hamilelere umut dolu normal doğum hikayesi

akbamu

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
19 Mayıs 2014
11
12
Hikayem biraz uzun umarım sıkılmadan okursunuz.

Bizim hikayemiz 21 aralık günü kızımın varlığını öğrenmemizle başladı. Kendisi o tarihte henüz 2-3 haftalıktı. İlk bebeğimiz olduğundan çok heyecanlandık, ben planlanan bir bebek olmasına rağmen öğrenince şok oldum, ilk birkaç gün kendime gelmekte bu durumu kabullenmekte zorlandım. Dile kolay anne olacaktım.

Bende eşimde doğal yaşamdan yana olduğumuzdan hemen doktora koşup kendimizi kasmak istemedik ve 6-7 haftalara kadar bekleme kararı aldık. Takriben bir ay kadar beklememiz gerekiyordu bekledik. Akabinde beklenen gün geldiğinde doktorumuza gidip bebişimizin kalp atışlarını dinledik.
Doktorumuz Aytekin Altıntaş, Adanada tanıdığımız tek doktordu kendisiyle ilgili pek de fikrimiz yoktu açıkçası ancak çok şanslıydık ki kendisiyle anlaşabileceğimizi henüz ilk muayeneden anlamıştık. Ayrıca bu ilk randevumuzda normal doğum taraftarı olduğunu eğer bir klinik bir sebep olmadan gönüllü sezaryen istersem bunu yapmayacağını eğer öyle düşünüyorsam şu anda başka bir doktora gitmem gerektiğini belirterek gönlümüzde taht kurmayı başarmıştı. Bu Adana için istisnai bir durumdu. Çünkü normal doğum yapmak istediğimden hem bulunduğum şehirde hem de yakın şehirlerde konuyu araştırdım. Bu kadar bu konunun arkasında olan başka bir doktor bulamadım. Öyle emindim ki doktorumdan sezeryan olman gerekiyor derse bunun klinik olarak bir zorunluluk olacağına gerçekten inanacaktım bu kadar güveniyordum. Bu inancın ve güvenin doğumumu kolaylaştırdığına inanıyorum.

Böylece gönlüme göre bir dokuz ay yaşadım. Bol bol spor-plates- yaptım, yürüyüş yaptım, çok ama çok dikkatli beslendim ve zaman su gibi aktı hamilelik denen kısacık süreci inanılmaz şekilde rahat sonlandırdım. Hiç kusmadım, mide bulantısı yaşamadım, ödemim olmadı, kabızlık vs yaşamadım mis gibi bitirdim hamileliğimi. Yani hamilelik süreci işin en kolayıydı.

Aylar ilerliyor ben her doktor randevumda bir şekilde konuyu doğuma getiriyor ve normal doğumla ilgili doktorumdan teyit almaya çalışarak gönlümü ferahlatmaya çalışıyordum. Çok komik bir süreçti söz gelimi eşimde normal doğuma katılabilir değil mi diye sorup Aytekin bey tabii dediğinde çıkardığım sonuç normal doğum yapabilirsin oluyor ve o ayı daha rahat geçiriyordum. Esasında çok da çektirmiştik kendisine.

Neticede 15 ağustos sabahı yani 38+5 de sabah güne normal bir şekilde başladım. Platesimi yaptım kahvaltı hazırladım eşimle birlikte yedik. Daha sonra ben elime kitabımı eşim bilgisayarını aldı ve dinlenmeye geçtik. Saat 11 civarı benden bişiler aktığını hissettim lavaboya geçtiğimde nişanımın geldiğini gördüm. Ancak bunun nişan olduğunu anlayamadım daha doğrusu kendimi öylesine sıradan hissediyordum ki konduramadım. Lavabodan çıkıp eşime nişan gelmiş olabilir dedim gelip bana sarıldı ve bebişimiz geliyor çok şükür dedi. Ne kadarda kolay kabullenmişti. Kendi kendime tabi demesi kolay doğuracak olan benim diyordum. İnternetten araştırma yapıp bunun nişan olabileceğini öğrenince daha doğrusu gerçeği kabullenmeye başlayınca doktorumu aradım. Doktorumuzla bir sonraki gün randevumuz vardı zaten bu gelişmeyi de paylaşınca hemen o gün hatta bir iki saat sonrası görüşmeye karar verdik.

Muayene sonrası doktorum doğumun başlamış olduğunu 2-3 cm açıklığın var olduğunu o akşam doğurma ihtimalimin de olduğunu ancak bu açıklıkla 4-5 gün kadar devam da edebileceğimi söyledi. Şaşkına dönmüştüm hiç konduramıyordum, kesin benim 4-5 gün sürer diyordum. Aytekin bey eve gidin ritmik bir sancınız olursa beni bilgilendirin dedi. Eve gittim hiç doğurmayacakmış gibi yemek pişirmeye devam ettim evi süpürdüm. Bu arada sanki adet olmuşum gibi sancılarım vardı hafif hafif yokluyordu ama konduramıyorum ya yoruldum herhalde o sebeple sancım oldu diyordum akşam saat 6-7 gibi yemeğe oturduğumuzda sancım rahatsız edici bir noktaya ulaşmıştı. Yemeği tam yiyemedim kalkıp duşa girdim. Duşta aklıma sancıların ritmik olup olmadığı düşüncesi geldi. Çıkınca saat tutmaya başladık eşimle birlikte. Saat artık 20:00-21:00 civarıydı ve sancıların 8 dk da bir geldiğini farkettik ve doktora haber vermemiz gerektiğini düşündük.

Doktorum il dışında olduğunu kendisini aradığımda hastaneye geçmemizi beni muayene edeceğini söyledi. Hastaneye son anda gitmek istediğim için inanılmaz derecede panik oldum. Kendi kafama göre henüz doğum başlamış olamazdı biz yanlış saymıştık sancıları saat bozuktu yada bunlar sancı değildi yanılmıştık bir şekilde bir hata vardı. Eğer şimdi hastaneye gidersem kesinlikle beni sezeryana alacaklardı. İşler kontrolümden çıkacaktı. Bu ve bunun gibi pekçok korku vardı kafamda. Kesinlikle hastaneye gitmek istemiyordum. Bunu doktoruma söyledim. Bana hastanede seni muayene edeceğim eğer doğum başlamamışsa geri göndereceğim merak etme dedi. Sakinleşmedim ama doktoruma karşı çıkacak cesaretimde yoktu açıkçası.

Neticede korka korka hastaneye geçtik saat artık 22:30 civarıydı. Hastanede doktorum muayene ettiğinde açıklığın 4 cm olduğunu doğumun başladığını hastaneye yatış yapmamız gerektiğini söyledi. Suni sancıyla sancımı tetikleyeceğini, çok yorulmamam için epidural uygulanması gerektiğini bildirdi. O anda biri bana hık dese ağlayacaktım. Film kopmuş müdahalesiz normal doğum şansım ellerimden akıp gitmişti. Suni sancı yapılacak ben bunu kaldıramayacağım ve sezeryan olacağım yahut epiduralle sakat kalacağım gibi gibi bir sürü korku beni ele geçirmişti. Yapmayın hiçbirşey istemiyorum diyecek cesaretimde yoktu. Sadece eve geri dönmek istiyordum. Çok tuhaf bir andı, kendimden beklenmeyecek bir şekilde kendimi korkuların kucağına bırakmıştım.

Yatağıma yerleştim sonkez birşeyler atıştırdım, 3-4 adet kuru hurma. Hurmaları yerken boğazıma birşeyler düğümleniyor göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Bu sırada doktorumun beraber çalıştığı tecrübeli bir ebe olduğunu öğrendik o geldi. Benimle biraz konuşup rahatlattı. Lavman yapıldı. Epidural takıldı ancak uyuşturucu iğne verilmedi. Kolumdan serumla suni sancı verilmeye başlandı. Bu esnada saat 1:00-1:30 olmuştu. Ebenin söylediğine göre suni sancı ile benim sancılarımın bir süre gözlenmesi belli bir seviyeye ulaşması gerekiyordu bu aşamadan sonra epidural yapılacaktı. Bu da bir saat kadar sürebilirdi. Bir saat dişinizi sıkın sonrasını zaten hissetmeyeceksiniz dedi. O bir, bir buçuk saat bana biraz zor geldi. Ancak dayanılmayacak gibi değildi. Bağırarak kendimi tüketmek istemiyordum. Canım sıkıldığında nst yi çözüp yürüyebiliyordum. Böyle böyle o saatleri tükettik. Ebe gelip tekrar kontrol ettiğinde açıklık 7-8 cm olmuştu. Saat 3 civarıydı. Beni uyuşturması gereken iğne o saat belime bağlı hortuma yapıldı. Sancıların düzeyi biraz düştü ancak halen hissedebiliyordum. Halbuki hiç hissetmemem gerekiyordu sanırım. Ebe doktorumu aramış ve doğum için çağırmıştı. Doktorum ayrılmadan önce beni çağırdığın andan itibaren 45 dk da hastanede olurum demişti ebe doktorumu çağırdığıma göre bir 45 dk daha dayanmam gerekecekti. Bu esnada doğumhane hazırlandı. O anda dahi sapkın bir inanışla eğer suni sancıyı kapatırlarsa doğum durur ve ben evime dönebilirim sanıyordum. Halen eve dönmek muhteşem hamileliğime bir hafta daha devam etmek istiyordum.

Halbuki ebem bana söylememiş suyum gelmiş bebek kanala girmiş çıkmak üzereymiş neredeyse doktorum yetişemeyecekmiş. Tabi benim haberim yok bunlardan. Daha sonra doğumhaneye geçtik ve sevgili doktorum geldi. Canım eşim bir an bile yalnız bırakmadı beni o da ameliyathane üniformasıyla boynunda fotoğraf makinasıyla doğumhanedeydi. Annemi panik olacağı zannıyla içeri almamışlardı. Doktorum bana sancı geldiğinde ıkın dedi. Bu dediğini 2-3 kez yaptık, ben hiçbirşey hissetmiyordum. Yani içimdeki o koca bebeğin aşağı doğru kaydığını hissetmem gerekirdi gibi geliyordu bana. Olmuyordu işte çekin şu suni sancıyı da eve döneyim halen bebeğimin zamana ihtiyacı var diye düşünüyordum. Sonra doktoruma hiçbişi olmuyor dedim. Olmuyorsa bu ne diye küçük bir tutam saç gösterdi bana. Bebeğimin saçıydı. O anı unutmamam o an gerçekten doğurduğumu hissettim geç de olsa.

Bir sonraki sancıda daha güçlü ıkındım ama halen bebek yoktu. Sonra doktorum eşime bu ıkınmada bebiş gelecek bakalım ilk pozunu yakalayabilecek misin dedi. Ben son kez olduğunu düşünerek var gücümle ittirdim bebeğimi o anda bacaklarımdan akan bir sıcaklık hissettim ve işte bebeğimi ilk o anda gördüm. Pek bir şey hissedemedim, donakalmak böyle birşeydi demekki. Donmuş gibiydim. Bebeğimiz doğumhaneyi inletiyordu gür sesiyle. Çocuk doktoru kontrollerini tamamlayınca hemşilere bebeği giydirdi. Kimse bebeği bana gösterme yahut her hikayede okuduğum gibi göğsüme bırakma gereği duymuyordu. Doktorum getirinde annesiyle tanışsın dedi. Getirip gögsüme bıraktılar ama nasıl sevmem gerektiğini anlayamadım. Sadece çok güzel çok güzel diyordum. Sonra alıp götürdüler bebişimi. Eşimde benden müsaade isteyip bebişle birlikte çıktı. Sonra dikişlerim tamamlandı ve bende odama geçtim. Artık sabah saat beşe geliyordu hepimiz çok yorgunduk ama ben ve eşim gözlerimizi hiç kırpmadan bebişimizi izliyoruk. Sanki ben gözümü ayırırsam nefes alamaz gibi geliyordu bana.

Doğuma ilişkin bir sürü kitap, bir sürü hikaye, yazı, makale okudum. Bu kadar kolay ve zevkli olacağını tahmin etmemiştim.
Evet doğum muhteşem bir süreçti. Ben çok korkak ve acı eşiği düşük bir insan olmama rağmen bunu başarmıştım. Ben ve eşim birlikte başarmıştık. Bu ikimizin de hayat boyu unutmayacağı muhteşem bir deneyim olmuştu.

Kendisi şakayla karışık benim tek fonksiyonum bebeğin yere düşmesine engel olmak dese de bu muhteşem anı yaşamamızı sağlayan bir diğer kişi doktorumdu. O gece boyunca il dışında bulunmasına rağmen sevgili doktorum 3 kez bizi kontrole gelmişti. Yanımıza çok tecrübeli bir ebe bırakmıştı. Sadece doğum anında değil hamileliğim boyunca da hem felaket tellallığı yapmamış hem de gerekli konularda gerektiğince beni uyararak dikkatli olmamı sağlamıştı. Şimdi başka bir şehirde yaşasam da tekrar bebek düşündüğümde yine kendisi kontrolünde bu muhteşem süreci yaşamalıyım diye düşünüyorum.

Normal doğuma gelince pek çok doğum hikayesinde okuduğum gibi hakikaten muhteşem bir tecrübeydi. Bunu bu kadar muhteşem yaşayabilmek için insanın kendisine vücuduna kendisini yaratana inanması, kendi doğasında bunun var olduğunu şuan şu satırları okurken biz belki yüzler belki binlerce kadının bir yerlerde doğurduğunu düşünmesi ve kendisini bu akışa bırakması şart. Bunu isteyen bir doktor ve tüm bu süreçte nazını çekebilecek candan kandan biri olması çok önemli. Benim eşim bu görevi üstlenmişti. Önyargılardan kurtulup çok ama çok kolay olacağına inanmak çok önemli. Tüm bunlar bir araya gelip doğum gerçekleştiğinde insan kendisini gerçekten bir şeyleri başarmış gibi hissediyor.
Öylesine bir şey işte.
Darısı tüm hamilelerin başına.
 
Son düzenleme:
Hikayem biraz uzun umarım sıkılmadan okursunuz.

Bizim hikayemiz 21 aralık günü kızımın varlığını öğrenmemizle başladı. Kendisi o tarihte henüz 2-3 haftalıktı. İlk bebeğimiz olduğundan çok heyecanlandık, ben planlanan bir bebek olmasına rağmen öğrenince şok oldum, ilk birkaç gün kendime gelmekte bu durumu kabullenmekte zorlandım. Dile kolay anne olacaktım.

Bende eşimde doğal yaşamdan yana olduğumuzdan hemen doktora koşup kendimizi kasmak istemedik ve 6-7 haftalara kadar bekleme kararı aldık. Takriben bir ay kadar beklememiz gerekiyordu bekledik. Akabinde beklenen gün geldiğinde doktorumuza gidip bebişimizin kalp atışlarını dinledik.
Doktorumuz Aytekin Altıntaş, Adanada tanıdığımız tek doktordu kendisiyle ilgili pek de fikrimiz yoktu açıkçası ancak çok şanslıydık ki kendisiyle anlaşabileceğimizi henüz ilk muayeneden anlamıştık. Ayrıca bu ilk randevumuzda normal doğum taraftarı olduğunu eğer bir klinik bir sebep olmadan gönüllü sezaryen istersem bunu yapmayacağını eğer öyle düşünüyorsam şu anda başka bir doktora gitmem gerektiğini belirterek gönlümüzde taht kurmayı başarmıştı. Bu Adana için istisnai bir durumdu. Çünkü normal doğum yapmak istediğimden hem bulunduğum şehirde hem de yakın şehirlerde konuyu araştırdım. Bu kadar bu konunun arkasında olan başka bir doktor bulamadım. Öyle emindim ki doktorumdan sezeryan olman gerekiyor derse bunun klinik olarak bir zorunluluk olacağına gerçekten inanacaktım bu kadar güveniyordum. Bu inancın ve güvenin doğumumu kolaylaştırdığına inanıyorum.

Böylece gönlüme göre bir dokuz ay yaşadım. Bol bol spor-plates- yaptım, yürüyüş yaptım, çok ama çok dikkatli beslendim ve zaman su gibi aktı hamilelik denen kısacık süreci inanılmaz şekilde rahat sonlandırdım. Hiç kusmadım, mide bulantısı yaşamadım, ödemim olmadı, kabızlık vs yaşamadım mis gibi bitirdim hamileliğimi. Yani hamilelik süreci işin en kolayıydı.

Aylar ilerliyor ben her doktor randevumda bir şekilde konuyu doğuma getiriyor ve normal doğumla ilgili doktorumdan teyit almaya çalışarak gönlümü ferahlatmaya çalışıyordum. Çok komik bir süreçti söz gelimi eşimde normal doğuma katılabilir değil mi diye sorup Aytekin bey tabii dediğinde çıkardığım sonuç normal doğum yapabilirsin oluyor ve o ayı daha rahat geçiriyordum. Esasında çok da çektirmiştik kendisine.

Neticede 15 ağustos sabahı yani 38+5 de sabah güne normal bir şekilde başladım. Platesimi yaptım kahvaltı hazırladım eşimle birlikte yedik. Daha sonra ben elime kitabımı eşim bilgisayarını aldı ve dinlenmeye geçtik. Saat 11 civarı benden bişiler aktığını hissettim lavaboya geçtiğimde nişanımın geldiğini gördüm. Ancak bunun nişan olduğunu anlayamadım daha doğrusu kendimi öylesine sıradan hissediyordum ki konduramadım. Lavabodan çıkıp eşime nişan gelmiş olabilir dedim gelip bana sarıldı ve bebişimiz geliyor çok şükür dedi. Ne kadarda kolay kabullenmişti. Kendi kendime tabi demesi kolay doğuracak olan benim diyordum. İnternetten araştırma yapıp bunun nişan olabileceğini öğrenince daha doğrusu gerçeği kabullenmeye başlayınca doktorumu aradım. Doktorumuzla bir sonraki gün randevumuz vardı zaten bu gelişmeyi de paylaşınca hemen o gün hatta bir iki saat sonrası görüşmeye karar verdik.

Muayene sonrası doktorum doğumun başlamış olduğunu 2-3 cm açıklığın var olduğunu o akşam doğurma ihtimalimin de olduğunu ancak bu açıklıkla 4-5 gün kadar devam da edebileceğimi söyledi. Şaşkına dönmüştüm hiç konduramıyordum, kesin benim 4-5 gün sürer diyordum. Aytekin bey eve gidin ritmik bir sancınız olursa beni bilgilendirin dedi. Eve gittim hiç doğurmayacakmış gibi yemek pişirmeye devam ettim evi süpürdüm. Bu arada sanki adet olmuşum gibi sancılarım vardı hafif hafif yokluyordu ama konduramıyorum ya yoruldum herhalde o sebeple sancım oldu diyordum akşam saat 6-7 gibi yemeğe oturduğumuzda sancım rahatsız edici bir noktaya ulaşmıştı. Yemeği tam yiyemedim kalkıp duşa girdim. Duşta aklıma sancıların ritmik olup olmadığı düşüncesi geldi. Çıkınca saat tutmaya başladık eşimle birlikte. Saat artık 20:00-21:00 civarıydı ve sancıların 8 dk da bir geldiğini farkettik ve doktora haber vermemiz gerektiğini düşündük.

Doktorum il dışında olduğunu kendisini aradığımda hastaneye geçmemizi beni muayene edeceğini söyledi. Hastaneye son anda gitmek istediğim için inanılmaz derecede panik oldum. Kendi kafama göre henüz doğum başlamış olamazdı biz yanlış saymıştık sancıları saat bozuktu yada bunlar sancı değildi yanılmıştık bir şekilde bir hata vardı. Eğer şimdi hastaneye gidersem kesinlikle beni sezeryana alacaklardı. İşler kontrolümden çıkacaktı. Bu ve bunun gibi pekçok korku vardı kafamda. Kesinlikle hastaneye gitmek istemiyordum. Bunu doktoruma söyledim. Bana hastanede seni muayene edeceğim eğer doğum başlamamışsa geri göndereceğim merak etme dedi. Sakinleşmedim ama doktoruma karşı çıkacak cesaretimde yoktu açıkçası.

Neticede korka korka hastaneye geçtik saat artık 22:30 civarıydı. Hastanede doktorum muayene ettiğinde açıklığın 4 cm olduğunu doğumun başladığını hastaneye yatış yapmamız gerektiğini söyledi. Suni sancıyla sancımı tetikleyeceğini, çok yorulmamam için epidural uygulanması gerektiğini bildirdi. O anda biri bana hık dese ağlayacaktım. Film kopmuş müdahalesiz normal doğum şansım ellerimden akıp gitmişti. Suni sancı yapılacak ben bunu kaldıramayacağım ve sezeryan olacağım yahut epiduralle sakat kalacağım gibi gibi bir sürü korku beni ele geçirmişti. Yapmayın hiçbirşey istemiyorum diyecek cesaretimde yoktu. Sadece eve geri dönmek istiyordum. Çok tuhaf bir andı, kendimden beklenmeyecek bir şekilde kendimi korkuların kucağına bırakmıştım.

Yatağıma yerleştim sonkez birşeyler atıştırdım, 3-4 adet kuru hurma. Hurmaları yerken boğazıma birşeyler düğümleniyor göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Bu sırada doktorumun beraber çalıştığı tecrübeli bir ebe olduğunu öğrendik o geldi. Benimle biraz konuşup rahatlattı. Lavman yapıldı. Epidural takıldı ancak uyuşturucu iğne verilmedi. Kolumdan serumla suni sancı verilmeye başlandı. Bu esnada saat 1:00-1:30 olmuştu. Ebenin söylediğine göre suni sancı ile benim sancılarımın bir süre gözlenmesi belli bir seviyeye ulaşması gerekiyordu bu aşamadan sonra epidural yapılacaktı. Bu da bir saat kadar sürebilirdi. Bir saat dişinizi sıkın sonrasını zaten hissetmeyeceksiniz dedi. O bir, bir buçuk saat bana biraz zor geldi. Ancak dayanılmayacak gibi değildi. Bağırarak kendimi tüketmek istemiyordum. Canım sıkıldığında nst yi çözüp yürüyebiliyordum. Böyle böyle o saatleri tükettik. Ebe gelip tekrar kontrol ettiğinde açıklık 7-8 cm olmuştu. Saat 3 civarıydı. Beni uyuşturması gereken iğne o saat belime bağlı hortuma yapıldı. Sancıların düzeyi biraz düştü ancak halen hissedebiliyordum. Halbuki hiç hissetmemem gerekiyordu sanırım. Ebe doktorumu aramış ve doğum için çağırmıştı. Doktorum ayrılmadan önce beni çağırdığın andan itibaren 45 dk da hastanede olurum demişti ebe doktorumu çağırdığıma göre bir 45 dk daha dayanmam gerekecekti. Bu esnada doğumhane hazırlandı. O anda dahi sapkın bir inanışla eğer suni sancıyı kapatırlarsa doğum durur ve ben evime dönebilirim sanıyordum. Halen eve dönmek muhteşem hamileliğime bir hafta daha devam etmek istiyordum.

Halbuki ebem bana söylememiş suyum gelmiş bebek kanala girmiş çıkmak üzereymiş neredeyse doktorum yetişemeyecekmiş. Tabi benim haberim yok bunlardan. Daha sonra doğumhaneye geçtik ve sevgili doktorum geldi. Canım eşim bir an bile yalnız bırakmadı beni o da ameliyathane üniformasıyla boynunda fotoğraf makinasıyla doğumhanedeydi. Annemi panik olacağı zannıyla içeri almamışlardı. Doktorum bana sancı geldiğinde ıkın dedi. Bu dediğini 2-3 kez yaptık, ben hiçbirşey hissetmiyordum. Yani içimdeki o koca bebeğin aşağı doğru kaydığını hissetmem gerekirdi gibi geliyordu bana. Olmuyordu işte çekin şu suni sancıyı da eve döneyim halen bebeğimin zamana ihtiyacı var diye düşünüyordum. Sonra doktoruma hiçbişi olmuyor dedim. Olmuyorsa bu ne diye küçük bir tutam saç gösterdi bana. Bebeğimin saçıydı. O anı unutmamam o an gerçekten doğurduğumu hissettim geç de olsa.

Bir sonraki sancıda daha güçlü ıkındım ama halen bebek yoktu. Sonra doktorum eşime bu ıkınmada bebiş gelecek bakalım ilk pozunu yakalayabilecek misin dedi. Ben son kez olduğunu düşünerek var gücümle ittirdim bebeğimi o anda bacaklarımdan akan bir sıcaklık hissettim ve işte bebeğimi ilk o anda gördüm. Pek bir şey hissedemedim, donakalmak böyle birşeydi demekki. Donmuş gibiydim. Bebeğimiz doğumhaneyi inletiyordu gür sesiyle. Çocuk doktoru kontrollerini tamamlayınca hemşilere bebeği giydirdi. Kimse bebeği bana gösterme yahut her hikayede okuduğum gibi göğsüme bırakma gereği duymuyordu. Doktorum getirinde annesiyle tanışsın dedi. Getirip gögsüme bıraktılar ama nasıl sevmem gerektiğini anlayamadım. Sadece çok güzel çok güzel diyordum. Sonra alıp götürdüler bebişimi. Eşimde benden müsaade isteyip bebişle birlikte çıktı. Sonra dikişlerim tamamlandı ve bende odama geçtim. Artık sabah saat beşe geliyordu hepimiz çok yorgunduk ama ben ve eşim gözlerimizi hiç kırpmadan bebişimizi izliyoruk. Sanki ben gözümü ayırırsam nefes alamaz gibi geliyordu bana.

Doğuma ilişkin bir sürü kitap, bir sürü hikaye, yazı, makale okudum. Bu kadar kolay ve zevkli olacağını tahmin etmemiştim.
Evet doğum muhteşem bir süreçti. Ben çok korkak ve acı eşiği düşük bir insan olmama rağmen bunu başarmıştım. Ben ve eşim birlikte başarmıştık. Bu ikimizin de hayat boyu unutmayacağı muhteşem bir deneyim olmuştu.

Kendisi şakayla karışık benim tek fonksiyonum bebeğin yere düşmesine engel olmak dese de bu muhteşem anı yaşamamızı sağlayan bir diğer kişi doktorumdu. O gece boyunca il dışında bulunmasına rağmen sevgili doktorum 3 kez bizi kontrole gelmişti. Yanımıza çok tecrübeli bir ebe bırakmıştı. Sadece doğum anında değil hamileliğim boyunca da hem felaket tellallığı yapmamış hem de gerekli konularda gerektiğince beni uyararak dikkatli olmamı sağlamıştı. Şimdi başka bir şehirde yaşasam da tekrar bebek düşündüğümde yine kendisi kontrolünde bu muhteşem süreci yaşamalıyım diye düşünüyorum.

Normal doğuma gelince pek çok doğum hikayesinde okuduğum gibi hakikaten muhteşem bir tecrübeydi. Bunu bu kadar muhteşem yaşayabilmek için insanın kendisine vücuduna kendisini yaratana inanması, kendi doğasında bunun var olduğunu şuan şu satırları okurken biz belki yüzler belki binlerce kadının bir yerlerde doğurduğunu düşünmesi ve kendisini bu akışa bırakması şart. Bunu isteyen bir doktor ve tüm bu süreçte nazını çekebilecek candan kandan biri olması çok önemli. Benim eşim bu görevi üstlenmişti. Önyargılardan kurtulup çok ama çok kolay olacağına inanmak çok önemli. Tüm bunlar bir araya gelip doğum gerçekleştiğinde insan kendisini gerçekten bir şeyleri başarmış gibi hissediyor.
Öylesine bir şey işte.
Darısı tüm hamilelerin başına.

Amin cnm Amin, darisi tüm hamilelerin basina ve bu Mutluluklar isteyen bütün Kadinlarin basina insAllah, Rabbim kimseyi bu güzeliklerden mucizelerden mahrum birakmasin insAllah...

o kadar güzel anlatmissinizki, Resmen filime bakar gibi hayal ettim hikayenizi okurken :) bu arada bebegi anne gögüsüne koymalari gerekiyordu, bebek dogar dogmaz ilk anne kokusunu cekmeliki annesini melegini tanisin, ztn bebekler annesini kokusundan tanirlar :) bende cok okuyorum okumayi seven bir insanim ve söyle okumustum bir yazida, anne dogumdan sonra duşunu alabilir ama sabun sampuan fln kullanmasinki, bebek annesinin dogal kokusunu almali ilk günlerde :)

neyse tbk ederim Rabbim meleginizin bahtinida kaderinide güzel yazsin insAllah Allah bagislasin cnm
 
canım doktor çok öemli şu son yıllar da doktorlar hep sezeryan yanlısı oluyor. keselimde olsun bitsin diye. sizin kide biraz büyümüş ama bende normal doğum yaptım.
Hikayem biraz uzun umarım sıkılmadan okursunuz.

Bizim hikayemiz 21 aralık günü kızımın varlığını öğrenmemizle başladı. Kendisi o tarihte henüz 2-3 haftalıktı. İlk bebeğimiz olduğundan çok heyecanlandık, ben planlanan bir bebek olmasına rağmen öğrenince şok oldum, ilk birkaç gün kendime gelmekte bu durumu kabullenmekte zorlandım. Dile kolay anne olacaktım.

Bende eşimde doğal yaşamdan yana olduğumuzdan hemen doktora koşup kendimizi kasmak istemedik ve 6-7 haftalara kadar bekleme kararı aldık. Takriben bir ay kadar beklememiz gerekiyordu bekledik. Akabinde beklenen gün geldiğinde doktorumuza gidip bebişimizin kalp atışlarını dinledik.
Doktorumuz Aytekin Altıntaş, Adanada tanıdığımız tek doktordu kendisiyle ilgili pek de fikrimiz yoktu açıkçası ancak çok şanslıydık ki kendisiyle anlaşabileceğimizi henüz ilk muayeneden anlamıştık. Ayrıca bu ilk randevumuzda normal doğum taraftarı olduğunu eğer bir klinik bir sebep olmadan gönüllü sezaryen istersem bunu yapmayacağını eğer öyle düşünüyorsam şu anda başka bir doktora gitmem gerektiğini belirterek gönlümüzde taht kurmayı başarmıştı. Bu Adana için istisnai bir durumdu. Çünkü normal doğum yapmak istediğimden hem bulunduğum şehirde hem de yakın şehirlerde konuyu araştırdım. Bu kadar bu konunun arkasında olan başka bir doktor bulamadım. Öyle emindim ki doktorumdan sezeryan olman gerekiyor derse bunun klinik olarak bir zorunluluk olacağına gerçekten inanacaktım bu kadar güveniyordum. Bu inancın ve güvenin doğumumu kolaylaştırdığına inanıyorum.

Böylece gönlüme göre bir dokuz ay yaşadım. Bol bol spor-plates- yaptım, yürüyüş yaptım, çok ama çok dikkatli beslendim ve zaman su gibi aktı hamilelik denen kısacık süreci inanılmaz şekilde rahat sonlandırdım. Hiç kusmadım, mide bulantısı yaşamadım, ödemim olmadı, kabızlık vs yaşamadım mis gibi bitirdim hamileliğimi. Yani hamilelik süreci işin en kolayıydı.

Aylar ilerliyor ben her doktor randevumda bir şekilde konuyu doğuma getiriyor ve normal doğumla ilgili doktorumdan teyit almaya çalışarak gönlümü ferahlatmaya çalışıyordum. Çok komik bir süreçti söz gelimi eşimde normal doğuma katılabilir değil mi diye sorup Aytekin bey tabii dediğinde çıkardığım sonuç normal doğum yapabilirsin oluyor ve o ayı daha rahat geçiriyordum. Esasında çok da çektirmiştik kendisine.

Neticede 15 ağustos sabahı yani 38+5 de sabah güne normal bir şekilde başladım. Platesimi yaptım kahvaltı hazırladım eşimle birlikte yedik. Daha sonra ben elime kitabımı eşim bilgisayarını aldı ve dinlenmeye geçtik. Saat 11 civarı benden bişiler aktığını hissettim lavaboya geçtiğimde nişanımın geldiğini gördüm. Ancak bunun nişan olduğunu anlayamadım daha doğrusu kendimi öylesine sıradan hissediyordum ki konduramadım. Lavabodan çıkıp eşime nişan gelmiş olabilir dedim gelip bana sarıldı ve bebişimiz geliyor çok şükür dedi. Ne kadarda kolay kabullenmişti. Kendi kendime tabi demesi kolay doğuracak olan benim diyordum. İnternetten araştırma yapıp bunun nişan olabileceğini öğrenince daha doğrusu gerçeği kabullenmeye başlayınca doktorumu aradım. Doktorumuzla bir sonraki gün randevumuz vardı zaten bu gelişmeyi de paylaşınca hemen o gün hatta bir iki saat sonrası görüşmeye karar verdik.

Muayene sonrası doktorum doğumun başlamış olduğunu 2-3 cm açıklığın var olduğunu o akşam doğurma ihtimalimin de olduğunu ancak bu açıklıkla 4-5 gün kadar devam da edebileceğimi söyledi. Şaşkına dönmüştüm hiç konduramıyordum, kesin benim 4-5 gün sürer diyordum. Aytekin bey eve gidin ritmik bir sancınız olursa beni bilgilendirin dedi. Eve gittim hiç doğurmayacakmış gibi yemek pişirmeye devam ettim evi süpürdüm. Bu arada sanki adet olmuşum gibi sancılarım vardı hafif hafif yokluyordu ama konduramıyorum ya yoruldum herhalde o sebeple sancım oldu diyordum akşam saat 6-7 gibi yemeğe oturduğumuzda sancım rahatsız edici bir noktaya ulaşmıştı. Yemeği tam yiyemedim kalkıp duşa girdim. Duşta aklıma sancıların ritmik olup olmadığı düşüncesi geldi. Çıkınca saat tutmaya başladık eşimle birlikte. Saat artık 20:00-21:00 civarıydı ve sancıların 8 dk da bir geldiğini farkettik ve doktora haber vermemiz gerektiğini düşündük.

Doktorum il dışında olduğunu kendisini aradığımda hastaneye geçmemizi beni muayene edeceğini söyledi. Hastaneye son anda gitmek istediğim için inanılmaz derecede panik oldum. Kendi kafama göre henüz doğum başlamış olamazdı biz yanlış saymıştık sancıları saat bozuktu yada bunlar sancı değildi yanılmıştık bir şekilde bir hata vardı. Eğer şimdi hastaneye gidersem kesinlikle beni sezeryana alacaklardı. İşler kontrolümden çıkacaktı. Bu ve bunun gibi pekçok korku vardı kafamda. Kesinlikle hastaneye gitmek istemiyordum. Bunu doktoruma söyledim. Bana hastanede seni muayene edeceğim eğer doğum başlamamışsa geri göndereceğim merak etme dedi. Sakinleşmedim ama doktoruma karşı çıkacak cesaretimde yoktu açıkçası.

Neticede korka korka hastaneye geçtik saat artık 22:30 civarıydı. Hastanede doktorum muayene ettiğinde açıklığın 4 cm olduğunu doğumun başladığını hastaneye yatış yapmamız gerektiğini söyledi. Suni sancıyla sancımı tetikleyeceğini, çok yorulmamam için epidural uygulanması gerektiğini bildirdi. O anda biri bana hık dese ağlayacaktım. Film kopmuş müdahalesiz normal doğum şansım ellerimden akıp gitmişti. Suni sancı yapılacak ben bunu kaldıramayacağım ve sezeryan olacağım yahut epiduralle sakat kalacağım gibi gibi bir sürü korku beni ele geçirmişti. Yapmayın hiçbirşey istemiyorum diyecek cesaretimde yoktu. Sadece eve geri dönmek istiyordum. Çok tuhaf bir andı, kendimden beklenmeyecek bir şekilde kendimi korkuların kucağına bırakmıştım.

Yatağıma yerleştim sonkez birşeyler atıştırdım, 3-4 adet kuru hurma. Hurmaları yerken boğazıma birşeyler düğümleniyor göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Bu sırada doktorumun beraber çalıştığı tecrübeli bir ebe olduğunu öğrendik o geldi. Benimle biraz konuşup rahatlattı. Lavman yapıldı. Epidural takıldı ancak uyuşturucu iğne verilmedi. Kolumdan serumla suni sancı verilmeye başlandı. Bu esnada saat 1:00-1:30 olmuştu. Ebenin söylediğine göre suni sancı ile benim sancılarımın bir süre gözlenmesi belli bir seviyeye ulaşması gerekiyordu bu aşamadan sonra epidural yapılacaktı. Bu da bir saat kadar sürebilirdi. Bir saat dişinizi sıkın sonrasını zaten hissetmeyeceksiniz dedi. O bir, bir buçuk saat bana biraz zor geldi. Ancak dayanılmayacak gibi değildi. Bağırarak kendimi tüketmek istemiyordum. Canım sıkıldığında nst yi çözüp yürüyebiliyordum. Böyle böyle o saatleri tükettik. Ebe gelip tekrar kontrol ettiğinde açıklık 7-8 cm olmuştu. Saat 3 civarıydı. Beni uyuşturması gereken iğne o saat belime bağlı hortuma yapıldı. Sancıların düzeyi biraz düştü ancak halen hissedebiliyordum. Halbuki hiç hissetmemem gerekiyordu sanırım. Ebe doktorumu aramış ve doğum için çağırmıştı. Doktorum ayrılmadan önce beni çağırdığın andan itibaren 45 dk da hastanede olurum demişti ebe doktorumu çağırdığıma göre bir 45 dk daha dayanmam gerekecekti. Bu esnada doğumhane hazırlandı. O anda dahi sapkın bir inanışla eğer suni sancıyı kapatırlarsa doğum durur ve ben evime dönebilirim sanıyordum. Halen eve dönmek muhteşem hamileliğime bir hafta daha devam etmek istiyordum.

Halbuki ebem bana söylememiş suyum gelmiş bebek kanala girmiş çıkmak üzereymiş neredeyse doktorum yetişemeyecekmiş. Tabi benim haberim yok bunlardan. Daha sonra doğumhaneye geçtik ve sevgili doktorum geldi. Canım eşim bir an bile yalnız bırakmadı beni o da ameliyathane üniformasıyla boynunda fotoğraf makinasıyla doğumhanedeydi. Annemi panik olacağı zannıyla içeri almamışlardı. Doktorum bana sancı geldiğinde ıkın dedi. Bu dediğini 2-3 kez yaptık, ben hiçbirşey hissetmiyordum. Yani içimdeki o koca bebeğin aşağı doğru kaydığını hissetmem gerekirdi gibi geliyordu bana. Olmuyordu işte çekin şu suni sancıyı da eve döneyim halen bebeğimin zamana ihtiyacı var diye düşünüyordum. Sonra doktoruma hiçbişi olmuyor dedim. Olmuyorsa bu ne diye küçük bir tutam saç gösterdi bana. Bebeğimin saçıydı. O anı unutmamam o an gerçekten doğurduğumu hissettim geç de olsa.

Bir sonraki sancıda daha güçlü ıkındım ama halen bebek yoktu. Sonra doktorum eşime bu ıkınmada bebiş gelecek bakalım ilk pozunu yakalayabilecek misin dedi. Ben son kez olduğunu düşünerek var gücümle ittirdim bebeğimi o anda bacaklarımdan akan bir sıcaklık hissettim ve işte bebeğimi ilk o anda gördüm. Pek bir şey hissedemedim, donakalmak böyle birşeydi demekki. Donmuş gibiydim. Bebeğimiz doğumhaneyi inletiyordu gür sesiyle. Çocuk doktoru kontrollerini tamamlayınca hemşilere bebeği giydirdi. Kimse bebeği bana gösterme yahut her hikayede okuduğum gibi göğsüme bırakma gereği duymuyordu. Doktorum getirinde annesiyle tanışsın dedi. Getirip gögsüme bıraktılar ama nasıl sevmem gerektiğini anlayamadım. Sadece çok güzel çok güzel diyordum. Sonra alıp götürdüler bebişimi. Eşimde benden müsaade isteyip bebişle birlikte çıktı. Sonra dikişlerim tamamlandı ve bende odama geçtim. Artık sabah saat beşe geliyordu hepimiz çok yorgunduk ama ben ve eşim gözlerimizi hiç kırpmadan bebişimizi izliyoruk. Sanki ben gözümü ayırırsam nefes alamaz gibi geliyordu bana.

Doğuma ilişkin bir sürü kitap, bir sürü hikaye, yazı, makale okudum. Bu kadar kolay ve zevkli olacağını tahmin etmemiştim.
Evet doğum muhteşem bir süreçti. Ben çok korkak ve acı eşiği düşük bir insan olmama rağmen bunu başarmıştım. Ben ve eşim birlikte başarmıştık. Bu ikimizin de hayat boyu unutmayacağı muhteşem bir deneyim olmuştu.

Kendisi şakayla karışık benim tek fonksiyonum bebeğin yere düşmesine engel olmak dese de bu muhteşem anı yaşamamızı sağlayan bir diğer kişi doktorumdu. O gece boyunca il dışında bulunmasına rağmen sevgili doktorum 3 kez bizi kontrole gelmişti. Yanımıza çok tecrübeli bir ebe bırakmıştı. Sadece doğum anında değil hamileliğim boyunca da hem felaket tellallığı yapmamış hem de gerekli konularda gerektiğince beni uyararak dikkatli olmamı sağlamıştı. Şimdi başka bir şehirde yaşasam da tekrar bebek düşündüğümde yine kendisi kontrolünde bu muhteşem süreci yaşamalıyım diye düşünüyorum.

Normal doğuma gelince pek çok doğum hikayesinde okuduğum gibi hakikaten muhteşem bir tecrübeydi. Bunu bu kadar muhteşem yaşayabilmek için insanın kendisine vücuduna kendisini yaratana inanması, kendi doğasında bunun var olduğunu şuan şu satırları okurken biz belki yüzler belki binlerce kadının bir yerlerde doğurduğunu düşünmesi ve kendisini bu akışa bırakması şart. Bunu isteyen bir doktor ve tüm bu süreçte nazını çekebilecek candan kandan biri olması çok önemli. Benim eşim bu görevi üstlenmişti. Önyargılardan kurtulup çok ama çok kolay olacağına inanmak çok önemli. Tüm bunlar bir araya gelip doğum gerçekleştiğinde insan kendisini gerçekten bir şeyleri başarmış gibi hissediyor.
Öylesine bir şey işte.
Darısı tüm hamilelerin başına.
 
teşekkür ederim iyi dilekleriniz için
umarım herkesin gönlüne göre olur herşey Allh hepimizin bebeklerini bağışlasın
 
Amin cnm Amin, darisi tüm hamilelerin basina ve bu Mutluluklar isteyen bütün Kadinlarin basina insAllah, Rabbim kimseyi bu güzeliklerden mucizelerden mahrum birakmasin insAllah...

o kadar güzel anlatmissinizki, Resmen filime bakar gibi hayal ettim hikayenizi okurken :) bu arada bebegi anne gögüsüne koymalari gerekiyordu, bebek dogar dogmaz ilk anne kokusunu cekmeliki annesini melegini tanisin, ztn bebekler annesini kokusundan tanirlar :) bende cok okuyorum okumayi seven bir insanim ve söyle okumustum bir yazida, anne dogumdan sonra duşunu alabilir ama sabun sampuan fln kullanmasinki, bebek annesinin dogal kokusunu almali ilk günlerde :)

neyse tbk ederim Rabbim meleginizin bahtinida kaderinide güzel yazsin insAllah Allah bagislasin cnm

bebeği hemen gögsüme koymamalarının sebebi hamilelik sırasında bebeğimin akciğerlerinde bir problem olduğundan şüphelendiklerinden dolayı doğumhanede bekleyen çocuk doktoruna teslim etmeleriydi.
doktorum çocuk doktoruna bebek şimdi gelecek nefes alamayabilir hazırlıklı olun dedi hatta
şükür kızım ortalığı inletti sesiyle :)
 
bebeği hemen gögsüme koymamalarının sebebi hamilelik sırasında bebeğimin akciğerlerinde bir problem olduğundan şüphelendiklerinden dolayı doğumhanede bekleyen çocuk doktoruna teslim etmeleriydi.
doktorum çocuk doktoruna bebek şimdi gelecek nefes alamayabilir hazırlıklı olun dedi hatta
şükür kızım ortalığı inletti sesiyle :)

ohh cok sükür cnm darisi bizim basimiza :)
 
bayılıyorum uzun hikayelere:)çok güzel,Rabbim anneli babalı büyütsün bebşinizi:)
 
böyle pozitif öyküleri okudukça normal doğum tecrübem olmasına rağmen şu son günlerimdeki korkularımdan az da olsa sıyrılıyorum. maşallah çok güzel anlatmışsınız. :KK34:
 
Allah anneli babalı büyütmek nasip etsin bebeklerinizi allah sağğlim kucaklamayı nasip etsin
mgulec ikinci doğum birinciden kolaydır diyorlar ben birinciyi de rahat atlattım ikinci de doktoruma yetişemezsem diye korkuyorum umarım senin ikinci doğumunda birinciden kolay geçer.
 
Hikayem biraz uzun umarım sıkılmadan okursunuz.

Bizim hikayemiz 21 aralık günü kızımın varlığını öğrenmemizle başladı. Kendisi o tarihte henüz 2-3 haftalıktı. İlk bebeğimiz olduğundan çok heyecanlandık, ben planlanan bir bebek olmasına rağmen öğrenince şok oldum, ilk birkaç gün kendime gelmekte bu durumu kabullenmekte zorlandım. Dile kolay anne olacaktım.

Bende eşimde doğal yaşamdan yana olduğumuzdan hemen doktora koşup kendimizi kasmak istemedik ve 6-7 haftalara kadar bekleme kararı aldık. Takriben bir ay kadar beklememiz gerekiyordu bekledik. Akabinde beklenen gün geldiğinde doktorumuza gidip bebişimizin kalp atışlarını dinledik.
Doktorumuz Aytekin Altıntaş, Adanada tanıdığımız tek doktordu kendisiyle ilgili pek de fikrimiz yoktu açıkçası ancak çok şanslıydık ki kendisiyle anlaşabileceğimizi henüz ilk muayeneden anlamıştık. Ayrıca bu ilk randevumuzda normal doğum taraftarı olduğunu eğer bir klinik bir sebep olmadan gönüllü sezaryen istersem bunu yapmayacağını eğer öyle düşünüyorsam şu anda başka bir doktora gitmem gerektiğini belirterek gönlümüzde taht kurmayı başarmıştı. Bu Adana için istisnai bir durumdu. Çünkü normal doğum yapmak istediğimden hem bulunduğum şehirde hem de yakın şehirlerde konuyu araştırdım. Bu kadar bu konunun arkasında olan başka bir doktor bulamadım. Öyle emindim ki doktorumdan sezeryan olman gerekiyor derse bunun klinik olarak bir zorunluluk olacağına gerçekten inanacaktım bu kadar güveniyordum. Bu inancın ve güvenin doğumumu kolaylaştırdığına inanıyorum.

Böylece gönlüme göre bir dokuz ay yaşadım. Bol bol spor-plates- yaptım, yürüyüş yaptım, çok ama çok dikkatli beslendim ve zaman su gibi aktı hamilelik denen kısacık süreci inanılmaz şekilde rahat sonlandırdım. Hiç kusmadım, mide bulantısı yaşamadım, ödemim olmadı, kabızlık vs yaşamadım mis gibi bitirdim hamileliğimi. Yani hamilelik süreci işin en kolayıydı.

Aylar ilerliyor ben her doktor randevumda bir şekilde konuyu doğuma getiriyor ve normal doğumla ilgili doktorumdan teyit almaya çalışarak gönlümü ferahlatmaya çalışıyordum. Çok komik bir süreçti söz gelimi eşimde normal doğuma katılabilir değil mi diye sorup Aytekin bey tabii dediğinde çıkardığım sonuç normal doğum yapabilirsin oluyor ve o ayı daha rahat geçiriyordum. Esasında çok da çektirmiştik kendisine.

Neticede 15 ağustos sabahı yani 38+5 de sabah güne normal bir şekilde başladım. Platesimi yaptım kahvaltı hazırladım eşimle birlikte yedik. Daha sonra ben elime kitabımı eşim bilgisayarını aldı ve dinlenmeye geçtik. Saat 11 civarı benden bişiler aktığını hissettim lavaboya geçtiğimde nişanımın geldiğini gördüm. Ancak bunun nişan olduğunu anlayamadım daha doğrusu kendimi öylesine sıradan hissediyordum ki konduramadım. Lavabodan çıkıp eşime nişan gelmiş olabilir dedim gelip bana sarıldı ve bebişimiz geliyor çok şükür dedi. Ne kadarda kolay kabullenmişti. Kendi kendime tabi demesi kolay doğuracak olan benim diyordum. İnternetten araştırma yapıp bunun nişan olabileceğini öğrenince daha doğrusu gerçeği kabullenmeye başlayınca doktorumu aradım. Doktorumuzla bir sonraki gün randevumuz vardı zaten bu gelişmeyi de paylaşınca hemen o gün hatta bir iki saat sonrası görüşmeye karar verdik.

Muayene sonrası doktorum doğumun başlamış olduğunu 2-3 cm açıklığın var olduğunu o akşam doğurma ihtimalimin de olduğunu ancak bu açıklıkla 4-5 gün kadar devam da edebileceğimi söyledi. Şaşkına dönmüştüm hiç konduramıyordum, kesin benim 4-5 gün sürer diyordum. Aytekin bey eve gidin ritmik bir sancınız olursa beni bilgilendirin dedi. Eve gittim hiç doğurmayacakmış gibi yemek pişirmeye devam ettim evi süpürdüm. Bu arada sanki adet olmuşum gibi sancılarım vardı hafif hafif yokluyordu ama konduramıyorum ya yoruldum herhalde o sebeple sancım oldu diyordum akşam saat 6-7 gibi yemeğe oturduğumuzda sancım rahatsız edici bir noktaya ulaşmıştı. Yemeği tam yiyemedim kalkıp duşa girdim. Duşta aklıma sancıların ritmik olup olmadığı düşüncesi geldi. Çıkınca saat tutmaya başladık eşimle birlikte. Saat artık 20:00-21:00 civarıydı ve sancıların 8 dk da bir geldiğini farkettik ve doktora haber vermemiz gerektiğini düşündük.

Doktorum il dışında olduğunu kendisini aradığımda hastaneye geçmemizi beni muayene edeceğini söyledi. Hastaneye son anda gitmek istediğim için inanılmaz derecede panik oldum. Kendi kafama göre henüz doğum başlamış olamazdı biz yanlış saymıştık sancıları saat bozuktu yada bunlar sancı değildi yanılmıştık bir şekilde bir hata vardı. Eğer şimdi hastaneye gidersem kesinlikle beni sezeryana alacaklardı. İşler kontrolümden çıkacaktı. Bu ve bunun gibi pekçok korku vardı kafamda. Kesinlikle hastaneye gitmek istemiyordum. Bunu doktoruma söyledim. Bana hastanede seni muayene edeceğim eğer doğum başlamamışsa geri göndereceğim merak etme dedi. Sakinleşmedim ama doktoruma karşı çıkacak cesaretimde yoktu açıkçası.

Neticede korka korka hastaneye geçtik saat artık 22:30 civarıydı. Hastanede doktorum muayene ettiğinde açıklığın 4 cm olduğunu doğumun başladığını hastaneye yatış yapmamız gerektiğini söyledi. Suni sancıyla sancımı tetikleyeceğini, çok yorulmamam için epidural uygulanması gerektiğini bildirdi. O anda biri bana hık dese ağlayacaktım. Film kopmuş müdahalesiz normal doğum şansım ellerimden akıp gitmişti. Suni sancı yapılacak ben bunu kaldıramayacağım ve sezeryan olacağım yahut epiduralle sakat kalacağım gibi gibi bir sürü korku beni ele geçirmişti. Yapmayın hiçbirşey istemiyorum diyecek cesaretimde yoktu. Sadece eve geri dönmek istiyordum. Çok tuhaf bir andı, kendimden beklenmeyecek bir şekilde kendimi korkuların kucağına bırakmıştım.

Yatağıma yerleştim sonkez birşeyler atıştırdım, 3-4 adet kuru hurma. Hurmaları yerken boğazıma birşeyler düğümleniyor göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Bu sırada doktorumun beraber çalıştığı tecrübeli bir ebe olduğunu öğrendik o geldi. Benimle biraz konuşup rahatlattı. Lavman yapıldı. Epidural takıldı ancak uyuşturucu iğne verilmedi. Kolumdan serumla suni sancı verilmeye başlandı. Bu esnada saat 1:00-1:30 olmuştu. Ebenin söylediğine göre suni sancı ile benim sancılarımın bir süre gözlenmesi belli bir seviyeye ulaşması gerekiyordu bu aşamadan sonra epidural yapılacaktı. Bu da bir saat kadar sürebilirdi. Bir saat dişinizi sıkın sonrasını zaten hissetmeyeceksiniz dedi. O bir, bir buçuk saat bana biraz zor geldi. Ancak dayanılmayacak gibi değildi. Bağırarak kendimi tüketmek istemiyordum. Canım sıkıldığında nst yi çözüp yürüyebiliyordum. Böyle böyle o saatleri tükettik. Ebe gelip tekrar kontrol ettiğinde açıklık 7-8 cm olmuştu. Saat 3 civarıydı. Beni uyuşturması gereken iğne o saat belime bağlı hortuma yapıldı. Sancıların düzeyi biraz düştü ancak halen hissedebiliyordum. Halbuki hiç hissetmemem gerekiyordu sanırım. Ebe doktorumu aramış ve doğum için çağırmıştı. Doktorum ayrılmadan önce beni çağırdığın andan itibaren 45 dk da hastanede olurum demişti ebe doktorumu çağırdığıma göre bir 45 dk daha dayanmam gerekecekti. Bu esnada doğumhane hazırlandı. O anda dahi sapkın bir inanışla eğer suni sancıyı kapatırlarsa doğum durur ve ben evime dönebilirim sanıyordum. Halen eve dönmek muhteşem hamileliğime bir hafta daha devam etmek istiyordum.

Halbuki ebem bana söylememiş suyum gelmiş bebek kanala girmiş çıkmak üzereymiş neredeyse doktorum yetişemeyecekmiş. Tabi benim haberim yok bunlardan. Daha sonra doğumhaneye geçtik ve sevgili doktorum geldi. Canım eşim bir an bile yalnız bırakmadı beni o da ameliyathane üniformasıyla boynunda fotoğraf makinasıyla doğumhanedeydi. Annemi panik olacağı zannıyla içeri almamışlardı. Doktorum bana sancı geldiğinde ıkın dedi. Bu dediğini 2-3 kez yaptık, ben hiçbirşey hissetmiyordum. Yani içimdeki o koca bebeğin aşağı doğru kaydığını hissetmem gerekirdi gibi geliyordu bana. Olmuyordu işte çekin şu suni sancıyı da eve döneyim halen bebeğimin zamana ihtiyacı var diye düşünüyordum. Sonra doktoruma hiçbişi olmuyor dedim. Olmuyorsa bu ne diye küçük bir tutam saç gösterdi bana. Bebeğimin saçıydı. O anı unutmamam o an gerçekten doğurduğumu hissettim geç de olsa.

Bir sonraki sancıda daha güçlü ıkındım ama halen bebek yoktu. Sonra doktorum eşime bu ıkınmada bebiş gelecek bakalım ilk pozunu yakalayabilecek misin dedi. Ben son kez olduğunu düşünerek var gücümle ittirdim bebeğimi o anda bacaklarımdan akan bir sıcaklık hissettim ve işte bebeğimi ilk o anda gördüm. Pek bir şey hissedemedim, donakalmak böyle birşeydi demekki. Donmuş gibiydim. Bebeğimiz doğumhaneyi inletiyordu gür sesiyle. Çocuk doktoru kontrollerini tamamlayınca hemşilere bebeği giydirdi. Kimse bebeği bana gösterme yahut her hikayede okuduğum gibi göğsüme bırakma gereği duymuyordu. Doktorum getirinde annesiyle tanışsın dedi. Getirip gögsüme bıraktılar ama nasıl sevmem gerektiğini anlayamadım. Sadece çok güzel çok güzel diyordum. Sonra alıp götürdüler bebişimi. Eşimde benden müsaade isteyip bebişle birlikte çıktı. Sonra dikişlerim tamamlandı ve bende odama geçtim. Artık sabah saat beşe geliyordu hepimiz çok yorgunduk ama ben ve eşim gözlerimizi hiç kırpmadan bebişimizi izliyoruk. Sanki ben gözümü ayırırsam nefes alamaz gibi geliyordu bana.

Doğuma ilişkin bir sürü kitap, bir sürü hikaye, yazı, makale okudum. Bu kadar kolay ve zevkli olacağını tahmin etmemiştim.
Evet doğum muhteşem bir süreçti. Ben çok korkak ve acı eşiği düşük bir insan olmama rağmen bunu başarmıştım. Ben ve eşim birlikte başarmıştık. Bu ikimizin de hayat boyu unutmayacağı muhteşem bir deneyim olmuştu.

Kendisi şakayla karışık benim tek fonksiyonum bebeğin yere düşmesine engel olmak dese de bu muhteşem anı yaşamamızı sağlayan bir diğer kişi doktorumdu. O gece boyunca il dışında bulunmasına rağmen sevgili doktorum 3 kez bizi kontrole gelmişti. Yanımıza çok tecrübeli bir ebe bırakmıştı. Sadece doğum anında değil hamileliğim boyunca da hem felaket tellallığı yapmamış hem de gerekli konularda gerektiğince beni uyararak dikkatli olmamı sağlamıştı. Şimdi başka bir şehirde yaşasam da tekrar bebek düşündüğümde yine kendisi kontrolünde bu muhteşem süreci yaşamalıyım diye düşünüyorum.

Normal doğuma gelince pek çok doğum hikayesinde okuduğum gibi hakikaten muhteşem bir tecrübeydi. Bunu bu kadar muhteşem yaşayabilmek için insanın kendisine vücuduna kendisini yaratana inanması, kendi doğasında bunun var olduğunu şuan şu satırları okurken biz belki yüzler belki binlerce kadının bir yerlerde doğurduğunu düşünmesi ve kendisini bu akışa bırakması şart. Bunu isteyen bir doktor ve tüm bu süreçte nazını çekebilecek candan kandan biri olması çok önemli. Benim eşim bu görevi üstlenmişti. Önyargılardan kurtulup çok ama çok kolay olacağına inanmak çok önemli. Tüm bunlar bir araya gelip doğum gerçekleştiğinde insan kendisini gerçekten bir şeyleri başarmış gibi hissediyor.
Öylesine bir şey işte.
Darısı tüm hamilelerin başına.

Nasıl güzel anlatmışsınız, öyle etkilendim ki..Rabbim size ve eşinize bağışlasın inşallah bebeğinizi..Ben de yeni evliyim..Bir süre bebek düşünmüyoruz.Ama inşallah Rabbim bir gün nasip ederse bana da normal doğum düşünüyorum.İçimde bir korku hep var ama sanki bir nebze de olsa azaldı sayenizde.. :)
 
Nasıl güzel anlatmışsınız, öyle etkilendim ki..Rabbim size ve eşinize bağışlasın inşallah bebeğinizi..Ben de yeni evliyim..Bir süre bebek düşünmüyoruz.Ama inşallah Rabbim bir gün nasip ederse bana da normal doğum düşünüyorum.İçimde bir korku hep var ama sanki bir nebze de olsa azaldı sayenizde.. :)

biz 3 yıl bekledik düşünmedik çok şükür vakti saati gelince oldu. herşey normal olmalıydı birtek doğum değil şükürler olsun herşey gönlüme göre oldu. ama bebek bakımı çok emek isteyen birşey dolayısıyla iyi düşünün istediğiniz anda da bekletmeden gelir inşallah.
Korkuyordum bende yaşamadan önce ama tecrübe edince korkacak hiçbişi olmadığını gördüm yüreğinizi ferah tutun
 
X