Aromaterapi ve Masaj

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
293.974
605.068
43
Kökeni Hindistan ve Çin medeniyetlerine dayanan Aromaterapi masajı, Mısır döneminde mumyalamada ve ayinlerde kullanılmıştır. Mısır’dan Yunan medeniyetine geçen bu masaj, burdan tüm dünyaya yayılmıştır.

1340267028035.jpg


Bitki özlerinden elde edilen karışımlar sonucu hazırlanan yağlar, dünyada ilaç sanayi başlayınca pazara yenilmiş ve maalesef zamanla gözden düşmüştür.

Aromaterapi, bitkisel öz yağların kimyasal yapısı ve enerjilerinden faydalanan ve masaj, teneffüs (buğu), kompres, banyo ve diğer yollarla uygulanmasını içeren, sağlık ve güzelliği destekleyen doğal bir terapidir. Öz yağlar damıtma yoluyla elde edilir. Günlük hayatımızda kullandığımızdan daha farklı olan bu yağlar, vücut yağlarının aksine, cilt tarafından daha kolay emilen ve daha titiz çalışma gerektiren yağlardır. Birbirinden farklı amaçları olan yağların kimisi rahatlatırken kimileri de toksinleri vücuttan atarak vücudu yeniler.Aromaterapi, masajın rahatlatıcı etkisi ile öz yağların iyileştirici özelliklerini birleştirir. Bitkisel öz yağlar, yüzü ve saçı da içeren tüm vücuda değişik masaj teknikleriyle uygulanır.

içerik.jpg


Bitkisel öz yağlar, doğal yağlar ile birlikte kullanıldığında vücuttaki kan dolaşımı hızlanır ve toksinlerin atılmasını sağlar. Vücuttan atılan toksinler sayesinde lenf sistemi düzenli çalışır. Lenf sisteminin düzenli çalışması kan damarlarını hareketlendirerek sinir sistemini dengeler.
Aromaterapi masajı zihnimizin sakinleşmesini sağlarken, yan destek olarak sağlıklı beslenirsek vücutta ideal bir negatif enerji düşüşü yaşanır. Daha akışkan olan lenfler sayesinde cildin kalitesi yükselir ve dengesizlik sonucu oluşan egzama, sedef, sivilce ve benzeri cilt hastalıkları azalır. Uykusuzluk sorununu en aza indirgeyerek vücudun sters sonucu yıpranmasını engeller. Böylelikle kaslarımız daha rahat olduğu için ağrılar azalır, spazm engellenir.

Aromaterapi, hastalığın seyrine yönelik doğru yağların birleşimi ile oluşan bir tedavi yöntemi olsa da, bu tedavinin amacı sadece bu demek değildir. Hastayı etkileyebilecek her türlü etken (stres, çevre, iş ve özel hayatta ki sıkıntı) göz önünde bulundurulur.

Aromaterapi masajı, sadece hastalığa çare olmaz. Bunun yanı sıra bireyin vücut ve ruh sağlığına da geniş bir etkileşim uygulayarak tedavi öngörür.
 
Aromaterapi Masajı Ne Kadar Sürer

49a77b9_o.jpg


Bitki özlerinden elde edilmiş karışımlardan hazırlanan masaj yağlarını kullanılarak uygulanan bir masaj yöntemidir. Bu masajda dikkat edilen, temponun düşük ve hareketlerin şiddetinin hafif olmasıdır. Rahatlatıcı, gevşetici ve dinlendirici bir özelliğe sahip bir masajdır. Bu masajda oluşan etki hem yapılan temas hem de uygulanan yağın kimyasal özelliği ile olmaktadır. Farkı amaçlar için elde edilmiş yağlar masaj yağları ile belli oranlarda karıştırılarak uygulanmaktadır.

Tüm bakımlarımızda Fransa'nın ünlü sertifikalı organik aromaterapi ürünleri ve bitkisel esansiyel yağlar markası olan Florame Aromatherapie ürünleri kullanılmaktadır.

Özyağlarla (esansiyel yağlar) yapılan masaj, deri yüzeyini daha çok ısıtır ve yoğun kas, eklem ağrılarına ve zayıf dolaşım bozukluklarına çok faydalı olur. Aromatik özyağların keyifli kokusu, duygusal kaynaklı fiziksel sıkıntılar üzerinde de çok etkilidir. Özyağlarla nefes rahatlatılabilir, sakinleşme ve yavaşlama ile kişi kendini daha iyi hissedebilir. Aromaterapi, masajla maksimum iyileştirme özelliği sağlar. Beynimiz, koku ve dokunma gibi farklı kaynaklardan farklı sinyallerle sürekli iyi yönde uyarılır. Kişi kendine bakıldığı ve şımartıldığı duygusuyla rahatlar, dinlenir, arınır ve denge bulur.

Süre yaklaşık 60 dakikadır.

Şifalı ot ve çiçek yağlarıyla yapılan bu masaj hem cildi beslemekte hem de kokunun şifa özelliği kullanılıyor. Klasik bir masaj tekniği ile tüm bedene sürülen yağlar önceden seçilebilir. Zihinsel ve fiziksel yorgunlukta biberiye özü, sinüzit ve nezlede okaliptüs yağı üst solunum yoları için iyi gelecektir.

Aromaterapi, bitkisel Aroma yağları ile terapi uygulama yöntemidir. Aromaterapi'de kullanılan yağlar, bitkilerin kök, çiçek, yaprak vs. bölümlerinden elde edilen saf uçucu yağlardır.

Aromaterapi çok eskiye dayanan bir tedavi yöntemidir. Köklerini Hindistan ve Çin uygarlıklarında görebiliriz. Mısırlılar ise aroma yağlarını mumyalamada ve ayinlerde kullanmışlardır. Aromaterapi daha sonra Mısır'dan Yunan uygarlığına geçmiş, oradan da bütün dünyaya yayılmıştır.

Eski zamanlarda aromaterapi bir koruyucu hekimlik sistemi idi. Ama dünyada ilaç sanayii başlayınca ve hazır ucuz ilaç elde edilince, zahmetli olan bu işlemden zamanla vazgeçilmiş ve aromaterapi gündemden kaybolmuştur.

Yüzyılımızın başlarında Fransız Kimyager Doktor Gattefosse, laboratuvarında yaptığı bir deney esnasında kaza ile elini yakmış (gaz lambası ile), o sırada elinde bulunan şişeden dökülen lavanta yağının elini süratle iyileştirdiğini farketmiştir. Daha sonra yaptığı araştırmalar sonucunda yağların, güçlü antiseptik, mikrop öldürücü, iyileştirici, hızlı hücre yenileyici etkilerinin olduğunu saptamıştır. Ayrıca aroma yağlarının kan dolaşımı yardımı ile lenf sistemine ulaştığını ve hücre arası sıvı (extra cellular fluid) yolu ile iyileştirdiğini kanıtlamıştır. Diğer bir Fransız, Dr. Jean Valnet ve Madam Maury da bu konuda iyi araştırma yapan uzmanlar arasındadır. Dr. Jean Valnet, İkinci Dünya Savaşı'nda aromaterapiyi, yaraları tedavi etmek ve çabuk iyileştirmek için geniş olarak kullanmıştır. Bir biyokimyacı olan Madam Maury ise konuyu, kozmetik ve gençleşme tedavilerine kadar yaygınlaştırmıştır. Günümüzde Avrupa'da, özellikle İngiltere ve Fransa'da popülerlik kazanan bu yöntem, zamanla bir yaşam biçimi haline gelmiş bulunmaktadır.

Aromaterapi, bitkisel öz yağların kimyasal yapısı ve enerjilerinden faydalanan ve masaj, teneffüs (buğu), kompres, banyo ve diğer yollarla uygulanmasını içeren, sağlık ve güzelliği destekleyen doğal bir terapidir. Bitkisel öz yağlar, aromatik bitkilerden buhar-damıtma yoluyla elde edilen konsantre yağlardır. Bu öz yağlar günlük yaşamda genellikle kullanılan diğer vücut yağlarının aksine, cilt tarafından çok kolay emilen, çok güçlü etkileri olan ve dikkatle kullanılması gereken yağlardır.

Uzman uygulamalarla Aromaterapi gerek fizyolojik sorunların gerekse stres kaynaklı duygusal problemlerin çözümü için destek sağlar. Aromaterapi beden ve aklın bir bütün olarak değerlendirildiği bütünlükçü -holistik- bir yaklaşımdır. Günümüzde özellikle destekleyici terapi yöntemleri arasında Aromaterapi’nin önemli bir yeri olduğu kabul görmektedir.

Koruyucu sağlığın genelde hastalıklardan korunmak için bedeni güçlendirmeye dayandığı bilinmektedir. Aromaterapi'den faydalanmak için çok belirgin bir şikayetinizin olması gerekmez. Günümüzün stresli yaşam biçiminden kurtularak sağlıklı bir ruh, beden ve zihin gücüne sahip olmak için de Aromaterapi'den yararlanabilirsiniz.

Kaynak:masajkeyfim.com
 
Aromaterapi

adsız.JPG


Aromaterapi burnumuz ve zaman zaman da cildimiz aracılığı ile uçucu yağların etkisinden yararlanmaktır kısaca...


Canlılar dünyaya geldiklerinde çevreyle ilk iletişimi burunları ile kurarlar.
Hayvanlar, sürü içerisindeki onca yavrunun (ya da) annenin arasında, kokular yardımı ile birbirlerini tanırlar.
Kadınlar eşlerini koklayarak seçerler. Eş olarak seçilen erkeğin bağışıklık sisteminin güçlü ve genetik yapısının kendisinden farklı olması gerekir, bu genetik kodları erkeğin yaydığı feromon denen özel kokudan koklayan kadın, bu seçiciliği ile eşini belirlemiş olur. Şimdi zaman zaman tartıştığımız, saçımızı süpürge ettiğimiz (!) kocalarımız, bu işe biz burnumuzu soktuğumuz için yanımızdalar, unutmayalım...
smile.gif

Bütün bunlar düşünüldüğünde kokunun hayatımızdaki yerinin önemi ortada. Bu paragrafta Patrick Süskind'in "Koku" adlı romanını anmadan geçmeyelim. Kokumuz yoksa biz bir "hiç"iz.
smile.gif



Farklı kokular beyinde bulunan bir sistem ile tanımlanıp, farklı etkilerle bizi farklı boyutlara taşırlar. Kötü kokan, çürümüş şeyler bizim içimizi dışarı çıkarırken, güzel kokular kendimizi iyi hissetmemizi sağlarlar.


Yiyeceklerin taze ya da bayat olduğunu algılayan burnumuz, bu ayrımla yaşamımızı bozuk yiyeceklerle riske atmamızı engelleyip, hayatta kalmamızı sağlar. Bir çok örnekle burnumuzun ve koku alma duyumuzun önemi vurgulanabilir, biz bu kadarla yetinelim.


Sevgili hocamız Prof. Dr. Ekrem Sezik, Ankara Eczacı odası'nın düzenlediği, "uçucu ve sabit yağlar ve aromaterapi" seminerinde aklımıza bu konuyu sokmuş oldu. Fakültede farmasötik botanik, farmokimya, farmakognozi okuyunca, aromaterapi ve etkilerini anlatmak bir eczacıya yakışır düşüncesi ile yazmaya başladık.
smile.gif

Konuyu yazmadaki bir diğer amacımız da bizi tedavi etme yetisi olan bitkileri, ayrıca içerdikleri kokuları ve etkilerini, kısaca aromaterapiyi dilimizin döndüğünce anlatmak. Bu konu için internetten değişik kaynaklardan, birbirlerinin teyidini alarak yararlandık, Turhan Baytop hocanın "Türkiye'de Bitkilerle Tedavi" adlı kitabı ve farklı diğer kitaplar da yol gösterdiler.


Aromaterapi deyince aklımıza bitkiler ve en çok da çiçekler geliyor, sadece bizim mi? Atalarımız da böyle hissetmiş olmalılar ki, tarihin sayfaları içinde, (kil tabletlerde demek daha doğru) bu tür terapiyi onların da kullandıklarına şahit olmaktayız. Ülkemiz bitki florası açısından şanslı ülkelerden birisi, aromaterapi bu yüzden bizim ülkemize çok yakışır
smile.gif

label image.jpg


Türkiye 9000 civarında bitki türüyle dünyada bulunduğu iklim kuşağı üzerinde zengin bitki florarasına sahip ülkelerden biridir.
Avrupa kıta florasının 12.000 türe yakın olduğu düşünülürse ve kıta'nın ülkemizin yaklaşık 15 katı büyüklükte olduğu göz önünde bulundurulursa, flora zenginliğinin boyutları görülür.


Dünya üzerinde 750.000-1.000.000 arasında bitki türünün olduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan 500.000 kadarı tanımlaması yapılıp, isimlendirilmiştir. Her yıl 2000 kadar yeni bitki türü tanımlanıp, isimlendirilmektedir.
Gıda elde etmek için yetiştirilen türler 3000 civarındadır. Buna karşılık, gıda olarak kullanılan, yabani bitki türlerinin adedi 10.000 sayısının üstündedir.


Atalarımız da bu işi biliyorlarmış dedik. Bitkilerin değişik amaçlar için kullanılışı İ.Ö 3000 yıllarına Mezopotamya uygarlığına kadar dayanır. Bulunan kil tabletlerin okunması ile Sümer, Akad, Asur uygarlıkları dönemlerinde tedavinin rahip hekimler tarafından sihir ve ilaç yardımıyla yapılmakta olduğunu öğreniriz. Bu döneme ait tabletlerde bulunan reçetelerde pek çok bitkisel drog ismi vardır. Adamotu, Banotu, Çöpleme, Eğir kökü, Haşhaş, Hardal, Kekik, Meşe mazısı, Nane, Nar kabuğu, Rezene, Safran, Terementi vb...


Mısır uygarlığı döneminde ölülerin mumyalanma tekniklerinin ileri gittiğini ve son derece başarılı çalışmaların yapıldığını günümüze ulaşan mumyalar anlatırlar. Doğadan yararlanılarak yapılan mumyalama teknikleri günümüz bilimince gün ışığına çıkartılmıştır. Dönemin tedavide kullanılan popüler drogları; Acımarul, Adasoğanı, Ardıç meyvası, Banotu, Çiğdem, Hardal, Hintyağı, İncir, Centiyane, Keten tohumu, Kişniş, Mürver, Nar kabuğu, Pelinotu, Safran, Sakız, Sarısabır, Soğan, Tarçın, Terementi, Üzüm.


İ.Ö 2000 yıllarında Hitit'ler de Orta Anadolu'da yerleşerek kurduğu uygarlıktan kalan tabletlerde de Adamotu, Alıç, Aksırıkotu, Arpa, Badem, Banotu, buğday, Defne, Dişotu, Hardal, Haşhaş, Kayısı, Köknar, Mazı, Mersin, Meyankökü, Safran, Sarımsak, Sedir, Selvi, Soğan, Söğüt, Susam, Sütleğen, Şimşir, Üzerlik, Üzüm, Zeytin gibi bitkilerin kullanıldığını öğreniriz.

Tarih koridoruna bakıldığında,tüm uygarlıklarında bazı tedaviler için bitki yağlarının kullanıldığını görmekteyiz. Uygarlığın yaptığı "atak" ve ilaç sanayiindeki gelişmeler ile, ucuz ve hızlı tedaviyi sağlayan ilaçlar, artık aromaterapinin pabucunu bir süreliğine dama atmıştır.
Yeniden farkına varılan aromaterapi, gelişmiş ülkelerde, büyük yatırımlı sektörlerle varlığını yeniden göstermeye başlamıştır.


Günümüzde aromaterapi ile ne demek istenildiğini, tek paragrafta şöyle ifade edebiliriz;
Aromaterapi tıbbi bitkilerin çiçek, yaprak, gövde vb. organlarını kullanarak, çok özel yöntemlerle bu organlardan alınan, tedavi edici etkisi saptanmış uçucu yağları, ve bir kısım bitkilerde bulunan sabit yağları kontrollu kullanarak, fiziksel, ruhsal sağlığın korunmasını ve güçlendirilmesini sağlayan bir tedavi yöntemidir.

084858_93178502.jpg

Aromaterapide kullanılan uçucu yağlar konsantre ve kompleks bir yapıya sahiptirler. Piyasada satılan ve pek çoğu sahte olan yağlarla bir ilgileri yoktur. Elde edilişleri zor ve bir o kadar da masraflıdır. Uçucu yağların yapıları, bildiğimiz ve kullandığımız bazı bitkisel yağlardan (Avakado, borago, ceviz, primroz, jojoba, şeftali çekirdeği, üzüm çekirdeği, badem, buğday özü, fındık, havuç, susam, yer fıstığı, zeytin) çok farklıdır.
Uçucu yağlar, onlara terapötik değer kazandıran terpenler, esterler, kumarinler, aldehitler gibi pek çok madde içerirler. Bu tedavi edici maddeler uçucu yağlara ağrı kesici, spazm giderici, antiseptik, bakteri ve virüsleri öldürücü, balgam söktürücü, idrar söktürücü, sakinleştirici, antidepresan, tansiyon düzenleyici etkiler kazandırırlar.

Bir uçucu yağ koklandığında burnumuz aracılığı ile koku sinirlerine ulaşarak, beynimizdeki limbik sistem denen, bizim duygusal ve motivasyonel işlerden sorumlu sistemimizi uyarır. Bu uyarı ile oluşan cevaplar, değişik organlarda etkili olurlar. Uçucu yağların karışık duygu durumunu düzenlemesinin ve psikolojik bazı baskıları koku yolu ile ortadan kaldırmasının nedeni budur.
Sadece koklayarak değil ama seyreltilmiş dozları ile cilde uygulandığında ya da masaj yağı olarak kullanıldığında ciltten kolayca emilerek, lenf sistemine karışmakta ve uygun organlarda etkilerini göstermekteler. Hem ciltten emilerek hem de havaya karışan koku partikülleri çift etki ile tedaviyi güçlendirmektedir.

Aromaterapide uçucu yağların etkisini göstermeleri için uygulandığı yöntemler farklı demiştik;
Direkt inhalasyon yolu ile, yani koklanarak, buğu ya da buhar dediğimiz yöntemle, banyo suyuna katarak, ve ciltten masaj yolu ile istenen etkiler elde edilirler.
Terapi amacıyla kullanacağımız uçucu yağların ileri tekniklerle ve saf halde üretilmeleri çok önemlidir. Uçucu yağ elde edilen bitki kısımları pestisit, fungusit vb. (böcek ve mantar yokedici ilaçlar) zararlı maddeler taşımamalıdır. Bu yüzden organik tarımla üretilmeleri son derece önemlidir.
1kg gül yağı elde etmek için ortalama 2000 kg gül yaprağı kullanıldığını hesabedersek, uçucu yağların maliyeti ve etkilerinin gücü anlaşılabilir. Şu an gül yağı diye aldığımız bir çok yağ, ucuz geranium yağlarıdır.

084858_93178502.jpg

İyi bir yağda az önce saydığımız farklı zararlı kimyasallar olmamalıdır. Paraben, fenoksietanol, silikon ya da GDO, sentetik renklendiriciler veya sentetik parfümler olmamalıdır. Her yıl yenisi alınan sertifikaları olmalıdır. Uygun ısı ve ışıkta saklanmaları gereklidir.
Şu an sayılan özelliklere sahip, yüksek kalitede uçucu yağ üreten bir kaç firma bulunuyor. Bu yağlar elimize geçtiğinde nasıl kullanacağımızı da yazalım
smile.gif

Sedir, kananga, papatya, ökaliptus, nane, lavanta, kekik, limon, neroli, biberiye, bergamot, yasemin, gül, ardıç vs… bunlar bir kısım uçucu yağlar. Bir de uçucu yağları katıp, seyrelteceğimiz sabit sıvı yağlar var, bunlar da avakado, borago, ceviz, primroz, jojoba, şeftali çekirdeği, üzüm çekirdeği, badem, buğday özü, fındık, havuç, susam, yer fıstığı, zeytin gibi sabit sıvı yağlar.
Uçucu yağlar konsantre ve terapötik etkide oldukları için, uygun dozlarda, uygun kaplarla, uygun sabit yağlarla karıştırılmalılar.
Kullanılacak bölgeye göre seçilen sabit sıvı yağlardan 10 ml. yağ içerisine 10 damla uçucu yağ damlatılarak masaj yağı elde edebiliriz. Eğer yüzümüzde kullanacaksak, cilt özelliğimize göre seçeceğimiz bir sabit yağ kullanmamız başarımızı arttıracaktır.

Kaynak:ağaçlar
 
Stres için
4 damla lavanta uçucu yağı beze damlatılıp koklanır.
omuz ve vücuda (lavanta, ıtır, santal, ylang) uçucu yağlarının karışımı ile masaj yapılır.

Baş ağrısı için

(kekik, lavanta, nane) uçucu yağ karışımı koklanır. (lavanta, ökaliptus) uçucu yağ’ları karışımı ile şakak, kulak arkası, boyun, sırt ve omuzlara masaj yapılır.

Uykusuzluk

(Papatya, lavanta) uçucu yağları (2’şer damla) beze emdirilip koklanır
(Lavanta, kananga, papatya) uçucu yağı karışımı ile yüz, omuz ve vücuda masaj yapılır.

Evde oluşan hafif yanıklar

1.derece yanıklarda ilk yardım olarak tıbbi lavanta yanığın üzerine püskürtme şeklinde uygulanır. Kısa aralıklarla uygulama tekrarlanır.
İz kalmaması için; sonraki 2 gün 4 damla tıbbi lavanta ve 8 damla Ölmezçiçek-Helichrysum italicum karıştırılarak günde 2-3 kez cilde uygulanır.

Sinek ısırmalarında

Sinek ısırığı üzerine uygulanan 1-2 damla lavanta yağı, kızarıklığa ve kaşıntıya iyi gelir.

Aft

2-3 damla Tea tree yağı ( Melaleuca alternifolia) (Çayağacı) bir kulak çubuğuna damlatılır, çubuk aft üzerinde 15 saniye tutulur. Uygulama günde 3-4 kez tekrarlanıri yutulması önerilmez.

Akne

2-3 damla Tea tree bir kulak çubuğuna damlatılır akne üzerine uygulanır.

Boğaz enfeksiyonu

1 çay bardağı suyun içine konan 3 damla Tea tree yağı ile gargara yapılır. Uygulama günde 3-4 kez tekrarlanır, yutulması önerilmez.
Kullanılacak olan yağlar inceltilerek kullanılmalı ve kesinlikle ağız yoluyla alınmamalıdır.

Canlandırıcı ve dezenfektan

Citrus limonum, limon kabuğu yağı havadaki bakterileri temizler, evde dezenfektan olarak kullanılabilir. Ayrıca canlandırıcı özelliğinden dolayı ders çalışırken kullanılabilir.

Ateş düşürücü

2 damla limon kabuğu ıslatılıp sıkılmış bir bir pamuklu kumaş parçasına damlatılıp, alına kompres yapılır.

Dikkat edilmesi gerek hususlar;
Hassas olan ciltlerde kullanılacak olan yağın test edilmesi gerekir. Eğer herhangi bir reaksiyon oluşmaz ise o zaman yağ rahatlıkla kullanılabilir.
Aromaterapi çok ciddi bir hastalıkta, ilaç yerine, tek başına uygulanacak bir tedavi yöntemi değildir. Kullanılan Uçucu yağlar ilaçların etkileri artırabilir ya da azaltabilir, ya da nötrleyebilir.

0-4 yaş grubu bebeklerde sadece lavanta ve papatya kullanılabilir. Kullanım dozu düşük olmalıdır.
4-7 yaş grubunda ise, lavanta, papatya, mandalina, gül ve palmarosa yağları çok düşük dozlarda kullanılır. Alerjisi olmayan çocuklarda hintdefnesi ve sedir kullanılabilir.
7-12 yaş grubunda tüm yağlar kullanılabilir. Kullanılan doz, yetişkinlerde kullanılan dozun yarısı kadar olmalıdır.
Güneşte ve solaryumla birlikte kullanılmaması gereken yağlar ise şunlardır: Bergamot, greyfurt, limon, ağaçkavunu, portakal, turunç, melekotu.

Yüksek tansiyonu olan kişilerde Biberiye kullanılmamalıdır.

Sara / epilepsi rahatsızlığı olan kişilerde rezene, ökaliptus ve kekik kullanılmaz. Biberiye ise çok az dozda kullanılır.

Şeker hastalığı söz konusu ise, ökaliptus, ıtır ve limon kullanılmamalıdır.

Hamileliğin ilk 4 ayında aromaterapi yağları kullanılmamalı, 4 üncü aydan sonra, papatya, lavanta, ağaçkavunu, turunç, palmarosa, portakal, hintdefnesi, fasturuncu hafifletilmiş dozlarda kullanılmalıdır.

Hamilelikte sakıncalı yağlar: (bu yağlar kas spazmına ve düşüğe neden olablilir) Karanfil, fesleğen, yalancı mirha, ardıç, biberiye, tatlı mercangüç, oğulotu, adaçayı, rezene, anason, servi, yasemin, hardal, karaturp, ingiliznanesi, kekik, gerçek melisa dır.

Saf olarak kullanımı sakıncalı yağlar, anason, hintlimonu, havuç tohumu, tarçın, karanfil, kekik ve kafur dur.

Toksik etkili ve hormon dengesini bozabilen yağlar ise, Amerikan pennyroyal, pennyroyal, mugword ve ruharuts dur.

Yüz bölgesinde kullanılması sakıncalı olan yağlar tarçın ve karanfildir.

Hassas ciltlerde sakıncalı yağlar: Tüm asitli yağlar. Fesleğen, rezene, hintlimonu, biberiye ve lemon verbena dır.



Aromaterapi tedavisini yavaşlatan nedenler:

1. Cilt tıkalı ve cansız ise, yağların emilimi zayıflar.

2. Kan dolaşımı zayıflığı yağların vücutta dolaşmasını yavaşlatır.

3. Stres oranı aromaterapi etkisini zayıflatır, kasların gergin olması tedavinin etkisini değiştirir.

4. Kabızlık ve vücutta toksik maddelerin artması. Aşırı kirli hava, sigara, alkol kulllanımı vs.

Tedavi yapılmaması gereken durumlar:

1. Ateşli hastalıklar ve ateş

2. Deri veya eklem iltihapları.

3. Bilinmeyen kaşıntı ve kızarıklıklar.

4. Ödem ve şişmeler (Bilinmeyen iltihaplı durumlar)

5. Yara bereler (Açık yaralar)

6. Spor yaralanmaları - Burkulmalar (Akut durumlarda)

7. Adele yırtılmaları veya bağdokusu zedelenmeleri.

8. Kırık kemikler.

9. Yanıklar (Açık yara söz konusu ise)

10. Varisler (direkt olarak üzerinde masaj baskısı uygulanmaz)

11. Kanser. Ancak bölgesel ise (masajla yayma söz konusu ise)

12. Yeni ameliyat ve yaralanmalar.
 
Aromaterapi Masajı Ve Kullanılan Yağların Önemi

Saf yağın %100 özü doğada bulunan bitkilerden elde edilir. Elde edilen yağlar saf olduğu için temel yağlar ile karıştırılarak vücuda uygulanır. Orjinal saf kalite de ki armoaterapi yağlarının vücudumuza, ruh ve zihne etkisi yüksektir. Bedenimizin yıpranmış savunma mekanizmalarına etki ederek kan dolaşımını hızlandırır vücudun tüm bölümüne etki ederek iyileşmesine ve zinde kalmasına yardımcı olur. Aromaterapis yağları özel olarak damlatma ve buharlaştırma yöntemleri kullanılarak elde edilir. Günümüz kozmetik yağları gibi ten ve deri üzerinde yüzmek, vücut tarafından hızla emilir. Beden, ruh ve zihnimiz kokulardan yüksek derece etkilenmektedir ki bu etki psikolojimizi de etkisi altına almaktadır. Şuan içerisinde bulunduğumuz çağda bitkilerin iyileştirici gücü unutulmuş yerine kimyasal ilaçlardan medet umulmaya başlanmıştır. Hem bitki, gıda sektörü hemde kimyasal sektörü işin boyutunu tamamen ticarete döktükleri için işin içerisine bir hayli gerçek dışı bilgi girmiştir. Etrafımıza baktığımız da inanılmaz derecede bilgi kirliliği ve yanlış yönlendirilmelere mağruz kalıyoruz.

Aromaterapi Uygulanması

Bitkilerin özü ile elde saf aromaterapi yağları temel yağlar ile karıştırıldıktan sonra masaj için kullanıma hazırlanır. Bu masaj da ki temel kurallar tempo, baskı şiddetinin, öfleraj ve hareketlerin tümü hafif olmalıdır. Aromaterapi masajın da yapılan el hareketleri, sıvazlama ve dokunuşların tümü adeta vücut üzerinde dans ediyormuş hissi verir. Uygulama esnasında masaj ortamının uygun olması, dinlendirici hoş bir müzik eşliğinde yapılması en önemli noktalardan biridir.

Kullanılan kaliteli yağ ile yapılan aromaterapi masajı derinin daha çok ısınmasında etkilidir. Bu sayede kağların, eklemler ağrılarının ve zayıf dolaşım bozukluğuna faydası vardır. Güzel hoş kokusu sayesinde duygusal ve psikolojik sıkıntılar üzerinde de etkisi küçümsenmeyecek kadar çoktur. Saf aroma yağları nefes alışını rahatlatır, kişiye kendini daha sakin daha rahat hissetmesini sağlar. Beynimiz organlara gönderdiği sinyaller de güzel koku ve dokunuşlar ile farklı iyi yönde uyarır. Kişiye uygulanan aromaterapi masajının dokunuşları, ruhu dinlendiren koku ve müzik sayesinde şımartıldığı duygusu ile bedeni dinlenir, rahatlar, arınır ve sağlıklı bir psikoloji etkisi içerisinde kötü düşünceler, ağrı ve olumsuzluklardan arınır. Aromaterapi masajının yaklaşık olarak dünya standartlarında süresi 50-60 dakikadır.

Bitkilerde ki şifalı ve yararlı özlerden elde edilen aroma yağları ile yapılan masaj cildi besler yeniler, yağın kukusu da psikolojik etki ile adeta bir şifa dağıtmaktadır.

Klasik masaj da uygulanan tekniklerden biraz daha hafif tempo ile deriye yedirilen yağlar (Sakıncalı bir alerji, hastalık, hamilelik vs. Yok ise) masaj yaptıran kişi tarafından seçilebilir.

Zihnin ve bedenin fiziksel yorgunluğu için biberiye özü yağı, sinüzit ve nezlede okaliptüs yağı kullanıldığı taktirde üst solunum yollarında etkisi görülecektir.

Aromaterapi yağları bitkilerin özü kullanılarak üretirilir ve bu yağlar uçucu özelliğe sahiptir. Bu terapi kültürü de diğer masajlar gibi çok uzun yıllar öncesine dayanmaktadır. Köklerini hindistan ve çinden almış bir çok uygarlıklarda yağlar masaj ve diğer amaçlar için kullanılmıştır. Örneğin mısır uygarlıkları aroma yağlarını kutsal ayinlerinde ve mumya için kullanmışlardır. Daha sonra aromaterapi mısırdan yunanlılara geçerek tüm dünyaya yayılmıştır. Teknolojinin artması ile zahmetli olan aromaterapi yerini ucuz, kalitesiz kimyasal karışımlı ürünlere bırakmıştır. Bitki özleri kullanılarak üretilmiş yağlarda ki kimyasal yapı ve enerji tamamen doğal ve sağlıklı olduğu için aromaterapide kullanılır.

Profesyonel uygulanan aromaterapinin fizyolojik sorunların yanısıra stresten kaynaklanan duygusal ve psikolojik sorunların çözümünde yardımcı rolü yüksektir. Vucüdumuz bir bütün olduğu için hasar gören bir organ, stresli bir zihin tüm bedeni sararak sorunların büyümesine sağlıksız bir hayata dönüştürmesi oldukça basittir. Günümüz de ki stresli yaşam biçimi, hava kirliliği ve kullanılan sağlıksız gıdaların geride bıraktığı yıpranmış bir beden, stresli bir zihin olacaktır. Bu bağlamda aromaterapi alternatif tıp destekleyici terapilerin başlıcalarında gelmektedir. Hastalıklardan arınmak ve güçlü bir bedenin en önemli kaynağı bedenin güçlü kalması bilinen bir doğrudur. Stres, ağır iş temposu gibi bedenimizi yoran mecburi yaşam şartlarının getirdiği sorunları, sağlıklı bir beden, ruh ve zihin için profesyonel masaj terapistinden aromaterapi masajı hizmeti alabilirsiniz. Aromaterapi masajı tüm vucüda uygulanır, bu sayede kafa, saçlar, kol, bacak, sırt, göbek gibi yerlerde ki noktalar uyarılarak beyine sinyaller gönderilir.

Aromaterapi hangi konularda yardımcı olacağı aşağıda belirtilmiştir.

Kas, Kemik ve Eklem Sorunları

  • Bel ve sırt ağrısı
  • Eklem iltihaplanmaları/ romatizma
  • Spor yaralanmaları, kas ve eklem rahatsızlıkları (burkulma, incinme vb.)
Stres Kaynaklı Sorunlar

  • Stres, anksiyete, huzursuzluk, tedirginlik, gerginlik, uykusuzluk
  • Deri şikayetleri, (deri kaşıntıları ve döküntüleri, egzama vb.)
  • Başağrısı/ migren
Kadın Sağlığı

  • Regl sıkıntıları (sancılı regl ağrıları, aşırı kanama, reglden kesilme vb.)
  • PMS (regl öncesi gerginlik, şişkinlik, huzursuzluk vb.)
  • Menopoz ile ilgili sorunlar (ani hormonal değişiklikten kaynaklanan terleme, sıkıntı, gerginlik, şişkinlik vb.)
Hamilelikteki Sıkıntılar

  • Rahatlayamama
  • Bel ve sırt ağrıları
  • Bacaklarda şişme
Diğer Rahatsızlıklar

  • Solunum sorunları (astım, bronşit vb.)
  • Dolaşım sorunları (tansiyon, baş dönmesi vb.)
  • Sindirim sorunları (kabızlık, hazımsızlık vb.)
  • Kulak, burun, boğaz (sinüzit, kulak ağrısı vb.)
  • Selülit ve kilo problemi
AROMATERAPİ DE KULLANILAN YAĞLAR VE ETKİLERİ

Ardıç
Zihni uyarıcı, berraklaştırıcı ve iyileştiricidir. Ardıç yağı, depresyona, duygusal yorgunluğa, ruhsal sıkıntılara iyi gelir.


Biberiye
Tembellik ve üzüntüye iyi gelen biberiye yağı, yaraları iyileştirir ve cildi temizler. Ayrıca sinirleri dengelediği için zihinsel sorunlarda kullanılabilir.


Clary Tohumu
Panik, aşırı heyecan ve korku durumlarında kullanılan Clary tohumunun yağı, zihindeki zorlanmaları rahatlatır.


Çördük otu
Mukusları temizleyen ve boğazdaki sorunları gideren Çördük otu yağı, solunum sorunlarını çözer. Bulanık zihni canlandırır.


Defne
Sert bir koku veren defne yağı, uygulanan bölgeye sıcaklık verir. Antiseptiktir ve rahatlatıcı özelliği vardır.


Ekinezya
Soğuk algınlığını yumuşatan ekinezya doğal bir afrodizyak. İştahı düzenleyen ekinezya, idrar yolları iltihabına da çözüm olur.


Fesleğen
Fesleğen yağı bronşit, migren gibi fiziksel ağrıların yanında halsizlik, depresyon ve anksiyete gibi sorunlara da iyi gelir.


Gül
Şişlik ve kabartılara gül yağı sürüldüğünde vücut anında tepki verir ve iyileşir. Yumuşatıcı ve kas gevşetici özelliğine sahiptir.


Hintdefnesi
Selülit ve çatlaklar, sivrisinek ısırıklarına sürülebilen Hintdefnesi yağı, sivilcelere de direkt uygulanabilir.


Itır
Baş ağrısı, akne, egzama ve sedef hasatlıklarında özellikle tercih edilen ıtır yağını şeker hastaları kesinlikle uygulamanmaz.


İngiliz nanesi
Tazelik, ferahlık, canlılık verir ve konsantre edicidir. Mide bulantılarında, hazımsızlıklarda kullanılır.


Jojoba
Saçlara yapılan bakımlarda, deri hastalıklarında ve boğaz iltihaplarında kullanılan jojoba yağı, aynı zamanda doğal bir güneş ürünü.


Kekik
Başka bir yağ ile karıştırılarak uygulanması gereken kekik yağı, epilepsi ve sara hastalarına tavsiye edilmiyor.


Lavanta
Çok yönlü bir yağ olan lavanta yağı, krampları yatıştırır, baş ağrısı için kullanılır ve sinirleri rahatlatır.


Melissa
Hem yatıştıran hem de canlandıran bir yağ olan melisa yağı, acıya karşı kullanılır.


Nane
Kramp çözücü ve şişkinliğe karşı kullanılan nane yağı, tansiyonu yükseltir ve karaciğeri güçlendirir.


Okaliptüs
En iyi dekonjestanlardan olan okaliptüs böcek ısırıkları için de kullanılır. Yanıklara, deri yaralanmalarına ve derideki kabarıklıklara iyi gelir.


Papatya
Antibakteriyel bir yağ olan papatya, hem fiziksel hem de ruhsal sıkıntıları rahatlatır. Adet sancılarını büyük ölçüde azaltır. Derideki kesik, yanık ve çıbanları iyileştirir.


Rezene
Adet sancılarını belirgin ölçüde azaltan rezene yağını, epilepsi hastalarının kesinlikle kullanmamaları gerekir.


Sandal ağacı
Kardiyovasküler sistemin destekleyicilerinden sandal ağacı yağı, bronşit ve larenjit gibi solunum sorunların için bire birdir.


Tarçın
Yüz bölgesine uygulanmaması gereken tarçın yağı, iştahı açar ve cinsel arzuları artırır.


Vanilya
Acı aromasıyla vanilya yağı, stres için biçilmiş kaftan. Cildi besleyip, yumuşatan vanilya, cinsel gücü de artırır.


Yasemin
Doğal afrodizyak olan yasemin yağı, seks hayatını güçlendirir. Kişiye canlılık kazandırır ve endişeyi yatıştırır.


Zencefil
Mide bulantıları, soğuk algınlıkları ve nezle gibi rahatsızlıklarda kullanılan zencefil yağı, kaslardaki ağrıyı, romatizma ve kireçlenme sıkıntılarını dindirir.


Aromaterapide dikkat edilecekler
1- Hamileliğin ilk dört ayında kesinlikle aromaterapi uygulaması yapılmamalı.
2- Yüz bölgesinde tarçın ve karanfil kullanılmamalı.
3- Fesleğen ve rezene gibi asitli yağların zararlı olduğu unutulmamalı.
4- Okaliptüs ve ıtırı, şeker hastalarının kullanmaması gerekir.
5- Rezene, okaliptüs ve kekik ise epilepsi rahatsızlığında kullanılmamalıdır.
 
MASAJ YÖNTEMLERİ

Terapi etkisi yapan masaj, geleneksel tıp sistemlerinin, özellikle Asya'da doğmuş olanların büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu tür masajlar kasları ve bağ dokuları hedef alan ve elle uygulanan bir dizi genellikle yumuşak teknikten oluşmaktadır. Çoğunlukla vücudun tamamına uygulanırken hassas veya ağrıyan belirli alanlarda da yoğunlaşabilir. Amaç, genel fiziksel rahatlama sağlamak olduğu kadar boyun veya sırt ağrısı gibi oldukça belirli sorunları da tedavi etmek olabilir.

Geleneksel Çin tıbbıyla bağlantılı masaj tekniklerinin hemen hepsi akupunktur noktalarının ve bu noktaların etrafındaki kasların elle uyarılmasına dayanmaktadır. Bu teknikler arasında shiatsu ve akupresür sayılabilir.

Avrupa'nın modern masaj teknikleri on sekizinci yüzyılda kan ve lenfin dolaşımını ve iyileşmeyi hızlandırmak için kaslara sert masajlar yapan İsveçli Per Hendrik Ling tarafından derlenmiştir.

Modern Batılı masaj teknikleri aromaterapiden reflekssolojiye çok geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Elle uygulanan bazı terapiler, fizyoterapistin duygusal sıkıntınızı gidermesinin temelini oluşturur.

MASAJ YÖNTEMLERİ

Per Hendrik Ling tarafından geliştirilen "İsveç masajı"nın bazı kendine özgü yöntemleri vardır. Deneyimli bir masör bu yöntemleri kullanarak kasların çalışmasını iyileştirmeye veya geliştirmeye çalışacaktır, özellikle de bir kas veya bağları yaralanmışsa.


Per Hendrik Ling tarafından geliştirilen "İsveç masajı"nın kendine özgü birtakım yöntemleri vardır. Bu yöntemler şöyle sayılabilir:


• Yuvarlama: Kasa eni doğrultusunda basınç

tat-masaj-01.jpg


• Sürtünme: Başparmağın veya parmakların ucuyla yapılan dairesel hareketlerle derin masaj yapılır.

tat-masaj-02.jpg


• Çekme: Kas, boyu doğrultusunda yumuşak bir şekilde bastırarak çekilir.

tat-masaj-03.jpg



Yoğurma:
Kas, ellerin arasında sıkılarak yoğrulur.

tat-masaj-04.jpg

• Kesme: Kas üzerine hafif tokatlar veya karate darbeleri atılır.

tat-masaj-05.jpg


Bu tekniklerden bazıları, özellikle de derin sürtünme, modern fizyoterapinin bir parçasıdır. Bu anlamda masajın modern bir tıbbi yöntem mi tamamlayıcı mı olduğuna karar vermek güçleşir.

Hem akupresür hem de shiatsu, akupunktur noktalarının elle uyararak tedavi edilmesini kapsar. Temeli akupunkturda olan çok sayıda farklı yöntem, hem akupunktur noktalarını hem de meridyenleri (enerjinin geçtiği yollar) tedavi etmek için uygulanır. Terapistlerin kullandığı noktasal reçeteler klinik deneyimden olduğu kadar geleneksel Çin tıbbından da gelmektedir. Bu yaklaşımların akupunkturun mu yoksa masajın mı parçası kabul edileceğine karar vermek zordur.

AROMATERAPİ

Aromaterapide bitkilerden çıkarılan esanslar kullanılır. Fransız bir kimyager olan Mösyö Gattefosse'un laboratuvarında kazara elini yaktığı ve ardından bir küp lavanta yağına soktuğu söylenir. Gattefosse, yaranın kısa sürede iz bırakmadan kapandığını görmüş ve bu yeni tedaviyi 1931 yılında "aromaterapi" olarak adlandırmıştır.

Hastalıkların tedavisinde aromaların kullanılmasının Avustralyalı Aborjinlerden geldiği söylenmektedir. Modern aromaterapide yaygın olarak kullanılan çay yağının mükemmel bir antiseptik olduğunu keşfetmişlerdir. Antik Mısırlılar bitki yağlarını mumya yaparken kullanmakta ve rahipleri de hastalıkların tedavisinde bitkilerden ve yağlardan yararlanmaktaydı. Aromaterapinin yaygınlaşması 1960'larda aromaterapi masajını ortaya atan Fransız Valnet tarafından yirminci yüzyılda başlamıştır.
Kişi, esansları nefesle içine çekebilir veya sıcak suya damlatarak cildinin emmesini sağlayabilir. Aromaterapinin en yaygın olarak uygulandığı şekil muhtemelen esansın, örneğin lavanta yağının, sıradan bir sebzenin yağında (örneğin badem yağı) bire on seyreltilmesi ve ardından karışımın aromaterapi masajında kullanılmasıdır.

Esansların kendisi yağda çok kolay çözülebilir ve vücuda cilt ya da solunum yoluyla kolayca girebilir. Karşınıza çıkabilecek yağların arasında lavanta (yanıklara ve darbelere iyi geldiği ve kişiyi rahatlatarak uyku getirdiği söylenir), çay yağı (hem anti bakteriyel hem de mantara karşı etkiye sahiptir) ve (nksiyeteye karşı etkili olduğu söylenen) portakal çiçeği yağı sayılabilir.

Yağların sahip olduğu söylenen belirli terapi etkileri üzerinde yapılan araştırmaların varlığına rağmen uygulanmalarının hemen tamamı uzmanların son 40 veya 50 yıl içinde kazandığı deneyime dayanmaktadır

Esanslar yağda kolayca çözülür ve deri veya solunum yoluyla vücuda kolayca alınır.

tat-masaj-07.jpg

Aromaterapide bitkilerden elde edilen esanslar kullanılır. Esanslar, solunum yoluyla alınabilir veya banyo suyuna damlatılarak cilt tarafından emilebilir.

Yağları kullanırken unutmamanız gereken konu, seyreltilmeleri gerektiğidir çünkü sek yağlar cildinize zarar verebilir. Eğer yağları masaj sırasında kullanıyorsanız yüzde 9O'ı kadar bir sebze yağıyla seyreltilmiş olmalarına dikkat etmelisiniz. Banyo suyunuza katıyorsanız, yalnızca 5 ila 10 damla katmalı ve banyoda 10 dakikadan fazla kalmamalısınız.

REFLEKSSOLOJİ

Reflekssoloji veya ilk adıyla reflekss alanı terapisi, vücudun hemen her bölgesinde uygulanabilir ama genellikle ayaklara uygulanır. Ayaklarda vücudun bütün yapısını temsil eden bölgelerin bulunduğu söylenmektedir. Bu, bazı uzmanlaşmış akupunktur yöntemlerine benzemektedir. Kulakta reflekss alanlarının varlığına işaret eden kanıtlara rağmen, ayakta bu alanların bulunduğunu gösteren bir kanıt yoktur. Ancak bazı reflekssoloji uzmanlarının ayaktaki hassas bölgelere bakarak çok şaşırtıcı teşhislerde bulunabildiğini de eklemek gerekir.

Antik Çin ve Hindu yazılarında reflekss alanı terapisine çok sayıda atıf yapılmasına rağmen modern reflekssoloji Amerikalı bir kulak, burun, boğaz uzmanı olan Dr. William Fitzgerald tarafından geliştirilmiştir. Fitzgerald ellerde ve ayaklarda bulunan reflekss alanlarının bir haritasını çıkarmış ve Dr. Edwin Bowers'la birlikte bunu 1917 yılında yayımlamıştır. 1920'de başka bir doktor, Joseph Reilly bu yöntemleri daha ileriye götürmüş ve reflekss alanı terapisi üzerine bir kitap yayımlamıştır.

Reflekssolojinin İngiltere'de tanınması, Joseph Reilly'nin asistanlarından biriyle tanışan Doreen Bailey'in çabaları sonucu 1960'larda gerçekleşmiştir.

Reflekssoloji, uzmanın elleriyle hastanın ayaklarına ilk olarak teşhis için baskı uygulamasıyla başlar. Hassas bölgelerin bulunması, reflekssoloji uzmanına sorunun hangi organlardan kaynaklandığını söyleyebilir. Ardından reflekssoloji uzmanı ayaktaki bu hassas bölgeleri tedavi edecek bu sırada bozukluğu tedavi etmek ve dengeyi yeniden sağlamak amacıyla bazen hastanın canını çok yakacaktır. Reflekssolojiye dayalı bir teşhis kesin olmayabilir ve modern bir tıbbi teşhise doğrudan bağlanmamalıdır. Hiçbir şeyin atlanmadığından emin olmak için teşhise yönelik her iki yaklaşımdan da yararlanmalısınız.


tat-masaj-08.jpg


Reflekssoloji vücudun hemen her bölgesine fakat genellikle ayağa uygulanır. Ayaklarda vücudun bütün yapısını temsil eden bölgelerin var olduğu söylenir. Bu, uzmanlaşmış akupunktur yöntemlerine çok benzer.

Reflekssolojide genellikle ayağın tabanına, yanlarına ve burnuna basınç uygulanır ve hassas bölgelere başparmak ve diğer parmaklarla masaj yapılır. Tedavinin kendisinin akupunktura, shiatsuya ve diğer masaj türlerine yakın kullanım alanları vardır. Rahatlama sağlar ve ağrıların ve başka çok sayıda sorunun giderilmesinde yardımcı olur.

Ancak her ne kadar bazı terapistler, reflekssolojinin çok sayıda soruna karşı iyi geleceğine inanıyor olsa da bu alanda çok az klinik araştırma yapılmıştır. Reflekssoloji tedavileri klinik deneyime göre uygulanır ve reflekssolojiyi belirli bir sorunun tedavisi olarak önermek gerçekçi değildir.

Tedavi genelde 45 dakika veya bir saat sürer. Size yararı olacaksa ilk üç veya dört seansta bunu anlarsınız. Seansların sayısı diğer tüm masaj terapilerinde olduğu gibi başlangıçta hangi şikayetle gittiğinize bağlıdır. Bazı insanlar terapiste her hafta yalnızca kendileri için gider ve rahatlamaya çalışırlar. Başkaları ise kronik bir hastalığa ya da ağrıya karşı bakım terapisi olarak giderler.

Reflekssolojinin size yararı olduğunu anladıktan sonra kaç seans alacağınıza siz ve terapistiniz karar vermelisiniz.

tat-masaj-09.jpg

Reflekssolojide uzman, elleriyle hastanın ayaklarına baskı uygular. Hassas bölgeleri tespit eden reflekssoloji uzmanı, hangi organların sorun yarattığını söyleyebilir. Ardından uzman, ayaktaki bu hassas bölgelere masaj yaparak bozuklukları tedavi etmeye ve dengeyi yeniden sağlamaya çalışır.

MASAJ NELERİ TEDAVİ EDEBİLİR?


Bütün masaj terapilerinin rahatlatıcı ve anksiyeteyi giderici etkisi güçlüdür. Bu, masajın kapsadığı hareketlerden de kaynaklanıyor olabilir, daha derin ve çok daha rahatlatıcı bir etkiden de kaynaklanıyor olabilir. Örneğin, ölümcül kanser rahatsızlığına yakalanmış birisi, vücudunun şeklini bozan bazı ameliyatlar geçirmiş olabilir ve sevdiği kişilerin kendisine dokunmasından utanabilir. Masaj, çok insani ihtiyaçlara fiziksel rahatlamayla yanıt verebilir ve belki de masaja dayalı terapilerin kanser tedavisinin bir parçası hâline gelmesinin nedeni de budur. Düzenli olarak kendisine masaj yapılan prematüre bebeklerin masaj yapılmayan prematüre bebeklere göre daha hızlı geliştiği gözlemlenmiştir.

Farklı masaj terapilerinin nasıl işlediğinden kesin olarak emin değiliz ama esansların belirli ve muhtemelen terapi etkisi taşıyan kimyasal maddeler içerdiğini biliyoruz. Ancak hem reflekssolojide hem de aroma-terapide uygulanan masaj hareketleri, muhtemelen masaja dayalı terapilerin ortak mekanizmalarından çoğunu paylaşmaktadır.

Araştırmalar, bu çeşitli terapilerin kapsamını kesin olarak belirleyememiştir. Farklı masaj terapistlerin iddiaları hepsinin bu belirli tekniklerin kullanım alanlarının çok geniş olduğunu düşündüklerini göstermektedir. Masajın hem duygusal sorunları olan insanlarda, hem de engelli çocuklarda sözlü iletişimi geliştiren önemli bir etmen olduğundan şüphe yoktur.

Alan terapisi etkisiyle, reflekssoloji ve esansların kimyasal etkileriyle aromaterapi, çeşitli hastalıklara çok belirli yararlar sağlamaktadır.

MASAJ TERAPİSİ GÜVENLİ MİDİR?

Masaj terapisi genelde oldukça güvenlidir. Ancak, vücudun hasarlı bölgelerinde, örneğin iyileşmekte olan bir yara ya da yanık üzerinde masaj uygulanmamalıdır. Kanser hastalarına veya kalp krizi geçirmiş kişilere masaj yapılmaması için bilinen bir neden yoktur.

Ancak, esansların güvenliği konusunda henüz tam bir çalışma yapılmamıştır. Esansların ara sıra görülebilecek alerjiden başka bir yan etkisi olduğuna dair bir kanıt yoktur ama vücut, esansları emmektedir ve bunun fizyolojik bir etkisi olmaktadır. Bugüne kadar, bu esansların doğru kullanıldığı sürece kanseri tetikleyebileceği veya insanlara zarar verebileceği yolunda bir kanıt görülmemiştir. Fakat esanslar, artık insanların evlerinde kendi başlarına kullandıkları maddeler haline gelmiştir ve uzun vadede neden olabilecekleri yan etkilere karşı uzmanlarca yakından takip edilmelidir. Günümüzde esanslara karşı verilen tepkilerin bildirilebileceği resmi bir sistem bulunmamaktadır.

Masaja dayalı terapiler hastalıkları teşhis etmek için uygun birer yöntem olmadığından teşhis üzerine uygulanmaya başlanmalıdır. Bir masaj terapisi almaya başlamanız, masörle yakın temasa gireceğiniz anlamına gelir. Bu biraz riskli olduğundan uzmanın lisanslı olduğundan emin olmanız gereklidir.

MASAJIN UYGULANMASI

Masaj çok farklı ortamlarda uygulanır. Aromaterapi ve reflekssoloji uzmanlarının çoğu ya kendi evlerinde çalışır ya da hastanın evine gider. Masaj, ulusal sağlık sistemi içinde bulunan tamamlayıcı tıp merkezlerinde, özellikle de geçici tedavi veren merkezlerde, doktorların muayenehanelerinde ve akıl hastanelerinde yapılır.

Masaj, ister hastanede olsun ister başka bir yerde, temiz ve profesyonel bir ortamda yapılmalıdır.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Masaj; stresi azaltmak, kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlamak ve belirli sorunları tedavi etmek amacıyla "elle" uygulanan pek çok tekniği içerir.
  • Aromaterapi, vücutta genellikle basit masaja göre daha etkili bitkisel yağların kullanılarak masaj yapılmasıdır.
  • Reflekssoloji, ayaktaki belirli noktalara masaj yapılmasıyla vücudun başka bölgelerindeki belirtileri veya rahatsızlığı geçirmektir.
  • Bütün bu yöntemler güvenlidir ama çoğu durumda bu tedavilerin etkisi kanıtlanamamıştır.
 
Bu bilgiler için teşekkür ederiz. Benim bir sorunum var. Esansiyel yağlarım (nane ve lavanta) sabit yağ ile iyi karışmıyor. Daha doğrusu çözülmüyorlar. Nasıl yağ ile su karışmaz aynen öyle ayrı duruyorlar. Ben şişeyi sallayarak karıştırıyorum. O zamanda yağlar sadece daha küçük parçalara bölünüyor ve heterojen bir karışım oluyor. Zamanla tekrar ayrılıyorlar. İzlediğim videolarda hep yağlar biri içinde çözünmüş gibi görünüyor. Benim neden böyle oldu?
 
X