Talassoterapi

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
34.857
29.768
60
Denizden Gelen Sağlık
Talassoterapi, deniz ve yan unsurlarından kaplıca benzeri uygulamalarla, sağlığı koruma (profilaksi) ve tedavi amacıyla yararlanmayı içerir. Yüzyılların ampirik deneyimleri ve geleneği çevresinde oluşmuştur. Günümüzde sağlık turizmi kapsamında gittikçe yaygınlaşarak uygulanmaktadır.

Farklı ekolojik koşullar ve kültürlerde, farklı uygulama alanları ve yöntemlerine sahiptir. Kuzey ülkeleri ve denizlerinde, Akdeniz kıyılarında ve Ortadoğu'da farklı amaçlara yönelik olarak ve farklı yöntemlerle uygulanmaktadır.

Türkiye'nin halk geleneğinde bu anlamda sadece kum banyoları bilinmektedir. Buna karşı son yıllarda Akdeniz kıyı şeridindeki bazı turistlik tesislerde ise Fransız ekolünde uygulamalara yer verilmeye başlamıştır.

Akdeniz ülkelerinde en yoğun olarak hareket sistemine ilişkin sağlık sorunlarına yönelik uygulamalar görülmekte, ikinci sırayı ise fitness kulanım almaktadır.

Deniz suyu, talassoterapinin en önemli unsurudur. Deniz suyu yaşamın denizlerde başladığının bir kanıtı olarak kanımızla benzer bir kimyasal bileşime sahiptir. Deriden emilimle ya da içilerek ya da hava içinde solunarak kullanılır. Bunun yanı sıra tatlı suya göre daha avantajlı fiziksel koşullar yaratır. Egzersiz için ideal bir ortam oluşturur.

Deniz kıyısı havası da önemli olumlu etkiler taşır. Güneş ışınlaması açısından da deniz kıyısı iç bölgelerden farklı avantajlar gösterir. Deniz kıyısı mil ve kumu da kaplıca çamuruna benzer bir peloid bazı tedavi edici etkiler içerir. Hepsinden önemlisi deniz kıyısı ortamı, mikroklimatik, biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan yararlı özelikleri olan bir ekolojik tedavi türüdür.

Türkiye bu anlamda elindeki olanaklarla önemli bir potansiyele sahiptir. Doğal sağıltım olanaklarına artan yönelim kapsamında bu alan akılcı ve çağdaş multidisipliner bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Bu kapsamda çağdaş rehabilitasyon, koruyucu hekimlik ve rekreasyon olanakları bir araya getirilmelidir.

Türkiye'nin bu konudaki eksiklikleri, işletmeci, hekim ve hastalardaki bilgi eksikliği, orijinal bir konseptin olmaması ve yetişmiş eleman açığı olarak sıralanabilir.

Prof. Mehmet Arman
 
X