazdıklarımı yüzlerce binlerce defa okumam gerekti.Umutsuzluğa düştüğüm anlarda günlüğümü alıp bunları okudum,yenilerini yazdım,yaptıklarımı,yanlışlarımı,korkularımı,doğrularımı yazdım.Ama çok iyi bildiğim bir şey var ki,sanırım ben beynime bu doğruları yerleştirmeyi başardım kısa bir süre sonra.Arkadaşlar ben herşeyi yedim ama herşeyi.Sadece beynime az yersem de çok yersem de tadın ve hazzın değişmeyeceğini;ama az yersem bedenimi inceltirken çok yersem kalınlaştıracağımı soktum.Mantığım hep şu oldu arkadaşlar:haksızlık etme.. ne kendine ne bedenine ne de kilolarına(vallahi onlara bile haksızlık etmedim,bazen onlardan yana oldum:))..

Bakın mesela şöyle açıklayayım.Birgün oturuyordum,aklıma birden şu mantık geldi:ben bu kiloları alırken oturup durdum yayıldım durdum ve aldım,peki şimdi gene böyle oturursam nasıl azalsınlar ki,yani onları oluşturma aşamasında eğer hareketli olsaydım hiç oluşmayacaklardı değil mi?hem hırsızlık yaptır,hem arka çıkma hapse at misali.ben onlara haksızlık yaparsam onlar da bana yapar tabii.yürümeye başladım.gözünüz korkmasın öyle ani bir geçiş değildi,bilirim şişmanlar kadar nefret eden yoktur spor düşüncesinden,ilk gün 15 dakika yürüdüm mesela,arttırdım sonra.Neredeyse 2.5-3 saat yürüyordum sonlara doğru.İnanın bir süre sonra cazip gelmeye başladı temiz havada ciğerlerimi şişire şişire yürümek,kendimle gurur duymak bunları yapabildiğim için.tavsiyem,mutlaka yürüyün arkadaşlar,kesinlikle sıkı sarkmamış,haksızlığa uğramamış:) bir beden istiyorsanız yürüyün.onu şişiren formunu bozan bizdik,düzeltecek olan da biziz.yapabilirsiniz,tek adım atmaya üşenen ben yaptıysa siz uça uça bile yapabilirsiniz.yürüyüş göbeğimi de etkiledi,bacaklarımı da,hatta gıdımı da,bütün vücudu çalıştırıyor.size garanti ediyorum,bir süre sonra zevk almazsanız yürüyüşten ve onun bedeninize yaptıklarından tekrar şişman olayım.Sevgili ay_cel hiçbir yerim sarkmadı,kimsenin sarkmaz eğer şişmanlarken yaptıklarınızı zayıflarken telafi ederseniz ve haksizlık yapmazsanız o güzelim bedeninize.

Haksızlık konusu demişken,biraz da beslenmekten bahsedeyim.Arkadaşlar her zaman inandığım bir düşünce geliştirmiştim kafamda: Doğa doğal olmayana izin vermez.. Bunu yazinca size “aman sadece doğal gidalarla beslenin zayiflayin”falan gibi bir zirvalik söyleyeceğimi zannetmeyin sakın.Bu düşünce şunu içeriyor bana göre: doğa bedeninin ihtiyacı olan besinleri alması,bu besinlerden zevk duyması için tüm canlıların bedeninde bir program oluşturmuştur,canlılar da doğaya ait, ondan olan varlıklar çünkü.Dikkat edin doğada yaşayan şişman hayvan yok,şişmanlık insanlarla birarada yaşayan,insanların müdahale ettiği evcil hayvanlarda görülebiliyor ancak.Neden bir düşünün.Çünkü hayvanların bizimki gibi gelişmiş bir beyinleri yok.Bizim gelişmiş beyinlerimiz milyarlarca faydalı bilgiyi depo ettiği gibi milyarlarca yanlışı da depo ediyor ve beynimizi doğru tarafa çekmediğimiz sürece o zaman zaman bizi bu yanlışlarla idare edebiliyor.Günlüğüme yazdığım,size de ilettiğim yukardaki şeylere bir bakın.Beynimdeki bütün o yanlış şeylere bir bakın.Örneğin,beynimde koca bir dilim çikolatalı pastayı yemenin çoook güzel olacağı kayıtlı,ama aslında o pastanın bir lokması da aynı güzelliği yaşatır bana ve üstelik şişmanlamam!Yapmanız gereken kendi beyninizdeki yanlış kayıtları bulup doğruya,doğaya,doğal olana çevirmek.Sevgili halee sormuş pasta çikolata olayını,evet yedim ben pasta da çikolata da,nasıl vazgeçebilirdim ki o güzelliklerden.Ama haz almam için yetecek kadarını beynimde kayıtlı yanlış bilgiye dayanarak belirlemedim,önce o bilgiyi doğal ve doğru olanla değiştirdim,sonra yedim.gün geldi bir ısırık çikolata bana şişmanken yediğim 2 paket çikolatanın zevkinin toplamından kat kat fazlasını verdi.Çünkü ben o bir ısırık çikolatayla direkt olarak içimdeki çikolata isteğine hitap ediyordum ve yetiyordu;oysa 2 paketi birden yerken,çikolata isteğimi bastırdığımı sanıp içimdeki hırsı,birikmiş öfkeleri,özlemlerimi,ulaşamadıklarımı,komplekslerimi,ezilmişliğimi,yaşayamadıklarımı bastırmaya çalışıyordum aslında ve onlar öyle büyük öyle büyüktü ki hiçbir zaman bastırılmıyorlardı,2 paket değil 2 ton çikolatayla bile bastırılmazlardı.canınız neyi çekiyorsa yiyin arkadaşlar.ama birşeyleri bastırmak için değil isteğinize hitap etmek için,göreceksiniz doğanın mükemmel bir parçası olan bedeniniz kendine yetecek kadar olanıyla yetinmesini bilecek.Yiyeceklere haksızlık etmeyin.Tabakta mis gibi duran çıtır çıtır kızarmış patatesin ne suçu var? Suç “aaa bundan şöyle koca bir tabak yemezsem zevk almam” diye direten beyninizde,beyninizi eğitin ve atın ağzınıza bir dilim kızarmış patates,o mis tadını şöyle damağınıza yaya yaya yiyin.yetecek göreceksiniz.hiçbir meyveden yok şekerliymiş yok bilmemneymiş diye uzak durmayın.öyle olsa doğa bol keseden verir miydi onları bize?teknolojiden önce doğayla içiçe yaşayan,tıpkı hayvanlar gibi besleneyim,ısınayım,uyuyayım,çoğalayımdan başka hiçbir isteği olmayan insanlar arasında var mıydı obez olan,şişman olan? Onlar aman üzüm yemeyeyim çok şekerli,aman avokado çok yağlı,aman muz kilo yapar diyerek mi yiyorlardı meyveleri?ne sebzelere ne meyvelere sakın haksızlık yapmayın.tuz konusuna biraz dikkat edin.aslında bedenimizin ihtiyacı olan tuzu sebze ve meyvelerden alabiliyoruz,mümkün olduğunca azaltın,kilo vermek için değil normalde bile.yağlar için ben şu mantığı kurmuştum:yağ insan bedeninde mutlaka olmaşı gereken bir şey,ama benim bedenimde bir sürü yağ var,bunların fazlasının yakılması lazım,yakıyorum azaltıyorum iyi hoş da,peki ya kendince bir algısı olan bedenim benim yaktıklarımı fazlalık olarak algılamayıp kendince bir sonuca varır ve “bende olması gereken birşeyleri yokediyor” telaşıyla o yağları korumaya alırsa?bunun için yapmam geeken şey ne? Bedenimi ikna etmek.Peki nasıl?Ona onu kandıracak az miktarda yağ vermeye devam edip,verdiğimden daha fazlasını almak. Arkadaşlar yağı keserseniz bedeniniz artık dışardan alamayacağı korkusuyla mevcut yağı depolar,çünkü bedeniniz doğaya ait ve doğa doğal olanı koruyor,doğal olan da bedenin işleyişinin devamı için belli miktarda yağ almak.uzmanlar bu konuda ne diyor bilmiyorum,çünkü çok uzun süredir ne diyetlerle ne diyetle ilgili söylenenlerle ilgili değilim ama benim kişisel fikrim yağı beslenmenizden asla çıkarmayın,almanız gereken yağ bir dilim patates kızartmasının içerdiği kadarı olsa bile alın ve akışkan yağları tercih edin,kan bir sıvı,aldığımız yağ da akışkan olsun ki kanımızın önüne öyle setler barajlar kurmasın değil mi:))

Sevgili arkadaşlarım,kör bir kuyudaydım,yüzüme günışığı vuruyordu,çıkmak istiyordum ama yapamıyordum,ta ki birgün “buraya düşmenin bir yolu vardı,neden aynı yoldan çıkamayayım ki”diye düşünene kadar.Şimdi günışığı sadece yüzüme vurmuyor artık,her yerimde.Ben bunu haketmiştim,siz de ediyorsunuz.Hergün her an kendime tekrarladığım bir şeyi siz de unutmayın ve deyin ki kendinize “ben de zayıf olabilirim,benim iskeletim de incecik bir insanınkinden farksız!”
 
dostlar bir kaç günden beri giremedim,BU 42 KİLO VEREN BEN DEĞİLİM:)Bir yanlış anlaşılma var herhalde...ben alıntı yapmıştım,Hepimize moral olsun,azimle neler yapılabileceğine dair bir örnek vermek istedim,umarım başarılı olmuşumdur,ertelemeyin bu isteğinizi,böyle yaşamaya kendinizi alıştırın....

ZAYIFLAYAN KIZIN MENÜSÜ

kahvaltı öncesi: (saat 7 civarı) blendırda hazırlanmış karışım: 1 bardak yağsız süt+2 çilek+ bir mandalin+1 armut

-kahvaltı saat 7:30 civarı: Biber salçası sürülmüş 1 simit+peynir+domates (peyniri yemeden 2-3 dk önce üstüne sıcak su döküp bekletiyorum,hem fazla yağı hem fazla tuzu çıkıyor,tadı da çok güzel oluyor)

-işyerinde (9 civarı) bir kase çilek

-10:30 civarı kendi yaptığım müsli(tarif bir dr.dan ama yazmam kurallara aykırı mı bilemediğim için yazmadım)+bir bardak yağsız süt (burda sütü yağsız içiyorum çünkü yaptığım müslideki yağ oranı yeterli)

-11:30 civarı yeşil çay(şekersiz,ben içine birazcık tarçın serpiyordum mis gibi kokuyordu)

-öğle yemeği (12:30) (işyerindeki yemekler tamamen normal pişmiş) üçte bir karnıyarık,3 kaşık pilav,bir kase semizotlu sarmısaklı yoğurt, 1 elma
-biraz sonra yeşil çay

-(14:00 civarı) dolu bir avuç erik

-(15:00 civarı) 2 ısırık elmalı kurabiye, bir ısırık kıymalı poğaça(ziyan edicem kalanı demeyin,atın gitsin,ya da ne kadar yiyeceğinin sınırını bilemeyenlere verin yer onlar:))

-biraz sonra 1 şişe, limon sıkılmış maden suyu (hergün bir tane maden suyu içtim içindeki mineraller için)

-serviste (17:00-18:00 arası) 1 bardak boyutunda,içine 1 yemek kaşığı kaşık keten tohumu(dövülmüş değil tohum şeklinde) atılmış yoğurt+ birkaç kuru erik (3 tane falan yerdim bir seferde)

-akşam yemeği öncesi 2 kaşık patates salatası (mis gibi koktu diye)

-akşam yemeği: (20:00 civarı) 1 ortaboy ızgara balık(bol limonlu azıcık tuzlu), koca bir tabak az zeytinyağlı bol elma sirkeli tuzsuz çoban salata(elma sirkesi koyunca tuz aramıyor insan salatada), bir tabak haşlanmış, sarmısaklı yoğurt dökülmüş brokoli(sarımsak da tuz eksikliğini hissettirmez), bir lokma mozaik pasta

-yemekten yarım saat sonra yeşil çay
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Genellikle sabahları aç karnına tartılmayı tercih ederim, çünkü daha az çekiyorum.. O sabah benim için tam bir kabustu... Yaklaşık 1 aydan beri tartılmamıştım ..Aman Tanrım o da ne!!! Beynimden aşağı kaynar sular döküldü...İbre tam 90 kg göstermekteydi... Evet kilolu bir insanım, fakat bu tahmin edebileceğimin de çok üstündeydi ve anlaşılan son 1 ayda biraz fazla beslenmiştim..İnanılmaz paniklemiş bir halde tartıdan indim. Başım dönüyor, kalbim sıkışıyordu...Mutfağa giderek dolaba yöneldim.. Amacım sıkıntı ve stresten düşen kan şekerimi dolaptaki marmelattan koca bir kaşık alarak düşürmekti...Aldım da.. sonra bir kaşık, bir kaşık daha ve bir tane daha... Annemin marmelatları da çok güzel olurdu hani...Biten marmelat kavanozundan sonra nedense birden gözüm yarım kalmış çilek reçeli kavanozuna takıldı... Canım çok sıkkındı ve ben sıkılınca yerdim...Onu da bitirdim; ardından akşamdan yaptığım kakaolu pudınge saldırmadan önce bir parça da geçen haftadan kalan tulumbayı mideme indirivermişim...

Yedim, yedim, yedim...

Bunaldıkça yiyiyor, yedikçe bunalıma giriyordum:KK43:

Aynı gün eylemlerime şiddetle devam ettim... Ta ki tv de seyrettiğim bir filmde başrol oyuncusu yakışıklı gencin annesinden bahsederken "90 KİLOLUK YAĞ ÇUVALI" deyimini kullanmasına kadar... Bu söylemden sonra mideme sanki bir taş oturdu, yok yok kayaydı galiba..işte yine aynı sıkıntı kapladı içimi... Kendimi bir yağ çuvalı hatta bir çöp öğütücü gibi hissetmeye başladım ve midem bulandı...bulandıkça yedim, yedikçe bulandım.... sabaha kadar yedim.... Peki ne zamana kadar devam edecektim böyle??? Dünyadaki tüm pizzaları, reçelleri, marmelatları, hepsini mi yiyecektim???

Buna dur demeliydim ve de bunu başardım... Öncelikle çöp kutusu olmayacaktım... İşe tatlıları hayatımdan çıkarmakla başladım... Karşı caddeye geçerek arabaya binmeye üşenen ben, ilk gün 10 dakika yürüdüm..Ben mi yürüdüm yoksa tüm sokak bana mı karşı yürüdü bilemiyorum... Eve zor attım kendimi... Sebzeleri sevmeye çalıştım, başardım da ... Karnıbahar ve havucu çok az zeytinyağında hiç tuzsuz kavurdum; çok lezzetliydi... Ispanağın kötü olmadığını, çiğ kerevizin elma ile rendelenip üzerine sarımsaklı yoğurt dökülmesinden ne kadar lezzetli bir yemek ortaya çıktığını keşfettim... Yattığım yerde lahana sarmaları hayali kuran ben, lahananın suyunun faydalarını öğrendim... Şu an 78 kiloyum ve henüz 3 hafta oldu... Artık minibüse kilolarımdan utanmadan binebiliyor, insanlarla daha sağlıklı ilişkiler kurabiliyorum ve ben artık ayakkabılarımı zahmet çekmeden bağlayabiliyorum:) Makyaj bile yapmıyorum.. çünkü cildim bile artık daha güzel:)Artık mutluyum ve 60 kiloya düşüp daha sağlıklı, daha güzel olmak istiyorum...Siz de yapabilirsiniz... Hep söylerlerdi de inanmazdım. Gerçekten BAŞLAMAK BİTİRMENİN YARISIYMIŞ...(alıntıdır...)
 
B7063846DC73A347BF76F6AAr.jpg


Diyet yaparak 30 beden inceldi 1 yılda tam 70 kilo verdi


Menopozun ardından hızla kilo alan Nalan Vatansever, Prof. Dr. Ziya Mocan'ın uyguladığı diyetle 1 yılda 150 kilodan 80 kiloya inmeyi başardı..
Kiloları yüzünden yıllarca evinden dışarı çıkamayan Nalan Vatansever, diyet yaparak tam bir yılda 150 kilodan 80 kiloya indi. Diyet öncesi Vatansever'in sağlığı ölümcül sınırdaydı. Ayakları hareket edememeyecek kadar şişmiş ve oturduğu koltuktan kalkamayacak duruma bile gelmişti.


NEFES ALAMIYORDU

47 yaşında girdiği menopozun ardından hızla kilo alan Vatansever, nefes almakta da zorlanır durumdaydı. Aldığı kilolar nedeniyle kıyafetlerinin içine giremeyen Nalan Hanım, o dönemde, ancak eşinin kendisi için özel olarak diktirttiği elbiseler ve bol lastikli etekler giyebiliyordu. Nalan Hanım, şişmanlığı sağlığını iyice zorlar hale gediği için ailesinin ısrar etmesi üzerine 14 ay önce Prof. Dr. Ziya Mocan'a gitti ve menopoz diyetiyle fazla kilolarından kurtulmayı başardı. Şimdi, geçen yıl giydiği eteklerin içine iki torunuyla birlikte giren Vatansever şöyle konuşuyor: "Eskiden şişmanlıktan kendime kıyafet almaya bile gidemezdim. Oysa şimdi eski kıyafetlerime baktığımda çok gülüyorum..."


HİÇ SU İÇMEZDİM!

Diyetten sonra hayatının tamamen değiştiğini söyleyen Nalan Hanım, yeni yaşam alışkanlıklarını şu şekilde sıralıyor: "Eskiden hiç su içmezdim ama artık su bardağını elimden düşürmüyorum. Diyetimi hiç bozmadan yapıyorum. Bol bol yeşil sebze, yoğurt ve meyve yiyorum. Günde dört kez 15'er dakika bisiklete biniyor ve yürüyüşlerimi ihmal etmiyorum. Çok acıktığım zamanlarda açlığımı meyve, salatalık veya domates yiyerek bastırıyorum." Şu anda 52 beden olan Vatansever daha önce kaç beden olduğunu bilmiyor. Ama hesaplara göre, 30 beden inceldiğini söylüyor.


İSTEYEN BAŞARIR!

Eşi, çocukları ve torunlarının bu süreçte yanında olduklarının altını çizen Nalan Hanım, kilolu kadınlara şöyle sesleniyor: "Yiyip, içtiklerine dikkat etsinler. Şişmanlık hiç sağlıklı bir şey değil. Kader de değil! İsteyen herkes kilolarından kurtulabilir."




(alıntıdır)
 
5522728.jpg




3 yılda 113 kilo verdi


Fazla kilolarından kurtulmaya çalışan 45 yaşındaki kadın 3 yılda 113 kilo vermeyi başardı.

Almanya'nın Kranenburg şehrinde yaşayan 45 yaşındaki Claudia van der Velden fazla kiloları yüzünden kapılara sığmayınca hırs yaptı.

Otomobilde emniyet kemerini bağlayamayan, sandalyede oturamayan 189 kiloluk Velden, yağlı yiyecek ve çikolatalardan uzak durup sağlıklı beslenerek üç yıl içinde 113 kilo zayıfladı.

Şimdi 76 kilo olan Velden, "10 kilo daha verip, ideal vücuda kavuşacağım. Adeta yeniden doğmuş gibiyim" dedi.




(alıntıdır)
 
BİR HAFTADA NASIL BEŞ KİLO VERDİM
27 Mayıs 2008 Salı

Çoğumuzda panik durumları başladı.. Yaz geldi ince elbiseler dekolteler, bikiniler giyerken nasıl görüneceğimiz konusunda endişeliyseniz işte size birkaç gün içinde incelme sırları…

Öncelikle diet yapıyorum psikolojisine asla girmeyin.Beğendiğiniz ünlülerin ve güzel kadınların fotoğraflarına bakın.. Onlardan birinin fotoğrafını buzdolabınızın üstüne ya da görünen bir yere asabilirsiniz. Asla boyunuzu yüzünüzü ve güzel görünmediğinizi düşünmeyin. Zayıflayınca cazibeli olacağınızı bilin.

Dünyaca ünlü pek çok yıldız (aralarında sütun gibi bacakları olmayan, kalçaları geniş göğüsleri küçük ya da çok iri olan yüzünde asimetrisi olan ama güzel olarak adledilen ) çok kadın var onların ortak özelliği kendilerine güvenmeleri ve bakmaları.

Biraz gayret ama kendinize inancınız varsa bir ay önce Hay Estetik Merkezi’nde Dr. Ender Saraç’ın ekibinde çalışan Dr. Alp Mamak ‘la tanıştım. Bugüne kadar sayısız doktorla tanışmıştım ama onun kadar başarılı olanını tanımamıştım. Herşeyden önce moralinizi düzeltiyor. Kaç kilo olursanız olun zayıflamanın zor olmadığını öğreniyorsunuz. Alp Bey’in yardımı ve desteği ile bir hafta içinde net 5 kilo verdim. Kaybettiğim miktarın 4 kilosunu yağdan verdim..Tabi ki bu size çok moral veriyor ve yolunuza devam etmek istiyorsunuz. Eminim sizinde aceleniz vardır kilolardan kurtulmak için o zaman obez arkadaşlarımı bile kısa sürede eriten zor olmayan bu listeye kulak verin..

Dr Alp Mamak kilo vermek için gece 24:00 ve 02:00 arasında özellikle uykuda olmanızı öneriyor. Çünkü büyüme hormonları tam bu saatte çalışıyor ve yağ yakımı hızlanıyor vücut kas yapıyor öncelikle bu saatlerde uykuda olursanız kalçalarınızın erimesine yardımcı olursunuz…

Vazgeçmeyeceğiniz şey bitki çayları olsun. Dr Ender Saraç özellikle hastalarına Lipton form plus çay tavsiye ediyor içeriğini kendisi hazırlamış. Form çaylardan nefret ederim demiştim ilk duyduğumda tadı harika dilediğiniz kadar içebilirsiniz.

Diğer sır ise sabah ve akşamları tere tohumu tableti içmeniz. Adı slim life eczanelerde bulabilirsiniz.. Bu bitki tableti çok işime yaradı, bağırsakları çalıştırıyor ve yağ yakımını hızlandırıyor hem de tamamen bitkisel olan tere tohumu tabletini Sabah ve akşam yemeklerden önce alıyorsunuz. (2şer tane)

En büyük derdim ise çikolata ve tatlı krizlerimin çok fazla olmasıydı. Yıllardır savaş veriyorum bu zaafımla eğer sizin de tatlı krizleriniz varsa elleriniz tatlı yemediğinizde titriyorsa ya da mutsuz hissediyorsanız, Dr Alp bey bunun çözümünü sundu ve beni gören herkes ne kadar inceldiğime inanamıyor. Crom hapı içiyorsunuz günde iki kez sabah akşam açlık insilün direnci ve tatlı krizleri iştah problemleri sona eriyor.

Üstelik tanıdığımız pek çok ünlünün crom tableti sayesinde kilo verdiğini anlattı doktorum önüme birsürü bilimsel araştırma döktü. Zayıflarken ilaç kullanımına karşıyım, araştırdım crom tabletini yan etkisiz çıktı, içeriğinde sadece doğada bulunan crom var tatlı krizinizi baskılıyor ve gün boyu iştahınızı kontrol altında tutuyor. Diğer yaptığım şeyler ise çok basitti.Spor yapmak için zamanım yoktu ama yinede kilo verdim. Gün boyu ve geceleri form plus çay, yeşil çay ve zencefil çayı içiyorsunuz. Aralarda erik ve salatalık yiyorsunuz. Bir haftalık diyetin en kolay kısmı ise önce 2 gün sebze salata yiyorsunuz ama ikiside yağsız salatada ( mısır bezelye domates yok nar ekşisi ve balzemik) kullanabilirsiniz. Sonraki iki gün ise protein ( tavuk balık yada hindi ) ızgara ve yağsız salata ile tüketiyorsunuz,aralarda acıkırsanız biraz meyve ve akşam 8′e kadar yemek yeme işini bitirmiş olun. Diet bile olsa koladan uzak duruyorsunuz. Şekersiz limonata ayran ya da soda deneyebilirsiniz. Bir hafta içinde gözle görülür bir incelme kaydedeceksiz.. Ama kilolarınız çok fazla ise Dr. Alp Mamak özel yöntemleri ile obez hastaları bile çok mutlu ediyor.

Çok değerli ve güzel olduğunuzu bu dünyada tek olduğunuzu aklınızdan çıkarmayın. Kim ne derse desin, kimseye diet yaptığınızı söylemeyin, sadece dikkat ediyorum dersiniz. Başkalarının Sizin moralinizi bozmalarına asla izin vermeyin. Siz de benim gibi çok deneme yapmış olabilirsiniz ama bu kilo kaybetmenize engel değil .Çünkü vücutlarımız bize Tanrının hediyesi onu en güzel şekilde tutmak ise en önemli işlerimizden biri. Size güzel bir hafta diliyorum.

Meltem Şarkışlalı
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

ALINTI


Çok güzel bir yazı insana moral veriyor.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Önceki yazımda bir hafta içinde nasıl hızla kilo verebildiğimi anlatmıştım sizlere. .

Benimle yaptığınız paylaşımlardan ve gönderdiğiniz mesajlardan dolayı çok duygulandım. Anladımki hepimiz aslında aynı şeyleri hisssediyor ve konuşuyoruz. Ortak sorunumuz kilolar ve mutsuzluk. Fazla kıilo sorunuyla ben de yıllardır uğraşıyorum. Ekranda olduğum için ve mesleğim nedeniyle kilo aldığım an mutsuz oluyor ve bütün dengelerimi bozuyorum. Bu sorunu sizde çözmek istiyorsanız size nasıl başardığımı anlatacağım.

Önce beyninizdeki mutsuzluk sorununu çözmemiz gerekiyor. Canım her sıkıldığında birşeyler yemek istiyordum. Ne zaman moralim bozuk olsa kendimi kötü hissetsem yiyeceklerden yardım alıyordum. Dünyanın en iyi diyetisyeni ya da doktoru bile siz inanmadıktan sonra size yardım edemez. Kendinizin dünyanın merkezinde olduğunu ve çok önemli olduğunuzu düşünerek başlayabilirsiniz. Öncelikli olarak bir bebek gibi kendinize bakmalısınız. Size armağan edilen bedeni hor kullanıp genişletmek mi yıpratmak mı yapmak istediğiniz, o zaman devam edin ama unutmayım bu bir döngü. Sizin yerinize başkası mı verecek kiloları, inanın hiç kimse sizi sizden fazla düşünemez. Her yolu denedim ben daha önce kolay kilo vermek için aletleri, yağ aldırma yöntemini en ünlü diyetisyenleri ve aklınıza gelebilecek herşeyi denedim ama çözüme ulaştığımda sorunu öncelikli olarak kendim halledebileceğimi öğrendim.

Bu dünya sizin etrafınızda dönüyor sevdikleriniz yanınızda ama önce kendinizi mutlu etmelisiniz siz mutlu olunca etrafınızdakileri bu alana çekeceksiniz.. Önce kendinizi sevmelisiniz siz kendinizi sevmezseniz başkası da sevmez. Etrafımda kendine değer veren insanlara bakıyorum anlık mutluluk değil kalıcı mutlulukların peşinden koşuyor onlar. Önünüzdeki kalorili yiyeceğe ve tatlıya bakın ve şunu söyleyin kendinize ‘Beş dakika sonra bitecek bu bol kalorili yiyecek ve yedikten sonra tekrar acıktıracak üstelik vücudunuza yapışacak ve sağlık ayrıca görüntünüzdeki güzellikte gidecek. Bir doktor arkadaşım çikolata krizlerime karşı şunu söylemişti.. Bir tablet çikolata ben öyle az olan yetinmediğim için büyük tableti söylüyorum o büyüklükte bir margarin yemekle aynı. Yani çikolata yada tatlı yerken düşünün o büyüklükte margarin yediğinizi. Aklıma gelince bırakıyorum yiyecekleri. Bu sabah kalkınca sizde kendinizle konuşun ve bir söz verin bedeninizle konuşun söz veriyorum seni üzmeyeceğime ve kilo vereceğime diyebilirsiniz. Aceleniz var siz de benim gibisiniz ama şunu yapabilirsiniz inanırsanız ve kendinizi zayıflamış düşünürseniz hızla vereceksiniz. Benden geçen hafta yazdığım diyeti sordunuz liste uygulamaktan nefret ederim o yüzden liste değil neler yaptığımı anlatacağım sizlere.. Doktor Gönül Ateşsaçan dan bu konuda destek çok aldım. Kendisi çok başarılı herşeyden önemlisi hastasına destek veriyor. Bol su içmek en önemlisi sürekli ılık sıcak su için. Hem cildiniz güzelleşecek hem de kilo vermeniz hızlanacak. Elinizde hep sıcak su bardağı olsun. Slim Life tere tohunmu tableti Yağ yakımını hızlandırıyor ve bağırsakları çalıştırıyor. Kullandığım crom hapı ise Cevrogin. İştahımı dengelediği gibi açlık duygumu ve tatlı isteğimi bastırdı. Tamamen doğal, yan etkisi yok bitkisel ve tüm eczanelerde bulabilirsiniz..

Bana bir haftada hızla kilo verdiren dieti Hay estetik merkezinden Doktor Gönül Ateşsaçan ile birlikte uyguladım. Yapmanız gereken çok basit. Sabah uyanınca ılık limonlu su aç karnına içiyorsunuz. 2 adet tere tohumu tableti ve bir adet cevrogin tablet aldım. Kahvaltı benim gibi hızlı yapıyorsanız yağsız peynirle kepekli tost yada iki dilim kepek ekmeği doygun ekmek tercih edebilirsiniz yağsız dil peyniri ve sudan geçirilmiş altı adet zeytin yiyebilirsiniz.. Yanında yeşil çay yada açık çay içebilirsiniz. Portakal suyu asla yok. Aralarda kuru kayısı ya da meyve kiraz ve muz yok. Karpuz seviyorsanız bir ay dilimi olabilir.

Protein hızlı kilo verelmesiniz sağlıyor. O yüzden tavuk balık ve yağsız kırmızı etle yapılmış tamamen yağsız köfte yiyorsunuz.. Yanında salata yağsız içinde mısır bezelye sos olmadan tüketebilirsiniz. Akşam öğlenin tekrarı yapıyorsunuz.ama akşam tabletleri yemekten önce aç karnına almayı unutmayın. Bu iki gün sürüyor sonraki iki gün öğlen aynı et ve salata akşam yağsız sebze ve salata yiyorsunuz.. Süreki aynı şekilde devam ediyorsunuz.Ben bu dietle gerçekten çok kolay başardım. Gece yatmadan önec meyve yiyebilir ve yağsız süt içebilirsiniz. Bol yeşil çay, Lipton form plus çay ve taze zencefil çayı içtim.. Taze zencefil limonla kaynatılınca çok güzel oluyor. İçki almayın ve mümkünse bu dietel birlikte sigara kullanmayın. Bol su ve yeşil çay içtiğiniz için detoks yapmış olacaksınız. Ve asla bu dieti yaparkan ğfleyip püflemeyin kendinize sinirlenmeyin. Ne kadar şişman ve çirkin olduğunuzu düşünmeyin.Hep moral verin kendinize başaracağınızı söyleyin. Şu kadar vermem lazım nefret ediyorum kendimden asla demeyin. Siz her halinizle çok ama çok özelsiniz sadece biraz özene ihtiyacınız var onu hissedin bir bebeğe nasıl bakarsanız öyle bakın kendinize sularınızı için ve hep nasıl görüneceğinizi canlandırın gözünüzde görün bakın hızla terkedecek yağlar sizi…

Yalnız değilsiniz. Sevgiyle kalın.

Meltem Şarkışlalı
mynet'in ivillage sitesinden alınmış yazıdır..
bende denicem mantıklı geldi....:içelim:
 
evet teşekkürler bu bilgiler ve paylaşımın için bu dediğin tere tohumu tableti ve cevrogin tablet demişsin bunları nereden alınıyo vede bitkiselmi yoksa ilaç tarzı birşeymii?
 
Her ne kadar doğru şeylere değinsede ben hızlı kilo vermeyi doğru bulmuyorum fisfisfis
 
arkadaşlar diğer formlardada yazdım bu tür bitkisel tabletleri eczanelerden alın ben eczaneden aldım epey faydalı oldu hatta şimdi slim tea adında mate çayının beşibiryerde tableti çıkmış o da eczanelerde var aynı firmanın ürünü şu anda kullanıyorum

bende denemek istiyorum ama sen en çok hangisinden fayda gördün arkadaşım.bende tere tohumu tabletini denemek isityorum.tecrübelerini bizimle paylaşırmısın arkadaşım.:içelim:
 
3121309xa7.jpg

3 AYDA 45 KİLO VERDİ BU HALE GELDİ

İşletme yüksek mühendisi Fatoş Birol, parasını, işini ve eşini kaybedince yemeğe sığındı. 102 kiloya çıkan ve adım atamaz hale gelen Birol, pes etmedi ve tam 45 kilo vererek, bir zamanlar kaçtığı dostlarına "İşte irade bu" dedirtti.

O kadar çok yemek yiyordum ki bir de baktım 102 kiloyum. Astım krizleri geçiriyor, adım atamıyordum. Hayatımda bir şeyler tükeniyordu sanki. O dönem 'ölmek işte bu' diye düşündüm

Kilolardan da sağlık sorunlarından da kurtuldum. Şimdi zayıflığın tadını çıkarıyorum. İstediğim gibi giyiniyor, gönlümce eğleniyorum. Dostlarım irademe çok saygı duyuyor ve benimle dışarı çıkmak için yarışıyorlar. Müthiş bir duygu bu.


102 kilonun büyük bölümünü ilk üç ayda verdim. Bir yılın sonunda ise 57 kiloya indim. Bu mücadeleyi Dr. Kuşhan'ın merkezinden başka bir yerde kazanamazdım. ,ş hayatına son verdim. Şimdi yaşama zamanı. Hayalim dünyayı gezmek. Sırt çantamı yüklenip Uzak Doğu turuna çıkmak istiyorum.


Berlin Üniversitesi mezunu Fatoş Birol, kızının doğumuna kadar mankenleri kıskandıracak denli ince ve zarifti. Ancak hayat planladığı gibi gitmedi. Önce bankadaki parasını batırdı, sonra işinden ve eşinden ayrıldı. Herkesten kaçıp yalnızlığa sığındığında, artık tek dostu yemek ve çikolataydı. Yalnızlıkla birlikte kilolarla da dost olduğunu farkettiğinde ise tam 102 kiloydu. Ama yılmadı; 'işte ölmek bu' diye düşündüğü bir anda, valizini toplayıp Dr. Muzaffer Kuşhan'a koştu. Adım atamaz halde geldiği zayıflama merkezinde, kilolarının büyük bölümünden ilk üç ayda kurtulmayı başaran Birol, adeta irade gösterisi yaparak herkese 'pes' dedirtti. Bir yılın sonunda tam 45 kilo vererek 57 kiloya inen Birol, şimdilerde 50'sinde bir genç kız. Çantasını yüklenip Uzak Doğu turuna çıkmaya hazırlanan Birol, bakın kazandığı zaferi nasıl anlatıyor…

"İyi eğitimli ve bilinçli birisiniz. Üstelik ilk gençlik yıllarınızda bir manken kadar zarifmişsiniz. Ne oldu da bu kadar kilo aldınız?

Kilo almamın en büyük nedeni, iş hayatında yaşadığım stresti. Önce bankadaki paramı kaybettim, ardından yöneticilik yaptığım otelden ayrıldım. Aynı dönemde eşimle de yollarımızı ayırdık. Aslında ilk kez hamilelik döneminde kilo almıştım ama o zaman gençtim ve bu kiloları vermem kolaydı.

Gerçek anlamda kilo almam hayata yeniden başladığım ve emlak işine girdiğim döneme denk geliyor. Kendimi mutlu etmek için yapabileceğim tek şey yemek yemekti. Sürekli yemek ve çikolata yiyordum. Buzdolabıyla harp halindeyim. Hızla kilo almaya başladım. Yürüyüşlerle zayıflamaya çalıştım ama sonuç alamadım. Kilom o kadar fazlaydı ki hayatımda bir şeyler tükeniyordu sanki. O dönem 'ölmek işte bu' diye düşündüm. Hayatım boyunca inşa ettiğim her şey elimden kayıp gitmişti.

Bu kadar umutsuzluğa kapıldığınız bir anda yeniden hayata sarılmayı nasıl başardınız? Size "Evet, artık kilo vermeliyim" dedirten ne oldu?

" Kilolarımın etkisiyle içe kapanmıştım, sert ve agresif davranışlar sergiliyordum. Kızım benden kaçmaya başlamış, hayatla ilişkim bitmişti. Sağlık sorunlarım en üst seviyeye çıkmıştı. Kalbim sıkışıyordu. Bir gün astım krizi geçirdim ve nefes alamayacak hale geldim. Dışarıda güzel bir hava var, herkesin soluduğu… Ama siz nefes alamıyorsunuz, çünkü şişmansınız. İçler acısı bir durumdu yani… Bu dönemde fark ettim ki artık kızıma yük oluyorum. Düşünsenize artık yürüyemiyorum bile. En iyi ihtimalle geri kalan hayatımı bir bakıcıyla geçirecektim. Döndüm dedim ki kendime, 'iki şıkkım var; ya öleceğim -çünkü astımım var, krizler geçiriyorum- ya da kendim, çocuğum ve doğacak torunlarımı görmek için yeniden hayata döneceğim.' İkinciyi seçtim ve zayıflama merkezine koştum.

Dr. Kuşhan'ı tercih etmenizin nedeni neydi?

Dr. Muzaffer Kuşhan'ı 1987'den beri tanıyorum. Zayıfken yılda iki kez, ikişer haftalığına gider, zayıflama merkezinde kalırdım. Ancak kilo alınca Kuşhan'ın karşısına çıkmaya utandım. Sonra cesaretimi toplayıp gittim. Beni tanımadı. Azmimden dolayı takdir eder beni ama hala da eski hastası olduğumu bilmez. Zayıflama merkezinden ayrılırken Kuşhan'a bir mektup yazdım. "Hayatımdaki en önemli varlıklar, Allah, Peygamber, çocuğum, arkadaşım Ege ve sizsiniz" dedim. O kadar önemli ki benim için. Kuşhan'ın çok güzel bir sözü vardır, hiç aklımdan çıkarmam: "Paranız da olsa, dünyanın en zengin insanı da olsanız, bir gün her şeyinizi pisletir hale geldiğinizde, eşiniz, çocuğunuz, hiç kimse yanınızda uzun süre kalmaz. Silkinin ve kendinize gelin."

Zayıflama merkezdeki ilk günleriniz nasıl geçti?

Yürümekte güçlük çekiyordum, bastonlarla, sopalarla hareket ediyordum. Herkesin bir saatte kattettiği yolu ben üç saatte yürüyordum. İlk aylarda kimsenin bana yaklaşmasını istemiyordum. 'Bu insanlar benden ne istiyor?' diyordum kendi kendime… Ama sonradan benim en iyi dostlarım oldular. Kilolarımın büyük bölümünü ilk üç ayda verdim. Bir yılın sonunda 102 kilodan 57 kiloya indim. Bu mücadeleyi Muzaffer Bey'in zayıflama merkezinden başka bir yerde kazanmam mümkün değildi.

Kilolardan kurtulduktan sonra hayatınızda neler değişti? Hani denir ya, kendinizi yeniden doğmuş gibi hissettiniz mi?

Elbette. Artık astımım yok, son bir senedir bir kere bile astım krizi geçirmedim. İstediğim gibi giyiniyor, istedim mekânlara girip çıkıyorum. Anlayacağınız hayatın ve zayıflığın tadını çıkarıyorum. Herkes benimle arkadaşlık etmek istiyor, o kadar mutluyum ki! İrademe çok saygı duyuyorlar, müthiş bir duygu.



devamı geliyor..
 
Kızınızla ilişkiniz de düzelmiştir…

Yıllarca kızıma şöyle gönlümce sarılıp öpemedim. Arkadaşlarıyla karşılaşırım diye kızımla görüşmek istemiyordum. Şimdi aramız o kadar iyi ki... Dışarı çıkıyoruz, eğleniyoruz. Onu tekrar kazanmaya başladım.

Müthiş bir irade gösterip, ince günlerinize geri döndünüz. Şimdi geriye dönüp baktığınızda, kilolarınız sizden neleri esirgemiş?

Çok ciddi sağlık sorunlarının yanı sıra insanlarla ilişkim tamamen bitmişti. Her şeyiniz bitmiş, kopmuşsunuz hayattan. Çünkü çok şişmansınız, nefes alamıyorsunuz, kendinizle barışık değilsiniz, toplumdan dışlanıyorsunuz. İşte ben tam tamına böyle bir insandım. İşiniz güzel gidiyor belki ama tükenmişsiniz. Ne sinemaya gitmek istiyorsunuz ne de davetlere...

Kilo alınca toplumdan dışlanıyorsunuz" dediniz. Peki bu dönemde yakın çevrenizin ve arkadaşlarınızın tepkisi nasıldı? Size destek oldular mı?

Arkadaşlarımla arama mesafe koydum. Yakın dostlarımda dâhil, insanlardan kaçmaya başladım. Bu mesafeyi yalnızlıkla kapattım. Benimle vakit geçirmek istediklerinde, 'programım var gelemem' demeyi tercih ettim. Çocuğumla da ilişkim farklı değildi. Kızım, "Anne hafta sonu buluşalım" dediğinde, bahaneler uydurup, reddediyordum.

Mücadeleyle geçen tüm yıllar boyunca, size "tamam, artık bitti" dedirten bir şey yaşadınız mı?

Bir tartışma esnasında kalbimin duracağını hissettim, bunu gerçekten yaşadım. İşim çok stresliydi. Emlak işiyle uğraşıyordum ve inandırıcı olmak zorundaydım. Sarf ettiğim efor gün geldi beni bitirdi. Sandalyeden kalkamadığım çok zamanlar oldu, çünkü 1.57 boyunda ve 102 kiloydum. Saçımı toplayacak gücü bile bulamıyordum kendimde.

Kilolarınız karşı cinsle ilişkilerinizi nasıl etkiledi?

12 sene boyunca hep yalnız yaşadım. Hiç erkek arkadaşım olmadı, olamadı daha doğrusu. Aşka ayıracak ne moralim ne de zamanım vardı. Soyunduğunda her tarafından yağ fışkıran, bacakları selülitli, göğüsleri sarkmış, sinir sistemi bozuk bir kadın hangi erkekle güzel bir ilişki yaşayabilir ki! Aşkı tamamen örtbas ettim, devamlı ben, ben, ben dedim. Herkes üç çalışırken, ben beş çalıştım. Kızım ve kendim için verdiğim mücadeleyi kazandım ama bir erkek arkadaş için de geç kaldığımı hissettim. İnsan hayatın, dostlarının, erkek arkadaşlarının kıymetini bilmeli. İnsanın hayatında aşk muhakkak olmalı. Bundan sonraki amacım düzgün bir yol arkadaşı bulmak.

İşinizi hayatınızın merkezine koyduğunuz için pişman olmuş gibi bir haliniz var…

İnsanlara bir tek şey tavsiye ediyorum: Mutlu olmak için yaşasınlar ama asla hiçbir şeyi fazla hırs yapmasınlar. Ben bunu yapamadım, daha doğrusu çok geç fark ettim. Hayatınız güzel olduğu sürece bedeniniz de güzel olacaktır. Bu ruhsal yapıya daha erken yaşlarda sahip olsaydım kilo almazdım. Kilo almak bence dünyanın en büyük şımarıklığı, en büyük egoizmi.

Ailenizde kilolu kimse var mı?

Hayır, herkes gayet incedir. Bir de İzmirli olduğumuz için Ege mutfağıyla besleniyorduk. Beslenme alışkanlıklarımız zeytinyağı ve ot üzerine kuruluydu. Salıklı beslendiği için Ege insanı genelde incedir.

Kabus gibi yıllar geride kaldı ve eski sosyal günlerinize geri döndünüz. Bir gününüz nasıl geçiyor?

Sabah kalkıyorum. Beş kilometrelik yürüyüş parkurunda elimde bir litrelik su şişesiyle yürüyorum. Sonra ikinci bir tur için eve geliyorum, kahvaltımı ediyorum ve tekrar çıkıyorum. Ondan sonra giyiniyorum, süsleniyorum ve canım ne istiyorsa onu yapıyorum. İş hayatına nokta koydum, bir yıldır kendim için yaşıyorum. Hayatımı Muzaffer Bey'e ve arkadaşım Dr. Ege Özgentaş'a borçluyum. O beni hayata döndüren ikinci güç oldu. Bazı insanlar şöyle düşünebilir: "Parayı verdi, düdüğü çaldı". Olay bu değil, verilen mücadele parayla ölçülmüyor.

Kilonuzu korumak için neler yapıyorsunuz?

Bol bol yürüyorum. Çok su içiyorum. Hamur işlerini ve çikolatayı hayatımdan çıkardım. Meyve ve sebzeyle besleniyorum.

Eşofman dönemi bittiğine göre alışveriş yapmak sizin için bir keyiftir artık…


Bir mağazaya girebilmek, kıyafet alabilmek o kadar güzel bir duygu ki… "Ne var ki bunda?" diyeceksiniz. Ben yapamıyordum; kıyafet almayı bırakın, mağazaya giremiyordum bile. Önceden bu duyguyu kızımla tatmin ediyordum. Şimdi kendim için alışveriş yapıyorum.

Aynaya baktığınızda nasıl bir kadın görüyorsunuz?


Çok genç ve çok mutlu bir kadın görüyorum. Evimdeki aynaları kaldırmıştım, bakmıyordum. Şimdi o kadar mutluyum ki!

Hayatını fazlasıyla çalışarak geçirmiş ve bu yüzden sağlığından olmuş Fatoş Birol'un hayali ne?

Hayalim dünyayı gezmek. Ama lüks seyahat acenteleriyle değil, çantamı sırtıma alıp, Uzak Doğu turuna çıkmak istiyorum.


-Alıntı-
 
ne kadar güzel yasenağlama bende de 2 ayda 97 kilodan 85 e düştüm ama suan durdu veremiyorumsenağlama
 
ne kadar güzel yasenağlama bende de 2 ayda 97 kilodan 85 e düştüm ama suan durdu veremiyorumsenağlama

ladeyna bu çok normal cnm,sakın bırakma..metabolizma kendini korumaya alıyor sadece..verdiğin bu kilonun büyük kısmı su idi..
bundan sonraki kilolarını daha yavaş vereceksin ama bırakma sakın..
 
Kataro arkadasım zayıflama yarısmalarına girmiyi düsündünmü hiç bence katıl orda gayet yüksek bir motive var ... Alımlar devam ediyor sanırım eger gercekten kararlıysan katılmak isteyenler bölümüne msj bırk mutlak biri alır seni....diyetgrupları 2007 den giris yap orda görürsün
 
canım hiç düşünmedim ama düşünecegim neden olmasın tavsiyen için teşekkürler
 
kızlar okuduğum bu diet aklıma yattı bakalım bende yapıcam ilk önce tere tohumu kapsülünü alaca ğım bir hafta ve sonuç alana kadar uyguluycam arkadaşıma teşekkür ederim sonucu yazarım görüşürüz:içelim:
 
merhaba sevgili arkadaşım,öncelikle yazını okudugumda gözyaslarımı tutamadım ve senin adına ck mutlu oldum... bende evlendiğimde dogum kontrol hapı kullandım ve yaklasık 10 kio aldım.. eşimin zayıflamam için üzerimde yaptığı baskı üzerine bende diyete basladım
ama her fırsatta kacamak yapıp sürekli yedim. senin yazını okuduğumda kendimi yanlız hisetmedim. sadece ben degilmişim dedim. kendimi yemek yerken ve yedikten sonra okadar suclu hissetim ki artık bu durumumdan ve senin muhtesem öykünden örnek alıp saglıklı beslenmeye basladım. duygularım okadar yogunki suan dökülmek istiyorum. esim cok zayıf ve diyet yapmanın ne kadar zor oldugunu bilmiyor. özellikle bir baskası tarafından zorlnınca eziyete dönüsüyor. şu anda 74 kiloyum. kendime hiç birsey almak istemiyorum.eğer istersen bana yazabilirsin dertlesmeye cok ihtiyacım var. bizimle bu öykünü paylastığın için tesekkür rderim .umarım baska alanlarda da basarılı olursun sevgiler ... pembeyanak82
 
X