Eny'den Seçmeler

E

eny

Ziyaretçi
Temel sinemanin birinde müdür olmus. Bir seyirci gelmis,

- "Sigara içebilir miyim?"

- "Hayir, demis Temel."

- "Ama herkes içiyor."

- "Onlar sormatiler ci."
----------------------------

Veterinerin gece yarısı telefonu çalmış.
Bir kadın: - Beyefendi çok affedersiniz rahatsız ettim, damdaki kediler bizi uyutmuyor. Birkaç kedi saatlerdir alt alta üst üste... Acaba onları durdurmak için ne yaparım?
- Telefona çağırın...
- Aa... Bu onları durdurur mu? - Valla beni durdurdu işte...
----------------------------

Hali vakti yerinde bir ailenin genç kızı eve geldiğinde, annesini ayna karşısında yeni kürküne bakarken bulur. Sinirlenen kız annesine bağırmaya başlar :
-"Anne! Sen şu üstündeki giyip gösteriş yapacaksın diye; zavallı, savunmasız, masum bir yaratığın ne acılar çektiğini biliyor musun?" Bunun üzerine kadın, ters ters bakar ve konuşur:
-"Kiziiiim! Sen baban hakkında ne biçim konuşuyorsun oyle bakiyim!"
 
İşten gelen kadını, kocası evde beklemektedir. Hemen konuya girer:
-"Hayatım, hani sen aylardır daha pahalı bir evde yaşamak istediğini söylüyordun ya; müjde karıcım, isteğin gerçek oluyor." -"Gerçekten miii! Ne zaman taşınıyoruz, hemen hazırlanalım!"
-"Hayır karıcım, taşınmıyoruz. Ev sahibi kirayı arttırdı."
---------------------------

Dilenci Bağdat'ın zenginlerinden birinin evine giderek sadaka istemişti. Ev sahibi uşağına seslendi:
- Ey Mübarek! Kanber'e söyle. Kanber Yakut'a söylesin. Yakut da dilenciye "Allah versin" desin. Dilencinin tepesi attı:
- Allahım! Cebrail'e söyle. Cebrail Mikail'e söylesin. Mikail Israfil'e söylesin. Israfil de Azrail'e "şimdi ev sahibinin canını al" desin!
---------------------------
 
Ellerine sağlık hepsi çok güzeldi. Ama sonuncusunu çok beğendim.:KK70::KK70:
 
Harikasın eny hepsi çok güzel ellerine sağlık,sen bizi güldürdün allah da seni güldürsün...
 
Temel, çok gamsız biriydi, tembeldi de...
Yerinden kıpırdamaya üşenir, her işini yavaş yavaş yapardı.
Köyün yaşlılarından birisi, sinirlenir ve sonunda :
-Senin çabuk yaptuğun tek şey yok midur?
“Vardır” der Temel.
-Nedur?
-Çabuk yorulayrum!...
-------------------------

Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış dolaşıyorlardı.Erkek ahtapot eğildi hafif bir sesle dişi ahtapotun kulağına fısıldadı:
- Ne güzel bir gece değil mi sevgilim? Mehtap, yıldızlar, sen, ben...
Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz.

---------------------------

Genç iş adamı uçağa binmek üzere havaalanına gelir ve bilet kontrolü yapılan masaya giderek, elindeki valizleri teslim eder.
Görevli; "Biletinizi alabilir miyim?"
Adam biletini verir ve ekler; "Biletimden göreceğiniz gibi New York'a gidiyorum. Ancak, verdiğim yeşil valizin Londra'ya, mavi olanın da Paris'e gitmesini istiyorum."
Görevli kız şaşkınlıkla; "Özür dilerim, ancak bunu yapmam mümkün değil".
Bunun üzerine genç adam; "Bunu duyduğuma çok sevindim. Geçen sene yapmıştınız da!"
---------------------------

Vezirler huzura çıkmışlar:
- Padişahım, hazinede para kalmadı.Yeni vergilere ihtiyacımız var,
diyerekten...
Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış,
- Eeee! Ne vergisi koyalım?, demiş..
- Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!
Padişah,
- Tamam, demiş.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
- Tepki var mı?
- Hiç bir tepki yok!
- İyi o zaman köprünün diğer tarafına adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!
Aradan bir süre geçmiş, Padişah:
- Var mı şikayet?
- Yok!
Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş:
- Köprülerin ortasına da adam koyun, gelip geçeni becersin!
Aradan birkaç gün geçmiş, hala bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah,
çağırmış vezirlerini,
- Köyün birine gidelim. Halkı dinleyelim hele bir, demiş.
Gitmişler köye, Padişah sormuş:
- Var mı şikayet?
Ses yok. Padişah:
- Var mı şikayet? Konuşun yoksa, taş üstünde taş, omuz üstünde baş
bırakmayacağım, diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
- Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!..
- Eeee!, demiş Padişah bir umutla...
- Akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, bir adam daha koysanız
 
Keiko, banyodan yeni çıkmış kurulanırken, alt kattaki sokak kapısının kapandığını duyar ve kocasının geldiğini düşünerek seslenir ‘‘Hoşgeldin sevgilim. Yatak odasındayım’’ Keiko nun çağrısına hemen cevap gelir ‘‘Geliyorum bayan, ama şunu bilin ki ben herzamanki sütçünüz değilim. Işe bugün başladım, sonradan bir yanlışlık olmasın.’’
-----------------------------
Karadenizlinin biri fotoğraf çektirmek istemiş. Ama vesikalıklarda gerçek güzelliğinin fark edilemediğini bildiğinden, fotoğrafçıya gitmiş ve demiş ki: - Fotoğrafimu çekeceksun daa, yalniz vesikaluk olmayacak! - Tabi efenim, 6 çarpı 9 a ne dersiniz peki? - 54 derim de, punin konimuzla ne alakasi var idur?
-----------------------------
Evlendiklerinde birbirlerine aşık olan karı koca zamanla ilişkileri kötüye gidince evliliklerini kurtarmak icin yaz tatilini ayrı ayrı geçirmeye karar vermişler. Böylece gerçekten birbirlerini sevip sevmediklerini anlayacaklar ve ilişkileri için bir karar vereceklermiş. Adam Bodrum a kadın da Marmaris e gitmiş. Tatilleri bitincede geri dönmüşler. Önce adam anlatmayabaşlamış:
- Bodruma gittiğim ilk gece bir bara takıldım. İçkimi yudumlarken çok hoş, tek başına oturan bir bayangördüm ve yanına gittim. Davetime karşılık veren bu bayanla önce içki içtik sonrada yemek yedik. Daha sonra diskoya gittik. Sonra kadın beni oteline davet etti ve odasına çıktık. Gayet mutlu bir biçimde yatağa girdik ve tam sevişmeye başlayacaktık ki aklıma sen geldin ve seni sevdiğimi anladım, kalkıp giyindim ve otelime döndüm demiş. Kadın bu olaydan gayet memnun ama biraz tedirgin anlatmaya başlamış:
- Bende Marmaris e gittim. Akşam barda otururken ısrarlı bir bakışla birisi bana kadehini kaldırdı. Bende gülümseyince yanıma geldi ve içki ısmarladı. Daha sonra yemeğe gittik. Arkasından disko ve beni oteline davet etti. İçkinin verdiği cesaretle odasına çıktık. Soyunduk tam sevişmeye başladık ki aklıma sen geldin. Seni sevdiğimi anladım, ama kalkamadım alttaydım.
---------------------------
Bakım evinde arka arkaya gelen ölümlerden moralleri bozuk üç arkadaş
aralarında dertleşiyorlarmış..
Biri Azrail i kandırmak lazım.. demiş.. Öbürleri nasıl, diye
sorunca tezini açıklamış..
Bu Azrail can almaya geliyor ya! Onunla göz göze geldiğimizde
bebek taklidi yapalım.. Bunların yaşı küçük, bir yanlışlık olmalı
der, çekip gider..
Yaşlılığa ikinci çocukluk demeleri boşuna değil. Bu çocukça fikir
diğerlerinin de aklına yatmış.. Başlarına kötüsü geldiğinde ne
yapacaklarını birbirlerine belli etmişler..
Aradan zaman geçmiş.. Bir gece Azrail, aynı odayı paylaşan üç
kafadarı gece yarısı ziyaret edivermiş..
Orağını yere tak tak tak diye vurduğunda kafadarların üçünün birden
gözleri açılmış..
Bakmışlar ki Azrail hazır.. Birinden birini, belki de üçünü
öldürecek.. Hemen belirledikleri A plânını uygulamaya geçmişler..
Üçü birden bebek taklidi yapmaya başlamış..
Biri Aguuu.. sesleri çıkarırken öbürü parmak emiyor, üçüncüsü de
Mama.. Mama.. sesi çıkarıyor.. Azrail bir süre seyretmiş
hallerini.. Sonra elini gülerek başına vurmaya başlamış:

HADİ BAKALIM ATTAA
 
Adam:

"Sen nerden gördün kırmızıda geçtiğimi?"

Polis:

"Başkomiserim görmüş. O söyledi."

Adam:

"Amma boşboğaz, dedikoducu başkomiserin varmış ha. İnsan her şeyi söyler mi? Sır saklamasını bilmek lazım."
* * *
Polis adamı çevirmiş:
"Hey hemşerim, kırmızı ışığı görmedin mi?"
Adam:
"Vallahi memur bey, kırmızıyı gördüm de seni görmedim."
* * *
Şanlıurfa Emniyet Müdürü odacısını çağırır:
"Çabuk bana Balıklıgöl'ün müstecirini (kiracı) bulun."
Odacı kısa süre sonra şalvarlı, kısa boylu, sıska, hafif, çekik gözlü, sakallı bir adamcağızı getirir. Müdür:
"Oğlum bu kim?"
Odacı:
"Mülteci dediniz, ben de Afgan bir mülteci getirdim."
* * *
Şehrin birinde karı-koca diş hekimi muayene açıyorlar. Tabelaları şöyle:
"Oya Bilir - Kaya Bilir"
* * *
Şanlıurfa'da polisin biri bakkala gidiyor. Alışveriş yapıp elinde poşetlerle giderken telsizini dükkanda unutuyor. Satıcı da fark etmiyor.
Telsizden sesler gelince adam korkuyor. "Dükkanı cinler bastı" deyip kapatıp gidiyor.
Yarım saat sonra polis telsizini unuttuğunun farkına varıyor. Döndüğünde dükkanı kapalı buluyor. Adama "telsizimi çaldı" diye işlem yapmaya başlıyor.
Dükkan sahibi ise bu arada karakola gidip "cinler bastı, gaipten sesler geliyor" diye şikayetçi olunca olay anlaşılıyor.
* * *
Polis müdürü odacıyı çağırıp "oğlum bana 2 kalem pil getir" diyor.
Odacı kayboluyor. Bir süre sonra elinde 2 karanfille içeri giriyor:
"Buyrun efendim. İstediğiniz karanfilleri getirdim."
* * *
Elazığ'da Gazi Caddesi'nde iki kişi kavga ediyor. Vatandaşın biri de oradan geçen polis otosuna koşuyor:
"İki kişi kavga ediyor, koşun..."
Polis:
"Hemen 155'i arayıp polis çağırın. Gelip ayırsınlar."
* * *
Polis Radyosu'ndan anonslar:

"Polis huzurun güvencesidir... Polis güvenin teminatıdır..."
Arkasından spiker:
"Şimdi sizin için Ferdi Tayfur söylüyor. 'Huzurum Kalmadı Fani Dünyada' "
Yine bir anons:
"Polise güvenin... Polisi sevin...
Ve yine spiker:
"Orhan Gencebay söylüyor: 'Ben Sevdim De Ne Oldu' "

* * *
Aracın biri radara yakalanıyor amna hızla feribota biniyor. Başkomiser polise anons ediyor:
"Feribottaki araca ceza yazın."
Polis feribota biniyor. Aracı aramaya başlıyor.
Başkomiser anonsa devam ediyor:
"Bir ceza yazıp gelecektin, daha yazamadın mı?"
Polis perişan:
"Cezayı yazdım da, gemi hareket etti. Geri gelemiyorum."
* * *
 
Temel, çok gamsız biriydi, tembeldi de...
Yerinden kıpırdamaya üşenir, her işini yavaş yavaş yapardı.
Köyün yaşlılarından birisi, sinirlenir ve sonunda :
-Senin çabuk yaptuğun tek şey yok midur?
“Vardır” der Temel.
-Nedur?
-Çabuk yorulayrum!...



hepsi çok güzel emeğine sağlık canım
 
Emcan canım eline emeğine sağlık hepsi süperdi !teşeşşürler canım.:laugh:
 
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"

arkadaşım emeğine sağlık..teşekkürler!
 
X