patchwork

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
34.857
29.769
60
Alman ressam August Macke'nin bu dizelerinden en çok etkilenenlerden biri Bettina Frankenberg olmalı. "Renkler ve biçimlerle oynamak ve resimler oluşturmak, beni çoktandır büyülüyor" diyor.


Tekstilci Bettina Frankenberg, 16 yıldır Türkiye'de yaşayan bir Alman. 1982 yılından beri sürekli Bodrum'da yaşayan Frankenberg, mükemmel Türkçe konuşuyor. Sea Garden Oteli'nde bir atölyesi ve dükkanı var. Ürettiği patchwork'leri burada satıyor. patchwork'le 1979 yılında tanışan Bettina Frankenberg, 1982 yılında anavatanını terkedip Yunanistan'ın Kos adasına gidip, orada iki yıl yaşamış. Kos'ta bol zamanı olduğu için de patchwork'ü (kırkyama) kendine iş edinmiş.
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Frankenberg çalışma tarzını şöyle anlatıyor: "Klasik İngiliz yöntemiyle çalışıyorum. Bu yöntemde kartondan hazırlanmış şablonlar kullanılıyor ve kumaş parçaları elle dikilerek birleştiriliyor. Önce bir kompozisyon, yani bir "bütün yaratıyorum, sonra kartonu ve kumaşı kesip, bu bütünü parçalara ayırıyorum. Sonunda tüm bu parçaları yeniden birleştiriyorum. Ellerimle çalışmaya gömüldüğüm bu anlar benim için bir tür meditasyon oluyor.
Frankenberg'e göre, dikişler burada birer kurucu öğe, "... alanlara sınır çizerek, çizgiler ve boyutlar oluşturarak, ufuklar açarak... Yaratılan uyumlu bir bütüne yerleştirilen küçük asimetriler, bir tür tökezleme etkisi yaratıyor, ya da insanın içinde birşeyin "aydınlanıvermesi, gibi bir duygu, sonra da içinizde oluşan bir denge ve uyum sezisi tam tökezlediğiniz anda yakalıyor sizi".
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Bettina Frankenberg, patcwork dışında tekstil kolajı da yapıyor. " Sanatımın öteki kutbu olarak gördüğüm tekstil kolajı, bundan çok ayrı bir teknik" diyor, "Kumaş parçalarının üstlerinden dikişle geçerek resimler oluşturduğum bu teknikte, içimde o anda uyanan duygulara teslim ediyorum kendimi ve ulaşacağım son noktayı başından bilmiyorum. Derinlik ve perspektifler çalışma sırasında oluşuyor".

Renkler ve kumaşlarla iç içe yaşayan bir sanatçı olan Bettina Frankenberg, Japon bahçelerinin yaratıcılarıyla arasında bir tür duygu akrabalığı hissettiğini söylüyor: "Onlar şairlere benzetilir:
İçlerinde uyanan şeyleri, kelimelerle değil, doğanın sunduğu malzemelerle, taşlarla, yosunlarla, suyla ve ağaçlarla ifade ederler. İnsanların, küçücük bir mekanda, doğanın gerçek özünü hissetmelerini sağlamak ve günlük hayatın kıskaçlarında yıpranan ruhlarının huzur bulabileceği bir atmosfer yaratmaktır amaçları... Bu bahçeler bir sanat yapıtının tüm özelliklerine sahiptir: Yalınlık, imalar, renklerin ve duyguların fısıltısı ve tabii, asimetrinin, zamanın mührünün ve insan hayatının bıkıp usanmayan yoldaşı olan hüznün ışığını taşıyan şeylerden duyulan sevinç. Nasıl Japon bahçelerinin sanatçıları, mekanı düzenlemeyi ve ışık gölge dağılımını, çini mürekkebiyle yapılan geleneksel Japon resminden aldılarsa , ben de bir yapıta iç ritmini kazandırma sanatını ressamlardan öğrendim". Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

Bettina Frankenberg'e göre 8-85 yaş arası herkes patchwork yapabilir. Ancak renk ve şekillerin seçimi kişilere göre farklılıklar gösterebiliyor. "Dikiş olayı bir çeşit meditayondur" diyor Frankenberg, "el becerileri dinlenme, deşarj yaratıyor. Psikoterapi de yapmış oluyorum. El becerileri ile hayatı tedavi şeklinde yorumlanabilir
 
elifcim çok harika bi konu tam benim ilgi alanım ancakl üzülerek söylemek istediğim birşey var.bu patchwork dediğimiz sanat bizim köklerimize dayanan bildiğimiz kırkyamadır.bunu aslında herkes biliyor ama her nedense! ısrarla patchwork demekten keyif alınıyor."Kumaş parçalarının üstlerinden dikişle geçerek resimler oluşturduğum bu teknikte, içimde o anda uyanan duygulara teslim ediyorum kendimi ve ulaşacağım son noktayı başından bilmiyorum. Derinlik ve perspektifler çalışma sırasında oluşuyor".diyen sanatcının bu duygularını bizim ninelerimiz çoktan yaşadılar ve kimbilir ne hayatlar işlendi o kumaş parçalarına.üstelik gelmiş bizim kültürümüzü bize tanıtıp kazanç sağlıyor.çok üzücü...sırf bu kırkyama kültürünü yaşatmak için bu yıl Altınoluk Belediyesi bir etkinlik düzenledi.isteyen herkes 20x20 bir kırkyama parçası hazırladı ve bu parçalar birleştirildi ve ortaya 7metreyi aşan muazzam bir yorgan çıktı. ve işin en hoş kısmı gelen turistler de bu duyguya ortak oldular.hanımlar ne olur özbenliğimize, kültürümüze sahip çıkalım.artık birilerine özenmekten vazgeçip kendimize özendirmenin vakti gelsin diyorum.hatam varsa düzeltin.sevgilerimle...
 
sevgili Elif abla bir ara bende yapıyordum ama bıraktım çok hoşuma giden bir çalışmadır bu aslında yine yapabilirim evde dikiş işleri yapıyorum kumaş parçalarım ve az da olsa zamanım var ama güzel örnekler arıyorum sevgiler seninle olsun
 
X