KEDİ
Adam karısının kedisinden o kadar nefret ediyormuş ki, ne yapıp yapıp ondan kurtulmanın yollarını düşünüyormuş. Sonunda bir sabah kediyi arabaya attığı gibi evlerinin 20 blok ötesinde bir sokağa götürmüş ve onu orada bırakıp işine gitmiş.
Aynı akşam işten eve geldiğinde bir de bakmış kedi evin bahçesinde karısıyla oynuyor; kadın neşe içinde "Ayy bütün gün onu aradım" demiş. "Ama akşamüstü bir baktım gelivermiş, evin yolunu nasıl da bulurmuş benim akıllı kedim."
Adam tabii çok bozulmuş ama belli etmemiş. Ertesi sabah yine kediyi arabasına atmış, bu sefer evin 40 blok ötesinde bir sokağa götürüp bırakmış; akşam işten eve geldiğinde kedi yine salonda yerlerde yuvarlanıyor.
Ertesi gün adam kediyi 60 blok öteye bırakmış; akşam gelmiş yine kedi evde.
Sonraki gün 70 blok öteye bırakmış, akşam kedi yine evde.
Adam artık ertesi sabah kediyi arabaya koymuş; 90 blok öteye gitmiş. Oradan köprü yoluna girmiş, ilk çıkıştan sağa dönmüş, ordan tekrar sağa dönmüş, ilerlemiş, bir 20 blok daha uzağa gitmiş, sola dönmüş, biraz daha gitmiş, ve kediyi orada arabadan atmış.
Saatler sonra evin telefonu çalmış, adam karısını arıyor:
"Hayatım, kedi orada mı?"
"Evet, neden sordun?"
"Şunu telefona bir çağırsana, kayboldum!"
TUHAFİYECİ
Tuhafiyeci dükkanından geçimini sağlayabiliyor, bir köşede üç beş kuruş da biriktirebiliyordu. Günün birinde sağındaki dükkan boşaldi, derken orası da tuhafiyeci oldu. Sonra solunda bir tuhafiyeci daha... Rekabet başladı, işleri kötüye gitti. Ama sonunda bir çözüm yolu buldu:
Sağındaki komşusu, dükkanının üzerine, gerçek ucuzluk burada yazdırmıştı. Solundaki, en büyük tuhafiye mağazası, yazılı bir bez asmıştı. Bizimki, ikisinin ortasına şu yazıyı koydurdu:
Mağazaya buradan girilir.