Artık mutsuzluktan mutluluk duyduğuma inanmaya başlıyorum.

wanderingstar

Aktif Üye
Anneler Kulübü
Kayıtlı Üye
13 Aralık 2020
1.026
1.380
Merhaba hanımlar,

olabildigince kısa anlatmaya çalışacağım içimdekileri. Çocukluktan beri takıntılıydım aslında. Her şeyin melankolik tarafını düşünürdüm. Ailemden şiddet görmedim, ama aile üyelerinin birbirine hakaretleri, annemin ağlamaları, 4-5 yaşıma dair hatırladığım olumlu anım yok. Sadece annemin çantasını alıp anneanneme gidişimiz, eve gelişimiz, tekrar gidişimiz. Olmayan düzenim.

7 yaşında takıntılı bir düşünceye daldım. Bütün hayatımı (18ime kadar) bu takıntı etrafinda kurdum. Bu takıntı yüzünden yiyemedim, ölümden döndüm gelişim bozukluğu yaşadım. Ergenliğim güzel kızlara, dolgun hatları arkadaşlarıma özenmekle geçti. Tek duyduğum cümle: Çok zayıfsın oldu. Özgüvensiz büyüdüm. Ama bir yandan da cok iyi bir arkadaştım herkese. Sırdaş, yoldaş, ortamın en espirili kızı. Kimseyle kavga etmişliğim bile yoktur yani. Kimseye derdimi anlatmadım ama herkesn dipsiz kuyusu oldum. Hani msn vardı ya eskiden abartısız aynı anda 20 kişinin derdini dinler hepsine psikolog gibi tavsiyeler verirdim. Beni sorduklarında iyiyim boşver bişeyim yok derdim.

neyse işte bu takıntı ve özgüvensizlikler üniversiteye hazirlandığım sene vurdu beni. Mide bulantıları, öğürme krizleri, titremeler. Aman allahım ne oluyordu? Hiçbir şey anlamadan sınava girdim çalışmadım bile. Sonuç olarak istediğim üniversite ve bölümü de kazanamadım. Ağlama krizleri geldi, ailem psikiyatriye götürdü. 18 yaşında antidepresan, xanax vb ile tanıştım. 15 gün yataktan kalkamadım. Herkes geleceğini şekillendirirken ben okuluma gidemedim. Öyle böyle okul bitti ama ben hiç iyilesemedim. Zaten zorla gittim okula istemedim her şeye isyanım vardı. İyice kötüleştim sonra evden çıkamaz hale geldim.

1 saat deli gibi yürüyüp öylesine baska bir psikiyatra girdim. Doktorun yaninda atak geçirdim vs. Yeni bir ilaca basladim: paxil.

bu sırada tabii hayat kaçıyor düşüncesi ile hayatımın aşkı ile tanıştım. Bana güç verdi yanımda oldu. Onunla beraber ve ilacın da yardimi ile takıntılarımla baş edebildim. Sene 2013; hayat benim için bastan başladı.

gençliğimde deneyimleyemediğim tüm yerler, korkudan gezemediğim istanbul, özgürlük ve mutluluk hissi, aşk... korktuğum her şeyin üstesinden geldim ve sarhoş gibi hayatı yaşadım.

Mutlu olmayı o kadar özlemiştim ki, sadece anın büyüsüne kaptırdım kendimi. Birkaç iş yerinde çalıştım ama uZun soluklu olmadı, dikiş tutturamadım yani parça parça. Kendimi gelistirmek için(kariyer anlamında) adım atmadim.

neyse 2017de evlendim, evliliğimin ilk yılı sorunlar ile geçti bu sorumsuzluklarım yüzünden. Eşim sevmediğim işimde çalışmam için ısrar etti, çok mutlu olmadığım bir yerde 1.5 sene calistim falan filan... çok ağladım, eşimle olan sorunlardan vs dolayı. Kendisi de çok titizdi çünkü boğuyordu beni bazen.

her neyse bu arada tabii ben ilaca vs devam ediyorum çünkü bırakamıyorum, eşim de inatla bırak sen deli değilsin sen normalsin vs diyor. O hallerimi bilmediği için tabii.. bırakamadım. Ama 3,5 sene geçti ve çocuk istiyorduk artık. Hamile kaldım ilk denememde. 8 haftalığım şu an.

şu an ilacımı bıraktım ve benden baska herkes mutluymuş gibi hissediyorum. Cocukluk takıntılarım geri geliyomuş gbi, yiyemiyorum. Mahvoluyorum devamlı ağlıyorum. Mutsuzum ve çevremdeki herkesi mutsuz ediyorum. İlk defa sorunlarımla yüzleşmek zorundayım, artık birilerine anlatmak durumundayım ama yapamıyorum. Kendimi yiyorum. Bu bebeği hak etmediğimi düşünüyorum. Kendimi değersiz ve özgüvensiz hissediyorum. Mutsuzluktan beslendiğimi düşünüyorum . Nedir benim derdim, neden aşamıyorum?

eşim şu an yanındayim diyor ama ben inanmıyorum. Elbet sıkılacak, bıkacak gidecek diyorum. Çünkü kendime ben bile tahammül edemezken, o nasıl eder ki..?
 
Merhaba hanımlar,

olabildigince kısa anlatmaya çalışacağım içimdekileri. Çocukluktan beri takıntılıydım aslında. Her şeyin melankolik tarafını düşünürdüm. Ailemden şiddet görmedim, ama aile üyelerinin birbirine hakaretleri, annemin ağlamaları, 4-5 yaşıma dair hatırladığım olumlu anım yok. Sadece annemin çantasını alıp anneanneme gidişimiz, eve gelişimiz, tekrar gidişimiz. Olmayan düzenim.

7 yaşında takıntılı bir düşünceye daldım. Bütün hayatımı (18ime kadar) bu takıntı etrafinda kurdum. Bu takıntı yüzünden yiyemedim, ölümden döndüm gelişim bozukluğu yaşadım. Ergenliğim güzel kızlara, dolgun hatları arkadaşlarıma özenmekle geçti. Tek duyduğum cümle: Çok zayıfsın oldu. Özgüvensiz büyüdüm. Ama bir yandan da cok iyi bir arkadaştım herkese. Sırdaş, yoldaş, ortamın en espirili kızı. Kimseyle kavga etmişliğim bile yoktur yani. Kimseye derdimi anlatmadım ama herkesn dipsiz kuyusu oldum. Hani msn vardı ya eskiden abartısız aynı anda 20 kişinin derdini dinler hepsine psikolog gibi tavsiyeler verirdim. Beni sorduklarında iyiyim boşver bişeyim yok derdim.

neyse işte bu takıntı ve özgüvensizlikler üniversiteye hazirlandığım sene vurdu beni. Mide bulantıları, öğürme krizleri, titremeler. Aman allahım ne oluyordu? Hiçbir şey anlamadan sınava girdim çalışmadım bile. Sonuç olarak istediğim üniversite ve bölümü de kazanamadım. Ağlama krizleri geldi, ailem psikiyatriye götürdü. 18 yaşında antidepresan, xanax vb ile tanıştım. 15 gün yataktan kalkamadım. Herkes geleceğini şekillendirirken ben okuluma gidemedim. Öyle böyle okul bitti ama ben hiç iyilesemedim. Zaten zorla gittim okula istemedim her şeye isyanım vardı. İyice kötüleştim sonra evden çıkamaz hale geldim.

1 saat deli gibi yürüyüp öylesine baska bir psikiyatra girdim. Doktorun yaninda atak geçirdim vs. Yeni bir ilaca basladim: paxil.

bu sırada tabii hayat kaçıyor düşüncesi ile hayatımın aşkı ile tanıştım. Bana güç verdi yanımda oldu. Onunla beraber ve ilacın da yardimi ile takıntılarımla baş edebildim. Sene 2013; hayat benim için bastan başladı.

gençliğimde deneyimleyemediğim tüm yerler, korkudan gezemediğim istanbul, özgürlük ve mutluluk hissi, aşk... korktuğum her şeyin üstesinden geldim ve sarhoş gibi hayatı yaşadım.

Mutlu olmayı o kadar özlemiştim ki, sadece anın büyüsüne kaptırdım kendimi. Birkaç iş yerinde çalıştım ama uZun soluklu olmadı, dikiş tutturamadım yani parça parça. Kendimi gelistirmek için(kariyer anlamında) adım atmadim.

neyse 2017de evlendim, evliliğimin ilk yılı sorunlar ile geçti bu sorumsuzluklarım yüzünden. Eşim sevmediğim işimde çalışmam için ısrar etti, çok mutlu olmadığım bir yerde 1.5 sene calistim falan filan... çok ağladım, eşimle olan sorunlardan vs dolayı. Kendisi de çok titizdi çünkü boğuyordu beni bazen.

her neyse bu arada tabii ben ilaca vs devam ediyorum çünkü bırakamıyorum, eşim de inatla bırak sen deli değilsin sen normalsin vs diyor. O hallerimi bilmediği için tabii.. bırakamadım. Ama 3,5 sene geçti ve çocuk istiyorduk artık. Hamile kaldım ilk denememde. 8 haftalığım şu an.

şu an ilacımı bıraktım ve benden baska herkes mutluymuş gibi hissediyorum. Cocukluk takıntılarım geri geliyomuş gbi, yiyemiyorum. Mahvoluyorum devamlı ağlıyorum. Mutsuzum ve çevremdeki herkesi mutsuz ediyorum. İlk defa sorunlarımla yüzleşmek zorundayım, artık birilerine anlatmak durumundayım ama yapamıyorum. Kendimi yiyorum. Bu bebeği hak etmediğimi düşünüyorum. Kendimi değersiz ve özgüvensiz hissediyorum. Mutsuzluktan beslendiğimi düşünüyorum . Nedir benim derdim, neden aşamıyorum?

eşim şu an yanındayim diyor ama ben inanmıyorum. Elbet sıkılacak, bıkacak gidecek diyorum. Çünkü kendime ben bile tahammül edemezken, o nasıl eder ki..?
Peki sizce sizin ne sorununuz var ? Yani neden mutsuz hissediyorsunuz sizce ?
 
Merhaba hanımlar,

olabildigince kısa anlatmaya çalışacağım içimdekileri. Çocukluktan beri takıntılıydım aslında. Her şeyin melankolik tarafını düşünürdüm. Ailemden şiddet görmedim, ama aile üyelerinin birbirine hakaretleri, annemin ağlamaları, 4-5 yaşıma dair hatırladığım olumlu anım yok. Sadece annemin çantasını alıp anneanneme gidişimiz, eve gelişimiz, tekrar gidişimiz. Olmayan düzenim.

7 yaşında takıntılı bir düşünceye daldım. Bütün hayatımı (18ime kadar) bu takıntı etrafinda kurdum. Bu takıntı yüzünden yiyemedim, ölümden döndüm gelişim bozukluğu yaşadım. Ergenliğim güzel kızlara, dolgun hatları arkadaşlarıma özenmekle geçti. Tek duyduğum cümle: Çok zayıfsın oldu. Özgüvensiz büyüdüm. Ama bir yandan da cok iyi bir arkadaştım herkese. Sırdaş, yoldaş, ortamın en espirili kızı. Kimseyle kavga etmişliğim bile yoktur yani. Kimseye derdimi anlatmadım ama herkesn dipsiz kuyusu oldum. Hani msn vardı ya eskiden abartısız aynı anda 20 kişinin derdini dinler hepsine psikolog gibi tavsiyeler verirdim. Beni sorduklarında iyiyim boşver bişeyim yok derdim.

neyse işte bu takıntı ve özgüvensizlikler üniversiteye hazirlandığım sene vurdu beni. Mide bulantıları, öğürme krizleri, titremeler. Aman allahım ne oluyordu? Hiçbir şey anlamadan sınava girdim çalışmadım bile. Sonuç olarak istediğim üniversite ve bölümü de kazanamadım. Ağlama krizleri geldi, ailem psikiyatriye götürdü. 18 yaşında antidepresan, xanax vb ile tanıştım. 15 gün yataktan kalkamadım. Herkes geleceğini şekillendirirken ben okuluma gidemedim. Öyle böyle okul bitti ama ben hiç iyilesemedim. Zaten zorla gittim okula istemedim her şeye isyanım vardı. İyice kötüleştim sonra evden çıkamaz hale geldim.

1 saat deli gibi yürüyüp öylesine baska bir psikiyatra girdim. Doktorun yaninda atak geçirdim vs. Yeni bir ilaca basladim: paxil.

bu sırada tabii hayat kaçıyor düşüncesi ile hayatımın aşkı ile tanıştım. Bana güç verdi yanımda oldu. Onunla beraber ve ilacın da yardimi ile takıntılarımla baş edebildim. Sene 2013; hayat benim için bastan başladı.

gençliğimde deneyimleyemediğim tüm yerler, korkudan gezemediğim istanbul, özgürlük ve mutluluk hissi, aşk... korktuğum her şeyin üstesinden geldim ve sarhoş gibi hayatı yaşadım.

Mutlu olmayı o kadar özlemiştim ki, sadece anın büyüsüne kaptırdım kendimi. Birkaç iş yerinde çalıştım ama uZun soluklu olmadı, dikiş tutturamadım yani parça parça. Kendimi gelistirmek için(kariyer anlamında) adım atmadim.

neyse 2017de evlendim, evliliğimin ilk yılı sorunlar ile geçti bu sorumsuzluklarım yüzünden. Eşim sevmediğim işimde çalışmam için ısrar etti, çok mutlu olmadığım bir yerde 1.5 sene calistim falan filan... çok ağladım, eşimle olan sorunlardan vs dolayı. Kendisi de çok titizdi çünkü boğuyordu beni bazen.

her neyse bu arada tabii ben ilaca vs devam ediyorum çünkü bırakamıyorum, eşim de inatla bırak sen deli değilsin sen normalsin vs diyor. O hallerimi bilmediği için tabii.. bırakamadım. Ama 3,5 sene geçti ve çocuk istiyorduk artık. Hamile kaldım ilk denememde. 8 haftalığım şu an.

şu an ilacımı bıraktım ve benden baska herkes mutluymuş gibi hissediyorum. Cocukluk takıntılarım geri geliyomuş gbi, yiyemiyorum. Mahvoluyorum devamlı ağlıyorum. Mutsuzum ve çevremdeki herkesi mutsuz ediyorum. İlk defa sorunlarımla yüzleşmek zorundayım, artık birilerine anlatmak durumundayım ama yapamıyorum. Kendimi yiyorum. Bu bebeği hak etmediğimi düşünüyorum. Kendimi değersiz ve özgüvensiz hissediyorum. Mutsuzluktan beslendiğimi düşünüyorum . Nedir benim derdim, neden aşamıyorum?

eşim şu an yanındayim diyor ama ben inanmıyorum. Elbet sıkılacak, bıkacak gidecek diyorum. Çünkü kendime ben bile tahammül edemezken, o nasıl eder ki..?
Hamile olduğunuz için ilaç kullanımı uygun olmaz belki ama terapi ile destek alsanız olmaz mi acaba ?? Bide neden bebeği hak etmeyesiniz çok iyi bir anne olacaksınız gibi hissettim , ne güzel bebeğiniz olacak keyfini çıkarın iyi olursunuz umarım en kısa sürede
 
Peki sizce sizin ne sorununuz var ? Yani neden mutsuz hissediyorsunuz sizce ?
Sürekli kötü bir şey olacak, bir şey olacak ve hayatım tepe taklak gidecek, ben kimseye yetemeyeceğim, takıntılarım daha da yoğunlaşacak kimseye faydam olmayacak gibi düşüncelerim yüzünden mutsuzum. Kendim dahil kimseye yük olmak istemiyorum.
 
Hamile olduğunuz için ilaç kullanımı uygun olmaz belki ama terapi ile destek alsanız olmaz mi acaba ?? Bide neden bebeği hak etmeyesiniz çok iyi bir anne olacaksınız gibi hissettim , ne güzel bebeğiniz olacak keyfini çıkarın iyi olursunuz umarım en kısa sürede
Teşekkür ederim ama çok kez terapi aldım ve olumlu sonuç alamadım. Üstelik terapiler maddi olarak çok zorluyor şu dönemde böyle bi lüksüm yok malesef
 
Sürekli kötü bir şey olacak, bir şey olacak ve hayatım tepe taklak gidecek, ben kimseye yetemeyeceğim, takıntılarım daha da yoğunlaşacak kimseye faydam olmayacak gibi düşüncelerim yüzünden mutsuzum. Kendim dahil kimseye yük olmak istemiyorum.

Aslında tam olarak bu düşünceleriniz yüzünden hem kendinizi hem de çevrenizi mutsuz ve tedirgin ediyorsunuz. Takıntılarınızın basit bir kapris olmadığı ortada. Bence profesyonel yardım alın. Çünkü bazen insan aklına değilde aklı insana hükmedebiliyor.

Kaygılarınız biterse hayatınız çok güzelleşir
 
Merhaba hanımlar,

olabildigince kısa anlatmaya çalışacağım içimdekileri. Çocukluktan beri takıntılıydım aslında. Her şeyin melankolik tarafını düşünürdüm. Ailemden şiddet görmedim, ama aile üyelerinin birbirine hakaretleri, annemin ağlamaları, 4-5 yaşıma dair hatırladığım olumlu anım yok. Sadece annemin çantasını alıp anneanneme gidişimiz, eve gelişimiz, tekrar gidişimiz. Olmayan düzenim.

7 yaşında takıntılı bir düşünceye daldım. Bütün hayatımı (18ime kadar) bu takıntı etrafinda kurdum. Bu takıntı yüzünden yiyemedim, ölümden döndüm gelişim bozukluğu yaşadım. Ergenliğim güzel kızlara, dolgun hatları arkadaşlarıma özenmekle geçti. Tek duyduğum cümle: Çok zayıfsın oldu. Özgüvensiz büyüdüm. Ama bir yandan da cok iyi bir arkadaştım herkese. Sırdaş, yoldaş, ortamın en espirili kızı. Kimseyle kavga etmişliğim bile yoktur yani. Kimseye derdimi anlatmadım ama herkesn dipsiz kuyusu oldum. Hani msn vardı ya eskiden abartısız aynı anda 20 kişinin derdini dinler hepsine psikolog gibi tavsiyeler verirdim. Beni sorduklarında iyiyim boşver bişeyim yok derdim.

neyse işte bu takıntı ve özgüvensizlikler üniversiteye hazirlandığım sene vurdu beni. Mide bulantıları, öğürme krizleri, titremeler. Aman allahım ne oluyordu? Hiçbir şey anlamadan sınava girdim çalışmadım bile. Sonuç olarak istediğim üniversite ve bölümü de kazanamadım. Ağlama krizleri geldi, ailem psikiyatriye götürdü. 18 yaşında antidepresan, xanax vb ile tanıştım. 15 gün yataktan kalkamadım. Herkes geleceğini şekillendirirken ben okuluma gidemedim. Öyle böyle okul bitti ama ben hiç iyilesemedim. Zaten zorla gittim okula istemedim her şeye isyanım vardı. İyice kötüleştim sonra evden çıkamaz hale geldim.

1 saat deli gibi yürüyüp öylesine baska bir psikiyatra girdim. Doktorun yaninda atak geçirdim vs. Yeni bir ilaca basladim: paxil.

bu sırada tabii hayat kaçıyor düşüncesi ile hayatımın aşkı ile tanıştım. Bana güç verdi yanımda oldu. Onunla beraber ve ilacın da yardimi ile takıntılarımla baş edebildim. Sene 2013; hayat benim için bastan başladı.

gençliğimde deneyimleyemediğim tüm yerler, korkudan gezemediğim istanbul, özgürlük ve mutluluk hissi, aşk... korktuğum her şeyin üstesinden geldim ve sarhoş gibi hayatı yaşadım.

Mutlu olmayı o kadar özlemiştim ki, sadece anın büyüsüne kaptırdım kendimi. Birkaç iş yerinde çalıştım ama uZun soluklu olmadı, dikiş tutturamadım yani parça parça. Kendimi gelistirmek için(kariyer anlamında) adım atmadim.

neyse 2017de evlendim, evliliğimin ilk yılı sorunlar ile geçti bu sorumsuzluklarım yüzünden. Eşim sevmediğim işimde çalışmam için ısrar etti, çok mutlu olmadığım bir yerde 1.5 sene calistim falan filan... çok ağladım, eşimle olan sorunlardan vs dolayı. Kendisi de çok titizdi çünkü boğuyordu beni bazen.

her neyse bu arada tabii ben ilaca vs devam ediyorum çünkü bırakamıyorum, eşim de inatla bırak sen deli değilsin sen normalsin vs diyor. O hallerimi bilmediği için tabii.. bırakamadım. Ama 3,5 sene geçti ve çocuk istiyorduk artık. Hamile kaldım ilk denememde. 8 haftalığım şu an.

şu an ilacımı bıraktım ve benden baska herkes mutluymuş gibi hissediyorum. Cocukluk takıntılarım geri geliyomuş gbi, yiyemiyorum. Mahvoluyorum devamlı ağlıyorum. Mutsuzum ve çevremdeki herkesi mutsuz ediyorum. İlk defa sorunlarımla yüzleşmek zorundayım, artık birilerine anlatmak durumundayım ama yapamıyorum. Kendimi yiyorum. Bu bebeği hak etmediğimi düşünüyorum. Kendimi değersiz ve özgüvensiz hissediyorum. Mutsuzluktan beslendiğimi düşünüyorum . Nedir benim derdim, neden aşamıyorum?

eşim şu an yanındayim diyor ama ben inanmıyorum. Elbet sıkılacak, bıkacak gidecek diyorum. Çünkü kendime ben bile tahammül edemezken, o nasıl eder ki..?
Benimde çocukluğum kötüydü biz anneanneme filan gitmedik ama baskı baskı genç kız oldun kız oldun baskısı. Onu geç evlendim elti Kayın peder baskısı. Herşey yoluna girdi eşimi kaybettim kaldım öylece. Çocuğum yok eşimin olmadı onuda aldım kabul ettim eşimi çok sevdim sağlık problemi olmazsa olmaz dedim. Sen hamilesin eşin yanında ve mutsuzsun. Lütfen buralarda başka hayatları oku bebeğin için ve haline şükret ve doktora git bence.
 
Aslında tam olarak bu düşünceleriniz yüzünden hem kendinizi hem de çevrenizi mutsuz ve tedirgin ediyorsunuz. Takıntılarınızın basit bir kapris olmadığı ortada. Bence profesyonel yardım alın. Çünkü bazen insan aklına değilde aklı insana hükmedebiliyor.

Kaygılarınız biterse hayatınız çok güzelleşir
Kesinlikle basit bir kapris değil belki ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalacağım, eşime çocuğuma hayatı zindan edeceğim keske evlenmeseydim vs sürekli kendimi suçluyorum. Terapiye inancım kalmadı çok gittim anlık rahatlama dışında faydasini göremedim. Çocukluktan yerleşme sistemin bir parçası olmuş gibi atamıyorum hep orada sadece bastırabiliyorum...

Sanırım bir psikiyatri zamanı geldi.
 
Benimde çocukluğum kötüydü biz anneanneme filan gitmedik ama baskı baskı genç kız oldun kız oldun baskısı. Onu geç evlendim elti Kayın peder baskısı. Herşey yoluna girdi eşimi kaybettim kaldım öylece. Çocuğum yok eşimin olmadı onuda aldım kabul ettim eşimi çok sevdim sağlık problemi olmazsa olmaz dedim. Sen hamilesin eşin yanında ve mutsuzsun. Lütfen buralarda başka hayatları oku bebeğin için ve haline şükret ve doktora git bence.
Evet böyle olduğum için de çok kötü hissediyorum bencilmişim gibi. Başın sağolsun senin de...
 
Merhaba hanımlar,

olabildigince kısa anlatmaya çalışacağım içimdekileri. Çocukluktan beri takıntılıydım aslında. Her şeyin melankolik tarafını düşünürdüm. Ailemden şiddet görmedim, ama aile üyelerinin birbirine hakaretleri, annemin ağlamaları, 4-5 yaşıma dair hatırladığım olumlu anım yok. Sadece annemin çantasını alıp anneanneme gidişimiz, eve gelişimiz, tekrar gidişimiz. Olmayan düzenim.

7 yaşında takıntılı bir düşünceye daldım. Bütün hayatımı (18ime kadar) bu takıntı etrafinda kurdum. Bu takıntı yüzünden yiyemedim, ölümden döndüm gelişim bozukluğu yaşadım. Ergenliğim güzel kızlara, dolgun hatları arkadaşlarıma özenmekle geçti. Tek duyduğum cümle: Çok zayıfsın oldu. Özgüvensiz büyüdüm. Ama bir yandan da cok iyi bir arkadaştım herkese. Sırdaş, yoldaş, ortamın en espirili kızı. Kimseyle kavga etmişliğim bile yoktur yani. Kimseye derdimi anlatmadım ama herkesn dipsiz kuyusu oldum. Hani msn vardı ya eskiden abartısız aynı anda 20 kişinin derdini dinler hepsine psikolog gibi tavsiyeler verirdim. Beni sorduklarında iyiyim boşver bişeyim yok derdim.

neyse işte bu takıntı ve özgüvensizlikler üniversiteye hazirlandığım sene vurdu beni. Mide bulantıları, öğürme krizleri, titremeler. Aman allahım ne oluyordu? Hiçbir şey anlamadan sınava girdim çalışmadım bile. Sonuç olarak istediğim üniversite ve bölümü de kazanamadım. Ağlama krizleri geldi, ailem psikiyatriye götürdü. 18 yaşında antidepresan, xanax vb ile tanıştım. 15 gün yataktan kalkamadım. Herkes geleceğini şekillendirirken ben okuluma gidemedim. Öyle böyle okul bitti ama ben hiç iyilesemedim. Zaten zorla gittim okula istemedim her şeye isyanım vardı. İyice kötüleştim sonra evden çıkamaz hale geldim.

1 saat deli gibi yürüyüp öylesine baska bir psikiyatra girdim. Doktorun yaninda atak geçirdim vs. Yeni bir ilaca basladim: paxil.

bu sırada tabii hayat kaçıyor düşüncesi ile hayatımın aşkı ile tanıştım. Bana güç verdi yanımda oldu. Onunla beraber ve ilacın da yardimi ile takıntılarımla baş edebildim. Sene 2013; hayat benim için bastan başladı.

gençliğimde deneyimleyemediğim tüm yerler, korkudan gezemediğim istanbul, özgürlük ve mutluluk hissi, aşk... korktuğum her şeyin üstesinden geldim ve sarhoş gibi hayatı yaşadım.

Mutlu olmayı o kadar özlemiştim ki, sadece anın büyüsüne kaptırdım kendimi. Birkaç iş yerinde çalıştım ama uZun soluklu olmadı, dikiş tutturamadım yani parça parça. Kendimi gelistirmek için(kariyer anlamında) adım atmadim.

neyse 2017de evlendim, evliliğimin ilk yılı sorunlar ile geçti bu sorumsuzluklarım yüzünden. Eşim sevmediğim işimde çalışmam için ısrar etti, çok mutlu olmadığım bir yerde 1.5 sene calistim falan filan... çok ağladım, eşimle olan sorunlardan vs dolayı. Kendisi de çok titizdi çünkü boğuyordu beni bazen.

her neyse bu arada tabii ben ilaca vs devam ediyorum çünkü bırakamıyorum, eşim de inatla bırak sen deli değilsin sen normalsin vs diyor. O hallerimi bilmediği için tabii.. bırakamadım. Ama 3,5 sene geçti ve çocuk istiyorduk artık. Hamile kaldım ilk denememde. 8 haftalığım şu an.

şu an ilacımı bıraktım ve benden baska herkes mutluymuş gibi hissediyorum. Cocukluk takıntılarım geri geliyomuş gbi, yiyemiyorum. Mahvoluyorum devamlı ağlıyorum. Mutsuzum ve çevremdeki herkesi mutsuz ediyorum. İlk defa sorunlarımla yüzleşmek zorundayım, artık birilerine anlatmak durumundayım ama yapamıyorum. Kendimi yiyorum. Bu bebeği hak etmediğimi düşünüyorum. Kendimi değersiz ve özgüvensiz hissediyorum. Mutsuzluktan beslendiğimi düşünüyorum . Nedir benim derdim, neden aşamıyorum?

eşim şu an yanındayim diyor ama ben inanmıyorum. Elbet sıkılacak, bıkacak gidecek diyorum. Çünkü kendime ben bile tahammül edemezken, o nasıl eder ki..?
Birdenbire ilacı bırakmak, üzerine hamilelik hormonları... eminim ki hiç kolay olmamıştır. Sağlıksız düşünmeniz şu koşullarda çok normal. Bi Psikiatriste gitseniz hiç değilse, belki gebelikte kullanabileceğiniz bir ilaç vardır?

ayrıca da bebek sahibi olmak/olmamak hak hukuk meselesi değil ki. Daha geçenlerde vardı haberlerde, bebeği doğurup, poşete koyup çöpe atmış kadının biri. O bebeği haketti de mi doğurdu?
He ama eğer takıntınız yüzünden yemek yemez, bebeğe bile isteye zarar verirseniz, evet o noktada bebeği hak etmediğinizden bahsedebiliriz.

bu dönem de geçicek. Lütfen alabilirseniz yardım alın ve bu koyu mutsuzluğun beyninizdeki kimyasalların ani değişimine bağlı olduğunu bilin. Normal zamanda bile antidepresanlar çat diye kesilmez, siz bir de hamilelik hormonlarıyla birlikte çat diye bırakmışsınız.

beyindeki mutluluk hormonunu arttırmanın bir yolu da düzenli hafif spor bu arada. Günde 1 saat açık havada, temposuz, kendinizi yormadan, yürürseniz hem suçluluk duymadan yemek yersiniz hem de mutluluk hormonu salgılarsınız. Ama tabii ki bir psikiatrist çok daha iyisini bilir, en sağlıklı olan oraya danışmak.
 
Birdenbire ilacı bırakmak, üzerine hamilelik hormonları... eminim ki hiç kolay olmamıştır. Sağlıksız düşünmeniz şu koşullarda çok normal. Bi Psikiatriste gitseniz hiç değilse, belki gebelikte kullanabileceğiniz bir ilaç vardır?

ayrıca da bebek sahibi olmak/olmamak hak hukuk meselesi değil ki. Daha geçenlerde vardı haberlerde, bebeği doğurup, poşete koyup çöpe atmış kadının biri. O bebeği haketti de mi doğurdu?
He ama eğer takıntınız yüzünden yemek yemez, bebeğe bile isteye zarar verirseniz, evet o noktada bebeği hak etmediğinizden bahsedebiliriz.

bu dönem de geçicek. Lütfen alabilirseniz yardım alın ve bu koyu mutsuzluğun beyninizdeki kimyasalların ani değişimine bağlı olduğunu bilin. Normal zamanda bile antidepresanlar çat diye kesilmez, siz bir de hamilelik hormonlarıyla birlikte çat diye bırakmışsınız.

beyindeki mutluluk hormonunu arttırmanın bir yolu da düzenli hafif spor bu arada. Günde 1 saat açık havada, temposuz, kendinizi yormadan, yürürseniz hem suçluluk duymadan yemek yersiniz hem de mutluluk hormonu salgılarsınız. Ama tabii ki bir psikiatrist çok daha iyisini bilir, en sağlıklı olan oraya danışmak.
Bile isteye zarar verme çabasında olsam emin ol ilaçları kesmezdim birden. Aşkla bağlı olduğum eşim, ailem dahil kimse bana ilacı birden bıraktıramazdı bebek dışında :) Bu benim istemeyerek yaptığım bir durum. Yani tabii yemek yiyorum insanız aksi halde hayatta kalamazdık hatta şu an kendimi telkin ediyorum onun için ye, onun için yap vs diye. Ama eskisi gibi degil hissediyorum. Çevrenizde hiç panik atak yaşayan var mı bilmiyorum ama sürekli kendini dinleme ve kasılma hali oluyor. Kimine çarpıntı, kimine baş dönmesi. Beni de geldiğinde böyle kitliyor yeme içmeden kesiyor.

psikiyatriye gideceğim evet, bu durum ilerlemeden müdahale etmem lazım. Gebelikte kullanılabilen ilaçlar mevcut. 3 aydan itibaren gerekli ise başlanıyor. Benim durumnda grekli kategorisine girer sanırım bu sekil devam ederse hadi şimdi neyse de ilerde karnımdakine zarar. İlaç içsem ona zarar mı acaba? Kafamda bir ton tilki ile tabi gelir mutsuzluk. Sadece çok üzülüyorum; onun için bile iradeli olamadım.. İnsan böyle durumlarda yaşam ne için var diye kendine soruyor.
 
Bile isteye zarar verme çabasında olsam emin ol ilaçları kesmezdim birden. Aşkla bağlı olduğum eşim, ailem dahil kimse bana ilacı birden bıraktıramazdı bebek dışında :) Bu benim istemeyerek yaptığım bir durum. Yani tabii yemek yiyorum insanız aksi halde hayatta kalamazdık hatta şu an kendimi telkin ediyorum onun için ye, onun için yap vs diye. Ama eskisi gibi degil hissediyorum. Çevrenizde hiç panik atak yaşayan var mı bilmiyorum ama sürekli kendini dinleme ve kasılma hali oluyor. Kimine çarpıntı, kimine baş dönmesi. Beni de geldiğinde böyle kitliyor yeme içmeden kesiyor.

psikiyatriye gideceğim evet, bu durum ilerlemeden müdahale etmem lazım. Gebelikte kullanılabilen ilaçlar mevcut. 3 aydan itibaren gerekli ise başlanıyor. Benim durumnda grekli kategorisine girer sanırım bu sekil devam ederse hadi şimdi neyse de ilerde karnımdakine zarar. İlaç içsem ona zarar mı acaba? Kafamda bir ton tilki ile tabi gelir mutsuzluk. Sadece çok üzülüyorum; onun için bile iradeli olamadım.. İnsan böyle durumlarda yaşam ne için var diye kendine soruyor.
Ya bak ne güzel söylemişsin, bebek dışında böyle kararlar kolay verilmiyor. Aynı şey değil belki ama ben de sigara kullanıyordum bebekten önce. Yani ben bıraktıysam herkes bırakır o kadar diyeyim. Her gece rüyamda sigara içtiğimi görüyorum haaalaaaa ama gündüz asla elimi sürmüyorum.
Sende de iradesiz bir durum yok ki, son dediğini anlamadım açıkçası. 3. Aydan sonra kullanman muhtemel olan ilaçlardan bahsediyorsan eğer, emin ol doktorlar en ufak bir risk görseler asla ilaç kullanmana izin vermezler. Kafana göre de ilaç kullanmayacağına göre, için rahat olsun.
 
Yaşadıklarının çoğunu yaşadım kötü bir hastalık ama sen bu hastalığı tanıyorsun kendini.. geldiği zaman bunlarin senin kafanın içinde olduklarını panik atak geçirdiğini biraz sonra geçeceğini telkin et telkin çok önemli .. unutmat için gözlerini kapama daha çok düşünürsün .ilaçlara alışkın olduğun için yoksunluk çekiyorsun 3 ay sonra ilaçlarını alacağını biraz zaman geçmesi gerektiği düşün kötü şeyler düşündüğünde elini karnına koy bebeğini hayal et kime benzer saçı ne renk olur adını ne koysam vs İzzet Gül'ün videolarını izlemeni tavsiye ederim rahatlatıyor..
 
Ya bak ne güzel söylemişsin, bebek dışında böyle kararlar kolay verilmiyor. Aynı şey değil belki ama ben de sigara kullanıyordum bebekten önce. Yani ben bıraktıysam herkes bırakır o kadar diyeyim. Her gece rüyamda sigara içtiğimi görüyorum haaalaaaa ama gündüz asla elimi sürmüyorum.
Sende de iradesiz bir durum yok ki, son dediğini anlamadım açıkçası. 3. Aydan sonra kullanman muhtemel olan ilaçlardan bahsediyorsan eğer, emin ol doktorlar en ufak bir risk görseler asla ilaç kullanmana izin vermezler. Kafana göre de ilaç kullanmayacağına göre, için rahat olsun.
İradesizlik derken hani şu takıntıma söz geçiremedim silip atamadim manasında. Bu arada ben de sigara içiyordum günde 1 paket neredeyse. 10 tane falan kesin içiyodum stres sıkıntı ya da keyif durumlari 15e kadar çıktığım oldu. Test yapmadan önceki gece esimle kavga ettim fosır fosur içtim. Öğrendiğim günü hamileliği paket gözümün önündeydi üstelik yalnızdım yani içsem kimsenin ruhu duymazdi . Ama Allah tarafından bir duygu geliyor sanırım baska açıklaması yok, bir günde onu da kestim 1 ayı geçecek kullanmıyorum ben de sigara. Yani bana keyif veren ne varsa bıraktım :) Belki ondandır bu karmaşalarım senelerdir konfor alanım vardı ilaçlarım, sigaram, ne bileyim kola çok severim onu içmek bile keyifliydi benim için :) hepsi bir gecede gitti elimden :) Son 25 gündür bana antidepresan icmis hissi yaşatan tek şey: bebegin kalp atışlarını dinlemem oldu. Başımdan aşağı mutluluk aktı sanki... benim canım dedim o , benden bir parça

fakat bunlar dışında bi de gerçeklerim var tabii, tam bir yanımda melek bir yanımda şeytan durumu. Biri gel diyo dipsiz bir depresyon yaşayalım seninle; diğeri anasın sen ana diyor :))
 
Anksiyeteli birini görür gibiyim..malesef canım bu düşünceler senin elinde değil.ne denirki..çokta erken başlamış sanki belirtiler.keske gebeliğinin sonlarına doğru olsaydı ilaçsız atlatirdin.bu hastalık senin imtihanın ve şu süreçte bununla yaşamaya alisacaksin.mutlaka tamamlayıcı tıpta bunun ilaç içmeden çözümü vardır diye düşünüyorum ama bilmiyorum.sadece sana tavsiyem doğumdan sonra tarama hacamati yaptır?nerede yaşıyorsun bir tamamlayıcı tıp kliniği biliyorum İstanbul'da.ozelden yazabilirim.cok geçmiş olsun.bu arada evlilik sadece saglikliyken mi devam etmeli.sende biliyorsun ki evlilik adımı atılırken çiftler birbirine hastalıkta ve sağlıkta evet derler.ne yapalım sende bunları yaşamak istemezdin.ama yaşıyorsun
 
Merhaba hanımlar,

olabildigince kısa anlatmaya çalışacağım içimdekileri. Çocukluktan beri takıntılıydım aslında. Her şeyin melankolik tarafını düşünürdüm. Ailemden şiddet görmedim, ama aile üyelerinin birbirine hakaretleri, annemin ağlamaları, 4-5 yaşıma dair hatırladığım olumlu anım yok. Sadece annemin çantasını alıp anneanneme gidişimiz, eve gelişimiz, tekrar gidişimiz. Olmayan düzenim.

7 yaşında takıntılı bir düşünceye daldım. Bütün hayatımı (18ime kadar) bu takıntı etrafinda kurdum. Bu takıntı yüzünden yiyemedim, ölümden döndüm gelişim bozukluğu yaşadım. Ergenliğim güzel kızlara, dolgun hatları arkadaşlarıma özenmekle geçti. Tek duyduğum cümle: Çok zayıfsın oldu. Özgüvensiz büyüdüm. Ama bir yandan da cok iyi bir arkadaştım herkese. Sırdaş, yoldaş, ortamın en espirili kızı. Kimseyle kavga etmişliğim bile yoktur yani. Kimseye derdimi anlatmadım ama herkesn dipsiz kuyusu oldum. Hani msn vardı ya eskiden abartısız aynı anda 20 kişinin derdini dinler hepsine psikolog gibi tavsiyeler verirdim. Beni sorduklarında iyiyim boşver bişeyim yok derdim.

neyse işte bu takıntı ve özgüvensizlikler üniversiteye hazirlandığım sene vurdu beni. Mide bulantıları, öğürme krizleri, titremeler. Aman allahım ne oluyordu? Hiçbir şey anlamadan sınava girdim çalışmadım bile. Sonuç olarak istediğim üniversite ve bölümü de kazanamadım. Ağlama krizleri geldi, ailem psikiyatriye götürdü. 18 yaşında antidepresan, xanax vb ile tanıştım. 15 gün yataktan kalkamadım. Herkes geleceğini şekillendirirken ben okuluma gidemedim. Öyle böyle okul bitti ama ben hiç iyilesemedim. Zaten zorla gittim okula istemedim her şeye isyanım vardı. İyice kötüleştim sonra evden çıkamaz hale geldim.

1 saat deli gibi yürüyüp öylesine baska bir psikiyatra girdim. Doktorun yaninda atak geçirdim vs. Yeni bir ilaca basladim: paxil.

bu sırada tabii hayat kaçıyor düşüncesi ile hayatımın aşkı ile tanıştım. Bana güç verdi yanımda oldu. Onunla beraber ve ilacın da yardimi ile takıntılarımla baş edebildim. Sene 2013; hayat benim için bastan başladı.

gençliğimde deneyimleyemediğim tüm yerler, korkudan gezemediğim istanbul, özgürlük ve mutluluk hissi, aşk... korktuğum her şeyin üstesinden geldim ve sarhoş gibi hayatı yaşadım.

Mutlu olmayı o kadar özlemiştim ki, sadece anın büyüsüne kaptırdım kendimi. Birkaç iş yerinde çalıştım ama uZun soluklu olmadı, dikiş tutturamadım yani parça parça. Kendimi gelistirmek için(kariyer anlamında) adım atmadim.

neyse 2017de evlendim, evliliğimin ilk yılı sorunlar ile geçti bu sorumsuzluklarım yüzünden. Eşim sevmediğim işimde çalışmam için ısrar etti, çok mutlu olmadığım bir yerde 1.5 sene calistim falan filan... çok ağladım, eşimle olan sorunlardan vs dolayı. Kendisi de çok titizdi çünkü boğuyordu beni bazen.

her neyse bu arada tabii ben ilaca vs devam ediyorum çünkü bırakamıyorum, eşim de inatla bırak sen deli değilsin sen normalsin vs diyor. O hallerimi bilmediği için tabii.. bırakamadım. Ama 3,5 sene geçti ve çocuk istiyorduk artık. Hamile kaldım ilk denememde. 8 haftalığım şu an.

şu an ilacımı bıraktım ve benden baska herkes mutluymuş gibi hissediyorum. Cocukluk takıntılarım geri geliyomuş gbi, yiyemiyorum. Mahvoluyorum devamlı ağlıyorum. Mutsuzum ve çevremdeki herkesi mutsuz ediyorum. İlk defa sorunlarımla yüzleşmek zorundayım, artık birilerine anlatmak durumundayım ama yapamıyorum. Kendimi yiyorum. Bu bebeği hak etmediğimi düşünüyorum. Kendimi değersiz ve özgüvensiz hissediyorum. Mutsuzluktan beslendiğimi düşünüyorum . Nedir benim derdim, neden aşamıyorum?

eşim şu an yanındayim diyor ama ben inanmıyorum. Elbet sıkılacak, bıkacak gidecek diyorum. Çünkü kendime ben bile tahammül edemezken, o nasıl eder ki..?
İlacı oylece bırakamazsınız.Bıraktım deyıp dırek bırakırsanız boyle ataklar yasamanız çok normal .Doktorunuzla konuşun lutfen.
 
Bu dönem ilaç kullanamasanız da terapi almalısınız diye düşünüyorum. Madem sorunlarınızla yüzleşmek zorundasınız bu yükü tek başına üstlenmeyin. Hele de hamileyken. Pandemide pek mümkün değil biliyorum ama eğer müsait bir yerde yaşıyorsanız sık sık yürüyüş yapın, hareketli olun. Hareketsizlik depresyonun en büyük tetikçisi kendi tecrübeme göre. Hem iştahınız da belki açılır... Bol şans diliyorum.
 
Anksiyeteli birini görür gibiyim..malesef canım bu düşünceler senin elinde değil.ne denirki..çokta erken başlamış sanki belirtiler.keske gebeliğinin sonlarına doğru olsaydı ilaçsız atlatirdin.bu hastalık senin imtihanın ve şu süreçte bununla yaşamaya alisacaksin.mutlaka tamamlayıcı tıpta bunun ilaç içmeden çözümü vardır diye düşünüyorum ama bilmiyorum.sadece sana tavsiyem doğumdan sonra tarama hacamati yaptır?nerede yaşıyorsun bir tamamlayıcı tıp kliniği biliyorum İstanbul'da.ozelden yazabilirim.cok geçmiş olsun.bu arada evlilik sadece saglikliyken mi devam etmeli.sende biliyorsun ki evlilik adımı atılırken çiftler birbirine hastalıkta ve sağlıkta evet derler.ne yapalım sende bunları yaşamak istemezdin.ama yaşıyorsun
Terapi ve ilaç oluyor canım sadece, tarama hacamatı nedir? istanbulda yaşıyorum ben de. Malesef benim imtihanım ömrümün sonuna kadar taşıyacağım belli oldu. İlaç kullanmadan olmayacak gibi duruyor.
 
X