Tuvalet Eğitimi Alt Islatma (Enüresis) Nedir?

Bezi bıraktığımız andan başlayıp bugüne dek yaşadığımız sorunlar, altına kaçırma, tuvalet eğitimine dair herşeyin paylaşıldığı alandır.

siyah papatya

Guru
Kayıtlı Üye
6 Şubat 2007
428
18
Geceleri altını ıslatan çocuklar psikolojik olarak içe dönük ve eziklik hissine kapılırken, bu sorun ailelere bıkkınlık veriyor. Yatağını ıslatan çocuğun kişilik gelişimi olumsuz etkileniyor. Çocuk bunu bir sır gibi saklıyor, arkadaş evinde kalamıyor, yaz kampları, okul gezileri, spor turnuvalarına katılamıyor ve ülkemizdeki her 7 çocuktan birisi geceleri yatağını ıslatıyor.
Çocuklarda gece işemeleri konusunda bugüne kadar sayısız araştırmaları bulunan Danimarka Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Norgaard dün ülkemize bir ziyarette bulundu. Çocuklarda uykuda işeme durumunun 2-3 yaşlarına kadar normal olduğunu, ondan sonra gece işemelerinin mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini ve bu durumun çocukların kendilerine olan güvenlerini azalttığını söyledi;" Yaptığımız araştırmalar çocuklardaki bu rahatsızlığın psikolojik herhangi bir yönünün bulunmadığını, tamamiyle fizyolojik bir rahatsızlık olduğunu gösteriyor. Çocuklarda "ADH" adı verilen bir tür su tutucu hormon, geceleri gündüze nazaran iki misli seviyeye çıkar. Bu da idrar kesesinde biriken sıvı miktarını azaltır. Ancak çocukta bu hormon eksik olduğunda çocuk idrarını kontrol edemez ve gece tam işeme yapar. Çoğu aile bunu bilmiyor, çocuğun sorununu psikolojik zannediyor, halbuki basit bir ilaç tedavisi ile sorun kolayca hallolur" dedi.

Ülkemizde ilkokul çağındaki 7 çocuktan birisi "enüretik" yani geceleri altı işiyor. Bazen bu durum yetişkin çağı dediğimiz 17-18 yaşlarına kadar devam edebiliyor. Yine araştırmalar daha çok erkek çocukların gece altlarına işediğini gösteriyor. Burundan günde 1 kez kullanılan sprey ise, hormon eksikliğine bağlı gece işeme sorunu olan çocuklara çare oluyor. 6 ay düzenli olarak kullanılması tavsiye ediliyor, ilk kullanımından itibaren yatak kuruluğunu sağlıyor.
 
ÇOCUKLAR ortalama 20-24 aylar arası tuvalet eğitimi almaya hazır sayılır. Fiziksel ve ruhsal gelişimi normal olan çocukların 2-3 yaşlar arasında büyük ve küçük tuvaletini haber vermeleri gerekir. Ancak bazı çocuklar organları üzerinde tam kontrol sağlayamadıkları için, bazen altlarını ıslatabilir.

Bu sebeple 4 yaşına kadar arada sırada görülen altını ıslatma olayları normal karşılanmalı, çocuğa baskı yapılmamalıdır.

Çocuğun fiziksel gelişimi normalse, tuvalet eğitimine 20-24 aylar arasında başlanmış ise, 4 yaşına geldiği halde, gece veya gündüz, ara sıra da olsa altını ıslatmaya devam ediyorsa ve buna büyüğünü tutamamak da eşlik ediyorsa çocuğun duygusal bir problemi olduğu düşünülmelidir. Büyüğünü haber verdiği taktirde, her altını ıslatma olayını psikolojik bir sebebe bağlamak doğru değildir. Anne babalar psikologa gitmeden önce bir çocuk doktoruna müracaat etmeli, çocukta altını ıslatmaya yol açan organik bir bozukluk olup olmadığını kontrol ettirmelidir. Ateşli hastalıklar, böbrek ve idrar yolları enfeksiyonları da altını ıslatmaya yol açabilir. Ancak bu tür altını ıslatmalar kalıcı olmayıp, hastalığın tedavi edilmesi ile birlikte kaybolur.

Anne babalar genellikle normal kabûl edebileceğimiz alt ıslatma davranışı ile uyum bozukluğundan kaynaklanan alt ıslatma problemi arasında, ayırım yapmakta zorlanırlar. Bir çocukta aşağıda vereceğimiz belirtilerin görülmesi durumunda ‘altını ıslatma’ bir uyum ve davranış bozukluğu olarak kabûl edilmeli ve bir uzman psikologdan yardım alınmalıdır.

Eğer bir çocukta:

— Fiziksel, hareket (motor), dil ve zeka gelişimi normalse,

— 2 yaşından itibaren tuvalet eğitimi almaya başlamış ise,

— 4 yaşında ise,

— Ara sıra da olsa gece ve veya gündüz altına ıslatma varsa, bu davranışı psikolojik bir probleme işaret ediyor demektir.

Köylerde, öksüz yuvalarında, yetiştirme yurtlarında, gecekondu muhitlerinde yetişen çocuklarda, altını ıslatma olayı daha sık görülmektedir. Bunun da sebebi, çocuğa doğru ve yeterli tuvalet eğitimi verilemeyişidir.

Yatağını ıslatan çocukların anne babalarıyla yapılan görüşmelerde yarıya yakını çocukluk yıllarında uzun süre altını ıslattıklarını söylemektedir. Bu gerçekten hareketle, altını ıslatma davranışının aileden genler yoluyla çocuğa intikal eden bir kişilik özelliği olduğu da düşünülmektedir.

Altını ıslatan çocukların yarıdan fazlasında uyku derinliği vardır. Derin uyku halinde beyinden gelen işeme uyarıları çocuğu uyandırmaya yetmemekte, sidik torbasının tutucu kasları gevşemekte ve altını ıslatma olayı bilinç dışında gerçekleşmektedir.

Baskı ve Ceza Problemi Çözmez

Bazı anne-babalar çocuklarının bilinçli olarak altını ıslattıklarını düşünerek onları azarlar, yargılar, suçlar, korkutur, kimi zaman da ceza verir. Oysa çocukların çoğu bunu bilinçli olarak yapmazlar. Çocuğun bilerek altını ıslattığını düşünsek dahi, bunun psikoloji dilinde bir anlamı vardır. Çocuk altını ıslatarak dikkatinizi kendi üzerine çekmekte, vücut diliyle ruh sağlığının tehlikede olduğunu haber vermektedir. Anne ve babasına kızan çocukların, dayak yeme pahasına odanın ortasına işemeleri bunun en belirgin örneğidir. Kendi evinde her gece yatağını ıslatan çocuklardan bazıları misafir evinde ve otelde yatağa işemezler. Bunu gören anne “Neden?” sorusuna cevap arayacağı yerde; “Demek bütün eziyetin bana ha!” diyerek çocuğa yüklenir.

Sebebi ne olursa olsun, anne babalar altını ıslatan çocuğa baskı yapmamalı, cezadan ve suçlayıcı tutumdan uzak durmalıdır. Bu tür baskıcı tutumlar problemi artırmaktan başka bir işe yaramaz. Psikologa danışmadan çocuğa akşamları sulu şeyler içirmemek ve gece sık tuvalete kaldırarak çocuğun uykusunu bölmek de problemi çözmeye yetmez. Çocuk, vücudundaki kasların bir kısmını kendi iradesiyle denetleyebilir, ancak bir kısmı iradesi dışında hareket eder. Kaygı, gerginlik, korku, güvensizlik ve benzeri duygusal bir problem yaşadığında vücudunda bazı kaslar harekete geçtiği gibi idrar torbasını meydana getiren kaslar da harekete geçebilir ve altını ıslatma meydana gelir. Aşırı korku ve panik durumunda özgüven eksikliği olan bazı yetişkinlerin bile, altını ıslattıkları görülmektedir. Gerçek bu iken, tuvalet eğitimini yeni almış çocuklar mesane kasları üzerinde yeterince kontrol sağlayamadıkları için korku ve endişe durumunda altlarını ıslatmaları yadırganmamalıdır.

Birçok uyum ve davranış bozukluğunda olduğu gibi sorunu gidermeye çalışan anne babaların yanlış tutumları nedeniyle altını ıslatma olayı artarak devam eder. Bunun yanısıra tırnak yeme, dikkat dağınıklığı, kıskançlık gibi yeni uyum ve davranış bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olduğu gibi; öz güven eksikliği, içe kapanıklık, aşırı kaygı, aşağılık duygusu ve benzeri kişilik bozukluklarına da yol açabilir.

Her çocuğun altını ıslatma davranışının altında yatan sebepler farklıdır ve bu sebepler ancak bir psikologun yardımı ile ortaya çıkarılabilir. Bazı anneler altını ıslatma davranışının çok yaygın olduğunu düşünerek teselli bulur, psikologa danışma gereği duymadan kendi yöntemleriyle önlemeye çalışırlar. Bu yöntemler çoğu kez kınama, baskı ve korkuya dayalı olduğu için çocuğun durumu daha da zorlaşır.

Büyüğünü kaçırma
Dışkı kaçırma seyrek olarak daha çok erkek çocuklarda görülür. Altını ıslatmaya kıyasla daha ciddi bir ruhsal uyumsuzluk belirtisidir. Eğer baştan itibaren okul çağına kadar altını ıslatma ile birlikte dışkı kaçırma da varsa, yani çocuk tuvalet alışkanlığı kazanamamış ise organik bir rahatsızlıktan ziyade ilgisiz ve gevşek bir eğitimden bahsedilebilir. Eğer tuvalet alışkanlığı kazandıktan bir süre sonra dışkı kaçırma başlamış ise, bu durumda altını ıslatmada olduğu gibi ruhsal baskılardan şüphe edilmelidir.

Dışkı kaçırmaya yol açan ruhsal olayların başında hastaneye yatma, ameliyat olma, yeni bir kardeşin doğumu, aileden birinin ölümü, anne veya babanın evi terk etmesi, boşanma, baskı ve korkutmaya dayalı tuvalet eğitimi sayılabilir.

Çözümü zorlaştıran tutum ve davranışlar

— Anne babalar problemi çözmek için baskıcı ve aşırı disiplinli tutumlardan,

— Çocuğun problemini kardeşleri dahil başkalarıyla onun yanında paylaşmaktan,

— Alaycı ve küçümseyici tavırlardan,

— Altını ıslattığı için çocuğu cezalandırmaktan veya ceza olarak çamaşırlarını kendisine yıkatmaktan,

— Altını ıslatmadığı zamanlarda ödüllendirmekten,

— Çocuğu, altını ıslatmayan yaşıtları ile kıyaslamaktan,

— Altını ıslatmasını sebep göstererek çocuğun isteklerini reddederek yiyecek ve içeceklerine sürekli kısıtlamalar getirmekten,

— Tuvalete götürmek için çocuğun gece uykusunu çok sık bölmekten kaçınmaları gerekir.

Ödüllendirme, gece tuvalete kaldırma ve içecek kısıtlaması gibi yöntemler ancak altını ıslatmanın bir uyum ve davranış bozukluğu olarak kabûl edilmediği durumlarda belirli bir süre için işe yarayabilir. Bu yöntemler, ‘alt ıslatma davranışının’ bir uyum ve davranış bozukluğu olarak kabûl edildiği durumlarda, çok nadiren bazı çocuklarda davranışı unutturmakta işe yarayabilir; ancak kalıcı bir çözüm üretemez.. Sıkıntının asıl sebebi ortadan kalkmadığı için, altını ıslatma bir süre sonra tekrarlamakta veya başka bir davranış bozukluğu ile yer değiştirmektedir.

Gece Altını Islatmalar


Bazı psikologlar 5 yaşından sonra çocuklarda görülen gece altını ıslatmaları ayrı bir başlık altında ele almakta, gündüz altını ıslatmalardan ayırmaktadırlar. Bu psikologlara göre rahatsızlığın sebebi uyku derinliği ve mesane kapasitesi ile ilgilidir. Ayrıca psikolojik problemler de rahatsızlığın oluşumunda rol almaktadır. Gece altını ıslatmalar, erkek çocuklarda kız çocuklarına oranla daha sık görülmektedir.

Gece altını ıslatma çoğu anne baba tarafından rahatsızlık olarak kabûl edilmediği için çocuk suçlanmakta veya ceza görmektedir. Aslında o yaşlarda bir çocuğun sabah kalktığı zaman çamaşırını ve yatağını ıslak gördüğünde duyduğu sıkıntı ve utanç ona yetmektedir. Ayrıca aşağılamaya gerek yoktur. Aslında bu durumdan en fazla çocuk rahatsızlık duymakta ve bir ân önce kurtulmak istemektedir. Gerçek problemi fark edemediği ve kendisiyle yüzleşemediği için nasıl kurtulacağını bilememektedir. Özellikle yabancı bir evde yatması gerektiği ya da kamp, tatil gibi nedenlerle evden uzak kaldığı durumlarda çocuk çok yoğun utanma duygusu yaşar. Bu nedenle evinden uzak bir çok faaliyete katılmak istemez. Aile de gerçek sebebi bilmediğinden ve bir psikologa danışma gereği duymadığından yanlış yöntemlere baş vurmakta, problem çözülememekte ve bütün aile huzursuz olmaktadır.

Kimi aileler problemin çözümünü zamana bırakmakta, çocuğun yaşı ilerledikçe altını ıslatmanın son bulacağına inanmaktadır. Bazı vakalarda yaş ilerledikçe altını ıslatmanın sona erdiği doğrudur. Bu durum daha çok fiziksel sebeplere, yani sinir ve kas gelişmesine bağlı altını ıslatma vakaları için geçerlidir. Çocukta yaşla doğru orantılı olarak sinir ve kaslar geliştiği için tuvalet ihtiyacını hissetmekte, kendi iradesi ile tuvalete gidinceye kadar mesane kaslarını tutabilmektedir.

Çocuk beş yaşını geçtiği halde gece altını ıslatmalar devam ediyorsa, anne ve baba mutlaka çocuk doktoruna, psikologa ve çocuk psikiyatrına müracaat ederek tedavi yollarını aramalıdır. Sebebe bağlı olarak uygulanan ilaç ve terapiler iyi sonuçlar vermektedir. Halk arasında altını ıslatma ve hiperaktivite tedavisinde kullanılan ilaçların kısırlık yaptığına dair asılsız söylentiler vardır. Bilimsel bir dayanağı olmayan bu tür söylentilere de itibar edilmemelidir.
 
Çocuk, 3-5 yaşları arasında idrarını gece-gündüz kontrol edebilecek biyolojik olgunluğa ulaşır. Gündüz kontrol 2 yaş dolaylarında, gece kontrol ise 3,5-4,5 yaşları arasında kazanılır. Bu yaşlardan sonra ayda en az iki defa altını ıslatması bir sorun olarak değerlendirilmektedir.
Alt ıslatma (enürezis), çocuklarda en az 5 yaşından sonra yineleyen bir biçimde, istemli ya da istemsiz olarak gündüz veya gece, yatağa ya da giysilere idrar kaçırma olarak tanımlanır.
Alt ıslatma 2 şekilde karşımıza çıkabilir:
Birincil tip alt ıslatmada idrar kaçırmalar, bebeklik döneminden itibaren kesintisiz olarak sürmektedir. Birincil alt ıslatma, bu sorunun yaklaşık %75-80’ini oluşturur.
İkincil tip alt ıslatmada ise, en az bir yıllık idrar kontrolünün kazanıldığı bir dönemin ardından idrar kaçırmalar başlamıştır.
Araştırmalara sonuçlarına göre çocuklarda alt ıslatma sıklığı %10-15 arasındadır ve erkek çocuklarda kızlara göre daha sık görülmektedir.

Nedenleri
Alt ıslatma sorununun nedenlerini iki ana başlık altında toplayabiliriz:
Biyolojik Etkenler
Yapılan araştırmalar, alt ıslatma problemi yaşayan çocukların yaklaşık %75’inin birinci derece akrabalarında da böyle bir problemin varlığını ortaya koymaktadır.
Altını ıslatan çocukların %2-3'ünde şeker hastalığı, böbrek hastalıkları, mesane ya da uyku derinliği ile ilgili sorunlar olduğu görülmektedir.
Bu çocukların %5-10'unda ise altını ıslatmaya, sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi yakınmalar eşlik etmektedir.
Ayrıca alt ıslatma problemi yaşayan bazı çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu, kabızlık ve bazen de besin alerjisi gibi sorunlar görüldüğü belirtilmektedir.
Psikososyal Etkenler
Tuvalet eğitimine erken başlama, tuvalet eğitimi sırasında yaşanan büyük inatlaşmalar, aşırı titiz bir annenin bu konudaki baskılı tutumu, alt ıslatma problemine zemin hazırlayabilmektedir.
Ailenin aşırı koruyucu ve hoşgörülü tutumu ile çocukta bebeksi kalma eğilimi de, alt ıslatma belirtisi ile kendini gösterebilmektedir.
Aile yaşamındaki önemli değişiklikler, zorlu yaşam olayları da, özellikle ikincil tip alt ıslatmalarda önemli etkiye sahiptir. Kardeş doğumu, aileden birinin kaybı, okul problemleri, göç ya da önemli yaşam değişiklikleri, çocuklarda alt ıslatma problemine neden olabilmektedir.

Tedavi
Alt ıslatma probleminin tedavisinde bir uzmandan yardım alarak önce sorunun kaynağını saptamak amacıyla bu duruma yol açabilecek çeşitli etkenler araştırılmalı, varsa ortadan kaldırmak üzere nedenine göre organik ya da psikolojik tedavi yoluna gidilmelidir.
Aile neler yapabilir?
Aileler, alt ıslatma probleminin çocuğun yaşadığı bazı sorunlara bağlı olarak ortaya çıktığını unutmamalı, cezalandırıcı ve suçlayıcı tavırlardan kaçınmalıdırlar. Böylesi tavırlar, problemi ortadan kaldırmayacağı gibi daha da şiddetlenmesine, çocuğun benlik algısının zedelenmesine, özgüveninin sarsılmasına neden olabilir.
Davranışsal yaklaşım dediğimiz tedavi yönteminde, çocuğun ıslak veya kuru uyandığı sabahların kaydı çocuk tarafından tutulur. Amaç, çocuğun sorunu sahiplenmesini ve tedaviye katılmasını sağlamaktır. Her haftanın sonunda kuru uyandığı günler fazla ise, çocuk bir ödül ile ödüllendirilir. Ödül çocuğun niteliklerine, yaşına uygun olmalıdır.
Sıvı kısıtlaması, çocuğu incitmeyecek şekilde nedenleri açıklanarak ve çocukla anlaşma sağlandıktan sonra yapılmalıdır.
Çocuğun altı bağlanmamalıdır. Altının bağlanması, çocuğun özgüvenini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca altı bağlandığı için çocuk rahat davranarak alt ıslatmayı sürdürebilir.
Yatmadan önce çocuğun tuvalet ihtiyacını gidermesi sağlanmalıdır. Aileler, gece uyandırmalarını çok sık yapmamalı, tuvalet ihtiyacı için gece kaldırıldığında çocuk mutlaka uyandırılmalıdır.
Ayrıca son yıllarda alt ıslatma sorunu için, çocuk idrar kaçırmaya başlar başlamaz harekete geçen ve böylece çocuğun uyanıp, mesanesini kontrol etmesi konusunda yardımcı olan alarm cihazları kullanılmaya başlanmıştır.
Alt ıslatmada amaç; her zaman için sorunun temelindeki asıl nedeni ortadan kaldırmaya yönelik olmalıdır.

Psikolog,
Pelin Kuzugüdenli
 
X