- 25 Temmuz 2011
- 2.648
- 71
- Konu Sahibi PrincesaDeLosCielos
- #1
YÖK, eğitim fakültelerinin birçok bölümüne bu yıl öğrenci alınmayacağını duyurdu. Karar, eğitim fakültelerinin kapatılmasına yönelik yeni bir adım olarak görülüyor. Eğitimi bir yandan özelleştirirken diğer yandan da dinselleştiren AKP, öğretmenliği de teknik bir işe indirgiyor.
soL Gazetesi'nden Nurettin Öztatar'ın haberine göre, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı 7 Mayıs 2013te üniversitelere gönderdiği yazıyla, eğitim fakültelerinde öğrenci alımı yapılacak bölümleri belirledi. Kararda sınıf öğretmenliği, yabancı diller gibi bölümlere bu yıl öğrenci alınmayacağı bildirildi. Öğretmen Yetiştirme Çalışma Grubunun eğitim fakültelerinde ihtiyaç duyulan alanlara ilişkin olarak, Milli Eğitim Bakanlığının öğretmen ihtiyaç projeksiyon çalışmaları sonucunda belirlediği Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği, İlköğretim Matematik, Özel Eğitim Öğretmenlikleri ve Teknoloji Tasarım Öğretmenliği dışındaki alanlar için program açılmayacağı duyuruldu. Çalışma Grubunun bu yöndeki önerisinin 18 Nisan 2013 tarihli YÖK Genel Kurulunda incelendiği ve uygun bulunduğu bildirildi.
Öğretmenlik 'teknik' bir işe indirgeniyor
Bu durumda bu yıl LYS sonrasında yapılacak tercihlerde, eğitim fakülteleri bünyesinde bulunan Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Eğitim, Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Resim, Müzik, Tarih, Coğrafya, Felsefe öğretmenliği gibi bölümlere öğrenci alınmayacak.
Karar, daha önce yapılan planlamanın bir ürünü olarak alınmış gibi görünüyor. Ancak yap-boz tahtasına dönen eğitim sistemindeki değişimin yönü dikkate alındığında, sorunun bilimsel bir planlamaya dayanmadığı anlaşılıyor.
Son yıllarda orta öğretim öğretmenliklerinin bütünüyle Fen-Edebiyat fakültelerine kaydırılmaya çalışıldığı göz önünde bulundurulduğunda, AKPnin hedefinin daha kapsamlı olduğu ortaya çıkıyor. Öğretmenliğin teknik bir iş olarak görüldüğünün de kanıtı olan bu yaklaşım, eğitim fakültelerinin kapatılmasına kadar genişleyebilir.
Stratejik hedefler var
YÖKün apar topar üniversitelere gönderdiği bu talimatın, eğitim fakültelerini yavaş yavaş kapatmanın bir ön adımı olduğu yorumları yapılıyor.
Nitekim Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey daha önce öğretmen yetiştirme çalışmalarını YÖK, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri ile birlikte yaptıklarını ve bir Öğretmen Strateji Belgesi hazırlandığını açıklamıştı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevindeyken pek çok tartışmalı uygulamanın da mimarı olan Balıbey, Nabi Avcının Milli Eğitim Bakanlığına atanmasının ardından strateji belgesini baştan değerlendirdiklerini söylemişti. Ancak Balıbeyin öğretmenlerin değişik üniversite ve sistemlerden geldiğini, bunun birleştirilmesi gerektiğini söylediği dikkate alındığında, eğitim fakültelerinin hedefte olduğu ortaya çıkıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Ulusal Öğretmen Strateji Taslağı kamuoyuyla 10 Mayısta paylaşıldı. Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde hazırlanan taslağın yeni bakan Nabi Avcının onayının ardından Başbakana gönderildiği duyuruldu. Taslakta üzerine en fazla durulan konu, doğal olarak, öğretmen yetiştirilmesi. Mevcut eğitim fakültelerinin yetersizlik ve eksikliklerine sıkça vurgu yapılan taslakta, yeniden yapılanmanın zorunlu olduğuna dikkat çekiliyor.
İki bölümlü eğitim fakültesi!
Taslak, branş öğretmenlerinin fen-edebiyat fakültelerinde yetiştirilmesini, eğitim fakültelerinin ise okul öncesi ve sınıf öğretmenliği bölümleriyle devam etmesini öngörüyor. Fizik, biyoloji, matematik, edebiyat, felsefe gibi alanlarda öğretmenlik yapmak isteyenler fen-edebiyat fakültelerine gitmek zorunda kalacak.
18. Milli Eğitim Şurası kararları
2010 yılında yapılan 18. Milli Eğitim Şurası kararları arasında da eğitim fakülteleri yerine öğretmen üniversiteleri kurulması önerilmişti.
YÖK kararının bir başka ilgi çekici yönü de, 2010da yapılan ve AKPnin 2023 vizyonuna uygun bir planlamanın yapıldığı 18. Milli Eğitim Şurası kararlarıyla hem ortaklaşan hem de çelişen yönler içermesi. Örneğin Şura, Öğretmen yetiştirilmesi üniversite bazında ele alınmalı, öğretmenlik veya eğitim üniversiteleri kurulmalıdır önerisini MEBe iletmişti. Bugün gündeme gelen planlama bu öneriyle uyuşuyor.
Şuranın bir diğer önerisi de 2023 Vizyonu esas alınarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu arasındaki koordinasyon geliştirilmeli, orta ve uzun vadede öğretmen ihtiyacı planlanmalı ve ihtiyaç doğrultusunda öğretmen yetiştirilmelidir idi. AKPnin ve MEBin ihtiyaç olarak gördükleriyle gerçek anlamda okulların ihtiyaçları arasındaki uçurum dikkate alındığında giderek din ağırlıklı bir müfredatla karşı karşıya kalınacağı görülüyor.
Şurada Özel Eğitim, Psikolojik Danışma ve Rehberlik ile Okul Öncesi öğretmenliği alanlarında öğretmen açığının kapatılamadığına da dikkat çekilerek bu alanlardan yurt dışına öğrenci gönderilmesine özen gösterilmesi isteniyordu. Aradan üç yıl geçmeden, en çok ihtiyaç duyulan bölümler arasında sayılan Okul Öncesi Öğretmenliğine öğrenci alınmayacağı açıklandı.
Prof. Dr. Rıfat Okçabol: AKP niyeti bozmuş
YÖK kararına tepkisini niyeti bozmuşlar diyerek gösteren Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Rıfat Okçabol, eğitim fakültelerinin giderek işlevsizleştirilmek istendiğine dikkat çekti. Bu yıl için olmasa bile önümüzdeki yıllar için öğrenci alımı yapılmayacak bölümlerin mezunlarına ihtiyaç olacağını söyleyen Okçabol, Her yıl 1 milyon öğrenci okula başlıyor. Bunu bilmemeleri imkansız dedi. İktidarın gelecek yıllarda ortaya çıkacak öğretmen açığını ilahiyat fakültesi mezunlarıyla kapatmayı amaçlıyor olabileceğini belirten Okçabol, başka alanlardaki öğretmen gereksiniminin ise yok sayıldığını vurguladı.
Bir aymazlıktır gidiyor diyerek sözlerini sürdüren Okçabol, bu kararı alanların aslında öğretmenliği yok saydıklarını ifade etti. O alanlara öğretmenlik programı açmamaları ilerde eğitim fakültelerinin ve ilgili alanların daha da önemsizleştirileceğinin göstergesi olduğunu kaydeden Okçabol, YÖKün kararını eğitim fakültelerini sınama girişimi olarak değerlendirdi. Eğitim fakültelerinin programlarına, misyonlarına sahip çıkmaması durumunda bu sürecin kapatmaya kadar gidebileceği uyarısı yapan Okçabol, devletin zaten üç yıldır eğitim fakültesi açmadığını, bu işi de vakıf üniversitelerine bıraktığını sözlerine ekledi.
Okçabol, son olarak Bakanlık yetkililerinin de, YÖKün de ne yaptıklarını bilmediklerine dikkat çekerek Birileri onları yönlendiriyor diye konuştu.
Bir yıllık hazırlık çöpe mi gidecek?
YÖKün duyurusunun yol açacağı bir diğer sonuç ise üniversite hazırlıklarını tamamlayarak LYSyi bekleyen öğrencilerle ilgili. YÖK kararı, LYSye hazırlanan ve eğitim fakültelerini tercih etmeyi düşünen öğrenciler için tam bir şok oldu. Sınıf öğretmeni olmak isteyen ve tercihinde eğitim fakültesine yer vermeyi planlayan öğrenci, YÖKün bu kararı sonrasında her şeyi en baştan düşünmek zorunda kalacak.
Kararın inanılmaz olmasının kanıtlarından biri de bu. YÖK bir çırpıda, belki de onbinlerce öğrencinin geleceğiyle oynamaktan çekinmedi. Öğrenciler arasında kararın bu yıl uygulanmayacağını düşünenler bile var.
soL Gazetesi'nden Nurettin Öztatar'ın haberine göre, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı 7 Mayıs 2013te üniversitelere gönderdiği yazıyla, eğitim fakültelerinde öğrenci alımı yapılacak bölümleri belirledi. Kararda sınıf öğretmenliği, yabancı diller gibi bölümlere bu yıl öğrenci alınmayacağı bildirildi. Öğretmen Yetiştirme Çalışma Grubunun eğitim fakültelerinde ihtiyaç duyulan alanlara ilişkin olarak, Milli Eğitim Bakanlığının öğretmen ihtiyaç projeksiyon çalışmaları sonucunda belirlediği Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği, İlköğretim Matematik, Özel Eğitim Öğretmenlikleri ve Teknoloji Tasarım Öğretmenliği dışındaki alanlar için program açılmayacağı duyuruldu. Çalışma Grubunun bu yöndeki önerisinin 18 Nisan 2013 tarihli YÖK Genel Kurulunda incelendiği ve uygun bulunduğu bildirildi.
Öğretmenlik 'teknik' bir işe indirgeniyor
Bu durumda bu yıl LYS sonrasında yapılacak tercihlerde, eğitim fakülteleri bünyesinde bulunan Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Eğitim, Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Resim, Müzik, Tarih, Coğrafya, Felsefe öğretmenliği gibi bölümlere öğrenci alınmayacak.
Karar, daha önce yapılan planlamanın bir ürünü olarak alınmış gibi görünüyor. Ancak yap-boz tahtasına dönen eğitim sistemindeki değişimin yönü dikkate alındığında, sorunun bilimsel bir planlamaya dayanmadığı anlaşılıyor.
Son yıllarda orta öğretim öğretmenliklerinin bütünüyle Fen-Edebiyat fakültelerine kaydırılmaya çalışıldığı göz önünde bulundurulduğunda, AKPnin hedefinin daha kapsamlı olduğu ortaya çıkıyor. Öğretmenliğin teknik bir iş olarak görüldüğünün de kanıtı olan bu yaklaşım, eğitim fakültelerinin kapatılmasına kadar genişleyebilir.
Stratejik hedefler var
YÖKün apar topar üniversitelere gönderdiği bu talimatın, eğitim fakültelerini yavaş yavaş kapatmanın bir ön adımı olduğu yorumları yapılıyor.
Nitekim Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey daha önce öğretmen yetiştirme çalışmalarını YÖK, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri ile birlikte yaptıklarını ve bir Öğretmen Strateji Belgesi hazırlandığını açıklamıştı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevindeyken pek çok tartışmalı uygulamanın da mimarı olan Balıbey, Nabi Avcının Milli Eğitim Bakanlığına atanmasının ardından strateji belgesini baştan değerlendirdiklerini söylemişti. Ancak Balıbeyin öğretmenlerin değişik üniversite ve sistemlerden geldiğini, bunun birleştirilmesi gerektiğini söylediği dikkate alındığında, eğitim fakültelerinin hedefte olduğu ortaya çıkıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Ulusal Öğretmen Strateji Taslağı kamuoyuyla 10 Mayısta paylaşıldı. Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde hazırlanan taslağın yeni bakan Nabi Avcının onayının ardından Başbakana gönderildiği duyuruldu. Taslakta üzerine en fazla durulan konu, doğal olarak, öğretmen yetiştirilmesi. Mevcut eğitim fakültelerinin yetersizlik ve eksikliklerine sıkça vurgu yapılan taslakta, yeniden yapılanmanın zorunlu olduğuna dikkat çekiliyor.
İki bölümlü eğitim fakültesi!
Taslak, branş öğretmenlerinin fen-edebiyat fakültelerinde yetiştirilmesini, eğitim fakültelerinin ise okul öncesi ve sınıf öğretmenliği bölümleriyle devam etmesini öngörüyor. Fizik, biyoloji, matematik, edebiyat, felsefe gibi alanlarda öğretmenlik yapmak isteyenler fen-edebiyat fakültelerine gitmek zorunda kalacak.
18. Milli Eğitim Şurası kararları
2010 yılında yapılan 18. Milli Eğitim Şurası kararları arasında da eğitim fakülteleri yerine öğretmen üniversiteleri kurulması önerilmişti.
YÖK kararının bir başka ilgi çekici yönü de, 2010da yapılan ve AKPnin 2023 vizyonuna uygun bir planlamanın yapıldığı 18. Milli Eğitim Şurası kararlarıyla hem ortaklaşan hem de çelişen yönler içermesi. Örneğin Şura, Öğretmen yetiştirilmesi üniversite bazında ele alınmalı, öğretmenlik veya eğitim üniversiteleri kurulmalıdır önerisini MEBe iletmişti. Bugün gündeme gelen planlama bu öneriyle uyuşuyor.
Şuranın bir diğer önerisi de 2023 Vizyonu esas alınarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu arasındaki koordinasyon geliştirilmeli, orta ve uzun vadede öğretmen ihtiyacı planlanmalı ve ihtiyaç doğrultusunda öğretmen yetiştirilmelidir idi. AKPnin ve MEBin ihtiyaç olarak gördükleriyle gerçek anlamda okulların ihtiyaçları arasındaki uçurum dikkate alındığında giderek din ağırlıklı bir müfredatla karşı karşıya kalınacağı görülüyor.
Şurada Özel Eğitim, Psikolojik Danışma ve Rehberlik ile Okul Öncesi öğretmenliği alanlarında öğretmen açığının kapatılamadığına da dikkat çekilerek bu alanlardan yurt dışına öğrenci gönderilmesine özen gösterilmesi isteniyordu. Aradan üç yıl geçmeden, en çok ihtiyaç duyulan bölümler arasında sayılan Okul Öncesi Öğretmenliğine öğrenci alınmayacağı açıklandı.
Prof. Dr. Rıfat Okçabol: AKP niyeti bozmuş
YÖK kararına tepkisini niyeti bozmuşlar diyerek gösteren Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Rıfat Okçabol, eğitim fakültelerinin giderek işlevsizleştirilmek istendiğine dikkat çekti. Bu yıl için olmasa bile önümüzdeki yıllar için öğrenci alımı yapılmayacak bölümlerin mezunlarına ihtiyaç olacağını söyleyen Okçabol, Her yıl 1 milyon öğrenci okula başlıyor. Bunu bilmemeleri imkansız dedi. İktidarın gelecek yıllarda ortaya çıkacak öğretmen açığını ilahiyat fakültesi mezunlarıyla kapatmayı amaçlıyor olabileceğini belirten Okçabol, başka alanlardaki öğretmen gereksiniminin ise yok sayıldığını vurguladı.
Bir aymazlıktır gidiyor diyerek sözlerini sürdüren Okçabol, bu kararı alanların aslında öğretmenliği yok saydıklarını ifade etti. O alanlara öğretmenlik programı açmamaları ilerde eğitim fakültelerinin ve ilgili alanların daha da önemsizleştirileceğinin göstergesi olduğunu kaydeden Okçabol, YÖKün kararını eğitim fakültelerini sınama girişimi olarak değerlendirdi. Eğitim fakültelerinin programlarına, misyonlarına sahip çıkmaması durumunda bu sürecin kapatmaya kadar gidebileceği uyarısı yapan Okçabol, devletin zaten üç yıldır eğitim fakültesi açmadığını, bu işi de vakıf üniversitelerine bıraktığını sözlerine ekledi.
Okçabol, son olarak Bakanlık yetkililerinin de, YÖKün de ne yaptıklarını bilmediklerine dikkat çekerek Birileri onları yönlendiriyor diye konuştu.
Bir yıllık hazırlık çöpe mi gidecek?
YÖKün duyurusunun yol açacağı bir diğer sonuç ise üniversite hazırlıklarını tamamlayarak LYSyi bekleyen öğrencilerle ilgili. YÖK kararı, LYSye hazırlanan ve eğitim fakültelerini tercih etmeyi düşünen öğrenciler için tam bir şok oldu. Sınıf öğretmeni olmak isteyen ve tercihinde eğitim fakültesine yer vermeyi planlayan öğrenci, YÖKün bu kararı sonrasında her şeyi en baştan düşünmek zorunda kalacak.
Kararın inanılmaz olmasının kanıtlarından biri de bu. YÖK bir çırpıda, belki de onbinlerce öğrencinin geleceğiyle oynamaktan çekinmedi. Öğrenciler arasında kararın bu yıl uygulanmayacağını düşünenler bile var.