İclal Aydın Şiirleri

Bende bu şiiri çok seviyorum kızlar.
Ne zaman okusam hüzünleniyorumsenağlama
 
hayatta güçlü olmak.tüm zorluklara ragmen,çok istemek,çok isteyince olurmuş derler ya gerçekten olurmu.ama ilk önce gerçekten güvenmek.ama kimsenin güvenini kaybetmemek.insanın güvenini kaybeden daha ne kaybetsinki...
 
Karlı bir akşamdı Ankara'da,
son kez el ele yürümüştük.
Bitmesin istediğim yola,
Kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık.
"Yazarsın bana,"demiştin.
"Ben de yazarım sık sık."
Ağlıyordum...
Sen görmeyesin diye kaldırmıyordum başımı.
Elimi daha sıkı tuttun.
Anlıyordun,bu ayrılığa dayanamıyordu kalbim.
"Öğrettiğim çiçek adlarını unutma,"dedin.
"Kelebekleri kitap arasında kurutma.
Sık sık fotoğraf çektir,yolla bana.
Kitaplarım sana emanet.
incitme kimseyi,
Kin büyütma kalbinde.
Beni bekle.."
Yol bitti.Gidiyordun artık.Gittin.



Sokakta gördüklerimi,filmlerdeki aktörleri sen sandım bir süre.
Kin büyütmedim kalbimde,
Söz vermiştim sana diye,
Kitaplarını okudum,kelebeklere dokunmadım.
Öğrendiğim çiçek adlarına yenilerini ekledim.
En çok fesleğeni,çoban heybesini,akşamsefasını sevdim.
Seni beklerken çok şey öğrendim.
Yolunu gözlediğim,sevdiğim ilk adam...
Nasılsa bulacaktır seni diye,
Her görüşümde aynı güçle seslendim.
"Uçak babama selam söyle!"
Beni kötü rüyalardan uyandıran,
Sevdiğim ilk adam...
Bir bilsen,seni nasıl özledim...
Kar yağıyor şimdi.
Otuz yaşım bitti.
Kitapların bende,kelebek gibi kar taneleri.
Kendi yolumda yürürken hiç unutmadım o cümleyi....
Selamını aldım babacığım.
Kin büyütmedim kalbimde.
Küçük kızının gözleri hala senin çiçeklerinde....


Uçak,babama selam söyle....

Bu sayfa tekmi anlayamadım
 
İclal Aydın' ı çok seven bir dinleyicisi , okuyucusu vede izleyicisi olarak onu tebrik ediyorum. Kişilik olarakda harika bir insan yıllardır onun takipçisiyim. Kitaplarından, cd veya kasetten okuduğu şiirleri dinlerim o sesine hayranım, TV' de de yapmış olduğu programlarınıda izlemiştim çok başarılıydı fakat hani şu Rayting canavarı varya yedi onu... Aslında onun gibi insanları görmek isterim TV'lerdede. Hem güzel, hem şiirleri bir harika ses desen yine öyle güzel Maaşallah.
Evet bende ''Babama selam söyle uçak '' şiirini her dinlediğimde duygulanırım. Kaç yıldırda cep telefonumu sabah kalkmak için kurduğumda İclal Aydın'ın şiiri '' Zor Günler ''le uyanırım.
Bu şiirini ve diğerlerinide dinlemenizi tavsiye ederim.
Görüşmek üzere...

324868sv0.gif
 
Canım Kızım; Meğer sanaymış yolculuğum.
Burgun kendime neden yasadığımı sordum;
bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin;
bir karşılığım olmalıydı hayatta.
bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım.
Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum,
bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım..
Yalnızlık, yabancılık, haksızlık dünya kederleri bir olup yüklenmişlerdi bir gece kalbime.
Balkona çıktım, dördüncü kattaydım.soğuk bir kıs gecesiydi.
Demirleri tuttum caddeyi seyrettim ağlayarak.
Göreceksin insan nasıl acır kendine böyle anlarda...
Yüz yirmi dokuz numaralı otobüs geçiyordu
ve bir kız köşedeki benzinciden çıkmış;
elinde bira şişesi ağlıyordu, uzundu sacları.kaldırıma oturdu elindeki bira şişesini karşısındaki saat kulesine fırlattı.
Saat oniki'ye on vardı ve belli ki ikimizinde canı çok yanmaktaydı...
Annem geldi aklıma bir Pazar dönüşü elimi avucunun içinde kavrayışı ve bana doğumumu anlatısı.
Yalnızmış sancıları geldiğinde; çok korkmuş ya başaramazsa diye.
Balkona çıkmış insanları seyretmiş başka kadınlarda çekti bu sancıyı diyerek
ve başka insanların acılarından güç alarak doğuma girmiş.
Doğduğumda yaptığı ilk şey saate bakmak olmuş.
Saat öğlen oniki'ye on varmış. İşte böyle demiştim kendi kendime; buraya kadarmış.
Sonra çilekli pastayı, çaldığım vişneleri, limonlu dondurmayı ne çok sevdiğimi düşündüm.
Saclarımı uzatacaktım, para biriktirip yollara çıkacaktım ve bir daha hiç yirmi üç yaşında olmayacaktım.
Büyük kararlardan önce mutlaka bir gece beklemeli eğer sabah aynıysa her şey o zaman düşünmeli bitirmeyi bir hikayeyi..
Ertesi gün güneşli bir sabahtı; çoktan düşmüştü ruhumun ve kederimin ateşi...
O günden sonra neler oldu bir bilsen...sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki.
Çok korkuyorum severmisin acaba beni? İyi bir anne olabilecek miyim?
Koruyabilecek miyim seni?
Kalbimde ve zihnimde biriktirdiklerimi eksiksiz iletebilecek miyim sana?
Takvimler bir sonbahar çocuğu olacağını söylüyor.
Annende sonbaharda doğmuş bir bebekti. Bu mevsim hüzünlüdür kızım ve çok sever güneşi.
şuanda minicik tekmelerinle ben burdayım diyorsun.
Gelişine az kaldı. Seni sevinçle beklerken odanı hazırlıyoruz hevesle.ama ne yazık ki odan kadar sessiz ve özenli bir ülkeye gelmiyorsun.
İsterdim ki benim gördüklerime sen şahit olma ama onlar sana bile yetişti.
Geleceği zamanı kendi seçen biri olarak güçlü ve bendende önde olacağını biliyorum
umarım sende seversin karıncaları, kedileri ve kelebekleri.
Ben babasını çok özleyen bir çocuktum dilerim sen ayrı kalmazsın seni sevinçle bekleyen babandan....
Anneler ve babalar tanıyacaksın bizden başka.
Oğluna söz verdiği bisikleti alamadığında notalarla oğlunun adını yazan bıyıklı yorgun babaları, ya da kendi giyemediği mavi yirmi üç nisan elbisesini sabaha dek uyumadan kızına diken anneleri, sonra kendinden başkasını düşünmeyenleri,
kendi öfkesinde boğulanları ve yalancıları tanıyacaksın.
AŞk'ı tanıyacaksın bir gün, kalbim kırılacak ve belki kıracaksın birilerini... İyi bir tamirci ol kızım, çabuk onar kırdığın kalplere ve çaresiz kalma kendi kırık kalbine.
Sen şimdi kendi öykünü yazmaya geliyorsun.
Hayat iki seçenek sunuyor: ya payına düşen kederi parlatacaksın; ya da ömrünle iyi geçinmeye bakacaksın.
İkincisini tercih edersin umarım...
Bana öğretildiği gibi kızım; öğrendiğin çiçek adlarını unutma, kelebekleri kitap arasında kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi...
Dilerim dünyaya geliş nedenini sen çabuk bulursun.yolun acık olsun....

Annen

İclal Aydın

a.s.
 
MASALLAR
Daha uyanmamalıydık masallardan.Ne zaman bitti o eşsiz ormanlar, yollar? ne zaman ayrıldı yolları şehzade ile ipek kızın? ve ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan? Ne zaman yoruldu aladdin lambasını ovmaktan? iyilik perileri, sevimli cinler şimdi neredeler? Daha uyanmamalıydık...Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde.Bir şey oldu, bir yerlerde.Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha.Belki anlatılacak masalımız kalmadı, çabuk yordu hayat bizi.Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu, Kaf dağının ardındaki o gizemli ülke, lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının başkaldıran sevdası.Nasıl özlüyoruz geçmişi...Neden özler ki insan? Hele birde mutsuz bir çocuksanız...Çocuktuk çünkü.İnanıyorduk.Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık.Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat.İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk.Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak... İclal Aydın

a.s.
 
Seni Seviyordum

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri

SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...

Güldüğü zaman yukarıya bakardı;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...

Ne güzeldiler sen bilmiyordun...

BEN SENİ SEVİYORDUM...

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalarak

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk...

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...

Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları

Derken bir gün uzaktan gördüm seni...

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zamanki gibi...

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...

İclal Aydın
 
tuna kremitçi-iclal aydın evlenmişti sonra boşandılar adam ayrıldığı karısına döndü
ıclal aydın köşesinde aşağıdaki yazıyı yazmış süper..



Kulağımın içi kaşınıyor....
Felaket..... Önce azar azar başlıyor kaşıntı,geceleri... Sonra artıyor.Kaşımak da bir zor ki kulağın
içini... Bir türlü geçmiyor. 'Ne yapsam acaba?' diyorum.
Günler geçtikçe daha da artıyor...... Doktora gitmeye karar
veriyorum.....Arkadaşlarıma soruyorum...'Tanıdığınız iyi bir kulak burun boğazcı var mı?' diye.
'N'oldu ki?'diye soruyor arkadaşlarım.'Kaşınıyor kulağım' diyorum. 'Uyuyamıyorum geceleri, kulak
kaşınmasından!'
Bir doktorun adını söylüyor bir tanesi.... 'Çok iyi doktordur' diyor. 'Kimsenin çözemediğini çözer,
iyileştiremediğini iyileştirir.' Gidiyorum doktora.Gözlüklü, şirin bir amca... Elinde bir büyüteç,
kulağıma bakıyor....Şaşırıyorum önce. 'İçinde kaşıntı var' diyorum.'Öyle büyüteçle ne anlayacaksınız
ki?'..........'Yok' diyor, 'Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi görmek için
bakıyorum.'.........
'Nedir?' diyorum doktora.
'Eski sözler kaçmış kulağınıza' diyor....
'Nasıl yani?' diyorum......
'Kimin sözleri?'.....
'Bakacağız' diyor....
Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir alet çıkarıyor...
'Yan durun. Kıpırdamayın' diyor bana.... Biraz irkiliyorum.
'Eski sözler' diyorum, 'Ha?'................. Cımbızın ucu kulağıma
giriyor, canımı acıtmıyor nedense....
'Bir erkek sesi bu' diyor.... Sanki bir uğultu duyuyorum.
Cımbızı çıkarıyor kulağımdan.
'Yalan kaçmış kulağınıza!' diyor.... doktor.
Yalana bakıyorum.
Küçücük bir şey gibi gözüküyor.
'Vay be!................ Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş?
Hangi yalan peki?' diyorum.
'Durun, bekleyin' diyor doktor. 'Dikkatli olmamız lazım. Tekrar
kulağınıza kaçabilir.
Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest bırakırız.'
Yalanı tüpün içine koyuyor.... Kapağını da kapıyor tüpün.... Serbest kalıyor yalan. 'Seni seviyorum'
diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden......
'Yalanmış ha?' diyorum.
Kulağım bile anlamış, kalbim hala anlamıyor..senağlama..

Iclal Aydin
 
vayyy süpermiş hoşuma gitti insan gerçekten bazı yalanları göremeyecek kadar kör duyamayacak kadar sağır oluyor:çok üzgünüm:
 
X