Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
2012 Şubat Anneleri İçimizdeki Büyümesine Şahit Olun
Küçük bir kızken bebeklerle oynayan ben artık yetişkin bir kadın olarak kendi bebeğimi kucağıma almak istiyorum. Son üç aydır korunmayı bıraktık ve artık bir an önce gebe kalmak istiyorum. Eskiden her gördüğümde beni rahatlatan adetlerim, artık bir kabusa dönüştü sanki. Eşim bana göre çok daha serinkanlı olmasına rağmen ben; "Bu ayı da kaçırdık, acaba bir sorun mu var" demekten kendimi alamıyorum… Öncelikle gebelik olmuyor diye endişelenmenizin bir anlamı yok. Gebeliğin oluşumu pek çok faktörün bir araya gelmesi ile ilgili bir olasılık işidir aslında. Yaşınız daha genç olduğu için 1 yıla kadar beklemenizde bir sakınca yok. Bir yıl boyunca haftada 2-4 ilişkiye rağmen gebeliğin gerçekleşmemesine "infertilite (kısırlık)" demekte ve bir takım tahlillere gerek duymaktayız. Tahliller sonrasında çıkan sonuçlar doğrultusunda da tedaviye başlamaktayız. Şimdi kısırlık gibi sözcükleri düşünmeyelim ve gelelim hamilelik sürecinin nasıl başladığına... Öncelikle gebeliğinin ilk haftası senin hesapladığın gibi hamile kaldığın tarihten değil "Son Adet Kanamasından (SAT)" itibaren hesaplanır. Bir gebelik süresi SAT’ten itibaren ortalama 40 hafta sürer. Diğer bir deyişle ise yumurtlamanın olduğu ilişki tarihinden itibaren 38 haftadır (266 gün). Karın boşluğuna atıldıktan sonra tüpler tarafından yakalanan yumurta yaklaşık 12-24 saat süreyle döllenmeyi (fertilizasyon) bekler. Döllenme olunca, iki hücrenin birleşmesi ile tek bir hücre oluşup bu hücre çoğalmaya başlar ve böylelikle gebeliğin ilk aşamasına geçilmiş olur. Döllenmiş yumurtanın yani "embrio"nun, tüp içinden rahim içine yolculuğu ise yaklaşık 6-7 gün sürer. Bu sırada döllenen yumurta hızla şekil ve içerik değiştirir. Çiftin her ikisinden de gelen kromozomlar kadın yumurta hücresi içinde birleşip, hızla bölünüp çoğalarak adeta bir hücre kümesi (morula) oluşturur. Yapılan bir takım kan tetkikleri, ultrason ve muayenelerimin iyi olması ve gebelik şansım ile ilgili doktorumun iyimser ifadeleri tüm endişelerimi giderdi ve beni son derece rahatlattı. Ayrıca doktorum tarafından bana gebelikte ortaya çıkan tüm gelişmeler düşünüldüğünde 40 haftalık gebelik uzunluğunun aslında uzun değil çok kısa bir zaman olduğu ve her geçen günün diğer günden farklı pek çok değişimleri içerdiğini ifade etti. Ben de kendi kendime "gebeliğim süresince gün saymamaya" söz verdim.
2. GEBELİK HAFTASI
Oluşacak bebeğimi nöral tüp defekti (NTD) adı verilen santral sinir sisteminin gelişmesi ile ilgili bir grup problemlerden korumak için, doktorumun tavsiyesiyle folik asit (B9 vitamini) takviyesi almaya başladım. Ayrıca folik asit ihtiyacımı tahıllar, portakal suyu, meyveler, baklagiller, fasulye ve diğer koyu yeşil yapraklı sebzelerden de karşılıyorum. Ancak daha önce Toksoplazma enfeksiyonu geçirmediğim için, bu enfeksiyondan gebelik süresince korunmak için tükettiğim tüm meyve ve sebzeleri bol su ile yıkamayı ihmal etmiyorum, çiğ veya iyi pişmemiş etten de kaçınıyorum..
İçeride neler mi oluyor? İşte Doktorum Eserdağ’ın verdiği bilgiler; Bu haftanın sonunda östrojen hormonlarım harekete geçti ve sol yumurtalığımda bir yumurta hücresi olgunlaşmaya başlamış. Normal adet döngüsünde "Progesterone hormonu" artarak döllenecek yumurtamın rahim içine yuvalanmasına (implantasyon) imkan tanıyormuş. Progesteron hormonu rahim içi zarını kalınlaştırarak orayı adeta "yumuşak bir yatak" haline getiriyormuş. Embriyonun rahim içerisinde rahatça yerleşebilmesi ve beslenebilmesi için "endometrium" adı verilen rahim zarı kalınlaşıyor ve bu bölgede kanlanma artıyor. Bu dönemde çatlayan yumurta hücresi (oosit) tüpten aşağıya inerken spermle birleşiyor. Buna "döllenme (fertilizasyon)" diyoruz.
(Yandaki resimde bir sperm hücresi ile yumurtanın döllenme sırasındaki görünümü izlenmektedir. Yumurta hücresi sperme göre ne kadar büyük gözüküyor !..)
Döllenen cenin (zigot) ise bir yandan bölünüp diğer yandan 6-7 günlük bir yolculuk ile aşağı inerek daha önceden yeri hazırlanmış olan "endometrium"a yuvalanıyor (implantasyon olayı). Adeta "kuş tüyü bir yatağa küçük bir çocuğun atlayarak burada gömülmesi ve burada büyümesi" gibi bir olay bu…Doktorlar gebeliğin başlangıç dönemleri için adeta "mucize" diye tarif ediyorlar. Bu hafta doktorumun verdiği bilgiye göre cinsiyet döllenme sırasında belirleniyor: Eğer X kromozomu taşıyan sperm yumurta hücrenizi döllemişse bebeğin cinsiyeti kız, Y kromozomlu sperm döllemişse bebeğin cinsiyeti erkek oluyor. Ne garip bebeğin cinsiyeti annenin yumurtası ile değil, sperm hücresinin taşıdığı kromozom ile ortaya çıkıyor; "yani cinsiyeti erkek belirliyor."
3. GEBELİK HAFTASI
Doktorumla yaptığım görüşme sonucu bu haftada bebeğimin yaşamının başladığını öğreniyorum: Oluşan hücre rahim iç tabakasından geçip, Zigot, Blastomer, Morula aşamalarından geçip "Blastosist" aşamasında rahim içinde kendi uygun bulduğu alana yerleşiyor (implantasyon) ve burada çoğalmasını sürdürüyor. (Yandaki resim "morula" safhası)
(Oluşan Bastokist rahim içine yuvalanıyor. )
Blastosistin rahime yerleşimini (implantasyon) tamamlanması ardından kanda ölçülen "beta HCG hormonu" adet gecikmesi olmasa bile gebeliğin olup olmadığını gösterebiliyor.
Ben ise, biraz daha bekleyerek, 4-5 günlük adet gecikmem sonrası gebelik testi için eczaneden aldığım bir prediktörle teşhisi kendime koydum: "Çift Çizgi" : Bunun anlamı "HAMİLEYİM". Birden dünyanın en mutlu insanı oluverdim sanki. Gebelik önce kanda çıkıyor, daha sonra da idrar ve ultrasonda. Ancak gebelik kesesinin ultrasonda net olarak görülmesi sonrasında kesin olarak rahim içi bir gebelikten söz edilebiliyormuş. Şu an için gebeliğin hemen hemen hiçbir belirtisini taşımıyorum. Ağzımda çok az bir tad değişikliği oldu, biraz da sabah bulantılarım oluyor, hepsi bu. Bu kadar kısa bir zamanda bile etkilenmem ne kadar ilginç. Her şeye rağmen artık bir "anne adayıyım" !!! Doktorumun uyarısı: Yerleşme döneminde anne adayı lekelenme tarzında kanama görebilir. Buna "implantasyon kanaması" adı verilir ve döllenmeden sonraki 3-7. günler arasında görülür. Sebebi ise rahim iç tabakasına yerleşimi için yer açılırken oluşan kılcal damar çatlamalarıdır.
4. GEBELİK HAFTASI
Hafta başından beri kendimi halsiz, yorgun hissediyorum, göğüslerim şişti, kasıklarım ve belim ağrıyor. Sanki adet öncesi dönemimi tekrar yaşıyorum. Ben bunları hissederken içimdeki ne yapıyor diye doktoruma gittim.
İçeride hissetmesem de aslında pek çok şey gerçekleşiyor: Döllenmiş yumurta hücresi hızla çoğalmakta. Gelişen yumurta fallop tüplerinde aşağıya uterus’a (rahime) olan yolculuğunu tamamlayıp, uterus içine yerleşiyor. Burada ikiye bölünüyor; Bir yarısı "pirinci" diğeri ise uterus duvarına yapışarak burada "plasenta"yı oluşturuyor. Plasentanın misyonu ise pirinci desteklemek, gelişimine yardımcı olmak, yani hücreyi beslemek…
(Üstteki resim, ultrason altında yeni oluşmaya başlayan rahim içi gebelik) Bu haftada ayrıca bebeğimin beyninin oluşacağı bölüm meydana gelecek ve sinirler oluşmaya başlayacakmış.
Ayrıca bebeğimi rahim içinde kaplayan "amnion sıvısı" da toplanmaya başlamış. İlk başta amnion sıvısı hakkında bir bilgim yoktu.
Bu sıvı diğer haftalar ve aylar boyunca bebeğimin içinde gelişimini rahat olarak sürdürebileceği bir ortam hazırlıyormuş. (Yandaki Resim / 4 Haftalık bir embrio)
Gebeliğin ilk haftaları bebek gelişimi için kritik haftalar olduğu için alkol ve sigara kullanımı tamamen yasaklanıyor. Her ikisini de kullanmadığım için şanslıyım, ama princimin sağlıklı gelişimi için sigara içilen ortamlardan da uzak durmam gerekiyor.
5. GEBELİK HAFTASI
BOY: 5 mm KİLO: 0,4 gr
"Pirinç tanemi" görme zamanım geldi. (Bu arada içimdeki bebeğimin büyüklüğü nedeni ile ismi "pirinç" oldu !!!)
Bu haftaki randevumda doktorum ilk kez vajinal ultrasonografi ile gebelik kesesini "uterus" (rahim) içerisinde gösterdi.
Ayrıca gebelik kesesi içinde prinç tanemin kalp atışlarını da eşimle birlikte adeta soluğumuzu tutarak izledik. Kalp atışları bir kuşun kanadını çırpmasına benzemekteydi.
Doktorumun anlattığına göre; bu hafta Pirincin gelişim bilgileri şöyle: Kalp, beyin, omurilik, kaslar ve kemikler gelişmeye başlamış. Bebeğimin gelişimini üç ayrı ortamdan gerçekleşiyor. Endoderm, Mezoderm ve Ektoderm…
Endoderm tabakası’ndan; akciğerleri çevreleyen zarlar, dil, bademcikler, üretra (idrar kanalı), mesane ve sindirim sistemi gelişiyormuş.
Mezodermden ise; kaslar, kemikler, lenf sistemi, dalak, kan hücreleri, kalp, akciğerler ile üreme ve boşaltım sistemleri farklılaşıyormuş.
Cilt, tırnaklar, saç, gözün lens tabakası, işitme sistemi, burun, sinüsler, ağız, anüs, diş mineleri, hipofiz bezi, meme dokusu ve sinir sistemi ise "ektoderm tabakası"ndan farklılaşıyormuş. Ektoderm tabakası "nöral plaka"yı oluşturmak üzere kalınlaşıyor, bu plakanın kenarları kıvrılıp ve "nöral oluk" adını alıyormuş. Nöral oluk, nöral plaka.. Tüm bu terimden hiçbir şey anlamamıştım. Neyse ki doktorum açıkladı: ‘Bu, embriyonun sinir sisteminin ilk taslağıdır ve ilk gelişen organ sistemlerinden birisidir’. Ben ise sabahları kendimi artık daha yorgun hissediyorum. Bulantı ve aşerme gibi belirtiler kendini hafifte olsa göstermeye başladı. Canım karpuz, soğan, limon gibi gıdaları çekiyor. Mevsim itibari ile karpuz bulmamız biraz zor gibi.. Beslenme konusunda biraz tereddütlerim var, özellikle de bulantılar artarsa diye doktorum hafif, katı ve kuru gıdalarla beslenmemi önerdi. Ben az bile yesem bebek beslenebiliyormuş. Bu haftadan itibaren bir takım psikolojik şikayetlerim de olmaya başladı. Daha nedense depresif ve melankolik hissediyorum kendimi.. Doktorum tüm bunların hormonal değişimlere bağlı olduğunu ve normal olduğunu söyledi. Vucudum adeta değişen ortamlara karşı kendisini adapte etme telaşına girdi. İyi ki doktorum eşimi bana destek olması için uyarmış, bu konuda çok şanslı olduğumu düşünüyorum…
Bebeğim bu haftaki görünümü "yumurtadan yeni çıkmış bir kurbağa yavrusu"na benziyor.
Kömür gözlü bebeğimin büyüklüğü ise bir "nohut" kadar. (Yandaki Resim)
Nohut tanemin gelişim bilgileri ise şöyle: Artık beyin ve omurilik kanalı (nöral tüp) kapandı, bu yüzden 5. haftadan sonra başlanan folik asit desteğinin beyin omurilik açıklıklarını önlemede etkisi yok. Ancak doktorum yine de başlanmış olan folik asit desteğini 14-16.haftalara kadar devam ettirmemi söyledi. Gebelik konusunda beni en çok merakta bırakan konu kilo alımıydı. Araştırmalar göre gebelerin ilk 3 ayda (14 hafta) ortalama 1 kilo alması normal kabul ediliyor. Bu güzel haber !! Doktorum iştah kaybı yaşayabileceğimi ama bunun bebek için sorun olmayacağını söyledi. Bebeğim benim depolarımı emip gelişimime devam edebiliyormuş. Biraz benciliz galiba … Doktorumdan sürpriz var... Bu haftada doktorum S. Eserdağ bana ilk defa bebeğimin kalp atışlarını doppler ultrasonu ile dinletti !!!. Muhteşem bir duyguydu bu.
(Amniyon zarı içinde 6 haftalık bir embrio)
7. GEBELİK HAFTASI
BOY: 1,3 cm KİLO: 0,8 gr
Koca bir kafa ve kafaya doğru eğik bir gövde ile O artık bir "fasulye"ye benziyor. Bu hafta o Fasulye’de o kadar çok gelişen organ var ki doktorumun ağzından dinlemek benim anlatmamdan daha iyi olacak: Artık, kollar ve bacaklar kısa yüzgeçler gibi belirginleşmeye başlar ve bunların ucunda oluşan düz yassı tabakalar avuç içi ve ayak tabanı olup, parmaklar bunların uçlarından çıkar. Kalp, akciğer, gözler, burun delikleri, barsaklar ve appendiks gelişmesini sürdürür. Kapanan beyin omurilik kanalı içerisinde beyin ve omurilik gelişmektedir. Gözün ağ tabakası olan "retina"nın gelişimi de devam etmektedir. Bu organlar hem denge hem de işitmede görev alır. İlkel bir ağız ve dil fark edilebilir.
Yine bu haftada kol ve bacak tomurcukları oluşmaya başlar. Yine, ince bir tabaka halinde deri belirir. Beyin üç ana kısmına ayrılır. Tiroid bezi gelişimini sürdürür, lenfatik sistem ilk defa oluşmaya başlar. Kalp kısımları plasma ve kan hücreleri ile dolar. Kan dolaşımı başlamıştır. Şimdilik iki bölümden oluşan kalp dakikada 150 defa (120-180 arası) atmaktadır.. Evet normal yetişkin bir insanın kalbinden adeta 2 kat fazla atan bir kalp…
Akciğer gelişimi de devam etmektedir. Safra kesesi, mide, barsaklar ve pankreas gelişimini sürdürür. Plasentadan gelen kan karaciğere ulaşır. Amniyon "connecting stalk"ı çevreler ve içine alır. Connecting stalk daha sonra erişkinde "umbilikal vezikül" adı verilen bir oluşum olarak kalacaktır. Kol tomurcukları artık oldukça belirgindir, buna karşılık bacak tomurcukları yeni yeni oluşmaya başlar. Embriyo artık tamamen amniyon kesesi içinde yerleşmiştir. "Somit"ler kas ve kemikleri oluşturmak üzere farklılaşmaya başlar. Bana gelecek olursak... Artık vücudumdaki değişiklikleri hissedebiliyorum. Gebeliğin en temel belirtilerinden sabah bulantıları ve aşerme başladı. Sabahları çok açken birden yiyecekler midemi bulandırıyor. "Tanrım! ne kadar çok şeyi canım çekiyor". Bir miktar vajinal akıntım var, biraz tedirgin oldum. Yapılan muayene sonucu kokusuz ve iç çamaşırda sari-yeşil leke bırakmadığı için normal olduğu söylendi. Yine doktorum kaşıntı, kesilmiş süt gibi akıntı ve idrar yaptıktan sonra veya yaparken yanma olması durumunda "mantar enfeksiyonu" olabileceğini ve dikkat etmemi belirtti. Mantar enfeksiyonları gebelikte sık olarak ortaya çıkabiliyormuş. Bu haftaki ultrason değerlendirmesinde doktorum yine bana bir sürpriz yaptı ve ultrasonda bebeğimin kalp seslerini dinletti !!! Ritmik olan kalp atımları dakikada 164 çıktı... 8. GEBELİK HAFTASI
BOY: 1.6 cm KİLO: Yalnızca 1 gr
Bir çok gelişimin hızlı yaşandığı ve bundan sonra da böyle devam edeceği haftaya başladık. Doktorumun ifadesi ile bu hafta içerisinde: Burun ucu oluşuyor, göz kapakları belirginleşiyor, alt çene ortaya çıkmış. Yemek borusu nefes borusundan ayrılır. Yanında akciğerler yer alır.
Yine, böbrek oluşumu başlar, kalp kapakçıkları belirginleşir. Kolların uzaması devam ederken kıvrılmalar başlar, bunlar dirsek belirtileridir. Avuç içleri belirgin bir hal alır. Kollarda sinir iletimi başlar. Omurilik ise gelişimine devam eder. (Üstteki bebeğin ultrasonografik görünümünün gerçek hali aşağıdaki resimdir. Bir amnion kesesi içindeki bebeğin vucuduna göre kafasının iri olması dikkat çekici ) Hamile kalmadan önce 50 gram ağırlığında ve "armut" şeklinde küçük bir rahmim, şimdilerde bir "tenis topu" büyüklüğüne ulaştı. Gebeliğimin sonunda rahmim 1000 gram ağırlığa ulaşacakmış. Yani 20 kat büyüyecek. Doğumdan 40 gün sonra da tekrar tıpkı eski haline gelecekmiş. Vucüdumuzda bu kadar hızla büyüyüp tekrar eski haline dönen ikinci bir organımız yok !!! Ben ise zaman zaman rahmimde ve kasıklarımda kramp tarzı ağrılar hissediyorum. Bebeğim büyüdükçe, karnımın içindeki rahmim geriliyor ve bu da ağrılara sebep oluyor. Tamamen normal bir durummuş. Ağzımdaki tükürük salgısı da arttı. Yüzümde sivilceler çıkıyor ve cildim yağlanıyor, sanırım ergenlik günlerime geri dönüyorum :)) Gebeliğin etkileri adeta tüm vucudumu sarıyor. Tüm bu gelişmelerin hormonal etkiye bağlı olduğunu ve kalıcı olmayacağını bilmek güzel. Genellikle sorun oluşturmasa da bazen bulantılar ağır problemlere neden olabilirmiş. Öte yandan, psikolojik olarak anne olmayı benimsedim ve çok rahatladım. 9. GEBELİK HAFTASI
BOY: 2.3cm KİLO: 2 gr
Biz her ne kadar da fasulye desek de onun adı şimdiye kadar tıbbi olarak "embriyo"ydu, bu hafta kuyruğunun kaybolmasıyla embriyo tanımı da kayboldu, yeni adı "fetus" oldu. Fasulyenin duyu organlarını; burun delikleri, koku sinirleri, retina, göz kapakları, kulak kepçesi oluşturuyor. El, dirsekler ve meme uçları belirginleşti.
Benim en çok merak ettiğim konulardan biri fasulye beslenme sonrası tuvalet ihtiyacını nasıl gideriyordu? Böbrek ve bağırsak oluşumunu tamamlanmasıyla ilk idrarını bu hafta yapmış. Biz ilk idrarı görmesek de ultrasonda içinde yüzdüğü sudaki hareketlerini izleyebiliyoruz.
Görünüşte hala hamileliğim belli olmuyor. Duygusal açıdan ise biraz melankolik bir ruh hali içerisindeyim. Filmlerde ağlıyorum, bazen içimi bir sıkıntı kaplıyor. Doktorum tüm bunlara artan gebelik hormonlarının sebep olduğunu belirtti. İyi ki eşim yanımda ve bana bu konuda destek oluyor. Öte yandan yemek sonrası hazımsızlık ve mide yanmalarım için o çok sevdiğim yöresel yemeklerden uzak durmam gerekiyormuş. Doktorum bu problemlerin kişiden kişiye değiştiğini her yiyeceğin farklı kişilerde farklı etkiler yaptığını belirtti. Demek ki yöresel yemekler sadece bana zararlı. Ben de "fasulye" için bol bol kalsiyum ve protein almaya yöneldim. 10. GEBELİK HAFTASI
BOY: 3.1cm KİLO: 4 gr "Çileğimin" organ gelişimini tamamlandığı haftaya girdik.
İşte doktorumun verdiği bilgiler: Dudaklar ve kalp gelişimlerini tamamlandı. Kafa dik durumda ve iç kulakta denge sağlayan kısımlar gelişiyor, gözler ise kapalı. Gonadlar (üreme organları) gelişir ve testis ya da over (yumurtalık) olarak farklılaşır. Gövdenin dışında gelişmiş olan barsaklar karın boşluğu içine doğru iyice hareket ediyor. Ancak bu çekilme 12. haftaya kadar devam edecekmiş.
Diz ve ayaklar belirginleşti. Ayak parmakları ve tırnakları artık belli oluyor. Kaslar da güçlenmeye başladı. Eğer bazı genetik hastalıkların tanısı için gerekli görülürse "Koryonik villüs biyopsisi" bu haftalarda yapılmaktadır (10-11. haftalarda). Doktorum randevu bitiminde, bebeğin kendi dişleri gelişirken anne adayının dişlerini zayıflattığını, bunun için beslenmemde yeterince flor alımamı istedi.
Şimdi alışveriş zamanı, gebeliğim belli olmasa da gevşek ve bol giysiler alıp rahat rahat giyinmek istiyorum. Hamilelik giysileri satan mağazaların vitrinlerine bakmaya başladım bile..
Fasulye, embrio dönemini tamamladı ve yeni tıbbi adı "fetus" oldu. Artık tıp terimleriyle konuşuyorum :) Plasentası ile alışverişe başlayan fetuste hızla büyüme devam ediyor. Tırnakları, göz kapakları ortaya çıkmış ve göz rengini belirleyecek olan "iris" oluşumu da başlamış durumda.
Bebeğin başı bu hafta bacakları hariç tüm vücut uzunluğunun yarısı kadarmış. Koca kafalı bir bebek mi geliyor? Bu dönem sonunda gebeliğin en kritik dönemlerini atlatmışım. Tebrikler bana.. Çünkü ilk 3 ay "oluşum dönemi" olarak geçerken, sonraki 6 ay "gelişim dönemi" olarak anılıyor; yani bebeğin ilk 3 ay sonunda oluşan tüm organları geriye kalan 6 aylık dönemde büyüyor. Doktorum Eserdağ’ın bana anlattığına göre; Bu haftanın sonunda organ gelişimleri büyük ölçüde tamamlanıyor. Arkasından da bu haftanın en önemli olayı 11-14 hafta tarama testi olarak da bilinen ikili tarama testine geçtik. Önemli diyorum, çünkü bu testle bebeğinizin ense kalınlığı da ultrasonda ölçülüyor ve beraberinde kanda ölçülen bazı maddeler bilgisayara girilerek "Down sendromu" riski belirleniyor. Bizim fasulyemiz testi başarıyla geçti. Herhangi bir sorunu yok… Ben ise banyoda yaptığım karın dokunma testinde rahmimin ele geldiğini gördüm. Tırnaklarım ve dişlerim zayıflıyor gibi fasulyenin yanında kendi bakımımı da ihmal etmemeliyim. Dişçimden randevu alsam iyi olacak.
(Yandaki Resim: 11 haftalık bir bebeğin ayakları; "geleceğin futbolcusu" mu dersiniz?)
12. GEBELİK HAFTASI
BOY: 5.4 cm KİLO: 14 gr Bu hafta doktor "randevum hangi gündü" diye düşünürken telefonum çaldı. Doktorum randevumu hatırlattı. Hamileyken insanın canı bazen hiçbir yere gitmek istemiyor. Bu durumda "jinekolog seçimi" de çok önemli. Gebelik benim için çok özel bir durum; anlayışlı, bilgili, tecrübeli ve beni çok iyi tanıyan doktorum bu konuda en büyük destekçim oluyor.
İçimdeki "Parmak çocuk" hızla büyümeye devam ediyor; yüzü ortaya çıkmış, bağırsaklar karın içerisine yerleşmiş, dişlerinin yeri belli olmuş ve sindirim hareketleri başlamış.
Yandaki Resim : Pamuk Prensesim/Prensim ne güzelsin :)) Doktorum Eserdağ, bebeğimin ağız açıp kapama egzersizleri yaparak yutmayı öğrendiğini söyleyince çok mutlu oldum. Bizimki parmak emmeye başlayabilirmiş. Öte yandan doktorumun düşük (abort) riskimin azaldığı konusunda beni rahatlatması bir kez daha gebelik dönemimde doktor seçimimin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.
Ayakkabılar birçok kadın gibi benim de tutkumdu. İnce topuklara bayılan ben şimdi düz, ama daha rahat ayakkabılara döndüm. Bu bel sağlığım için de iyi olacak. 13. GEBELİK HAFTASI
BOY: 7.4 cm KİLO: 23 gr 13. haftayı yani ilk 3 ayı bitirdik. Tıbbi olarak ilk trimester (üç ay) olarak adlandırılan dönemi. Diğer bir deyişle de gebeliğin üçte birini.. Daha önümüzde ikinci ve üçüncü trimesterler var…
Bu haftada doktorcum bebeğin yüzünün insan yüzüne yakın bir şekil aldığını, kulakları ve gözlerinin yerini bulduğunu söyledi. Artık "küçük bir insan" O.
Küçük insan'ın; karaciğeri safra yapımına başlamış ve böbreklerin çalışmasıyla birlikte mesanede idrar birikimi oluyormuş. Sinir hücrelerinin hızla çoğalmasıyla refleksleri, dışarıdan gelen uyarılara açılmış.
Bu gebelik haftasından sonra yapılan gebelik ultrasonlarında bebeğin gelişiminde önemli kriterlerden birisi de BPD (Biparietal Diameter) olan; kafanın şakak kemikleri arasındaki mesafeymiş. (Yandaki Resim, Bu ölçüm yapılırken kafanın tepeden görünümü alınıyor. "Balkondan baktığınızda aşağıda yürüyen birisinin kafa çapı "olarak düşünebilirsiniz.)
Benim ise zaman zaman karnım ve bazen da sağ kasığım ağrıyor. Doktorum Eserdağ’ın açıklamasına göre bu ağrılar büyümekte olan rahmimi yerinde tutan bağları ve özellikle de "ligamentum rotundum (yuvarlak bağ)" adlı yapıyı germesinden kaynaklanan ağrılarmış.
Rahimin yuvarlak bağa göre daha hızlı büyümesinden kaynaklanan bu ağrılar, uzun sürmeyecek ve ligamentlerin gebeliğe uyum sağlamasıyla kaybolacakmış. Çevremdeki diğer hamile arkadaşlarımın yüzlerinde "gebelik maskesi" dedikleri lekelenmeler başladı. Hormonların değişimiyle oluşan bu maske fikrini sevmedim. Şimdilik bende olmadı. Bunun için güneş koruyucu çok faktörlü kremler kullanıyorum ve güneşli havalarda şapka takıyorum. Gebelik, güneşin cildim üzerindeki hassasiyetini arttırdığı için güneşten kendimi korumam gerek… Ultraviyole ışınlar (özellikle plaj ve kayak bölgelerinde) sakıncalı olduğu için gebelik sırasında plajda güneşlenmek önerilmiyor. Yine kaplıca, hamam, sauna gibi sıcak su banyoları da bebeği olumsuz olarak etkileyebiliyormuş. 14. GEBELİK HAFTASI
BOY: 8.7 cm KİLO: 43 gr
Bu hafta "Parmak çocuk" bizi şaşırttı. Çünkü ultrasona girdiğimde bir de baktım ki benim fasulyem minik bir insan görünümüne kavuşmuş bile. Karaciğeri, midesi, böbrekleri, kaşı, gözü, tırnağı ile her şeyi tam olarak oluşmuş minyatür bir insan artık O…Minyatür adam. Yani bir "Parmak Çocuk"… Haberleri eşime yetiştirmek için sabırsızlanıyorum. İşi dolayısı ile eşim Hera Klinik'teki bu muayeneme katılamadı. Bu arada bebeğim amniyo sıvısı içerisinde akciğerlerinden nefes alıp verme egzersizlerine de başlamış...
Bu randevuda aklıma takılan "amniyo sıvısı" konusunu Doktorum Eserdağ’a açtım. Bebeğin idrarını yaptığı amniyo sıvısında ona zarar verip vermediği beni çok düşündürüyordu.
Doktorum bana bu sıvının üç saate bir kendini yenilediğini söyleyince çok şaşırdım. Bebeğim tamamen hijyenik bir ortam içinde duruyor… Doktorumun bana güzel ikinci bir haberi de; gebeliğin başından beri devam eden bulantı, aşerme gibi belirtilerin artık kaybolacağını söylemesi oldu. Bunlar kayboluyor ama ben ara ara bel ağrıları ve kabızlık çekiyorum. Bazen de tansiyonumda düşmeler yaşıyorum. Doktorum "progesteron hormonu"nun etkisiyle bunları yaşamanın normal olduğunu, beslenmemde lifli besinlere ağırlık vermem gerektiğini ve yorgunluk hissettiğimde istirahat etmemi önerdi. Bu dönemlerde biraz tuzlu yememde de fayda varmış.
Bir başka konuda birçok evli çift için hamilelikte tabu olan cinsel istekti. İlk haftalarda bebeğin oluşma heyecanı, bulantılar, halsizlikler devam ederken kendimi cinsellikten uzaklaştırmıştım. Bu haftayla birlikte kendimi aynada çekici görmeye başladım. Çekinerek de olsa bu konuyu doktoruma açtım. O da gebelik ile ilgili herhangi bir komplikasyon bulunmadığı sürece gebelikte cinsel ilişkinin sorun oluşturmayacağını bana söyledi.
15. GEBELİK HAFTASI
BOY: 10.1 cm KİLO: 70 gr
Bu hafta bizimki yalnızca suratını gösteriyor. Doktorumun verdiği bilgiye göre; şu andan itibaren suratını ekşitebilir, kaşlarını çatabilir, kavrayabilir, hatta baş parmağını emebilirmiş. Neyse bize surat ekşitmedi, ama cinsiyetini de hala göstermedi. Yoğun bir ultrason haftası bu haftadaki ölçümleri dikkatle dinledim.
İşte Doktorum Eserdağ’ın gebelik ve ultrason değelendirmeleri ile ilgili bize anlattıkları: Her ultrasonografik muayenede dört standart ölçüm alınır: Bunlardan birisi anne ve baba adaylarının bazen yanlışlıkla bebeğin yüzü zannettikleri AC (karın çevresi) ölçümü, ikincisi bebeğin en uzun kemiği olan üst bacak kemiği yani FL (uyluk kemiği) ölçümü, üçüncüsü BPD (şakaklar arası mesafe) ve dördüncüsü ise HC (baş çevresi) ölçümleridir.
Ultrason içindeki bilgisayar yapılan ölçümleri gebelik haftasına çevirir ve bu hesaplanan hafta ortalama bir haftadır. Sizin gerçek gebelik haftanızla bilgisayarın hesapladığı bu ölçümler her zaman tam olarak birbirinle uyuşması gerekmez ve çoğu durumda uyuşmaz da. Her bir ölçümün alt ve üst sınırı vardır ve bu sınırların dışında yer almadıkça bu "farklılık" bir anlam ifade etmez.
Yine bebeğin bir ölçümü başka bir haftaya diğer bir ölçümü de başka bir haftaya tekabül edebilir, bu da "normal değer" olarak kabul edilir.
Ultrasonografi, bu dört ölçüm yardımıyla tahmini bir kiloyu belirler ve bu belirlenen kilo gerçek kilodan +/- %15 kadar farklı olabilir. Ultrasonografi cihazı kemikleri beyaz, içi sıvı dolu yapıları ise siyah gösterir. Bebeğin tüm vücut kemikleri beyaz görünür. Mide, idrar torbası, kalp, amniyos sıvısı gibi içi sıvı dolu boşluklar ise siyah görünür. Diğer yapılar da bu iki renk spektrumu arasında yer alırlar.
Bu arada ultrason resimleri yavaş yavaş bir albümü doldurmaya başladı. Beni görenler hamile olduğu artık ilk bakışta anlayabiliyorlar. Bir de göğüslerimden sıvı gelmese daha rahat edeceğim. Bu akan bu sıvıya doktorum "klostrum" diyor; sütün ilk haliymiş.
Geçen hafta bebeğimiz uyku pozisyonunda olduğu için cinsiyetine bakamamıştık. Oysa küçük oğlumuz pipisini saklıyormuş, ultrasonda gafil avlandı da görebildik !!!
Denizi ve dalmayı çok seven eşim ultrasonda oğlunu görünce adı "Deniz" olsun mu diye sordu, kalp kalbe karşıymış. Artık bebeğimizden "Deniz bebek" diye bahsedeceğim.
Doktorum Eserdağ’ın verdiği bilgilere göre işte; Deniz bebeğin bu hafta sonundaki tırnakları gelişimini tamamladı ve Deniz bütün uzuvlarını oynatabilecek kadar gelişti. (Yanda bebeğimin 4 boyutlu ultrason resmi)
Barsaklarda "mekonyum" adı verilen fetal dışkı birikmeye başladı. Bu dışkı benzeri yapı fetusun yuttuğu amniyon sıvısı, dökülen hücreler ve sindirim sistemi salgılarından oluşmakta ve macun kıvamında koyu renkli bir yapıdadır.
Sinir lifleri onlara özelliklerini veren "myelin" ismindeki madde ile kaplanmaya başlar. Myelin sinir iletimi için son derece önemli bir maddedir. Dolaşım sistemi tam anlamı ile fonksiyonel olmuş ve en önemlisi annesi duyamasa da Deniz bebek nefes egzersizleri sırasında hıçkırıyor.
Haziranda geliyor içimden deniz kenarına gitmek, güneşlenmek geliyor. Fakat küçük bir sorun var; doktorum kanda artan östrojen hormonunun cilt rengini sağlayan pigment üretici hücreler üzerinde etki yapıp lekelenmelere neden olduğunu söyledi. Kalıcı olmasalar da cildin derin tabakasına yerleşirse doğum sonrası kalabilirmiş. Cildimi güneşten korumalıyım. Ayrıca bu haftadan sonra gebelik süresince dengeli beslenmeye daha çok dikkat etmem ve kansızlık (anemi) sorunu yaşamamam için de demir haplarından almam gerekiyormuş. Bu gebelik haftasından itibaren bebeğimi ultrasonda bir bütün olarak göremiyecekmişiz ve bu nedenle boyunu da ölçemiyecekmişiz. Ultrasonda bebeğin FL, AC ve BPD ölçümlerine bakılarak kilosu ortalama olarak otomatikman hesaplanabiliyormuş. Ancak ben bebeğimin boyunu da öğrenmek istiyorum... Doktorum Eserdağ da bana pratik bir hesapla bebeğimin boyunu nasıl hesaplayabileceğimi öğretti. Çok kolay. Ultrasonda (mm cinsinden) alınan FL değerini (yani bebeğin kalça ile diz arasındaki uzunluğu) 7 ile çarpıyorsunuz. Çıkan sayı bebeğinizin boyunu gösteriyor. O kadar basit !!! 17. GEBELİK HAFTASI
BOY: 13 cm KİLO: 140 gr
Deniz bebek "ilk oyuncağı" olan göbek bağını keşfetmiş. Yandaki Resim: Göbek Bağı (kordonu)
Bunu doktorumdan ilk duyduğumda kendini sıkmasından korktum, fakat bir şey olmazmış.
Bu hafta doktorumun muayenehanesinde dünyanın en güzel sesini duydum: bebeğimizin kalp atışı.. Aklımdaki tüm kaygılar da bu sesle birlikte kayboldu.
Deniz bebekteki diğer gelişmeler ise şöyle: Cildinin altındaki yağları artmış. Ne garip, benim cildimde yağlanma ve akne oluşumu artarken bebeğimin cildi de yağlanmaya başlıyor…
Yine, solumayı öğrenmek için yüzdüğü amniyon sıvısını akciğerlerine çekmekte ve geri vermekte. Doktorum, doğum sonrası akciğerlerinin kolay çalışabilmesi açısından bu ilkel solunum egzersizinin önemli olduğunu söyledi.
Kalbi ise inanılmaz bir eforlarla sürekli kan pompalamakta.. Dakikada 120 ile 180 arası atım hızına sahip. Yani, yetişkin bir insanın ortalama bir buçuk-iki kat daha fazlası..
Ani hareketlerimde bazen sancı hissediyordum. Sebebi, Deniz bebeğin büyüdükçe her iki tarafımda uterusla (rahimle) ve leğen duvarı ile bağlı olan bağların genişlemesindenmiş. Burada önemli olan; sancılar şiddetli, uzun sürerse ve periyodik olarak gelip geçerse tereddüt etmeden doktoru aramak.
Ayrıca gebeliğin başından sonuna kadar hiçbir şekilde kanamanın olmaması gerekiyormuş. Gebelik kanamaları bebeğin hayatı ile birlikte annenin hayatını da riske atabilme özelliğine sahipmiş. Bu nedenlerden ötürü az ya da çok her türlü vajinal kanama durumunda doktorum kendisini aramam konusunda beni uyardı.
18. GEBELİK HAFTASI
BOY: 14.2 cm KİLO: 190 gr
Havaların ısınmasıyla birlikte benim de üzerime bir rehavet çöktü. Bu haftaki ultrasonda Deniz bebeğin de kendisine uygun bir uyku pozisyonu alıp uyuduğunu gördük. Ultrasonda gözleri bize çok büyük göründü, doktorum ilerleyen zamanda normal görüntüsünü alacağını söyledi, bunun yanında kaşları da oluşmaya başlamış.
Kafa adeta gövdeden daha geniş bir çapa sahip. Bu özellik tüm gebelik dönemlerinde değişmeksizin böyle devam edecekmiş. İlk duyduğumda "bebeğim koca kafalı mı olacak acaba?" diye serzenişte bulunmuştum. Ne kadar yersizmiş, şimdi gülüyorum buna …
Karnımda bazen "kelebek çırpması" gibi garip bir his oluyordu. Bunun sebebi Deniz bebeğin el ve ayaklarını açıp-kapama egzersizleri yapmasıymış. Babasının oğlu şimdiden fitness yapıyor.
Bebeğimin iskeleti bu haftada yavaş yavaş sertleşmeye başlıyor. Doktorumun verdiği bilgiye göre omurganın etrafındaki sinirleri izole etmek için "myelin" adı verilen doku iskeleti sarmaya başlamış.
Bu gebelik haftasının önemli bir özelliği ise kalp değerlendirmesinin en iyi şekilde yapılabilmesiymiş. Özellikle kalbin "5 Odacık Görünümü" normal olduğunun önemliş bir kriteir olarak kabul edilmekteymiş. (Yandaki Resim)
Benim iskeletim ise hiç de rahat değil geceleri uyumak zorlaştı. Koca göbeğim ve tuvalet ihtiyacım ise uykularımı bölmeye başladı..
19. GEBELİK HAFTASI
BOY: 16.4 cm KİLO: 300 gr
İş yerinde, hamile kızlar grubu olarak bugün topluca ultrasona gittik. Aşağı yukarı hamileliği yarıladım ve ultrasonda plasenta, göbek bağı ve gelişim konusunda hiçbir kusur veya sıkıntı çıkmadı. Umarım diğer kızlarda da bir sorun yoktur...
Doktorum bu ultrason muayenesinde, Deniz'in ayak tabanını ve parmaklarını bize gösterdi. Garip bir şekilde, çok mutlu oldum !!
Deniz bebek ve ben iyi bir ekibiz. Bir de bu hafta içinde ilginç olan diğer şey "oyuncak ayılar gibi" tüylenmesiydi. Ben oyuncak ayılar gibi diyorum ama "lanugo" denilen bu tüyler ve "verniks kazeoza" maddesi (ki bu madde de bu hafta üretilmeye başlanmış) bebeği içinde bulunduğu sıvı ortamdan koruyormuş.
Doktorum Eserdağ’ın tam olarak ifadesi ise; bu haftadan itibaren bebeğin cildinde, verniks kazeoza denilen, krem tarzında koruyucu madde oluşmaya başlar. Saçları oluşur. Bebeğiniz doğduğunda bu maddenin nasıl bir şey olduğunu göreceksiniz. Verniksin amacı bebeğinizin cildini sürekli olarak maruz kaldığı sıvı ortamdan korumaktır.
Çalışan bir anne adayı olduğum için doktorum hem gevşemem hem de temiz hava almam amacıyla öğle aralarında yarım saatlik yürüyüşleri önerdi. Bu iyi bir fikir, bu arada mağazalara da bakabilirim.
20. GEBELİK HAFTASI
BOY: 25.5 cm KİLO: 300 gr
Yolu yarıladım işte 20. haftada bitti. Deniz bebek ne kadar derinde otursa da içeride hafif hafif kımıldanmaya başladı.
Duyuları da oldukça aktif; özellikle kuş seslerini ve güzel yemek kokularını hemen algılıyor.
Doktorum Eserdağ’ın ifadesine göre; bebeğin oynaması ilk gebeliklerde 22-23. haftaları bulabiliyormuş. Daha sonraki gebeliklerde ise 16-18. haftalar arasında olabiliyormuş. Bebek hareketlerini hissetme kişinin gebelik tecrübesine göre değişebiliyor demek…
Bu haftada bebeğimin testisleri karın boşluğundan torbalara doğru inmeye başlamış. Doktorumla yaptığım telefon görüşmesinde bu hafta bebeğin tüm organlarının değerlendirileceği "anomali ultrasonografisi" ya da başka bir isimle "ikinci düzey ultrason" için hazır olmamı söyledi.
Bebeğimle beraber müzik dinlemeye başladık. Doktorum bu haftadan itibaren Deniz bebeğin seslere, konuşmalarımıza ve benim yediklerime tepki verebileceğimi söyledi.
Hareketleri azaldığı için endişelenmeye başlamıştım, bunun sebebi de beyninin dokusunun gelişmeye başlamasıymış; yani geçici bir sakinlik dönemine girdik.
Doktorum bebeğimin sindirim sistemimin doğuma hazır hale gelmesi için içtiği amniyo sıvısı yüzünden yutkunacağını söyledi. Su kısmı bedenine geri kalanı ise sindirim için bağırsaklara gidiyormuş.
Rahim içinde ilk aylardan itibaren idrar çıkartan bebeğimin "kendi idrarını içtiği" bilgisi pek hoşuma gitmedi. Ama idrar steril bir ortam olan amniyon mayisi içine karışmakta ve sürekli plasenta tarafından arıtılmaktaymış.
Ayaklarımda şişmeler başladığı için bol bol dinleniyorum. Eşim de sürekli su içmem konusunda beni uyarıyor. Eğer yüzümde ve ellerimde aşırı şişkinlikler olursa doktora gitmem gerekiyormuş.
Bu hafta da beslenmemde kansızlık olmaması için demir takviyesini eksik etmemeliyim. Bebeğimin kan üretimi ve gelişimimi için beslenme programımı atlamamam gerekiyor. 22. GEBELİK HAFTASI
Boy: 27.8 cm. Ağırlık: 430 gr.
Gebeliğimin başında "ben çok fazla kilo almam" demiştim ama Deniz bebek ve ben birlikte kilo almaya devam ediyoruz. Şu ana kadar 5 kilo aldım. Doktorumun ifadesine göre bu normal bir artış.
Kilo alma; ilk aylardaki bulantı ve iştahsızlıklar nedeni ile ilk 4 ayda 1-2 kilo ile sınırlanabilirken, 4. aydan itibaren ayda 1.5-2 kg artış normal olarak kabul ediliyormuş. Kilolu bayanların gebelik süresince 8-10 kiloluk artışı yine normal olarak kabul edilebilirken, bu oran zayıf bayanlarda 15-20 kiloya kadar çıkabiliyormuş. Doktoruma göre, normal kilolu biri olarak benim için ideali toplam 13-14 kg almammış.
Bu haftanın başından beri dengemi sağlayamıyorum. Yürüyüşlerde bu denge sorununu daha fazla yaşamamak için ortopedik ayakkabılar aldım. Bel sağlığının düşmanı olan topuklu ayakkabılara belki de ilelebet "hoşçakal" diyebilirim.
23. GEBELİK HAFTASI
Boy: 28.9 cm Ağırlık: 501 gr.
Deniz bebek karnıma vuruyor, tekmeler savuruyor, ama babası geldiğinde dinginleşiyordu. Neyse ki bu hafta karnıma attığı tekmeleri eşime de dinletme fırsatım oldu. Bebek heyecanı bambaşka bir duygu, eşim de yavaş yavaş babalık için ısınma turlarına başladı.
Doktorum bebeğin içeride bu kadar hareketli olmasını hızla büyümesine bağlıyor. Yaz mevsiminde benim canım kış sebzelerini çekiyor. Düzenli beslenme şart. Doktorumuz Süleyman Bey, bu gebelik haftasında bize bebeğimizi 4 Boyutlu (4D) Ultrason ile değerlendirerek CD kaydını verdi. Evimize gidince bilgisayarımda açmak için sabırsızlanıyorum!..
24. GEBELİK HAFTASI
Boy: 30 cm Ağırlık: 600 gr.
"Viabilite sınırı".. Bu kelimeyi ilk defa duyuyorum. Bu haftada doğan bebekler, çok iyi hazırlanmış ve uygun bir ortamda yaşatılabiliyormuş. Çünkü bu hafta "viabilite" yani bebeğin anne vücudundan ayrı yaşayabilme durumuymuş. (Bu arada alttaki resim: Obstetrik ultrasonda bebeğimin sağ bacağı / uzunlamasına kesit)
Viabilitenin olabilmesi için doğum sonrası bebeğin solunum, sindirim ve vücut ısısı gibi bebeğin yaşamının en önemli fonksiyonlarının korunması sağlanmalıymış. Ben bebeğimi yine de gününde doğurmayı tercih ederim…
Korktuğum başıma geldi; diş etlerimde kanamalar başladı. Dişeti kanamaları hormonal etki sonucunda "diş etindeki belirginleşmeler" sonucunda ortaya çıkıyormuş. Dişlerimi yumuşak diş fırçası ile ve diş etleri üzerine fazla bası yapmadan fırçalamam gerekiyormuş 25. GEBELİK HAFTASI
Boy: 34.6 cm. Ağırlık: 660 gr
Bebeğimin bu hafta dişleri büyüyor. Tat alma duygusu ya da babasının deyimiyle damak tadı gelişiyor. Babası da onu gezdireceği yerleri hayal ediyor.
Bendeki değişiklikler çok yoğun değil, biraz bel ağrılarım var, bunları geçirmek için doktorumun önerisine dinleniyorun ve uyarak ılık duş alıyorum.
Bebeklerde emme refleksi anne karnında gelişyormuş. (Yandaki Resim) Ayrıca dönem dönem burun kanamalarım oluyor. Burundaki dolgunluk ve kanamalar gebelik süresince artan hormonlarımın etkisine bağlı… Bazen burnuma hafif tuzlu su çekip lavaj yapıyorum.
Artık lens kullanmayı bırakıyorum; çünkü gözlerimde kuruluk ve irritasyon (tahriş) var. Göz doktorumdaki randevumda gebelik süresince gözlük kullanmamın daha uygun olacağını belirti. 26. GEBELİK HAFTASI
Boy: 35.6 cm. Ağırlık: 760 gr.
İçimde ani kasılmalar ve gevşemeler olmaya başladı. Eşim bu kasılmaların doğumu getireceğini düşünerek hemen doktorumdan randevu oldu. Muayeneye giderken kasılmaların devam etmesi beni de biraz ürkütmüştü. (Yandaki Resim: İki elimiz yanağımıza koymuş, adeta uyku poziyonumuz...)
Muayenehane sırasında bu kasılmaların bir anlamda rahmin antrenman kasılmaları kabul edilen "Braxton-Hicks kasılmaları" olduğunu, normalde 30. haftada kendisini gösterdiğini, bende biraz erken başladığını öğrendim. Bizim düşündüğümüz gibi erken doğum uyarıları değilmiş. Erken doğumda kasılmalar günlük yaşamımı etkileyecek sıklıkta ve düzenli aralıklarla (periyodik) gelirmiş. Sıklığı ve şiddeti gittikçe artarak güçlenirmiş. Oysa benim kasılmalarım adet sancısı gibi oluyor.
Yapılan Obstetrik USG (Gebelik ultrasonu)'nda omurganın bütünlüğünü ve düzenliliğini gösteren "Düzgün tren yolu görünümünü" görmek son derece önemliymiş (Yandaki Resim).
Gebeliğimin öncesinde folik asit desteği almam, bebeğin beyin ve omurga oluşumundaki bazı problemlerde koruyucu etki yaratıyor.
Bunun dışında doktorum bana bu haftadaki bebeklerin dokunmaya ve temasa beyin dalgaları ile cevap vermeye başladığını söyledi. Biz kasılmaları düşünürken bebeğim, beyin dalgalarını bile kullanmaya başlamış.
27. GEBELİK HAFTASI
Boy: 36.6 cm. Ağırlık: 875 gr.
Sabah kalktığım zaman birden başım dönmeye başladı. Biraz dinlenmenin adından tansiyonumu ölçtürmek için doktora gitmeye karar verdim. Öğlen doktor randevusuna giderken eşimle birlikte doğum kursuna da başlamaya karar verdik. Gebelik döneminde çok fazla egzersiz yapamıyorum ve bu kurs hem benim için hem de bu süreçte benden heyecanlı olan eşim için çok faydalı olacak. Doktorda tansiyon değerlerim normal çıktı, ama iyi ki tansiyon için vakit kaybetmeden doktora gitmişiz. Çünkü halk arasında "gebelik zehirlenmesi" olarak da bilinen "preeklempsi" için riskli döneme girmiş bulunmaktayım. Yaz akşamlarını yaşadığımız şu günlerde akşam yemeği sonrası eşimle beraber yürüyüşe çıkıyoruz. Eve geldiğimizde ise ılık bir duş alıyorum. Böylece uykularım daha rahat geçiyor.
Doktorumun Notu:
Özellikle yüksek riskli gebeliklerin izlenmesinde kan akımını gösteren "Renkli Doppler Ultrasonu" önemli yer tutmaktadır. (Yandaki Resim). Ancak bu ultrasonun normal gidişatlı gebelik izlemlerinde yeri bulunmamaktadır.
Pek çok kez "Renkli ultrason" diye düşünülüp ultrason altında bebeğin kendi rengi ile görünmesini sağlamak mümkün değildir. Renkli doppler ultrasonu ile yalnızca bebeğe giden ve bebek içinde dolaşan kan akımını renklendirmek mümkün olmaktadır. Bu şekilde bebeğin iyilik durumu ile ilgili bilgi sağlanabilir.
Boy:37.6 cm Ağırlık:1005gr. Kan grubu sorunu yine beni buldu. Hastanelerde zor bulunan Rh- kan grubum şimdi de gebelik takibinde önem kazandı. İlerde olabilecek hamileliklerimde sorun çıkmaması için Rh- antibody’lerinin ölçülme zamanı geldi. Kandan "indirect coombs testi" adı verilen bir test yapıldı. Sonuç menfi (negatif) gelince kalçadan "Anti D Immunglobulin" içeren bir iğne yapıldı. Bu beni 12 hafta boyunca, yani 40. gebelik haftasına kadar koruyacakmış. Öte yandan doktorum gebelikte ortaya çıkan şeker hastalığını belirlemek amacıyla "glukoz yükleme testi" istedi. Bu haftam yine testlerle geçeceğe benziyor… Gebelik izlemlerinde (Antenatal takip) gebeliğe bağlı diabeti ortaya çıkarmayı hedefleyen 50 gram glukoz testi 24-28. gebelik haftaları arasında yapılıyor. Testin 135 mg/dl üzerinde çıkmasında ise "100 gram standart glukoz tolerans testi" yapılıyor. Allah’tan bende 100 gram testine gerek kalmadı. Aç karınla şekerli su içmek mide bulandırıcı olabiliyor… Vücudumda ise rahmim göğüs kafesimdeki kaburgalara kadar ulaştığı için nefes almakta bazen zorluk çekiyorum. Ama Doktorum S. Eserdağ bana tüm ağrılarımı azaltacak yeni bir müjdeli haber verdi: Deniz bebek artık sesimi tanıyabiliyormuş.
(Yandaki resim: Deniz Bebeğin 3D ultrasonda yüzü / Profilden.)
29. GEBELİK HAFTASI
Boy: 38.6 cm Ağırlık: 1153 gr. Hamilelik durumum benimle bütünleşti. Anne ve çocuk dergileri alıyorum. Deniz bebeğin her kımıldayışında ise bu duyguyu herkesle paylaşmak istiyorum.
Öte yandan Deniz bebeğin cilt altında yağ birikimi bu dönemde hızlanıyor. Beyin; nefes alma, vücut ısısını ayarlama ve gözleri hareket ettirebilme gibi bir takım refleksleri idare edebiliyor.
Sakin bir hafta geçiriyoruz.
(Sağ El / Profilden : Obstetrik ultrason'da kol ve ellerin değerlendirilmesi, parmakların sayısı ve pozisyonuna bakılması son derece önemlidir. )
30. GEBELİK HAFTASI
Boy: 40 cm Ağırlık: 1500 gr. Kasıklarımda ağrılar hissediyorum. Doktorum bunların rahmin gerginliğini sağlayan "Braxton Hicks" adı verilen önemsiz kasılmalar olduğunu hatırlattı.
Öte yandan her ne kadar rahmin içi karanlık olsa da Deniz bebek benim içine girdiğim odalardaki karanlığı ve aydınlığı ayırt edebiliyor. Önceki haftalarda bebeğimin cildini kaplayan "lanugo" denilen tüyler artık yavaş yavaş kayboluyor. Biz göremesek de el ve ayak tırnakları da uzuyormuş Doktorum gebelik kursundan çıktığımızda bu haftadan itibaren gebeliğim süresince beslenmemde gıdalardan protein, C vitamini, demir ve kalsiyum alımına yoğunlaşmamı istedi. Kemik yapısı sertleşen bebeğim için bu vitaminler çok gerekliymiş.
31. GEBELİK HAFTASI
Boy: 41.1 cm Ağırlık: 1600 gr.
(Yandaki Resim: Deniz Bebeğin yan profilkden yüz görünümü)
(Bu da 3D Görünümü)
Deniz bebek bu hafta büyümesini yavaşlattı, ama hızla kilo alımına devam ediyor tabi. Onunla birilikte ben de kilo alıyorum. Gebelikte beslenme çok önemli demiştim ya 31. hafta bitiyor ve ben uygun beslenme kuralları çerçevesinde sağlıklı bir gebelik geçiriyorum. Bebeğimin hızla büyümesi nefes almamı zorlaştırıyordu. Rahmim akciğerlerimin altında diyaframa dayanmış. Diyaframa bası ile hem akciğerlerim hem de midem daha yukarıya itiliyor ve bu da bende nefes darlığı, halsizlik ve mide şikayetleri yaratıyor. Bazı arkadaşlarım karnıma fener tutarsam bebeğimin görme yeteneğinin gelişeceğini söylediler. Bende merakla bu bilginin doğruluğunu araştırmak için doktorumu aradım. Çünkü hamilelikte birçok kulaktan dolma bilgi oluyor ve çoğu yanlış çıkabiliyor. Doktorum bebeklerin yeni doğduklarında 30cm’den uzağı göremeyeceğini söyledi. Süt içmekten hiç hoşlanmıyorum, midemde gaz yapıyor. Deniz bebeğin de diş ve kemiklerinin iyi oluşumu için kalsiyuma ihtiyacı var. Süt yerine her gün bir kase yoğurt yemeyi tercih ediyorum. Bu aralar çok sık rüya görmeye başladım, bir rüya tabirleri kitabı almam iyi olabilir.
32. GEBELİK HAFTASI
Boy: 42.4 cm Ağırlık:1702 gr.
(Yandaki Resim: Obstetrik ultarasonda yine bir yüz görünümü)
(Sırt ve başın arkadan görünümü (3D Sonografi)
Doktor randevularım bu haftadan itibaren iki haftada bir olacak. Doğum sancıları ve doğum konusunda bilgi almamın zamanı geldi.
Bebeğimin saçları ve yüzünün hatları bu hafta oluşuyormuş. Bu konu açılmışken, eşimle ben erkek bebek beklediğimiz için sünnet işini doğumdan sonra yaptırıp yaptırmamak konusunda bocalıyoruz. En iyisi bir sonraki randevumda doktoruma danışmak olacak.
Artık bebeğimin hareketlerini net biçimde hissedebiliyorum, arada bir eşime de gösteriyorum. Hatta bazen karnımdan çıkacakmışçasına hareketlerde bulunabiliyor. Küçük yaramaz bir dakika yerinde durmuyor.
Bebek hareketlerinin yoğun şekilde olması biraz rahatsız edici, ama bunun bebeğimin sağlıklı ve canlı olduğunun da bir ifadesi olduğu için dayanabiliyorum. Annelik bu demek herhalde. Fedakarlıklar doğumdan önce başlamalı…
Hamilelikten önce sindirim sistemimi hiç düşünmüyordum. Bedenim bu konuda çok hassaslaştı. Bolca lifli gıdalar tüketiyorum.
Kontrol zamanı… Deniz bebeğin içerideki yeri daralmaya başlamış. Ben de 8 kilo almışım. Deniz bebek beni yormaya başladı. Doktorumun muayenehanesi yakın olduğu için yürüyerek gittik. Fakat ben Hera Klinik'den içeri girdiğimde hem nefes nefese kalıştım hem de bacaklarım şişmişti.
Doktorum Eserdağ’ın uyarıları doğrultusunda hafif şiddette ödem normalken, şiddetli baş ağrısı, gözde sinek uçuşur tarzda ışık demetlerinin uçuşması, 2-3 gün zarfında hızlı kilo alma ve vücutta şişme olması (özellikle yüzde), karında şiddetli bir ağrı olması, bulantı ve kusmanın olması durumunda hiç beklemeden onu aramam gerekiyormuş. Çünkü bu belirtiler geç gebelik döneminde görülen, anne ve bebek açısından oldukça ciddi bir hastalık olan "preeklampsi"nin belirtileri olabilirmiş. Preeklampside annenin tansiyonu yükselirken tüm vücutta ödem ve idrarda protein kaçağı söz konusuymuş. Birden kendimi çok şanslı hissettim, bu belirtilerin hiç biri bende yok..
Artık bebeğim kendi kendine nefes alabiliyormuş: Akciğerlerden (alveollerden) salgılanan "surfaktan" denilen bir madde artmaya başlamış ve bu maddelerin artışı ile bebeğimin dış ortamda solunum sıkıntısı olmadan yaşama kabiliyeti artacakmış. Deniz bebek kendini bayağı hızla geliştiriyor.
Randevu sonrası eve döndüğümüzde annemler evdeydi. Bu yorgunluğuma çare olması için ayağımın altına puflar koydular. Yemek de hazırlanmış. Hamilelik güzel bir şey herkes sizinle ilgileniyor, tam bir ayrıcalık kazanıyorsunuz… 34. GEBELİK HAFTASI
Boy: 45 cm Ağırlık: 2115 gr.
Geçen haftaki kontrolde bebeğimin baş aşağı durup durmadığına baktık. Bu çok önemli, çünkü doğum kanalına girerken bu pozisyonda olması gerekiyor. Neyse ki bu haftada aynı pozisyonda ve ben aşağı taraflarda bir baskı hissetmeye başladım. Bir yandan da "Braxton-Hicks kasılmaları" artmaya başladı. Doktorum bebeğin solunum hareketlerinin düzenli olduğunu, bu şekilde doğduktan sonra rahat nefes alabileceğini gösterdi. Nefes almak biz yetişkinler için ne kadar kolayken bir bebek için çok yorucu bir süreç olabiliyor.
Yine ellerim ve ayaklarım şişmeye başladı, havanında sıcak olmasıyla bol su içmeye başladım. Umarım bu şişler de iner.
Yürümeksizin fazla ayakta kalmamaya ve düzenli yürüyüş yapmaya önem veriyorum. Diyetimdeki tuz oranını da azalttım.
Esniyoruz: Dün gece bayağı çalıştıktan sonra biraz yoruduk galiba :))
35. GEBELİK HAFTASI
Boy: 46.2 cm Ağırlık: 2383 gr.
Deniz bebek rahmim içerisinde iri bir hal aldı ve iki büklüm çok rahatsız görünüyor, hareket etmekte zorlandığını hissedebiliyorum.
Doktorum bu haftadan itibaren bebeğin içinde bulunduğu kesenin erken yırtılması ile amniyotik sıvının vajinadan gelebileceğini, yani birçok insanın bildiği gibi bu durumda "suların erken gelmesi (erken membran rüptürü)" probleminin olabileceğini ve dikkatli olmamı istedi.
Evde "doğum çantamızı" da hazırladık, normal doğum yapacağım için kasılmalar geldiği zaman panik durumunda unutmamamız için de arabaya yerleştirdik. Doktorumuz her ne kadar sakin olmamızı ve panik olmamızı söylese de "tetikte bekliyoruz adeta".
36. GEBELİK HAFTASI
Boy: 47.4 cm Ağırlık:2400 gr.
Eşimle birlikte Jinekoloğum Eserdağ’ın muayenehanesi Hera Kliniğ'e bu hafta giderken çok heyecanlıyız. Gebeliğin son ayına da girdik. Artık her hafta düzenli kontrollerim var.
Eşim de bana eşlik ederek moralman destek oluyor. Nasıl olacak? Ben ne yapacağım gibi sorular ilk başta aklımı çok kurcalıyordu. Fakat anlayışlı doktorum doğumun çok rahat geçeceğini, hastanenin konforlu olduğunu, istersek bugün hastaneye gidip yenidoğan ünitesi ve servis odalarını gezebileceğimizi söyleyince içim birden rahatladı.
Ultrason muayenesinde Deniz bebeğin kolları ve parmaklarının boğum boğum çıktığını, etrafını saran yağ dokusunun arttığını öğrendik. Doktorumuz bize bebişimizin tombul yanaklarını, kulaklarını ve saçlarını da gösterdi…
Muayene sonrasında eşimle birlikte doğum yapmayı planladığım hastaneye gittik. Doktorumun da söylediği gibi yeni doğan üniteleri geniş ve modern, personeli sıcakkanlı ve ilgili, en önemlisi de güven veriyor… "Doğum için valizimiz" de hazır beklemede.
Bebişim! İçeride böyle olduğumuza göre doğum sonrası emmeye hazırız anlaşılan : )
37. GEBELİK HAFTASI
Boy: 49 cm Ağırlık: 2859 gr.
Evde birden akıntılarım artınca paniğe kapıldım. Doktorumla görüşmemde vajinal akıntının normal olduğunu vajina ve rahim ağzının kendini doğuma hazırladığını söyledi.
Ben daha doğum nasıl olacak diye düşünürken bebeğim kendi kendine hazırlıklara başlamış. 26. haftadan itibaren bebeğimi saran saran "lanugo" adı verilen tüylü tabaka ve beyaz, kremsi madde olan "vernix caseosa" temizlenmeye başlamış.
Bu haftanın sonundan itibaren hamileliğin "term" (miad) adı verilen son dönemine girmiş bulunmaktayım. Doğum için kendimi artık psikolojik olarak da oldukça hazır hissediyorum..
Yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim, aniden ağrılı kasılmalarım oluyor. Ama doktorumuz bizi bu kasılmaların "yalancı kasılmalar" olduğu konusunda uyardı. Öte yandan Deniz bebek, içinde yüzdüğü amniyo sıvısını yuttuğu için bağırsaklarında "mekonyum" adı verilen ilk dışkısını barsaklarında biriktirmeye devam ediyor.
Bu haftadan itibaren annemler evi hazırladı, eşim her an doğum olabilir düşüncesiyle benden daha panik… İlk bebek heyecanı bu olsa gerek.
Oysa Deniz bebek her şeyden habersiz şekilde içeride mışıl mışıl uyuyor. Aniden geleceğe benzemiyor.
Bebeğimin oynamaları eskisi gibi değil, bir miktar azaldı. Bu da içinde bulunduğu amniyon sıvısının azalmasına bağlıymış.
Bebek hareketlerindeki ani azalmalar konusunda doktorum beni uyardı. Bu, bebeğin sıkıntıya girdiğinin bir indirekt işareti olabilirmiş. Allah’tan bebeğimin hareketleri iyi düzeyde…
Bebeğimi ultrason yanında NST cihazı ile de değerlendiriyoruz. Jinekoloğumun verdiği bilgiye göre son ay içinde bebek iyilik durumunu gösteren üç önemli kriter varmış: Ultrason, NST ve benim takip ettiğim "bebeğimin hareketleri
39. GEBELİK HAFTASI
Boy: 50.7 cm. Ağırlık: 3288 gr.
Deniz bebeğin içeride geçirdiği son haftası. Doktorum organ gelişimini tamamladığını söyledi. İstatistiklere göre, erkek bebekler kız bebeklerden ortalama olarak 150-200 gram kadar daha ağır olurmuş.
Ancak bebeğin cinsiyeti doğum gününü etkilemiyor, yani kız veya erkek olmanın tahmini doğum tarihine etkisi yok.
Artık bir "Noel baba kostümü" giyebilecek kadar iri bir karnım var !!! Bu hafta doktorum Deniz bebeğin gelecek hafta doğabileceğini düşünerek hazırlıklı olmamızı istedi.
Bizimkinin başı da mesaneme (idrar torbasına) baskı yapıyor, sürekli tuvalete gitme ihtiyacı hissediyorum. (Yandaki Resim)
Her şeyin iyi gitmesi durumunda ben belden uyuşturularak yapılan Epidural anestezi ile normal doğum istiyorum. Bu konuda oldukça araştırdım. Sezaryen ve Normal doğum; her ikisinin de birbirine göre avantaj ve dezavantajları var. Ancak sezaryenin bir ameliyat olması beni korkutuyor. Yine de, aksi giden bir durumda sezaryeni düşünebilirim. Tanrım ne kadar heyecanlı ve dinamik bir süreç !!! Acaba hangisi benim için uygun sezaryen mi normal doğum mu ?
Akşam eve geldiğimizde bu defterin de sonuna geldiğimi fark ettim. 40 Hafta ne kadar da çabuk geçmiş ve tek kişilik bedende iki kişi yaşamışız. Bu gece eşimle üç kişilik bir aile olmanın hayalini kurduk.
40. GEBELİK HAFTASI
Uzun ıkınmalar, biraz daha it hadi, şimdi başı göründü, iyi misin??. Normal doğum yapmanın keyfini ve zorluğunu birlikte yaşadım...
Bu sözleri hayal meyal hatırlıyorum. Ama şu an kucağımda 40 haftayı birlikte geçirdiğim biricik bebeğim var. Son haftalarda gelişimleri normal değerlerden biraz daha büyük olan Deniz Bebek tam olarak 3980 gram doğdu. Doktorumun tabirine göre bu Makrozomi , bana göre ise "Tosuncuk"... "Aramıza Hoşgeldin Deniz Bebek".. ALINTIDIR.......
Küçük bir kızken bebeklerle oynayan ben artık yetişkin bir kadın olarak kendi bebeğimi kucağıma almak istiyorum. Son üç aydır korunmayı bıraktık ve artık bir an önce gebe kalmak istiyorum. Eskiden her gördüğümde beni rahatlatan adetlerim, artık bir kabusa dönüştü sanki. 
Ben ise, biraz daha bekleyerek, 4-5 günlük adet gecikmem sonrası gebelik testi için eczaneden aldığım bir prediktörle teşhisi kendime koydum: "Çift Çizgi" : Bunun anlamı "HAMİLEYİM". Birden dünyanın en mutlu insanı oluverdim sanki.
İçeride hissetmesem de aslında pek çok şey gerçekleşiyor: Döllenmiş yumurta hücresi hızla çoğalmakta. Gelişen yumurta fallop tüplerinde aşağıya uterus’a (rahime) olan yolculuğunu tamamlayıp, uterus içine yerleşiyor. Burada ikiye bölünüyor; Bir yarısı "pirinci" diğeri ise uterus duvarına yapışarak burada "plasenta"yı oluşturuyor. Plasentanın misyonu ise pirinci desteklemek, gelişimine yardımcı olmak, yani hücreyi beslemek… 
![39hafta[1].gif](http://www.jinekolognet.com/pictures/39hafta[1].gif)
bilmediğim için şimdi hava hoş...:44:
