- 22 Aralık 2014
- 957
- 652
- Konu Sahibi Life Garden
- #1
Duanın kabul edilmesi için şu hususlara riayet edilmesi istenmiştir:
a. Duadan önce tevbe ve istiğfar edilmelidir. Günah işleyen, haramlardan uzak durmayan bir kulun duası kabul edilmeye layık değildir. Peygamberimiz (s.a.s.)’in şu hadisi çok dikkat çekicidir: “Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam ellerini semaya kaldırarak, ‘Ya Rabbi, Ya Rabbi’ diye yalvarıyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur? “ (Tirmizi, Deavat, 2989)
b. Duaya Allah’a hamd, Peygamber’e salat-ü selam ile başlanmalı; yine salat-ü selam ve Allah’a hamd ile bitirilmelidir. Fudale b. Ubeyd’den (r.a.) rivayete göre O, şöyle demiştir: “Rasulüllah (s.a.s.), mescidde oturmakta iken bir adam geldi, namaz kıldı, sonra şöyle dua etti: Allah’ım beni bağışla, bana acı. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.s.): Ey namaz kılan, acele ettin, namaz kılıp oturduğun vakit Allah’a layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana salat ve selam et, sonra da yapacağın duayı yap. Bundan sonra başka biri namaz kıldı. Namazdan sonra Allah’a hamd etti ve Peygambere salat ve selam getirdi. Başka bir şey yapmadı. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.s.), o kimseye şöyle buyurdu: Ey namaz kılan kimse! Dua et, duan kabul edilsin.” (Tirmizi, Deavat, 3476; Nesai, Sehv 27).
c. Dua içten, tevazu ile ve yalvararak yapılmalıdır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır: “Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü o, haddi aşanları sevmez.” (A’raf, 7/55)
d. Israrla dua edilmelidir. Bir mümin, ettiği duanın kabul edilmesi hususunda aceleci olmamalıdır. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Sizden herhangi biriniz ‘dua ettim de kabul olunmadı’ diyerek acele etmedikçe duası kabul olunur.” (Tirmizi, Deavat, 12).
e. Umut ve korku içinde dua edilmelidir. Kur’an’da şöyle buyurulmaktadır: “Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi.” (Enbiya, 21/90).
f. Dua ederken zaman seçimine de dikkat edilmelidir. Dua her zaman yapılabilirse de bazı vakitlerde yapılması, duanın daha çabuk kabul edilmesini sağlar. Bu vakitlerden birisi seher vaktidir. Allah Teala, geceleri dua, ibadet ve istiğfar ile meşgul olanları Kur’an-ı Kerim’de övüyor ve şöyle buyuruyor: “Onlar, geceleri az uyuyanlardı. Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.” (Zariyat, 51/15-18) Peygamberimiz’e (s.a.s.). “Ey Allah’ın Rasulü, hangi dua daha makbuldür? Diye sorulunca, ‘Gece yarısı ve farz namazlardan sonra yapılan duadır. ‘ cevabını vermiştir.” (Tirmizi, Deavat, 79).
Kaynak: Diyanet
a. Duadan önce tevbe ve istiğfar edilmelidir. Günah işleyen, haramlardan uzak durmayan bir kulun duası kabul edilmeye layık değildir. Peygamberimiz (s.a.s.)’in şu hadisi çok dikkat çekicidir: “Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam ellerini semaya kaldırarak, ‘Ya Rabbi, Ya Rabbi’ diye yalvarıyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur? “ (Tirmizi, Deavat, 2989)
b. Duaya Allah’a hamd, Peygamber’e salat-ü selam ile başlanmalı; yine salat-ü selam ve Allah’a hamd ile bitirilmelidir. Fudale b. Ubeyd’den (r.a.) rivayete göre O, şöyle demiştir: “Rasulüllah (s.a.s.), mescidde oturmakta iken bir adam geldi, namaz kıldı, sonra şöyle dua etti: Allah’ım beni bağışla, bana acı. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.s.): Ey namaz kılan, acele ettin, namaz kılıp oturduğun vakit Allah’a layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana salat ve selam et, sonra da yapacağın duayı yap. Bundan sonra başka biri namaz kıldı. Namazdan sonra Allah’a hamd etti ve Peygambere salat ve selam getirdi. Başka bir şey yapmadı. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.s.), o kimseye şöyle buyurdu: Ey namaz kılan kimse! Dua et, duan kabul edilsin.” (Tirmizi, Deavat, 3476; Nesai, Sehv 27).
c. Dua içten, tevazu ile ve yalvararak yapılmalıdır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır: “Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü o, haddi aşanları sevmez.” (A’raf, 7/55)
d. Israrla dua edilmelidir. Bir mümin, ettiği duanın kabul edilmesi hususunda aceleci olmamalıdır. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Sizden herhangi biriniz ‘dua ettim de kabul olunmadı’ diyerek acele etmedikçe duası kabul olunur.” (Tirmizi, Deavat, 12).
e. Umut ve korku içinde dua edilmelidir. Kur’an’da şöyle buyurulmaktadır: “Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi.” (Enbiya, 21/90).
f. Dua ederken zaman seçimine de dikkat edilmelidir. Dua her zaman yapılabilirse de bazı vakitlerde yapılması, duanın daha çabuk kabul edilmesini sağlar. Bu vakitlerden birisi seher vaktidir. Allah Teala, geceleri dua, ibadet ve istiğfar ile meşgul olanları Kur’an-ı Kerim’de övüyor ve şöyle buyuruyor: “Onlar, geceleri az uyuyanlardı. Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.” (Zariyat, 51/15-18) Peygamberimiz’e (s.a.s.). “Ey Allah’ın Rasulü, hangi dua daha makbuldür? Diye sorulunca, ‘Gece yarısı ve farz namazlardan sonra yapılan duadır. ‘ cevabını vermiştir.” (Tirmizi, Deavat, 79).
Kaynak: Diyanet