Cinsel yolla bulaşan hastalıklar

Madamiks

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
25 Ağustos 2009
7.271
59
Aids-Hıv

1981 yılında Amerika CDC (Hastalık Kontrol ve Önleme merkezi) tarafından tanımlanmıştır. AIDS in açılımı kazanılmış bağışıklık yetmezliği sendromudur ve etkeni HIV denilen bir virüstür.

Başlangıçta sadece cinsel tercihleri nedeniyle insanlığa verilen bir ceza gibi algılanan hastalığın daha sonra yapılan klinik çalışmalarda homoseksüel ilişki dışında heteroseksüel ilişki, damar içi ilaç kullananlarda, kan transfüzyonu sonrasında da bu hastalığın bulaşabileceğinin gösterilmesi ile bu inanışların boş olduğu gösterildi. Ülkemizde en sık 20–49 yaş arasında AIDS vakalarına rastlanmaktadır. Yine ülkemizde AİDS hastalarının dağılımına bakıldığında; cinsiyet olarak %68,6 erkek, %31,4 kadın HIV'li hasta bulunmaktadır.
AIDS in belirtileri

Aşağıda belirtilen bulaş yollarından biriyle virüs alındıktan sonra hafif belirtilerle seyreden gribe benzer bir tablo oluşturur.

En sık görülen belirtiler; halsizlik, ateş, kilo kaybı, boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrısıdır.

Daha az görülen belirtiler; ciltte döküntü, lenf bezlerinde büyüme, genital bölgede ya da yemek borusunda ülsere yaralardır.

ishal Primer enfeksiyon olarak adlandırılan bu dönem birkaç günden 10 haftaya kadar sürebilir. Bu durum kendi kendine düzelir. Hastalık sessiz bir döneme girer. Sessiz dönem yıllarca sürer. Bu süreçte virüs vücutta bulunmaya devam ettiğinden özellikle bağışıklığı sağlayan hücrelerde hasar oluşturur. Bu hücrelerin sayısında azalma ile AIDS tablosu ortaya çıkar. Bu tablo bağışıklığın baskılanmasına bağlı çeşitli mikroplarla enfeksiyonların olması, HIV virüsün kendisinin organlarda hasar yapmasına bağlı klinik bulgularla seyreder.
AIDS nasıl bulaşır?

HIV diğer cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklar gibi kişinin kan dâhil tüm vücut sıvılarında (meni, vajinal sıvı, tükürük) bulunur. Yani virüsü taşıyan bir kişi ile korunmasız cinsel ilişkide bulunmak, o kişiye ait jileti, manikür makasını, enjektörü kullanmak, ya da böyle bir kişinin kan vermesi virüsün başka kişiye taşınmasına neden olur. Cinsel ilişki sırasında prezarvatif kullanılmasına rağmen nadirde olsa bulaş olabilmektedir.

Tüm Dünya da HIV en çok cinsel temas ile bulaşmaktadır. Birden fazla cinsel partneri olan kişilerle, para karşılığı seks yapanlarla, daha önce cinsel yolla bulaşan hastalığı olanlarla, genital bölgede açık yaraları olanlarla cinsel ilişki virüsün bulaşmasında riskli davranışlardır. Ayrıca virüsü taşıyan anneden bebeğine bulaş olabilmektedir.
Tanı nasıl konur?

Virüs temas sonrası vücuda alındıktan sonra hemen kanda tespit edilemez. Ortalama 3 haftadan sonra kan tahlili ile Anti-HIV adlı test pozitifleşmeye başlar. Bu 3 haftalık süre bazen daha uzayabilir
AIDS den korunma

Bugün artık virüsün cinsel tercihe bağlı olmadan her türlü cinsel temas, şüpheli kan ve kan ürünleri ile temas, muhteviyatı bilinmeyen kan teması olabilecek jilet, manikür makası, enjektör, gibi aletler ile temas sonrası bulaşabileceği bilinmektedir. Bu tür temaslardan kaçınmak ayrıca diş tedavisinde steril aletlerin kullanıldığı yerlerde yaptırmak başlıca önlemlerdendir.

AIDS olduğu öğrenilen bir kişi ile cinsel temas mevcudiyetinde derhal Enfeksiyon Hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir. Kişinin durumuna göre gerekli tetkiklerin yapılması, tedavi konusunda nasıl bir yol izleneceğinin planlanması yapılır. Duruma göre erken tedavi başlanması düşünülebilir. Anneden bebeğe geçişin önlenmesi için de ilaç kullanılabilir ama HIV taşıyıcısı kadınların hamile kalmamaları önerilir.

Aşı çalışmaları tedavi etmektedir. Bu konuda oldukça yol alınmıştır. Fakat hali hazırda kullanımda bulunan bir aşı bulunmamaktadır.
Tedavi

AIDS i tamamen iyileştiren bir tedavi henüz bulunmamaktadır. Fakat hastalığın ilerleyici gidişini yavaşlatan virüse karşı etkili tedaviler bulunmaktadır HIV in daha iyi tanınmasıyla birlikte tekli tedavi yerine kombine tedavilerin daha etkili olduğu anlaşılmıştır. Virüsün kendisini tedavi etmenin yanı sıra ortaya çıkan fırsatçı enfeksiyonların da tedavisine yönelik ilaçlar kullanmak gerekebilir.
AIDS den şüphe ettiğinizde kime başvurmalısınız?

Derhal Enfeksiyon Hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir. Uygun kan testleri ile tanı konur.

Bel soğukluğu Gonore

Neisseria gonorrhoea (gonokok) adlı bakteri ile oluşan, çok eski çağlardan beri bilinen bulaşıcı bir hastalıktır.
Belsoğukluğunda görülen belirtiler

Kadınlarda ve erkeklerde farklı klinik belirtilerle seyreder. Gonore kadınlarda infertilitenin (kısırlık) en sık nedenlerinden biridir.

Kadınlarda; etken alındıktan yaklaşık 10 gün sonra şikâyetler başlar. Kadınlarda klinik tablo çok değişkendir. Hastaların yaklaşık yarısında hiçbir bulgu bulunmaz. Vajinal akıntı en sık bulgu olup hastaların yarısında gözlenir. Ayrıca dizüri(idrar yaparken yanma),regl dönemi aralarında kanama görülebilir. Bütün bunların yanı sıra ateş, kasık ağrısı ve hatta eklem tutulumu ile seyreden ağır klinik tablolarda gözlenebilir. Hastalık genellikle kendini sınırlar ve kadınlar gonore taşıyıcısı olmalarına rağmen bulgu vermeden hayatlarını sürdürebilirler.

Erkeklerde; klinik belirtiler etken alındıktan yaklaşık 2–5 gün sonra başlar. Bol iltihaplı akıntı (Olguların %80 inde) dizüri(idrar yaparken yanma) ,penis başındaki kızarıklık ve hassasiyet en sık belirtilerdir. Hastaların yaklaşık %10 unda hiçbir bulgu bulunmaz. Tedavi edilmeyen olgular kısa sürede kendini sınırlar. Fakat bu olgularda komplikasyonlar gelişebilir.

Anal yolla bakteri alındığında; anüs çevresinde ağrı, kaşıntı gelişebilir. Ayrıca kabızlık bu bölgede kanama, dışkının çevresinde sarı-irinli bir akıntı bulunabilir

Oral seks sonrasında gonorenin bulaşması mümkündür. Bu durumda boğaz ağrısı ve yutma güçlüğü görülebilir.

Gonokok taşıyan vücut sıvıları göze temas ederse gözde konjoktivanın iltihabı gelişebilir. Göz pınarlarından iltihaplı akıntı gelir. Anne gonokok taşıyıcısı ise doğum eylemi sırasında bebeğin gözlerine enfekte sıvıların teması ile enfeksiyon gelişebilir.
Bel soğukluğu nasıl bulaşır

En önemli bulaş yolu cinsel ilişkidir. En sık 15–25 yaş da görülmektedir. Vajinal, oral ya da anal yolla kurulan cinsel ilişkide vücut salgıları önemli geçiş yoludur. Oldukça narin bakteriler olan gonokoklar dış ortamlarda dayanıklı değillerdir.
Tanı nasıl konur?

Kadında vajinadan, Erkekte penis ucundan akıntıdan pamuklu çubuk ile sürüntü örneği alınır. Mikroskop ile gonokok aranır. Eğer doktor gerek görürse bakterinin ortaya konması için kültür yöntemi kullanılabilir.
Bel soğukluğundan Korunma

Cinsel ilişkide prezervatif kullanılması bulaşmayı önler.
Tedavisi

Antibiyotik kullanımı ile tedavi edilir.
Bel soğukluğundan şüphe ettiğinizde kime başvurmalısınız?

Kadınlar Kadın Hastalıkları ve doğum uzmanına, erkekler Ürologa başvurmalıdır. Ayrıca Enfeksiyon Hastalıkları uzmanları da ilgili branşıdır.

Frengi-sifiliz
Treponema pallidum adlı bakterinin neden olduğu, deri, mukoza hatta iç organları etkileyen tedavi edilmezse kronikleşen bulaşıcı bir hastalıktır. Hipokrat zamanından beri bilinen bu hastalık 16. yüzyılda Avrupa da salgınlara neden olmuştur.
Frengide görülen belirtiler

Frengi de bakterinin alınmasından 3 gün ila 3 ay arasında değişen bir süre sonra klinik belirtiler ortaya çıkar. Hastalığın üç klinik dönemi vardır. Hastalık primer sifilis denilen dönem ile başlar. Tedavi edilmeyen hastalar bir sonraki döneme geçerler.

İkinci dönem mikrobun kan ve lenf yoluyla tüm vücuda yayılması ile karakterizedir. Bu yayılmaya bağlı ateş, baş ağrısı, halsizlik, kas ve eklem ağrıları, kilo kaybı, bulantı kusma gibi belirtiler ortaya çıkar. Cilt döküntüleri görülür. Bu döküntülere eşlik eden ağız içinde yaralar ortaya çıkar. Bu yaralar genital bölgede de oluşabilir. Yaygın olarak lenf bezleri büyür. Hastalık gözleri, kemik ve eklemleri, böbrekleri, karaciğeri, beyin zarını etkileyerek buraların tutulumuna bağlı klinik belirtiler ortaya çıkabilir. Yaralarda bakteriler çok miktardadır ve oldukça bulaşıcıdır. Bu dönemde Saç, sakal, kaş yama halinde dökülebilir, İkinci evrede kendiliğinden geçirilir ancak zaman zaman tekrarlayabilir.

Üçüncü döneme geçen kişi bulaştırıcı olmaktan çıkar. Hastalığın seyri yerleştiği organ sistemine göre değişir. Tüm organlar tutulabildiği gibi cilt, kemik, karaciğer tutulumu daha ön plandadır. Ayrıca beyin ve kalp tutulumu olursa hastalık oldukça ağır seyrede. Günümüz tıbbındaki gelişmelerle birlikte hastalara daha erken dönemde tanı konmakta, dolayısıyla bu dönemdeki hastalarla artık eskisi gibi karşılaşılmamaktadır.
Frengi nasıl bulaşır?

En önemli bulaş yolu cinsel ilişkidir. Hastanın açık yarasına temas etme yolu ile de bulaşabilir. Ayrıca kan transfüzyonu ya da hasta anneden bebeğe geçişte olabilir.
Tanı nasıl konur?

Klinik bulguların beraberinde mikroskopik ve histopatolojik inceleme ile mikrobun gösterilmesi tanı koydurucudur. Ayrıca çeşitli kan testleri de tanı için kullanılmaktadır
Frengiden korunma

En önemli bulaş yolu cinsel ilişki olduğu için bu yolda bariyer olarak prezervatif kullanılması bulaşmayı önlemede çok etkilidir. Şüphe edilen kişilerle yakın temas özellikle açık yaraları olanlar ile temas etmekten kaçınmak önemlidir.
Tedavi

Frengi hastalığının tedavisinde antibiyotik kullanılır. Fakat hastalığın dönemine göre tedavi süresi ve sonucu değişir. Örneğin birinci ve ikinci dönemde tanı konan hastalar antibiyotik tedavisi ile tamamen iyileşir. Fakat üçüncü dönemde olan hastalarda özellikle beyin ve kalp tutulumu varsa düzelmesi oldukça güçtür. Hasta olduğu tespit edilen kişilerin partnerleri de hastalık açısından incelenmeli ve tanı konursa mutlaka tedavi edilmeli. Hatta frengi tanısı kesin konmuş bir kişiyle son 90 gün içinde cinsel teması olan kişinin kan testi negatif olsa bile tedavi edilmesi önerilmektedir.
Frengiden şüphe ettiğinizde kime başvurmalısınız?

Kadınlar Kadın Hastalıkları ve doğum uzmanına, erkekler Ürologa başvurabilir. Ayrıca Dermatoloji ya da Enfeksiyon Hastalıkları uzmanları da ilgili branşlardır.

Hepatit B

Hepatit B nin klinik seyri değişkendir. Klinik olarak akut enfeksiyon oluşmadan önce (prodrom dönemi) ateş, baş ağrısı, halsizlik gibi grip benzeri belirtiler gözlenir. Bu dönemin ardından akut enfeksiyon başlar. Akut enfeksiyon; belirtisiz, sarılıklı-belirtili, sarılıksız- belirtili gibi farklı klinik tablolarda seyredebilir.

Hastalık sarılık ile giden formda oluşursa; deri ve göz aklarında sararma, idrar renginde koyulaşma, dışkı renginde açılma sık görülen bulgulardır. Bu tablonun oluştuğu kişilerde tanı koymak daha kolaydır. Belirtisiz tabloyla seyreden hastalar hepatit B geçirdiklerinin hiç farkına varmayabilirler.

Her sarılık geçiren kişi Hepatit B geçiriyor diye düşünülmemelidir. Sarılık ile seyreden başka bulaşıcı hastalıklar olabildiği gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların varlığı unutulmamalıdır.
Hepatit B nasıl bulaşır?

Hepatit B virüsünü taşıyan kişi virüsü kanında ve diğer vücut sıvılarında(meni, vajinal sıvı, tükürük) taşıyor demektir. Dolayısı ile virüsü taşıyan bir kişi ile korunmasız cinsel ilişkide bulunmak, onun kullandığı delici - kesici aletleri (jilet, manikür makası, enjektör) kullanmak, ya da böyle bir kişinin kan vermesi virüsün başka kişiye taşınmasına neden olur. Ayrıca sterilizasyonu iyi yapılmamış diş aletleri ile tedavi yapılması da virüsün bulaşmasına neden olmaktadır. Virüs taşıyan anne bebeğine hastalığı bulaştırabilir.
Hepatit B Tanısı nasıl konur?

Hasta ya da taşıyıcı olduğundan şüphe edilen kişiye kan testleri ile tanı koymak mümkündür.
Hepatit B den korunma

En önemli korunma yöntemi aşı olmaktır. Rutin aşılama programları içinde Hepatit B aşısı yerini almıştır. Fakat çocukluk döneminde aşılanmayan ve şu anda aşısız olan kişiler öncelikle test yaptırarak virüsle karşılaşmamışlarsa aşılama programlarına alınabilirler. Bu konuda Enfeksiyon Hastalıkları uzmanlarına başvurarak test ve aşılanma konusunda yardım alabilirler. Aşısız olan kişiler bilmedikleri kişilerle korunmasız cinsel ilişkiye girmemelidirler.
Hepatit B Tedavisi

Belirtili- sarılık tablosu ile doktora başvuran ve tanı konan kişiye yapılan kan testlerinin sonucuna göre tedavi şekline karar verilir. Bazen sadece yatak istirahatı ve diyet ile tedavi yeterli olabilirken, bazense kişiyi hastaneye yatırarak tedavi etmek gerekebilir.

Bu hastalıktan sonra bazı kişiler tam iyileşir ve bağışık olur. Bazı kişilerse bağışık olmadan virüsü taşıyıcı olarak kalmaktadır. Taşıyıcı olmanın anlamı; kişinin hayatı boyunca virüsü başka insanlara bulaştırma riskinin olmasıdır. Ayrıca taşıyıcı olanların bir kısmında virüs ileriki yıllarda karaciğere zarar verebilir. Bu durumu ortaya çıkarmak için taşıyıcı olanların Enfeksiyon hastalıkları uzmanı, Gastroenteroloji uzmanlarınca belli aralıklarla izlenmesi ve kan testlerinin yapılması gerekir. Virüsün karaciğere zarar verdiği ortaya çıkarsa antiviral tedavi başlanır.
Hepatit B den şüphe ettiğinizde kime başvurmalısınız?

Enfeksiyon hastalıkları uzmanı, Gastroenteroloji uzmanlarına başvurarak yapılan kan testleri ile kısa zamanda durumunuzu öğrenebilirsiniz.

Hepatit C

Hastalık tablosu ortaya çıktığında klinik belirtiler diğer hepatitlere göre oldukça hafiftir. Hatta öyle ki bazı hastalarda klinik belirti görülmeyebilir. Bazı hastalarda da hafif ateş, halsizlik, bulantı, göz aklarında ve deride sarılık ile de seyredebilir. Daha az sayıdaki vakada tabloya deri döküntüsü, ürtiker, eklem ağrısı eşlik edebilir. Hastaların bir kısmında hepatit kronikleşebilir. Bu durumda karaciğer hücrelerinde hasar ve buna bağlı gelişen siroz, kanser gibi durumlar ile karşılaşma riski olabilir.
Hepatit C nasıl bulaşır?

Bir kişi Hepatit C virüsü taşıyıcısı ise, kişi başta kanında olmak üzere vücut sıvılarında (meni, vajinal sıvı, tükürük) virüsü bulunduruyor demektir. Daha çok enfekte olan kan transfüzyonu daha az olarakta cinsel temas ile bulaşmaktadır. Ayrıca enfekte enjektör ile yapılan tedavi, dövme, sünnet, piercing işlemlerinde bulaşma olabilir. Virüs taşıyan anneden bebeğine bulaş söz konusu olabilir.
Hepatit C Tanı nasıl konur?

Hasta ya da taşıyıcı olduğundan şüphe edilen kişiye kan testleri ile tanı koymak mümkündür.
Hepatit C den korunma

Hepatit B gibi bir aşısının olmaması bu virüsü daha korkutucu kılmaktadır. Ancak kişisel önlemler ile korunmak mümkündür. Örneğin bilmedikleri kişilerle korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak, başkasına ait jilet, manikür makası, kullanılmış enjektör gibi eşyaları kullanmamak, diş tedavisinde steril aletlerin kullanıldığı yerlerde yaptırmak alınabilecek önlemlerdendir.
Hepatit C Tedavisi

Hastalık tablosu ile doktora başvuran ve tanı konan kişiye yapılan kan testlerinin sonucuna göre tedavi şekline karar verilir. Bazen sadece yatak istirahatı ve diyet ile tedavi yeterli olabilirken, bazense kişiyi hastaneye yatırarak tedavi etmek gerekebilir. Hastalıkla karşılaşan kişilerin bir kısmı zaman içinde iyileşirken bir kısmı iyileşmez. Bunun anlamı; kişinin hayatı boyunca virüsü başka insanlara bulaştırma riskinin olmasıdır. Ayrıca iyileşmeyen grupta olan insanların bir kısmında virüs ileriki yıllarda karaciğere zarar verebilir. Bu durumu ortaya çıkarmak için Hepatit C virüsü ile karşılaşanların Enfeksiyon hastalıkları uzmanı, Gastroenteroloji uzmanlarınca belli aralıklarla izlenmesi ve kan testlerinin yapılması gerekir. Virüsün karaciğere zarar verdiği ortaya çıkarsa antiviral tedavi başlanır
Hepatit C den şüphe ettiğinizde kime başvurmalısınız?

Enfeksiyon hastalıkları uzmanı, Gastroenteroloji uzmanlarına başvurarak yapılan kan testleri ile kısa zamanda durumunuzu öğrenebilirsiniz.

Mantar

Mantar enfeksiyonu yapan candida isimli mantarlar sağlıklı, doğurganlık çağındaki kadınların %20 sinde genital bölgelerinde belirti vermeden bulunmaktadır. Kadınların %75 i hayatlarının bir döneminde candida mantarına bağlı vajinal enfeksiyon geçirmektedir. Kadın yaşına bağlı hormonal değişiklikler vajende iltahaplanma yapan mikroplarında değişmesine neden olur. Gebelikte bu hormonal değişiklerin olduğu bir dönemdir ve vajinal mantar iltihaplanmasını kolaylaştırıcı bir etkendir.
Vajinal Mantar İltihabında bulgular

En sık görülen ve rahatsızlık yaratan yakınma kaşıntıdır. Diğer vajinal enfeksiyonlara göre akıntı miktarı çok değildir. Fakat akıntının özelliği çok tipiktir. Peynirimsi ya da kesilmiş süt görüntüsü veren genellikle koyu kıvamlı, beyaz bir akıntı söz konusudur. Ayrıca vajende ve dış genitallerde yanma, ağrı ile birlikte sistitte olduğu gibi idrar yaparken yanma şikâyeti olur. Akıntıda tipik bir koku olmaz. Dış genitallerde kaşıntıya bağlı ödem, kızarma hatta bazen aşırı kaşıma sonrası kanama olabilir. Muayenede vajen mantara özel akıntı ile kaplanmış görülür.
Vajinal Mantar İltihabı nasıl bulaşır

Normal vajen salgısı kokusuzdur ve kaşıntıya neden olmaz. Miktarı çamaşırı ıslatacak kadar bol değildir. Gebelerde ve doğum kontrol hapı kullananlarda salgı miktarı artmaktadır. Normal vajen salgısının asit PH ya sahip olması, bu bölgeyi kaplayan hücrelerin özelliği ve burada bulunan koruyucu mikroplar dolayısıyla iltihap gelişmesi zordur. Fakat buradaki koruyucu dengeyi bozan dış faktörler iltihap gelişmesine neden. Bu faktörlerin en önemlileri cinsel ilişki sıklığı, kullanılan antibiyotikler, kortizol içeren ilaçlar, bağışıklığı baskılayan tedaviler, doğum kontrol hapları, spiral kullanımı, oral-genital cinsel ilişki, kontrolde olmayan şeker hastalığıdır. Bu faktörlerden yola çıkarak mantar iltihabının doğrudan cinsel ilişki ile bulaşan bir hastalık olmadığı, fakat cinsel ilişki sıklığının kolaylaştırıcı bir etken olduğunu söylemek mümkündür. Bazen bu hastaların erkek eşlerinin penis girişine enfeksiyon bulaşabilir
Vajinal Mantardan korunma

Özellikle dış genital bölgede ısı ve nemi arttıran sıkı giysi ya da çamaşır giyilmesi, terlemeyi arttıran niteliğe sahip çamaşır kullanılması vajende belirtisiz mantar taşıyıcılığını arttırmaktadır. Bu kişilerde vajenin koruyucu mekanizmalarını bozan dış faktörler devreye girdiğinde vajinal mantara bağlı iltihap ortaya çıkması kolaylaşmaktadır.
Tanı nasıl konur?

Klinik muayene tanıyı düşündürür. Beraberinde alınan vajinal sürüntü örneğinin incelenmesi ile tanı kesinleştirilir.
Vajinal Mantar İltihabında tedavi

Lokal kullanılan fitiller -kremler, ağızdan alınan ilaçlar ile tedavi edilir
Vajinal Mantar İltihabında şüphe ettiğinizde kime başvurmalısınız?

Kadınlar Kadın Hastalıkları ve doğum uzmanına, erkekler Üroloğa başvurmalıdır.


Trikomonas vajiniti

Kadınlarda vajen yani rahim içinde iltihaba sebep olabilen bir protozoon olan trikomonas vajinalis çoğunlukla cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Sadece insanlarda enfeksiyona neden olabilir ve yerleşir.

En çok sexüel olarak aktif olan 16-40 yaş arasındaki kadınlarda gözlenmektedir. Normalde trikomonasın vajene yerleşmesi zordur. Vücut direncini düşüren durumlarda enfeksiyona neden olmaktadır.
Trikomonas hangi yollarla bulaşmaktadır?

Cinsel ilişki ile bulaşması en sık gözlenen durumdur.
Bazen alafranga tuvaletlerden
Anneden bebeğe doğum sırasında bulaşma

ıslak havlu ve çamaşırlarda 24 saat canlı kalabilir. Bu nedenle başkalarının bu tür eşyaları kullanılmamalıdır.
Trikomonas Enfeksiyonunun belirtileri nelerdir?

Bu protozoonu taşıyan kişilerde genelde belirti oluşturmz. Vücut direnci düştüğünde ise enfeksiyon başlamaktadır. Enfeksiyon arttığında ise;

Genital bölgede şişlik ve ağrı olabilir.
Rahim içinde kızarıklık
kötü kokulu sarı yeşil akıntı gözlenir
bazen akıntı köpüklü olabilir
dış dudaklarda kızarıklık ve bazen iltihap görünümü oluşur.

Trikomonas Tanısı Nasıl Konur

Genelde birçok jinekolog görünüme bakarak trikomonastan şüphelenir ve tedaviyi bu enfeksiyonu kapsayacak şekilde düzenler. Tanısı direkt olarak mikroskop incelemesinde de kolayca konabilir. Direkt incelemede yani vajenden alınan akıntıdan yapılan incelemede mikroskopta hareket eden protozoonlar gözlenebilmekedir.
Trikomonas Vajinitinde Tedavi

Trikomonas vajinitinde bu enfeksiyona özel ve çok etkili antibiyotikler mevcuttur. Bunlar ağız yolu ile verilir. Genelde 5-7 günlük tedavi yeterlidir. Bu tedavide çok önemli bir unsur ise eşin yada erkek partnerinde aynı zamanda tedavisinin yapılması gerekliliğidir. Eş tedavi edilmez ise enfeksiyon tekrar eder..

Sistis

Sistit tablosunda mesanede iltihaba bağlı olarak, dizüri(idrar yaparken yanma hissi)sık idrara çıkma, idrar tutamama, mesanede hassasiyet ve ağrı sık görülen belirtilerdir. Sistit olan kişinin, mikrobun mesane iç yüzeyinde yaptığı hasara bağlı olarak sık, ağrılı az ve bulanık idrar çıkarması söz konusudur. Hatta bazen idrarda belirgin kan ya da işeme sonrası hafif kana bağlı renk değişikliği gözlenir. Sistit alt üriner sistemdeki iltahap ile sınrlı bir tablo olduğundan ateş görülmez. Böğür ağrısı, ateş bu tabloya eklenmişse iltihabın üst üriner sistemi de yani böbrekleri de etkilediği akla gelmelidir.
Sistit nasıl bulaşır

Mesanede bulunan, ani akıma neden olan idrar atma mekanizması burada mikropların yerleşmesini engelleyen koruyucu mekanizmalardan biridir. Ayrıca idrarın PH sının asit olması, ozmalalitenin yüksek olması, idrar yollarını kaplayan mukoza denilen dokunun mikropları öldüren çeşitli kimyasallar salgılaması, mikropların bu dokuya yapışmasını engelleyen kimi proteinlerin yapılması, prostat salgısı koruyucudur. Fakat yinede mesaneye mikroplar bazen ulaşır. Bu bölgeye mikroplar çoğunlukla dışkılama sırasında dışkı içeriğindeki mikroplar (idrarın dışarı atılımını sağlayan )üretradan(idrar borusu) yukarıya mesaneye ulaşır ve sistit gelişir. Sistit daha çok kadınlarda görülür. Bunun en önemli nedeni; üretranın kadınlarda erkeklere göre daha kısa olmasıdır. Ayrıca kadınlarda üretra, nemli dış genital ve makat çevresine yakındır. Bu durum dışkıdan üretraya mikrop bulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Kadınlarda cinsel ilişki sırasında üretraya masaj olması, prezervatif kullanımı(travmatik etki oluşturur), idrar yollarına sonda takılması ya da benzeri girişimler, mesanede taş bulunması, bazı nörolojik hastalıklar, hamilelik, doğum sistiti kolaylaştırıcı etki yapar.
Sistit Tanısı nasıl konur?

Sık idrar çıkan ve bu sırada yanma-ağrı hisseden, idrar renginde bulanma olan bir hastada klinik olarak tanı koymak mümkün olmakla birlikte idrar tahlili ve kültürü ile tanıyı kesinleştirmek mümkündür.

Bazı basit önlemler ile sistitten korunmak mümkündür. Cinsel ilişki öncesi ve sonrasında idrar yapmak, sık sık tuvalete giderek idrarın mesanede fazla beklememesini sağlamak, bol su içerek idrar çıkışını arttırmak, dışkılamadan sonra( özellikle kadınlarda) makatı genital bölgeden makata doğru silerek dışkıdaki bakterilerin üretraya ulaşmasını engellemek, genital bölgenin nemli kalmasını engellemek gibi önlemler sistit olasılığını azaltır.
Sistitte Tedavi

Sistite neden olan mikrobu idrar kültürü yolu ile tespit etmek mümkündür. Etken olan mikroba uygun antibiyotik kullanımı ile hastalık kısa sürede düzelir.

Sistitten şüphe ettiğinizde kime başvurmalısınız?

Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı, Kadın Hastalıkları ve doğum uzmanı, Üroloji uzmanı ilgili branşlardır
 
X