Premature Bebekler prematür duygular

37 haftadan önce gerçekleşen doğumlar prematüre doğum olarak adlandırılır. Bu haftadan önce doğan bebeklere de prematüre bebek denir.

yb123

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
1 Nisan 2013
10
9
Prematür duygular…
prematüre bebek annesi olmak….
beklemediğin anda gelen bir sürprizi nasıl karşılayacağını bilememek, eli ayağına dolaşmaktır..
bebeği kendi başına doğacak kadar güçlü olmadığı için ameliyatla alınan annenin, dikiş yerlerine bile belki hiç bakmamış olmasıdır kabus sandığı zor dönemden uyanana kadar..
ilk kez sancılar ve ağrılarla yoğun bakıma bebeğini görmeye giderken, daha çok ağrısın ki bu korkuyu bastırsın diye düşünmektir..
o uzun yoğum bakım yolunda yürürken iki büklüm, neyle karşılaşacağından korkmak, tir tir titremektir...
hastanenin 9. Katına çıkarken asansörle, kimseyle göz göze gelmemek için kilitlemektir bakışları 9 numaralı düğmeye.. kazınmasıdır zihne bu anın hiç unutmamacasına..
yürümektir korkar adımlarla yenidoğan kapısına.. hem koşarak gitmek istemek hem de gitmek istememektir karşılaşılacak sahneyi görmemek için..
ve Onu gördüğünde….ağlamaktır..
ağlamak…ağlamak…ağlamak..
ne kadar tatlı, güzel olduğunu düşünmek, şükretmek, bağlanmak, aşık olmaktır…
sonra beyni kemiren şüphelerle boğuşmaktır.. incelemek tüm zayıf ve küçük bedeni.. acaba sağlıklı mı?.. iyileşecek mi?.. bu hortumlar kablolar olmadan yaşayabilecek mi?..
terlemektir soruların zorluğundan…
ve boğulmaktır bu düşüncelerin arasında…
ölüp ölüp dirilmektir…
doktoru görünce soru sormaya korkmaktır.. bir şey duymak istememek ama hem de merak etmektir…
meraktan ölecek gibi olmak, öğrenmek istemek ama soramamak.. doktorun bakışlarından kaçmak, saklanmaktır…
hastaneden eve çıkınca Onsuz, boşluğa düşmektir…
ama ilk gün! ah o doğum yapan prematüre annesinin elleri boş eve geldiği ilk gün!..
ölümdür…
kabustaymış ama uyanamıyormuş gibi hissetmektir prematüre annesi olmak..
doğurup bebeği bir yerlerde unutmaktır sanki…
yavaş yavaş dikiş yerlerinin acısını duymaya başlamak ve hele de bir yardımcı yoksa yanında, iki büklüm kıvranarak şahsi işlerini yapmaya çalışmak, bundan daha zor bir an yaşatma Allahım diye yalvarmaktır..
39 gün boyunca ev hastane arasında mekik dokumaktır..
küvözün önüne gidip de meleğini görünce, hastane dosyasındaki bilgilere bakmak için çırpınmak, hemşire azarlarına aldırmamaktır…
dosyadaki her satırı binbir şüphe ve kaygıyla okumak, beyne kazımak, eve gelince bunları düşünmekten uyuyamamaktır…
39 gün boyunca çalan her telefonda yüreği ağzına gelmektir…
kalbi serçe gibi pır pır olmaktır prematüre annesi olmak..
yoğunbakımın boğucu, gürültülü sessizliğinden sinmek, içine kapanmaktır.. konuşmak istememektir.. yememek, içmemek, uyumamak sadece düşünmek..
ve düşünmektir..
eve çıkış günü geldiğinde, eli ayağına dolaşarak mutluluktan toplarken eşyaları, hemşirenin haftada 2 defa yapılması gereken kontrol hatırlatmalarını duyarak tekrar omuzları düşmektir..
bebeğini pusete koyunca ne kadar küçük olduğunu bir kez daha anlamak, ama büyük bir gururla taşımaktır o puseti ilk kez gerçekten anne olduğunu hissederek..
nihayet eve geldiğinde apartmana girerken korkmaktır nasıl bakacağız endişesiyle..
ama yine de en büyük gücü bebeğinden almaktır..
Onu gece gündüz gözünün önünden ayırmamak, herşeyden, herkesten sakınmaktır..
içinde bulunduğu hali zerre kadar anlamayanların “bu kadar üstüne düşme” demelerine inat Onu uçan kuştan dahi korumaktır…
ve büyütmektir..
büyütmek..
büyütmek..
ilk doğumgününde pasta mumunu huzurlu bir nefesle üflemektir..
geçmişi hatırlayınca gözleri dolmaktır..
şimdi 1,5 yaşında olan zeki mi zeki, yakışıklı mı yakışıklı oğluna bakıp geçti gitti, başa geldi çekildi, bir daha yaşatma Allahım diyebilmektir…
ve şükretmeyi öğrenmektir…
Şükürler olsun….
 
Prematür duygular…
prematüre bebek annesi olmak….
beklemediğin anda gelen bir sürprizi nasıl karşılayacağını bilememek, eli ayağına dolaşmaktır..
bebeği kendi başına doğacak kadar güçlü olmadığı için ameliyatla alınan annenin, dikiş yerlerine bile belki hiç bakmamış olmasıdır kabus sandığı zor dönemden uyanana kadar..
ilk kez sancılar ve ağrılarla yoğun bakıma bebeğini görmeye giderken, daha çok ağrısın ki bu korkuyu bastırsın diye düşünmektir..
o uzun yoğum bakım yolunda yürürken iki büklüm, neyle karşılaşacağından korkmak, tir tir titremektir...
hastanenin 9. Katına çıkarken asansörle, kimseyle göz göze gelmemek için kilitlemektir bakışları 9 numaralı düğmeye.. kazınmasıdır zihne bu anın hiç unutmamacasına..
yürümektir korkar adımlarla yenidoğan kapısına.. hem koşarak gitmek istemek hem de gitmek istememektir karşılaşılacak sahneyi görmemek için..
ve Onu gördüğünde….ağlamaktır..
ağlamak…ağlamak…ağlamak..
ne kadar tatlı, güzel olduğunu düşünmek, şükretmek, bağlanmak, aşık olmaktır…
sonra beyni kemiren şüphelerle boğuşmaktır.. incelemek tüm zayıf ve küçük bedeni.. acaba sağlıklı mı?.. iyileşecek mi?.. bu hortumlar kablolar olmadan yaşayabilecek mi?..
terlemektir soruların zorluğundan…
ve boğulmaktır bu düşüncelerin arasında…
ölüp ölüp dirilmektir…
doktoru görünce soru sormaya korkmaktır.. bir şey duymak istememek ama hem de merak etmektir…
meraktan ölecek gibi olmak, öğrenmek istemek ama soramamak.. doktorun bakışlarından kaçmak, saklanmaktır…
hastaneden eve çıkınca Onsuz, boşluğa düşmektir…
ama ilk gün! ah o doğum yapan prematüre annesinin elleri boş eve geldiği ilk gün!..
ölümdür…
kabustaymış ama uyanamıyormuş gibi hissetmektir prematüre annesi olmak..
doğurup bebeği bir yerlerde unutmaktır sanki…
yavaş yavaş dikiş yerlerinin acısını duymaya başlamak ve hele de bir yardımcı yoksa yanında, iki büklüm kıvranarak şahsi işlerini yapmaya çalışmak, bundan daha zor bir an yaşatma Allahım diye yalvarmaktır..
39 gün boyunca ev hastane arasında mekik dokumaktır..
küvözün önüne gidip de meleğini görünce, hastane dosyasındaki bilgilere bakmak için çırpınmak, hemşire azarlarına aldırmamaktır…
dosyadaki her satırı binbir şüphe ve kaygıyla okumak, beyne kazımak, eve gelince bunları düşünmekten uyuyamamaktır…
39 gün boyunca çalan her telefonda yüreği ağzına gelmektir…
kalbi serçe gibi pır pır olmaktır prematüre annesi olmak..
yoğunbakımın boğucu, gürültülü sessizliğinden sinmek, içine kapanmaktır.. konuşmak istememektir.. yememek, içmemek, uyumamak sadece düşünmek..
ve düşünmektir..
eve çıkış günü geldiğinde, eli ayağına dolaşarak mutluluktan toplarken eşyaları, hemşirenin haftada 2 defa yapılması gereken kontrol hatırlatmalarını duyarak tekrar omuzları düşmektir..
bebeğini pusete koyunca ne kadar küçük olduğunu bir kez daha anlamak, ama büyük bir gururla taşımaktır o puseti ilk kez gerçekten anne olduğunu hissederek..
nihayet eve geldiğinde apartmana girerken korkmaktır nasıl bakacağız endişesiyle..
ama yine de en büyük gücü bebeğinden almaktır..
Onu gece gündüz gözünün önünden ayırmamak, herşeyden, herkesten sakınmaktır..
içinde bulunduğu hali zerre kadar anlamayanların “bu kadar üstüne düşme” demelerine inat Onu uçan kuştan dahi korumaktır…
ve büyütmektir..
büyütmek..
büyütmek..
ilk doğumgününde pasta mumunu huzurlu bir nefesle üflemektir..
geçmişi hatırlayınca gözleri dolmaktır..
şimdi 1,5 yaşında olan zeki mi zeki, yakışıklı mı yakışıklı oğluna bakıp geçti gitti, başa geldi çekildi, bir daha yaşatma Allahım diyebilmektir…
ve şükretmeyi öğrenmektir…
Şükürler olsun….


şükretmek çok şükretmek .....ama şimdi diğer sizin durumunuzda olan ve daha bebeklerini kucaklayamamış bebekleri halen kuvözde yaşam savaşı veren annelerede dua etmektir güzel dilekler dilemektir bunu unutmuşun
 
şükretmek çok şükretmek .....ama şimdi diğer sizin durumunuzda olan ve daha bebeklerini kucaklayamamış bebekleri halen kuvözde yaşam savaşı veren annelerede dua etmektir güzel dilekler dilemektir bunu unutmuşun

Duaya ihtiyacimiz var en çok dualarınizi eksik etmeyin...

Kadınlar Kulübü Mobil uygulaması kullanılarak gönderilmiştir.
 
X